19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
«VA CUMHURİYET 8 TEMMUZ 2002 PAZARTESİ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER olay.gorus(g cumhuriyet.com.tr JTÜMTAZ SOYSAL ledef ve Umut Şimdiye kadar uluslararası ilişkilerin ve dış po- lifcanın kurarrları konusunda, dünyada da, Tür- k/e'de de çok kitap yazıldı. Suat Bilge, Meh- rret Gönlübol, Oral Sander, Türkkaya Ata- ö' ve Baskın Oran gıbı Siyasal Bılgıler Fakül- tei profesörleri nınkıler başta olmak üzere. Ercüment Yavuzalp, Kâmuran Gürün, Ec- rrel Barutçu, Semih Günver, Bilâl Şimşir, Tjnşuğ Bleda gibi emekli büyükelçılerde,Türk dblomasısine il ışkin anı, gözlem ya da değer- leıdırmelerıni yazdılar. Bunlara, geçen yıl, Bü- yıkelçi Taner Baytok ile diplomat-amıral Gü- v«ı Erkaya "söyleşı"s\ eklendi uiuslararası ilış- kierin gerçekleri konusunda da epey birikim va" elimızde. Şimdi, belki ilk kez, dıplomasinin genel nite- likeri ileTürkiye'ye ilişkin gerçeklen arasındaanı- laıia karışık bağiantılar kurup aniaşılır dille an- latan bıryayın var önumüzde: Eski Dışışleri müs- tesarlanndan Onur Öymen'in "Silahsız Savaş: Bi; Mücadele Sanatı Olarak Diplomasi" adlı 523 sayfalık kıtabı. Gıriş'te, hem de en guncel konu olan Kıbns'ı örnek alarak, bu bağlantılara ilişkin şu sa- tırlar yer aiıyor: " 1963 yılındakı Kanlı Noel sal- dınlarından bu yana Kıbns sorvnunu izleyen- ,'er. bu konuda bazı ülkeler tarafından ısrarla sürdürülen polıtikalann, yapılan manevralann bir- ço'< bakımdan u/uslararası ilişkilerin gerçek yü- zünü gösterdiğini düşünürler. Gerçekten hak, hu<uk, insaf, adalet gibi duyguiar Kıbns 'ia ilgi- ligelişmelersıras/ndakonuyadışandantarafolan de/letler tarafından pek az hatırlanmıştır. Çün- kü, bu kavramlar yüksek ınsanî duygulan yan- sıtsa da, uluslararası ilişkilerin tabiatına yaban- cıaır. Uluslararası ilişkilerin, dışarıdan görülen ince ve zarif sözferfe ve nazık jestlerle örülmüş yapısının ardında, hayatın bu soğuk ve acıma- sız gerçekleri giz/idir. Uluslararası ılişkilerde ge- çerli olan en önemlı unsur, ulusal çıkarlardır. Bu çıkariann korunması uğruna, tarih boyunca pek çok insanîdeğer gözardı edılmıştir ve edilmek- tedir." Sonra, kitabın bir yerinde, Kıbrıs'ta "yumu- şamakla Avrupa kapılannın açılacağını dü- şünenler için şu soğuk gerçekçilik cumlesi: "... bazı yabancı çevrelerin yaratmak istedıkleri iz- lenim şuydu: Türkiye ya Denktaş'/ destekleye- cek ve AB üyeliği hedefinden vazgeçecek ve- ya Denktaş'; taviz vermeye zorlayacak, böyle- likle AB üyeliği umudunu muhafaza edebilecek- ti." Dikkat edin: "hedeften vazgeçmek veya he- defe varmak" değıl, "vazgeçmek veya umudu muhafaza etmek." Zaten "Ye Mehmet, ye!" demişti "umut ek- meği"'nöen söz eden şaır. Yaşlılara Kıymayınız Efendiler! Prof. Dr. Yakut Irmak ÖZDEN tüAtatürk llkeleri ve Inkılap Tarihi Enstitüsü Müdürii B irkaç gün önce, de hiç yaşlı ya da özüıiü bulun- ÖSS sınavı vesile- siyle. ülkemizde gençlık sorunlan konusunda bir ya- zıyı kaleme alırken, bir TV ka- nalının görüntülerinde Istan- bul'da. çok sayıda yaşlı insanı- mızın indirimli ulaşım belgesi alabilmek için oluşrurduklan bitmez tükenmez kuyruğa ve bu kuyrukta çektikJeri sıkınhlara, içim burkularak ve bu ülkenin bir insanı olarak, hüzün ve utanç duyarak tanık oldum. Bu duyguiar içinde, gençlik- le ilgili yazımı erteleyerek, ül- kemizde yaşlılık sorunlan konu- sundaki bazı düşüncelerimi siz okurlanmızla paylaşmak gerek- sinimini duydum. Televizyonda tanık olduğum acıklı görüntülerbana. bizlere ya- şamın ve toplumun hemen he- men her alanına ilişkin özlü de- yişlerbırakmış olan Atatürk'ün şu ifadelerini çağnştırdı: "___Bir miDetin yaşlı vatandaşlanna ve emekKkrine karşı fufumu, o mü- letinvaşamakudretininenönem- li kıstasıdır.... Mazide muktedir- ken bütün kuvvethle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duy- mayan bir miiletin istikbak gü- venle bakmaya hakkı yoktur™." Atatürk gibi. söylem ve eylem- leriyle, toplumu geçmişin tüm kösteklennden sıyırarak, aydın- lık birgeleceğe yönlendirmek ıs- teyen. ve dolayısıyla, genç ku- şaklara öncelik veren bir insa- nın bu düşüncelen dikkat çekı- cidir: Elbette. bir toplumun varlığı- nı sağhklı biçimde sürdürebilme- si ancak tüm yaş gruplanndaki insanların, tüm kesimlerin hak- lı gereksinmelerinin karşılana- bilmesiyle olanaklıdır. En büyük ana kentimiz olan Istanbulu gözümüzün önüne getirmek, toplumumuzun, için- madığuu varsaydığını, ya da bu insanlara. sağhklı olsalar bile. sokağa çıkma hakkını vermedi- ğini kavramak için yeterlidir: Yaşlı insanların kalabalığın itiş- kakışı içinde kalmayacaklan, otoparka dönüşmüş, düzensiz kaldırımlarda düşüp sakatlan- madan yürüyecekleri Raç soka- ğımız vardır? Ya bu ınsanlann torunlanyla dolaşıp soluklanacaklan parkla- nmız nerede° Karşıdan karşıya gü\ en için- de geçebileceklerı kaç alt-üst geçide ve bunlann kaçında dö- ner merdivene sahibiz? Yazımızın başında değındiği- miz TV görüntüleri. ne yazık ki. ülkemiz yaşlılannın yaşama- ya başladıklan ve yakın gele- cekte ağırlığı hızla artarak yaşa- yacaklan zorluk ve yoksunluk- lara çok küçük bir örnektir. Ülkemiz bu noktaya nasıl gel- di? Toplumumuzu bugünkü so- runlara taşıyan sürecin sosyo- demografik yönüne bir göz ata- lım: Yüzyıllar boyu gerek de- mografik gerekse sosyokültü- rel özellikleri bakımından du- rağan yapısını korumuş olan nü- fusumuz, son 55-60 yıl içinde olağanüsrü hızlı ve çok yönlü bir değişim süreci yaşamıştır. İlk göze çarpan yönü hızlı nü- fus artışı olan bu süreçte nüfus, adı geçen dönemde iki kez ikı- ye katlanarak, 1935 "te 16 mıryon- dan, 1965'te 32, günümüzdey- se 68 milyona varmıştır. Halen dünyanın "genç nüfuslu" ülke- leri arasında yer alan Türkiye'de toplamın henüz yüzde 6sını oluş- turan yaşı 65' i aşkın nüfus şu an- da 5 milyona yaklaşmaktadır. Yıllardır alışageldiğimiz bu "genç nüfus" nıtelemesi bu gö- rüntünün altında oluşmakta olan yaşlanma sürecının dikkatler- den kaçmasına yol açmıştır. Oysa bir yandan doğuşta ya- şam umudunun (195O'de 48 *den, 2000"de 69 - a. beklentilere göre de 2025'te 76'ya çıkarak) hızla yükselmesi, öte yandan doğur- ganlığın çok yüksek olduğu 1950-60 dönemınde dünyaya gelen kuşağın 60"lı yaşlara ulaş- masıyla, nüfusun bugün 25 olan ortancayaşı 2025'e doğru 35'e \aracak ve yaşhlanmızın oranı yüzde 10'uaşaraksayılanda 10 milyona yaklaşacaktır. N'asıl ki dünyamızın zengin ülkelennde nüfusun ikıye katlan- ması en az bir >oizy ıla yayılırken Türkiye'de ve diğer gelişmekte olan üİkelerde bu olay 30 \ıla sığ- dıysa, bu kez de yaşlı nüfusun, örneğin Fransa'da 115 yıla ya- \ilan iki kata çıkışı, Çin'de 27 yıl- da gerçekleşmiş. ülkemizde de 20 yılı bulmamıştır. Küfusbilımcilerin \iirguladi- ğı gibi, günümüz gelişmiş top- lumlan önce zenginleşıp sonra yaşlanırken, gelişmekte olan ül- kelerde yaşlanmanın ekonomik gelişmeden önce gerçekleşmesi, sorunlan çok ağuiaşüracaktır. Türkiye'de özetlemeye çalış- tığımız bu demografik sürece eşlik eden ve yaşlılık sorunlan- nı gerek birey gerekse toplum ıçın ağırlaştıran iki temel deği- şim daha v'ardır: Biri. kenüeşmev- le, geleneksel kırsal toplumun çe- şıtli kuşaklan bütünleştirici ya- pısının çözülmesı ve bireylerin, özellikle de yaşhlann. genç ku- şaklann ve akraba - hemşen - komşu desteğınden yoksun kal- malandır. (Nitekim 1998 veri- lerine göre yaşı 65 "i aşkın kesi- mın oranı kentlerde yüzde 4.8 iken gençlenn kente göç etme- si sonucu kırda yüzde 8'e var- mıştır.) Diğeriyse, aynı yönde, gerek kırda, gerekse kentlerde ailele- rin hızla çekirdekleşerek, yaşb kuşaklan taşı>abilecek gücü \\- tirmeleridir. Sonuç olarak, giderek sayıla- n artan ve sorunlan çeşitlenerek çığ gibi büyüyen günümüz ve ge- leceğin yaşlılannın ekonomik. sosyal, psikolojik ve sağlığa iliş- kin gereksinmeleri nasıl. kimler ya da hangi kurumlar tarafın- dan ve hangi kaynaklar kullanı- larak karşılanacaktu-? Kendine bakabilen sağhklı yaşhlannuz için bile. yukanda değindiğimız genel ortam ko- şullan ve \ar olan huzurevleri - nıcelik ve nitelik açısından- ge- reksınimlerin şimdiden çok ge- risinde kahnışken. gitgide daha fazla sayıda ınsanın 80 "li yaşla- ra ulaşabileceği ülkemizde, çe- şitli kronik hastalıklar, fiziksel- zihinsel-ruhsal özürlernedeniy- le yıllar boyu bakıma muhtaç olacak çok sayıda yaşlımız için geriatri hastaneleri gündüz ba- kun evieri, Alzheimer hastane- lerigibi kurumlardan da tümüy- le yoksun bulunmaktayız. Bu gıdiş içinde ne yazık ki, si- yasetin ve de\let yönetiminin çok kısa vadeli çözümlerin dı- şına çıkma gücüne erişemedi- ği, insanların yaşanan günü kur- tarma çabasını aşamadığı ve ön- görüden yoksun yönetimlerin elinde sa\Tulup giden Türkiye, nasıl ki bugün yüzlerce çe\Te- sel. ekonomik, yasal, sosyal ve kültürel soruna yol açan kentkş- meye, kentlerimizı dolduran "So- kak Çocuklan" sorunlanna ha- zırlıksız yakalandıysa, yaşh nü- fusun yaratacağı zoriuklara da gene hazırlıksız yakalanacağa benzemektedir. Yazımın başlığını yazarken \âzun'ın ülke yöneticilerine - bambaşka bir bağlamda, nükle- er savaş karşıtı bir mesaj ver- mek amacını güderek- seslenen güzel şiirinden esinlenmiştim. Yazımı gene aynı şiirin dizele- riyle ndktalamak ıstiyorum: u İhtiyariıkta akuna insanın. Tatlı anılan gebneli yalnız, Yazıkür, ihti>ariara kı> nıa>ın, Efendiler, siz de ihtiyarsuuz" ŞİŞLİ5. İCRA DAİRESİNDEN MENKULÜN AÇIK ARTTIRMA tLAM DosyaNo: 2002-1026 Tal. Bir borçtan dolayı hacizii ve aşağıda cins. mıktar ve kıvmetleri yazılı mallar satışa çıkarılmıştır. Bırınci arttırma 25 0"? 2002 günü saat 13 00- 13.10'da Şışlı Otoparkı Şışlı lst. Dereboyu Sk. No.311 6 Abıdei Hürriyet Cad.'de vapılacak \e o gü- nü kıymetlerin % 75'ine ıstekli bulunmadığı takdırde 26 07 2002 günü aynı ver \e saatte 2. arttırma yapıla- rak satılacağı. Şu kadar kı. arttırma bedelinın malın tahmın edılen kıymetinın °i 40'ını bulmasının \e satış ıstevenin alacağına rüçhanı olan alacaklının toplamın- dan fazla olmasımn v e bundan başka paraya çe\ ırme ve paylann pavlaştııma masraflannı geçmesının şart oldugu. mahcuzun satış bedeli üzennden °o Ora- nında K.DA'nın alıcıya ait olacağı ve satış şartname- sinın icra dosyasında görülebıleceği. masrafı \enldıgı takdırde şartnamenın bir örnegınm ısteyene gönden- lebılecegı. fazla bılgı almak ıstevenlenn yukanda ya- zılı dosva numarasıyla daıremıze başvurmalan ılan olunur. Muhammen Kıymetı: Lira: Adedı: Cınsı: (Mahıyetı ve önemli nıteliklen) 7.5ÖO.OOO.OOO.-TL.: -1-: 34 AT 4413 plakalı 2001 model Peugeot Partner 1.9 d marka. Beyaz renklı. 6003293 motor no. 513126 şası nolu. hasarsız Kapalı kasa kamyonet Basın: 42255 Gazali Fetvasıyla Cahil Kaldık... Kemalettin ÇELAN Hukukçu ir ulusu ceha- - Millet sürüdür. Sen Bletten kurtar- mak ve huzur içinde yaşat- mak yöneticilerin görevi- dir. Alparslan. 1071 'de Malazgirt'te kazandığı za- fer ile Anadolu Selçuklu Devleti'nin temelini at- mıştır ama. onun başvezi- ri Nizamül Mülk ile İmam-ı Gazaü, Acemdir. Gazali, makamırun sağ- ladığı yetkiye dayanarak şu fervayı verir (Prof. ll- han Arsel: Arap Milliyet- çiliği ve Türkler adh ya- pıtında): - Gerçeklere akd yohı ile değiL şeriat yolu Oe gi- diHr. onun çobanı olacaksuı - Vlüeti fazla bügflendir- meyeceksin. Bu fetva ile o tarihtekı. aşiret reislerine ve dev let başkanlanna, aşiret men- suplannı yanı 'kul'lannı nasıl yönetecekleri öğüt- lenmişrir. Selçuklu sarayında ye- tişmiş Osman Gazi (ki, kendisi Acem olduğunu söyler. "M. Kemal Me- ram-Padişah.\naIan") ile onun melez çocuklan ve devşirmelerin yönettiği Osmanlı tmparatorlu- ğu'ndaki Türk asıllı kul- lann, cahil bırakılarak sü- rü gibi kullanılması be- MATRAS Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı, 9. Uluslararası İstanbul Caz Festivali programında 9 Temmuz 2002 tarihinde yer alan "Brezilya Samba Gecesi Funk'n Lata / Daniela Mercury" konserinin gerçekleştirilmesindeki değerli katkıları için Matraş'a teşekkür ediyor. 1 «fcltt • uuı nımsenmıştir. Osmanlı'da. Araplaştır- ma polirikası ile Türk asıl- lılar en hakir görülen ca- hil bir topluluk haline ge- tirilmiş \e ibadetin ise Arap diliyle yapılması esas alınmıştı. Hz, Munammet zama- nında, Farsçaya çevrilen Kuran'ın "günahür'' diye Türkçeye çevnhnesi ya- saklanmıştır. Ne zaman ki Büyük Atatürk, Ku- ran'ı Türkçeye tercüme ettirince, Türk milleti de yavaş yavaş gerçekleri görmeye başlamıştır. Kanuni Sultan Süley- man zamanında, Bosna Hersek'te binden fazla devşirme hoca yetiştirilir ve onlara şu öğreti aşıla- nır: "Resim günahür. Ti- caret günahtır. Sanat adi- dir. Toprak kutsidir, seni cennete götürür" öğreti- si ile Türk topluluklan için, aklı çalıştıran ne var- sa günah sayılmış. sade- ce toprakla uğraşması sa- lık verilmiştir. Sırp çocuklarından ho- ca yapılan devşırmeler, kendilen gibi devşirme kaymakam ve valilerin yardımı ile Anadolu köy- lerine sahnarak halkı, ak- lını kullanamayacağı dü- zeye indirme telkinlerine girişmişlerdir. Bu şekilde, Türk çocuk- lan toprağa tutsak edil- miş. (Reaya) toprak ise, AUah'tn, dolayısıyla göl- gesi Padişah'ın olduğu için kendisinden onda bir aşarvergisi istenmiştir. Bu ^'ergıler. ıhaleyı kazanan mültezim Tüccar ve Ban- kerler tarafından en az mahsulün yansı oranın- da tahsil edilerek, Türk köylüsünün yoksul kal- masına da özen gösteril- miştir. Nizamül-Mülk; "Bir köpek ne kadar aç bırakılırsa. o kadar sahi- binin arkasından koşar" der. Padişah Vahdettin, In- giüz Zırhlısı ile Istanbul'u terk ederken, Saray Na- zınna; "Sürümü küne bn rakacagun"' diye hayıfla- nır. Ortadoğu tarihçisi Bernard Levis'in; "Türk- ler. Osmanlı bo\undunı- ğundan kurtulan son ulus- tur" sözleri de bunu doğ- rulamaktadır. Selçuk- lu'nun resmi dili Farsça, Osmanlf nın resmi dili ise Arapça ve Farsça kanşı- mından oluşan Osmanlı dili idi. Büyük Atatürk, Osmanlı ve emperyalist devletlere karşı yaptığı Kurtuluş Savaşı'nı kaza- narak, Selçuklulann ve Osmanlılann sürü zihni- yeti ile yönettikleri bu top- lumdan bir Türk ulusu ya- rattı. 1920'lerdeyoLbina, şeker, kumaş ve çivi bile yapmasını bilmeyen bir toplumdan saygın bir Türk Devleti yaratn. Milleti kul- luktan kurtanp vatandaş yaptı. lOOOyıldırkuIlan- madığı aklını 15 yıl için- de kullanmasım öğretti. Şekeri, kumaşı ve silahı- nı yapan fabrikalar kur- du. Demıryolları yaptı. Okullar açarak yaşlı ve genç insanlara, bu okullar- da öz dilimiz Türkçe ve bi- lim öğretilmeye başlan- dı. Büyük Atatürk'ün öğ- retmenhğı ile yavaş ya- vaş kendisine gelmeye başlayan bu ulusun uya- nışı, Atatürk'ün ölümü ile durdu. 1945'ten sonra, ir- tica yeniden teşkılatlana- rak. 1950'lerdeDemokrat Partı iktidanyla milleti. yeniden kullaştınp, cahil bırakmak için, emperya- list güçlerin de maddi ve mane\ı yardımlannı ala- rak, Anadolu'ya yayılma- ya başladı. Medrese. Tek- ke ve Zaviyeler yasa ile yasak edilmesine karşın gizli gizli kurularak ve ih- tiyacın çok üstünde açılan imam-hatip okullan ve Kuran Kurslan ile genç- leri ve özellikle küçükle- ri, gericihk ile eğitmeye ve onlardan bir cephe yarat- maya çahştılar ve çahşı- yorlar. Ordumuzun sağ- duyusu, bu milleti birkaç kez uçurumun kenann- dan döndürmüştür. Atatürk, Türk milleti- ne; "Dünyada en gerçek yol gösterici ilimdir. EBn- de futtuğun meşale bili- min yaktığı meşaledir. Bundan yoksun kalan mO- leder, diğermiDetlerin kö- lesiofanaktan kurtulamaz- lar" demıştır. O nedenledır ki. bu ze- ki ve çalışkan milleti, 1000 yıldır akıldan yoksun bı- rakarak köle gibi kulla- nan, Selçuklu ve Osman- lı egemenliğini uyduruk "Dnnlılslam'' felsefesi ile tekrar başımıza getirmek. çağdaşlaşma yönündeki ulusal beklentilerimize, uğraşılanmıza yapılacak en büyük ihanet olacaktır. Yazımı Goethe'nin bir sözü ile bitiriyorum: "Dünyada hicbir şey, e>- lenıe geçmiş cehalet ka- dar korkunç olamaz." İDi Sponsoru Kurumsa Sponsoriar KOÇBANK Bu ılar Cumhurıyet Gazetesı'nın katkılanyla yayitılarnıştır SANDIKLI .4SLİ\T: HUKLTC MAHKEMESİ'NDEN Esas No 2002 230 Davacı Karayolları Genel Müdürlüğü Vekıli tarafından davalı Mehmet Erdimli aleyhıne açılan kamulaştırma bedelinın tesbiti ve tescil davasında verilen tensip ara karan uyannca: Karavollan Genel Müdürlüğü'nün 22.02.2000 tarih ve 2000 8 sayılı karan ile. Afyon ilı. Sandıklı ılçesı. Ece mahallesı 38 pafta 324 ada. 31 parselın 1490.16 yüzölçümlii tarla vasfındaki taşınmazın 525.48 m2'lik kısmının 7.356. 7 20.000- TL. bedel takdir edilmek suretıyle kamulaştırılmasına karar venlmıştir. Kamulaştırma satın alma usulü ile vapılamadığından. kamulaştırma bedelinin tespıti ve taşınmazın idare adına tescilı talebıyle yukanda esas numarası belırtilen dava açılmıştır. Keyfiyet 2942 sayılı kamulaştırma kanununun 10 4. fıkrası gereğince ilan olu- nur. Basın: 41478 BİRGÜNDEİKİBASKI ÇANKAYA MUHALEFETİ Büyüklere Masallar - Küçüklere Gerçekler» 8 CüneytARCAYÜREK CİİNEYTAfll Cüneyt Arcayürekın, ûlay yaratan "Büyüklere Masallar- Kuçûklere Gerçekler" dızısinın 8 kıtabı Çankaya Muhalefeti, devletin tepe noktasında yaşanan. gerçek içeriği sokaktakı vatandaşa yansımayan önemlı ve şaşırtıcı olayları aktarıyor. Görünen o kı, hem bir dönernın olaylarını yansıtan hem de o döneme damgasını vuranlann renklı ama bılınmeyen kımlıklerını sergileyen bu krtap da çok konuşulacak ve çok konuşturacak Dizinin öteki kitapları 1. DEMOKRASI DONEMECİNDE UÇ ADAM (3 bs.) 95OOooo- 2. BİR GİDEN - BİR GELEN • BİR BEKLEYEN (2 bs ) 9500ooo- 3. KRIZ DOĞURAN SAVAŞ (2 bs ) 11 OOOooo - 4. BEKLEYEN ADAMIN GERÇEKLEŞEN DÛŞÜ (3 bs.) 110OOooo - 5. ETEKLI DEMOKRASI (3 bs ) 11 OOOooo - 6. BABASININ KIZI (2 bs ) HOOOooo- 7. SESSIZ DARBE (4 bs ) 11 OOOooo 8. ÇANKAYA MUHALEFETİ (2 bs ) 13000ooo - i www.bilgiyayinevi.com.tr BİLGİ VAYINEVİ Meşw/ei Cad No 46 A Yenışehr - 06420/ANKARA Tel (0-312) 434 49 98-434 49 99 Faks (0-312)43177 58 BİLGİ DAĞmM Nariıbahçe Sok No 17. Ka'. 1 Cağaloğlu • 34360/İSTANBUL Tel (0-2121 522 52 01-520 C2 59 Faks (0-212)527 4119 BİLGİ KFTABEVİ Sc'i;î Cad Sc 8,AKızılay - 06420>ANKARA Tei (0-312143441 06-434 41 07 Faks.(0-312)433 1936 Mustafa Balbay Güvercin, Kurt, Bir de Arı Ele Geçirince İktidarı... politik fabl 650OO00 TL Mustafa Balbay, tıpkı La Fontaine masallarındaki gibi, orman kahramanlarının kılığına burundurdüğü politikacılanmızın seruvenlerini esprili eleştirilerle dile getiriyor. www.bilgjyayinevi.com.tr BİLGİ YAYINEVİ Meşjutıyet Cad No46'AYenşehir-06420'ANKARA Tel (0-312j 434 49 98 - 434 49 99 Faks (0-312) 431 77 58 BİLGİ DAĞIT1M Naıiıbatrçe Sck ND 17 Kat 1 Csğaloğlu - 34360/İSTAMBUL Tel (0-212j 522 52 0' - 520 02 59 Faks 10-212)527 4119 BİLGİ KİTABEVİ Sakarya Cad No 8 A Kıznay - 06420,'ANKARA Te! (0-3121434 41 06-434 41 07 Faks (0-3*2)43319 36 KADINLARA DAİR ORAL ÇALIŞLAR Oral Çalışıar bir erkek olarak, kadın konusunjn en çok erkeklerı ılgılendırdığmf duşünerek kaleme aldığı kadın uzerıne yazıları ıçın "Bu yazılar benım kadınlara daır duşuncelerımı ve gundetık olaylar karşısındakı tepkilerımı ıfade ediyor" Çatalçesme Sok. No. 19 Cağaloğlu/ist Tel: (0 212) 512 94 67 Fax: (0 212) 520 82 12 TGS 50. KURULUŞ YILDÖNÜMÜNÜ KUTLUYOR 10 Temmuz 1952'de kurulan Türkiye Gazete- ciler Sendikası'nın kurucuları, başkanları ve yö- neticilerı 50 yıllık bılgı birikımlerinı, anılannı ak- tarmak üzere aramızda. 10 Temmuz 2002 Çarşamba gunü saat 14.00'te istanbul, Cağaloğlu Basın Sarayı Kon- ferans Salonu'nda eskı-yenı tüm üyelerimizle buluşacağız. TGS'nin yanında olan basın örgütlerini, sendi- kaları ve tüm dostları bekliyoruz. TÜRKİYE GAZETECİLER SENDİKA- Sl YÖNETİM KURULU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle