Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SJVFA CUMHURİYET 25 TEMMUZ 2002 PERŞEMBE
HABERLERtN DEVAMI
G Ü N C E L CÜNEYT AKCAYÜREK
Hi taşıarafı 1. Sayfada
/MAP lideri Mesut Yılmaz tura çıktı.
Sadece SP'de "tam destek" buldu. Gerçekte
Kopenhag ölçütlerinin yerine getirilmesine karşj
çıkcn yok ama: çoğunluğun önceliği erken se-
çirn
Ltetelik AB paketinde yer alan 2 maddede, ida-
mın tamamen kaldırılrnası ve anadilde öğrenim
ve yayında "mutabakat" sağlayamadı.
Açıklamalardan anlaşılıyor ki AKP idam konu-
sunda, terörıstlerin (Apo'nun) affedilmeyeceğini
ana/asaya konulacak bir madde ile önlemeyi
öneriyor. DYP ise arradilde "öğrenim"e asla ola-
nak :anımıyor. AB yasalarının sıralanmasında bi-
le uzlaşmazlık var.
Bu sonuç Yılmaz aradığını buldu diye yorum-
lanaoilir mi? Yarım porsiyon mutabakatla yetin-
mekzorunda kalacak gibi. Ya da ANAP Sözcü-
sü Beyhan Arslan'a göre; Yılmaz, partilerin se-
çim orarından sonra AB yasaları için TBMM'yi
toplamaya söz vermelerini sağlamaya çalışıyor.
Recai Kutan'ın aç tklamalanndan anlaşılıyor ki
ANA
3
'ın SP ile birlikte erken seçim kararının alı-
nacağı 29 Temmuz'dan önce. örneğin 26 Tem-
muz'da AB yasaları için TBMM'yi olağanüstü
toplantıya çağırması olası.
Ne ki. partilerin bu toplantıya katılmamaları
yüksek birolasılık. Anlaşılan bu sonuçla i'ki par-
ti AB'nin kendi dışlarındaki partilerce engellen-
diğinı propaganda süresince işlemeyi düşünü-
yorlar. Fazla.yararı olmayacak birpolitika!
Oysa, Başbakan zaman darlığını gözeterek
"seçim takvimine AB (hatta seçim) yasalannı sığ-
dırmanın mümkün olamayacağını" vurgularken
doğrulara işaret ediyor.
- * • •
Asıl yanıtlanması gereken soru yine askıda:
"AB treni kaçıyor mu?"
Ingıliz ve Danimarka büyükelçileriyle görüşen
Başbakan Yardımcısı Bahçeli'ye göre, tren kaç-
mıyor! Bu, AB sevdalılann uydurması.
Eski Dışişleri Bakanı Ismail Cem birçok kez
açıkladı ki; Mesut Yılmaz'ın sürekli savladığı gi-
bi -kimi yasalar aralığa kadar Meclis'ten geç-
mezse trenin kaçması söz konusu değil, gecik-
me olabılir.
Yeni Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel de ay-
nı doğrultuda. Başbakan ise çok dikkatli: Ko-
penhag ölçütlerinin bir an önce yerine getiri/me-
sindeki yararlara sürekli değindi, ancakkkk; ey-
lül-ekime kadar yasalar çıkmazsa "tren ilelebet
kaçar" falan da demedi.
Seçim sath-ı mailine girdiğimiz şu sırada; ka-
çan tren kaçmayacak olan trenle ilgili bir açıkla-
mayı hükümetten beklemek sadece partilerin de-
ğil, kamuoyunun da hakkı.
Böyle bir açıklama; Mesut Yılmaz'ın, etrafı te-
laşaveren ABsevdalılarının savunageldikleri "ka-
çan tren" edebiyatının ne denlifos ve boş oldu-
ğunu da ortaya çıkaracak.
• • •
Başbakan, giderek güçlenen AKP'nin "değiş-
tiğini" kanıtlamasını istiyor. Öcalan'la temasta
olan bölücü HADEP'in PKK'yi temsil ettiğini, bir
değil birkaç kez söyledi. Biri bölücü diğeri çağ-
daşlık siperinde gizlenen antilaik!
Bu saptamaları sade bir vatandaş yapmadı.
Elbette elinde belgeler, bilgiler olan TC hüküme-
tinin Başbakanı söyledi.
Başbakan bu iki partiye karşı yasal önlemler-
den söz etmiyor. Seçim sonrası kirni bunalımlar
yaşanmak ıstenilmiyorlarsa; partilerin halkı ay-
dınlatmasını zorunlu görüyor. Ne yazık ki aynı
kulvarda yanında yürüyecek bir başka parti ol-
mayacağını da adı gibi biliyor.
Duyarlılığı elden bırakmamak zorunda olduğu-
muz bu iki konuda partilerin (oy uğruna örneğin
SHP ile ANAP'ın HADEP'e yanaşacakları yerde)
eksik bilgilerini hükümetten tamamlayarak seç-
meni aydınlatmaları gerekmiyor mu?
Ikı partinin bugünkü çizgisine, söylemlerine,
açıklamalarına bakarak aldanmamalı: "Yalan ne
kadar büyük olursa, inanan o kadar çok olur".
Ecevit'in seçim öncesi ister propagandayı baş-
latmak amacıyla olsun, ister bir hükümet başka-
nı sıfatıyla söylemiş olsun; AKP ve HADEP ko-
nusundaki sözlerini partilerin dikkate alması ge-
rekiyor.
Alırlar mı dersiniz?
Matador davası basladı
Aydın Çetinkaya:
Ağabeyim düşmanım
tstanbul Haber
Servisi- "Matador
operasyonu" davası
kapsamında uyuşturu-
cu kaçakçılığından
yargılanan Urfi Çe-
tinkaya nın kardeşi
Aydın Çetinkaya ve
diğer 15 sanığın, "çe-
te kurmak" suçundan
yargılanmalanna baş-
İandı. İstanbul 2 No'lu
DGM'deki duruşmada
Aydın Çetinkaya, "10
yıldır cezaevindey-
dim. Beni herkes ta-
nır. Düşman sahibi-
yim. Ağabeyim Urfi
Çetinkaya benim
düşmanımdır" dedi.
Tutuklu sanıldardan
Mahmut Subaşının
tahliyesine karar ve-
ren mahkeme heyeti,
tutuksuz polis BingöJ
Ağdaş 'ın tutuklanma-
sını, duruşmaya gel-
meyen Tahir Işık
hakkuıda da gıyabi tu-
tuklama karan çıkanl-
masını kararlaştırarak
duruşmayı erteledi.
MİLAS SULH HUKUK
MAHKEMESİNDEN
EsasNo: 1998 348
Da\acılar Hatice Akkaya. Bahattin Kayaş. Saniye
Ka\aş. Nasibe Kayaş, AJaattin Kayaş tarafından, da-
valılar Sabahattin Mutlu, Hüseyin Besli, Bahriye Ka-
ranfil \e arkadaşlan aleyhine açılan ortaklı|ın gide-
rilmesı davasının yapılan duruşmasmda.
Yukanda adı geçen davalı Bahriye Karanfıl, göste-
rilen adresınde bulunamadığından ilanen teblığine
karar verilmiş olup. adı geçen davalının duruşma gü-
nü 20.09.2002 giinii ve saat 10.15'te Milas Sulh Hu-
kuk Mahkemesı salonunda hazır bulunması veya ken-
dismi bir vekılle temsil etnrmesı. hazır bulunmadığı
veya kendısını bir \ekılle temsil ettirmedigi takdırde
tahkıkat ve yargılamanın yokluğunda devam edeceği
ve hüküm verileceğı hususu ilan olunur. 07.05.2002
(HUMK'nun 213-377. maddesi)
Basın: 31203
Önce demokrasiI Baştctrafı 1. Sayfada
baslık halinde şöyle sıralanıyor:
Ozgür ama adaletsiz:
Dünya siyasi, teknolojik ve eko-
norruk olarak hiç bu kadar özgür
ve aynı zamanda adaletsiz olma-
mıştı. Açık kalkınma hedefleri-
nin olmasına rağmen, ilgili ku-
rum ve siyasi süreçler bu hedef-
leri gerçekleştirmede çok başa-
nlı değiller. Birçok ülke kalkın-
ma amaçlanna ulaşmada gerek-
li olan demokratik kurumlan ya-
ratamadı. Ülkeler, ancak insanı-
na hesap verebilen yönetişim sis-
temi ile üısani kalkınmayı başa-
rabilir.
Kalkınma demokrasiye
bağll: Insani kalkınma, şekil ve
ıçerik itibariyie demokratik olan
bir yönetişimi zorunlu kılar. Bu
tür bir kalkınma ancak insanlar
için ve insanJann kahlımı ile ol-
malıdır. Demokratik yönetım,
halkın kendilerini etkileyen ka-
rarlara kahlımı; halkın ekonomik
ve siyasi krizlerden korunduğu;
sosyal ve ekonomik fırsatlann ve
politikalann oluşumu için baskı
gruplan ile sivil toplumun güç-
lendiği ve sürekli dönüşümün
beslendiği durumlarda insani kal-
kınmanın ilerlemesini sağlayabi-
lır.
İnsani kalkınma güven-
CedG değil: Demokrasi ve in-
sani kalkınma arasındakı bağlan-
tı otomatik veya doğrudan değıl-
dir. Ekonomik ve siyasi kararlan
en çok etkileyen elit güç, eşitlik
ilkeleri ve demokrasinin işleme-
sini engelleyebilmektedir. Rapo-
ra göre tüm dünyada insanJar sos-
yal ve ekonomik firsatlann yara-
tılması için demokrasi savaşı ver-
mişlerdir. Ama demokrasi her
yerde ve ayru biçimde ve diizey-
de gerçekleşmemiştir. Son yıllar-
da Orta ve Ortadoğu Avrupa ile
BDT ülkelerinde voksulluk ve
eşitsızlikler çok keskın bir biçim-
de artış gösterdi. Büyük Sah-
ra'nın güneyindeki Afrika ülkele-
rinde demokratik oluşumlann ka-
zanılmasına karşın. yoksul kişile-
nn sayısı önemli bir biçimde art-
maya devam ediyor. Latın Ame-
rika ülkelerinde gelişen demokra-
si, halen insani kalkınmayı gü-
vence altına alabilmiş değil. Bu
durumda, halkın siyaset kurum-
lanna güveni azalmakta ve eko-
nomik büyümenın demokrasi ve
insan haklanndan önce geldiğini
savunan popülıst siyasi akımlara
da kolayca yenılebilmektedırler.
ithal demokrasi olmaz:
İnsanm kalkınması ve güçlenme-
sini merkezinde tutan demokrasi.
toplumlann içinde inşa edilmeli-
dir. Demokrasi dışandan ithal
edilemez. Demokrasi için bir ül-
kede şu öğeler gerçekleşmiş ol-
malıdır: "Siyasi partiier ve di-
ğer kurumların ctkin bir bi-
çimde işlev gördüğü temsiliyet
sisteminin varlığı; evrensel
haklar. özgürlük ve haksızJıkla-
n engelleyen bir seçim sistemi-
nin varlığı; güçlerin ayrıkğına
dayalı bir denetim mekanizma-
sının etkin olarak işletildiği ba-
ğımsız adalet ve yasama sistem-
lerinin varlığı; hükümet ve özel
sektör icraatını yakından takip
eden ve siyasi katıhmın arttınl-
ması için altematifler getirebi-
Jen sivil toplum örgütierinin
varlığı; bağımsız ve özgür bir
basın; askeri güç ve güvenlik
kuvvetlerinin üzerinde sivil de-
netim."
Sivil toplumun önemi:
Sürekli olan insani kalkınma sü-
recinin ateşlemek, demokratik bir
siyaset ile siyasi sistemin de güç-
lenmesinin desteklenmesini zo-
runlu kılmaktadır. Rapora göre
1914"te tüm dünyada 1083 sıvıl
toplum kurumu (STK) var iken,
2002 yılında bu sayı 37 bine yük-
selmiştir. STK'ler yerel yönetim
Daha çok küreselkatılım
Uluslararası bağımiılık,
küresel kararlara ve hesap
verilebilirlik süreçlerine de
küresel katılımı zorunJu
kılmıştır. Rapora göre
insanlann kendilerini
etkileyen kararlara
katılımını güçlendirmek ve
liderlerinden hesap sorma
hakkını elde etme çabası
artık sadece ulusal bir
kalkınma önceliği değil,
aynı zamanda uluslararası
bir sorumluluk. Rapor,
birçok uluslararası
kuruluşun, giderek artan bir
ölçüde uJusal ve yerel
düzeyde sosyal ve ekonomik
politıkalara ortak olduğunu,
dolayısıyla daha açık ve
hesap verebiJir bir yapıya
sahip olmalannın gereğini
vurguluyor. Rapora göre
Dünya Bankası, Birleşmiş
lyiilletler ve Dünya Ticaret
Örgütü gibi uluslararası
kuruluşlann destek program
çabalannın, ulusal aktörlerin
safdışı olduğu bir ortamda
başanya ulaşma şansı yok.
Rapor. öncelikli olarak
"Demokrasinin sürekli
beslendiği, kaikınmanın
sürekli Uerlediği ve
bireysel özgürlüklerin
zenginleşttği bir global
birliktelik" için tüm
dünyaya çağn yapıyor.
kararlarınakatılıpyeni "katılun-
cı yönetişim" yöntemlerini de
geliştirebiliyoriar.
Rapora göre tüm dünyada gö-
nüllü çalışmalar da giderek artı-
yor. Hollanda'da gönüllü çalışı-
lan saatler 445 bın iş zamanına
eşit. Brezilya'da yetişkin nüfüsun
yüzde 16sı gönüllü işlerde çalı-
şıyor. Rapor, demokrasinin diğer
en önemli mihenk taşının özgür
ve bağımsız basın olduğunu vur-
guluyor. Raporun bu açıdan v er-
diği mesaj, "Basının çok yönlü
ve özgür olabilmesi, onun sade-
ce devletin değil aynı zamanda
büyük şirketler ve siyasi baskı-
dan da özgürleşmiş olmasını
gerektirir" şeklinde. Profesyo-
nel ve etik değerlere bağlılığın
ağırlık verildiği ve hesap verebi-
len özgür basının varlığı demok-
rasilerde çok önemli. Rapor,
"Medya ve basın ilk olarak hal-
kın hizmetinde olmayı ilke
edinmelidir" diyor.
Askeri darbe 46 hükü-
met devirdl: Güvenlik güç-
lerinin üzerinde bir demokratik
denetimin kurulmuş olması, di-
ğer bir kalkınma göstergesi ola-
rak öne çıkıyor. Bunun böyîe ol-
madığı durumlarda, kişinin gü-
venliği ve toplum banşı tehlike-
ye girebilir. Rapora göre bugün,
birçok ülkede askeri güç, polis v e
diğer güvenlik ve istihbarat hiz-
metlerinde yaygın olarak kulia-
nılan güç. demokrasilerin geliş-
mesine zaman zaman engel ola-
bilmekte.
Rapor, 20'nci yüzyıhn ikinci
yansında, seçimle işbaşına gel-
miş 46 hükümetin askeri darbe
ilegörevden alındığına işaret edi-
yor. Ayrıca sivil halka yönelik
şiddet olaylannın, tüm dünyada
sık sık hükümetdenetiminde olan
güvenlik güçlerince yapıldığı
gerçeğinin de altını çizmekte.
Türkiye'nin profili yoksul
H Baştarafı 1. Sayfada
Programı (UNDP) 2002 Dünya
insani Kalkınma Raponı'na gö-
re Türkiye 173 ülke arasında 85.
sırada yer alıyor. Türkiye bu sı-
ralama ile "Orta Gelişmişlik
Düzeyi" gösteren 84 ülke ara-
sında 32. sırada bulunuyor. Er-
menistan, Beyaz Rusya, Fiji,
Libya, Lübnan. Saint Kitts and
Nevis, Surinam, Kazakistan,
Peru, Ukrayna gibi ülkelerden
daha alt sıralarda yer alan Tür-
kiye'nin hemen arkasından Ja-
meika, Türkmenistan, .Azerbay-
can ve Sri Lanka geliyor. insa-
ni gelişmişlik düzeyini belirler-
ken kullanılan unsurlardan biri
olan beklenen ortalama yaşam
süresi Türkiye'de kadınlarda 72.
erkeklerde ise 67. Okuma yaz-
ma oranı yüzde 85 olarak belir-
lenirken, Türkiye'de kışi başına
düşen gelir düzeyi 2000 yılı
harcama paritesine göre 6 bin
974 dolar.
Raporda. Türkiye'de 1999 se-
çımlerinde >'üzde 87 oranında
bir katıhmın gerçekleştiği, ka-
dınlann seçme ve seçilme hak-
kını 1930"da elde ettiği ve halen
Meclis'te kadın milletvekilı
oranının yüzde 4.2 "de kaldığına
dikkat çekildi. Türkiye'deki si-
vil toplum kuruluşu sayısı 1420
olarak verilirken, sendika üye-
lığinin vüzde 22 'lerde bulundu-
ğu belirtildı.
insani gelişmişlik düzeyini
behrlerken kullanılan diğer un-
surlardan bazılanna göre Türki-
ye'nin profili şöyle:
Yûzde 18 yoksul
• 40 yaşına kadar yaşamama
olasılığı yüzde 9.6.
• Okur yazar ohnayan nüfus
oranı yüzde 14.9.
• Sağlıklı içme suyuna ulaşa-
mayanlann oranı yüzde 17.
• Günde 1 dolarla geçinen
nüfus (mutlak yoksulluk) oranı
yüzde 2.4.
• Günde 2 dolarla geçinen
nüfus (yoksulluk) oranı yüzde
18.
Eğitim ve teknoloji
• Okur-yazar yetişkin nüfus
oranı yüzde 85.1.
• Okur-yazar genç nüfus ora-
nı yüzde 96.5.
• GSMH'den egitime aynlan
harcama payı yüzde 2.2.
• GSMH'den AR-GE harca-
malan yüzde 0.5
• Bilim-mühendislik araştır-
ması: 303 (1 milyon kışide).
• 1000 kişı başına telefon sa-
yısı: 280 (Norveç 532).
• 1000 kişi başına cep telefo-
nu: 246 (Norveç 751).
• 1000 kişide internet abone-
liği: 1.1 (Norveç 101).
Ekonomik
eşitsizlikler:
• GSYH (2002 yılı): 199.9
milyar dolar.
• GSYH yılhk büyüme
(1990-2000) yüzde 2.1.
• Kişi başına gelir (harcama
paritesine göre): 6. 974 dolar.
• En zengin yüzde 10 nüfu-
sun payı: yüzde 32.3 (1994).
• En zengin yüzde 20 nüfu-
sun payı: yüzde 47.7 (1994)
• En yoksul yüzde 20 nüfiı-
sunpayı: yüzde 5.8 (1994).
• En yoksul yüzde 10 nüfü-
sun payı: yüzde 2.3. (1994).
Medya tekelî lıalkı savunmaz
Basın Ozgüıiüğü Odülleriverildi
Türkiye Cazeteciler Cemiye-
ti'nce (TGC) sansürün kaldırıh-
şının 94'üncü yılı ve geleneksel
Gazeteciler Günü nedeniyle Dol-
mabahçe Sarayı'nda tören dü-
zenlendi. Törende konuşan TGC
Başkanı Orhan Erinç, "94 >ıl ön-
ce ustalanmızın direnişiylc san-
sürün kaldırılmış olması, Türki-
ye'de bir daha sansür dönemi ya-
şanmadığı anlamına gelmiyor.
Uzunca bir süredir sansür tanı-
mının değiştiği ve sansürü yasa-
lar aracılığıvJa hem daha tehlike-
li hem de daha ağır biçimde ya-
şamakta olduğumuzun canlı ta-
nıklanvoz" dedi. Törende TGC
Basın Özgürlüğü ödülüne kurum
ba/ında layık görülen Cumhur-
başkanlığı adına ödülü Cumhur-
başkanlığı Genel Sekreteri Ke-
mal Nehrozoğlu^ TGC Başkanı
Erinç'in elinden aldı. Ödüle kişi
bazında ise Hürriyet gazetesi ya-
zan Bekir Coşkun Jayık görüldü.
Törende aynca meslekte 20 yılı-
nı dolduran 102 gazeteciye de sü-
rekli basın kartı hakkı kazanma-
ları nedeniyle çeşitli armağanlar
verildi(Fotoğraf:ALPERlZBUL)
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Cumhurbaş-
kanı Ahmet Necdet Sezer,
yurttaşlann temel hak ve
özgürlüklerinin büincine
vararak bunlan her alanda
kullanabilmeri ve yönetimi
denetleyebilmeleri için öz-
gür ve yansız basının ge-
rekli olduğunu bildirdi.
Sezer. sansürün kaldınlı-
şının 94. yıldönümü dola-
yısıyla yayımladığı mesa-
jında "Bir ülkede demok-
rasi kültürünün yerleş-
mesinin, o ülkedeki bası-
nın konumu ve yapısıyla
yakından ilgili olduğunu "
kaydetti. "Basının özgür
ve yansız olmadığı bir ül-
kede demokrasi ve insan
haklanndan söz edile-
mez" diyen Sezer, basının
özgür konumunu zedeleyen
sansürün ve medya tekelı-
nin, halkın çıkarlannın sa-
vunulmasını engellediğini
kaydetti.
Başbakan Bülent Ecevit
de yayımladığı mesaj da,
demokrasinin ışlemesi ve
gelişmesi aşamasında bası-
nın önemine dikkat çekti.
Basın özgürlüğüne sahip
çıkan ve demokrasinin
kökJeşmesine katkı sağla-
yan tüm gazetecileri kutla-
dığını belirten Ecevit, "Bir
ülkedeki demokratik ya-
pının. düşünce ve ifade
özgürlüğünün en önemli
göstergesi, basın özgürlü-
ğüdür" dedi.
Anavatan Partisi Genel
Başkanı ve Başbakan Yar-
dımcısı Mesut Yılmaz,
yaptığı yazılı açıklamada
basının üzerindeki kısıtla-
malann kaldınlması gerek-
tiğini kaydetti. Basında var
olan özgürlük ve hukuk
kültürü eksikliğinin, önce-
likle mesleğin kurum ve or-
ganlannın sorumluluğunda
olduğunu belirten Yılmaz,
basının, özgürlüğünü mes-
lek sorumluluğu ve ilkele-
ri çerçevesinde kullanması
gerektiğini bildirdi.
Türkiye Gazeteciler Sen-
dikası (TGS) Genel Sekre-
teri Ercan Sadık İpekçi,
bu yıl basın özgürlüğü üze-
rindeki baskı ve yasaklann
RTÜK ve Basın Kanu-
nu'ndaki değişiklikler kap-
samında geçen yılın 24
Temmuz"una göre çok da-
ha ağırlaştınldığını ifade
etti. ipekçi. "Sansüre 1908
yılında ilk kez direniş gös-
teren gazeteci parronlann
bugün yerini basın özgür-
lüğü mücadelesi vermek-
ten çok uzak duran ve sa-
dece ticari kaygılar peşin-
de koşan holding patron-
larına bırakmasının san-
cılarının yaşandığım" ifa-
de etti. Çağdaş Gazeteciler
Derneği'nden yapılan ya-
zılı açıklamada da medya-
daki aşın ticarileşme ve te-
kelleşmeden kaynaklanan
sansürün engellenebilmesi
için, basın meslek örgütie-
rinin güçlerini birleştirme-
si gerektiği bildırildi.
GUNDEM MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
yana getirip hangisini öne koyalım diye tartışma-
sı, demokrasi kültürümüz açısından nefis bir gö-
rünüm. Öylesine engin bir demokrasi kültürL ki
partilerin bakışı zamana ve mekâna göre deĞ şi-
yor. Hafta başı destek, hafta ortası köstek, hsfra
sonu "Bunlar bizim dışımızda halledilsîn"...
Seçim treniyle AB treni karşıfıklı girdiler tünele,
hızla ilerliyorlar. Her biri karşıdan gelenin tren ds-
ğil de tünelin ucundaki ışık olduğunu sanıyor!
Konununpartileregöregörünümü böyle... Ş ~i-
di gelelim, AB yasalarının hazırlanış ve sunulus bi-
çimine... 16 Temmuz Salı günü liderler bir araya
geldiler ve "Seçimlerin 3 Kasım'dayapılması »o-
nusunda görüş birliğine vardık" dediler.
ANAP bu ortak açıklamanın ardından "vay/y"
dedi, "şimdi AB yasalannı gündeme sokmak 'a-
zım."
Bazı çalışmalar vardı ama, tam değildi. Herkes
AB yasaları deyince Kürtçeyle idamdan başka t r
şey bilmiyordu. Ancak bu işi bir pakete dönüşt J--
mekgerekiyordu. Hemen, Beyhan Aslan, Turhan
Tayan, Cemal Özbilen bir araya geldiler, araya ©•;-
lenebilecek kelepir yasalar oluşturmaya çalıştıla:
İnsan haklarından sorumlu Devlet Bakanı Nejat
Arseven de ışin koordınasyonunu üstlendi. AB
Genel Sekreterliği ile temas kuruldu. Onlar da K-
sa sürede çıkarılabilecek bazı yasalar önerdiler
Ya kaçarken ya seçerken
Çalışmalar hızla sürerken bir de bu işleri en bı-
len kişilere danışmak gerekiyordu. önümüzdeki
seçimlerde Konya'dan ANAP adayı olarak siyas-et
sahnesine çıkmaya hazırlanan Sami Selçuk dev-
reye girdi. Sami Bey, mübarek tek başına hukuk
abidesi, hani "Samitay" Bey desek yeridir. O da
katkılarını eksik etmedi.
Ortaya 14 asıl, 3 geçici maddeden oluşan fcir
paket ç/ktı. Öyle bir paket ki bakın içinde neler var
Türk Ceza Yasası, Dernekler Yasası, Hukuk Us j -
lü Muhakemeleri Yasası, Ceza Muhakemeleri Us J-
lü Yasası, FiTÜK Yasası, Basın Yasası, Polis Vazi-
fe ve Salahiyetleri Yasası, Yabancı Dil ve Öğretin
Yasası, Vakıflar Yasası, Toplantı ve Gösteri Yün-
yüşleri Yasası. Serbest Bölgeler Yasası, Kaçakç -
lığın Men ve Takibine Dair Yasa. Orman Yasası.
Yerleşik sistemimizde hükümetler, yasaları Ada-
let Bakanhğı kanalıyla hazırlıyorlar. Hukuk altya-
pısını bu bakanlık tamamlıyor, teknik çalışma ilgı -
li bakanlıkça yürütülüyor. AB yasalarında iş biraz
ters yürümüş. ANAP, kaptanlığı üstlenmiş, Adalet
ve Içişleri Bakanlığı yardım etmış. Durum böye
olunca yukarıda sözünü ettığimiz yasalardaki b
r
ya da birkaç maddelik değişikliklerde yasa tekr»-
gıne aykırı durumlar görülmüş.
Öteki partiier bu değişikliklerle ilk kez karşılas-
tıkları için tura çıkan Mesut Yılmaz'a, "Bir ince-
leyip görüşümüzü belirtelim" dediler. Doğrusu ya-
salarla biz de önceki gün tanıştık. Kürtçe ve ida-
ma daha önce de değindik. Öteki değişiklikler tek
tek ele alınmaya değer. Örneğin Basın Yasası'nda
gazetecilere 10 ile 100 milyar arasında ceza ör-
görülmüş. AB standardı böyle demek ki. Oldu ola-
cak, cezalar Euro'ya bağlansın.
Yabancı vakıfların Türkiye'de çalışma olanakla-
rının genişletilmesine ilişkin yasa da ilginç. Bizin
ilk izlenimimiz şu oldu:
Biz AB'ye girelim derken yoksa AB mi bize gw-
mek istiyor!
Vurguladığımız gibi bunlar ilk izlenimlerimiz. Se-
çimden önce Meclis'ten geçme olasılığı düşük, ir-
delemeye zamanımız olacak. AB yasalarındakı
seçim telaşıyla karışık gecikme ve aceleciliğe ba-
kınca durumu şöyle yorumlamamak elde değil:
Türk'ün aklına ya kaçarken, ya seçerken gelir!
ankcum@ttnet.net.tr
Türkiye aleyhine kampanya
• PARİS (AA) - Merkezi Pans'te bulunan Sınır
Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF). aralannda
Türkiye'nin de bulunduğu Tunus ve Küba gibi
turistik ülkeler aleyhine yeni bir kampanya
başlattı. RSF, dünyada turistlerin en çok rağbet
ettiği ülkeler arasında yer alan Küba, Tunus ve
Türkiye'de sansür olduğu ve bu ülkelerde basının
özgür olmadığını ileri sürdü.
Nurcan Akad, Akşam'a geçti
• Haber Merkezi - Hürriyet gazetesinin haber
koordinatörü Nurcan Akad, Akşam gazetesine
geçti. Akad, Akşam gazetesinde genel yayın
yönetmenliği görevıni yürütecek.
Sezer, Yeşilbaş'ı affetti
• ANKARA (AıVKA) - Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer. ölüm orucu eylemi sırasında
Vvernicke Korsakoff hastalığına yakalanan Eylem
Yeşilbaş adlı hükümlüyü afetti.
Dışişleri'ne yeni sözcii
• A.NKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dışişlen
Bakanı Şükrü Sına Gürel, tsmail Cem'in bakanlığı
dönemindeki bazı uygulamalara son vermeye
başladı. Cem'in bakanlığı süresince daire başkanı-
elçi düzeyinde yürütülmeye çalışılan Dışişleri
Bakanlığı Sözcülüğü görevi, müsteşar yardımcısı-
büyükelçi düzeyine çıkanlırken Gürel, bu göreve
Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Yusuf Buluç'u
getirdi.
tutuklulara mesleki eğitim
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet
Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı arasında cezaevlerindeki hükümJü ve
tutuldulann mesleki eğıtimi için işbirliğini
öngören protokol. dün Hikmet Sami Türk ile Yaşar
Okuyan tarafindan imzalandı.
Hizbut TahPir afiş astı
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara'nın
Çubuk ilçesinde bulunan Hafız Ömer Camii'ne
yasadışı şeriatçı Hizbut Tahrir örgütü imzası
bulunan afişler asıldı. Örgütün propagandasını
içeren afişler, müftülük binası ile çevre sokaklara
da asıldı. Aynı örgüt Gazi Mustafa Kemal
Bulvarfnda bir otobüs durağına da afiş astı.
Şans Topu'nda 3 talihli
• ANKARA (AA) - Şans Topu'nun bu haftakı
çekilişınde şanslı numaralar "11, 12, 13, 15,
22+1 '"i bilen 3 kişi. 135 milyar 345"er milyon lira
kazandı. Çekilişte 5 bilenler 1 milyar 115 milyon
500 biner lira, 4+1 bilenler 93 milyon 450'şer bin
lira, 4 bilenler 10 milyon 150'şer bin lira, 3+1
bilenler 4 milyon 150'şer bin lira, 3 bilenler
850'şer bın lira, 2+1 bilenler 1 milyon 200'er bin
lira. 1+1 bilenler 600'er bin lira kazandı.