25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 TEMMUZ 2002 PERŞEMBE HABERLERIN DEVAMI C U I V C E L» CÜNEYT ABCAYÜKEK • Baştarafı 1. Sayjiada ANAP 1 Ağustcs'ta muhalefetle anlaşarak k/eclisitoolayacatmış. AB yasaları(kaçgünalır t>etli değil) çıkacak~nış... Eee sonra? Erken se- çi-n karar alınacakmış! Oysa Yuksek Se;rm Kurulu; Meclis kararı ey- Oe bırakılacak olırsa, 3 Kasım'da erken seçi- rnin "yapılmasım" olanaksız görüyor. Liderlerzirvesınce bu durum görüşülmüş ola- t>i ir. Zira ANAP lideri Mesut Yılmaz, (önce AB, scnra seçım kararı içeriğindeki planına) muha- lefetedenleri uyutmaya yönelik söylemlerde bu- lunu/or. Bir TV'de "seçimin 3 Kasım'a yetişebilmesi için YSK gereksinnelehnin (seçim kararı alın- madan önce) karşı'anacağını" söyledi. Maddi açıdan zcrluk yok. YSK'nin gereksin- diği 40-50 trilyonu nükümet şıpın işi sağlayabi- lir amma: Kurul Baş<anı Tufan AJgan, Yılmaz ka- dar geniş yürekli, her zoriuğun "seçim karan alın- madan" karşılanab leceği inancında değil. Seçimin 3 Kasırn'a yetişemeyeceğini irdeleyen nedenlersıralıyor: Seçim hâkimlerinin büyük bö- lümü yer değiştirdi, araya adli tatil girdi. Seçim Yasası değışti, buna göre seçmen kü- tüklerinin değişmesi gerekiyor. Mükerrer oylan engellemek için gerekli boya satın alınması bile 2.5 ay istiyor. Mesut Yılmaz bu sakıncaları nasıl çözümleye- cek, (tabii çözümleyemeyecek) dogoısu merak konusu. DYR hatta MHP, (alaturka döneklik olaylarını bildikleri için) önce seçim kararı alınmasını, son- ra AB yasalarınageçilmesini istiyor. Karşı görüşü kafasında çoktaaan hazırlamış Mesut Yılmaz. Erken seçim kararı alan Meclis'te sonraki günler milletvekili bulmak olanaksız, di- yor. Aylardırtartışılan seçim tarihini sıradan birha- ber gibi gösteren büyük medyamız, zirveden sonra nedense birden gelişen kaygılarla kuşku- lara deginmedi. Liderler toplantısından sızan haberlere, Yıl- maz'ın açıktan yaptığı irdelemelere bakılacak olursa; MHP'nin 3 Kasım tarihini sağlam kazığa bağlamadığı gibi bir izlenim güçleniyor. • • • Tabii muhalefet de baştan kara. örneğin Tan- su Çiller, önce seçim kararı diyor. Grup Başkan- vekili Turhan Güven'de de öncelik farklı; AB'ye uyum yasalarının, yetmedi, seçim ve partiler ya- salarının da yeniden düzenlenmesini istiyor. SP oylarını AKP'ye kaptırmış, AKP seçim ka- sımda olursa Recep Bey'in aday (seçimden bi- rinci parti çıkacaklarını hesapladıkları için baş- bakan) olamayacağının telaşında. ANAP, 2004'lere hükümet ortağı kalsa keyfine diyecek yok. Phoenix gibi küllerinden yeniden doğacağını söyleyen Ecevit'in DSP'si; seçimin 2004'te ya- pılmasına direndi, direndi ve.. milletvekili sayısı 69'adüştükten, örgütteki çözülmelerden sonra, ortaklanna "Mademki 3 Kasım diyorsunuz, ben de vanm" diyecek kadar koyverdi kendini. 3 Kasım'ı içtenlikle benimsediğini söyleyenle- rin tutumuna bakın hele. YSK Başkanı AJgan, seçim tarihi eylül ayında saptanacak olursa, "anayasadan aldığı yetkiye dayanarak seçimin belirlenen tarihte yapılamayacağını ilan edecek- lerini" içeren çok ciddi uyarısına değinmiyorlar bile. Erken seçim ANAP'ın oyununa kurban mı gi- diyor? Ya da başka oyunlar mı tezgâhlanıyor? Bir iki günde ortaya çıkar. Onümüzdeki günlerde seçim tarihi YSK dog- rultusunda eylülden önce saptanmazsa genel- de rahatlık yaratan 3 Kasım üzerindeki kuşku bulutları yoğunlaşacak gibi. 276'yı bularak hükümet düşürmekten aciz mu- halefetle siyaset arenasında ancak bu kadar so- nuç alınabiliyor. Ay sonuna kadar (Yılmaz patentli) daha kim bi- lir neler göreceğiz, neler! Yoksa kimi çevreler "havada bulut, seçimiun- ut" hazırlığında mı? Giderek derinleşen kargaşaya tüy dikmek için! Türk: CMUK Yasası reform niteliği taşıyor ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Adalet Bakanhğı'nca hazırlanan Ceza Mu- hakemeleri Usulü Ka- nunu'nda (CMUK) değişiklikler getiren yasa tasansı, gözaltı ve tutukluluk işlemle- rinde, insan haklanyla ılgili önemli iyileştir- meler getiriyor. Adalet Bakanı Hik- met Sami Türk, dün Adalet Bakanlığrnda düzenlediği basın top- lantısında, CMUK ile 5 yasada daha değişik- liİc öngören tasarılan anlattı. Türk, tasanla- nn adalet sistemini hızlandıracağını ve hukuk sisteminin bir eksiğinin tamamlana- cağını vurguladı. Türk'ün "reform" olarak nitelendirdiği CMUK tasansının ön- gördüğü yenilikler şöyle: - Tutuklama tedbiri- ne en son çare olarak başvurulacak; - Telefon dinleme, gözaltı ve tutukluluk süreleri hakkında yeni düzenlemeler getirile- cek; - Gıyabi tutuklama kaldınlacak; - Bireye; cumhuriyet savcısına, şikâyetçiye, sanık ve avukatlara, ta- nıklara doğrudan soru yöneltme hakkı verile- cek; -AİHM'ninihlalka- rarlan, yargılanmanın hûkümlü lehine yeni- lenmesini sağlayacak; - tstinaf yolu getiri- lecek. CMUK'nin değişik- lik öngören yasa tasa- nsıyla birlikte Başba- kanlık'a teslim edilen diğer yasa tasanlan şöyle: Hukuk Usulü Mah- kemeleri (HUMK) Kanunu'na îlişkin Ya- sa Tasansı, C- MUK'ninYürürlük ve Uygulama ŞekJi Hak- kında Yasa Tasansı, Mahkûmlara Ödettiri- lecek Yiyecek Bedel- leriyle îlgiliYasa Tasa- nsı, lş Mahkemeleri Yasası'nda Değişiklik Yapan Yasa Tasansı ve Adli Yargı Ilk ve Böl- ge Adiye Mahkemele- ri'nin Kuruluş, Görev veYetkileri Hakkında- ki Yasa Tasansı." Saddam meydan okuduDış Haberler Servisi - Irak Devlet Baskanı Saddam Hüse- yin, 17 Temmuz 1968'de ıktida- ra gelişinin yıldönümünü kutlar- kenABD ve müttefıklerine mey- dan okuyarak hükümetini devi- remeyeceklerini söyledi. AB- D'nin müttefiklerini "yardak- çılar" olarak niteleyen Hüseyin, sürgündeki Irak muhalefetinin iktidara gelmeyi başarması ha- linde, atacaklan her adımın Was- hington'ın insafına kalacağını belirtti. Irak devriminin 34. yıldönü- mü nedeniyle dün radyo ve tele- vizyondan yayımlanan ve 40 da- idka süren açıklamasında Hüse- yin, "Temmuz Devrimi tüm düşmanlara, zorbalara ve dünyayı baskı altında tutanla- ra şunu söylüyor: Bu kez beni asla venemezsiniz.Asla.' Bütün kötülükleri de yardıma çağı- rarak birleşseniz bile" diye ko- nuştu. Irak de\Tİminin muzaffer bir şekilde yolunda ilerlemeye devam ettiğini belirten Hüseyin, de\Tİmin rotasından sapmayaca- ğını ve yabancılar karşısında bo- yun eğmeyeceğini, yabancılann devrimi yenmekte başanya ula- şamayacaklannı söyledi. Irak halkının kendi gücüne gü- vendiğini ve kendi gücüyle ül- kesinin kalkınmasını sürdürdü- ğünü belirten h-ak Devlet Baş- kanı, Iraklılan "sabır, onur ve kararhlıkla" savaşmaya çağır- dı ve bu savaşın "kalkınma. ilerleme, bağımsızlık, istikrar, adalet ve özgürlük savaşı" ol- duğunu kaydetti. Konuşmasında sürgündeki I- rak muhalefetini de hedef alan Hüseyin. "Ülkesini kendisi in- şa edenler, kendisini ve ülkesi- ni kendi araçlarıyla savunma yeteneğine sahiptir. Ülkenin inşasım, korunmasını. savun- masını, başına yönetici atan- masını başkalanna dayanarak yapanlar ise balkları tarafın- dan devrilmeye ve bu insanlar tarafından aşağılanmaya ha- zır olmalıdır" diye konuştu. Saddam konuşmasını, "Tannm, ister bizi koru istersen bizim adımızı da şehitlerin adının ya- nına yaz" diye tamamladı. Perle: Irak liderini kolay deviririzWASfflNGTON (AA) - ABD Savunma Bakanlığı Pen- tagon'un Savunma Politikası Kurulu Başkanı Richard Per- le, ABD'nin düzenlemeyi planladığı asken harekâtla Irak lideri Saddam Hüseyin'i ko- laylıkla devirebileceğini söyle- di. Eski ABD Başkanı Ronald Reagan döneminde Savunma Bakanı Yardımcısı olan Perle, ABD'nin kamu televizyonu PBS'de, Dışişleri Bakanlı- ğı'nın eski sözcülerinden Ja- mes Rubin'in Irak konusunda hazırladığı programa katıldı. Perle, ABD silahh kuvvetleri- nin elinde son teknolojik geliş- melerin sağladığı olanaklarla olağanüstü güçlü silah sistem- leri bulunduğunu ve Irak Dev- let Başkanı Saddam Hüse- yin'in ordusunun ise sanılan- dan çok daha zayıf olduğunu söyledi. Perle, bu durumda yo- ğun hava bombardımanmın ar- duıdan suıırh sayıda ABD as- keri ve Iraklı muhalif güçlerin birlikte düzenleyeceği bir kara harekâtında Hüseyin'in ordu- sunun kolayhkla yenileceğini savundu. Perle, "Saddam'ın birlikleri, bizim bombardı- mammızda imha olmak veya saf değiştirmek seçeneğiyle karşılaşacak. Irak ordusu- nun önemli kısmının saf de- ğiştireceğini düşünüyorum" dedi. Perle, El Kaide örgütüy- le bağlanhlı teröristlerin Kuzey Irak'ta Saddam Hüseyin yöne- timiyle işbirliği içinde olduğu- nu anlattı. Rubin'in "Bu ha- rekâtta Iraklı Kürtlere ihti- yaç var. Kürtleri daba önce hayal lanklığına uğratmadık mı?" diye sorması üzerine, Perle. "ABD'nin daha önce çatışma ortamlarında defa- larca Iraklı Kürtleri yalnız bırakarak ihanet ettiğini" söyledi. Perle, "Bu defa Sad- dam'ı devirmekte kararb ol- duğumuzu anlatarakdestek- lerini sağlamalıvız" dedi. Perle konuşmasında, Iraklı Kürtlere değinirken "Kürt Dı- şişleri Bakanı" ifadesini kul- landı. Perle'ün bu ifadeyle ki- mi kastettiği anlaşılamadı. ABD'den 28 milyar dolarlık söz M Baştarafı 1. Sayfada mızın amacı dinlemektir. ABD Başkanı, Irak'ın ABD'ye nasıl hasım, hatta düş- nıan bir ülke olduğunu söylemişti. Bu ülke her şeyi yapabilir. O nedenle bizim için tehlikeli bir olay olmasını bekleye- meyiz. Önlenıimizi almamız gerekir." Wolfowitz burada şu noktalara dikkat çek- ti: "En önemlisi, 'Saddam dan sonra nasıl bir Irak görmek istiyoruz?' sorusunun ya- nıtıdır. Buna hemcn yanıt da vereyim. Ba- ğımsız Kürt devletine cevap vermeyen bir Irak görmek istiyoruz." Bu açıklamanın ardından, "Türk tarafı- nın görüşleri ABD'deki karar alma meka- nizmalannda etkili olacak mı?" sorusuna Wolfowitz'in verdığı karşılık şu oldu: "As- lında şu anda biz de ne yapacağımızı bil- miyoruz. Sadece dinliyoruz. Burada Tür- kiye'nin kaygılarını daha iyi anladım. A- ma çok önemli perspektifler var. Örneğin Saddam dan sonra nasıl bir Irak olacağı." ABD Savunma Bakan Yardımcısı, Irak'ta olası bir askeri harekâta katılıp katılmamaya Türkiye'nin kendisınin karar vermesi gerek- tiğini vurgulayarak şöyle dedi: "Ankara'da 10 yıl öncesinden kalma hesapları da ko- nuştuk.Açıkça bu konuTürkyöneticilerin aklına iyice yerleşmiş. Şimdi Kongre'den geçecek. güvenlik sistemleri için harcan- nıası gereken 28 milyar dolar var. Bu do- ğallıkla hibe olacak. Bir de 10 yıl önce uğ- radığı zararı kısmen de olsa tazmin etmek için gündemde 200 milyon dolar var. Ama burada ısrarla tekrar ediyorum. Ne yapa- cağına karar verecek olan Türkiye'nin kendisidir." ' Demokratik Irak istiyoruz Gerçekte, ABD'nin Saddam sonrası nasıl bir Irak görmek istediğ aynca da şimdi Ku- zey Irak'ta bir Kürt devletinı hoş karşılama- yacağı beyanlannın 10 yıl öncesi tutumuyla çelişkili olup olmadığı soruma Wolfowitz'in yanıtı şu oldu: "Biz demokratik bir Irak is- tiyoruz. Bu, toprak bütünlüğünü koruma becerisini gösterteren bir Irak olmahdır. Kuzey Irak'ın bir Kürt devleti olmasını kesinlikle istemiyoruz. Bu Irak, azınlıkla- nn hakları ve çıkarlarını da korumalıdır. Ama bu azınlık konusunda Türkiye'nin Ankara: Sürpriz istemiyoruz AYHAN ŞtMŞEK ANKARA - ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfo- witz, Irak operasyonuna destek bulma amacıyla geldiği Anka- ra'dan tavsiye aldı. h^k'a olası bir operasyonun yaratacağı risk ve tehlikeler konusunda ABD yönetimini aydınlatan Ankara, "Bizim tercihimiz konunun operasyon olmadan haUedil- misidir. Yine de belirleyici ola- cak olan sizsiniz. Ancak bizi bir sürprizle karşı karşıva bı- rakmayın" mesajını iletti. ABD yönetiminin etkili isim- leri Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz ve Dışişleri Ba- kanYardımcısı Marc Grossman ile NATO Müttefik Kuwetler Komutanı Orgeneral Joseph Ralston, kritik Ankara temasla- nnı tamamladılar. ABD heyeti, önceki günkü Genelkurmay ve Mili Savunma Bakanlığı ziyaret- lerinin ardmdan dün de Dışişle- ri Bakanlığı 'nda değerlendirme- lerde bulundular. Wolfowitz, Ankara'dan aynlır- ken gazetecilerin sorulan üzeri- ne Irak'ta amaçlannın "demok- ratik bir yönetim" olduğunu öne sürerek "ABD'ye düşman, terorizmi destekleyen ve kitle imha silahlan üretmeye devam eden Saddam rejimi, birlikte olamayacağımız bir tehlike" dedi. Diplomatik kaynaklardan edi- nilen bilgilere göre ABD tarafi üst düzey görüşmelerde, Başkan Bush'un, Saddam rejimini de- virme konusunda kesin kararlı olduğunu açık bir dille ifade ederken bunu ne zaman, ne şe- kilde, nereden ve hangi kapsam- da yapacaklan konusunda henüz karar almadıklan bilgisini ver- diler. Yetkililer, bu konuda Tür- kiye'nin düşüncelerini sordular. Ortadoğu patlayabilir Ankara ise ABD yönetimine Irak konusunda aynnhlı bölgesel bir değerlendirmeyi iletirken olası bir operasyonun yarataca- ğı risk ve tehlikelere dikkat çek- ti. Bölge ülkelerindeki durumu tek tek anlatan Türk yetkililer, Ortadoğu'da Füistin-Israil ger- ginliği nedeniyle kınlgan bir dö- nem yaşanırken. olası bir ope- rasyonun bölge ülkelerini de içi- ne alacak büyük bir yangına ne- den olabileceği uyansında bu- lundular. ABD yönetimine olası bir operasyon durumunda Türki- ye'nin asla kabul edemeyeceği ve diplomaside "red line" ola- rak adlandınlan noktaiann da açıldığı öğrenildi. Türkiye'nin, Irak'ın toprak bütünlüğü ve siya- sal birliğinin bozulması ya da kuzeyde bir Kürt devletinin ku- rulmasmı, Türkmenlere zarar gehnesini kesinlikle kabul etme- yeceği, yeni yönetimin Irak hal- kının kendi iradesiyle belirlen- mesini istediği, ABD'li yetkilile- re iletildi. Türk yetkililer, Irak'ın federal bir yapıya dönüştürülme- sinin de bu ülkedeki aynşımı hızlandıracağı uyansuıda bulun- dular. ABD'li yeküilerin Türk ta- rafinın görüşlerini dikkate ala- caklannı kaydettikieri, ancak herhangi bir taahhüt vermekten kaçındıklan öğrenildi. Stratejik işbirligi geliştirüecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ABD Savun- ma Bakanı Yardımcısı Paul Wolfowitz ve yönetimin etkili isimlerinin iki gün süren Ankara temaslannda, Türkiye-ABD stratejik işbirliğini geliştirmeye dönük bir dizi karar alındı. tki ülke heyetleri arasındaki gö- rüşmelerde ele alınan önemli bazı gündem başlıklan ve kararlar şöyle: ISAF: ABD yönetimince. Türkiye'ye daha önce verileceği açıklanan 228 milyon dolann en kısa süre- de Kongre'den geçirilmesi sözü verildi. AGSP: ABD yönetimi, AGSP konusunda daha ön- ce ABD, Ingiltere ve Türkiye arasında vanlan Anka- ra mutabakatına bağlı olduğunu ve Ankara'nın has- sasiyetlerini anladığını açıkladı. Askeri krediler: Türkiye, silah alımlanndan kay- naklanan 4 milyar dolann üzerindeki borçlannın ta- mamının ya da makul bir bölümünün silinmesini is- tedi. ABD'li yetkililer bu konuda çalışacaklan sözü- nü verdiler. Yeni silah alımları: Türk tarafi, özellikle ATAK he- likopteri ohnak üzere yeni üstün teknoloji silahların alımı ve teknoloji transferi konulannda da kolaylık is- tedi. Nitelildi sanayi bölgeleri: Ankara, nitelikli sanayi bölgeleri (NSB) konusundaki mekanizmanın bir an önce çalıştınlmasmı istedi. AB ve Kıbns: ABD'den çözüme dönük olarak AB ve Rum kesimi üzerinde etkisini kullanması istendi. Aynca Türkiye'nin AB üyeliği için ABD'nin bugüne kadar verdiği desteği sürdürmesi beklentisi iletildi. Bu beklentiler olumlu karşılandı. Sözde soykırını: Türk tarafi, Wolfowitz'e Tür- kiye'nin geçmişte sözde Ermeni soykırımı gibi karar tasanlanyla sıkıntı yaşadığını hatırlatarak Türkiye'nin tekrar böyle konularla karşı karşıya kalmak is- temediğini ve yönetimin etkınlığıni bekledığini iletti. hassasiyetinin de bih'ncindeyiz. ABD ola- rak biz hiç bir zaman Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurulmasından yana olma- dık. Bunun Türkiye için doğuracağı tehli- kelerin ayırdındaydık." Wolfow itz, daha sonra ABD'nin savaşının Müslüman dünyaya değil, terorizme karşı ol- duğunun altını çizerek "Bundan yararla- nacak olanlar da dünyadaki 500 milyonun üzerindeki Müslümanlardır" dedi. "Ya tran ne olacak?" biçimindeki soru- ya Wolfowitz şu karşılığı verdi: "İran çok karmaşık bir ülke. Birkaç yıl önce kısmen serbest seçimlerle cumhurbaşkanlığına Hatemı'yi seçri. Kaderin garip cilvesidir, Ayetullah Humeynı tarafından atanmış olan Ayetullah tsfahani bir ay önce rejimi şiddetle eleştirerek istifa etti." 'ABD yönetimi içinde pek çok kişi Irak bir tehdıttir," diyor. Tehditten ne kastedili- yor? Acaba Irak'ın tehdit olduğu saplan- tı haline mi geldi? Başka kötü rejimler varken neden ille Saddam'ı devirmekte ıs- rarhsınız?" sorusuna Vvolfovitz'in yanıtı şu oldu: "Başkan Bush tehdit anlamına gelen rejimlerin sadece Irak olmadığını söyle- mişti. Bakın, yeni bir 11 Eylül olabilir. Bu kez kimyasal ve biyolojik si- lahlarla bir saldırı yapı- lırsa facia olur." ABD'nin hep Türki- ye 'yi Müslüman dünyada demokratik bir model ola- rak gösterdiğinin anımsa- tıunası üzerine Wolfowitz şu görüşlere yer verdi: "Bu, herkesin Türkiye modelini kopya etmesi gerektiği anlamına gel- mez. Türkiye gerçek bir demokrasi olduğunu ka- nıtladı. Dolay ısıyla me- deniyetlerin çatışması- nın kaçınılmaz olmadı- ğını gördük. Önemli olan medeniyetlerin ku- caklaşmasıdır. Japonya. farklı bir medeniyette önemli bir demokrasi gerçekleştirilebileceği- nin canlı kanıtıdır. tn- sanlar geleceklerini ta- yinde özgür olmalıdır- İar." Wolfowitz, "Kuzey I- rak'ta ABD'nin Kürt devleti istemediği inan- dırıcı gelmiyor" sözleri- ne de şöyle bir karşılık verdi: "Bu konuda şim- dilik ayrınnya giremem. Saddam iktidarda daha fazla kalırsa Irak içinde- ki bölünmeler artar." Wolfowitz'in dünkü sözlerinden çıkarsama yapmaya çalışıyorum. Son günlerde okuduğum kitap, Türkiye'nin NATO nezdindeki eski daimi bü- yükelçisi Onur Öy- men'in son yazdığı "Si- lahsız Savaş: Bir Müca- dele Sanatı Olarak Dip- lomasi". Öymen kitapta diplomatik dille neler ifa- de edilebileceğini aynntı- lı olarak yazmış. Kitaptan öğrendiğim diplomasi di- lini çözme yöntemini iyi anlamışsam Wolfowitz, ABD'nın Türkiye'yi I- rak'ta olası bir savaşa sok- mak için her türlü yolu de- nemekte olduğunu söylü- yor. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada mettin Özkan'la günaşın buluşuyor... Arada Ba- kanlar Kurulu'na katıldıktan sonra CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'la saatlerce görüşüyor... Derviş'le ilgili siyaset ve devlet katlannda yapılan değerlendirmeleri tek tümceye indirirsek şunu söy- leyebiliriz: - Siyasi rüzgâr estirebilecek bir kışi! Derviş için yurtseverlikten hainliğe kadar çok ge- niş bir yelpazededeğerlendirmeyapıldı. Ancak "ay- nası iştirkişinin" sözüne gönderme yaparsak. geli- şinin temelini oluşturan ekonomide henüz kesin bir sonuç yok. Bugün için Derviş'in varlık nedenini de- ğil. son dönemde gündeme geliş nedenini masaya yatıralım, siyasetteki olası rolünü irdeleyelim. Işın dedikodusal taraflannı bir kenara koyarsak, Derviş'in gerek yukarıda sıraladığımız görüşmeler- deki, gerekse yakın çevresiyle kurduğu temaslarda- ki değerlendirmeleri, satır başlanyla şöyle: - Ben Sayın Ecevrt'e görüşlerimi çok açık söyle- yen bir kişiyim. Kendisine, görevi kendi belirleyece- ği bir kişiye vermesini açıkça söyledim. Bu Cem olabilir dedim, Nami Çağan olabilir dedim. Ancak dinlemedi. - Cem'in uluslararası alanda kabul görmüş bir ka- rizması var. Hükümette görevimi sürdürürken birkaç kez Dışişleri kaynaklı olumsuzluk yaşadım ama, bu- nu kesinlikle mesele yapmadım. Cem'in DSP için- de böyle bir kırılmaya neden olmadan öne çıkma- sını ve toparlamasını isterdim. - Ben lider olamam. Kendimi iyi tanıyorum. Ne- den olamam? Türkiye'de siyaset yapma biçimi ba- na göre değil. Ben, bir odada üç kişiyle konuşurken biriyükseksesle konuşsadaralıyorum. Ekonominin rayına oturmasından sonra dileğim, bir üniversite- de öğretim üyesi olarak devam etmek. - Yeni oluşumu destekliyorum. Bir rüzgâr estire- ceğini düşünüyorum. Ancak kafamda daha geniş bir çerçeve var. CHP'yi de içine alacak, hatta merkez sağın öne çıkan unsurlarını kapsayacak bir siyase- tin milli takımı oluşturulamaz mı? Bunu arıyorum. Sol dışlamacılığı Yeni oluşumcuların Derviş değerlendirmesi şöy- le: - Onu yola bıraktık. Bize yoldan katılacak. Ancak, Derviş'in temaslanndan yüzde yüz yeni oluşum destekçisi olmadığını da görüyoruz. Der- viş'e şu tür önerilerin de götürüldüğü haberleri var: - Siz tek başınıza rüzgâr estirebilecek bir kişisi- niz. DSP'den ayrılanlann 20-25'iyle bir araya gelin, yürüyün. Lider siz olun... Derviş'in bu tür önehlere soğuk baktığı, yukarıda aktardığımız gibi "acaba bir milli takım olamaz mı" karşılığını verdiği haberleri geliyor. Derviş'in Sezer'le olan diyaloğunun da aynca al- tının çizilmesi gerektiğini vurgulayıp, bir soru sora- lım: - Yeni oluşumun siyasi çizgisi ne olur? Değişikyaklaşımlarvar. Kimileri "Aman sol olma- sın, bu hareket sola dar gelir" diyor, ardından ekli- yor: "Siyasette öne çıkmış herkesi bir araya getirecek merkez hareketi olmalı..." Geleneksel sol korkusunun ve dışlamacılığının klasik bir yansıması... Bir soru daha soralım: - Siyasetin medyada kabul görmüş tüm önde ge- lenleri bir araya gelse tek başına iktıdarı ele geçire- cek bir rüzgâr estirebilir mi? Hayır... Yakın geçmişteki pek çok ömeğinde gör- düğümüz gibi, siyasette iki kere iki dört etmiyor. Ba- zen bir ediyor, bazen sekiz ediyor... Yeni siyasi hareketlerin sadece kişilerle yüksele- ceğini öngörmek, geminin yol alması için rüzgâr ye- ter, yelkene gerek yok demek gibi bir şey. Siyaset- te rüzgâr kişilerse yelken ne? Içi dolu, inandırıcı, toplumu sürükleyecek söylem- ler, politikalar ve bunların bellekte kalmasını sağla- yacak akılcı sloganlar... ankcum@ttnet.net.tr DISK: Savaş istemiyoruz1stanbul Haber Ser- visi - Türkiye Devrim- ci Işçi Sendikalan Kon- federasyonu (DtSK) Genel Sekreteri Musa Çam, Irak'a olası bir ABD müdahalesine ilişkin, "Türkiye'yi haksız ve hukuksuz bir savaşın içine itme- ye, insanların katle- dilmesine ortak etme- ye dönük her girişi- min karşısında yerle- rini alacaklannı" bil- dirdi. Çam, yaptığı yazıh açıklamada, bir süredir çeşitli alanlarda "Irak operasyonu için hazır- lıkların son aşamaya geldiği ve Türkiye'nin bir saldın üssü olarak tespit edildiğinin ko- nuşulduğunu" belirt- ti. "Tüm savaş rüz- gârlarının ardındaki gücün ABD olduğu- nun görüldüğünü. ABD'li şirketlerin ye- ni kâr alanlan ele ge- çirme, mevcutları ko- ruma ve özellikle silah sanayiini canlandır- ma uğruna dünyayı kan gölüne çevirmesi- ne kayıtsız kalınma- ması" gerektiğini ifade eden Çam, "Savaş, hiç- bir soruna çözüm ge- tirmemiştir. Emekçi- ler olarak görevimiz, bölgemizde ve dünya- nın herhangi bir ye- rinde barışın egemen olması için mücadele etmek, hükümetlere barışın korunması y ö- nünde baskı yapmak- tır" dedi. DoğuAkdeniz'de barış konferansı ANTALYA (Cum- huriyet Bürosu) - .An- kara ve Antalya Baro- su'nca ortaklaşa dü- zenlenen "Hukuksal Boyutlarıyla Doğu Akdeniz'de Barış" konulu uluslararası konferansta, Kıbns konusu masaya yatınl- dı. Talya Oteli'nde Türkiye Barolar Birli- ği Başkanı Özdemir Ozok'un açılış konuş- masıyla başlayan kon- feransta, Ankara Baro- su Başkanı Sadık Er- doğan ve Antalya Ba- rosu Başkanı Gürkut Acar birer konuşma yaptılar. Baro başkan- lan ve bilim adamlan, Güney Kıbrıs'ın AB'ye üyeliğinin ya- sal olmadığını savu- nurken AB temsilcile- ri Yunanistan'ın çözü- münün tercih edilme- sinden yana olundu- ğunu belirttiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle