Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
: TEMMU2 2002 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
kultur(a cumhuriyet.com.tr 15
700'ü aşkın gösterinin sunulacağı Avignon OFF 20 yaşında
festivalin öteki yüzüDHFNE GURSOY
Avignon OFF, bu yıl örgüt-
lii olarak 20yaşına, 'örgütsüz'
olarak 30 yaşma basıyor. Res-
mi Avignon Festivali'nin ya-
nıada yıllardır süregelen bu
'gayri resmi' festivalin ilk kez
'A.vignon OFF' olarak adlan-
dınlmasına Fransız basınında
1971 yılındarastlanıyor.Halen
Avignon-Public-OFF Derne-
ği 'nin yöneticisi olan Alain
Leonard eskı bir OFF oyun-
cusu. Leonard, artan katılım is-
tekJeri karşısında, 1982 yılında
birlıgi kurarak gösteri toplu-
luklannı birleştirmtş ve izleyi-
cilerle sanatçılar arasında bir
köprü oluşturmuş.
Avignon IN'le eşzamanda (5
Temmuz ile 27 Temmuz arası)
yer alan bu bölümde bu yıl
70O'ü aşkın gösteri var. Fransa
ve dünyanın dört bir yanından
gelen tiyatro, dans, mim, sirk,
müzik, kukla, şiır, masal, so-
kak ve çocuk gösterileri. bu kü-
çük kentin her köşe başında
bulunan salonlarda izleyici an-
yor. Bu gösterilere giriş ücreti
IN'in yansı kadar (OFF 6-12
Euro arası, In ise 13-23 Euro
arası).
Tûrkiye esintileri...
Türkiye bağlantıh iki göste-
ri bulunuyor: tlki, belki de
Avignon Festivali'nin en 'ge-
dikli' Türk sanatçısı Lulu Me-
nase'nin oyunu; diğeri ise Pa-
ris'in yakın banliyölerinden
Montreuil'den küçük bir tiyat-
ro topluluğu olan Les Inde-
cis'ninNâzımHikmet'in 100.
doğum yıldönümü nedeniyle
sahneledigi 'Moi, un homme-
Ben, Bir Adam' adlı şarkılı şi-
ir gösterisi. Uzun yıllardır
Fransa'da yaşayan Menase,
Avignon'a ilk kez 1972'de
Mehmet Ulusoy'un sahnele-
diği Nâzım'ın 'Sevdalı Bu-
lut'u ile katılmış. Bu festival-
de ise Orient Express Kum-
panyası ile Isaac Bashevis
Singer'in 'Une autre histoire
'u yıl Nâzım Hikmet ile ilgili bir gösteriyi Türkiye'den
beklerken hoş bir sürprizle karşılaştık: Nâzım'ı Avignon'a Les Indecis
tiyatro topluluğu getirmişti. Türkiye'den de davet bekleyen topluluk 'Ben,
Bir Adam' adlı şarkılı şiirgösterisini, Nâzım'ın yaşam yolculuğunun,
genel olarak insanoğlunun serüveninin güzel bir örneğini oluşturması
temeline bağlı olarak geliştirdiklerini belirtiyor.
de Paradis/Başka Bir Cennet
Öyküsü' adlı hikâyesinden
uyarlanan, Alita Baldi tarafın-
dan sahneye konmuş çocukla-
ra yönelik biryapıtla karşımız-
da.
Bizler bu yıl Nâzım Hikmet
ıle ilgili bir gösteriyi Türki-
ye'den beklerken hoş bir sürp-
rizle karşılaştık: Nâzım'ı Avig-
non'a Les Indecis tiyatro top-
luluğu getirmişti. Topluluk
Jacques Le Duc ve Françoise
Retel tarafından kurulmuş.
Nâzım'ın şiirlerine olan hay-
ranlıklan nedeniyle ilk kez bir
şiir gösterisi hazırlayarak ara-
lanna şarkıcı Marrine Guilla-
ume ve müzisyen Didier La-
loux'yu ahp metne şarkı ve
müzık eklemeye karar vermiş-
ler. 'Ben, Bir Adam'ı olanak-
sızlıklardan ötürü yalnızca bir
kez sahneleyebilen Les Inde-
cis ile kısa bir söyleşi gerçek-
leştirdik.
- 'Ben, Bir Adam' nasıl oluş-
tu?
LES INDECİS - Nâzım
Hikmet'in Fransızcaya çevril-
miş olan rüm yapıtlannı oku-
duk. Tek bir oyun veya şiir kal-
madı taramadığımız. Oyun ye-
rine şiirde karar kıldıktan son-
raysa, seçimimizi en çok sev-
diklerimizden yola çıkarak
yaptık. Gösteriyi Nâzım'ın ya-
şam yolculuğunun, genel ola-
rak insanoğlunun serüveninin
güzel bir örneğini oluşturması
temeline bağlı olarak geliştir-
dik. Düşler, düş kınklıklan ve
sentez olarak üç bölümde, 45
şiirden oluşuyor.
- Aragon'un şiirlerini bes-
teleyen Jean Ferrat, Leo Fer-
re ve hatta Anne Sylvesrre gi-
bi çağdaş Fransız sanatçılan
niçin kattınız gösteriye?
LES INDECİS - Nâzım'ın
şiirleri Yves Montand gibi bü-
yük sanatçılar tarafından şar-
kılaştınlmış olsa da bize göre
bunlar Nâzım'ın şiirlerinin de-
ğerini yeterince yansıtmıyor.
Ferrat ve Ferre'nin şarkıları-
nın, Nâzım'ı yeterince tanıma-
yan Fransız izleyicisi için da-
ha uygun olacağını düşündük.
- GeJecek için tasarılarınız
neler?
LES INDECİS - Nâzım
Hikmet'in şiirlerini bu yıl so-
nuna kadar ve önümüzdeki yıl
da sahnelemek niyetindeyiz.
Ancak en büyük düşümüz, bu
gösterimizi Nâzım'ın ülkesine
taşıyabilmek. Türkiye'ye git-
mek için çağn bekliyoruz!
Türkfolkloru
çokbeğenildi
Bu yıl ilk kez düzenlenen I. Papalar Ken-
ri Ulnslararası FolklorFestivali, Avignon 'un
en ûnlü festivali ile aynı günlerde başladı. Bu
mini-festivali, resmi programın açılış gecesi
öncesinde Papalar Sarayı'nın ön avlusundan
göklere yükselen davul zurna seslerini duyun-
ca fark ettik. 6 müzisyen, 30 öğrenci ve 4 öğ-
retim görevlisinden oluşan 40 kişilik bir ekip-
le festivale katılan Ankara Üniversitesi Eği-
rim Bilimleri Fakültesi ekibi, başka konuk
folklorcularla birlikte 6-10 Temmuz günleri
arasında günde birkaç kez dans etriler.
Festivalin en çok ilgi çeken ve beğenilen
topluluğu olan Türk ekibinin başında, güzel
sanatlarbölümü öğretim görevlisi Ömer Adı-
gâzel ile aynı üniversitede sosyal bilgiler bö-
lümünde görevli fsmail Güven bulunuyor.
1996 yıhndan beri yurtdışında başarıü göste-
riler yapan Ankara Üniversitesi ekibi, başta
Karadeniz, Siliflce, Artvin, Adıyaman, Adana,
Gaziantep olmak üzere, 20 ayn yöreden dans
örnekieri sundu.
Avignon OFF'ta
neler var?
Canh gösterinin rüm disiplinleri: Tiyatro,
sirk, müzik, dans, kukla, mim, şiir, masal, ço-
cuk gösterileri, gösteri yüriiyüşü, kabare, ca-
fe theatre, şanson, müzikal, palyaço, sokak
tiyatrosu, obje tiyarrosu. Sabah 10.00'dan
gece 24.00'e kadar 126 yer ve salonda top-
lam 700'ü aşkın gösteri, 590'dan fazla top-
luluk, 198 Festival OFF yaratımı ve 231
2001-2002 sezonu yaratımı. 347'si yaşayan
tiyatro yazarlanrun olmak üzere topJam 495
yapıt, 64 çocuk gösterisi, 28 dans gösterisi,
26 sokak gösterisi, 47 müzikal gösteri, 6 pal-
yaço gösterisi, 13 kukla gösterisi, 7 sirk gös-
terisi, 95 cafe-theatre/güldürü gösterisi. Dün-
yanın dört bucağından 50'ye yakın gösteri:
ABD, Almanya, Belçika, Gana, Güney Ko-
re, îngiltere, fspanya, îsviçre, îtarya, Japon-
ya, Kanada, Kenya, Kongo, Lüksemburg,
Martinique Adası, Reunion Adası, Rusya,
Yunanistan.
Jan Garbarek
sürekli değişime
inanıyor
Kültür Servisi - Istanbul Caz Festivali'nin
ünlü konuğu Jan Garbarek, 11 Temmuz Per-
şembe konserden önce bir basın toplantısı dü-
zenledi. Toplantının ana konusu müziği ve kişi-
liğiyle yaşamının müziğine nasıl yansıdığıydı.
Garbarek şu anki çalışma arkadaşlanyla ne
kadarolgunluğa ulaşmış olsa da değişime ınan-
dığını vurguladı. Bu değişim onun için gelişim
anlamında; içten gelen, sürekli kendini yenile-
me ve olanın daha ıyisini oluşturma. Hayatın-
daki her olayın, kültürün ve kişinin müziğinde
etkili oldugunu, bu etkinin genel müzik oluşu-
munda görülebileceğini söyledi.
Dinleyici olarak müzik aynmı yapmayan sa-
natçı, Miles Davis ile başlayan elektro caz akı-
mını da, akustik cazı savunan akımlan da izle-
diğini, her yeniliğin
farkında olduğunu
belirtti. Albüm yap-
mayı düşündüğünü,
ama kimle, nasıl ve
ne gibi bir'sound'da
olacağını bilmediği-
ni ve yaşadığı an ne
hissettiriyorsa öyle
olacağını söylüyor.
Coğrafya ve kül-
tür farkının dinle-
yici üzerinde bü-
yük etkisı olduğu-
na inanmıyor, insan her yerde insan diyor.
Bunu da Türkiye'deki ilk konseriyle örnekJi-
yor: "Boraya ilk geldiğimizde konserin
2000-3000 kifilik bir yerde olacağını söy-
lediler. Biz buna çok şaşırdık ve salonun as-
la dolmayacağını, konserimizi boş bir sah-
nede tamamlayacağımızı dâşünüyorduk.
Ama sahneye çıktığımızda bunun tam ter-
si oldugunu gördük, salon tümüyle doluy-
du ve çok sevindik."
Türk müziği üzerine görüşünü de geçen yıl
dinlediği bir topluluğa dayanarak belirtti: "On-
larla tanıştım, müzikleri çok güzeldi."
Toplantı, Garbarek'in yenikuşak için söyle-
iiği "Benim dönemimde saksofon ve cazla
lgili her şeyi öğrenemiyorduk, yeni kuşak
>u açıdan şanslı, artık bu tür okullar var ve
stediklerini öğrenebiliyorlar; ama çok faz-
a bilgi de iyi değil, bu kadar çok şey bilmek
nüzik yapmalarını engelliyor" sözleriyle so-
ıa erdi.
Ayşe Erkmen'in 'Ketty ile Assam" sergisi Almanya'nın Essen kentinde açıldı.
Vahşi ve uygar
karşı karşıyaKültür Servisi - Ayşe Erkmen'in
'Ketty ile Assam' adlı son sergisi,
Almanya'nın Essen kentinde
'Kokerei Zollverein'de açıldı.
1 Eylül'e kadar devam edecek olan
proje, eski bir endüsrriyel bölgenin
çağdaş sanat, eleştiri ve iletişim
merkezi olarak
kullanılan Kokerei
Zollverein'in kok
madeni
harmanlama
tesisinde bulunan
depo katının iki
aylık sergi
süresince 700
nf'likbirkaplan
kafesüıe
dönüşrürülmesini öngörüyor. Kafes,
kaplanlara uygun şekilde tasarlanmış,
onlara hareket ve dinlenme alanı
sağlıyor. Kaplanlar. depo katının
dışında, etrafı çevrilmiş olan terasta
gezinebiliyor. Almanya'da
doğan Ketty ile Assam adlı
• Kaplanlarla
ziyaretçilerin çitlerle
aynldığı bu ilginç sergide
doğal hayatın dışmda
kalma ve doğa-kültür
karşıtlığı sorgulamyor.
kaplanlar, Lübeck'li yırtıcı hayvan
terbiyecisi Dieter Farell'in okûlundan
geliyor. Essen veterinerliği ile yakın
çalışma içinde düzenlenen sergi
süresince Farell ve bir bakıcı sürekli
olarak kaplanlara eşlik ediyor.
'Ziyaretçiler' çitlerle kaplanlardan
aynlıyor.
Kaplanlann uyuma
alanlan
ise arka tarafta,
görünmeyen bir
bölümde yer alıyor.
Böylece aynı
zamanda 'vahşi' ile
'uygar', iş ile boş
zaman arasında bir
gerginlik kurulurken
ziyaretçilerin beklentilerini
sorguladıklan bir durum meydana
geliyor. Çitlerin dışında kalan
ziyaretçiler, doğal hayatın dışında
kalma, ona ulaşamama deneyimini ve
uygarhğın temel niteliği olan doğa-
kültür karşıthğını yaşıyorlar.
Memenin
tarihçesi
yazıldıKültür Servisi - Çitlembik Yayınlan, yayınla-
dığı MarilVTi Yalom'un 'Memenin Tarihi' adlı
kitabıyla, ilginç bir tarihi araştırmayla karşı karşı-
ya bırakıyor okuyuculannı.
Fransız edebiyatı ve karşılaşhrmah edebıyat pro-
fesörü Marilyn Yalom kitabında, kadın - erkek he-
pimızın dünyasını süsleyen bir 'şey'ın tarihini in-
celiyor. 'Memenin Tarihi', Barı'nın 'meme'yi al-
gılama ve görme biçimlerinin
geniş bir tanhçesinı aktan-
yor. Antropolojık bir çalışma
olan 'Memenin Tarihi', be-
reket tannçalarmdan çalınıp
aradan geçen binlerce yıl
içinde pornografik nesneye
dönüştürülen memenin
şanssız kaderini anlahyor.
Tannçalann bereketli bü-
yük memeleri zamanla ero-
tik düşlerle sınırlanırken
sonralan politikaya soyunuyor, eşzamanh ola-
rak ticarileşiyor. Meme kanseri riskiyle sarsılan
meme, nihayet kendini özgürleştirmenin yollannı
anyor. Yazar bu yüzden memenin geleceğinden
umidini kesmiyor. Mitolojiler çağından başlayıp
geleceğin kapılannı zorlayan, bugüne kadar ondan
fazla dile çe\Tİlen 'Memenin Tarihi', halen Stan-
ford Üniversitesi Kadın ve Toplumsal Cinsiyet
Ensrirüsü'nde üst düzey araştırmacı olarak çalış-
makta olan ve 1992 yılında Fransız hükümetince
kendisine 'Offîcier des Palmes Academiques"
nişanı verilen Yalom'un Türkçedeki ilk eseri.
EStNTİLER
ZEYNEP ORAL
HitiUer Berlin'de
"Bu antlaşmayı Hatti'nin kudretlibüyük hükümda-
n Şuppiluliuma'n/n torunu, Hatti'nin kudretli büyük
hükümdan MurşUi'nin oğlu, Hatti'nin büyük hüküm-
dan kudretli Hartuşiş. Mısır'ın kudretlibüyükhüküm-
dan, 1. Ramses'ın torunu, Mısır'ın kudretli büyük
hükümdan 1. Şethos'unoğlu, Mısır'ın kudretlibüyük
hükümdan 2. Ramses için, gümüş bir levha üstün-
de yaptı.
Bu, banş ve kardeşlik için yapılmış, iyi bir antlaş-
madır. Ikisi arasında banşı sonsuza dek kurmuştur.
(...30 madde sıralandıktan sonra...)
Burada söylenmiş ne varsa hepsi, Hatti ülkesi için
de ve Mısırülkesi için de bu gümûş levhada durmak-
tadır. Bunlara her kim uymazsa, Hatti ülkesinin bin
tannsı ile Mısır ülkesinin bin tannsı onun evini, ülke-
sini ve kullannı mahvetsin."
Tarıh: IÖ 1270. Kadeş Savaşı'ndan 16 yıl sonra
Kadeş Antlaşması 2 dilde, Akad ve Mısır dillerinde
çivı yazısıyla kaleme alınmış ve iki kopya olarak ta-
raflara sunulmuştu.
Şımdi bu antlaşma (aslı değıl, kopyası) karşımda
duruyor... Karşımda, yani Berlin'deki Martin-Gropi-
us Muzesi'nde...
Ocak 2002'de Bonn Federal Sergi Sarayı'nda açı-
lan "Bin Tannlı Halk: Hıtıtler", sergisi öyle büyük bir
ılgı gördü ki, şimdi de Berlin'e taşındı. (Bonn'da 300
bin kışi gezmiş!)
önceki gün Berlin'deki sergi açılışında çoook de-
rinden gelen bir sesın fısıltısını duyuyordum sanki.
Anadolu'nun geçmiş tüm kültürünü özümseyen ses
şöyle diyordu: Ya da bana öyle geldi:
"Biz Hitit'in Tann Krallan ve Tannça Kraliçeleri...
800yıl boyuncaAnadolu'ya egemen olduk(MÖ 2 bin-
1190) Politıkamızı gerçekçılik üzerine kurduk. Bizden
önceki Hatti ve Hurri'lerden öğrendiklerimizi geliştir-
dık. Tüm kavimlen hoşgörüyle yönettik. Gelenekleri-
ne ve inançlanna saygılı olduk. Onlann tannlannı da
kendi tannlanmız gibi bildık. Mezopotomya'dan çivi
yazısını alarak uygarca yaşadık.
Dış politikayı tampon devletçikler kurarak ve bun-
laria aramızda evlenmeyoluylayakınlıkkurarakyürüt-
tük. Yasalara, insan haklanna ve anlaşmalara saygı
gösterdik. Gerekınce de savaştık.
Ama en çok sevdik, sevildik, mutlu yaşadık ve bü-
tün bu süreçte güze/i yarattık."
Sergidekı bütün o güzelliklerden pay almaya çalı-
şıyorum: Altın, bronz, fildişi, taş, pişmiş toprak eser-
ler... Heykeller, heykelcikler, kabartmalar... Fırtına,
güneş, su, dağ, hava gibi doğa güçlerinin tann şek-
linde düşünülup tasvir edilmeleri.. Bir tür muska iş-
levı görduğüne ınanılan mınicik heykelcikler... Kral-
ların ve koruyucu tanrılann geyık, boğa simgeleri...
Dinı ışlevleri de olan çanaklar çömlekler... Boy boy,
çeşit çeşit mühürler... Kıl tabletler...
Sergide gördüğüm her şey, 4 bin yıl önce Anado-
lu'da yaşayan bu insanların yaratıcılığını, sanata ver-
dikleri onemi, olağanüstü gelişmiş estetik yaklaşımı,
ınce zevki ve güzelın yüceltilmesini ortaya koyuyor-
du.
Bu sergi için bırçok kurum ve birçok insan,
1997'den beri çalışıyordu. Türkiye'nin 16 müzesin-
den tıtızlikle seçilen eserler, Alacahöyük, Çorum, Bo-
ğazköy, Kayserı, Sıvas, Konya, Istanbul Arkeoloji,
Kastamonu, Karaman, Amasya, Afyon, Adana, Kah-
ramanmaraş, Gaziantep, Urfa ve Ankara Anadolu
müzelerinden geliyordu. Eserter ilk kez Türkiye dışı-
na çıkıyordu. Başta Bonn'daki sergi komiseri Ayşe
Toker o/mak üzere, Berlin'e gelen arkeologlann eser-
ler üzerine tıtreyişleri, kem gözlerden sakınmaları,
heyecanlan, gönjlecek bir şeydi...
"Bin Tannlı Halk: Hititler" sergisini, Kültür Bakanı
olarak istemihan Talay açacaktı. (Bu proje için Iste-
mıhan Talay'a teşekkürler.) Son gelişmeler_üzerine bu
görevı Kültür Bakanlığı Müsteşarı FlkretÜçcan üst-
lendi. Üçcan, bu sergiyi Almanya ile Türkiye arasın-
da yeni bir dostluk ve ışbirliği köprüsü olarak değer-
lendirdı ve bir noktayı özellıkle vurguladı: Almanya'da
yaşayan Türklerin de bu sergiyi görmelerini istiyor-
du.
Doğrusu, haksız sayılmazdı. Almanya'da yaşayan
2 milyonu aşkın Türkiyeli için. geçmişi tanıma yolun-
da eşsiz bir fırsat yaratılmıştı. Bu fırsat Türkiye'de ya-
şayanlar için hep var. Yeter ki değerlendirelim, yeter
kı merak edelim, tanımaya, anlamaya, öğrenmeye,
Anadolu uygrlığıyla zengınleşmeye, çoğalmaya yö-
nelelim!
Bu arada ıster inanın, ister ınanmayın: Hıtit sergi-
sinın açıldığı gün, Hititlerin Fırtına Tannsı "Teşup" ile
Güneş Tanrıçası "Hepat" Bertin'i teslim almışlardı.
Birkaç saat arayla Berlinliler, senenin en sıcak, en gü-
neşlı gününü ve en büyük fırtınasını, ağaçlan kökün-
den söken hortumu yaşadılar! Olacak şey değil ama
oldu! Siz şimdi gelin de Hitit'lerin gücüne inanmayın!
e-posta: zeynep a zeyneporal.com
Faks:(0 212)25716 50
BUGUN
• KADIKÖY GENÇLİK MERKEZİ
AMFtTtYATROSU'nda 'Ayışığı Belgesel
Film Günleri' kapsamında 21.00'de Enis
Rıza'nın 'Nâzım Hikmet ve Hasret',
21.10'da Variery Moszynski - Jan Luc
Cohen'in 'Che'nin Arkadaşlan -
Bolivya'ya Dönüş'. 22.10'da Jule Buerjes'in
'Duvarlann Ardında' ve 23.30'da Jean
François Delassus'un 'FBI - Amerika'nın
Büyük Biraderi' adlı filmleri.
(0 216 349 77 68)
• BEYOĞLU StNEMASI'nda 'Yaz Şenliği
'02 -1' kapsamında Lars Vbn Trier'in
yönetmenliğini yaptığı 'Karanlıkta Dans'.
(0212 251 32 40)
• İŞ SANAT'da 'Sinema Şenliği'
kapsamında 12.00, 14.15, 16.30 ve 19.00'da
Tony Kaye'in yönetmenliğini yaptığı
'Geçmişin Gölgesinde'. (0 212 31610 83)
İSTANBUL CAZ FESTfMLİ'NDE BUGftl
• CEMtL TOPUZLU AÇIKHAVA
SAHNESİ'nde 20. 00 de Okay Temiz Ritim
Atölyesi, Chano Dominguez Sestet ve
Paquito D'Rivera & Bebo Valdes konseri.
(Biletix: 0 216 454 15 55)
• MASLAK VENUE'de 13.00 - 15.00
saatleri arasında Ayban Sicimoğlu'nun
kaülacağı 'Atölye Çalışması I - Ritim'.—=
(0212 328 05 00)
• MASLAK VENUE'de 22. 00'de Üs3 -
Yakuza & Nald konseri. (0 212 328 05 00)
• BABYLON'da 23.00'te Antibalas konseri.
(0212 293 73 68)
• ROXY'de 23.00'te Le Petit Orchestre
konseri. (0 212 245 66 81)