Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
- 2 TEMMUZ 2002 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
Elektronlk posta: denasom@cumhuriyetcom.tr Tet: 0.212,512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
Parmak izi
ABD'nin resmi gazetesi
"Federal Register"te
yayımlanan yeni bir
yasal düzenlemeyi Engin
Aşkın bildiriyor: ABD'ye
giriş yapan Müslüman
turistlerin bundan böyle
parmak izi alınacak ve
fotoğraflan dosyaya
konacak. Bu işlem
Müslüman olmayan
yabancıları
kapsamayacak.
Müslüman turistlerin
fîşlenmesi Göçmenlik ve
Yurttaşlık Dairesi
bürolarında yapılacak.
Müslüman turistlerin
ABD'den ayrılışı da
kontrol edilecek ve vize
tarihini geçiren ya da
çıkış kaydını
yaptirmayan Müslüman
turistlere ağır cezalar
verilecek. ABD Adalet
Bakanı John Ashcroft'un
yaptığı açıklamaya göre
ceza alan Müslüman
turistler ABD'ye bir daha
giremeyecek... Bu arada
Müslüman turistlerin
fîşlenmesi sadece
Göçmenlik ve Yurttaşlık
Dairesi'nin bürosunun
bulunduğu
havaalanlarında
gerçekleştirileceği için
Müslümanlar bu
büroların olmadığı
küçük kentlerden
ABD'ye giriş
yapamayacak.
ıkra değil... Masal da değil... Izmit, Gölcük,
Adapazan yöresinde gerçek bir öykü olarak
anlatılıyormuş... Türker Ercan dinlemiş...
Şeyhleri Amerika'da bakıma alınan malum
tarikatın müritleri arasında bir "hikmet" olarak dilden
dile dolaşıyormuş...
Ister inanın ister inanmayın...
Türker Ercan, "hikmet"in özüne dokunmadan öy-
küyü biraz daha renklendirdiğini söylüyor...
Şöyle ki... Malum tarikatın sempatizanı meşhur bir
futbolcu varmış... Adı, "Aaakan"nmış... "Galbi bütün
fitpolcu Aaakan" katıldığı büyük bir turnuvada saha-
da ruh gibi dolaşıyor, hiçbir vartık gösteremiyor, ken-
disinden beklenen golleri birtürlü atamıyormuş...
Aaakan, turnuvanın son maçına çıkacağı gece otu-
rup 77 rekat namaz kılmış ardından 777 dua okumuş.
Tann'yayakanşını bitirdikten sonra Amerika'yadoğ-
ru dönüp, gurbet ellerdeki şeyhine halini arzetmiş, "A-
man şeyhim, yaman şeyhim... Senin hikmetinden su-
Keramet
al, kerametinden şüphe olmaz. Sen gerekeni yapar-
sın. Sana güvenim tamdır. Allah senden razı olsun"
demiş...
Yatmış uyumuş...
O gece Aaakan, uykusunda güçlü fakat aynı za-
manda yumuşak bir elin saçlarını okşamasıyla uyanı-
vermiş... Gözlerini açtığında gözlerine inanamamış...
Şeyhi yatağının kenanna oturmuş, şefkat dolu göz-
lerle Aaakan'ın gözünün içine bakıyormuş.
Odada lamba yanmadığı halde içerisi nur içindey-
miş... Parlak bir ışık göz kamaştırıyormuş.
Aaakan gözlerini ovuşturup hemen yataktan fıria-
mış... Adapazan'ndan getirdiği plastik bidonu kaptı-
ğı gibi doğru banyoya gitmiş...
Bidondaki zemzem suyuyla aptes almış...
- Hükümetteki denge
Kopenhagcılar aleyhine
bozulmuş...
"Artık Ankara'nın taşına
bakan vok!"
Odaya dönüp 7 rekat namaz kılmış...
Namaz bitince kalkıp şeytıinin elini öpmüş ve yanı-
na oturmuş...
Şeyhi, Aaakan'ın başını bir kez daha okşayıp göğ-
süne yatırdıktan sonra konuşmaya başlamış:
"Güzel yavrum, tatlı kuzum sakın üzülme... Ben sa-
na son maç için öyle bir keramet arz edeceğim ki her-
kesin ağzı açık, fikri saçık kalacak. Sen sakın üzülme
evladım. Dualannı benden, Allah'ı dilinden eksik et-
me."
Aaakan'ın içine bir huzur dolmuş...
Ve o sırada şeyhi kayıplara kanşmış...
Oda karanlığa gömülmüş...
Ertesi gün "Galbi bütün fitpolcu Aaakan" sahaya bir
çıkmış pir çıkmış; maçın daha 7. saniyesinde şahane
bir gol atıp turnuvanın da yıldızı olmuş...
Şeyhin kerameti işte böyle herkesin ağzını açık bı-
rakırmış... Siz ister inanın ister inanmayın... Nasıl oi-
sa inananlar var...
Yüksek Yerilim Hatb
erdincutku yahoo.com
Ecevit çekilmiyor... Seçmen siyasetten çekilecek!
Tüpk Telekom ntüdüra neyi açıklıyor?
TMM0B Elektrik Mühendisleri Oda-
sı (EMO), Türk Telekom'un bölünerek
yeniden yapılandınlması projesine
eleştiri getirmişti... EMO, adı milyartar-
ca dolarlık usulsüzlüğe karışan iki
Amerikan şirketine de danışmanlık
yapan Arthur Andersen'in Türk Te-
lekom'u biri holding sekiz şirkete
bölme önerisiyle kurumun işlemez
hale geleceğini öne sürerek şöyle de-
mişti:
"Kendisini milliyetçi olarak tanımla-
yan bir iktidartarafından IMF program-
ları doğrultusunda yapılan bu uygula-
maların olumsuz sonuçlannı ülkemiz
her alanda yaşayarak görecek, milli-
yetçilik söylemleri ile ülkemizin ulusal
bağımsızlığının nasıl yok edilmek is-
tendiğine şahit olacağız."
(I
f
Bizdeyazmıştık...
Türk Telekom Genel Müdürü Ib-
rahim Hakkı Alptürk'ten açıklama
geldi...
Alptürk, Andersen şirketine, danış-
manlık işinin kamu ihale yasası hü-
^kümlerine göre verildiğini açıklıyor...
Aksini söyleyen zaten yoktu ki!
Alptürk, Türk Telekom'un holding-
leşmesini sağlayacak sekiz ayrı şirke-
tin oluşturulması çalışmasının sürdü-
ğünü açıklıyor... EMO da bunu eleşti-
riyordu...
Alptürk, Türk Telekom'un şirketlere
bölünerek daha başarılı olacağını söy-
lüyor... EMO ise aksini savunuyor... Ne
var bunda? Isterseniz birkaç yıl bekle-
yelim; kimin gerçek yurtsever olduğu-
nu hep birlikte görelim!
BİR BAKIMA
SERVER TANÎLLİ
Yeni Bir Seçime Giderken...
Görünüş o ki, pek yakında
bir seçime gitmekten başka
çare yoktu. Taşlar, 2004'ü bek-
leyemeyecek kadar yerinden
oynamıştır. Demokrasinin ku-
ralı, böyle durumlarda, halkın
hakemliğine başvurmayı ge-
rektiriyor.
Şimdi o yapılacak.
Ancak, hatırlanması gereken
önemli gerçekler de var...
•
Demokrasi tarihimizin hiçbir
döneminde, bir seçimin kapı-
sında bu kadar çok parti bek-
leşir olmamıştı.
Merkeziyle, sağ'ıyla, sol'uy-
la bir âlem!
Halk da hakemliğini yapar-
ken hayli zorlanacak demektir.
Bunun, eskiyi de aratacak bir
siyasal yapıya yol açmasından
kaygılıyız. Hele dinci ve şoven
savruluşlar ülke için felaket olur.
Niçin bu kadar bölündük?
Türkiye'nin temel sorunlan,
başta sosyal sorun, eğitim so-
runu ile Kürt sorunu; onlara Av-
rupa Birliği ile ilişkiyi de katar-
sanız, bütün bunlar, böyle kırk
parçaya bölünmeyi mi gerekti-
riyordu, yoksa daha da derle-
nip topartanmayı mı?
Saydığımız sorunlarda işin
özüne eğilen yöntem, gerçek-
çi yöntem, sol'un elinde oldu-
ğuna göre, hiç olmazsa o bü-
tünlüğünü koruyabilmeliydi.
Görünüş öyle midir?
Yine de, sol'dan yükselen şu
düşüncenin, "Radikal, yenileş-
tirici ve devrimci" bir bakışın,
bütün sol'u derleyip toparla-
masını dileyelim. Umulmadık
bir hızlanış, bir çekip çevrilme,
bir el ele verme, halkın karşısı-
na yekpare bir programı, başı
sonu belli, bilimsel ve gerçekçi
bir programı dileyelim çıkarsın.
Belirttiğimiz "Radikal, yeni-
leştirici ve devrimci" bir prog-
ramı garipseyecek, ona itiraz
edecek olanlarçıkabilir. überal
yaygaranın söylediklerine bak-
mayın: Türkiye, en yaşamsal
sorunlannı bizzat kendisinin
çözmesinde, dizginleri elinden
kaçırmış durumdadır. Gelip
durduğumuz noktada kalama-
yız. Bir yön değişikliği gereki-
yor.
Bağımsızlık, ulusal tavır diye
bir şey vardır.
Ve yalnız dünya futbol kupa-
sı maçlarını seyrederken hazzı
duyulan birduygu olmanın çok
ilerisindedir o.
"Efendim, küreselleşme ça-
ğındayız, onauyacağız"diyen-
lere söyleyeceğimiz ancak şu
olabilir: O küreselleşme, liberal
yaygaranın dediği gibi degildir;
"daha insanca bir dünya"y\
kurmak da var, o da küresel.
Böylece, kafalartoparlanma-
lı, bütünlükler kavranmalı, ay-
rıntılar kural olarak savunulma-
malı!
Sağ'daöyle, sol'dadaöyle...
Bir başka sorun da şudur: Si-
yasal partilerve seçim.taşıdık-
ları bütün öneme karşın, ülke-
mizde demokrasinin ilkelerine
zıt bir yapıda.
öteden beri tekrarlanan bir
eleştiri vardır: Milletvekillerini
halk seçiyor deniyor ama, as-
lında partinin başındaki liderin
kendi keyfine göre düzenlediği
bir listeye oy veriyor seçmen-
ler. Temsilci diye ortaya çıkan-
lann -çokça görülen- kişiliksiz-
liğinin, yurt ve dünya sorunla-
rından habersizliğinin altında
yatan bu. Bunun vebali halkta
değil, seçim sistemimizdedir.
Onu düzeltmeliyiz!
Öte yandan, "parti içi de-
mokrasi" diye bir şey de var, a-
ma ülkemizde uygulanmıyor.
Her ömek bir yana, DSP'de uy-
gulansaydı, şu son günlerde ta-
nık olduğumuz olaylar olur
muydu?
Böylece, yeni bir seçime gi-
derken, "seçimin altyapısı" de-
nen şeyi de bir ciddi reforma
uğratmak, yeni ve gerçekçi il-
kelere bağlamak gerekiyor. Tü-
kenmiş iiderier ve kadrolar böy-
le ayıklanabilir; saydam bir po-
litik yaşam böyle yaratılabilir.
Bütün bu söylediklerimizin
gerçekleşeceğine de emin mi-
siniz?
Kuşkusuz öyle olacak diye-
bilir misiniz?
Bu sorulan soruyoruz: Çün-
kü, demokrasinin özü gibi ilke-
leri de, pek keyfe göre yorum-
landı bu ülkede; bir aldatış sür-
dürüldü. Öyle olduğu için de,
halkın uzağına düşüldü ve c-
nun güveni sarsıldı. Hele şu son
yıllar, bu sarsılış doruğundadır.
Dileyelim, yeni seçimler, her
yönden biradım olsun demok-
rasimiz için de....
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak(a turk.net
ŞİŞLİ 4. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
EsasNo: 2002/389
Davacı Maria Semlun vekili tarafından davalı Rihardos
Marios Semlun aleyhine açılan gaiplik davasının yapılan
duruşmasında:
Toma ve Antoimette'den olma 1955 doğumlu Rihardos
Marios Semlun'un uzun zamandan beri kayıp olduğu ve
kendisinden bir haber alınamadığından bahisle gaiplik ka-
^ran talep edilmiş olmakla,
Yukanda adı yazıh Rihardos Marios Semlun hakkında
bilgi ve malumatı olanlann bu gazetenin yayın tarihınden
itibaren 1 yıl içinde gerekli bilgi, malumatlannın Şişli 4.
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2002/389 Esas sayılı dosya-
sma bilgi vermeleri hususu MK'nun 32 ve müteakip mad-
deleri gereğince ilan olunur. 12.06.2002 Basın: 37868
ÇtZGÎLlK KÂMİL MASARACl
TARİHTE BUGÜN MLMTAZARIKAN 12 Temmuz
SULTANAZIZ LONORA 'DA..
PAPİŞAHI
AZİZ, LOMORA'YA SıTTİ. 4VGUPA'YA YOLCU-
LUK EDBfJ İLK OSMANLt HÛKiJIUOAfZ/ CLAM
SULTAN AZ(Z, ÖNCe FGANSA'YA S/rMff,
O&4DAM ÎUGİLTB&e'YE GEÇMİŞTİ. DOVBR '
OA İNGiUZ I/&JAH77 rABAFINOAN KA0ÇI-
LANAN SULmU (SOLDAKİ ££S/M), BUCKIN6-
HAM SAIZAYI'/VDA MİSA&& BbiLMİŞ, EfZ-
T££İ 6ÜM OE WrNOSO&'A GiDEfî&C
ı/fcmetA'YLA GöeüşMûÇTü- çe-
çef/rz./ Gösre&ıeıe VE BALO-
LAR DÜZ&MLENEM SuUTAfiJ AZİZ U'M
LOMDSA İ Û Ü Û İ
DÎYARBAKER ASLİYE 3. HUKUK
MAHKEMESt'NDEN
Sayı: 2000/552
Davacı Milli Savunma Bakanlığı vekili Av. Ruşen
Aydoğdu tarafından davalılar Şeref Koç ve arkadaşlan
aleyhine mahkememizde açılm\ş olan hükmen tescil
davası sonunda:
Davalılardan Şeref Koç'un adresi tespit edilemedi-
ğinden dava dilekçesinin ilanen tebliğine karar verilmiş
olup ilanen tebliğ yapılmış. dava yokluğunda baküıp
sonuçlandınlmış olup:
Hüküm gereğince: davanın kabulüne, Diyarbakır
merkez Alipınar köyü 892 parselde l 2 hissesi Hüseyin
oğlu Şeref Koç. l 2 hissesi Keko oglu Yusuf Kıhç adı-
na kayıtlı. 375 m2 yüzölçümlü taşınmazın 2942 sayılı
Kamulaştırma Kanunu'nun 17. maddesi uyannca dava-
cı Maliye Hazinesi adına tapuya tesciline, 8.554.626
TL nispi harcın davalılardan tahsiline. davacının yaptığı
42.452.000 TL yargılaraa gıderinin davalılardan alına-
rak davacıya verilmesine, da\acı vekili için takdir olu-
nan 87.500.000 TL ücreti vekâletin davalılardan alma-
rak davacıya verilmesien dair verirlen kararla ilgili ila-
nın yayın tarihinden itibaren 15 gün sonra tebligatın da-
valı Şeref Koç'a usulüne uygun olarak yapılmış olduğu
kabul edilerek süresinde temyiz edilmemesi halinde ka-
rann kesinleşeceği ilan olunur. Basın: 27859
BAMRKÖY 3. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN
2001/4 E. 2002/382 K.
Davacı Şule Günay Aksoy vekili tarafından davalı Osman Aksoy
aleyhine mahkememize açılan boşanma davasının yapılan açık yargıla-
tnası sonunda;
Davalı Osman Aksoy'a dava dilekçesi ve duruşma günü ilanen tebliğ
edilmiş olup, bu kerre mahkeme hükmünün de bu davalıya ilanen tebli-
ğine karar verilmiştir.
1- Davanm Kabulüne- Kilis ili. Merkez ilçesi. Macaroğlu Mah. Cilt:
24, Hane: 32'de nüftısa kayıtlı Ahmet ve Müyesser'den olma 3.2.1962
doğumlu davacı Şule Günay Aksoy ile Hasan ve Melek'ten olma
15.10.1956 doğumlu davalı Osman Aİcsoy'un boşanmalanna,
2- Müşterek çocuklan 28.7.1984 doğumlu Nazlı Aksoy'un velayeti-
nin davacı anneye verilmesine. iştirak nafakası tayinine yer olmadığma,
3- Davacı tarafından yapılan harç, teskere, tebligat gideri olmak üze-
re toplam 130.832.000.-TL.'si yargılama gideri ile avukatlık ücreti tari-
fesi gereğince hesap olunan 175.000.000.-TL.'si ücreti vekâletin davalı-
dan alınarak davacıya verilmesine.
4- Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 4.960.OÖ0.-TL.'si harç
için peşin alınan 3.240.000.-TL.'si harcın mahsubu ile bakiye
1.720.00O.-TL.'sinin davalıdan tahsili ile hazineye gelır kaydına. Yargı-
tay yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yok-
luğunda 06.06.2002 tanhinde verilen 2001 4 E. 2002 382 K. sayılı işbu
hüküm davalı Osman Aksoy'a davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen
tebliğ olunur. Basın: 42789"
ANKARA...ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLÎT"
Sözlerle Değil
Siyasal sahnede postmodern oyunlar sergileniyor.
Yönetici de belli, yazan çizeri de. Eskimişliği yineliyor-
lar. Yüzyıhn yansını aştık, eskimişliği aşamadık hâlâ Si-
yasal sözlükte de büyük terslik var, dahası yozlaşma.
Ekranda boy gösteren kişilerden kimi genel başkan,
kimi lider diye sunuluyor. Kim genel başkan, kim lider
sorusu yanıt bulamıyor. örneğin Sayın Ecevit lider de,
Rahşan Ecevit değil mi? Sadece Genel Başkan Yar-
dımcısı mı? Ya da Sayın Tansu Çiller, bir partinin ge-
nel başkan koltuğuna oturuyor, liderliğinden söz edi-
liyor. Hangi nedenle, hangi eylemle belli değil. Olayı hal-
kımız yargılıyor. Postmodem bir olay gerçekten!
Geçmişe özlem bana ters gelir, geleceği yaşamak
isterim, umudu soldurmamak. Ancak geldiğimiz or-
tamda özlemin başka tadı var.
• • •
O temmuz sabahı gökyüzü tertemiz. Mavi mi mavi!
Güneş parlıyor, yeni bir gün, yeni bir dönem başlıyor
dünyamızda Dubrovvnig kentinin ortasında duruyoruz.
Havada baygın kavun kokusu, yanımda Örsan Öy-
men, gözümüz kulağımız Ankara'da. O gün önemli bir
olay yaşanıyor ülkemizde. Bir manavın önünde duru-
yoruz, satıcı soruyor
"Siz Türk gazetecilerisiniz değil mi? Radyoda yeni
anayasanızı anlattılar biraz önce. Kutlanm çağdaş bir
yasa."
Yugoslav manav Almanca konuşuyor. Konuştukça
etkiledi beni. Dünyadan, politikadan, Dalmaçya kıyı-
lanndan güzel bir demet oluştu. Bir şişe uzo, üç ka-
deh koyuyor masaya. Yanında da baygın kokulu ka-
vunlar. Mutluluğumuza içiyor!
Albay Sami Küçük'ü anımsadım. Yugoslavya'nın
ulusal bayramına çağnlan gazetecilere benim de ka-
tılmamı istedi. Kutlama törenlerinde bir kadının da yer
almasını istedi.
• • •
Hâlâ teşekkür ederim Sami Küçük'e. Makedonyalı
albay, bilinçli bir devrimci olarak konuşuyor umutla, ka-
rariılıkla. Referanduma katılamadım, o çağdaş belge-
ye oy veremedim diye üzüldüm ama 27 Mayısçı dos-
tuma hak verdim sonra. O yolculuğun güzel izlenim-
leri var gördüklerimle, dinlediklerimle.
• • •
Yugoslavya yolculuğundan çok hoşlandım. Güzel
yerter gördüm, güzel olaylar yaşadım. Dalmaçya'nın
dantel türü kıyılannda dolaştım, dağlann eteğinde uzun
masalarda Trto ile bir öğle yemeğinde eski savaşçıla-
rı da tanıdım. Kimi kesik kollannı çiçek gibi taşıyor göğ-
sünde, Yugoslavya'nın özgürlüğü için savaşmaktan
onur duyuyorlar.
Sevgili dostlanm Büyükelçi Orhan Eralp ve eşi de
Belgrad'da o zaman. Vakit buldukça onların izlenim-
lerini dinlemekten çok yararlandım. Daha geniş bir açı-
dan baktım Yugoslavya'ya.
Tito'yu tanımak da büyük mutluluk elbet. Gün bo-
yunca yol yapımında çalışan gençler, üniversiteliler, li-
seliler yorgunluğu dans ederek atıyor. Neşeli şarkılar-
la bayramı kutluyortar.
Tıto Bizim canımız,
Tıto bizim vanmız, herşeyimiz.
Ormandaki yemekte eski bir savaşçı var yanımda.
Yrtik bir dostun cebinden çıkan bir yazıyı gösterdi ba-
na:
"Ölüm son değil her zaman"
Bir başkası da Atatürk'ten söz ediyor. Sizin Ata-
türk'ünüz, bizim Tito'muz var. Dünyamız onlarla güzel!
Haydi dans edelim şimdi. "Tıto bizim canımız. Tıto bi-
zim her şeyimiz.."
• • •
Sonra neler oldu. Yugoslavya'yı birleştiren Tıto bö-
lünmesini önleyemedi. Güzelim kentler, köprüler yıkıl-
dı, taş yığınına döndü. Yeniden onanlıyor şimdi. Bun-
ca acıdan, kandan, gözyaşından sonra.
Banş yolunda ilerleyemiyor dünyamız. Her yerde
kan ve gözyaşı!
Ancak umut solmuyor. Kan ve gözyaşına karşın
umuda yolculuktan geri kalmıyorum ben de.
1961 Anayasasfnın yeniden gündeme gelmesini
düşlüyorum. Temel haklar, özgürlükler açısından mut-
lu bir belge. Yaşama dönüşseydi bugün nerede olur-
duk acaba?
Kuşkusuz Avrupa'nın göbeğinde.
Nereden bakarsak aynı çizgideyiz aslında. Atatürk
devhmlerinin amaçlandığı yerde. Karşıdevrimlero çiz-
giyi silmek, karalamak çabasıyla geriye bir yolculuğu
amaçlıyor ama boşuna! Toplumdaki sancılar da bu
nedenle. Yapaylığı değil, dogallığı yaşamak istiyor in-
sanlar. Sancılı dönem o zaman sona erer. Sözlerle de-
ğil, davranışlarla.
BULMACA SEDAT YAŞAYAM
SOLDANSAĞA:
1/Bireyinbel- ^
li koşul ve du-
rumlann ala- 2
cağı biçimler 3
ya da kendi-
sinden bekle-
nenler konu-
sundaki ön
göriişü. II
Toprağın ne-
mi... Eskiden
harman üriin-
lerinden onda
bir oranında alınan
vergi. 3/Dinsel tören 1
vekurallan... Kokulu 2
ve uçucu sıvı. 4/ Na- 3
zar değmesine karşı
tütsü olarak kullanı-
lan bir bitki. 5/ Yassı
ve dar biçimli metal
parça... Yunan mito-
İojisinde gençlik tan- 8
nçası. 6/ flciyüzlü- 9
!
lük... "—-Pacino": ABD'li aktör. 7/Birtembihsö-
zü... Memelilerde ana ile dölüt arasmda kan ahp
verme işini sağlayan organ. 8/Akdeniz çe\Tesinde
yetişen bir ağaççık... Eksiği olmayan. 9/ Her türlü
mikroptan annmış.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Fasulyeye benzeyen bir bitki. 2/Vücuttaki AIDS
virüsünü saptamakta kullanılan test... Donuk renk-
li. 3/ Birtakım kabartılarla kendini gösteren bir de-
ri hastalığı. 4/Bir nota... Cezayiı'de doğan ve Arap
müziğiyle Batı müzi|inin kanşuru olan müzik tü-
rü... Şarkı, türkü. 5/ Olçek... tnsanın bir şeyi yapa-
bilme gücü. 6/ "Dinle sana bir —• edeyim/Hatırdan
gönülden geçici olma" (Karacaoğlan). 7/Solukbo-
rusu... "Erol—-": Ressamırruz. 8/Uşak'ın bir ilçe-
si. 9/ Direnme, ısrar etme.