25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 HAZİRAN 2002 CUMARTI HABERLER DİİIVY4DA BUGUN ALİ SİRMEN ZFrve ve Zırvalar Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Çan- kaya'da AB zırvesini toplayarak anayasanın kendisine yûklediği bir görevi yerine getirmiş- tir. Ama sanınz kendisi de siyaset böylesine çok yönlü bir kilıtlenme içinde olduğu dönemde, bu toplantının sorunlan çözeceğini sanm/yordu. Nitekim öyle oldu. Her şeyden önce, Başba- kan'ın zirveye kat/lamaması, kendisinin görevi- ni yürütebileceği konusundaki son umut kırın- tılarını da yok etmiştir. DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in, Çanka- ya zirvesine katılmaması ve zirvede söylemesi gerekenleri, kamuoyu önünde şova dönüştür- mesi konusunda söylenecek bir şey yok. Bayan Çiller'in hırs ve sorumluluk oranları, sonuncu aleyhine çok büyük bir dengesizlik içinde olduğundan, kendisinden dengeli bir li- der davranışı beklemek de abes olurdu. Ama, eğeröbürsiyasilersorunu çözmeye ka- rarlı iseier, Bülent Bey'in hastalığı, Devlet Bey'in inadı, Tansu Hanım'ın işleri çıkmaza sokarak imkânsız seçimi zorlama girişimlerine karşın çözüm bulunabilir. Burada iki noktayı unutmayalım. Zirvede ele alınmış olan engellerin aşılması, AB üyeliği için, yeterli şart olmadığı gibi, zorunlu şartlann tümü de değil. Yani bunlaryapılsa daAB çantada keklik ola- rak görülemez. Hatta Kıbrıs'ta adil olmayan bir çözüme bo- yun eğmek bile AB üyeliği için yetmiyor. • • • Zirve ile ilgili olarak bu gerçekleri sıraladıktan sonra, her konuda önümüze çıkan zırvalara dö- nebiliriz. "AB sorvnunun siyasi tartışma konusuyapıl- maması", sloganı birzırvadır. AB üyeliği yaşamsal bir konudur, tabii ki si- yasi ve toplumsal tartışma açılacaktır. Tartış- mayan demokrasi yoktur. Tartışma ile lagalugayı birbirine karıştırmak ise ayrı bir şeydir. Türkiye'nin AB üyeliği biri çok taraflı olan iki yanlı iradeye bağlıdır. Hem Türkiye, bu konuda koşulları yerine getirmeyi kabul edip üyelik ira- desini beyan edecektir, hem de AB üyelerinin tümü oybirliğiyle Türkiye'yi kabul etmeye karar verecekler, bu karar doğrultusunda irade beyan edeceklerdir. Kısacası, AB üyeliği yalnız bizim irademize bağlı değildir. Böy/e birortamda, başkalarının iradesine de bağlı olan bir seçeneği, politikanın tek mümkii- nü olarak göstermek ve "eğer o olmazsa Tür- kiye batar" demek ne doğrudur, ne de akıllıca- dır. Bir başka zırva da Başbakan Ecevit'in, sağ- lık nedeniyle sürdüremediği görevini bırakma- sını isteyenlerin komplocu olduklannı ve böyle birolasılığın gerçekleşmesi halinde kaosun do- ğacağını söylemektir. Eğer mümkün olsaydı, Bülent Bey ile devam edildiği kadaredilmesini savunduk hep. Ama bir ülkenin kaderini yalnızca bir tek adama bağla- mak, o ülkede siyasetin çözüm üretemediğini kabul etmek demektir. Kaldı ki, Bülent Bey'in bu şekliyle görevi sür- dürmesi de kaosu önlemiyor ki... • • • Bu Meclis'ten bir erken seçim kararı bekle- mek abesle iştigal kadar büyük birzırvadır. Hiç- bir iktidar tam IMF reçeteleri uygularken seçi- me gitmeye zorlanamaz. Kaldı ki, seçimler olası bir yeni alternatife de gebe değildir. Şimdi "Siyaset neden bu kadar zırva içinde ku'aç atmaya çalışıyor" diye sormanın da faz- la oir anlamı yok. Hangi alanda aynı durumda değiliz ki? Baksanıza! TÜRSAB Başkanı Başaran Ulu- soy, sürekli olarak depremin olacağını haber ve- ripbu konuda önlem alınması için uyarıda bu- luran Ahmet Mete Işıkara'yı mahkemeye ve- receğini söylüyor. Sebep? Cünkü Ahmet Mete Işıkara "Marmara'da dep- ren olacak, aman önlem alın!" deyince, rezer- vasyonlar iptal ediliyormuş. N ani A. Mete Işıkara çıkıp da "bişşiyyy olmaz abıi" dese bütün dünya inanacak ve turizm bu- güikünün üç misli patlayacak öyle mi? irvası bu kadar çok olan ülkenin zirvesi nasıl olsjn ki?... Hisamettin Özkan devreye girdi Bakanlar Kurulu 1.5 sonra toplamyor /\KARA(Cumhu- riyt Bürosu) - Başba- kaı Bülent Ecevit'in sajık sorunJan nede- ni>e 42 gündür ger- çefcştirilemeyen Ba- kaıar Kurulu'nun, 10 Ha^an Pazartesi gü- nii aşbakan Yardımcı- sı kvlet BahçeB baş- kanğında toplanması kaurlaştınldı. <^nkaya Köşkü'nde tartnalı geçen AB ko- îimlliderler zirvesinin ırcJdan, DSP'li Baş- jaln Yardımcısı Hö- ajrrttin Ozkan'ın dev- eygirerek telefonla ;ö>ışhığü Ecevit'e Hfcaniar Kurulu'nun (aıteli'nin başkanb- ını toplanmasını ı»-eiiği" öğreniidi. Ecevit'in olumlu görii- şü üzerine, Özkan 'ın bir araya geldiği Bah- çeli'ye kararı aktardı- ğı ve olumlu yanıt aldı- ğı bildirildi. Başbakanlık Basın Müşaviri Cem Avcı ise "Bakanlar Kurulu'nun, Başbakan 'ın talimatı doğrultusunda, Bahçe- fi'nin başkanfcğmda top- lanacağnu"bildirdi. Bu gelişme, zirvede "çe- küme" tehdidinde bu- lunan Bahçeü'yi yumu- şarma ve "adı konul- manuş vekâlet" olarak yorumlandı Bakanlar Kurulu Ecevit'in 4 Mayıs'ta başlayan rahatsızlığı ne- deniyle en son 29 Ni- san'da toplanmıştı. DYPGENEL BAŞKANI TANSUÇİLLERZİRVEYEKATILMADI CHP LlDERİ DENİZ BAYKAL HÜKÜMETE YÜKLENDÎ: Hükümet boşluğu var Artık böyle gitmez ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, Çumhurbaşkanı Ahmet \ecdetSe- zer'in AB ile ilgili liderlerin gö- rüşlerini almak için Çankaya Köş- kü'nde düzenlediği zirveye katıl- madı. Çiller, önceliğin hükümet sorununun çözümü olması gerekti- ğini belırterek "Türkiye'dehükü- met boşluğu var. Hükümet yok. Azmhkhükümetinetalihiz.Seçim bükümetikurulmah''diyekonuş- tu. Çiller, TBMM'nin yaz döneminde de ça- lışarak Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Yasa- sı'nın değiştirilmesi, sonbaharda da seçim yâ- pılmasını istedi. Sezer'in düzenlediği zirveye katılma koşu- lunu Başbakan Bülent Ecevit'in katılmasına bağlayan Çiller, gerekçelerini dün televizyon- larda ve düzenlediği basın toplantısıyla açık- lamaya çalıştı. Çiller, AB'nin tarnşılmasın- dan önce devlet sorununa dönüşen hükümet boşluğunun çözümlenmesi gerektiğini savundu. Hükümetboşluğunun tesciJ- lendiğinı kaydeden Çiller, "Hükü- met yoktur.Hükümetteoönce mut- laka başka meseleJere çözüm bul- makzorunludur.Bumeseieninara- sındaKıbnsda vanhr" diyekonuş- tu. Kıbns'taki veAB'deki çözüm- süzlügün ülkeyi böldüğünü kay- deden Çiller, "Bir hükümetboş- luğubugüntescfledâmistir.Bu ül- kedebirbaşbakan makammage- lemiyor, Miffi Güvenlik Kurulu'na (MGK), zirveye kaalamryor. Hükümet boşluğuyla bir- hkte işiemiyor. Bunun parçası olamazdık. Bu resmemeşnûyetkazandırmaya ortakolamaz- dık" dedi. Cumhurbaşkanı'nın anayasadaki yetkisini kullanarak Bakanlar Kurulu'na başkanlık et- mesi gerektiğini yineleyen Çiller, zirveye ka- hlmayış.ımn Sezer'e saygısıziık olarak algılan- maması gerektiğini söyledi. ANKARA (Cumhurrvec Bürosu) - ÇHP Genel Başkam Deniz Bay- kal, Türkiye'nin önündeki ciddi sorunlan göğusleyebilecek bir si- yasi irade geliştiremeyen hükü- metin işbaşında kalmayı sürdürme- sininkabul edüemeyeceğini söy- ledi. Tam kadro toplanamayan zirvenin siyasi yaşamda bir dö- nüm noktasımyansıttığım, Tür- kiye'nin yeni bir siyasi döne- me geçmek zorunda olduğunu anlatan Baykal, "Zirveden an- laşma çıkmazsa hükümet sorunu gündem- de" dedi. Baykal, Ecevit'in sağlığının önem- li konularda karar alma ve devlet organlan- nı çahşnrmagayretlerini engelleyen birnok- taya geldiğini belirtti. ÇHP Parti Meclisi (PM) dün toplandı. Baykal, toplantının açılışında yaptığı ko- nuşmada, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in girişimiyleAB konusunda gerçek- leştirilen zirvenin tam kadrotoplana- madığma işaret etri. Yaşamsal bir konuda devletin zirve dahil topla- namayacak bir noktaya geldiğine dikkat çeken Baykal, bunun "ar- ükbö>1egitme\weginin" deıfa- desi olduğunu söyledi. Bakanlar Kurulu'nun, YPK'nin toplanamadığınıannn- satan Baykal, Ecevit'in duru- munun kamuoyunu rahatlata- cak şekilde aydınlığa kavuştu- rulmasını istedi. Baykal, bu du- rumun ülkenin kendi geleceğini tayin etme konusunda da zafiyet içinde olduğunu gös- terdiğini söyledi. DYP Genel Başkam Tansu Çifler'in dü- şüncelerini kah biçûndeaçıkiamasırun da zir- veyi içi boşaltılmış bir toplantı halinedönüş- rürdüğünü vurgulayan Baykal, Türkiye'nin ülke sorunlanna sahipçıkacak birulusal ira- deye gereksinimi olduğunu söyledi. Özilhan, AB'ye üyelik sürecinde Ecevit'in sağlık durumunun devlet meselesi haline geldiğini söyledi ÜTÜSİAD: Acil önlem alınmalı• TÜSfAD Başkanı Özilhan, "Sayın Başbakanımızm sağhğı, artık kişisel bir mesele olmaktan çıkmıştır. Türkiye'nin acil gündemi, hayati kararlann hızla ahnmasını gerektiriyor ve ülkenin zaman kaybma tahammülü yok" dedi. ŞELAHAT7ÎN deıamblığı açısından ge- ÖZBOZKVKT rekh' öniemlerin ahnması- T . D C I , C D , . ZT nızorunlu kıhvor." ^RSUS-Başb^anBu- fe^ v e r d l k l e n g a 2 e . lent Ecevıt ın sağlığının, f p j l a ı | | j l p d i J c k a ,J e r i 5 T ü r . IĞNELl FIRÇA ZAFER TEMOÇlN t £ i]am devletmeseles.halınegel- k j ,n j n a c j ) ^ i n d e m n e dığuıdenyakınanTurkSa- e k t ü d e r i n i v e b u k " a C ^ i Ş a T " ? Cr " ^ ' 75 sivı1 t 0 P I u m ör gü- tünündesteğınindeönern-^ "Ulkenu, zamankarytaatehammu- hı yok. Bu vıızden, «vası d e v a m e t t j "ÖlümcezasnunkaJdı- ri a f l a d i J d e w 7-f M TA ™ / a n a d f l i n serbestçe ögreni- Turkıye SİAD Plarformu „„•k o n u s u n d a Mmut vasa Başkan ar Kuru u, lçel ın d e g i ş i k H ğ j { o r m m e t i ^ Tarsus ılçesındekı toplan- rinde d e „ ^ j ^ n ^ b i r i l e r m j suç . h m a k ^ ^ U 2 ^ m a ^ tıda, »IjdeıferZımsı on- cesınde "AB Deklarasjo- m y y ^ tSmlk ^ d w B , ^ ^ Tuncay Ozdhan, lçel ın a r a s l n d a v e par lamento Tarsus ılçesınde gerçek- i ç j f ) d e ^ ^ . ^ ^ leştınlen, Türkıye SÎAD rat,,,^,, ^ ^ ^ m ^ n . Platformu Tarsus Başkan- makör" lar Kurulu'ndakı konuş- özilha, Türkiye'nin, masında, Ecevıt ın sağlık onunından fedakârlıkyap- durumunun ülkeaçısından m a d a n p a ^ ı ^ gücünü önemıne dikkat çekerek e jin d e n kaçırmadan AB şunlan soyledı: "Sayın üyeliği sürecinde ilerleme Basbakanımıansağlıkso- kaydedebıleceğini vurgu- nınlan bizleri zryadesiyle ladı. "ABDeklaras>ünu" meşgul etti, encbşelendir- yayımlayan Türkıye*Sana- dL Ardmdan Türkhe'nin yic jv e Işadamlan Dernek- acil gündem maddesi olan Jeri (SİAD)Platformu Baş- AB üyeliği konusunda bir kanlarKurulu, "ABfleih*- tartşma başlatn. Her iki ıa<müzakerelerinin başja- konudaönemini,aciliyed- olması içingerekti adımla- nikoruyorvebirbimie.va- nnaülmasuımTürkrvç'nin kuıdan inşkiJi. Sa\ın Baş- en acil gündem maddesi bakanımızm sağhğı konu- olduğunu" duyurdu. Dek- su.arûk kişisel bir mesele larasyonda, Türkiye'nin outıaktançıkmtştır.Birdev- AB üyeliğinin vazgeçil- let meselesi hahne geuniş- mez bir hedef olduğu be- tir.ÇünküTürkrveninacil lirtilerek bukonuda çoğul- gündemi, bayati kararia- cu demokrasinin vazgeçil- nn hızla almmasmı gerek- mez unsurlan olan sivi] tiriyor ve ülkenin zaman toplum kuruluşlannın se- kaybına tahammülü yok. sine kulak verilmesi ge- Bu vü/den. siyasi iradenin rektiği belirtildi. Iıııza tarbşması sürüyor Iktisadi Kalkınma Vakfı, 'AB üyeliğini destekleyen sivil toplum örgütleri listesi' nedeniyle gazetecileri suçladı feTÂNBUUANKARA (Cum- sına "AB üyefigini destekleyen si- huriyet)-tktisadi Kalkınma Vak- vil toplum örgütleri" şeklinde fi (ÎKV) Genel Sekreteri Şebnem yansıyan haberlerin neden oldu- Karauçak, Türkiye'nin AB üye- liğine destek amacıyla, ÎKV'nin eşgüdümündebirarayagelen 175 kişi, kurum ve kuruluşun basına "sKil tüfdum örgütü"olarak yan- sımasının kendilerinden kaynak- lanan bir durum olmadığını, ga- zetecilerin olayı böyle algıladık- lannı söyledi. Karauçak, "Gaze- tecfler, toplantı başında akhklan "toplantıya çağnlanlar hstesini', 'ımzacı shıl toplum örgütlen lis- tesi' olarak değerlendirip bu al- gdamayla haber yapnlar" dedi. ÎKV'nın çarşamba günü dü- zenlediği toplantı sonrasında,ba- ğu tartışma dün de sürdü. Anımsanacağı üzere gazete- lerdeki listede öğretim üyeleri, üniversiteler ve ticari birer ku- rum olan gazete ve özel TV'ler de srvil toplum örgütü olarak ni- telenmiş, üniversiteleri adına hiç- bir bağlayıcılığa sahip olmayan öğretim üyeleri, sanki o kurum adına görüş bildirmehakkına sa- hiplermiş gibi gösterilmişti. Lis- tede, davet edilen kurumlar ise destek veren kurumlarolarak ba- sına yansımışlar, kimi meslek odalan da açıklama yaparak im- za vermelerinin sözkonusu olma- dığım açıklamışlardı. Hukukun Egemenliği Derneğı (HED) Ge- nel Başkam Erdenı Ak\1iz de iş- çi ve iş\eren kuruluşlannın "AB'ye güiş" konusunda siyasi ve toplumsal önerilerde bulun- duğunu, ancak bunu yaparken "sKil toplum örgütü" adını kul- lanma haklan olmadığını belirt- ti. Akyüz şunlan söyledi: "STÖ'len hükümet, devlet ve siyaset dışı kuruluşlardu*. Oysa büyük işveren veişci kuruluşlân. siyasi iktidann beffi bir kesiınine boğazdan bağfaduiar. Onlann et- kisialttndadtrlar. Yapöklan işler- de, aldıklan kredilerde,teşvikler- de, seçimierinde: shasetin etkisi ve gölgesi altındadırlar.' 1 Partide 'dışlanan' adam Tuzukgeregı 'mecburen' Hasan Gülay ANKARA (Cumhurrvet Bürosu) -Başbakan Bülent Ecevit'in katıla- madığı liderler zirvesine, "tüzükge- reğT DSP Genel Sekreteri Hasan Gülaykatılmakzorunda kaldı. "Ke- sinlikk ben kaüJmavacağım, Başba- kanmiEzinwe kadlacak" diyen Gü- lay için de gelişmelenn sürpriz ol- duğuna dikkat çekildi. Gülay'ın son dönemde genel merkez tarafından dışlandığı, basın toplantılanna bile çağnlmadığı vurgulandı. Çumhurbaşkam AhmetNecdetSe- zer, bir süre önce yaptığı açıklama- da, "Başbakan'uı zirveye kaoiama- masıdurumunda,DSP tüzüğüneba- kacağuu" söylemişti. DSP tüzüğü- nün 23. maddesinde geneJ başkana vekâlet edecek kişi ve koşullan şöy- le belirlenıyor: "Genel başkanoı vurtdışında bu- hınduğuvej a özüriüolduğu durum- larda kendisine genel sekreter vekâ- let eder ve onun katılamadığı top- lanülara başkanhk eder. Genel baş- kanhğın boşabnası durumunda,par- ti meclisi (PM) partrvi temsil v«tld- sini kendiiçüıden seçeceği bir üye>e verir. En geç 45 gün içinde yeni ge- nel başkanı seçmek üzere P\t kurul- tayıtoplantryaçağunr.Yenigenel baş- kan seçilinceye kadar temsil yetkisi verilen PM üvesibugörevi vekâleten yürütür." HayTİ Diri'nin istifasından sonra genel sekreterliğe getirilen Hasan Gülay, Anneler Günü'nde Rahşan Ecevit'i ziyaretinden sonra yaptığı açıklamayla da dikkatleri çekmişri. Gülay, gazetecilere Başbakan Ece- vit'in ertesi gün görevinin başına dönebileceğini söylerken bu söyle- dikleri gerçekleşmedi. Gülay, bu olaydan sonra genel merkez tarafin- dan dışlandı. Son dönemde Rahşan Ecevit ekibinin düzenlediği basın toplantılanna da davet edilmedi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Le Monde Diplomatique, dünyada- ki en önemli fikirgazetelerinden birisi. Fransızların ünlü Le Monde gazete- sinden ayn olarak, Le Monde Diploma- tique aylık bir gazete olarak 50 yıldır ya- yımlanıyor. Bu gazetede dünyanın ön- de gelen düşün adamlan yazıyorlar. Yazarlann çoğunluğu. belki de tama- mı, küreselieşme yoluyla egemenliği- ni arttıran kapitalizmi eleştiren isimler. Serge Halimi'den Jose Sarama- go'ya- Noam Chomsky'den Tarık Ali'ye, John Berger'den Eric Roule- au'ya kadar birçok ünlü düşünür, Le Monde Diplomatique'in yazarları ara- sında. Le Monde çok uzun bir zaman- d/r dünyanın 19 ülkesinde o ülkenin dilinde yayımlanıyor. Bir milyon beş yüz bin kişi bu gazeteyi okuyor. Mart 2002 tarihinden bu yana Le Monde Diplomatique Türkçede. Oku- yan Us yayınevinin kuruculanndan psi- kiyatr Cem Mumcu'nun yayın yönet- menliğıni yaptığı Türkçe Le Monde Diplomatique uzun zamandırgereksi- nim duyduğumuz bir eksiği gıderiyor. Bu eksik dünyada neler olup bittiğinin derinlemesine incelenmesi. Gazetelere kısacık yansıyan habere Le Monde Diplomatique Türkiye göre 11 Mart'ta Suudi Arabistan'ın Mekke kentinde bir kız öğrenci yur- dunda çıkan yangında üzerferinde te- settür giysileri olmadığı için binadan dı- şan çıkmalanna izin verilmeyen kız öğ- rencilerden 15'i diri diri yanarken 50'si yaralanmıştı. Peki bu olayın perde arkasında ne- ler olmuştu? Suudi Arabıstan'dan bu haber basına nasıl sızmıştı? Bunlan düşünürken Le Monde Dip- lomatique Türkiye'nin 15 Mayıs-15 Ha- ziran tarihli 3. sayısı eJime geçti. Alain Gresh'in "Suudi Arabıstan'dan Fısıl- tılar" başlıklı makalesinı merakla oku- dum. 15 genç kızın olümüne neden olan olaylardan sonra Suudi Arabistan ba- sınında dikkatçekici eleştıri yazılan yer almıştı. Ülkenin en önemli gazetesi El Riyad'ın genel yayın yönetmeni, 16 Mart'ta bu olayı şöyle yorumlamıştı: "Kadınlara yönetik tavırfanmızdan ne zaman utanacağız? Toplumsal yan- lışlardan hep onlarsorumlu tutuluyor; sankiinsanlar ve kötülüklerarasında- kiarabuluculanmızonlar(...) Sankier- kekler melek! Hay'a (toplumun ahla- kınıf!)kontroleden baskıcı örgüt) üye- leribizlerden daha çok eşlerimizle. kız kardeşlerimizle, annelerimizle, kızları- mızla ilgileniyor." Suudi Arabistan'da erkek egemen- liğine karşı kadınlardan gelen eleştiri- lerin de arttığı anlaşılıyor. Size birkaç cümleyle aktanmaya çalıştığım Suudi Arabistan konusu gazetede aynntılı bir araştırmayla sunuluyor. Okuyup çok şeyleröğrendim. Suudi Arabistan'ı kav- ramak açısından ufkum genişledi. Le Monde Diplomtaique Türkiye'nin aynı sayısında Avrupa'da yükselen ırk- çılığı ve neofaşizmi irdeleyen makale- ler de yer alıyor. Size başlıklannı akta- rayım: Avrupa'daAşın Sağ (Ignacto Ra- monet), Avrupa'da Aşın Sağ (Jean Yves Camus). Belçika'da Aşın Sağ (Sergio Carozzo) Gand'da Gök Kah- verengi (Magali Uytterhaege). Aynı sa- yıdaABD, Filist/n, Israil, Venezüella'da- ki darbe üzerine de kapsamlı tahliller bulunuyor. ••• Dünyayı izlemek önemli. Bizim okur yazarlarımız, dünya üzerine konuş- maktan büyük zevk alırlar. Ancak bu konuşmalann ve yazılann çoğunluğun- da ciddi bir bilgi eksikliği olduğunu gö- rürüz. Tahlilden çok duygular öne çı- kar. Bilgiden çok kulaktan duyrna ya- rım yamalak aktarmalarfa yetinmeyi yeğleriz. Aydın olmanın belki de en önemli koşullanndan birisi dünyada ne olup bit- tiğini anlamaktır. Hele de günümüzde. Çünkü bugün küresel bir köyde yaşı- yoruz. Dünyadaki her gelişme bizi de birebiretkiliyor. Ömeğin Avrupa'da ne- leroluyor?Avrupa'da nelertartışılıyor? Avrupa'da ırkçılık yükseliyor. Bunu gören bazılanmız, "Bakın bunlarırkçı, bizi almazlar, Türklerden, Müslüman- lardan nefret ediyor" deyiveriyorlar. Avrupa'da ırkçılık yeni bir akım değil. Giderek güçleniyor. Ancak Avrupa yal- nızca ırkçılardan ibaretdeğil ki! Le Mon- de Diplomatipue'i okurken Avrupa'da küreselleşmenin yol açtığı yıkıma kar- şı direnişin de olduğunu görüyoruz. Avrupa'nın içinde eleştiri geleneği var. Avrupa'da ırkçılıkla mücadele eden ciddi bir birikim de var. Sosyalistlerin tutumu ayn, yeşillerin ki ayn, Hıristi- yan demokratlann ki ayn. Jean Yves Ca- mus'nun, "Avrupa'da Aşın Sağın Dö- nüşümleri" başlıklı incelemeye dayalı uzun makalesi şu saptamayla bitiyor: "Yeni aşın akımlar, her şeyden önce, gerek geleneksel sağın, gerekse ge- leneksetsolungloballeşme olarak eko- nomik ve sosyalultraliberalizmin ön ka- bullerine kitleselbağlanışına tepkima- hiyetinde bir itirazı kendinde banndı- nyor." Dünyayı anlamaya çok ihtiyacımız olduğu bir gerçek. Le Monde Diploma- tique, bu açıdan önemli biraçığı kapa- tıyor. Not: Istanbul'daki Tarsuslular bu ak- şam "Yaza Merhaba" kokteylini Nihat Kaptan teknesiyle cantı müzik eşliğin- de yapıyorlar. Kokteyle katılmak iste- yenler19.30'daKabataşyada 19.45'te Üsküdar Vapur Iskelesi'nde olsunlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle