18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 HAZİRAN 2002 CUMA 14 T U-K. [email protected] . Uluslararası İzmir Festivali bugün Kadifekale'de 'Nâzım 'a Armağan 1a başlıyorg ğ y izmirliler müziğedoyacakİZMİR (Cmnhuriye* Ege Bürosu)- lzmir Kültüı-Sanat ve Eğitim Vak- fi'nın(ÎKSE7)düzenledıği 16. Ulus- lararası Izmr Festivali, bugün tan- hi Kadıfekale 'de Genoo Erkal'uı Nâ- zım Hikmet'm şiirlerinden derledi- ği "INâzun'a ArmağaJi"la başlıyor. İzmir Büyikşehir B eledıyesi'nin kentyenıleme projesi kapsamınaal- dığı Kadifekıle'de ilk kez gerçekleş- tirilecek gösteride, Genco Erkal'la birlikte Ayla Algan, Z«liha Berksoy, Zuhal Olcay. Jühde Kural, Tilbe Sa- ran, Yıidız Kenter ve Işık Yenersu ıle balerin Zeyıep Tanr*ay ve şarkıcı Sema da rol alıyor. Festivaldekı tüm gösteriler saat 21.30'cia başlayacak. 4 Ağustosa dek sürecek festival- de. Karadeniz Filarmoni Orkestra- sı, îspanyol liusal Balesi, Berlin Fi- larmoni Kemanlan, Jose Carreras, Efes Gladyatörleri Gösterisi, Vincen- zo Bellini'nın Norma operası ve Türk bestecfleri konseri gibi etkın- lik ve topluluklar yer alacak. ÎKSEV Başkanı Filiz Eczacıbaşı Sarper, "İzmirlilerin karşısına sa- natsal düzeyi yüksek bir programla çıkmaktan mutluyuz. Festivale bu yıl 300'ü aşkın sanatçı katılacak*" dedi. Viııcenzo BeUini'nin 'Norma'sı Kadifekale'deki açılıştan sonra, 11 Hazıran Salı günü Efes Antik Ti- yatro'da Vincenzo Bellini'nin Nor- ma'sı sahnelenecek. Efes'te sahne- lenecek ilk opera olan Norma'nın or- kestra şefi Roberto Benzi, koro şe- fi de Hans Joachim Gallus Başrol- leri Izmir De\ let Opera ve Balesi (IZ- DOB) Müdürü Hakan Aysev, dev- let sanatçısı Ayhan Baran. Arses Yıl- dızca, Ayşe Tek, FiKz Kıratfa ve Hü- seyin Genç paylaşıyor. Festivalin üçüncü etkinliği yine Efes Antik Tiyatro'da, 23 Haziran Pa- zar günü gerçekleştirilecek olan Tek- fen Karadeniz Filarmoni Orkestra- sı'nm (TKFO) 'Üç Denizin Sesi' konseri olacak. TKFO. şef Saim Ak- çıl yönetimindeki konserde, Rossi- ni'nin 'Hırsız Saksağan Uvertürü', Dr. Nejat Eczacıbaşı Ulusal Beste Yanşması 2000 yılı birincisi Tevfîk Akbaşh'nın 'Yeniden Doğuş', 'Şiş- 1) İspanya Ulusal Balesi. 2) Hakan Aysev, 3) Adalet Vezirov, 4) Jose Carreras, 5) 'Nâzım'a Armağan'. li'de Bir Akşam Vakti', 'Yalnız Yü- rek', 'Final'; Hacı Hanmemme- dov'un 'KemançeKonçertosu', Be- ethovenın '7. Senfoni'si ve La Ma- jör Op. 92 eserlerini seslendirecek. TKFO konserinde Adakt Vezirov ve IZDOB Müdürü Hakan Aysev solist olarak yer alacak. Festivalin bir başka konuğu 19^8'de AntonioGades"in sanat yö- netmenlığinde kurulan İsparrva l lu- sal Balesi (tUB). Topluluk, 27 Ha- ziran Perşembe akşamı Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu'nda 'Fuente- ovejuna' adlı eserle İzmirlilerin kar- şısına çıkacak. Kadifekale'de gerçekleştirilecek ikinci etkinliğin konuğu Berlin Fi- larmoni Kemanlan 1 Temmuz Pa- zartesi günü seyirciyle buluşacak. Orkestra gecede, Pachelbel'ın 'Ka- non', Bizetnin 'Carmen Suin". Puc- cini'nin l Arien Suiti\ Prokofiev'ın 'Romeove JuBetSura'. Bondonun 'On Keman ve Piyano İçin Fantas- tik Danslar". Brahms'ın '3 Macar Dansf ve Enescu'nun 'Romen Rap- sodisi'nı seslendirecek. Carreras ve Rey Efes'te Yunan sanatçı Yannis Markopoulos 3 Temmuz'da Efes Antik Tiyatro'da vereceği konserde, antik Yunan'ın en ünlü ozanı Orpheusun 'Sahne Kan- tatı' ile GeorgeSeferis'in 'Lirve Or- kestra İçin Konçerto-RapsodF eser- lerini yorumlayacak. Ahmet Adnan Saygun, Nevit Ko- dallı, İlhan Usmanbaş, Muammer Sun, İlhan Baran,Cenan Akm, Ce- mal Reşit Rey, Ulvi Cemal Erkin ve Gürer Aykal'ın eserlerinin yorum- lanacağı Türk Bestecileri Konseri 9 Temmuz'da Efes Celcus Kütüphane- si'nde. Konsere. ÎDOB genel müdü- rü bariton Mesut İktu ile Rus piya- no sanatçısı Sergei Gavrilov solist olarak katılacaklar. Festivalin önemli etkinliklerinden bıri de, tenor Jose Carreras'ın Isa- bel Rey ıle bırlıkte Efes .Antik Tiyat- ro'da vereceği konser. Carreras ve Rey. dünyaca ünlü orkestra şefi Da- vid Gimenez'in yöneteceği konser- de. Strauss, Tosti, Costa, Bellini, Ren- dine, Arditi, Gastaldon, Lehar, Fal- vo, Acampora, CardiDo, Chapi,Jime- nez,Rey,CabeUeno ve Lara'nın eser- lerini seslendirecekler. Uluslararası tzmir Festivali, 3-4 Ağustos'ta Efes Antik Tiyatro'da gerçekleştınlecek olan "Efes Glad- yatörleri-Oğleden Sonra Olüm" özel göstensiyle sona erecek Sasha IValtz'm sahneye koyduğu 'Bedenler y m ana renklerini yalınlık ve şiddet oluşturuyor insan bedeni tarihi 'Bedenler' insan bedeninin savaşlann. mitolojinin. işkencenin, estetik cerrahinin, kentleşmenin ve Yahudi soykınmııun içinden süzülüp gelcn tarihini irdeliyor. ImgelerleAYŞE EMEL MESCİ Schaubühne'yi Alman ve dünya tıyat- rosunun öncü kurumlanndan biri haline ge- tiren Peter Stein'ın ünlü bir sözü vardır: -Hahrlamak. siyasi bir eylemdir." 1999'dan beri Schaubühne'nin dans bö- lümünü yönetip yeni sanat yönetmenliğı ekibinin de içinde yer alan Sasha VY'altz" in sahneye koyup koreografisini yaptığı "Be- denler" de (Körper), tam anlamıyla bir "beden tarihi", bedeni hatırlama çabası. Kendi bedenlerinin öyküsünü anlatmaya başlayan dansçı/oyuncular, imgeler ve sah- ne resimleri yoluyla, alabildiğine birey- sel, hem de o ölçüde toplumsal bir "var- hk" olan insan bedeninin savaşlann, mi- tolojinin, işkencenin, estetik cerrahinin, kentleşmenin ve Yahudi soykınmının için- den süzülüp gelen tanhini irdeliyorlar. Cam birvitrin içinde, bir gaz odâsına hap- sedilmiş gibi sürekli yukan tırmanmaya ça- balayan, ama durmadan aşağı düşüp üstüste yığılan ve yeniden devinime başlayan çıp- lak bedenlerin görüntüsü sanınm uzun sü- re belleğimden çıkmayacak. Hem hareke- tin sürekliliğini, hem bedenler arasındaki ilişki ve enerji akışkanlığını bu derece et- kın bir bıçimde sağlayıp. böylesine agır bir devinımle ve daracık bir yerde, üstelik ca- mın (veya ekranın) ardından izleyiciyle bu denli yoğun bir ilişki kurulabilmesi ve şiddet imgesinin bu denli çoğaltılarak ak- tanlması gerçekten çok çarpıcı. Zaten ya- lınlık ve şiddet bu gösterinin ana renkle- siKiıuı 13.ULUSLARARASI EU S*NÜT İŞTANBUL VAKFI TİYATRO FESTİVALİ rini oluşturuyor. Beyaz tabaklarla omur- ganın. bedene yapıştmlan fiyat etiketleriy- le organ nakli ve estetik cerrahinin imlen- diği, silkelendikçe insan bedeninin aslın- da suyla dolu olduğunun simgelendiği ya da bir kadın oyuncunun ikı uzun sopaya tutturulmuş postişleri çevresinde nöron hücreleri gibi dönen diğer oyuncularla si- nir sisteminin anlatıldığı -bu tabii benim algılamam- daha esprili bölümlerse gös- teride soluk alınan ara tonlan oluşturuyor. Zaten bir buçuk saat boyunca bir çağn- şım bombardımanına tutulduğunuz ve ko- reografiye eşlik eden ses efektleri de (mü- zik hiç yok gibi) bu çağnşımlan çoğalttı- ğı için, sanki her seyirci bu imgeler labi- rentinde kendi yolculuğunu yapmaya, bi- reysel bir deneyım yaşayıp, kendi anlam cümlelerinı bulmaya davet ediliyor. Yukanda anlattığım % itrin başka bir bö- lümde temizlikçilerin kullandığı asansö- re dönüşüyor, sahneyı diyagonal kesen ve geometrik düzenlemenın ağırlıkta olduğu koreografiye de yardım eden dev bölme duvann ansızm yere devrilip, seyirciye doğru üfürdüğü yel, sahne tozu sarmalı \e ardında belirheren tek sıra çıplak be- denlerle sayısız çağnşımın kapısını aralı- yor. Sanki bizi kendi çıplak gerçeğimizin aksiyle baş başa bırakıyor. Aklıma takılan birkaç soru da var. Gösteri. klasik estetiğe yönelik reddin altını, kalın çızgılerle çizen bir bildirge niteliğinde sanki. Mitolojik Kentaur'lan (at- insanlar, ya- n insan yan hayvan bedeniı yaratıklar) canlandınrken -belki de gen teknolojisi- ne mitolojik birgönderme- gösterilen bü- yük ustahğa, bedenler arası devınım akış- kanlığındaki yetkinliğe \ e oyunun ilk bö- lümünde "Biz klasik dansçı değüiz.yere çn> lak ayak, tüm tabanla ve gürümı çıkararak basıyoruz" diyen tavra karşın, yerle ilişki, örneğin bir Karhakali göstensındeki düzey- de kurulmuyor ve akışkanlık, tek beden- deki ya da bedenler arasındaki zıthklann. karşıt hareketlerin, genlımlenn sahnede çekim odaklan yaratmasıyla desteklenmi- yor. Bir iki sahne dışında oyuncu. dansçı- lar seyirciyle yönetmenin sahne resimle- ri aracılığıyla ilişki kuruyorlar. Biraz so- ğuk ve mesafeli bir ilişki bu, bizi deyim yerindeyse karnımızdan yakalamıyor. O za- man da ortaya fazlasıyla entelektüel bir ürün çıkıyor. Estetik tercihlenni yetkinlikle sa- \nnan bir gösteriyi düşünmenin, beyni- nizde yarattığı imge dızilerini ya da ruhu- nuzdayarattığı tedirginliğı anlamlandırma- ya çalışmarun keyfinı çıkanyor. ama dan- sın o insanı can evinden yakalayıp ortak bir coşku ve farklı bir var oluşun parçası kılan duygu bütünleşmesini yakalayamıyor- sunuz. Bu da sanınm bilinçli bir tercih. ÎŞTÎSAN Yönetim Kıırulu^ndan açıklama Kültür Servisi- Geçen günlerde Şükrü Tû- ren'in tstanbul Büyikşehir Beledıyesi Şe- hir Tiyatrolan Genel Sınat Yönetmenlıği gö- revınden alınıp yerire Nurullah Tuncer'in genrilmesiyle ilgili olarak İstanbul Şehir Tnatrosu Sanatçılam Derneği (İŞTİSAN) bir bildin yayımladı. "88 yıl önce kurulaı \ e bunca zaman için- de sa\ aşlara, felaketltre ve biitün siyasi çal- kalanmalara karşın ferdelerini sürekli ola- rak açık turmayı başarmış olan İstanbul Şe- hir Tiyatrosu'nda ge<en günlerde ilan tah- tasındaduyunılma>a )Uegerekdmulmadan bir yönetim degişikliji yaşanmıştîr._ (Biz) kraaünı projertör ışıklarnun göz ka- maştıncı avdınlığındls ve sahnede yapma>a auşmış olan tstanbul Sehir Tiyatrosu sanat- çılan ve teknik personeli, mesleki açıdan manoğmı anlamakta güçhık çektigimiz ve ka- palı kapılar ardında. adeta yangından mal kaçuır gioi gerçekleştirilen bu değişikliği en haflf anlatınıla yadırgadık ve' sindiremiyo- ruz'. („.) Zaman içinde pekçok müdahaleyle yama- lı bohçava çevrilen İstanbul Şehir Tiyatrosu Yönetmeliği, siyasilerin ve bürokratlann is- tekleri doğrultusunda sokaktan geçen her- hangi birinin genel sanat yönetmeni olması- na uygun hale getirilmiş, vekâleten vapılan atamalar genel sanat yönetmenliğini sürdü- ren kişileri, meslegin gelişmesi, İstanbul hal- kına daha ryi hizmet vermekten çok siyasi- lereve bürokratlara sevünü görünmeye zor- lamaktadır» Son yedi yü içinde; bir yıl, iki yıl gibi ara- hklarla vapılan dört atanıa sonucu belli bir pJan ve programın u> gulanması imkânsız ha- le gelmiş, istanbul Şehir Tryatrosu'nun ve- rimi sürekli olarak olumsuz etkflenmiş ve moda deyimle içi boşaltılmıştır... 27 Mavıs 2002 tarihinde göreve atanan mesai arkadaşlanmızın bundan sonra yapa- caklan çauşmalannda 1 ürkiye'nin en kök- lü kültür kurumunun yönetiminde oldukla- nnın bilinciyle, rhatromuzun bürokratik ve siyasi müdahalelerden uzak tutulması konu- sunda çok dikkatli hareket etmelerini, İs- tanbul Şehir Tiyatrosu'nun gerçek sahibi olan İstanbul halkuun da kendi tryatrolan- nın özerk yapılanması ile ilgili girişimlerimi- ze destek olmalannı diUvoruz..." Bu apartmanda şenlik var! Kültür Servisi - Türkiye'nin tek apartman şenliği olan 'Büyük Sadıkpaşa Aparrmanı Şenliği'nin ikincisi yarın ve 9 Haziran'da Galata Kulesı'nin hemen yanında bulunan Sadıkpaşa Apartmanı'nda yapılacak. Alrı katlı apartmanın sergi mekânı olarak kullanıldığı, ilki 23 Haziran 2001 'de düzenlenen ve resim, seramik, fotoğraf, enstalasyon çalışmalannın yer aldığı şenlikte apartmanın girişı. merdivenleri, apartmanda yer alan atölyeler ve bazı daıreler sergı mekânı olarak kullanılacak. Etkinlik kapsamında sergilerin yanı sıra dinletiler, 'çay-kahve sohbetleri" ve sürprizler de olacak. Büyük Sadıkpaşa Apartmanı sakinlen tüm sanatseverleri misafirliğe davet edıyor. YAZIODASI SELİM İLERİ Cihat Burak (1) Argos'un eski bir sayısı. "Sanat" bölümünde Ci- hat Burak'ın yapıtlan. Büyülenerek bakıyorum... Türk resminin büyük ustası Cihat Burak, benim için, göz kamaştıncı öyküler yazarıdır bir yandan da. Kimbilır kaç yıl önce... Halil Ibrahim Bahar'ın So- yut dergisi. Soyut'un bizım kuşağa kucak açışı nasıl unırtulur! Hepimizin şiiıien, öyküleri, denemeleri onun sayfalarında. Cihat Burak'ın, o zamanların Soyut dergisinde ya- yımlanmış, istanbul'dan. anılardan, anılara karışmış İstanbul kişilerinden söz açan öykülerini haz duya- rak okumuştum. Proust'u, Abdülhak Şinasi yi. Tanpınar ı hem çağrıştıran, hem de onlara hüzünlü bir ironi katan bir hikâyecı kimliğindeydi Cihat Bey. Resminde de hü- zünlü ironi yol alıp durur. Sonra Ada Yayınlan arasında Cihat Burak imzalı Car- donlar yayımlandı. O güzelim Ada Yayınları! Ferit Edgü'nün alabildiğine ince beğenisi her yeni krtap- ta bir kez daha duyumsanırdı... 'Cardon': Sözlüklerde bulamadığım sözcük. •Cardonlar, edebiyatımızın gızli kalmış nice güzel- liği arasındadır. Gerçekçilikle düşselcilik bu kitapta kay- naşır. Cihat Burak dılde şaşırtıcı bir kıvraklığa erişmişti. Eski sözcüklerle yeni sözcükler öylesine ustaca kul- lanılmıştı ki, bir dil sarmaşığı çiçekler açmaya koyul- muştu. Cardonlar'ın korku ve sevgiden örülmüş dünyası, ustanın tuvalinde eşsız resımlere dönüşür. Elbette 'kedi'ter... Kedilerle birlikte bambaşka incelikler de... Örnekse şu yaprt: Grotesk bir içki sofrası. çalgıcılar; şarkıcı kadın, Tevfik Fikret'in unutulmaz "Han-ı Yağma "sını yeni döneme açıvermiş. Bir yandan da devrik mezar taş- ları, Istiklâl Harbi madalyalı yaşlı adamlar. tarihîyapı- lar, böylesi kederlı, bitkin kişiler, nesneler... Ama vur patlasın çal oynasın ortamda! Cihat Burak yaşadığı ortamı ve zamanı söylüyor- du. Argos'un sayfaları arasına Plastik Sanatlar Bülte- ni Anons'un Haziran 1991 tarihlı sayısını koymuşum. Önce şaşırdım, anlam veremedim. Bülteni kanştınn- ca kavradım. Anons'ta Ipek Tekil. Cihat Burak'la bir söyleşi yap- mış. Üstelik bu söyleşi. 1989'da gerçekleştirilmiş. 1989'u düşünmeye, anımsamaya çalıştım. Nerdey- dim. neleryapıyordum?.. Sonra söyleşıyi okudum, 1989 aklımdan çıktı. Eş- siz bir söyleşi. Cihat Burak gibi alçakgönüllü. öyle ko- nuşulmuş, öyle kaleme getirilmış. Ipek Tekil ustaca kâğıda dökmüş. Cihat Bey'ın suskularla, duruşlar, duraksayışlarla sürüp giden konuşması yıllar ötesınden bana yanst- dıkça; günün kıbirlı, bilmış, küstah 'sanafç/'sıyla, bir önceki kuşağın sanatçıları arasındaki aynmı, uçuru- mu ahmladım. Hepi topu birkaç sözcükle, aslında zehirgibi bir alay- la, şu toplumsal ortamda yalnızlığın bedelini açıkla- mış Cihat Burak: "Felâket tek başına gelmez. Gözlüğümü kaybet- tım. Su borusu patladı. Buzdolabı bozuldu." Birdeniz kabuğundan dınlergibıyim. Sanki oraday- dım. öyledir: Durup dururken su borusu patlar, tesisat- çıya haber vermeyi siz günlerce unutursunuz; gün- ler sonra haber verdığinizde de günlerce tesisatçı gelmez... Yalnızlık öyledir, derbederdir. "Biraz durgunlaştı..." diye yazmış Ipek Tekil. Sonra yaşamak çıkagelıyor. Ama 'yaşamak', Cihat Burak'ın duyariıdünyasındaki'yasamak'gelecekya- zımın konusu. Takvimde tz Bırakan; "Ikigündürkarşı apartımandaki kadının intiharet- mesini bekliyorum." Sevim Burak, Yanık Saraylar ("Pencere"), 1965. CineCîty'den gençlere kamp tatili • Kültür Servisi - CineCity Sinemalan, "CineGenç uygulaması' başlıgı altında 14 Haziran'a kadar Etıler CineCity, Yeşilköy CineCity. Zeytinburnu CineCity, îzmir CineCity. SİIKTİ CineCity, Tekirdağ CineCity sinemalannda CineCitizen Junior Kart ile en çok film izleyen 12 gence. 1 Temmuz - 31 Ağustos tarihleri arasında Wattabe Outdoor Sports Club'ın Akent 2000 tesislerinde 1 hafta boyunca kamp tatili sunuyor. (H-MVV. cinecity: com. tr) K Ü L T Ü R I Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle