Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HAZİRAN 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
kuttur(g cumhuriyet.com.tr 15
MAYATIN ÖTE YAKASI FERİDUN ANDAÇ
Bir dilinkardeşi olmakMolla Camî, Sâdi'nin 'mudu ne-
fes'jıe yüzünü donerek yazdığı Balıa-
ristar'ı, '"hazırlarabirdestanvegaip-
l^rebir armağarT olarak nıtelendixir.
Olcuıunu, içınden geçirdiğı baharis-
tanda. "yantaş düşünceJerin dikemle-
rindcn ve kötü istekkrin süprünrüle-
rinden" anndırmayı amaçlar. Aşkın
sızıp geldiği yere döndürür sık sık.
Bir de aşkınlık durumlanna.
Bır şiır başka neyı anlatır, bir şair
başka neyi yazabilir kı!
O mutlu çağlann imgesi hangi bi-
rimizın ilkgençliğini can hevengine
çevinnemiş, sitem oklannı bağnrnı-
za yöneltmemiş!?
Bazen Molla Camî'ye dönmem,
onda sözün sırnnı, dılın çengını biıl-
mam. düşüncenın imbiğınden geç-
mem bundandır belki de!
O sözünü ettiğim iğde ağaçlarırun
kokusunun baş döndürdüğü çocıak-
luk yurdumdan bir iz, bir ses getiren
sözlerine dönüyorum şımdı. Mardin-
Midyat arası, Tur Abdin coğrafyasın-
da ıssızlığın. hüznün \ e acının kalbi-
ne doğru yol alırken; Sâdi'nin dize-
lerini fısıldıyorum içimden: "Ne sel-
vi, ne güneş. ne de aysın sen~ / Dile gel-
tnez, bambaşka dünyasm sen... / Seni
arar herkes, düşmüş bir yola~ / Yolu
geçit vermeyen bir dağsın sen!"
Bır ayin düşüncesi sanyor beni bu
Mezopotamya coğrafyasında. Bir
adım ötedeki Bâbil'ın sesine kulak
veriyorum. Endamı güzel birgenç kız
gibi salınarak akıp duran Dicle'nin
alıp götürdüğü maviliğe takılıyor
gözlerim.
Bir ayin düşüncesıyle uyanıyorum
güne şiirle Tur Abdi"nin sanmtırak
topraklannda. Şiirsiz bir yaşam yer-
siz yurtsuzluk, dılsizlik gıbi geliyor
bana! Bunu düşünüyorum en çok
Süryani taş ustalannın bir şiir gıbi iş-
lediklen evlerin alınlıklanna bakar-
ken. O adımlarla Camî'mn şiır bah-
çelerinedüşüyoryolum. "ŞairKkbos-
tanı"nda ettiği sözlere bir bir bakma-
mak ne mümkün!
Sonra, anasından kör olarak doğan
Maveraünnehirli şair Rudegî'nin öy-
küsünü anlatır
u
._sekizyaşındabütün
Kuran'ı ezbetiedi. Okuma öğrendi, şi-
ir söylemeye başladı. Sesinin güzeüiği
dolayısıvla çalgıcılığa heves etti. L t öğ-
rendi, bu sazda üstat oldu. Samano-
ğullanndan Nasr bın Ahmet onu ter-
biye etti Derler Id; Rudegfnin iki >üz
kölesi vardı; dört >üz deve yükünü ta-
şırdı. Ondan sonra gelen şaitierin hiç-
biri bu kadar servet ve kudrete sahip
olmamıştır. Rivayet edenlerin sözüne
10 sanatçı katılıyor
Bandırma 'da
'Göçrnen
Yansımalar'
Kültür Servisi - 'Göçmen Yan-
sımalar' adlı çağdaş sanat sergı-
si, '15. lluslararası Bandırma
Kuşcenneti Kültür ve Turizm
Festivali' kapsamında dün 'Eski
Tekel Deposu' bınasında açıldı.
12 Haziran'a dek sürecek sergi,
farklı kültürel alt yapılara sahip
on sanatçınm sipesifik ve ensta-
lasyon çahşmalanndan oluşuyor.
Sergide, ElenaCologni,Selçuk
Günşık, Michalis KokkoBadis,
Charles KrieL Sohcila Namini,
Denizhan Özer, Ferhat Özgür,
Peter Towse, Bora Türkkan ve
aynı zamanda sergının küratörlü-
ğünü yapan Gülsen Bal' ın yapıt-
lan yer alıyor.
Festivalin temasına paralel
olarak sergi, doğayı. kişi ve top-
luluklann göçünü, hissedilir ve
hissedilmez fiziksel ve sosyal
kayıplan. yeniden şekillendiril-
miş gerçek olgulan ve olası ye-
niden yapılanmayı yansıtmakta.
Doğduklan topraklardan periyo-
dik olarak kopmalanyla birbirle-
rine bağlı olan sanatçılar, sergi-
de yer alan yapıtlanyla. 'Göçer,
göçmeniik ve melezük' konulan-
ru sorguluyorlar.
Kültürel mekânsızhğın para-
metrelerini 'idmSk' ve 'farkhh-
ğm' sınırlannı zorlama sorunsa-
lı çerçevesinde ele alırken insan-
lan geçici olarak birbirinden ayı-
ran kültürel değişikliklerin port-
resini ortaya çıkartmaya çahşı-
yorlar.
'GöçmenYansımalar', Gülsen
Bal'ın benzer temalı ve üç deği-
şik başkentte ve en son Nisan
2002'de Ankara'da açılan sergi-
lerinin devamı niteliğinde.
bakılırsa şiirleri yüz cilt rutmuşrur.
Şerhi Yeminî adh eserin anlattığına
göre, Rudegî'nin şiirleri bir milyon üç
yüz beyite varmıştır."
Dilsizliğin diline, hayatı anlamanın
sırnna kapılar açar. Bir dilin kardeş-
liğınden söz eder Camî.
* • •
Deyrulzafaran ile DeyTelumur ara-
sı yol aldıkça Anadolu'nun solan
renklennı düşünüyorum. Arada bir
dönüp dönüp göz attığun. Seyit Alp'ın
Dino ile Ceren'ı Cızre-Botan beyle-
rinin şenlikli günlenne uzandınyor
beni.
Hasankeyf 'te binlerce yıllık tarihin
diline dönüyorum yüzümü.
u
Mem û
ZûTi, "Levla Ue Mecnun"u. "Kerem
ileAslTyı, "RomeoileJuliyet
w
i anım-
sıyorum. Bir dilin kardeşliğine bizi
götüren sözlenn bugünkü anlamına
baktıran bir şairle, Bejan Matur'la
yol alıyorum bu coğrafyada günlerdir.
Kerem'in çölünden geçmişçesine
sözler ediyor Tüllere sannmış çöl-
de ölümümü bekliyorum. Sakinim. /
Yok bir gece bu. / Sabah uyanacak aş-
kı konuşacağc Ne çok sürdü diyecek
bana. Ne uzun sürdü hayat" ("Onun
Çöhînde")
Acının ağıda, dilsizliğin dile dö-
nüştüğü yerde duruyor şair: "Keskin
bir kılıçla toprağa çizümiş / Dar ve ka-
vuşmasız sokaklar. / Kan izi, kaçıyor
hayat / Küf. eski yurdun belleginden
akarak, / Giriyor duvarlara." ("Çürü-
ejan Matur'un
şiirinde Doğu'nun
hüznü. acının
bendinden geçmenin
sızısı var. Bir dil
yangını üzerine
kuruyor sözünü.
Kardeşi oluyor
saklısında taşıdığı
sözcüklerin. O yoğun
imgelemindeki
damıtılmışlık bundan
biraz da. Şiirin hayatın
içinden ağıp gelen bir
deyileniş olduğunun
bilinciyle yazıyor.
0nun dil yurdunda
gezinirken bunu daha
iyi anlıyorsunuz.
me, Tanndan Giztenen").
Matur'un şiirinde Doğu'nun hüz-
nü, acının bendinden geçmenin sızı-
sı var. Bir dil yangını üzerine kuruyor
sözünü. Kardeşi oluyor saklısında ta-
şıdığı sözcüklerin. O yoğun imgele-
mindeki damıtılmışlık bundan biraz
da. Şiirin hayatın içinden ağıp gelen
bir deyileniş olduğunun bilinciyle ya-
zıyor. 0nun dil yurdunda gezinirken
bunu daha ıyı anlıyorsunuz.
Ayin Büyüttüğü Oğullar, 0nun Çö-
lünde şıirinin geldiği kavşağı anlatı-
yor bize. Dilin çengine, sözün yurdu-
na dönerek yazıyor. Bir arayışın, bir
sürüklenişin; sesini bulmanın. yaşa-
nan yangınlann dilini kurmanın yol-
cusu bir şairdir o.
OKUMA ÖNERILERI
* Bejan Matur: Rüzgâr Dolu
Konaklar, 1996; Tann
Görmesin Harflerimi, 1999;
Onun Çölünde; Avın Büvüttüğü
Oğullar, 2002, Metis Yayınları.
* Molla Camî: Baharistan,
Çev: M. Nuri Gençosman,
1989, MEB Yay.
* Sâdi: Ateş ve İpek, Çev.:
Kenatt Sarıalioğlu, 1999, lyi
Şeyler Yay.
* Furûğ, Bir Başka Doğuş,
Çev.: H. Gülcan Topkaya,
2002, Om Yay.
* Nizar Kabbani, Hüzünlü
Irmak, Çev.: Metin Fındıkçı,
2000, lyi Şeyler Yay.
BELLEK KUTUSU
"Bir şair hekime gitti.
Kalbimde bir şey düğümleniyor,
bana sıkıntı veriyor. Kalbimden
bütun vücudııma bir domıkluk
geliyor, tüylerim ürperiyor,
dedi. Hekim ince bir adamdı.
Sordu: Henüz hiç kimseye
okumamış olduğun taze bir şiir
var mı? Şair cevap verdi: Evet.
Hekim işaret etti: o halde oku;
hasta okudu, doktor tekrar
okumasiM söyledi, şair bir
daha okudu. Hekim, o halde
kalk, dedi; artık kurtuldun!
Senin kalbinde düğümlemp de
kuruluğunu dışarı atmak
istediğin hastalık, işte işte bu
şiirdi. Onu kalbinden çıkanp
atmakla sağlamlaştın."
Molla Camî
Günümüz şıınne getirdiği sesı
önemsiyorum. Yapaylıktan, sığlıktan,
söz yığınından annmış bir şiirin muş-
tusunu veriyor şair. Tenin altındaki
rengı göstenrken o derin sızının labi-
rentlerine döndürüyor, hayatın için-
den gelenın nasıl şiirsel söz olabile-
ceğini de ustalıkla işliyor. Bejan Ma-
tur, "yeni şiir"imizin engin sesi ol-
mak yolunda.
Mezopotamya coğrafyasındaki bin
bir rengin, sesin, mekânın gezgini ol-
duğum günlerde beni karşılayan Ayin
Büvüttüğü Oğullar'ın \e Onun Çö-
lünde'ki şiirlerin bana anlattığıdırbu.
Bır dilin kardeşi olmanm büyüsünü
getiren şairi selamlamak düşüyor bize
de.
9. Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali 8 Haziran'da başlıyor
Açılış 'Aida' fle yapılacakNENA ÇALİDİS
9. Aspendos L luslararası Opera ve
Bale Festrvali 8 Haziran-6 Temmuz
tanhlen arasında .Antalya'da yapıla-
cak. Devlet Opera \e Balesı Genel
Müdürü Remzi Buharalı festn ali de-
ğerlendirdi.
- Festrvalde yer alacak eserlerin se-
çimlerini neler doğrultusunda yapD-
nız?
REMZİ BUR\RAL1 - Etkınlıkler
antık mekân ıçınde gerçekleştiği için
olabildiğince seçicı davranıyoruz.
Aspendos insanlan etkilıyor onun
içinde izleyiciye heyecan katacak ka-
litede eserler seçmeye özen gösteri-
yoruz. Festnalımiz Verdi'nin .\ida
operası ile açılacak. Aynca program
kapsamında Ankara Devlet Opera ve
Balesi 'Aida' ve 'Saray'dan Kız Ka-
çurma'yı, tzmir De\ let Opera ve Ba-
lesı "Norma'yı. Prag Devlet Operası
'Nabucco'yu. Antalya Devlet Opera
ve Balesi 'Kamehalı Kadın'ı, İstan-
bul De\let Opera ve Balesi 'IV.Mu-
rad'ı. Özbekistan Ne\aı Tiyatrosu
Bolşoy Balesi 'KuğuGöhTnü, Ispan-
yol Ulusal Balesi •Fuenteovejuna'yı,
Mersin De\ let Opera ve Balesi 'Tos-
ca'yı \e Litvanya Ulusal Opera \e
Bale Tiyatrosu 'Romeo ve Julief i
sahneleyecek. Opera ile açılan festi-
valimiz bale ile kapanacak.
- Festivan" gerçekleştirirken maddi
olarak karşılaşüğınız zorluklar oldu
mu?
BUHAR4LI - Ülkenin ıçınde bu-
lunduğu finans sorunu bizi de ilgi-
lendiriyor. Finans kaynaklanmız da-
ha güçlü olduğu takdirde. dünyanın
önde gelen opera ve bale toplulukla-
nna evsahipliği yapma şansına sahip
olacağız. Kültür Bakanlığımız. Dev-
let Opera ve Balesi Genel Müdürlü-
ğümüz ve Türk Tanıtma Fonu bütçe-
leri ile gerçekleşen festivalimizde
çok güç olmasına rağmen belli ve
De\let Opera ve Balesi Genel Müdürü Remzi Buharalı. 10. yıhnda As-
pendos Festrv ali'ni, A\rupa FestivaDer Birüği'ne üye japmaja çalışıyor.
önemli isimleri getınyoruz. Bazı ku-
ruluş ve kurumlarla yaptığım görüş-
melerim neticesiz kaldı. Kültür Ba-
kanlığı'nın ve Devlet Opera ve Ba-
lesi Genel Müdürlüğü'nün değil ül-
kenin festivali olan böyle bır etkinli-
ğe özel sektörün kayıtsız kalmaması
gerekir. Biz, kimse festivalin tüm
bütçesine sponsor olsun demiyoruz.
İdarecilenn kendi inisıyatıfleri doğ-
rultusunda yapabilecekleri mantıklı
bir katkı bize yeter.
- Festrv al bu yü dokuz yaşuıa basa-
cak. Bu süreç içinde nasıl bir yol kat
ettiniz?
BUHARALI - Bu noktaya gelınce-
ye kadar çok özAerili çalıştık. Bizi en
mutlu eden. festıvalin dünya tarafın-
dan tanınır ve beklenir hale gelmesi.
İlk yıllarda yabancı ulke toplulukla-
nnı bız davet ederken artık onlar ka-
tılmak içın kendılen baş\-uruyor.
- Festival özellikle Türldve'nin tanı-
onuna da katkı sağlıyor...
BUH\R\LI - Türİdye' nin tunzm,
kültür ve tanh yönünden yabancı iz-
leyicileri hayrete düşüren bir diğer
nokta da Türkiye'de opera-balenin
yapılması ve etkinlikte Türk toplu-
luklann yer alması. Bu sayede Tür-
kiye'nin çağdaş imajmı ortaya çıka-
nyorsunuz.
t
Ses 90 desibeli aşmayacak'
- Antik tiyatrolann mimari yapıla-
n çok hassas. Siz bu konu hakkinda
ne düşünüyorsunuz?
BUHARALI - Sahip olduğumuz
antık tiyatrolanrmzın tüm doğa hare-
ketlerine karşın ayakta durmalan bü-
yük bir kazanç. Onlara sahip çıkma-
lıyız. Bunun için hem arkeologlara
hem de bilim adamlannın bilgilen-
ne ihtiyacımız var. Bu tarz mekânlar
hassas olduklan için yapılan etkinlik-
lerin sadece insanın doğasındaki ses-
lerle yapılması gerekir. Eğer bunla-
ra amfi ve hoparlör eklenirse muhak-
kak zarar verir. 90 desibeli aşan ses
düzenıne izin venlmiyor, çünkü çı-
kan her ses yapıya zarar v eriyor. Ai-
da'nın çok görkemli olan zafer sah-
nesindeki müzik zirveye ulaştığı
nokta da bile verilen bu desibele ya-
naşmıyor. Onun içın de bizim orada
festival düzenlememize müsaade
ediliyor. Aksine bize de müsaade et-
memeleri gerekir. Bu mekânlara sa-
dece müzik değil. on binlerce insa-
nın ginp çıkması da zarar venyor. In-
sanlann, o taşlar üstünde yarattıkla-
n sürtünmeler zaman geçtikçe eri-
melereyol açıyor..
- Onuncu yıl kudamalan için nasıl
bir etkinlik düşünüyorsunuz?
BUHARALI - Onuncu yılda unu-
tulmayacak bir şeyler yapmak isti-
yorum. Nasıl olacağını bilmiyorum
ama operayı tüm dünyaya se\diren
Lucciano Pa\ arorti, Placingo Domin-
go ve Jose Carreras gibi isimleri fes-
tivalimize davet etmek istiyorum.
Özellikle de bu yüzyılın yaşayan ef-
sanesi Domingo'yu. Tabii bunun bel-
li bir maliyeri olduğunu da biliyoruz.
Aynca ülkemizde Domingo'nun ka-
şesini ödeyecek sponsorlann oldu-
ğunu da düşünüyorum. Festivali
onuncu yıhnda Avrupa Fesrivaller
Birligi'ne üye olma noktasına getir-
mek istiyorum. Bu konu hakkinda
diyologlanmz devam ediyor. Avrupa
Festivaller Bırliği üyesi olan İstan-
bul Kültür ve Sanat Festivali ile An-
kara'da bulunan Sevda Cenap And
Müzik Festivali'ne Aspendos Opera
ve Bale Festivali'nin müracaatını de-
ğerlendiriyoruz, bu konuda sizin fık-
riniz nedir diye bir görüş istediler.
Bu araştırmalar neticesinde birliğin
yöneticilerinı festivale davet ettik.
Eğer önümüzdeki yıl, A\Tupa Festi-
valler Birligi'ne girersek bu projele-
rimizin gerçekleştiği anlamına gelir.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Sizin Tıyatronuza
Neden Gelsinler?
Bu yazıyı. ülkenin bütun tıyatrolarına aynı ya-
kınlıkta ve aynı uzaklıkta bıri olarak yazıyorum.
özellikle kastettiğim hiçbir tiyatro yok. Ancak,
yıllardır yaptığım gibi, bugünkü tiyatromuzun
belli bir türüne göndermede bulunuyorum.
Amacım, onların gocunmalarını sağlamak. Ti-
yatro etiklerinden, seyirciye saygılarından ya-
şamları boyunca ödün vermeyenlerin önünde
ise yine yıllardır yaptığım gibi, bir kez daha say-
gıyla eğiliyorum.
Bir tiyatro sezonu daha bitti, ve değerlendir-
meler hemen başladı. Yıllardır beni çıldırtan
yargı da hemen boy gösterdi: Seyirci gelmiyor!
Yani top, yine karşı tarafa atıldı. "Seyirciyi ge-
tiremiyoruz!" itirafını ise hemen hiçbir ağızdan
duyamıyoruz.
O halde hemen belirteyim: Haklısınız, seyir-
ci gelmiyor, çünkü artık çoktandır onu tiyatro-
\ann\zagetiremiyorsunuz. Aslındaseyirciyeal-
dırdığınız da yok. Onu tanıma yolunda hiç ça-
ba harcamıyorsunuz. Sizin için her seyirci, gi-
şelerinize gelip biletını alacak bır kelleden baş-
ka bir şey degıl, ve zaten sayımlarınızı da bu-
na göre yapıyorsunuz. Kaç seyirci geldi? Buna
karşılık, kimlerdir şu gelmeleri beklenenler; bı-
zim sahnelerımizde neyı görmeyi beklerler;
beklentileri ne zaman karşılanmamış olur- bu
türden sorular, sizi hiç ilgilendirmiyor.
Zamanı geldiğinde, oyununuzun provalarına
başlıyorsunuz. Sahneniz dışarıya kapalı. Oyun
metni ve oyuncular somut. Seyirciniz ise ola-
bildiğince soyut; yani, tam anlamıyla varsayım
ürünü. Ama bu, somutluk temelinden yoksun
bır soyutluk, o nedenle de yanlış. Kapalı kapı-
ların ve sahnelerin arkasında, kendi aranızda
hazırlanıyorsunuz. Sonra perdelerinizı açıp
oyununuzu oynuyorsunuz. Bundan sonrasını
ise biliyoruz. "Seyircianlamadı!" ya da "Seyir-
ci gelmiyor!" yakınmaları, daha doğrusu, yar-
gıları!
Hayır, içtenliklesöylüyorum, beklemeyin! Siz
bu körleşmenizde direndiğıniz sürece, seyirci-
niz olmayacak. Çünkü tiyatro seyircisı diye ni-
telendirdiğıniz ama tanımadığınız kitlenın bek-
lentısi, bir temsıl süresi boyunca kendisine
oyun oynanması değil, içinde yaşadığı, yaban-
cısı olmadığı gerçeklikten parçaların sunulma-
sıdır. Böyle yapılmalıdır ki, seyirci kendini anla-
madığı değil, fakat tanışı olduğu bir dünyada
bulsun ve o dünyanın gerçekliğiyle, o gerçek-
liğin içinde kendi konumuyla hesaplaşma ge-
reksınımini duysun!
Oysa sizler, yıllardır seyirciye oyun oynama-
ya öylesine alışmışsınız ki, bırakın sahnelerini-
ze onun dünyasını getirmeyi, artık o seyircinin
diline bile yabancılaşmışsınız! Burada söyledi-
ğim, yalnızca günlük konuşma dili değil. Bir
halkın dili, o halkın yüzyıllardır kendi kültürün-
den kaynaklanma dünyaya bakış biçimidk; ko-
nuşma dilıyle, yazı diliyle, sözlü ve yazılı ede-
biyat bırikimiyle, söylencelerı ve masallarıyla,
atasözleriyle ve özdeyişleriyle, kendi ımgeleri-
ni, düşlerini yaratma biçımıyle, içinde yüzyıllar-
dır yaşadığı bütündür halkın dili. Sahneleriniz-
de yeni tiyatro dillerinin yaratıcıları olabilirsiniz;
ama sizin en büyükgafletiniz. yeni bir tiyatro di-
lini, yukandaki anlamda halkın diline dayandır-
madan yaratabileceğinizi düşünmek! Tiyatro
dilınizi halkın dilini umursamadan oluşturmaya
kalkıştığınızda, halk da sizin tiyatronuzu umur-
samıyor!
Yazdığmız oyunlara gelince; çoğu, yaşadığı-
nız ortamın gerçekliğiyle ılintisiz. Kimi zaman
büyük yabancı ustalardan ve akımlardan esin-
leniyorsunuz; ama onların yarattııkları biçimle-
ri bu ortamın içerikleriyle besleyemedığiniz
için, seyircinize yabancılaşıyor, onların önüne
sonuçta yalnızca bulanık hkbunalım edebiya-
tı koyuyorsunuz.
Sonuç olarak sizler, seyircilerimize yalnızca
oyun oynuyorsunuz, ve bu oyunlannıza kan-
mayıp gelmedıklerı için de onları suçluyorsu-
nuz!
e-posta: ahmetcemalfr/ superonline.com
acem20« hotmail.com
Türk resminin ustaları Bursa'da
• Kültür Servisi - Uludağ Üniversitesi
Güzel Sanatlar Galerisi'nde dün başlayan
•Çağdaş Türk Resminden Bir Kesit' adlı
sergideki 25 yağlıboya eser Uludağ
Üniversitesi Rektörlüğü Kültür Sanat
Kurulu tarafından Kültür Bakanlığı
Koleksiyonu'ndan seçildi. 18 Haziran'a
kadar sürecek sergiye Cavit Arrnaca,
Orhan Peker, Hasan Pekmezci, Adnan
Turani, Muharrem Pire, Aydın Ayan.
Vuran Yurdakul. Mehmet Güleryüz.
Zafer Gençaydın, Zeki Şahin, Tunç Tanışık,
Nuri Abaç, Habip Aydoğdu, Osman Zeki
Oral. Kayıhan Keskinok, Nevzat Akoral,
Hüsamettin Koçan, Oya Kınıklı. Devrim Erbil,
Bilal Erdoğan, Kainat Berkant Pajong,
Cihangir Vefa Öztürk, Dinçer Erimez ve
Gencay Kasapçı katılıyor.
BUGÜN
• CEMİL TOPLZLU AÇHOIAVA
TÎYATROSU nda 'Yapı Kredi Sanat Festhali'
kapsamında 21.15 'de Azucar Moreno konseri.
(0 212 252 47 00)
• IŞKÜNİVERSrrESİ'nde 20.30'da
'Geleneksel Bahar Konseri'. Solistler: Dimitar
Burov (keman), Nihan Yapan (piyano).
(0 212 286 29 60)
• ROIELtHtSARI'nda 'II. Rumelihisan
lîyatro Buluşması' kapsamında 21 OO'de Ojiın
Atöljesi'nden Zuhal Olca\'ın 'Siyah-Beyaz'
dinletısi. (0 212 358 02 5~7)
• BEKSAV'da 'Theo Angelopoulos
Filmleri' kapsamında 14.30da 'Pushı
Manzaralar', 17.00'de 'Kumpanyair ve
19,30'da 'Sonsuzluk ve Bir Gün'
(0 216 349 91 55)