24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 HAZİRAN 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYR HABERLER TMB Başkanı Özdemir: Bakan Derviş, seçimin ne olduğunu bilmiyor Ekonomi seçimikaldırmazANKARA (A\) - Türkiye Müteahhit- lerBirJiğı (TMB) Başkariı Nihat Özde- mir, bir erken seçime kesimlikle karşı ol- dıddanıu belırterek "Sayıaı KemaJ Der- viş seçimin ne demek olduğunu bilmiyor, g«>nnemiş o, ABD'deki seçam gibi zanne- dS\or"dedi. "Özdemir. 2002 'nin ekonomide bir ge- çiş dönemı olduğunu belirterek, bır erken seçim halinde bu yılın da lcaybedileceği- ni vurguladı. Erken seçimin Türidye için çok büyük bir yanlış olacağını belırten Özdemir, Türİdye'de seçim ortamına girilmesi ha- linde bütün hesaplann şaşacağıru ifade et- ti. Böyle bir ortamda herkesüı seçimi ka- zanmak için varsa elindeki devlet imkâ- ru dahil her olanağı kullamacağını ileri süren TMB Başkanı. "Tûrk miiteahhit- lerioJarak 2002\Jebirseçiıne kesinfikJekar- şrnz. Ekonomi bunu kaldıramaz. seçim 2003 yıiı sonbahanndan önce yapılma- mahdır'' diye konuştu. Bayındırİık ve İskân Bakanı Abdfil- kadir Akcan'ın açıkladığı 3. boğaz köp- rüsüne ilişkin görüşlenni de ifade eden Nihat Özdemir, yap-işlet- devret yön- temiyle gerçekJeştirilecek bu projenin oldukça ilgi göreceğini söyledi. Dünya- da 400 mılyar dolarlık paranın gitmek için adres aradığını vurgulayan Özde- mir şöyle devam etti: "Biz de bu finansmanı cezbedecek projeler bulmalıyız. 3. boğaz köprüsü, yabancılan Türkiye'ye çekecek önemli bir projeolacakür. Bugün boğaz köprii- lerinin her biri yüda 50 mih on dolar ge- Kr sağfayor. Bu nederde burava yaünla- cak para hızia geri dönecektir. Burada önemli olan halkuı da cefa çekmeyece- ği bir geçiş ücretinin betirlenmesidir.'' Yeterli ödenek bulunmaması nedeniy- le Türkiye'nin proje mezarlığı halinegel- diğini öne süren Özdemir, normalde en geç 5 yıl içinde bitinlecek projelerin Tür- kıye'de ancak 15-20 yılda tamamlanabil- diginedikkatçekti. Bütçenin yeterli kay- nağa sahip olmaması nedeniyle yanm kalan projeler için bütçe dışı kaynaklara yönelinmesini isteyen Nihat Özdemir şunlan söyledi: u Yanm kalan projeler için fonlar yara- üimah. Meksika gibiüikelerbunu yapnıış. Petroi vepetrol ürünlerinden pa\ aJınabi- lir. bu ciia miktar oiur ama. sonuçta bü- vük bir kavnak ortaya çıkabüir. Ülkemiz- de petrolün yanı sıra lastik. araba ve ye- dek parça sanşmdan da aJuıacak fonJar- la geKr saglanabilir. Bu gelir karavollan- na aktanlarak en azından karayoüaruıın yıOardır bitirüemeyen projeJeri bir an ön- ce tanıamlarur ve ekonomiye kazandın- hr. Aynı şeküdeyözde 55, yüzde 45 mode- li var. Yüzde 55 istihkak, yapıldıkça, böt- çeden; yüzde45 iseyapımcı kunüuşa3ya da4yıl vadeliHazinekağıdıverilerek kar- şılanıyor. Devlet zaten 3-4 yıl sonra bu pa- rayı vermeyecek mi? Paraya ihtiyacı olan müteahhit bunu kırdırarak finansman ihtiyacını gideriyor. Şantiyeierin çaJışma- ması daha köni, berkes buna razL Önem- li olan bu projelerin bir an önce bitirüme- sL Başka çare de yok." Proje mezarlığının devamı halinde eko- nominin de cıddi olarak bundan büyük za- rar görece|ini ıleri süren TMB Başkanı Özdemir, hükümetın. getirdikleri bu öne- rileri değerlendirerek soruna bir an önce çözüm getirmesi gerektiğini ifade etti. ANAP lideri Mesut Yılmaz: Portekiz idamı 1867'de kaldırdı • AB ülkeleri içinde genel ve özel şartlarda ölüm cezası olmadığını belirten Mesut Yılmaz, "savaş ve yakın savaş durumlan dışında" idamın tümüyle kaldırıldığını söyledi. ANKARA (AA) - Türkiye'de ölüm cezasının kaldınhnası yönünde tartışmalar sürerken Avrupa Birligi ülkelerindeki durum, çarpıcı bir tabloyu ortaya koyvıyor. Idamı kaldıran ilk ülke 1867 yılında Portekiz olurken Ingiltere, yasalanndan idamı en son çıkaran AB üyesi oldu. Devlet Bakaru ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, AKP Aicsaray Milletvekili Ramazan Toprak'ın soru önergesini yanıtlarken Avrupa Brrliğı üyesi ülkelerde ölüm cezası konusundaki durumu degerlendirdi AB üyesi üikeler içinde genel ve özel şartlarda ölüm cezasını koruyan ülke olmadığını belirten Yılmaz, üye tüm ülkelerin Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi'nin ek 6 numaralı protokolü çerçevesinde "savaş ve yakm savaş durumlan dışında" ölüm cezasını tümüyle kaldırdıklannı ifade etti Protokole çekince konulmasına olanak bulunmadığına işaret eden Yılmaz, son olarak Ingıltere'nin 27 Ocak 1999 yılında imzaladığı protokolü, 2 Ekim 2000de yürürlüğe giren a Human Rights Act 1998" adlı kanunun ekleri arasına sokarak Ingiliz hukukunun bir parçası haline dönüştürdüğünü kaydetti.Yılmaz, Avrupa Konseyi'nin 3 Mayıs 2O02 tarihinde Vilnius'ta yapılacak 110. Balkanlar Komitesı toplantısında imzaya açılacak olan 13 numaralı protokolün ise ölüm cezasının savaş ve yakın savaş durumlan halinde dahi uygulanmamasını öngördüğüne dikkati çekti. Yunanistan'da sürüyor Yunanistan dışmdaki AB ülkelerinin \ 3 numaralı protokolden önce anayasal ve diğer hukuki düzenlemelerle ölüm cezasını savaş ve banş durumlan dahil tüm suçlar için kaldrrdıklannı belirten Yılmaz, Yunanistan'da askeri ceza kanununun savaş (savaş, silahlı ayaklanma, kuşatma ve genel seferberlik) döneminde ölüm cezasına imkân verdiğini bildirdi. Yılmaz'ın verdiği bilgiye göre, AB üyesi üikeler arasında ölüm cezasını ilk önce Portekiz kaldırdı. Portekiz'i ızleyen ülke, 82 yıl aradan sonra Almanya oldu. Almanya, 2. Dünya Savaşı'nın ardından idamı kaldınrken birçok AB ülkesi ise 199O'lı yıllardan itibaren bu cezayı yasalanndan çıkardı. CİZMEDEN YUKARI MUSAKART [email protected] Çalışma Bakanı 3 yılda yolsuzlukla mücadele ettiklerini açıkladı Okuyan: 249 kişiyi tutuklattım ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) -Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, 3 yıllık görevi süresince bakan- hk ve bağlı kurumlarda yolsuzluk ve usulsüzlü- ğe karşı büyük mücade- le verdiklerini, 124'üku- rum personeli olmak üze- re 249 kişinin tutuklan- dığını söyledi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, bakanlık ve bag- h kuruluşlarda 3 yıl için- de yapılan icraat konu- sunda bilgi vermek üze- re basın toplanhsı düzen- ledi. Çalışma Bakanı, 1 Haziranl999ilel5Mart 2002 tarihleri arasında yolsuzluk ile mücadele kapsamında 3 bin 510 adet rapor duzenlendiği - Sosyal Güvenik Bakanı Okuyan, Avrupa Birli- gi 'ne en hazır hale gelen bakanlığın Çalışma Ba- kanlığı oldufunu sa\Tin- du. Okuyan, 14 bin kişi- • Bir basın toplantısı düzenleyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Okuyan, 60-70 yıldan beri çıkanlamayan yasalan uygulamaya koyduklannı söyledi. ni anlattı. 60-70 yıldan beri çı- kanlamayan yasalan uy- gulamaya koyduklannı söyleyen Çalışma ve nin işsizlik sigortasından yararlandığını. 1 yıl son- ra işsizlik sigortasının daha iyi duruma gelece- ğini söyledi. işsizlik Si- gortası Fonu'nda 3 kat- rilyon 196 trilyon lira pa- ra bulundugunu belirten Okuyan, bu fonun Tür- kiye'deki mevcut fonlar içinde en iyi şekilde ne- malandınlarak yönetil- diğini savıındu. Okuyan, sosyal güven- lik kuruluşlanyla ilgili bilgi verirken 1972 yı- lında kurulan Bağkur'un 5 yıl sonra 100 bin kjşi- ye tek kuruş prim ödeme- den aylık bağladığını, Bagkur'un adeta iflas et- tirilmek üzere oluşturul- muş bir kurum olduğu- nu söyledi. IRMIKIAYDIN ENGÎN aenginrs doruk.net.tr Günlerdir yazılıp çızilenleri okuyoruz. çevremızde söyle- nenlen işitiyoruz, belki bizzat kendimiz benzen sözler edıyo- ruz. Bıraz uzaktan bakmayı -be- cerebilırsek- deneyelim mi? Dıyelim Ecevit, büyük med- yanın yüce talimatlarına uya- rak çekildi. Neolur? Aslında daha kökten bir so- ruyla "8u hükümetten daha kö- f .üsü ne olur" da diyebilirdik. Ardından ikiz krizleri bunlann döneminde ve bunlann elleriy- eyaşadığımızı, birgecedege- irlenmızinyanyaindiğini, insaf- iizcayoksullaştığımızı, milyon- arca iyi eğitimli kişınin bir ge- :ede ışsız kalıverdiğini ve ha- în iş umudu olmaksızın bek- îdiğinı; çareyi bunlann bula- nadığını, bir "krizden çıkışprog- 3mı" üretıp uygulamayı bile eceremediklerinı, Dünya Ban- ası'ndan Kemal Derviş'i trans- ;r ederek ondan medet um- uklannı anımsatırdık... Üçurun yıl boyunca "Apo'yu iaJımmı, asmayalım mı?Asar- \k elımize negeçer, asmazsak 'antamız ne olur?" gibisinden Diyelim Ecevit Çekildi...iğrenç ve utanç verici birtartış- ma içinde itışip kakıştıklannı ek- lerdik... Onun da ardından kendileri- nın bıle sahıp çıkamadıkları bir af kepazeliği yaratarak huku- kun ırzına geçtıkterini ymelerdik... Türkiye'nin AB'ye uyelığı gi- bi kilit bır sorunda bile mertçe ortaya çıkıp ya "Biz AB 'ye gir- mek istemiyoruz" ya da "AB'ye gireceğiz. Oyüzden de AB üye- liğinin koşullarını yerine getiri- yoruz" diyemediklerini; ya/pa- laya sendeleye, tükürdüklerini yalaya yalaya bir şeyler yaptık- larını ya da "mış gibi" yaptıkla- nnı söylerdık... Ve kestirmeden sorardık: - 8u hükümetten daha kötü- sü ne ola, nasıl ola ve ne yapa ki? ••• Ama öyle yapmayalım. Baş- lıktaki yalın soruda kalalım: - Diyelim Ecevit çekildi... Ne olur? MHP, hemen zaten alesta bekleyen beş on milletvekılini transfer edip çoğunluk partisı olur ve Cumhurbaşkanı da hü- kümet mührünü zorunlu olarak Devlet Bahçeli'ye verir. Dev- let'in başına Devlet geçer. Diyelim: Evet, öyle olur. Türkiye Afganistan'a yolladı- ğı askerleri geri mı çeker? Irak'a olası bir savaşta Incırlık'i ABD'ye açmaz mı? AB'ye dönüp "Gir- mıyoruz ulan" diye naralanır mı?IMFye dönüp, "Vermezsen verme lan dolarları" diye efe- lenebilir mi? IMF buyruğu ile özerkleştirilmiş Merkez Banka- sı Yasası'nı değ/ştirip banknot matbaasına günde üç vardiya yaptırıp seçim ekonomisi uy- gulamaya geçebilir mi? Bunlardan herhangi birine kalkıştığı anda dolar2 milyona, dandik de olsa bir gösterge olan borsa dibe vurmaz mı? Diyelim böyfe olmadı da Mec- lis ite kaka da olsa erken seçim kararı aldı ve teknokrat ağırîık- lı bir seçim hükümeti kuruldu. Ne olur? Ufak tefek (ve asla büyük te- fek değil) sapmalar dışında han- gi babayiğit IMF reçetesinin dı- şına çıkabılir: ABD buyruğunu duymazlıktan gelebilir? • • • Yanılgı, bu hükumetı biristik- rar unsuru olarak görmekte. Daha doğru bir deyişle istikra- n (o da ne menem bir istikrar- sa) bu hükümetin bir becerisi olarak görmekte. Bir istikrar yaşadığımız doğ- ru. Ama bu, sıgortası bugünkü koalisyon, bugünkü başbakan, bugünkü başbakan yardımcıla- n olan bir istikrar değil. Istikra- rın sigortası IMF'dir, ABD'dır. Bu istikrardan hoşnutsanız ve yararlı buluyorsanız... Kork- mayın, istikrar sağlam kazığa bağlı. Bu yargıdan kuşkunuz varsa belleğinızi biryoklayın bakalım. Telekom tartışmalannda ca- ka satan Enis Oksüz diye bir bakan vardı. Şimdi nerde o? Devlet Bahçeli'nın Bakanlar Kurulu toplantılarında Kemal Derviş'e posta koyduğuna iliş- kin haberler vardı. Peki, sonra kimin dediği ol- du? MHP'nin hükümetteki yiğitle- ri, IMF'ye verilen niyet mektu- bunu Kemal Derviş kendilerine göstermeden yazıp yolladı di- ye yaygaralar kopardılardı. Peki sonra ne oldu? Nıyet mektubundasatırsilindi, virgül değişti mi? MGK'nin sivil ve asker ka- natlannın ölüm cezasıyla ilgili, Kürtçe yayınla ilgili bir dizi kos- taklanmalarına defalarca tanık olduk. Peki sonra ne oldu? Keza MGK'nin sivil ve asker kanatlarının AB üyelıği üstüne "Girerizama onurlugirehz"den başlayıp "lcabındagirmeyiz"e kadar uzanan kafa tutmaları vardı. Peki sonra ne oldu? • • • Yani Ecevit çekilırse ülkeye bır şey olmaz. Olsa olsa Ecevıt'e bırşey olur. Şöyle terliklerinı ayağına ge- çirip, evdeki koltuğa yaslanıp "Rahşan bana bir bardak çay, birde şu şiirkitabını verebilirmi~ sin?"der. Eh, bu da onun için iyi olur!.. Kupadan önce vergi armağanı mı? Dünya Kupası karşılaşmaları başlarken, Plan-Bütçe Komisyonu'nun gündemıne de 3 büyük futbol kulübünün istemi olan "vergi düzenlemesi" getirildi. TBMM Başkanveki/i Yüksel Yalova'nın hazırladığı yasa önerisı, sporculara önemli bır vergi ayrıcalığı sağlıyor. Şu anda ücretlilerle aynı oranda vergi ödeyen sporculann "serbest rneslek sahibi" sayılması ve "götürü usulden" vergi ödemeleri oneriliyor. Daha da önemlisi, "kazançlannın yuzde 50'sinin gıder olarak vergiden muaf olacağı"na hükmedilıyor. Milletvekıllerı de "kupa coşkusuna" kılitlenmışti; ama memurun, işçinın, çiftçinın yüksek oranda vergi odedığı ekonomık bunalım ortamında futbolculara getirilen ayncalık gözden kaçmadı. Öneri, Maliye kökenli mılletvekillerinin direnişiyle karşılaştı. İlk eleştiri DYP'Iİ Oğuz Tezmen'den geldı: "Bu, vergi sıstemıni tahrip etmektir. Hem trilyonlar kazanacak, hem zengin olacak hem de gelirinin yansı vergiden muaf olacak! Çok adaletsiz bır düzenleme. Kulüpler hem mılyonlarca dolar harcayıp hesapsız transfeıieryapacaklar, hem televızyonlara çıkıp bol bol reklam yapacaklar hem de vergilenni ödemeyecekler. Bu ülkede iyi yönetılmedığı için bankalar battı, iyi yönetilmiyorsa kulüpler de batsın. Bu önerinın komisyon gündemine alınmasını bile abes karşılıyorum." DSP'lı Ramis Savaş da asgarı ücretliden bıle vergi alınırken sporculara getirilen statünün vergi sısteminı altüst edeceğini söyledi. Tartışmalar uzayınca öneri "alt komisyona" gönderildı; bakalım genel kuruldan çıkış süreci Dünya Kupası'nın sonuna yetışebilecek mi? Vekiller 'başkanım' der. DSP Grup Başkanvekili Emrehan Halıcı, ODTÜ tesislerinde birfikte bilardo oynadığı arkadaşlarının kendisine "Sayın genel başkanım..." diye hıtap ettiğini aktardığımız yazıyla ilgili olarak aradı. Halıct, olayın hitap biçimiyle ilgili bir yanlış anlamadan kaynaklanabileceğini belirterek şunlan söyledi: "Genel baskan yardımcılanmız Tayfun Içli ve Zeki Sezer ile birfikte bilardo oynamaya gittığimiz doğrudur. Ancak, bana, 'genel başkanım' diye hitap edilmesi kesinlikle söz konusu değildir. Milletvekillerinin hitap biçimleh • •• vardır. Eski bakanlara, hatta bakanlık yapmayanlara bile Meclis kulislerinde 'Sayın Bakanım' diye hitap edilir. Sonra, grup başkanvekilleri, komisyon başkanlan vb. birçok görevler olduğu için, milletvekillen birbiherine 'başkanım' diyorlar. ODTÜ'lüler nasıl birbirlerine 'hocam' dıyoharsa, milletvekilleri arasında da 'başkanım' tabiri kullanılıyor. Ben birlikteODTÜ'ye gıttiğim arkadaşlanma, başkanım, diyorum, onlar da bana öyle hitap ediyorlar. 'Genel başkanım' demeleri söz konusu değildir." Vekilin duyarlılığı Henüz yürürlüğe girmeyen ihale Yasası'nda değişiklik getiren tasannın Bayındırİık Komisyonu'ndaki görüşmeleri sırasında, bazı milletvekillerinin kişisel çıkarlanndan kaynaklanan duyarlılıklan gözlerden kaçmadı. İhale Yasası'nın daha önceki görüşmelen sırasında komisyonun müteahhit kökenli üyelerinin tavrını izleyen bir muhabir, yanındaki arkadaşıyla yeni düzenlemeleri tartışıyordu. "Bak, şu madde görüşülürken ANAP'lı Mehmet Güneş itiraz edecek..." dedi. Iddiaya gırdiler. Iddiaya girilen madde müteahhıtler ile kamu kurumları arasında yapılan sözleşme tutarlarının on binde 5'i oranında İhale Kurumu'na yüklenıcıden pay verilmesini öngörüyordu. Maddenın gorüşülmesi sırasında Güneş, yanındaki arkadaşıyla hararetli bir tartışrnaya gırmışti ve hangi maddenın görüşüldüğünün farkında değildi. Iddiaya giren muhabir "Hani. senin dedığin gibi olmuyor. Mehmet Güneş hiç ilgilenmiyor..." diye arkadaşına takıldı. Madde oylandı ve kabul edildi. Tam bu sırada durumun farkına varan Güneş, itirazlannı dile getırmeye başladı: Sayın Başkan bir sanıye. Şımdi efendım acil oldu yani... Daha önce bunu on binde 2.5'ten 3'e yükselttik. Şimdi oranı 5 'e yükselttinız, bir de on binde 9 'a yükseltme yetkisini Bakanlar Kurulu'na verdiniz. Buparalar büyük paralar, İhale Kurumu ne yapacakbu paraları... Sayın Bakan ne ıstiyorsunuz bu müteahhitlerden?.." Engînyurt'un sürücü kursu reklamı... MHP'li Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt, Meclis'teki kavgalan ve internet sitesinde yayımladığı şiirferi ve aile fotoğraflanyla tanınan bir milletvekili. Öne çıkmayı seven Enginyurt, 21. Dönem Meclis Albümü'ne reklam alan tek milletvekili sıfatını da kazandı. Enginyurt, albümdeki özgeçmişi ile ilgili kısa bilgilerin yer aldığı bölüme sahibi olduğu sürücü kursunun adını yazdırmayı ihmal etmemiş. Meclis albümünde, Enginyurt'un özgeçmişiyle ilgili bölümde şunlar yer alıyor: "Ordu-1965, Mustafa, Ayşe- Anadolu Üniversitesi Iktisadi ve Idari Bilimler Fakültesi Iktisat Bölümü-lşadamı-Yeş\\ Ordu Sürücü Kursu sah\b'\-evli, 2 çocuk." Başbakan'ın koltuğuna oturmamL Başbakan Bülent Ecevit'ın rahatsızlığı nedenıyle kulislerdeki senaryolara her gün yenileri ekleniyor. Ecevit'in "veliahtı" olarak her gün yeni isimler ortaya atılırken, DSP'liler de sık sık takılma ve esprilere hedef oluyor. Milli Eğıtim Bakanı Metin Bostancıoğlu. geçen haftaAKP'iiMahmut Göksu'nun gündem dışı konuşmasından sonra Metin Bostancıoğlu yerinden söz ıstedi. Ancak mikrofon açılmayınca oturumu yöneten TBMM Başkanvekili Kamer Genç, • •• "Buyurun efendim. ön tarafa geçin "dedi. Bostancıoğlu, yerinden kalkarak Bakanlar Kurulu sıralarının en önünde bulunan koltuklara yöneldi. Genç, "Başbakan'ın oturduğu koltuğa oturun, orada konuşun" dedi. Ancak Bostancıoğlu, "Yok efendim oraya geçmeyeyim, Başbakan'ın yeri orası" diyerek Genç'in önerısini reddetti. Genç, "Olsun efendim, belki başbakan olursunuz" diye ısrar etti. Ama Bostancıoğlu, oyuna gelmedi!.. Tiirev Köse, Emjne Kaplan, BüJent Sanoğiu, Sertaç Eş tbmntcumö ttnet.net.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle