Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 HAZİRAN 2002 CUMARTESİ
HABERLER
DÜNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
AB'nin Kapanma Doruğu
AB ile aday ve aday adayı ülkelerin hükümet ve
devlei başkanlannın dün Sevilla'da başlayan top-
(antılan, Türk kamuoyunu, Başbakan Bülent Ece-
vrt'in katılmaması ve Kopenhag Kriterleri'ne uyma
•yolunda, kararsızca ileriemeye çabalayan Anka-
ra'ya üyelik müzakerelerinin başlaması konusunda
tarih verilip verilmeyeceği noktalan açısından ilgi-
lendiriyor daha çok.
Tam üyelik müzakereleri konusunda tarih verilip
verilmeyeceği, toplantının bugünkü oturumundan
sonra belli olacak.
Ama büyük olasılıkla, idam ve anadilde eğitim ile
öğrenme olanağı konularında hâlâ yeteriı adımlan
atamayan Ankara'ya henüz bir tarih verilmeyecek-
tir.
•'Buadımlaratılmış olsaydıda vermezlerdi, oza-
man da karşımıza Kıbns'ı çıkanhardt"yollu bir gö-
rüş, kimi gerçekleri barındırsa da haklı bir karşı çı-
kış olmaktan uzaktır.
Evet, Türkiye AB'ye üyelik için her şeyi kabul et-
memelidir. Amadikkat buyurunuz, her şeyi kabul et-
memek ile hiçbır şeyi kabul etmemek ayrı şeylerdir.
Ne için gerçeği görmemekte direniyoruz, uyum
yolunda kabul edilmiş yasal düzenlemelerin de uy-
gulamada ne sonuçlar verdiği henüz belli değildir.
Bu konuda kişisel kimi kuşkulanmızı da salt kö-
tümseriiğimize vermeden önce, Türkiye'deki sos-
yal, hukuksal ve siyasal yapıya bir daha göz atılma-
hdır.
Bir kez daha yinelemekte yarar var. Kopenhag Kri-
terleri olarak önümüze sürülen kimi yapısal değişik-
likler, Türkiye'nin Avrupa'dan bağımsız olarak, ken-
di başına yapması gereken şeylerdir.
Bunlan savsaklarken ulusal çıkariarzırhınabürün-
mek, aslında bir türiü çağdaşlaşamayan bir siste-
min abes mazereti olmaktan öte anlam taşımıyor.
• • •
Gerçekte, Türkiye, Sevilla Doruğu'nun teferruat
konularından biri, asıl sorun çok daha evrensel bo-
yutta.
Avrupa, Sevilla'da kapanmanın ilk doruğunu ya-
pıyor.
Avrupa, Sevilla'da kıtayı bugünkü ve gelecekte-
ki haliyle kıtadan adaya çevirmenin sancılı çözüm-
lerini anyor.
Biz, Sevilla'da bize ne zaman kapılannı açacak-
lannın yanrtının anahtarı olacak açıklamalan bekler-
ken onlar, dünyanın geri kalan kısmına nasıl kapa-
nacaklarının yolunu aramanın ilk adımlannı atıyor-
lar.
AB, dünyanın geri kalanından korkuyor ve ken-
dini ortaçağın sitelerini çeviren suriara benzer çok
daha şümullü ve çok daha sağlam duvariann ardın-
da korumaya almanın yollarını anyor.
Bu konuda henüz değil karara, çözüm taslağını
oluşturacak ortak bir görüşe bile varabilmiş değil-
ler.
Nitekim Fransız Cumhuru'nun Başkanı Jacques
Chirac, örgûtün dönem başkanı Ispanya'nın baş-
bakanı Aznar'a gönderdiği mesajda, sevimsiz po-
lisiye önlemler yerine, yoksullara yardımı da içeren
bir paketin daha doğru olacağını bildirmiştir.
Bu konuda biriiğin en büyük patronu Beriin de Pa-
ris gibi düşünüyor.
• • •
Işsiz güçsüz ve yoksul kitlelerin sınıriardan gizli-
ce sızarak Avrupa'da büyük sosyal problemler do-
ğurduklan yadsınamaz bir gerçektir.
Avrupa, Vizigotlar ve Ostrogotlardan sonra yeni
bir kavimler göçüyle karşı karşıyadır.
Bugün yılda 500 bin insan kaçak yollardan Avru-
pa'ya giriyor. Bunlartüm dünyada umutsuzca yeni
bir yerleşim arayanların ancak yüzde 1'ini oluştu-
ruyor.
Gelişmeler bu sayının her yıl artacağını da gös-
termekte.
Gelişmiş dünyanın kapılannı umutsuzca zorla-
yanlar, yepyeni ve çok kâriı bir sektör yaratıyorlar:
İnsan ticareti.
İnsan ticaretinin yıllık finansal hacmi 12 milyar
dolar. Artık uyuşturucuyu da geride bırakmış olan
bir sektör.
Insanlar yaşam olanaklannın gittikçe solduğu böl-
gelerden iş bulup rahat yaşama, ulaşma olanakla-
n olan diyariara kaçabilmek için her şeyi göze alı-
yorlar.
Konuyu enine boyuna daha sonra da ele alaca-
ğız.
Ama şu garip çelişkiye bir bakınız, küreselleşen
dünyada yaşam olanaklan gittikçe daha dar bölge-
lere doğru büzülüyor ve küreselleşen dünyanın efen-
dileri, tıpkı ortaçağın siteleri gibi, kendilerini. bu kez
teknolojinin hem daha göriinmez hem de daha güç-
lü kıldığı duvariann ardında korumaya çabalıyortar.
Sevilla'daki "Avrupa'nın Dünyaya Kapanış
Doruğu", küreselleşmenin sefaletini degözlerönüne
seriyor...
Baykal'ın seçim hedefi
îktidar için CHP'ye
her kesimden oy
ANTÂL\A(Cumhu-
riyetBürosu)-ÇHPGe-
nel Başkanı DenizBay-
kaL partisinin tek başı-
na ikridan için her ke-
simden oy istediklerini
söyledi.
Antalya Sanayi ve
Ticaret Odası'nın mec-
lis toplantısında konu-
şan Baykal, CHP olarak
toplumun hiçbir kesi-
mini dışlamayan, düş-
manca tavır sergileme-
yen bir siyaset anlayışı
geliştırdiklerini vurgu-
ladı.
Baykal, "Köklü bir
değişimin içindeyiz.
MHP'yeoy verenden de
köktendinci partikre oy
verenden de HADEP'e
oyverenden de oy istiyo-
rum. Çünkü hizmet o
insanlara da gidecek.
Türkiye'nin ihtiyaa obn
tek parti iktidan için de
bu gerekfi" dedi.
Seçim için önerilen
çift tur sistemini de eleş-
tiren Baykal. "Bu sis-
tem, marjinaDerin elen-
mesine yöneük. Ancak
23 0de, çift turhı sistem-
den HADEPve kökten-
dinci partiler çıkar. Bu
da 100'e yakın marji-
nal minetvekflinin Mec-
lis'te oünası demektir.
Buıüarolmayacakişier.
Dar bölgeye geçmek de
bölgecüiği egemen kdan
bir sistem. Oysa Türki-
ye'nin ulusal politikayı
egemen kıbnaya ihtiyaa
var
r>
dedi.
Meclis tatile giriyor. AB için gerekli adımlar atılmadı; ortaklar seçim hesaplan yapıyor
Kriz sonbahara ertelendiTUREVKÖSE
ANKARA - Başbakan Bülent Ece-
vit'in hastalığı ve ortaklar arasındakı
uyumsuzluk, "yönetemeyenhüküınet''
yorumlannın yaygınlaşmasına neden
oldu. Meclis'in tatile girmesine bir haf-
ta kalmasına karşın hükümetın çalış-
malara yön veremediğine dikkat çeki-
lirken AB için atılması gereken adım-
lar da seçim hesaplanna bağlı olarak
sonbahara kaldı. Seçim hesaplanyla
idam tartışmasını tırmandıran MHP
lıden ve Başbakan Yardımcısı Devlet
Bahçeti. tatil boyunca meydanlara in-
meye hazırlanıyor. ANAP'ta da sonba-
harda baskın seçim hesaplan yapılıyor.
DSP'deki karmaşa ve arayışlar sürer-
ken Parti Meclisi (PM) bugün toplan-
tıya çağnldı. Başbakan Bülent Ece-
vit'in 4 Mayıs'tan bu yana sağlık so-
runlanyla uğraşması ve hükümet ortak-
lan arasında anlaşmazlıklann su yüzü-
ne çıkması "dağunk" bir görüntü ser-
gilenmesine neden oldu. Bu süre içe-
nsinde Bakanlar Kurulu bir kez topla-
nırken, Ecevit zaman zaman kamera-
lann karşısına çıkarak kamuoyuna gü-
ven vermeye çahştı. Ancak, hükümet
ortaklan arasındakı anlaşmazhklar gı-
derek derinleşti. Ecevit'in görevlen-
dırdiği söylenen Başbakan Yardımcı-
sı Hüsamettin Ozkan ile diğer koalis-
yon liderlerinın zirvesi bir türlü gerçek-
İeşmedi. MHP lideri Devlet Bahçe-
li'nin Başbakan Ecevit'in bulunmadı-
ğı bir toplantıya katılmak istemediği
vurgulandı. Devlet Bakanı KemalDer-
viş'in Bahçeli'yi ziyarerinin ardından
zirve konusu gündemden çıkanldı.
ANAPIılarresmi açıklamalannda, or-
taklann istemi dışında 2002 yılında se-
çim olamayacağını savunurken, diğer
yandan sonbaharda baskın seçim ola-
sılığına karşı hazırlanıyor. Terör suçla-
nnın ölüm cezası kapsamından çıkanl-
ması amacıyla DSP'nin hazırladığı tas-
lağı ıncelemek için ANAP'ta komisyon
oluşturulması kararlaştınlmasına kar-
şın henüz bir girişim başlatılmadı.
Ölüm cezasının kaldınlması pazar-
lıklan, partilerin seçim hesaplannı or-
taya koydu. MHP'nin ölüm cezasının
kaldınlması konusunda uzlaşmaz bir
tutum alması ve "Bizsiz hükümet ku-
run" resti çekmesi, "Seçimde kıüla-
nacaklan en önenıü koz Abdullah Öca-
lan. Bu nedenle, bu konudaki çüaşla-
nnı ürmandıracaklar" diye değerlen-
dirildi. Yaz tatili boyunca MHP' nin bu
konuyu kullanmasının bir ölçüde önü-
ne geçilmesi ve ortaklar arasındakı
gerginliğin tırmandınlmaması için
ölüm cezasının kaldınlması girişim-
leri sonbahara ertelendi.
DSP Grup Başkanvekili Emrehan
Habcı ile bazı parti yöneticüeri ölüm
cezasının kaldınlması için bir öneri
taslağı hazırlayarak gruplardan destek
istedi. Ancak bu gruplardan yanıt gel-
meden Başbakan Ecevıt'in "Konu,ar-
bk sonbahara kalmış görünüyor" di-
ye demeçler vermesi dikkat çekici bu-
lundu. ANAP lideri ve Başbakan Yar-
dımcısı Mesut Yılmaz da grup toplan-
tısında "ölüm cezasının kaldınlması
konusunda umutsuzolduğunu" söyle-
di. Bu açıklamalar. iktidarpartilerinin
bu konudaki arayışlar konusunda sa-
mimi olup olmadığının tartışmaya açıl-
masına neden oldu. Kulislerde. "DSP.
Meclis'in bir an öncetatile girmesini is-
tiyor" görüşü dile getırildi.
DSP'deki kargaşa
Ecevit'in rahatsızlığı DSP içinde de
ciddi bir yönetim sıkıntısına neden ol-
du. Başbakan Yardımcısı Hüsamettin
Ozkan ile Rahşan Ecevit arasında ip-
lerin tamamen kopması sıkıntılann da-
ha da büyümesıne yol açtı. DSP gru-
bunu bugüne dek Özkan'ın yönlendir-
mesine karşm son dönemde Rahşan
Ece\it kendine yakın kadrolan öne çı-
karmaya başladı.
JĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇtN
Adalet Bakanı, çalışmalann sonbahara bırakılması karannı eleştirdi
Tiiı4v: idam orta vadeli taahhüt
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Adalet Bakanı Hikmet Sanıi
Türk, ölüm cezasunn kaldınlma-
sı görüşmelerinin sonbahara bıra-
kılmasını eleştirdi. Idamın kaldı-
nlmasmın Ulusal Program'da or-
ta vadede yer alan taahhütler ara-
sında bulunduğunu anımsa-
tan Türk, "Orta vadenin de-
vam ettiğini söyleyerekbu so-
runu ele almaktan kaçına-
mayız, bu, sorunu ertelemek
olur" dedi. Adalet Bakanı,
idamın kaldınlmasının ge-
cıkmesinin Avrupa Birliği 'ne
atılacak adımın da gecikme-
si anlamına geleceğine işaret
etti.
Türk, 8 lil ile 8 devlet gü-
venlik mahkemesı cumhuri-
yet başsavcılarının kahldığı
ve dün Hâkimevi'nde başla-
yan "Suçlulann İadesi ve
liuslararası Adli Yardım Se-
tnineri ile Cumhuriyet Baş-
savcüan Değerlendirme Top-
lannsı"nın açılışında konuş-
tu. Terörle ve örgütlü suçlarla mü-
cadelede uluslararası adli yardım-
laşmanın önemine işaret eden Ba-
kan Türk, suçlulann iadesinde uy-
gulanaeak prosedürün eksiksiz ye-
rine getirilmesınin de önemli ol-
duğunu söyledi.
Ölüm cezasunn varlığının Tür-
kiye'nin iade istemlerinin reddin-
de en büyük engeli teşkıl ettiği-
ne işaret eden Türk, ancak Tür-
kiye'de 1984 yılından beri ölüm
cezasının uygulanmadığını ve
anayasada son yapılan değişik-
y
dan
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Yargıtay Başkanı Eraslan Ozkaya, Anıt-
kabiri ziyaret ederek Atatürk'ün kab-
rine çelenk koydu.
Yargıtay Başkanı Özkaya Anıtkabir
özel defterine şunlan yazdı: "Türk
yargısı ve Yargrtay'u hukukun üstünlü-
ğünün gerçekleştirilmesL, adalerin sağ-
lanması. temsil hak ve hürriyetler ile
demokratik laik düzenin korunması
için tüm gücüyte çahşmaktadır. Hiçbir
olumsuzhık ve engel bizleri yıkhrama-
yacak. ilkeleriniz rehberimiz olacaknr.
Teminaüı > argıçlan, bağımsız. tarafsız,
etkin işjeyen güvenli adil ve zamanında
kararveren bir yargı organı buhınma-
yan ülkelerde demokrasilerin getişme-
yeceği, ekonomik ve sosyal sorunlann
çözüuneyeceği muassır medeniyetler
çizgisinin aşüamayacağıinancı içerisin-
deyiz. Llkesi ve mifleti bölünmez bir
bütün olan Türkiye Cumhuriyetiinsan
haldanna say gık Atatürk nıüli>etçüigi-
ne bağh. demokratik. laik ve sosyal bir
hukuk devieti olarak sonsuza dek ya-
şayacakür. Geçen günler. aylar, vıflar
büyüktüğunü, yüceliğini. göz kamaşti-
ran dehanı çok iyi anlaüyor. Tüm öz-
lem ve en içten bağhlık duygulanmızla
önünde sajgı ile eğUrvoruz."
likle de ölüm cezasunn üç hal dı-
şuıda kaldınldığını annnsattı. fda-
mın kaldınhnası yolunda yasa-
ma orgarunda çalışmalann devam
ettiğini, ancak henüz bir sonuç
almamadığını vıırgulayan Adalet
Bakanı. "Ölüm cezasının kaknnl-
.. nıası konusu. Uhısal Prog-
ram'da orta \adeli hedefler
arasuıda yer ahyor. Orta va-
denin bir yıh aşıp aşnıadığı
\t bu sürenin ne zaman so-
na erecegi konusu belli değiL
Orta vadenin devam ettiği-
ni söyleyerek bu sorunu ele
almaktan kaçınamayız, bu.
sorunu ertelemek ohir. Aynı
zamanda AB'yeatacağımız
adımın da gecikmesi anla-
mına geür" dedi.
A\Tupa Konseyi'nde yeni
bir çalışma bulunduğunu be-
lirten Türk, buna göre, ölüm
cezasının uygulandığı ülke-
lerin adh yarcümlaşma istem-
lerinin karşılanmamasının
düşünüldüğünü bildirdi.
Yılmaz-Çiller biraraya geldi
Görüşmede
Kıbns tartışması
yaşandı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP
Genel Başkanı Tansu ÇiDer. ANAP
Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı
Mesut Yıhnazdan Meclis'in AB ile
ilgili düzenlemeleri çıkarmak için tatile
girmemesi önerisine destek alamadı.
Meclis'in tatile girmeden AB ile ilgili
düzenlemeleri çıkarması yönündeki
önerisini liderlere görürmeyi planlayan
Çiller, dün Mesut Yılmaz ile görüştü.
Görüşmede Çiller ile Yılmaz arasuıda
gümrük birliği (GB) ve Kıbns
konulannda tartışma yaşandı. Çiller,
"GB'de Kıbns'ta taviz verikfi"
yönündeki iddiası nedeniyle anlaşmanın
Türkçe mernini Yılmaz'a verdi. Çiller,
"Burada Kıbns yok, Londra ve Zürih
anlaşmalanndan ka\ naklanan
garantörlük haklan sabittir" dıye
konuşunca Yılmaz, "Zımnen vari GB
* anlaşmasma Londra ve Zürih
J
anlaşmalannı yaznıayarak ödün verOdi"
yanıtını verdi. Çiller daha sonra,
TBMM'nin haziran sonunda tatile
girmemesi ve AB ile ilgili
düzenlemelerin Meclis'te tartışılması
gerektiğuıi dile getirdi. Çiller.
kendilerinin anadilde yayın, öğretim ve
diğer özgürlüklerle ilgili önerilerini
anlattıktan sonra. bu konuda hükümetin
iradesi olup olmadığını sordu.
Yılmaz, bu konularda hükümetin ortak
bir görüşü olmadığını kabul etti.
Yılmaz. AB ile ilgili önceliklerin bir
bütün olarak ele alınması önerisine
kendilerinin de katıldığını belirterek,
bnradaki engelin de ortaklar arasındaki
uyumsuzluk olduğunu söyledi.
Bunun üzerine Çiller, "AB bizim için
hükümet kadar önemlidir diyorsunuz.
Burada bir uziaşmaztak olduğunu kabul
ediyorsunuz. Hükümetten de
çekflmiyorsunuz" diye konuştu. Yılmaz
ise çekilmemesinin nedenini
"Ekonomik programda iyileşme
işaretieri yoğunlaşıyor. Ekonomik
istikrann sürmesi için bu hükümeti
bozmayı düşünmem" diye açıkladı.
Görüşmenin ardından TBMM'de
toplantı yapan Çiller, diğer randevu
istemlerinin sürdüğünü belirterek
"Saym Ecevit'e AB önünde engel
olduğunu, çekilmesi gerektiğini
olabildiğince nazik bir ifadey le söylemek
istiyonız" dedi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Hepimiz Çukurova Grubu'nun ne-
den ve nasıl battığını merak ediyoruz.
En büyük Türk zengininin dramatik
sonu, birtesadüf mü? Yoksa bunu di-
ğer ekonomik felaketler mi izleyecek?
Bu sorunun cevabı yalnızca ekono-
mik nedenlerle açıklanabilir mi? Eli-
mizdeki bütün veriler, Türkiye'nin gi-
derek daha derin bir siyasi krize yu-
varlanmakta olduğunu gösteriyor. Kriz
krizı doğuruyor, felaket yeni felaketle-
rin kapısını açıyor.
Işin ekonomik boyutunu tartışmayı
sürdüreceğiz. Gelin işe bir de siyaset
cephesinden bakalım. Size son gün-
lerdeki bazı gelişmelerden örnekler
aktarmak istiyorum. Bu gelişmelerin bir-
çoğu günlük basında ya yer almıyor
ya da küçük haberlerle geçiştiriliyor.
•••
Işte size bir ömek. 15 Mayıs 2002
tarihinde, Istanbul'da Kadırga Kültür
Merkezi'nde Kıbrıs'ta iki toplumdan
insanların oluşturduğu koro bir konser
vermişti. İki toplumun bir arada yaşa-
dığı ve buluşabildiği Kıbrıs'ın Pile kö-
yünde banş yanlısı Türkler ve Rumla-
rın oluşturduğu bir koroydu bu.
50 civarındaki Rum ve Türk, olağa-
Türkiye Böyle Batıyor
nüstü bir gayretle. Türkçe ve Rumca
şarkılardan bir repertuvar yaratmışlar-
dı. Birleşmiş Milletler Geliştirme Pro-
jelerinin de desteğıyle Pile ve Londra'da
verdiği konserterin ardından Özgür-
lük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) ile Kıb-
nslılar Bilim, Eğitim. Sağlık ve Daya-
nışma Demeği'nin (KIB-ES) ortak ça-
basıyla bu koro Türkiye'ye de geldi. Ga-
zetelerimize dostluk ve banş girişımi
olarak yansıyan konser, Türkiye'de ya-
şayan Kıbrıslı Türklerın de desteğini al-
dı.
Buraya kadar her şey son derece
olumlu ve umut vericiydi. Sonra ne mi
oldu? Kıbns öğretmenler Sendika-
sı'nın yaptığı açıklamaya göre, bu kon-
sere katılan beş Türk öğretmen hak-
kında soruşturma açıldı.
Sendika, üyeleri olan bu öğretmen-
leri korodagörevlendirmişti. Buna rağ-
men bu öğretmenler, "görev yerine
gitmeme, izinsiz yurtdışına çıkma ve
yurtdışında siyasi bir faaliyete katılma"
iddiasıyla suçlandılar.
Kıbns Türk öğretmenler Sendikası,
bu olay üzerine yaptığı açıklamada
şunlan söyledi: "Ülkemizde banş umut-
lannın arttığı bir dönemde, görüşmek
için görüşen Denktaş'/a egemen çev-
reler, banş yanlılannı sindirmek, yok
etmek için baskılannı arttırmaktadır-
lar. Kontrgerilla yöntemlerini çağrış-
tıran uygulamaian ile son bir yılda beş
öğretmenimizin yurtdışına çıkışını ya-
saklamış, yurtdışına izinsiz çıktıkları
gerekçesiyle iki öğretmenimizin kade-
me ilerlemesi 6 ay süreyle durdurul-
muş, gazetede çıkan bir ilanımız ge-
rekçe gösterilerek 30 yönetim kurulu
üyemizyargılanmakta, gazetede yaz-
dığıyazılargerekçe gösterilerek bir öğ-
retmenimiz açığa alınmış ve son ola-
rak da banş için iki toplumlu koronun
Istanbul'da düzenlenen etkinliğe ka-
tılan 5 öğretmenimiz siyasi etkinliğe
katıldılar gibi art niyetli ve uyduruk
gerekçelerle yargılanmak isteniyor-
lar."
•••
Size vereceğim ikinci örnek ise
"anadilde eğitim" için dilekçe veren
öğrencilerle ilgili. Bu yılın başında
yüzlerce üniversite öğrencisi "anadil-
de eğitim hakkı"nm verilmesi ama-
cıyla üniversite yönetimlerine bir di-
lekçe ile başvurmuşlardı. Dilekçe ve-
ren öğrenciler, okul yönetimleri tara-
fından çeşitli uzaklaştırma cezaları-
na çarptırıldılar.
Anayasal bir hak olan dilekçeyi ka-
bul etmek ve gereğini yapmak göre-
vindeolan üniversite yönetimleri, bu-
nu bir milli mesele haline getirip ce-
zalandırma yolunu seçtiler. Birçok
öğrenci, sırf dilekçe verdiği için eği-
tim hakkını yitirdi.
Öğrenciler yargıya başvurdular ve
ıdare mahkemeleri ise üniversite yö-
netimlerinin tersine, dilekçe hakkının
anayasal bir hak olduğu gerçeğini
karara bağladı ve okuldan uzaklaş-
tırma kararlarını iptal etti.
Görevi öğrencisini korumak ve on-
lann eğitim haklarını titizlikle savun-
mak olan üniversite yönetimlerinin
tam tersini yaptıklan yargı kararıyla da
tescil edıldi. Cumhuriyet gazetesin-
de bu yargı kararını okurken tutumu-
nu eleştirdiğim Istanbul Üniversitesi
Rektörlüğü'nün bana yolladığı açık-
lamasını anımsadım. Rektörlük şun-
lan yazmışt: "Istanbul Üniversitesi yö-
netimini ne pahasına olursa olsun
karalamak ve öğrenci düşmanı ilan
etmek konusundaki kararlılığınızın
ülkemize yönelik tehditlere karşı göz-
lerinizi karartmamasını diliyor, öğ-
rencilerine her zaman sahip çıkan
(bir de sahip çıkmasaydı ne olurdu
acep!) ve onların özgürce yetişme-
sine destek veren çağdaş. demok-
rat, laik, sosyal hukuk devleti anla-
yışının kişi ve kurumlanmız tarafından
savunulacağı bilinci içerisinde tek
devlet, tek vatan, tek ulus. tek bay-
rak ve tek dil (Ein Staat, ein Land, ein
Führer! Bu sloganları Nazi Almanya-
sı'ndan anımsıyor musunuz?) kav-
ramlannın inancımız ve anayasal zo-
runluluk olduğunu vurgulamak isti--
yoruz."
• ••
Türkiye neden mi batıyor? Biraz
da bunlan düşünelim. Bu ülkeye yön
verenlerenerjilerini işte bu alanlarda
kullanıyorlar.