Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VYFA CUMHURİYET 11 HAZİRAN 2002 SALI
O L A Y L A K V E ( J O R L I Ş L . E . R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
nfiye Eceı/it'i Saklamak!
Bugüne dek Dir açıklama gel-
"nedi! Arkadaşmız Yalçın Do-
5an'ın 8 Haziran günlü yazısını
îizler de okumuşsunuzdur. M e di-
/ordu Doğan:
Başbakan'ın özel hekimi aProf.
3r. Turgırt Zileli'nin eskiden be-
i Ecevit'e karşı bir tutum ıç=inde
olduğunu, onu "komünist" say-
Jığı:
"TurgutZileli'nin ömrü Ecevit'i
;ürekli eleştırmekle ve sol düş-
nanlığıyla geçiyor. Ecevit'r' her
ırsatta en ağır biçimde eleştiri-
<or. Siyasalaçıdan doktorve dıas-
ası tam zıt kamplarda. Zileli o
'illarda eleştirinın dozunu ka>çın-
'or. Ve Ecevit komünisttir sözü
jzun süre ağzından düşmüyor.
Doktor Zileli bu görüşünü 7'0'li,
İO 7/ ve hatta 907/ yıllarda sıK sık
Bkrarlıyor. Kader ağını örüryor,
şin içine doktor-hasta ilişkisigi-
nnce doktor Zileli komünist EEce-
\it7 iyileştirmek için vargücü ile
çalışıyor."
Bu bir saptama, yakın geçmiş-
fen... Bir gazetecinin anımsadık-
ları, daha doğrusu bildiği bir ko-
ruyu kamuya açması... Denescek
h neçıkarbundan? Hekımlerin gö-
BVI hastayı lyileştirmektir. Hipok-
rat yemini bunu gerekiinr. Birkaç
yıldır Ecevit'in sağlığından sonum-
lu hekimlerin başında gelen Sa-
yın Zileli elbet siyasal düşuncesıy-
le mesleksel davranışını birbi rine
karıştırmayacak bir niteliktedir.
Bunda kimsenin kuşkusu yoktur.
Yine de insanoğlu kuşkular du-
yabilir. TC'nın Başbakanı, şu an-
da yeri doldurulmaz bir kişi, ya-
kın tarihimizin en önemli bir poli-
tikacısı, niye yalnızca belirli bir
hekim çevresınin elinde tedavi
görmektedır?
Nıye başka uzmanlarla görüş-
türülmez? Niye kaçak bir bina
olan, her an yıkılması gerektiği
söylenen bir hastane kadrosunun
dışına çıkanlmaz?.. özel bir ba-
kımevi yerine devletin hastane-
leri böyle önemli birtedavınin ni-
ye dışında tutulur?
işte Süleyman Bey. Gitti GA-
TA'da anjiyo oldu, devletin hasta-
nesinde sağlığını kontrolden ge-
çirdi. 0 da Haberal'ın yasalara ay-
kırı hastanesine gidebilırdi! Niye
ille Başkent, nıye ille Zileli ve ar-
kadaşları!.. Haberler günden gü-
ne kötüleşiyor. Hekimler gidip ge-
liyor! önceleri konuyu hafife alan-
lar bir bakıyorsunuz, Ecevifin, zi-
yarete gelen partı arkadaşlarıyla
bile karşılaşmasını önluyortar. Tem-
muza kadar, belki Ağustosa ka-
dar Ecevit yalnızca belli kişilerin,
belli uzmanlann denetıminde tu-
tulacak!
"Beni Türk doktorlanna ema-
netedin" demişti Atatürk.. Onu
birdeğil birkaç uzman Türk heki-
mi tedavi ediyordu. son bir umut
olarak da Isviçre'den Prof. Fissin-
geri getirtmişlerdi... Ecevit'in sağ-
lığı konusunda neden bu denli
giz, bu denli kapalılık? Nıye Tür-
kiye Başbakanı başka uzmanla-
ra gösterilmez, neden ille de Baş-
kent Hastanesi ve Zileli takımı?..
Cerrahpaşa Hastanesi Uzma-
nı Prof. Dr. Nejat Çıplak bir bu-
çuk yı\ önce Ecevit'in, özel birtek-
nıkle basılmış beyin filminde gör-
düklerini bakın nasıl açıklamıs:
"Beyin sıvısında artış vardı. ön-
ce küçük damar hastalığı, sonra
parkinson oldu. Damarlar tıkan-
dığında birbardak su tutamazsı-
nız."
Bülent Ecevit'in durumu Türkı-
ye'nın uzman hekımlerince ince-
lenmeli, gerekirse dışarıdan da
hekim çağırmalı! Her şeyden ön-
ce Ecevit'in sağlığını korumak bel-
li kişi ve belli bir çevrenin eline bı-
rakılmamalı...
Hele, Yalçın Doğan'ın geçen
günkü açıklamasından sonra...
Üniversitelerimiz: Boyun Eğ ya da Git!
Prof. Dr. Ahmet ÇELİKKOL Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
Psikiyatri Öğretim Üyesi
• • niversitelerimiz her ke- ri) yapılanmamn, çağdaş çalışma ile
U
simde yoğjun sorunlara yol
açıyor. YÖK'ün öz kendi-
si ve her kadernedeki ül-
ke yönetimi, YÖK uygu-
lamalanndan yakınmaktadır. YÖK'le
ilgili haber ve eleştiriler yazılı ve gör-
sel medyada her zaman yer almakta,
bazı durumlarda bu yayınlar ülke gün-
deminin başına oturmaktadır.
Üniversitelerimızin yönetimsel ya-
pısına bakarsak, tepeden tırnağa aşı-
n merkeziyetçi bir yapıda olduğunu
görürüz. Söylemeye gerek yok ki aşı-
n merkeziyetçi yönetim yapılanma-
sı, tamamen çağdışıdır ve bilimsel de-
ğildir. En küçük birimden başlarsak,
bilim dalı başkanı, anabilim dalı baş-
kanı, bölüm başkanı. dekan, rektör ve
YÖK (ya da YÖK Başkanıj... Bu hi-
yerarşide, aykın bir da\Tanış sergiler
ya da füdr üretirseniz sistem dışına iti-
lirsiniz. Örneğin rektörseniz, YÖK.
rektörlüğü yürütmek için gereksinimi-
niz (ihtiyacınız) olan elektriğinizi. su-
yunuzu kesiverir ve rektörlük yapa-
maz duruma gelirsiniz. O halde, dav-
ranışlannızı bu durumu bilerek yön-
lendireceksiniz.
Dekansanız, rektörünüz suyunuzu,
elektriğinizi kesebilir. Bu zincir devam
eder. Bu nedenle, yönetünin her ba-
samağında (kademesinde) olanlar, is-
teseler de istemeseler de uygulama-
lanna otosansür uygulamak zorunda-
dırlar. Şimdi, örneğin bir sayın de-
kan, böyle bir durum olmadığını, öz-
gür iradesiyle da\Tandığını söylese
neyi değiştirir?..
Hiyerarşide, tepeden başlarsak, de-
kan ve sonrakilerin tüzelkişUiği yok-
rur. Bu bakımdan, öğrencı dahil, tüm
üniversite mensuplarının hukuksal
muhatabı rektörlüktür. Öyleyse, yet-
ki ye sorumluluk rektördedir; ancak
YÖK ile karşı karşıya gelmediği sü-
rece... Tabii böyle bir yönetsel (ida-
yakından uzaktan ilgisi olmadığını,
birinci sınıf hukuk öğrencileri bile ga-
yet iyi bilirler.
Üniversitenin başlıca iki amacı var-
dır: Eğitim ve bilimsel çahşma Bu iki
amacın dışında, özelliİde tıp fakülte-
leri, yurttaşa üst düzey sağlık hizme-
ti vermek durumundadır.
Öncelikle, öğretim üyelerinin gelir
düzeyi açısından tatminli, bundan da-
ha önemlisi kazanç açısından her ko-
şulda yaşamını sürdürebilmesi gere-
kir. Eğer durum böyle değilse, hoca-
lar için, görevlerini sürdürmelerinde
sorunlar olabilecek demektir.
Bir de YÖK uygulamalannın, üni-
versite mensuplannın üzerinde De-
mokJesin Kıbcı gibi saflanan >aptmm-
lan vardır. Burada denebilir ki, üni-
versite mensuplan bu kurallara göre
da\ rarursa önemli sorun yok demek-
tir. Ama uygulamalar öyle mi?
Diyelim, ünh ersitenin hiyerarşide
en alt basamağı olan anabilim dalın-
da öğretim üyesi olarak çalışmakta-
sıruz. Anabilim dalının en az ayda bir
toplanması gereken Akademik Ku-
rul'u vardır. Birimde çalışan tüm öğ-
retim üyelerinin katıldığı bir toplan-
h... Yasa, bu kurulda alınacak karar-
lann anabilim dalı başkaru için istişa-
ri nitelikte olduğunu yazar. Dogru-
dan deyişle, alınan kararlar anabilim
dalı başkanını bağlamaz. Ancak, iyi
bir uygulama örneği olarak, birçok
rektör ya da dekan, isrişari niteliğini
dikkate almaksızın Akademik Kurul
karannı şart koşar.
Buraya kadar çok iyi. Eğer bir Aka-
demik Kurul'da, anabilim dalı başka-
nını biraz sertçe eleştirecek olursa-
nız; başkanınızın demokratikliği, ye-
terliliği, hazımlılığı, komplekssizliği
ile ters orantılı olarak başınıza neler
geleceğini Tann bilir. Bir de bakarsı-
nız. toplantının ertesi günü, elinize
bir yazı tutuşturulur: On beş yıldır ça-
lışmakta olduğunuz göreviniz değiş-
tirilir. Neden diye soracak olursanız,
göstermelik bir neden belirtilir.
Şimdi ya özsaygınızı dikkate alma-
yacaksınız ve tıpış tıpış verilen yeni
görevinize başlayacaksınız. Yani bo-
yun eğeceksiniz! Başka deyişle, öz-
saygınızı kendinize çiğnetecekler...
Birtakım kademelere derdinizi anlat-
maya kalkışsanız, size sadece "gazan
mübarek obun" diyecekler. Özsay-
gınızı yitirdiğinize göre yeni işinizi na-
sıl yaparsınız; nasıl fikrihur,irlanıhüı;
vicdanı hür öğrenci yetiştirebuirsuıiz?
Orası kimin umurunda!..
Ya da direneceksiniz. "Türkiye
Cumhuriyeti, muz cumhuriyed de01-
dir. Öğretim üyeade kimseninkapı ku-
lu değüdir" düşüncesiyle, hastalara
zarar vermeme açısından tedavi sorum-
luluğunu yerine getirme dışında, si-
ze dayahlan yeni görevi almayacak-
sınız; yeni görevinizle ilgili hiçbir bel-
geyi imzalamayacaksımz.
Daha acı ve komik olanı, önünüze
getirilen belgeye rasgele iki çarpı işa-
reti koyup imza yerine bir çizik atsa-
nız gene size kimse bir şey demez. Ter-
si durumda, her türlü idari sonucu da
peşinen kabul edeceksiniz Bu arada.
uzmanlığmda, profesörlüğünde im-
zanız bulunan anabilim dalı başkanı-
nızın "kendineyaakedryorsıuT ya da
kaleme gelmeyecek sözlerine muha-
tap olacaksınız.
Bu bir tehdit mi, aba altından sopa
göstermek mi diye düşüneceksiniz.
Her türlü sonuca katlanmayı göze ala-
caksınız...
Özerin özeti, bugünkü YÖK düze-
ni size iki seçenek sunar: Boviın eğya
da git! Yirmi yıllık YÖK macerası-
nın bugün geldiği nokta budur. Hukuk
kurallan işletilmedikçe, çağdaş yö-
netime geçilmedikçe olacağı da bu-
dur.
Öğretim üyesini kapıkulu yapan
zihniyete karşı çıkışınız nasıl sonla-
nır? Göreceğiz.
Akbank "Ailem"
Ailenizin bankacılık işlemlerini
Akbank'ta toplayın, puan
biriktirin, kazançlı çıkın!
Akbank'ın, Türkiye'de ilk defa gerçekleştirdiği, çok kazançlı
birsistemdir. Bankacılık işlemlerini Akbank'ta toplayan
aileler, bu sistem sayesinde, hem bireysel olarak hem de
aile olarak bir çok avantajdan yararlanırlar.
i larında
Ailenizin üyelerinin zaten yaptığı tek tek bankacılık
işlemleri bütün aileye puan kazandıracak. Para yatınnca
puan kazanacaksınız. Fon alınca puan kazanacaksınız.
Kredi alınca, sigorta yaptınnca, döviz bozdurunca, repo
yaptınnca, yatırım yapınca, hazine bonosu alınca puan
kazanacaksınız. İşleminizi ister şubeye gelerek, ister
UUU 25 25'i arayarak, ister www.ailem.akbank.com.tr'ye
girerekyapın, hep puan kazanacaksınız.
azandığın
eğerlendireceksiniz?
le üyelerinin yaptığı her işlem, hem toplam aile puanını
yükseltecek, hem de her aile üyesi bireysel puanını
harcama imkânına kavuşacak. Puanlar arttıkça
mevduatınıza daha yüksek faiz alacak, kredi borcunuzu
daha düşük faizle ödeyeceksiniz. Para ödemeden yatırım
fonu alacak, sigorta yaptıracaksınız. Ya da isterseniz
puanınızı Axess Chip Para olarak değerlendirebileceksiniz.
caksınız?
Size erfyaTTrnVKDanK şuDestne geitn, aile danışmanınıza
başvurun, aile cüzdanınızı alın. Akbank "Ailem"e katıldınız
bile! Akbank "Ailem"e katılırken belirlediğiniz aile isminizi
ve aile numaranızı yakınlarınıza da verin, onlar da gelip
aileye katılsın. Aile üyeleri arasında kan bağı aranmaz,
dilediğiniz yakınınızı aile üyesi yapabilirsiniz. Unutmayın:
Bir aile en az 2 en çok 10 kişiden oluşur, ne kadar
kalabalıksa kazanç o kadar çok olur!
Akbank "Ailem"i hemen arayın, ayrıntılı bilgi alın!
www.ailem.akbank.com.tr
AKBANK
Eğitim,
Aydmlık
Beyinler...
AvniyeBARUÖNÜ
B
irinsanınhayatbo-
yu, omuzlan üstün-
deyükselenbaşını
gururla taşıyabilmesi, top-
lum içinde yer alması için
kesinlikle eğitim gerek-
U..
Belli bir eğitim ekono-
mik özgürlüğü, ekonomik
özgürlük, aynca insanın
kendine olan güvenini art-
tınr. Bir insan kültür dü-
zeyini yükselttikçe beyin
dalgalannda doğru değer-
ler taşır, kendini en olum-
lu biçimde ifade eder.
Toplumda kabul görür,
önemsenir.
Takdirgüzel şeydir. Gü-
ven yarahr. Kendınde bu-
lunan güzel hasletlerle
çevresine örnek olur. Bir
gün yok olsa bile bırakhk-
lanyla kalıcı olur. Bir in-
sanın kayboluşunda bile
varoluşune güzel...
Bana dört şansın var de-
seler, ilki sağlık, ikinci sı-
rayı eğitim, ardından ba-
ğımsızlık, sonuncusu da
sevgi olurdu. Bu dört ha-
rika özelliğin bir araya ge-
lip bir gönüle parklanma-
sıyla zaten bütün güçlük-
ler kendiliğinden aşılır.
Ancak sabırlı olmak ko-
şuluyla... Zira sabır insa-
nı iyiye, doğruya götürür.
Yüce Atatürk "SağJam
kafa sağbkb vücutta buhı-
nur'' demiş; önce sağlık,
sonra eğitim ve sevgiyle
harmanlanmış her güzel
şey, güzellikleri berabe-
rinde getirir.
Demek ki sevgi ve eği-
tim her başannın anahta-
n. Zaten verdikçe çoğalan
ve de verene en güzel bi-
çimde geri dönen duygu
akrmı sevgi değil midir?
Dilerim onsuz hiç kalma-
yalım.Çocuk, ana ve ba-
basının manevi servetidir.
Dünyaya getirdiği evladı-
nı en güzel biçimde yetiş-
tirmek, topluma yararlı
bir insan olmalannı sağ-
lamak ve onun onurunu,
hayatı boyunca yüreğinde
taşımak en çok istediği
şeydir.
Bir ülkenin aydınhğı,
ayduı beyinlerin yöneti-
miyle mümkündür. Yuka-
nda da belirttigim gibi bu
eğitimle.. kesinlikle eği-
timle olur.
PENCERE
Cepheleşmeden
Kaçınalım!..
Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi, AB
üzerine tartışmalar döndü dolaştı nereye geldi?..
'Cepheleşme'ye...
Cazgırlık parayla değil ya, bir taraf ötekine ne di-
yor:
"Susuriukçular!.."
öteki taraf berikine:
"Sevrciler!.."
Dışardan ve içerden körüklenen öfkenin cephe-
leşmesinde kör dövüşü başladı.. mı?..
Türkiye yeni bir tuzağa itiliyor.
•
AB'nin bir 'uygarlık aşaması' olduğu kuşkusuz-
dur; tarihsel bir sürecin sonucudur...
Avrupa 18'inci yüzyılda 'Aydınlanma'y\ yaşadı;
bir açıdan 'uluslaşma' demekti bu, ümmet millete
dönüştü, kul yurttaş olup birey kimliği kazandı, de-
mokrasi sanayi devriminin toplumsal yapısı üzeri-
ne kuruldu...
Avrupa'nın bu tarihsel içeriğinin dış yüzündeki
gerçeği 'sömürgecilik' ve 'emperyalizm'dir.
20'nci yüzyılda yerküreyi paylaşım savaşlarında
50 milyon insana kıyıldı...
Yine de 'Yerkürede en uygar coğrafya hangisi-
dir' diye sorulsa, yanrt:
- Avrupa!..
20'nci yüzyılın ikinci yansında "komünizm teh-
likesi" karşısında birleşen Avrupa burjuvası, Batı
kapıtalizmindeki tekelleşme sürecinde sermayenin
bütünleşmesiyle yeni bir döneme girdi; ulus dev-
letlerdünyayı paylaşmak için savaşacakları yerde
birleşme yolunda güdülendiler...
AB'nin mayası böyle tuttu; demokrasi kültürü ve
hukuku biriiğin ortak yasam biçimini oluşturuyor...
Işin bir yüzü bu!..
•
Ya öteki yüzü?..
'Sömürüsüz uygarlık' şimdiye değin kurulama-
dı!..
Avrupa Birtiği'nde bütünleşen güç, tüm yerküre
için ne sonuçlar üretecek?..
Uygarlık hoştur, iyidir; ama, Kristof Kolomb'un
Amerika'yı keşfi Kızıldeıiliye yaramadı; Belçika uy-
gardır, demokrattır da Kongo'da siyahi Lumum-
ba'ya Kemal Tahir'in deyişiyle saçını yedirdi; Is-
rail uygardır da Filistinli yoksul bu konuda kim bi-
lir ne düşünüyor?.. Kıbrıs'taki Türk-Rum kavgası
aşılmalı da, adadaki Ingiliz üsleri, ulus devletin kal-
kacağı bir çağda ne işe yanyorlar?..
Paranın iki yüzü var:
Yazı vetura!..
Uygariığın da iki yüzü var...
Bizimki gibi savaşlar coğrafyasında konuşlanmış
bir Türkiye'de, uygarlığın yazı mı tura mı oyunu ol-
madığını bilmeden yaşamak olanağı var mı?..
•
Türkiye'nin durumu, AB'nin karşısjnda, biraz de-
ğişiktir...
70 milyonluk nüfusumuz, 2000 dolarlık kişi ba-
şına ulusal gelirimiz, Anadolu'da iç savaş çıkarmak
için elinden geleni ardına koymayan PKK olgu-
muz, Kıbns ve Ege'de Yunanistan'la bıçak sırtn-
da yürüyen çatışmamızın yanı sıra hiçbir Avrupa
ülkesinde bulunmayan dinci siyasal partilerimizle
karmaşık bir yapımızın olduğu aşikâr değil mi!..
AB'nin bir 'uygarlık tasanmı' olduğunda tartış-
maya girişmek fuzulidir...
Tartışılması gereken ne: Türkiye'ye, giriş sürecin-
de dayatılan koşullar!..
Uygar olmak için AB'ye girmek 'olmazsa olmaz'
koşul değil...
Uygar olmak için önce AB'ye giriş koşullannı uy-
garca tartışmak ortamını yaratmalı!..
Uygarların uygar olmayanları ketenpereye getir-
mesi, yaşadığımız dünyada uygarlık sayılıyor; bu
konuda aptallığın âlemi yok!..
Cepheleşmeden kaçınalım!..
KOOPERATtF, StTE
APART1VIAN
YÖNETİMLERl
SORUMLULUigLAR
SORUNLAR-ÇÖZTJMLER
Yazan: Av. Dr. Metin ŞEKERCİOĞLU
(Hukukçuya. kooperatifve memurlar için mutlaka
gerekecek bu kitabı iyi tantyımz, bu duyuruyu
kaybetmeyiniz.)
Memurlar ve memurlar gibi cezalandınlan kooperatif
yönetıcı, memurlannın Türk Ceza Yasası'na göre suç ve
cezalan 1163 Sayılı Kooperatifler Yasasf na göre Türk
Ceza Yasası dışındaki suç eylemleri ve cezalan nelerdir?
Yönetıci ve memurlann hukuksal (ödence) sorumluluklan.
yani kooperatif ortaklan ve kat maliklerine verdilden
zararlan ödetmenın yollan nelerdir? Kooperatif. site ve
apartman yönetıcilerinden hesap sormanın yöntemleri,
toplantılann önemi. kooperatıflerde liste usulü seçunin açık
oylamayla yapılmasının yasaya aykınlığı.
Kooperatif ortaklannın ve kat maliklennin görevleri ve
sorumluluklan. katılım ve inceleme eksiklıkleri, görev
ataıamalan, sitelerden fikra gibi yaşanmış öykü, soru,
yorumlar. bilerek katılım. bilerek konuşma.
Toplumumuza Gerekli Yalansız. Demokratik. Sosyal
Yapının Gellşmesi lyin Önerüer.
Yasa tasansı ve teklıfleriyle bunlara ilişkın düşünceler,
konut kooperatiflerinin işletme ve yönetim kooperatifıne
dönüşûm işlemleri. dönûşüm yapmanın faydalan. Yasa
metinleri. dönüşüm yapmış toplu yapı anasözleşme ömeğı,
yönetim planı ömeği, 192 Yargıtay karan, yorumlar.
doktora tezi ve 25 yıllık kooperatif deneyimi bilgıleriyle
300 Sayfa 16.000.000 TL.
KtTABI .\ASIL AL\BtlİRSlNtZ?
(1; gûnlerinde h«r gSn stut 16.00 -18.00 cnmartesi s u l 10.00'dan 13.00'e k»dır)
Acıbadcm C«d. Hnkukçular Site Çar;ısı No: 27-28
KADKÖV adresindf D »liDabüir.
Bilgi ifin Td: (0 216 340 22 23 Teksekreterli) 0 216 339 99 94.
Faks:0 216 339 27 63.
Telesekreter. faks >eya aşağıdaki ioternct a d r e i u i n
(lelefo». ıdrrs bildirtre'kı iste>ene ödenKİi göndtrilecfklir.
E-mail: »tkfrcioglu <: iiir.com
SEFERtHtSARİCRA
MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
DosyaNo: 2000150 Tal.
Müdürlüğümüzûn yukanda dosya numarası yazılı
bulunan ve Cumhuriyet gazetesinın 31.5.2002 tarihin-
de yayınlanan ilanda 1. satış günü 25.7.2002 olan ve
16. sırada yer alan taşınmazın yüzölçümü zuhulen
5002 m2 olarak yazılmıştır. Taşınmazın yüzölçümü
5003 nü'dır. Ilan olunur.
Basın Tashıh