Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 2002 PERŞEMBE
DKI
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde son idamlar 1984 yılında gerçekleştirildi.
Turgut Özal Başbakan, Mesut Yılmaz Devlet Bakanı'ydı...Son
idamlarANAPdönemindeTüriaye Cumhunyetd 'nde son olarak
1»S4 yılında darağaçlan kuruldu. İlyas
Has 7 Ekım 1984 taritıinde Buca Ka-
pdı Cezaevi'nde, Hıdır Aslan da 25
Ebm 1984 tarihinde Burdur Kapalı
Cezaevi'nde ıdam edıl-dı. Bu idamlar-
lailgili tasanlar 3-4 Ekim 1984 tarihin-
de TBMM Genel KuraJu'nda görüşül-
dıi O dönemin Başbakanı TurgutOzal,
Devlet Bakanı Mesut V ılmaz•dı...
T•BMM•nin 3 Ekım 1984 tanhli tu-
tanaklannı kanşünyoruz. Adalet Ko-
mısyonu, Mehmet Onıar Miman'la il-
gılı ölüm cezasının ınfazıyla ilgıh rapo-
ru bır kez daha görüsmek üzere geri çe-
kıyor. Hemen arkasından, Hıdır As-
ları'lailgilıraporageçiliyor. Komısyon
raporunda. "Hıdır Asfcan hakkmdaki
ölüm cezasınınyerinegetirUmemeande
kamu adına herhangi bir yarar görül-
mediğr sonucuna vanlrnış. Halkçı Par-
ti nulletvekillenjıden EdipOzgenç kür-
süye çıkıyor:
"Geri kalmış cemiyetierde cLsmani
cezalar, yani idam. el kesmek, dayak at-
mak, taşa tutarak öklÜJTnek gibi ted-
birier korkutucu oimak vasnını haizdir-
ler, fakat hiçbir zaman da cürmün işfcn-
mesine mahsus meyil ve ihürası kaldV
ramazlar. (...(tdanı o işlenen suçu ve ci-
na>eti aritmetik olarak ödeten başka bir
cinayettir. Vıctor Hugo'nun ifade ettiği
gibi, Gemi o kadar dobnuş da bir insan
mı fazla geüyor? Nedamet duyan bir
suçhryu, o kadar ağır nudır ki. cemiyet
buADah'ınyaratağıgenıiden firlatmak,
uçurumun karanhğuıa attmak istemek-
tedir. Suç, vkdan azabryia ödenir, yok-
sa balta, gjyotin yahut yağh kement fle
değiL Kan kanla temizlenmez, gözyaşı
fle temizlenir. Ölüm cezası, doğrudan
doğmya vatandaş akyhine ilan edilnüş
bir harptir. Cezalann şiddeti hiçbir za-
mansuçlanönJe\emeyeceğinden,ölüın
cezasrıemfaydahdeğBdirv«rıeınde ka-
naatimce meşru değfldih"
Daha sonra kürsüye çıkan Hasan Al-
tsy da "Dosyada, idama mahkûm edi-
len Idşinin hiçbir şekflde adam öktürme-
diği ve ökhirmeyle sonuçlanan bir oia-
ya katılmadığı görülmektedir. Sadece
örgütsel bir faaliyettir. Örgütsel faali-
yeder, ûlkemizm 12 Eylül'den önceki
otoriteboşhığu nedenryie maaJesefTürk
miDetinin asil eviadarinın şu vıeya bu şe-
kflde sağda veya solda yanuülarak bazı
kişüerce kullamlmasından doğan birta-
knn eylemlerdir. Bu mahkûm şahısdoğ-
rudankendiâolavakaülmamışür. adam
öJdürmemiştir" dıyor. Bu arada, îsma-
Q Saruhan, "Melaike mi onlar" dıye laf
anyor. Bu atmosferde süren görüşme-
ler sonunda "Kabul edenler, etmeyen-
ler" dıye cfylama yapıhyor ve bazı HP'li-
ler dışında tüm miÛetvekillerinın oyla-
nyla ölüm cezasının infazı yolu açılı-
yor. Oylama işari yapıldığı içın kimın
ne oy kullandığını tam olarak saptamak
olanaklı değil. Ancak, tutanaklara ba-
kıldığında bugün ölüm cezasının kaldı-
nlması için mücadele eden dönemin
Devlet Bakanı MesutYimaz'ın dao gün
genel kurulda olduğunu ve bir gündem
dışı konuşmayı yanıtladığıru görüyo-
ruz. Yılmaz'ın o gün "hayır" oyu kul-
lanmadığı ortada. 4 Ekim 1984 tarihli
Cumhunyet'te "Tasan ANAP, MDPve
bağnnsız üyekrle HP'li iki üyenin oyla-
nyla kabul edfldL Erol Ağagil ve dıpn-
daki HP'ffler ve MDP'K Ali Ayhan Çe-
tinretoyu kullandılar'" deniliyor.
Bir gün sonra, 4 Ekim 1984 tanhın-
de de tlyas Has hakkındakı ölüm ceza-
sının infazı yohmu açan tasan TBMM'ye
geliyor. Adalet Komisyonu raporu okun-
duktan sonra kimse söz almıyor. 5-10
dakika içerisinde infaz yolunu açan ta-
san kabul edıliyor.
Özgenç: Arkadaşları
üzflntüyle Izledim
Edip Özgenç, bugün DSP Içel Mil-
letvekılı olarak parlamentoda görev ya-
pıyor. TBMM'de son ölüm cezalannın
görüşüldügü günlen şöyle anlatıyor:
"Sağ görüşlü olanlarm dosyalannı geri
çektfler. Beni en çok üzen konu, biıük-
te seçüdiğimiz bazı arkadaşlann cesa-
retfc'hayTi"o>Tikulanamarnaaoldu.Cü-
neyt Canver, Sun Özbek gibi arkadaş-
larunız el kaldırdı. digerieri ya sindi ya
da ürkekşekflde idamı onayiadılar. Üzün-
tü>1eizledim.Büriini\NAJ)
'hlaridaıııııı
infazı yönünde o\ kuOandL Ben özgür
irademle karşı çıküm. bazı arkadaşlar
sonra tebrik etti. Ama tebrik eden ar-
kadaşlann çoğu oylamaya kablmadı.
Benim bu konuşma>iyapoğnngünün er-
teagünfi,Kenan EvTen, 'Ne yani asma-
yıp da besleyelım mi" diye açıklama
yapö."
Sökmenoğlu: Hâkimler
vicdan sahlbl değll ml?
Bugün TBMM Başkanvetab' olarak
görev yapan MHP Hatay Mılletvekılı
MuratSökmenoğlu da, son ıdam karar-
lannın gündeme geldiği parlamentoda
yer alan mılletvekilleri arasında yer alı-
yor. Sökmenoğlu, verilen oylardan da-
ha sonra pışmanlık duyulmasını onay-
lamıyor. "Fişman olan \apmaz. TürkV
y« bazen beOekzafiyetiıieduşüyor. Tür-
kiye bu lasır döngüden hiç kurtulamı-
yonTürkiye'delS^Oöncesindedehalk-
lar" diye ortaya düşmüşlerdi. sonra da
terörieburunburunagekfikten sonraina-
nılmaz sıkı tedbirierin içinde kendfleri-
nin de imzalan var. l lkenin böhınmez
büttinhlğü ile ilgili konularda herkes bi-
zim kadar ha$sasohnalın
dıyor. Sökme-
noğlu. "Devietidareandesadecevicdan-
la haraketetmekmümkün degfl. Hâkim-
ler bu karan verirken hcpsinin vicdan
sahibi olduğu malum, ama karşıdaki
insanın vicdan sahibi olmadığını da dü-
şünmeniz gereldyor" diye eklıyor.
Sökmenoğlu. bugün "125. maddenin
kapsamuıa giren suçlarda öhım cezası
verilmesinden yana" olduklannı anla-
tırken "Türkrye'nin coğrafi koşullan,
bu konuda miDetin hassasiyetryie bir-
leştiği zaman bizim düşüncemizin ge-
cerlfliği ortayaçıkıyor. Bu çağda insanuı
vaşamıyia ilgili karan MecÜs \erente/.
dryeceksiniz. Ama, karan MecBs ver-
miy«r, bağımsız vargı \ ertyor.Meclis sa-
dece infaza karar veriyor" diyor. Sök-
menoğlu, partihlerinin dıle getirdiği
-Apo'vu asahm, ondan sonra ölüm ce-
zasuıı kakbrahm'" görüşüne de katılmı-
yor:
"Benim görüşüme göre, 125. ınadde
kapsamına giren suçlarda klanı kahna-
h. Türkrvie 15 sene iç savaş vaşamış. Her
ne kadar siyasiler bunun bir gerilla sa-
vaşıolduğunu uzun müddet kendi zihin-
lerindesakladdarsa da bunun adı ba Yıl-
dırun Akbulut ük defa 'genlla savaşı'
devince kryamet kopmuştu. Ama doğ-
ruv u söyiemişti Bu tehditortadan kalk-
madan da bu konudaki fikrimiz devam
edecektir. Af yetkisi olan MecBs'in, ka-
rar vetkisi de oJmalıdır. Bir nevi temyiz
ohıyvr. Ama, Türkiye'de 1984'ten bu ya-
na hiçbir infazm yapıunadığı da göz
önünde turulmak Hiç kimse Cenab-ı
ABah'uı yarattığı canın başka bir insan
tarafindan aknmasını hoş karşdamaz.
Ama hiç kimse de karşı tarafa aynı şe-
küde insanın canını ahna gibi bir inıkâ-
nı da vernıeA Belirli konular hariç. ida-
mın ca> chncı birroiüokluğunu sanmı-
vonım,ağuiasünlmtş müebbet daha ge-
çerholur."
Yarın: Ölümün tanıkları
ne diyor?
ıTürey
ANAPBderiw
Başbakan
Yardımcısi
Ydmaz:
'Türk toplumu,
idam konosunda
1980'lerdeki
anlayışuı çok
ötesinde'
zücü ve istisnui örneklerdL
ANAP lideri ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yd-
maz, bugün gelinen noktada ölüm cezasının kaldı-
nlması için mücadele eden ve özellikle hükümet or-
tağı MHP ile sık sık bu konuda karşı karşıya gelen
bir politikacı. Yılmaz'a, partisinin 1984'ten bu ya-
na ölüm cezası konusunda değişen yaklaşımını
sorduk. Yılmaz, bu konudaki sorumuza şu yanın ver-
di:
" Bir insanda herhangi bir anlaviş ve döşfincenin
yeşermesi, gelişmesi ve kökkşmesi o insanın hayat-
taki kişisel senrveniyieflişkflidir.Kisisel serirvenk-
rin o Idşilerin yaşadıklan toplumdan, içinde bulun-
duklan zaman diliminden \e insanhğm genei serü-
vBninden kopuk ohnası mümkün değüdir. Aym şe-
kJkk,ldşQenniçdümularındakiv«zihinIerindekige-
fişmeler de, tophımdald ve genel olarak insanhkta-
ki zihnhet gelişiminin dışında değildir. îlkeü otmak,
bötün bir hayat boynnca herhangi bir konuda aynı
anlayış ve düşünceyi devam ettirmekten öte, önce-
Ifldebütün bir tarih boyuncainsanhğm binbiraa pa-
hasına öğrendiği şevlerden ve bütün buniarm neÖ-
cesi olarak eide ettiği sonuçlardan kopuk ohnamak
demektir.
Türktoplumu bugünidam konusu veyaşam hak-
kmm kutsaihğı konusunda ve bütün bunlan kuşa-
tan insan hak \e özgürlükkri konusunda 1980'ler-
deki anlayışm çok ötesindedir. Aynı şekflde dünya-
mızdaki genel anlavıs da bu konularda 1980'b' ytDa-
ra göre çok farkhiaşnııştır. Dönüp bakmca görüy o-
nun ki, gerçekten hayabnun önceki dönemlerinde
de yaşam hakkını sona erdiren idamın özd savunu-
culuğunu yapmamışnn. Bugüngekfigim noktada,ki-
şisel olarakidamın suçhılanyeniden topluma kazan-
dınnavı amaçlayan ceza hukukundaki yeni anlayv
şa a>iön olduğuna inanıyonım. Cezadan amaç as-
la ve asla intikam otamaz."
Yılmaz, 1984 yılındaki son idamlarla ilgili ola-
rak ise şu değerlendirmeyi yapıyor:
"1984 yılındaki idamlar. 12 Eviül döneminde baş-
layan sürecin,yeni shasal yaşama sarkmış üzücü ve
istisnaiörrıekfcridkBuradaönemBOİan,TürkiyT'de
bir daha o dönemkre veo dönemin ürünü olan idam
infazlanna dönmemek konusunda güçlü bir irade-
nin geüşmiş olmaadır. l nutulmamahdır ki bugün
Meclis'te bekleyen ölüm cezalannın uygulanmama-
SDiai^kinnıoratonııraodönernde.hemdecokgüç-
hı bir şekilde tek başma iktidar olan ANAP'm ken-
diiradesyle hay^tageçmüğibir karardr. 1984teidam
cezasrvia ilgili moratorvnmu hayata geçiren AN.\P,
diğer bazı parrililerimiz gibi uzun zamandır bu ce-
zayı rümüyie kakbrmamn yoDannı aramaktadır.
Ancak, terörün yol açüğı hassasiyetJer sebebiyle,
uzun jillarbu konuda somutadun anlabihnesi müm-
kün ounamışar. A\Tupa Büüği aday üyetik sürecin-
de üsdendiğirniz yükümlülükler. diğer birçok konu
gibi,idam hususunda da hedeflediğimiz açılunı ger-
çekkştirebilmemiz için önumüzü açmışür. tnşaHah,
bu konuda gerekh* mutabakat saglanacakve Türki-
ye ölüm cezası sorunundan şimdilik kısmen,
umu\t)rum ki yakında tümüyle kurtulacaknr.''
GÖRÜŞ
Av. FİKRET İLKİZ
Cumhupbaşkanı Haklıdır
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer. 4756 sa-
yılı "Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınlan
Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelır Vergısi Ka-
nunu ile Kurumlar Vergısi Kanunu 'nda Değişiklik Ya-
pılmasına Dair Kanun "un kımı maddelerinin iptali ve
yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mah-
kemesi'ne başvurdu. Sayın Sezer dün ne düşünü-
yor ise bugün de aynı kanıda. Yasanın "yûrürlüğü-
nun durdurulmasını" da ıstıyor. Anayasa Mahkeme-
si öncelikle bu konuda karar vermelidir.
Yeni yasa ile ilgili birkaç ömek, TBMM'nin konu
hakkmdaki zihniyetinı kanıtlayacak nıtelikte... Sayın
Sezer yeni düzenlemedeki"... korku salacakyayın
yapılmaması", "yayınlann karamsarlık. umutsuzluk
... eğilımlerini körükleyicı ... nıtelikte olmaması"
şeklinde duzenlenmış yayın ilkelerinı ceza hukuku-
nun temeli olan "kanunsuz suç ve ceza olamaya-
cağı" ılkesine aykın göruyor. Yasa ile getirilen "ya-
yın yasaklannın" ıçeriklerı açık değil. Yayın ilkeleri
içeriklerinin tartışmalı olmasını Sayın Sezer anaya-
saya aykırı sayıyor. Hükumet ortakları aksıni düşü-
nüyor. En temel ilke: yasaların açık ve anlaşılır ol-
masıdır. Radyo ve TV yayıncıları yayın ilkelerınin
muğlak oldugundan şıkâyetçiydı. Bugün de yayın
ilkeleri Cumhurbaşkanı ile Meclis arasında tartışma-
lı. Yayın ilkelerine aykırılık halinde verilecek para ce-
zalannın yükseklıği de ıfade özgürlüğünü kısıtlayıcı
bulunuyor. Sayın Cumhurbaşkanı başından sonu-
na kadar haklıdır. Sorun Anayasa Mahkemesı'nde
çözulecek.
Cumhurbaşkanı'na göre: düşünceyi açıklama ve
yayma özgürlüğü ile basın ozgürluğünün sınııiannı
anayasanın 26. ve 28. maddeleri gösteriyor. 26.
maddenin degışık ikınci fıkrasına göre. düşünceyi
açıklama ve yayma ozgürluğünün kullanılması, ulu-
sal güvenlik, kamu düzeni. kamu güvenliği, Cum-
huriyet'ın temel nitelikleri ve devletin ülkesi ve ulu-
suyla bölünmez bütünluğunün korunması, suçların
önlenmesı, suçluların cezalandırılması, devlet sım
olarak yöntemınce belırtilmış bılgılerin açıklanma-
ması, başkalarının şöhret ve haklarının, özel ve aıle
yaşamlarının ya da yasanın öngördüğü meslek sır-
larının korunması ya da yargılama görevinin gere-
ğine uygun olarak yenne getirilmesi amaçlarıyla sı-
nıriandırılabilir. Anayasanın 28. maddesinde ise ba-
sın ozgürluğünün sınırlandırılmasında 26. madde
kuralları uygulanacaktır. Basın ve yayın kuruluşları-
nın, sayılan sınırlamalar dışında, halkın haber alma
özgürlüğüne uygun çalışma koşullarında hizmet
vermeleri gerekmektedır. Oysa yeni yasa ile hizmet
koşullan kısıtlanmakta ve sınırlandınlmaktadır.
Cumhurbaşkanı, ıfade özgürlüğü konusundakı
bu göruşlerını 1999 yılında Anayasa Mahkemesı
Başkanı sıfatıyla yaptığı konuşmalarda da tekrarla-
mıştı. Bu temel ve haklı göruşe karşılık yasa değı-
şiklığinde TBMM'nin ısrarlı olması nedeniyİe huku-
ki düzenleme ifade özgürlüğü hakkıyla çelışmekte-
dir. Çünkü açıklanan nitelıkteki muğlak yayın ilkele-
ri uygulamada sorun yaratmıştır ve yaratmaya de-
vam edecektir. Sayın Sezer'e göre: "...açık, belir-
gin ve nesnel olmayan ılkelere uyulması zorunlulu-
ğu, yayın kuruluşlarında tedırginlikyaratacağından,
radyo ve televizyonlann doğru ve yansızyayın yap-
malanna, yurt ve dünya gerçeklerinın halka duyu-
rulmasına engel oluşturacaktır. Böylece, toplumun
doğru ve yansız haber alma hakkı zedelenmiş ola-
caktır." Işte bu nedenlerle Cumhurbaşkanı yeni ya-
sadakı yayın ilkeleri duzenlemelerini anayasanın 26.
maddesindeki "haber alma" ve 28. maddesındeki
"basın" özgürluklerıne ılişkın kurallarla da bağdaş-
tıramıyor.
örneğin yeni yasaya göre RTUK kuruluşunu da
anayasaya aykın göruyor. Bağımsız ve yansız bir Rad-
yo Televizyon Üst Kurulu oluşturulmak istense bile
bu kurul "yürütme erki" içındedir. Ancak Cumhur-
başkanı'nın yasayı iptal gerekçesinde de vurgula-
dığı gibi TBMM ile RTUK arasında anayasal sistem-
den kaynaklanan, doğal ve zorunlu bir ilışki bulun-
mamaktadır. Bu durumda RTÜK üyelerinden beşi-
nın Türkiye Büyuk Millet Meclisi Başkanlık Dıva-
nı'nın oluşum formülüne göre belirlenecek konten-
jan doğrultusunda siyasi partı gruplannca önerile-
rek Meclis Genel Kurulu'ncaseçilmesini öngören ku-
ralın anayasanın 87. maddesine aykırı olduğu gö-
rüşündedir.
Sadece açıklanan bu düzenlemelerden çıkan so-
nuç bellidir. Ifade özgürlüğü hakkına aykırı bir yasa
üreterek TBMM'nin görev ve yetkisine gırmediği
halde yasanın uygulamasını denetleyecek bır üst ku-
rul seçıminı Meclis'e bırakmak, hukuktan ve de-
mokrasiden vazgeçmekle eş anlamlıdır. Cumhurbaş-
kanı haklıdır ve sorun Anayasa Mahkemesi'nde
hemen çözülmelidır.
BÜLENT AKARCALI:
PKK baskınından
sonra önleyemedik
Son infaz kararlannrn çıktığı parlamentoda ANAP sıralaruıda oturan Bülent
Akarcalı, o günleri iyi anımsadığını söylüyor: "İdamlann yapılmaması için
dtşandan ciddi baskı vanta. Öbür taraftan 12 EylüTün dev^mı olanlar da
yapdması için bastırryordu. Biz o sırada Avrupa Konse>i'nde>dik Epey
durdurduk ama PKK'nin bir baskınından sonra
önleyemedik. O idamlann kabul edilmesinin arkasında
PKK'nin yeniden ortaya çıiaşı yatar. Avrupa
Konseyi'nde Türkiye üzerinde bir baskı vanh, bu
idamlann olmaması için bir kampanya \ anh. Bunu
anlatmaya çahşmışnk. Grupta falan konuşma
yapnuşîık. Ama PKK'nin kaüiamından sonra,
Meclis'te snf ANAP oyian değil, diğer partilerin
de oylanyla karar çıku. Karşı oy kullandun desem
ucuz kahramanlık ohır. Ama lehte oy vermedim.
Ya yıırtdışmday dım ya da oylamaya katümadun."
Infazlann büyük bölümünün ara rejimlerde
gerçekleştirildiğine dikkat çeken Akarcalı, "O
zaman da idam dosyalannı Adalet Komisyonu'nda
ele almamaya direnmiştik. Ama PKK olayından sonra
direnemedik. Bu, terörden bunahp kurnümuş Türkrye'nin
teröre karşı korku refleksidir. Ondan sonra da hiçbir dosya
inmedi'' diyor. Akarcalı, "normal koşullarda, Türk
siyasetçisinin idam cezasının infazından yana ohnadığım, konjonktörün
birtakun zorlamalan olduğunu" vurguluyor. Dosyaların TBMM'ye
gelmesini de doğru buluyor. "Belki Medis'e geuneseydi, Türkr>
r
e 15 günde
bir insanlann sallandınldığı bir yer olacakt ABD'de olduğu gibi. Kongre'nin
yetkisi olsa ABD'deki idamlar azahr" görüşünü dıle getıriyor.
Ceza dursun, ip
çekilmesin
O dönemde parlamentoda
bulunanlardan 01tan Sungurlu,
"tnfaz kararlanna destek
vermişimdir. Ben
ölüm cezasının
kaldınlmasından
yana değUim,
infazından da
yana değüim''
diyor ve şunlan
ekliyor:
"Bu mesele tabii
sry aseten şu veya
bu şekilde
kullamlabUir.
Ama ölüm
cezası için
söylenen
sözlerin
hiçbiri doğru
değil, lehte de aleyhte
de. Suçların artoğı bir ülkede
ölüm cezasuu kaldınnak doğru
değil. Hele Türkiye gibi sık sık af
çıkan bir ülkede korkutucu
unsur olarak dursun diyonım.
tnfaza gelince, kimse ipi
çekmesin. Bunlar ya müebbete
çe\Tflir, ya MecBs'te bekletilir
veya infaz yetkisi
cumhurbaşkanına
verfllr ama cezayı
tümden kaldırmak
doğru değU."
Sungurlu'ya partisinin
ölüm cezasına
yaklaşımını
anımsattığımızda.
"AB için ölüm
cezasının
kaldınlması
zarureti varsa
kaldınlsın.
Zaten tatbik
edilmiyor.
Öy le, AB'yi
engeDeyecek
çapta önemli bir
hadise
değil" diyor.
HIDIR ASLAN ÎLE iLGÎLl RAPOR:
Asılmamasında
kamu yararı yok...
Adalet Komisyonu'nun Hıdır Aslan'la ilgili raporunda "silahlı halk
ayaklanması ile iktidann ele geçirilerek Marksist-Leninist bir devlet
düzeni kunılmasını amaçlay an yasadışı Devrimci Yol örgürünün bölge
sorumlusu olarak çeşitli eviemleri gerçekleştirdiği, bu eylemlerin her
birinin Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasasını tebdil, tağyir ve ilgaya
yöneiik olup f CK'nin 146/1. maddesinde
öngörülen bu suçun cebri unsuıianm
oluşturduğu"1
belirtılıyor. Raporun sonunda,
"Hükümlü Hıdır Aslan hakkuıdald ölüm
cezasuun yerine getirilmemesinde kamu adma
herhangi bir yarar görüunediğinden
konüsyonumuzca anayasanın 87. ve içtüzüğün
90. maddeleri gereğince Hıdır Aslan
hakkmdaki ölüm cezasuun yerine getirümesine
dair ekli kanun tasansuun genel kurula
sunulmasına oyçokluğuyla karar verilmiştir"
deniliyor. Coşkun Bayram, Hasan Alta> karara
muhalefet şerhi koyarken Alpaslan Pehlhanb
çekimser kalıyor. tlyas Has hakkmdaki
komisyon raporunda da "THKP-C Devrimci-
Yol örgütüne mensup olan İryas Has
hakkmdaki ölüm cezasının yerine getirilmemesinde kamu adına
herhangi bir yarar görülmediğinden tasannın genel kurula
sunulmasına oyçokluğuyla karar verihniştir" deniliyor. Bu karara
Alpaslan Pehlivanlı çekimser kalırken Hasan Altay, İbrahim
Taşdemir ve Salih Alcan muhalif kalıyor.