25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 2002 PERŞEMBE DKI Türkiye Cumhuriyeti tarihinde son idamlar 1984 yılında gerçekleştirildi. Turgut Özal Başbakan, Mesut Yılmaz Devlet Bakanı'ydı...Son idamlarANAPdönemindeTüriaye Cumhunyetd 'nde son olarak 1»S4 yılında darağaçlan kuruldu. İlyas Has 7 Ekım 1984 taritıinde Buca Ka- pdı Cezaevi'nde, Hıdır Aslan da 25 Ebm 1984 tarihinde Burdur Kapalı Cezaevi'nde ıdam edıl-dı. Bu idamlar- lailgili tasanlar 3-4 Ekim 1984 tarihin- de TBMM Genel KuraJu'nda görüşül- dıi O dönemin Başbakanı TurgutOzal, Devlet Bakanı Mesut V ılmaz•dı... T•BMM•nin 3 Ekım 1984 tanhli tu- tanaklannı kanşünyoruz. Adalet Ko- mısyonu, Mehmet Onıar Miman'la il- gılı ölüm cezasının ınfazıyla ilgıh rapo- ru bır kez daha görüsmek üzere geri çe- kıyor. Hemen arkasından, Hıdır As- ları'lailgilıraporageçiliyor. Komısyon raporunda. "Hıdır Asfcan hakkmdaki ölüm cezasınınyerinegetirUmemeande kamu adına herhangi bir yarar görül- mediğr sonucuna vanlrnış. Halkçı Par- ti nulletvekillenjıden EdipOzgenç kür- süye çıkıyor: "Geri kalmış cemiyetierde cLsmani cezalar, yani idam. el kesmek, dayak at- mak, taşa tutarak öklÜJTnek gibi ted- birier korkutucu oimak vasnını haizdir- ler, fakat hiçbir zaman da cürmün işfcn- mesine mahsus meyil ve ihürası kaldV ramazlar. (...(tdanı o işlenen suçu ve ci- na>eti aritmetik olarak ödeten başka bir cinayettir. Vıctor Hugo'nun ifade ettiği gibi, Gemi o kadar dobnuş da bir insan mı fazla geüyor? Nedamet duyan bir suçhryu, o kadar ağır nudır ki. cemiyet buADah'ınyaratağıgenıiden firlatmak, uçurumun karanhğuıa attmak istemek- tedir. Suç, vkdan azabryia ödenir, yok- sa balta, gjyotin yahut yağh kement fle değiL Kan kanla temizlenmez, gözyaşı fle temizlenir. Ölüm cezası, doğrudan doğmya vatandaş akyhine ilan edilnüş bir harptir. Cezalann şiddeti hiçbir za- mansuçlanönJe\emeyeceğinden,ölüın cezasrıemfaydahdeğBdirv«rıeınde ka- naatimce meşru değfldih" Daha sonra kürsüye çıkan Hasan Al- tsy da "Dosyada, idama mahkûm edi- len Idşinin hiçbir şekflde adam öktürme- diği ve ökhirmeyle sonuçlanan bir oia- ya katılmadığı görülmektedir. Sadece örgütsel bir faaliyettir. Örgütsel faali- yeder, ûlkemizm 12 Eylül'den önceki otoriteboşhığu nedenryie maaJesefTürk miDetinin asil eviadarinın şu vıeya bu şe- kflde sağda veya solda yanuülarak bazı kişüerce kullamlmasından doğan birta- knn eylemlerdir. Bu mahkûm şahısdoğ- rudankendiâolavakaülmamışür. adam öJdürmemiştir" dıyor. Bu arada, îsma- Q Saruhan, "Melaike mi onlar" dıye laf anyor. Bu atmosferde süren görüşme- ler sonunda "Kabul edenler, etmeyen- ler" dıye cfylama yapıhyor ve bazı HP'li- ler dışında tüm miÛetvekillerinın oyla- nyla ölüm cezasının infazı yolu açılı- yor. Oylama işari yapıldığı içın kimın ne oy kullandığını tam olarak saptamak olanaklı değil. Ancak, tutanaklara ba- kıldığında bugün ölüm cezasının kaldı- nlması için mücadele eden dönemin Devlet Bakanı MesutYimaz'ın dao gün genel kurulda olduğunu ve bir gündem dışı konuşmayı yanıtladığıru görüyo- ruz. Yılmaz'ın o gün "hayır" oyu kul- lanmadığı ortada. 4 Ekim 1984 tarihli Cumhunyet'te "Tasan ANAP, MDPve bağnnsız üyekrle HP'li iki üyenin oyla- nyla kabul edfldL Erol Ağagil ve dıpn- daki HP'ffler ve MDP'K Ali Ayhan Çe- tinretoyu kullandılar'" deniliyor. Bir gün sonra, 4 Ekim 1984 tanhın- de de tlyas Has hakkındakı ölüm ceza- sının infazı yohmu açan tasan TBMM'ye geliyor. Adalet Komisyonu raporu okun- duktan sonra kimse söz almıyor. 5-10 dakika içerisinde infaz yolunu açan ta- san kabul edıliyor. Özgenç: Arkadaşları üzflntüyle Izledim Edip Özgenç, bugün DSP Içel Mil- letvekılı olarak parlamentoda görev ya- pıyor. TBMM'de son ölüm cezalannın görüşüldügü günlen şöyle anlatıyor: "Sağ görüşlü olanlarm dosyalannı geri çektfler. Beni en çok üzen konu, biıük- te seçüdiğimiz bazı arkadaşlann cesa- retfc'hayTi"o>Tikulanamarnaaoldu.Cü- neyt Canver, Sun Özbek gibi arkadaş- larunız el kaldırdı. digerieri ya sindi ya da ürkekşekflde idamı onayiadılar. Üzün- tü>1eizledim.Büriini\NAJ) 'hlaridaıııııı infazı yönünde o\ kuOandL Ben özgür irademle karşı çıküm. bazı arkadaşlar sonra tebrik etti. Ama tebrik eden ar- kadaşlann çoğu oylamaya kablmadı. Benim bu konuşma>iyapoğnngünün er- teagünfi,Kenan EvTen, 'Ne yani asma- yıp da besleyelım mi" diye açıklama yapö." Sökmenoğlu: Hâkimler vicdan sahlbl değll ml? Bugün TBMM Başkanvetab' olarak görev yapan MHP Hatay Mılletvekılı MuratSökmenoğlu da, son ıdam karar- lannın gündeme geldiği parlamentoda yer alan mılletvekilleri arasında yer alı- yor. Sökmenoğlu, verilen oylardan da- ha sonra pışmanlık duyulmasını onay- lamıyor. "Fişman olan \apmaz. TürkV y« bazen beOekzafiyetiıieduşüyor. Tür- kiye bu lasır döngüden hiç kurtulamı- yonTürkiye'delS^Oöncesindedehalk- lar" diye ortaya düşmüşlerdi. sonra da terörieburunburunagekfikten sonraina- nılmaz sıkı tedbirierin içinde kendfleri- nin de imzalan var. l lkenin böhınmez büttinhlğü ile ilgili konularda herkes bi- zim kadar ha$sasohnalın dıyor. Sökme- noğlu. "Devietidareandesadecevicdan- la haraketetmekmümkün degfl. Hâkim- ler bu karan verirken hcpsinin vicdan sahibi olduğu malum, ama karşıdaki insanın vicdan sahibi olmadığını da dü- şünmeniz gereldyor" diye eklıyor. Sökmenoğlu. bugün "125. maddenin kapsamuıa giren suçlarda öhım cezası verilmesinden yana" olduklannı anla- tırken "Türkrye'nin coğrafi koşullan, bu konuda miDetin hassasiyetryie bir- leştiği zaman bizim düşüncemizin ge- cerlfliği ortayaçıkıyor. Bu çağda insanuı vaşamıyia ilgili karan MecÜs \erente/. dryeceksiniz. Ama, karan MecBs ver- miy«r, bağımsız vargı \ ertyor.Meclis sa- dece infaza karar veriyor" diyor. Sök- menoğlu, partihlerinin dıle getirdiği -Apo'vu asahm, ondan sonra ölüm ce- zasuıı kakbrahm'" görüşüne de katılmı- yor: "Benim görüşüme göre, 125. ınadde kapsamına giren suçlarda klanı kahna- h. Türkrvie 15 sene iç savaş vaşamış. Her ne kadar siyasiler bunun bir gerilla sa- vaşıolduğunu uzun müddet kendi zihin- lerindesakladdarsa da bunun adı ba Yıl- dırun Akbulut ük defa 'genlla savaşı' devince kryamet kopmuştu. Ama doğ- ruv u söyiemişti Bu tehditortadan kalk- madan da bu konudaki fikrimiz devam edecektir. Af yetkisi olan MecBs'in, ka- rar vetkisi de oJmalıdır. Bir nevi temyiz ohıyvr. Ama, Türkiye'de 1984'ten bu ya- na hiçbir infazm yapıunadığı da göz önünde turulmak Hiç kimse Cenab-ı ABah'uı yarattığı canın başka bir insan tarafindan aknmasını hoş karşdamaz. Ama hiç kimse de karşı tarafa aynı şe- küde insanın canını ahna gibi bir inıkâ- nı da vernıeA Belirli konular hariç. ida- mın ca> chncı birroiüokluğunu sanmı- vonım,ağuiasünlmtş müebbet daha ge- çerholur." Yarın: Ölümün tanıkları ne diyor? ıTürey ANAPBderiw Başbakan Yardımcısi Ydmaz: 'Türk toplumu, idam konosunda 1980'lerdeki anlayışuı çok ötesinde' zücü ve istisnui örneklerdL ANAP lideri ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yd- maz, bugün gelinen noktada ölüm cezasının kaldı- nlması için mücadele eden ve özellikle hükümet or- tağı MHP ile sık sık bu konuda karşı karşıya gelen bir politikacı. Yılmaz'a, partisinin 1984'ten bu ya- na ölüm cezası konusunda değişen yaklaşımını sorduk. Yılmaz, bu konudaki sorumuza şu yanın ver- di: " Bir insanda herhangi bir anlaviş ve döşfincenin yeşermesi, gelişmesi ve kökkşmesi o insanın hayat- taki kişisel senrveniyieflişkflidir.Kisisel serirvenk- rin o Idşilerin yaşadıklan toplumdan, içinde bulun- duklan zaman diliminden \e insanhğm genei serü- vBninden kopuk ohnası mümkün değüdir. Aym şe- kJkk,ldşQenniçdümularındakiv«zihinIerindekige- fişmeler de, tophımdald ve genel olarak insanhkta- ki zihnhet gelişiminin dışında değildir. îlkeü otmak, bötün bir hayat boynnca herhangi bir konuda aynı anlayış ve düşünceyi devam ettirmekten öte, önce- Ifldebütün bir tarih boyuncainsanhğm binbiraa pa- hasına öğrendiği şevlerden ve bütün buniarm neÖ- cesi olarak eide ettiği sonuçlardan kopuk ohnamak demektir. Türktoplumu bugünidam konusu veyaşam hak- kmm kutsaihğı konusunda ve bütün bunlan kuşa- tan insan hak \e özgürlükkri konusunda 1980'ler- deki anlayışm çok ötesindedir. Aynı şekflde dünya- mızdaki genel anlavıs da bu konularda 1980'b' ytDa- ra göre çok farkhiaşnııştır. Dönüp bakmca görüy o- nun ki, gerçekten hayabnun önceki dönemlerinde de yaşam hakkını sona erdiren idamın özd savunu- culuğunu yapmamışnn. Bugüngekfigim noktada,ki- şisel olarakidamın suçhılanyeniden topluma kazan- dınnavı amaçlayan ceza hukukundaki yeni anlayv şa a>iön olduğuna inanıyonım. Cezadan amaç as- la ve asla intikam otamaz." Yılmaz, 1984 yılındaki son idamlarla ilgili ola- rak ise şu değerlendirmeyi yapıyor: "1984 yılındaki idamlar. 12 Eviül döneminde baş- layan sürecin,yeni shasal yaşama sarkmış üzücü ve istisnaiörrıekfcridkBuradaönemBOİan,TürkiyT'de bir daha o dönemkre veo dönemin ürünü olan idam infazlanna dönmemek konusunda güçlü bir irade- nin geüşmiş olmaadır. l nutulmamahdır ki bugün Meclis'te bekleyen ölüm cezalannın uygulanmama- SDiai^kinnıoratonııraodönernde.hemdecokgüç- hı bir şekilde tek başma iktidar olan ANAP'm ken- diiradesyle hay^tageçmüğibir karardr. 1984teidam cezasrvia ilgili moratorvnmu hayata geçiren AN.\P, diğer bazı parrililerimiz gibi uzun zamandır bu ce- zayı rümüyie kakbrmamn yoDannı aramaktadır. Ancak, terörün yol açüğı hassasiyetJer sebebiyle, uzun jillarbu konuda somutadun anlabihnesi müm- kün ounamışar. A\Tupa Büüği aday üyetik sürecin- de üsdendiğirniz yükümlülükler. diğer birçok konu gibi,idam hususunda da hedeflediğimiz açılunı ger- çekkştirebilmemiz için önumüzü açmışür. tnşaHah, bu konuda gerekh* mutabakat saglanacakve Türki- ye ölüm cezası sorunundan şimdilik kısmen, umu\t)rum ki yakında tümüyle kurtulacaknr.'' GÖRÜŞ Av. FİKRET İLKİZ Cumhupbaşkanı Haklıdır Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer. 4756 sa- yılı "Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınlan Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelır Vergısi Ka- nunu ile Kurumlar Vergısi Kanunu 'nda Değişiklik Ya- pılmasına Dair Kanun "un kımı maddelerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mah- kemesi'ne başvurdu. Sayın Sezer dün ne düşünü- yor ise bugün de aynı kanıda. Yasanın "yûrürlüğü- nun durdurulmasını" da ıstıyor. Anayasa Mahkeme- si öncelikle bu konuda karar vermelidir. Yeni yasa ile ilgili birkaç ömek, TBMM'nin konu hakkmdaki zihniyetinı kanıtlayacak nıtelikte... Sayın Sezer yeni düzenlemedeki"... korku salacakyayın yapılmaması", "yayınlann karamsarlık. umutsuzluk ... eğilımlerini körükleyicı ... nıtelikte olmaması" şeklinde duzenlenmış yayın ilkelerinı ceza hukuku- nun temeli olan "kanunsuz suç ve ceza olamaya- cağı" ılkesine aykın göruyor. Yasa ile getirilen "ya- yın yasaklannın" ıçeriklerı açık değil. Yayın ilkeleri içeriklerinin tartışmalı olmasını Sayın Sezer anaya- saya aykırı sayıyor. Hükumet ortakları aksıni düşü- nüyor. En temel ilke: yasaların açık ve anlaşılır ol- masıdır. Radyo ve TV yayıncıları yayın ilkelerınin muğlak oldugundan şıkâyetçiydı. Bugün de yayın ilkeleri Cumhurbaşkanı ile Meclis arasında tartışma- lı. Yayın ilkelerine aykırılık halinde verilecek para ce- zalannın yükseklıği de ıfade özgürlüğünü kısıtlayıcı bulunuyor. Sayın Cumhurbaşkanı başından sonu- na kadar haklıdır. Sorun Anayasa Mahkemesı'nde çözulecek. Cumhurbaşkanı'na göre: düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile basın ozgürluğünün sınııiannı anayasanın 26. ve 28. maddeleri gösteriyor. 26. maddenin degışık ikınci fıkrasına göre. düşünceyi açıklama ve yayma ozgürluğünün kullanılması, ulu- sal güvenlik, kamu düzeni. kamu güvenliği, Cum- huriyet'ın temel nitelikleri ve devletin ülkesi ve ulu- suyla bölünmez bütünluğunün korunması, suçların önlenmesı, suçluların cezalandırılması, devlet sım olarak yöntemınce belırtilmış bılgılerin açıklanma- ması, başkalarının şöhret ve haklarının, özel ve aıle yaşamlarının ya da yasanın öngördüğü meslek sır- larının korunması ya da yargılama görevinin gere- ğine uygun olarak yenne getirilmesi amaçlarıyla sı- nıriandırılabilir. Anayasanın 28. maddesinde ise ba- sın ozgürluğünün sınırlandırılmasında 26. madde kuralları uygulanacaktır. Basın ve yayın kuruluşları- nın, sayılan sınırlamalar dışında, halkın haber alma özgürlüğüne uygun çalışma koşullarında hizmet vermeleri gerekmektedır. Oysa yeni yasa ile hizmet koşullan kısıtlanmakta ve sınırlandınlmaktadır. Cumhurbaşkanı, ıfade özgürlüğü konusundakı bu göruşlerını 1999 yılında Anayasa Mahkemesı Başkanı sıfatıyla yaptığı konuşmalarda da tekrarla- mıştı. Bu temel ve haklı göruşe karşılık yasa değı- şiklığinde TBMM'nin ısrarlı olması nedeniyİe huku- ki düzenleme ifade özgürlüğü hakkıyla çelışmekte- dir. Çünkü açıklanan nitelıkteki muğlak yayın ilkele- ri uygulamada sorun yaratmıştır ve yaratmaya de- vam edecektir. Sayın Sezer'e göre: "...açık, belir- gin ve nesnel olmayan ılkelere uyulması zorunlulu- ğu, yayın kuruluşlarında tedırginlikyaratacağından, radyo ve televizyonlann doğru ve yansızyayın yap- malanna, yurt ve dünya gerçeklerinın halka duyu- rulmasına engel oluşturacaktır. Böylece, toplumun doğru ve yansız haber alma hakkı zedelenmiş ola- caktır." Işte bu nedenlerle Cumhurbaşkanı yeni ya- sadakı yayın ilkeleri duzenlemelerini anayasanın 26. maddesindeki "haber alma" ve 28. maddesındeki "basın" özgürluklerıne ılişkın kurallarla da bağdaş- tıramıyor. örneğin yeni yasaya göre RTUK kuruluşunu da anayasaya aykın göruyor. Bağımsız ve yansız bir Rad- yo Televizyon Üst Kurulu oluşturulmak istense bile bu kurul "yürütme erki" içındedir. Ancak Cumhur- başkanı'nın yasayı iptal gerekçesinde de vurgula- dığı gibi TBMM ile RTUK arasında anayasal sistem- den kaynaklanan, doğal ve zorunlu bir ilışki bulun- mamaktadır. Bu durumda RTÜK üyelerinden beşi- nın Türkiye Büyuk Millet Meclisi Başkanlık Dıva- nı'nın oluşum formülüne göre belirlenecek konten- jan doğrultusunda siyasi partı gruplannca önerile- rek Meclis Genel Kurulu'ncaseçilmesini öngören ku- ralın anayasanın 87. maddesine aykırı olduğu gö- rüşündedir. Sadece açıklanan bu düzenlemelerden çıkan so- nuç bellidir. Ifade özgürlüğü hakkına aykırı bir yasa üreterek TBMM'nin görev ve yetkisine gırmediği halde yasanın uygulamasını denetleyecek bır üst ku- rul seçıminı Meclis'e bırakmak, hukuktan ve de- mokrasiden vazgeçmekle eş anlamlıdır. Cumhurbaş- kanı haklıdır ve sorun Anayasa Mahkemesi'nde hemen çözülmelidır. BÜLENT AKARCALI: PKK baskınından sonra önleyemedik Son infaz kararlannrn çıktığı parlamentoda ANAP sıralaruıda oturan Bülent Akarcalı, o günleri iyi anımsadığını söylüyor: "İdamlann yapılmaması için dtşandan ciddi baskı vanta. Öbür taraftan 12 EylüTün dev^mı olanlar da yapdması için bastırryordu. Biz o sırada Avrupa Konse>i'nde>dik Epey durdurduk ama PKK'nin bir baskınından sonra önleyemedik. O idamlann kabul edilmesinin arkasında PKK'nin yeniden ortaya çıiaşı yatar. Avrupa Konseyi'nde Türkiye üzerinde bir baskı vanh, bu idamlann olmaması için bir kampanya \ anh. Bunu anlatmaya çahşmışnk. Grupta falan konuşma yapnuşîık. Ama PKK'nin kaüiamından sonra, Meclis'te snf ANAP oyian değil, diğer partilerin de oylanyla karar çıku. Karşı oy kullandun desem ucuz kahramanlık ohır. Ama lehte oy vermedim. Ya yıırtdışmday dım ya da oylamaya katümadun." Infazlann büyük bölümünün ara rejimlerde gerçekleştirildiğine dikkat çeken Akarcalı, "O zaman da idam dosyalannı Adalet Komisyonu'nda ele almamaya direnmiştik. Ama PKK olayından sonra direnemedik. Bu, terörden bunahp kurnümuş Türkrye'nin teröre karşı korku refleksidir. Ondan sonra da hiçbir dosya inmedi'' diyor. Akarcalı, "normal koşullarda, Türk siyasetçisinin idam cezasının infazından yana ohnadığım, konjonktörün birtakun zorlamalan olduğunu" vurguluyor. Dosyaların TBMM'ye gelmesini de doğru buluyor. "Belki Medis'e geuneseydi, Türkr> r e 15 günde bir insanlann sallandınldığı bir yer olacakt ABD'de olduğu gibi. Kongre'nin yetkisi olsa ABD'deki idamlar azahr" görüşünü dıle getıriyor. Ceza dursun, ip çekilmesin O dönemde parlamentoda bulunanlardan 01tan Sungurlu, "tnfaz kararlanna destek vermişimdir. Ben ölüm cezasının kaldınlmasından yana değUim, infazından da yana değüim'' diyor ve şunlan ekliyor: "Bu mesele tabii sry aseten şu veya bu şekilde kullamlabUir. Ama ölüm cezası için söylenen sözlerin hiçbiri doğru değil, lehte de aleyhte de. Suçların artoğı bir ülkede ölüm cezasuu kaldınnak doğru değil. Hele Türkiye gibi sık sık af çıkan bir ülkede korkutucu unsur olarak dursun diyonım. tnfaza gelince, kimse ipi çekmesin. Bunlar ya müebbete çe\Tflir, ya MecBs'te bekletilir veya infaz yetkisi cumhurbaşkanına verfllr ama cezayı tümden kaldırmak doğru değU." Sungurlu'ya partisinin ölüm cezasına yaklaşımını anımsattığımızda. "AB için ölüm cezasının kaldınlması zarureti varsa kaldınlsın. Zaten tatbik edilmiyor. Öy le, AB'yi engeDeyecek çapta önemli bir hadise değil" diyor. HIDIR ASLAN ÎLE iLGÎLl RAPOR: Asılmamasında kamu yararı yok... Adalet Komisyonu'nun Hıdır Aslan'la ilgili raporunda "silahlı halk ayaklanması ile iktidann ele geçirilerek Marksist-Leninist bir devlet düzeni kunılmasını amaçlay an yasadışı Devrimci Yol örgürünün bölge sorumlusu olarak çeşitli eviemleri gerçekleştirdiği, bu eylemlerin her birinin Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasasını tebdil, tağyir ve ilgaya yöneiik olup f CK'nin 146/1. maddesinde öngörülen bu suçun cebri unsuıianm oluşturduğu"1 belirtılıyor. Raporun sonunda, "Hükümlü Hıdır Aslan hakkuıdald ölüm cezasuun yerine getirilmemesinde kamu adma herhangi bir yarar görüunediğinden konüsyonumuzca anayasanın 87. ve içtüzüğün 90. maddeleri gereğince Hıdır Aslan hakkmdaki ölüm cezasuun yerine getirümesine dair ekli kanun tasansuun genel kurula sunulmasına oyçokluğuyla karar verilmiştir" deniliyor. Coşkun Bayram, Hasan Alta> karara muhalefet şerhi koyarken Alpaslan Pehlhanb çekimser kalıyor. tlyas Has hakkmdaki komisyon raporunda da "THKP-C Devrimci- Yol örgütüne mensup olan İryas Has hakkmdaki ölüm cezasının yerine getirilmemesinde kamu adına herhangi bir yarar görülmediğinden tasannın genel kurula sunulmasına oyçokluğuyla karar verihniştir" deniliyor. Bu karara Alpaslan Pehlivanlı çekimser kalırken Hasan Altay, İbrahim Taşdemir ve Salih Alcan muhalif kalıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle