Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 3 MAYIS 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
kuttur(Ş cumhuriyet.com.tr 15
HAYATIN ÖTE YAKASI FERİDUTV ANDAÇ
Şimdi,yeryüzü YaşarKemal<jök ipil ipil burculanmıstı. tğde ağaçlannın ko-
kusu hem siper, hem sığınağımızdı. Bir başına ka-
lıp ılk kıtap okumalanmızm heyecanına paydaştı
onssı. Bır yurtluktu; sizi bağnna basan, hayatın
dervşirilmiş bütün renklermı. kokulannı getiren
benzersız bir 'ada'ydı sanki!
O baş dönmelerine kanşan bir okuma şöleninin
adı ydı İnce Memed™ Abdi Ağa, An" Safa Bey, Hat-
çe» Iraz, TopaJ Ali... bir bir gelıp geçerlerdı adını
sessızliklerde andığımız bahçeden. Ötede kentin
kadim yalnızhğı, geceye teslimi anlatılırdı. Siz,
Yaşar Kemal'ı. bir destan kahramanı, bir yüce an-
latıcı gıbı dinleme çağına ermiştiniz. Üzerinize
sınmış iğde kokulanyla bir okuma odasına çekil-
miş, meraklı gözlerle İnce Memed'i okuyorsunuz
bendeş yüreklerle soluk soluğa. Bir ses ötekine
ulaşıyor, dinlene dinlene yol alıyorsunuz onun sa-
tırlan arasında.
Hiç unurmadığın, sana ığde kokulannın geldiği
bahann ilk serinlığini anımsatan sözlerine dönü-
yorsun bırden: "Som tarmızı, som mavi, som san
açmış çiçekJerin, som yeşflin ûstüne, balkıyan, da-
ğın doruğundaki yıldız harmanınm alüna diz çök-
füm. Dağuı sırüna. karta \ üreğine diz çöktüm» Bü-
yük sevdalara yüreğini açmış dağın a\dınhğına, ışı-
ğma diz çöktüm.'"
Gün kuşluk vaktı. Onun, bu kentteki sığınağı,
hatta adası olan Basınköy'ün çepeçevre kuşatıl-
mışhğına canın sıkılarak yol alıyorsun. Birazdan
söz söze duracaksıruz.
•••
AJcçadağ'ın eteğindeki Canbaz ovasını ay ayduı-
lık bir gecede bir baştan bır başa geçerken Arna-
vut Durdu anlatmıştı: "Kemal öyle biridir ki; bu
dağlann en kuytusunun yolunu izini biKr, börtü bö-
ceğin yüreğüü okur, çayır çimenin diliyle dilleşir~"
Ne eşkıya öyküleri dinlemiştım ondan... Her biri
bir destan kahramanı gibıydı. Yaşar Kemal'in adı-
nın, suretinin, sözünün edıldıği her sohbette, yöre
ınsanı, onu da bir destan kahramanı gibi dile geri-
rirdi. Adını dillendirir, suretını tanımlardı.
Bir gün, alıp başımı gittığim onun Çukurova'sın-
da ne çok şey dinleyecektim ona dair. Ne çok ge-
zinip duracaktım; "DikenKdüzü burası mı?" diye
diye.. sonra Hemite'ye uzanacaktım. Oradan Ana-
varza'ya... Dayanamayıp Savrungözü'nü bulurum
umuduyla Akifiyeden ta Büyükçamurlu'ya kadar
çıkacaktım. Her adımımda dilin rengi, sözün bü-
yüsü, doğanın dillenişi;'Yeryüzü YaşarKemal'di-
yordu bana!
•••
" Ve dağ vürüyordu kaval sesinde. Ve uçurumlar,
çığlar, ayaz gece, yıldıziar patfayordu. Ayışıgı patn-
yordu. Ve dağ bütün hışmryla yürüyordu. Terkmiş,
soluklanan» Bir ulu dev gibi göğüs geçiriyordu Ağ-
n." Yüzümü dağın enginine dönüp; savrulmanın,
gidip gidip dönmenın, aşkın bendinden geçmenin
sağaltısmdaki bir yürekle Memo'yu. Gülbahar'ı,
Sofi'yı andım. Ne dıle ne de söze gelendi bu. Ağ-
>u büyük
usta,
yazdıklanyla
önümüzdeki
yalan karanlığım
aydınlatıyor,
yapmacık
edebiyatı
dolaşıma
sürenlerin
boyalannı
döküyordu. Işte,
yeni 'nehir
romarn'
'BirAda
Hikâyesi'nin
ilk iki kitabı Fırat
Suyu Kan
Akıyor Baksana,
Kanncanın Su
Içtiği bir anıt gibi
orada duruyor.
Içinizden bir ses:
Şimdi, yeryüzü
Yaşar Kemal,
diyordu.
n Dağı'na dokundum onun sözleriyle; acıya, ayn-
lığa, kavuşamamaya, yitik aşka dokunurcasına...
Sonra döndüm Yağmurcuk Kuşu'nu okudum.
Yeryüzünün acısına, kaç-göçün diline erdim ora-
da.. Kale Kapısı, Kanın Sesi korkuya, acıya baş-
kaldınydı. Akçasaz'ın beyleri cana gelmişti bir-
den.. Geçip gittiğim yerlerde izi tozu, adı rengi
vardı Meryemce'nin, Taşbaşoğlu'nun...
Yeryüzü Yaşar Kemal'di...
Birazdan yüz yüze gelecektik.
Dünyanın öte ucuna, kutbun daha da kuzeyine
yolculuğumda, Hamburg-Stockholm treninde yol
arkadaşım olan Finli şair Mark MaOon'un Fince-
sinden okuduğu ince Memed'le karşılaşmam artık
şaşırtmamıştı beni!
•••
O ilk adımda seni gür sesiyle karşılayan bir des-
tan kahramanıyla yüz yüzesin.. Kıpır kıpır yüreği.
Coşkulu mu coşkulu. Elleri menevişli, her bir sö-
zü umut, sevgi, anlam dolu. Menekşeli balıkçılara
da sorsan onu böyle anlatacaklardı. eminım! Bir
sözünü anımsamıştın: "Durup donmaktansa, yeni
sınırtar denemek, yeni aşamalara varmak daha i>i
Ama yenihk uğruna yapmacıkhk yalancılık.. İşte
bunu yutmamak gerek. Bu daha zararh."
Sonra şunu düşünmüştün. ılk sözü 'Bir Ada Hi-
kâyesi'ne getirmeden: Bu büyük usta, yazdıklany-
la önümüzdeki yalan karanlığım aydınlatıyor, yap-
macık edebiyatı dolaşıma sürenlerin boyalannı dö-
küyordu. Işte, yeni 'nehir romanı' 'Bir Ada Hikâ-
yesi'nin ilk iki kitabı Fırat Suyu Kan Akıyor Bak-
sana, Kanncanın Su Içtigj bir anıt gıbı orada duru-
yordu. Her sözüyle hayata yüzünüzü dönüyordu-
nuz. Içinizden bir ses: Şimdi, yeryüzü Yaşar Ke-
mal, diyordu. Bir okuma şenliğinin sesinin, rengi-
nin ne olabileceğini de anlatıyordu. Okurunu av-
lamayan, tuzaklar kurup yanıltmayan bır yazı us-
tasıyla yolculuğun zamanıdır şimdi.
OKUMA
ÖNERILERI
* Yaşar Kemal 'in bütün
yapıtlan Adam Yayınları 'nca
yayımlanmaktadır. Roman:
İnce Memed (4 cilt); Orta
Direk, Yer Demir Gök
Bakır, Ölmez Otu,
Yağmurcuk Kuşu, Kale
Kapısı, Kanın Sesi,
Demirciler Çarşıst Cinayeti,
Yusufçuk Yusuf, Deniz
Küstü, Kuşlar da Gitti,
Yılam Öldürseler, Ağrı
Dağı Efsanesi, Teneke, Al
Gözüm Seyreyle Salih.
Öykü: San Sıcak. Röportaj:
Nuhun Gemisi, Yanan
Ormanlarda Elli Gün, Peri
Bacalart, Bir Bulut
Kaynıyor. Deneme: Baldaki
Tuz, Ağacın Çürüğü,
Zulmün Artsın, Ustadır
An. Söyleşi: Yaşar Kemal
Kendini Anlaüyor, Alain
Bosquet
Yaşar Kemal Üzerine: Yaşar
Kemal'i Okumak, Çe\:
Nedret Tanyolaç Öztokat-
Erdim Öztokat, 1998, Adam
Yay.; Yaşar Kemal'in
Romancılığı, Fethi Naci,
1998, Adam Yay.; Yaşar
Kemal Bir Geçiş Dönemi
Romancısı, 2000,
Everest Yay.
BELLEK KUTUSU
"Bu Çukurova topmğı benim
kendi ülkem olduğu kadar da
benim romanlanm için
yarattığım bir ülkedir.
Romanlanmda/d insanlan,
otlan, böcekleri, çiçekleri,
atlan, kuşları ne biçim
yarattımsa, Çukurovamın
dilini yeniden yeniden
yoğurarak nasıl bir yazı,
roman diline çevirmişsem,
kendi Çukurovamı da
öylesine yarattım. Yeniden
yaratarak düşsel bir ülke
kurmağa çalıştım." Yaşar
Kemal
Eskişehir Sinema Günleri'ne katılan Behiç Ak:
Sansür korku
toplumu yaratır
CAN HACIOGLU
ESKİŞEHİR - Anadolu Üni-
versıtesı Uluslararası Sinema
Günleri 20 Mayıs'ta Behiç Ak'ın
"Türk Sinemasında Sansürün Ta-
rihi-Siyah Perde" adlı belgesel
fılm gösterimi ve söyleşisiyle
başladı.
îletişim Bilimleri Fakültesi'nin
mavi salonundaki belgesel göste-
nmi ve söyleşıye fakülte öğrenci-
leri büyük ilgi gösterdi.
Gösterimi 2.5 saat
süren 4 bölümlük
belgeselden sonra.
öğrencilerle söyle-
şen Behiç Ak, belge-
sel filmin Fikri Sağ-
lar'uı kültür bakan-
lığı döneminde, ba-
kanJığın katkılanyla
hazırlandığını belir-
terek "Belgesel, Os-
manlı tmparatorlu-
ğu'nun son yıllann-
dan 1994 vıİına ka-
dar, sansure uğrayan
Türk sinemasıru an-
lıOyor. 1994yıhndan
sonrası da belgesele
eklenmeh'dir. Biz
1994 \ihnda belgese-
ti tamamladığımız-
da, sansürün kaldı-
nhnası için bir yasa çıkanlacakü.
Oyasa bugün hâlâ tarüşıbyor ve çı-
kanlmayı bekHyor" diye konuştu.
Ak. sansürün yaratıcılığı orta-
dan kaldırdığını da belirterek,
şunlan söyledi: "Sansürie korku
toplumu oluşruruJur. Korkan,
sansürün engeline taküacağmı dü-
şünen, yönetmen, yapımcı sağiık-
b düşünemez. Sonuçta da sağhklı
fibnJer ortaya çıkmaz. Sansürcü-
ler, gençlerin 'yaratıcılığını' da en-
geUrvorlar. Ortadan kaldırrvorlar.
Topİumun önünü kapatıyorlar.
Amca, Türkiye'nin yurtdışında
Behiç Ak, sansürün
yaratıcılığı ortadan
kaldırdığını vurguladı.
ünajını da bozuyorlar. Ulkemiz
hakkında kötü propaganday a ne-
den ohıyorlar."
Söyleşinin sonunda tletişün Bi-
limleri Fakültesi'nin öğrencileri-
nin çeşitli sorulannı da yanıtla-
yan yönetmen Behiç Ak, bir öğ-
rencinin "tran sineması sansür sa-
yesinde gelişti" diye konuşması
üzerine, "tranveÇin'deciddi san-
sür var. Ama, o ülkeierin sinema-
lan, yapımcılann bilgi birikimle-
ri ve altyapüan sayesinde geüşti.
Belki sansür de iyi
yönde gelişmeleri-
nietkflemişolabüir.
fnsan kendini öz-
gür hissettiğinde
daha iyi füm orta-
ya çıkar" dedi.
Fatma Girik ile
Ömer Kavur'un
da katıldığı açılış
töreninde, îletişim
Bilimleri Fakültesi
Dekanı Prof. Dr.
Sezen LT
nlü ise
yaptığı konuşma-
da, 107 yıla dam-
gasını vuran sine-
ma sanatının. tüm
mükemmelliği ile
karşımızda durdu-
ğunu belirterek
Sinemayı ulusla-
Ahmet Ertuğ'un 7A0/!a'fotoğrafları Ayasofya'nın galeri katında
'Hatikanuı'
rarası düzeyde dördüncü kez ken-
timizde, ünh ersitemizle ve öğren-
cflerimizle buluşturmanın sevin-
ci, gururu ve heyecamyla ağniıyo-
ruz. Artık, sinema sanatı. perde-
ye dökülünceye kadar geçirdiği
aşamalann zorhığu, insanlarm üs-
tünde bıraküğı etki gücü, kazan-
dığı popülarite ve pahah üretim
maliv etleriyle diğer sanat daOan-
na göre oldukça ayncalıkh bir
yer edinmiştir. Işte, biz de bu ayn-
calıkh sanat dahnın cgitimini ve-
ren bir kunım olarak bir kez da-
ha karşuuzdayız" diye konuştu.
şahesedeıi
OKTAYEKtNCİ
İNSAN YARATICILIĞENIN AYREVTILARI - Mimar ve fotoğraf
sanatçısı Ahmet Erruğ, Ayasofya'daki aynntılan belgelerken diyor ki:
"Bu efsunlu mekânın mimarisinin sırursızhğmı ve mozaiklerinin de-
rinBğini belgelemeye çahştım.-"
'Kültürel Yaşam ve Müze'
Kültür Senisi - 20. Müzeler Haftası
kapsamında 21 Mayıs'ta Yddız
Teknik Üniversttesi'nde 'Küftürel
Yaşam ve Müze' konulu bir panel
gerçekleştirildi. Türkiye'de
müzeciliğin durumuyla ilgili olarak
panelde vurgulanan ortak kanı,
müzelerimizin üstlerine düşeni
gerçekleştirebilir duruma
getirümesinin zorunluluğu oldu.
'Müzecüik Anabilim Dah'
kuruculanndan Prof. Tomur
Atagök müzelerin, giderek insan
odaklı hale geldiğini, en önemli
örgün eğitim kurumlan arasında
olduğunu, insanlığın kültürel
mirasını anımsatarak toplumun
bireylerini yaratıcı düşünceye
yönlendirdiğini voırguladı. Istanbul
Sanat Müzesi Vakfi Başkan
Yardımcısı Dr. Engin Sağdıç, Türk
sanatının 1950'lerden bu yana
kazandığı ivmeyı karşılayacak
•çağdaş sanat müzesi' eksikliğinin
kültürel kalkınma için büyük bir
engel olduğunu söyledi. Akbank'tan
Ash Ahveren, özel sektörün kent
içınde müzecilik açısından boşluk
olan alanlan paylaştığına dikkat
çekerken, Reklamverenler
Başkanı Caner Tünaman, konuyu
tanıtım açısından ele aldı.
Görüşüne baş\
r
urduğumuz,
'Müzedler Derneği'
kuruculanndan Füsun Ersoy ise
müze binalannın bakım ve
onanmlannın aksatıldığını; çağdaş
ve yeterli olmadığından ışık, ısı,
nem gibi faktörlerin yol açtığı
olumsuz koşullann çözüm
beklediğini ve yöresel koşullar göz
önüne alınmadan
hazırlanan tek tıp projelendirmenin
sakıncalannı vurguladı.
Ayasofya, 29 Mayıs 1453'te Fatih'i
yorgun ve 'bakımsızhk' içinde karşılar-
ken 920 yaşındaydı.
Bugün ise 1470 yaşında. Neredeyse
550 yıldır hem Osmanlf nın hem de
Cumhuriyet'in 'himayesi' ve onanm-
lan sayesinde •mucize\i insan akn ve
yaradcıhğuun dünya harikası' olarak
3. binyılı yaşamaya başlıyor.
Böylesi derin ve anlamlı bir geçmi-
şin; 'Farkh bir inancın kültürel mirası-
na tarihin en saygdı vekesintisiz en uzun
süren koruma kültürünü' de belgele-
diğini söyleyen Kültür Bakanı İstemi-
han Talay, aynı kültürün geleceğe de
aynı kararlılıkta aktanlmasma 'güven-
ce' oluşturan 'uhısal anlayışınuzı' ise
şöyle \-urguladi: 'tnsanhğm ortak mi-
rası bize emanet ve geçmişimizden al-
dığnnız kutsal görevimizi yannlara da
aynı banşcıl duygularla taşryoruz?'
Ayasofya, 2002 yılının Müzeler Haf-
tası'nda çok özel ve ayncalıklı bir et-
kinlikle 'gizK şaheserlerini' hayranla-
nyla paylaşmaya başladı.
Bugüne dek en dikkatli ve en merak-
h bakışlann bile, belki de fark edeme-
diği 'gizem ve hüner yüklü sanatsal ay -
nnülar', 21 Mayıs 2002 akşamı tören-
le açılışı yapılan '2. Galeri Kaü'nın et-
kileyici mekânlanyla bütünleşmiş Ah-
met Ertuğ'un fotoğraflannda sergile-
niyor... Suluboya kâ§ğıdına özel baskı
teknikleriyle basılmış, birer 'ikona'
kutsallığı içinde "Harika'nm gizh" şa-
heserlerini" yansıtıyorlar.
Borusan'ın kültür ve sanatımıza
'özenüvedüzeyli' katkılannın güzel bir
ömeği olarak gerçekleştirilen serginin
açılışında Ahmet Kocabıyık dedi ki:
"Fotoğraflardaki ayrmtılar ile gerçek-
leri birtiktealgılamak tarihin bu en ba-
nşcıl mirasımn insancıl mesajlarmı da-
ha güçlü kıhyor."
Işte bu mesajlann müziğini de 'Aya-
sofya Korosu' seslendirdi. Helen, Ro-
ma, Bizans, Süryani ve OsmaıüVdan
özgün müzik örnekleri anıtsal kubbe-
den yankılanıp yüreklere yerleşti...
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Anadolu Üniversitesi'nde
Sinema Günleri...
Bundan dört yıl önce, Anadolu Ünıversitesi îleti-
şim Bilimleri Fakültesi öğretım üyelerinden ve çok
sevgili dostum Prof. Dr. Gülseren Güçhan "Bun-
dan böyle heryıl uluslararası nitelıkte 'Sınema Gün-
leri' düzenleyeceğiz, bizim ünıversiteye ve fakülte-
mizeyakışırt" dediğinde, olumlu anlamda şaşırmış,
ama olaya pek de iyimser bakamamıştım. Gözümün
önüne hemen uluslararası bır festivalın kaçınılmaz
kıldığı dev boyutlu çalışmalar ve bu çalışmaların ol-
mazsa olmaz koşulu olan parasal destek gelmişti.
Ancak ben kafamdan bunları geçirirken.fakülte-
mizde bir koşuşturmadır başlamıştı. Kendisine ge-
len ve fakülte için yararlı gördüğü her öneriyi ne
olursa olsun gerçekleştirmeyi "makamının ilkesı ve
gereği" bilenîletışim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Sezen Ünlü, fakültenın tüm olanaklarını ve per-
sonelini seferberetmişti. Hemangi bır üniversitede
böyle bir girişimin, üniversite yönetiminın sadece
onayı degil, ama güçlü desteği olmaksızın gerçek-
leştirilebilmesi düşünülemez. "Uluslararası Eskişe-
hir Sinema Günleri" projesı, bu bakımdan da şans-
lıydı, çünkü sanatla ilgili herhangı bir konuda des-
tek vermemesi düşünülemeyecek olan Rektör Prof.
Dr. Engin Ataç, daha en baştan bu projenin arka-
sında oldu.
Bu yıl 20-28 Mayıs tarihleri arasında dördüncüsü
düzenlenen Anadolu Üniversitesi Uluslararası
Eskişehir Sinema Günleri, daha başından ıtıba-
ren îletişim Bilimleri Fakültesi'nin elemanlannın ve
unıversitenin tüm ilgili bırimlerinın başanlı bır ıme-
cesı nrtelığıni kazandı. Organizasyonda görev alan
öğrenciler, hiçbir şeyin aksamaması için ellerinden
geleni yaptılar. Ve sonuçta Prof. Dr. Gülseren Güç-
han'ın dedıği oldu; bızım ünıversiteye ve sınema-te-
levizyon bölümü olan fakültemize "yakışan" Sine-
ma Günleri, bu yıl dört yaşına bastı. Burada kişisel
bir gözlem olarak belirtmek ıstediğim bir nokta var.
Anadolu Ünıversitesi îletişim Bilimleri Fakültesi'nde
görev yaptığım on yıldır. bu fakültenin her başan-
sıyla sevindim, ama sonuçta hiçbir başarısı karşı-
sında şaşırmadım. Sanki her başarıyı doğal bir so-
nuç olarak karşıladım.
Bu yılkı "Sinema Günleri", etkinlikler bağlamın-
da çok zengin bır yelpazede gerçekleşiyor. Yirmiye
yakın yabancı, ona yakın yerli film, aynca çeşitli söy-
leşiler ve Muzaffer Hiçdurmaz'm "Türk Sinema-
sında Siyah Beyazın Serüveni" başlıklı fotoğraf ser-
gisi, etkinlikler arasında yer alıyor. Yabancı yönet-
menler arasında Michelangelo Antonioni, Fede-
rico Fellini, Marcel Carne, Claude Chabrol gibi
sinema tarihıne geçmış adlar var. Ömer Kavur,
Nesli Çölgeçen, Zeki Demirkubuz, Ersin Per-
tan, Ali Özgentürk, Banş Pirhasan, Serdar Akar,
Semih Kaplanoğlu ve Ahmet Çadırcı da filmleri
programda yer alan Türk yönetmenler arasında.
Bir eleştiri olarak değil, fakat "Sinema Günleri"
gibi bir etkinliğin daha da gelecekte boyut kazana-
bilmesi için yapılabılecek olanlar üzerınde de biraz
durmak istiyorum. Her şeyden önce, bu etkinliğin
bir üniversite ortamında gerçekleştirilmesı nedeniy-
le, söyleşilerin sayısının arttırılmasında yarar var, ül-
kemizde sinema üzerine yayımlanmış telif ve çevi-
ri eserlerin yer alacağı küçük bir kitap sergısine de
ileride yer verilebılir. Hatta Sinema Günleri boyun-
ca öğrencilerın bu kitapları edınebılmelerı için indi-
rimli satış da yapılabilir.
Anadolu Üniversıtesf nin mekân bakımından sa-
hip bulunduğu geniş olanakları göz önünde bulun-
durarak ıleriki düzenlemelerde sergi sayısının arttı-
nlması da düşunülebilir.
"Uluslararası Eskişehir Sinema Günleri", dördün-
cü yılında gelecekte hertürlü gelişmeye açık birya-
pıya kavuşmuş olarak yolunu sürdürmekte. Benim
bu sütunlarda tek yapabıleceğim ise başlangıcın-
dan günümüze bu büyük etkinliğe emeği geçmiş
olan herkesı yürekten kutlamak...
e-posta: ahmetcemal(a superonline.com
acem20(â hotmail.com
Kısa Film Maratonu sonuçlandı
• tSTANBlT, (ANKA) - TÜRSAK Vakfı
tarafından Garanti Bankası'nın ana
sponsorluğunda gerçekleştirilen '6.
Uluslararası Çevre Filmleri Fesrivali'
kapsamında Istanbul Bilgi Üniversitesi'nin
işbirliğiyle düzenlenen '6. Halikarnas Balıkçısı
Kısa Film Maratonu'nu kazanan projeler belli
oldu. Yanşmaya bu yıl 35 proje katıldı.
Istanbul Üniversitesi tletişün Fakültesi
öğrencilerinden Gökmen Onat, Göktuğ Günal,
Özden Yeniyol, Amir Khalilzadeh'ten oluşan
ekibin 'Uzaktan Kumanda", >ine Istanbul
Üniversitesi îletişim Fakültesi öğrencilerinden
Bengisu Gençay, Hale Tümer, Yasemen
Türkalp, Duygu Ertürk'ten oluşan ekibin 'Su
Masalları' ve Marmara Üniversitesi Müzik
Eğitimi Bölümü öğrencisi olan Zeynel Tolga
Güre'nin 'Isimsiz' adlı projeleri çekibneye
değer buldu. Tamamlanan filmler festivalın
son günü olan 13 Haziran'da izleyicilere
sunulacak.
tSmNBUL TİHITRO FlSiimÜ'NDE BUGÜN
• RUMELt HİSARI nda 21 OO'de îstanbul
Şehir Tıyatrolan dan Otheno'.
• AKM ODA TİYATROSU'nda 20.30'da
EJC02 Projesi'nin 'Kıvranış I Tutku' adlı
oyunu. (0 212 251 56 00)
M ORTAKÖY'de 15 00 te Plasticiens
Volants'ın 'Geçit' adlı sokak gösterisi.
• MUHStN ERTUĞRUL SAHNESİnde
20.30'da Stüdyo Oyunculan'dan 'Oidipus
Nerede?'. (0 212 246 06 28)
• OYUN ATÖLYESÎ'nde 20.30'da 'Ennisjer
ya da Günahkâriar'. (0 216 345 39 39)
• TAKStM GEZİPASTANESİ önünde
19.30'da Derya Alabora ve Şerif Erol'dan
'Yine Ne Oldu?' adlı sokak gösterisi.
ANKARA MÜZİK FESTİVALİ'NDE BUGÜN
• MEBŞURASALONU'nda 20 30da Orhan
Ahıskal & New Dimensions Ensemble'ın
konseri. (0 312 427 08 55j