24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 «MAriS 2002 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 19 TURKIYE Istanbu B 21 Sinop B 19 Adana E«jrne B 24 Samsun PB 17 Mersın Ko:aeli B 22 Trabzon ikrrr _Y 16 Dıyarbakır 21 Gresun B 26 Ankara Y 16 Şanlıurfa PB 26 B 20 Mardın N/Iaıısa A y a n _B 27 Eskışehır B 21 Sıırt B 26 Konya B 19 Hakkân Denzlı B 25 Sıvas PB 16 Van Zorgulca* B 16 Antalya B 30 Kars Yurdun aoğu kesım- len parçalı bulutlu, Do- ^ ^ _ _ ğu Karadeniz. Doğu _ . Anadolu ıle Guneydo- u s l ° DIS MERKEZLER PB 15 Beriın PB 23 ğu Anadolu'nun doğu- su saganak ve goKgu- rultülu sağanak yağışlı dıger yerler az bulutiu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı yurdun kuzey- batısı ıle Doğu Anado- azaiacak, dığef yerler- aeartacak Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Parıs Bonn Münih PB PB Y Y Y Y Y Y 17 13 15 20 20 19 16 ?? Budapeşte Madnd Vıyana Belgrad Sofya Roma Atina Zurih Y PB Y Y Y Y PB Y 18 20 18 24 21 20 24 ?? Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tifhs Kahire PB B 6 B PB Y Y B 19 22 14 25 15 12 16 31 Şam B 29 Parçalı t Çok bulutlu Sulu l<ar > 3ok gurultıiü GUNCEL CUNEYT ARCAYUREK • Baştarafı 1. Sayfada ratanlar üstünköni değınmelerle gü)a eleştirıyorlar. Cmeğin hem yönetici hem de kişisel görüşleriyle hizmette bulu- nan etkıli. yetkili devlet bakanları- m ızdan Başbakan Yardımcısı Me- sutYılmaz: S nır Tanımayan Gazeteciler Ör- gütû'nün Paris'te Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıv- nkoğlu'nun resmini ayaklar altına alar eylemine, tam bir Avrupalı gi- bi şu yanıtı veriyor "Avrupa özgürlüklerin en geniş oldtğu bır coğrafya. Birçok kuru- luş böyle saçmalıklaryapıyor. Ben (olayı) Genelkurmay Başkanlığı ka- dar ciddıye almadım, almıyorum". Çırkin olmaktan da öteye, he- mer her kesimin tepkisini çeken tepeden tırnağa yanlış olayı Baş- bakan Yardımcısı ciddiye almayın- ca, doğal olarak olayı Dışişleri Ba- kanlığı da ciddiye almıyor. Sanırım Türkiye'de ilk kez bir ulusun onuruyla oynayan olaya günlerce suskun kalan hükumet ve dışişleri yerine (haklı olarak) Ge- nelkurmay tepki göstermek zo- runda kalıyor. Işte Avrupalı olmanın öncelikli koşulu böylece ortaya çıkıyor. Avrupa'nın hertıangi bir ülkesin- de örneğın bugün Genelkurmay Başkanımıza, yarın Cumhurbaş- kanı'na ya da Başbakan'a ağır ha- karet içeren bir eylem yapılacak olursa: "Canım ne varbu olayda? Avrupa ülkelen en geniş özgüriük- ler diyan. Bu tür eyleme şaşırmak neden" dıyebiliyorsanız, demek ki tam bir Avrupalısınız! Bir başka örnek: Avrupa Parla- mentosu'ndan 16 kişilik bır heyet (Anayasa Mahkemesi'nde HA- DEP'in kapatılmadavası görüşül- düğü bir sırada) Dıyarbakır'a gel- di ve... Heyet Başkanı Joost La- gendyk, "Ziyaretimizin amacı HA- DEP'in durumu hakkında endışe ediyor olmamız" dıye demeç ver- di. Yasamayı, yönetimı dışardan etkıleme anlamına gelen bu dav- ranışa yetkilisinden tık çıkmıyor- sa... Avrupalı olma yolundayol al- mışsınız demektir. Avrupa Günü'nde Avrupalı ol- manın son örneğini iki gündür iz- liyoruz. Karen Fogg, ulusal sorunları- mıza yönelik çarpık bakışlarını tam bir pervasızlık içinde artık e-mail- lerinde yansıtmıyor. AB temsilcisi olmanın dayanıl- maz dokunulmazlığına güvenerek müstemleke valisi gibi aklına ya da ağzına geleni akşam yemekle- rinde söylemekten çekinmıyor. Ya şu manzaralar Kıbrıslı Türkleri, Türkiye'den ve Rauf Denktaş'tan kurtarma for- mülünü AB'nin maddi manevi kaynaklarıyla aylardır uygulayan Karen Fogg'un incilerine Dışişleri Bakanlığı, Sözcü Hüseyin Diriöz kanalıyla öyle bir yanıt verdi ki... Sözcü, "Biz" dedi; "Türkiye'de görevli yabancı temsilcilerin, Kıb- ns konusundaki gelişmeleri olum- suz etkileyecek beyanlardan ka- çtnmalan gerektiğini her vesileyle söyluyoruz". Fogg'un en azından bakanlığa çağrılarak ne demek istediğinin sorulmasının veya "istenmeyen temsilcı" işlemiyle kapı dışarı edil- mesinın beklendiği sırada; Dışişle- ri, beş paralık değerı olmayan bu açıklamayla skandalı geçiştiriyor- sa... AB'yi rahatsız etmekten çe- kinen bırtavır sergiliyorsa... Işte bu manzaraya Avrupalıdan çok Avrupalı olmaya özenmek de- nilmez mi? Bızimkilen Avrupalı olmaya he- veslendiren bir başka Avrupalı ka- dın daha var: Isveç'in Dışişleri Ba- kanı Anna Lindt! AB'nin görevini KADEK'e dev- reden PKK'yi listeye alarak bizi uyuttuğu şu günlerde bir çıkış ser- giledi Anna... Kamuoyuna KADEK'ı de listeye aldıracağımız umudunu içeren ninniler söyleyen bizım Avrupalı- lara duyurdu kı: "Terörist saldın- lardan uzak olduğunu açıkladığı için KADEK'e listede yer verilme- sine karşı olmamız çok doğaldır" dedi. Şımdi ne olacak? Kuşkunuz ol- masın; Bizim Avrupalılar bir kez daha Avrupalı olduklarını kanıtla- yacaklar ve... (AB kararlarında it- tifak arandığı için) Isveç'in engeliy- le KADEK'in feteye alınmayıştnı bal gibi sineye çekecekler. Gerekçe mi? Tabii Avrupalı ol- manın kıvancıyla! Ecevit de Fransa'yı uyardı • Baştarafı 1. Sayfada tüm ulusumuza gösterdiği say- gısızlık son derece çirkin bir davranıştır. Fransız hükümeti- nin kendi ülkesini bu ayıptan zaman yitirmeksizin anndıra- cağını umanm" dedi. Fransa'ya ve RSF'ye yönelik tepkiler sürerken Dışişleri ile Ge- nelkurmay arasındaki sıkıntı da dikkat çekiyor. Genelkurmay, hü- kümetın tepki vermekte gecikti- ğini ve kendilerine yeterince sa- hip çıkmadığı görüşünde. Dışişleri Bakanlığı ise Genel- kurmay'ın bu görüşünün doğru olmadığını. çünkü olayın ilk baş- ladığı andan itibaren işbirliği içinde olduklarını kaydetti. Dı- şişleri yetkilileri, RSFnin basın raporunu 3 Mayıs'ta internete yûklediğini ve sonra da metroya harita asıldığını anımsatırken 6 Mayıs'ta Türkiye'nin Paris Bü- yûkelçiliği Basın Müşavirliği'nın RSF'ye etkili bir mektup yazdı- ğını, Büyükelçiliğin Fransa Dı- şişleri Bakanlığı ile temasa geçe- rek duyarhhğını bildirdiğini söy- ledi. 7 Mayıs'ta Dışişleri Bakanı Is- mail Cem'in Genelkurmay'ın komuta kademesiyle bir yemek- te buluştuğunu da belirten yetki- liler, konunun orada da gündeme geldiği ve çalışmalann sürdürül- mesinde uzlaşıldığını ilettiler. RSF'nin eylemini gerçekleştir- mek için aldığı iznin 11 Mayıs'ta sona ereceği biliniyor. Türki- ye'nin girişimlerini sürdüreceği- ni belirten yetkililer, ekonomik ambargo tepkisinin yerinde bir hareket olmayacağı görüşünde olduklarını da söylediler. Devlet Bakanı Reşat Doğru da Fransız hükümetinin gerekli adımlan ata- cağına inandığını belirtti TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Kamran İnan, "Fransa'da ya- pılan münasebetsizliğe aynen karşılık verilmesini" istedi. "Biz de bir Cezayir köşesi aça- lım" diyen tnan, Türkiye'nin yıl- lardır kendisine karşı yapılan ya- yınlar konusunda sessiz kalma- sını eleştirdi. Emperyalizmi savunuyorlar • Baştarafı 1. Sayfada Işçı Partisi (IP) üyesi bir grup, söz konusu haritadaki Kıvnkoğ- lu portresini kapatmak amacıyla boyadı. tP'nin yurtdışı temsilci- liği, Paris'teki Saint-Lazare Ga- n'nda düzenlediği bir gösteriyle Sınır Tanımayan Gazeteciler Or- gütü (RSF) ve Fransa'yı protesto etti. tP Yurtdışı Temsilcisi Ali Çe- lik, gösteri sırasında yaptığı ba- suı açıklamasında, örgütün tavn- nın, gazetecilerin özgürlüklerin- den çok, basının Avrupa ve Ame- rikan emperyalizminin çıkarlan- nı savunma çizgisinde olduğunu söyledı. Basın açıklamasından sonra îş- çi Partısi Yurtdışı Temsilcili- ği'nden bir grup, ellerindeki kır- mızı sprey boyalarla aralannda Kıvrıkoğlu'nun fotografınm da bulunduğu bütün portreleri ka- patmak amacıyla boyadılar. Olay yerine gelen Fransız polisi, gös- ten yapan gruptan 4 kışiyi gözal- tına aldı. Bu kışüer daha sonra serbest baakıldı. RSF Genel Sekreteri Robert Menard ise İP'li grubun gösteri- sinin gülünç olduğunu söyledı. Menard, özellikle bir sıyasi par- tinin bu tür bir müdahalede bu- lunmasının kabul edilemez oldu- ğunu belirtti ve "Türkiye AB'ye girmek istiyorsa, eleştirileri ka- bul etmek zorunda" diye konuş- tu. ÎP Istanbul ll Başkanı Kamil Dede, Istanbul'da Fransız Kon- solosluğu önünde açıklama yapa- rakRSF'yikınadı. KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Vehbi Zeki Serter, TB- MM Idare Amın Hakan Tartan, Türk-lş Başkanı Bayram Meral, Türk Harb-Iş Sendikası Genel Başkanı Osman Çimen, Demır- yol-îş Sendikası Başkanı Ergün Atalav, Dicle Üniversitesi Sena- tosu, İstanbul Üniversitesi Rek- törlüğü, Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yalçın Kekeç. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörlüğü, Izmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erol Akıncı- lar, Kıbns Türk Kültür Dernegı, Avukat Ceyhan Mumcu, Adana Ticaret Odası Başkanı Şaban Baş, Adana Ticaret Borsası Baş- SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN Ekonomileri, Yerle Bir Ediyorlar! B Baştarafı Arka Sayfada dur, bu şebekeleri de mahvediyorlar. Artık Buenos Aires'te içme suyu bulamıyorsunuz. Yani bu sade- ce bir hırsızlık olayı değildir. Musluklardan su akmı- yor. Yani bu, kamuyu soyarak zengin olmaktan da öte bir şey. AJ: Ve IMF, Büyük Gölleri devretti. Şimdi su ar- zının tamamına sahipler. Chicago Tribune'de yazıl- dı. GP: Şimdı buradaki sorunumuz şu, bakın, IMF ve Dünya Bankası yüzde 51 oranında ABD Hazine- si'ne ait. Yani soru şu oluyor, bunlara koyduğu- muz para karşılığında ne alıyoruz? Öyle gözükü- yor ki, aldığımız birkaç topiumda ortaya çıkan kargaşa ve yakıp yıkma. Endonezya alevler için- de. Bana anlatıyordu, Baş Ekonomist, Stiglitz bana anlatıyordu, neler oluyor diye kendine sormaya baş- lamış. Bildiginiz gibi, hangi ülkenin işine burnumu- zu soksak, onlann ekonomisini mahvediyoruz ve sonuçta alevler içinde kalıyoriar. Stiglitz ışte bu- nu sorguladığı için atıldı. Fakat Stiglitz'in söylediği- ne göre ayaklanmalar bile planlamışlardı. Bir ül- keyi sıkıştırdığınızda ve onun ekonomisini mah- vettiğinizde, sokaklarda ayaklanma olması do- ğaldır. Ve buna IMF ayaklanmalan deniyor. Baş- ka bir deyişle, eğer sokaklarında ayaklanmalar varsa siz kaybediyorsunuz. Bütün sermaye ülke- den kaçıyor ve bu da IMF'ye yeni şartlar koşma- sı için fırsat veriyor. AJ: Ve bu onları daha da çaresiz yapıyor. Yani ül- keleri çökertmek için tam bir ekonomik savaş ve şimdi savaşı burada da Enron vasıtasıyla yapıyor- lar. GP: Daha dün, buradan, Paris'ten, Kalifor- niya'daki Enron u araştıran eyalet başmüfettişleri ile konuştum. Bana bu adamlann oynadığı bazı oyun- ları anlattılar. Kimse işin bu tarafına bakmıyor. Kazı- ğı yiyenler sadece hissedarlar değil. Özellikle Tek- sas ve Kaliforniya'nın kamu parasından milyonlar- ca, milyarlarca dolar emdiler. AJ:Varlıklarnerede 'Bakın, herkes Enron hayalibir şirket olduğu için geriye hiçbir varlık kalmadığını söy- lüyor' burada konuşan uzmanlara göre, tüm varlık- ları başka şirketlere ve bankalara transfer etmışler. Bul karayı, al parayı üçkâğıdı' GP: Doğrusu, evet, bu iş tam bir bul karayı al pa- rayı üçkâğıdına döndü. Demek istiyorum ki, esasen alfta para var. Siz Kaliforniya'daki elektrik faturaları- nı ödediniz çünkü, müfettişlerin bana anlattıklarına göre bu faturalar olması gerekenden aşağı yuka- n 9.12 milyar dolar fazla şişirilmişlerdi. Ve şimdı bilmiyorum kimden bu parayı geri alacaklar. AJ: Evet, eyalet yöneticisinin megavvatt başına 137 dolar ödediğini, sonra da bunu Enron'a geri 1 dolara sattığını ve bunu tekrar ve tekrar yaptığını ortaya çıkarmışlar. GP: Evet, sistem tamamıyla kontrolden çıkmıştı ve bu adamlar da tam olarak neler olup bittiğini biliyor- lardı. Anlamak zorundasınız ki, Kaliforniya'daki (ka- mu hizmetleri) sistemin serbestleşmesi için tasarım- ları yapanların bizzat kendıleri işlerini bitirir bitirmez kanı Fethi Coşkuntuncel. Adana Baro Başkanı Avukat Necati Er- dem, Antalya Baro Başkanı Avu- kat Gürkut Acar, Edirne Gaze- teciler Derneği Başkanı Mehmet Karagöz. Adana Güçbirlığı Vak- fı Başkanı Şekip Karakaya da yaptıklan açıklamalarla RSF'ye tepki gösterdiler. Fransız basını Türkiye'nin RSF örgütüne tep- kisi, Fransız basınında geniş bı- çimde yer aldı. France Soır gaze- tesi haberi, "Türk ordusu Fran- sa'ya kızgın" başlığıyla venrken Le Monde gazetesi, Türk ordusu- nun Fransa ile askeri ılişkileri dondurabileceğini belirtti. Le Pa- risıen gazetesi, başta Cumhurbaş- kanı Ahmet Necdet Sezer olmak üzere Türk yetkililerin RSF'yi kı- nayan açıklamalarına geniş yer verdı. Le Figaro gazetesi ise "RSF yüzünden Türkiye ile Fransa arasında gerginlik" başlığıyla verdiği haberde, Türkiye'nin, Fransa'nın RSF 'yi cezalandırma- sını istediğini yazdı. GUNDEM MLSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada 1- Türkiye'yı AB'den soğut- maktan sorumlu temsilci Karen Fogg'un çizdığı tablo kabul edı- lebilir cinsten değil. Artık ışin dip- lomatık yani da kalmadı. Kimlenn kimlere karşı kışkırtılması gerekir? Hangi lıdere ne tur danışman bul- mak gerekir? Gazetecilerin konu- lara nasıl yaklaşması gerekir? Fogg, kendisıni butün bunlardan sorumlu hıssediyor. Fransa'daki "Dünyayı Tanıma- yan Gazeteciler örgütü"nün ser- gisindeki gibi herhangi bir ulusun temsilcisinin ayaklar altında çiğ- nenmesinı onaylamıyoruz. Ama, ille de Türkıye'de medyayı yön- lendirmeye çalışan, hizaya getir- mek için her yontemi deneyen bir kişının fotoğrafı gerekıyorsa, sa- nırız Fogg'unki yakışır. 2- Son gelışmeler Yunanis- tan'ın Kıbrıs'ta uygulamak istedi- ği çözümü daha net ortaya çıkar- dı: Batı Trakya modeli! KKTC ortadan kaldırılacak, Türklere azınlık hakkı verilecek. ZamanlaTürkler. adanın tum yer- leşim yerlerinde azınlık hale gele- cek ve sorun kökünden çozüm- lenmiş olacak. 3- Buna karşın KKTC Cumhur- başkanı Rauf Denktaş'ın 29 Nı- san'da bir adım daha attığını, 20 sayfalık yeni bır belge sunduğu- nu göruyoruz. Denktaş'ın önerisı yalın: - İki devletli tek çatılı bir yone- tim. Bu kabul görürse, adım adım aynntılara ınılecek. Ne var ki, Rum kesiminin Denktaş'ın önerisını aradan 24 saat geçmeden bası- na sızdırdığını, böylece belgeyı tartışılmaz hale getırdiğını göru- yoruz. Görünen o ki, Denktaş'ın yap- ması gereken tek şey şu: Aralık ayındakı Kopenhag zir- vesıne kadar masadan ayrılma- mak ve kaçan taraf olmamak. AB'nin Akdeniz üssü 4- Fogg'un çıkışlarına paralel olarak AB'nin de KKTC'de Türki- ye karşıtı bir yapı oluşması için her türlü girişimde bulunduğu dik- kati çekiyor. Sağlam kaynaklar- dan sızan haberlere göre, KKTC halkı ile Türkiye'yi karşı karşıya getirmek için AB 30 mılyon dolar harcadı. Bu paranın önemli birdiliminin kamuoyu oluşturma olanaklarına harcandığı görülüyor! Burada raptıyeyi de kendimize batırmadan geçersek, konunun tüm halkalanyla ortaya çıkmasını engellemış oluruz. Geçen on yıl- larda ne yazık ki Türkiye'nin için- deki tum sorunları Kıbrıs'ataşıdık. Bu durum Türkiye karşıtlığına malzeme veriyor. 5- Bölgeye bıraz daha yukarı- dan baktığımızda ikili bir yakla- şım ortaya çıkıyor: Balkanlar'da olabildiğince daha çok sınır çızılmeye çalışılıyor. Yu- goslavya'nın parçalanmasının ar- dından bır kez daha parçalanma- sı gündemdfi. Kosova'nın bağım- sızlığına Karadağ'ın, ona kuzey bölgelerinin eklenmesi için plan- lar yapılıyor. Kıbrıs'ta ise fiili olarak ayrılmış ıkı yapı var. Ancak bu yapının ger- çek-suni nasıl olursa olsun birleş- tırilmesı ıstenıyor. Balkanlar'da zorla ayırma, Kıb- rıs'ta zorla birleştirme! Bu da Batı standardı barış po- litıkası olsa gerek! 6- AB bu ikili politıkayı izlerken bır yandan da fırsat buldukça Kıb- rıs Rum Kesımi'ne gıdip seslenı- yor: - Adada barış olmasa bile sizi AB'ye alacağız... Çozüm birinci öncehğımız değil... AB'ye tam üyelik için Türklerle anlaşmak zo- runda değilsiniz... Bu durumda Rumların yerine kım olursa olsun, yeni bır anlaş- ma yapıp başını derde sokmaz. Rum kesiminin de bır yandan olağanüstu silahlandığını görüyo- ruz. Rumlar silahlanmaya günde 2 milyon dolar ayırıyor. Eee şart. AB'nin Doğu Akdeniz üssü olmak kolay değil! an [email protected] Enron'da çalışmaya başladılar. Aslında, şimdi ben burada Londra'dayım, ve Ingilizlerin de bazılannın bunda sorumluluğu var. Enron'u denetleme komi- tesindeki bir adam da, Lord VVakeham. Ve bu adam gerçek bir olay, karışmadığı hiçbir danışıklı dövüş yok. AJ: Ve bu adam NM Rotschild'in başkanı. GP: Bu adamın parmağının olmadığı bır şey yok. Yaklaşık elli yönetim kurulunda yer alıyor. Ve so- runlardan biri şu, Enron'un kayıtlarını nasıl tuttuğu- nu inceleyecek müfettişler kurulunun başkanının da bu adam olma durumu var. Fakat aslında onlar (En- ron), bu adama bir köşede danışma ücreti ödüyor- lardı. MargaretThatcher'ın hükümetinde yer aldı ve Enron'un Ingiltere'ye gelmesine ve bu kuruluşun Ingiltere'deki elektrik santrallannı satın almasına izin veren kendisiydi. Ve Ingiltere'nin ortasında içme su- yu şebekesi onlann mülkiyetindeydi. Bu adam işte bunlan onayladı ve sonra buna yönetim kurulunda bir iş verdiler. Ve yönetim kurulunda bulunmaktan öte, büyük bir danışmanlık kontratı verdiler. Yani bi- liyorsunuz, şimdi bu adamın, hesaplan nasıl ver- diklerini inceleyecek denetleme komitesinin ba- şında bulunması bekleniyor. AJ: Medyayı denetleyen bir yönetim kurulunun da başında. GP: Evet, öyle, ben büyük sorunlarla karşılaşıyo- rum, çünkü beni de denetliyor. 'Serbest değil, zorlama ticaret!' AJ: Ayrıca şimdi yeni bir kanun çıkartryorlar Ingil- tere'de, arazinizde bulunan 800 yıllık kuyulara, hat- ta kimi yerlerde Romalılardan kalma 2000 yıllık ku- yulara su saati koyacaklarını söylüyorlar. Kendi su- yunuza sahip olamayacaksınız. AJ: Evet, işte bu Lord VVakeham. Yani işte En- ron'un adamı bu demek istiyorum. Bu adam tam bir olay. Burada bu adama dokunamazsınız.. çünkü de- diğim gibi medyayı kendisi denetlemektedir. Yani şi- kâyet ederseniz, biliyorsunuz ki, adamın eli kalemi- nizin bir ucunu tutuyor. AJ: N. M. Rotschild'i eşelerseniz hepsini orda bu- lursunuz. Lütfen bize o dört noktayı anlatın. Elinizde belgeleri var. Yani IMF/Dünya Bankası çökertmesi, dört nokta, bir ülkeyi nasıl çökertiyorlar ve insanla- nn kaynaklarını nasıl imha ediyorlar... GP: Doğru. Önce sermaye pazarlannı açıyorsunuz. Yani, yerel bankalan yabancı bankalara satıyorsunuz. Sonra fiyatlan piyasa belirler diyorsunuz. Bu iş, her şeyi serbest piyasanın beliriediği, Kaliforniya'daki gibi, sonra evinize gelen su faturaları ortada - AB- D'de su şirketlerinin satılabileceğini hayal bile ede- meyiz. Ama Enron gibi özel bir şirketin, suyunuzun sahibi olduğunu düşünün bir. Sonra da fiyatların ta- vana fırladığını. Sonra da sınırlarınızı serbest ticare- te açıyorsunuz, tam serbest piyasacılık. Ve baş eko- nomist olan Stiglitz -bu sistemi onun çalıştırdığını unutmayalım,- kendisi onlann hesap adamıydı, ve bu işin afyon savaşlarına benzediğini söylüyor. Bunun Serbest ticaret olmadığını, zorlama tica- ret olduğunu söylüyor. Bu yolla ekonomileri yer- le bir ediyorlar. 55 ekran ve iistü Telefunken televizyon alanalJ " 3 7 ekran TF1425 IX Telefunken televizyon Electronic ProgcanrCuide Ya da, 37 ekran dışında herhangi bir Telefunken televizyon alana, 51 ekran 2050 TX Telefunken 636.570.000 TL yerine 179.900.000 TL. Östelik tüm Telefunkenler peşin fiyatına 9 taksit ve hemen teslim. TELEFUIIKEN Danışma Merkezi Ayrıntıiı bilgi için ücretsiz telefonumuz: 0800 21140 29 www.tflMunkan.com.tr B0NUS CARDSonus Gard logoeu gördugunuz tum Boscfc yetktlî satıcılannda bcnuslu altşvenşter. I Wor1<rîjn sire özel imkânfan burada! BOSCH YETKİLİ SATICILAR1'NDA. TELEFUNKEN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle