Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 NİSAN 2002 CUMA
\
OLAYLARVE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
4 +
-ı
MUMTAZ SOYSAL
Kesinlik Arayışı
HALK yığınlan kesinlik ıster.
özell ikle bu çağda. Yani, beyinleri yıkamak ve et-
kilemek ıçin her türiü olanağın seferber edildiği,
ama bürtün bu çoksesliliğe karşın insanlann özlem-
lerine yanıt verecek doğrultuların göstenlmediği şu
günlerin dunyasında.
Buna bir de, Türkiye gibi ülkelerde halka sunul-
muş pofitikalann tutarsızlığını ve başarısızlığını ek-
lerseniz, sıradan insanlann ıçine düşmüş olabile-
ceği şaşkınlığı tahmin edebılirsiniz.
Böyle durumlarda kesin konuşan kazanır. İnsan-
lann ınce eleyip sık dokuyana, her konunun çeşit-
li yönlerini araştınp "o var, ama bu da var" diyerek
büsbütün kafa kanştırana tahammülü yok. Titizlik,
gözlerden uzak olmalı.
Şu günlerde hep Fransa'dan söz edildiğıne gö-
re, alın Mösyö Le Pen'i; agzında laf geveliyor mu?
"Sonuçta Fransızlaşmayacaksa, yabancı işçiiste-
mem'"diyor. "Avrupa Birliğı'negirmekyanlıştır"d\-
yor. Diyor da dıyor.
"Artık sokaklarda güvenlik kalmadı, ışsizlik arttı,
hırsızlık çoğaldı, Euro diye birpara çıkalı hesaplar
şaştı" diyen ve polrtikacılann yalpalayışlarından bı-
kan insanlann hatın sayılır bir bölümü de sandığa
gidip oylarını ona veriyor.
Türkiye'de dıştan yağdınlmış ekonomik reçete-
lerie hayatı şaşan, enflasyon yüzunden hesap
yapamaz duruma gelen, iş güvencesinı yitiren ve
yannındanemin olmayan insanlarkesin kurtuluş for-
mülü bekliyor.
Elbette kesin formül olamaz. Elbette her konu-
nun gırdisi çıktısı, bin türlü püf noktası vardır. Ama,
kurtuluşa susayan ve kurtancı özleyen insan bun-
lan duymak bile istemez. duysa da irdeleyip ania-
mak zahmetine katlanmaz.
Böyle ortamlarda demagojinin kolaylaştığı, insan-
lann sloganlar peşinde sürüklendiği doğrudur.
Darbelere falan gerek kalmaz; diktatörier seçimle
gelir.
Türkiye'de bu tehlike var. Hele işin içine din duy-
gulan katılırsa.
Demek ki, ciddi diriliş ve ayağa kalkış yollan üze-
rine kafa yorup sentezlerie varmış olanlar, başanlı
olmak ve halkın desteğini kazanmak için birkaç şe-
yi birden yapmak zorundadırlar.
Her şeyden önce, halkın özlemlerine yanıt vere-
cek çarelerin imbikten süzülürcesine öz ve kesin
formüllere indirgenmesi, kolayanlaşılırolması, gü-
venilirtemellere dayanması gerekiyor. Ömeğin "şu-
nu yapacağız" derken, kaynaklann nereden nasıl
bulunacağı da açıkça anlatılmalı.
Ikincisi, çareler, uzunsüredegerçekleşecekilke-
lerden kaynaklansa bile, hemen, bugünden yanna
yürüriüğe konabilecek çözümlerı de içermelidir.
Üçüncüsü, söylenenler güvenilır ağızlardan çık-
malı.
Belki, şimdiye kadar tutunduğu her dal kınlmış
olan bir halkın gözünde en önemli olan da budur.
Halk Kitlelerinin CHP'den Beklediği...
Yetkin AROZ SODE\
Y
eniden açılı-
şında sorum-
luluk aJdığı-
mız CHP'de-
ki dostları-
mız. arkadaşlanmız öyle sa-
nıyorlarya da sanmak gere-
ğini duyuyorlarki. CHP'den
aynlışlann özûnde sadece
sen-ben kavgası \atmakta-
dır. Sürdürdüğü politikalar-
da. ortaya çıkan ideolojik
çerçevede. örgütlenme bi-
çımlerinde herhangi bir so-
run yoktur. Varsa bile. öyle
aynlmayı gerektirecek bo-
yutlarda değildir. Öyleyse,
sosyal dekokratlarbirleşme-
li ve ıktıdara birlikte yüriime-
lidir! Ama öyledeğil. Buay-
nlmalan basite indirgeme-
den, iyi anlamak, verli yeri-
ne oturtmak gereği vardır.
Çok partili demokrasive
geçtiğimizi sandığımız
1946'dan buyanasürdürüJen
parti politikalannın hepsi.
unuhna ve unutturma üze-
rine kurulmuştur. Hep "dü-
zeni değjştirmekten" yana
yola çıkılmış ve hep düzen-
le bütünJeşilerek tanınaınaz
dnnıma gelinmiştir. Ne ya-
zık ki "tarihin çöp sepeti"
burada tersine işlemiş, par-
tilerini bu noktalara taşıyan
politikacılar değil. politika-
cılann o zamanlar yazdılda-
n-söyledikleri. seçim konuş-
malan "unutuşun çöp sepe-
ti"ne atılmıştır. Hepsi de de-
ğişmez genel bakan ve kur-
may kadrolan olarak kalmış-
lardır. Seçim başansızlıkla-
n sonrasında görevini "ken-
di isteyerek* bırakan hemen
hemen hiç olmamıştır. tkti-
dar o\unu bugüne değin.
"Bengiderim onlargetir,soo-
ra onlar gider ben getirim.
Nasıl oba halk unutur"" üze-
rine yürütülmüştür.
Aydınlanma süreci yanda
kesilen, akıl yaşına ereme-
miş, kulluktan yurttaşlığa.
oradan bireysel kimlikleri-
' (Sosyal Demokrasi Vakfıj
ne kavuşturulamamış bizim
gibi toplumlarda akjntıya ka-
pılmak. günübirlik çıkarlann
ardında koşmak kaçınılmaz
bir olgudur. Bu olgu alabil-
dığine sömürülmüş, bu ol-
gunun bataklığından ünlü sı-
yasal liderlerimiz doğmuştur.
Açılımı "sermayenin snır-
stzdolaşım hakkT diye özet-
lenen kureselleşme. ülkemi-
zi daha da yoksullaştınrken
toplumsal uyanışı tetikleme
umudunu da bir uçtan taşı-
mıştır. Çünkü eski politika-
largeçersizleşmiş. borç alıp
durumu idare etme olanağı
kalmamıştır. Deniz bitmiş-
tir. Bu politikalara oy veren
kitleler yığınsal konumda
yoksullaşmış. açlık sınınna
dayanmıştır. Geleceğı üstii-
ne düşünmesi, çıkış yolunu
araması kaçınılmaz olmuş-
tur! Yann umudu filızlen-
miştir. Sol olmanjn koşulla-
n da artık 'şabtonlara yas-
lanma'dan çıkmış. gerçek-
çi1ik boyutuna oturmaya yö-
nelmıştir. lyice kavramak ge-
rekır ki, sosyal demokrat ya
da sosyalist olmanın önko-
şulu da değişmiştir.
Yurtseverlik. ulusal çıkar-
lan akılcı bir biçimde savun-
mak. bunun için ülkemizi
ahtapot gibi saran ABD. AB
ve onlann kollan olan IMF-
Dünya Bankası gibi yan ku-
rulusjardan yakamızı kurtar-
mak önceliğimiz olmuştur.
Demokrasi. insan haklan.
özgürlüklerin tanınması söy-
lemleri arasında Lozandan
Sevr'e doğru taşındıgımızın
ayırdına \Bimış olmamız ge-
rekmektedır.
Çok açıktır ki, bağımlı ha-
le getirilip sömürgeleştiril-
mek istenen bir ülkede ne
çağdas. demokrasiyi ne in-
san haklannı ve ne de öz-
güriükleri bov'utlandırmaola-
nagı vardır. Önce bu pranga-
lardan kurtulmak gereği var-
dır. Bu bağlamda CHP bir
Yön. Kur. Üyesi
umuttu Çünkü bütûnbunla-
n yaşamış ve bağımsız, öz-
gür. çagdaş bir ülke olma-
nın koşullannı yaratmış olan
Atatürk'ün mırasına sahıp-
ti. Ülkemizin bugüngeldiği
nokta, Kurtuluş Savaşımız-
daki noktadan farkJı bir nok-
ta değildir. Yeniden bir kur-
tuluş savaşı kaçınılmaz gö-
rülmektedır. Çıkış volu onun
ilkelerine. temel yakJaşım-
lanna sanlmaktan, günümü-
ze yansıtDğı av dıniıktan geç-
mektedir.
Oysa bugünkü CHP. 'Alü
Ok'u ve Atarürkçülüğün te-
mdöğretisini biryana itmış-
tir. Daha çok. kabuk değiş-
tirmiş eski solculann liberal
söylemlerin etkisi altında ka-
larak Altı Ok"u ve öğretisi-
ni sadece tanhsel bir kalıt
(miras) olarak bayrağında.
tüzük \e programında taşır
olmuştur. Yeri geldiğinde
"Biz Atatürkçüyüz'" demek-
te. yeri gefdığınde tam tersi
yolu tutmaktan çekinmemek-
tedır. Kemalizmden sosya-
list düşünceye ulaşılamava-
cağı sanısını taşıyan çoğu
solcu arkadaşlanmızın ya-
nılgısına düşmüş görülmek-
tedir. CHP; kendi parti prog-
ramının sunumunda yer alan
'Ahı Ok'u ve devrimlerini
günümüze taşı> an o olağa-
nüstü yorumu bir kez daha
okumalı. nereden nereye gel-
diğıni sorgulamalıdır. 'Şab-
lonsolcuhık'la ülke koşulla-
nndan oluşan akılcı solcu-
luğu birbirine kanştırmak
aymazlığından kurtulmalı-
dır. Her ülke kendi somut
koşullanndan yola çıkarak
ulaşmayı öngördüğü hedefe
"doğru" adımını atar. Geç-
mişdönemde birtek Mehmet
ABAjİJar'ın TlP'i bunu kav-
rayıp yaşama geçirebildi.
Programı ve açılımlanra Ata-
türk'ün devrimci çızgisiyle
örtüşen bir temele oturttu.
Bu doğru çıkışın önü "orta-
ÎOTMBKUinJid.Ki
MAGAZALAR
En iyîsî, en hesaplısı ••
nınsojur
söylemleri ve ken-
di iç çekışmeleriyle kesil-
mek istendi. Yerini köklen-
nı ülke gerçeklerinden alma-
yan şablon bir solculuk aldı.
Gerekli ilgiyi ve birikimi sağ-
lavamadı. Butürbaşansızlık-
lan salt halkın bılgisizliği-
ne. öngörüsüzlüğüne dayan-
dırmak bizleri son derece ya-
nıltıcı sonuçlara götürmek-
tedir.
Bugünkü CHP'nın sayın
genel başkanı kendine yol
gösterici olark Şevh Edeba-
K'yi bulmaktadır! IMFpolı-
tikalan ıçın onay vermekte.
"Bugün rVIF'nin söjledikle-
rinibiz 1999yıhndaönermiş-
tik", "Derviş ivi nivedeçab-
şrror" demektedir. AB tartış-
maJanna toptan bir yakla-
şımla u
Biz her zaman Ba-
b'daoiduk.elbetteAB'yegir-
me>i savunujoruz1
" v aklaşı-
mını sergiîemektedir. Oysa
.AB, Kıbns'ı Türkiye'den ko-
parmayı, Ege sorununu Yu-
nanistan yaranna çözümle-
meyi, Kürt sorununa siyasal
özerkliğe varan bir çizgide
bakma}i temel politikası du-
rumuna getırmiştir. PKK'yi
terörist bir kuruluş olarak
görmemektedir. ülkesinde-
kı dinci kuruiuşlan bize kar-
şı desteklemektedir. Güm-
rük birliği bağımlılığımızı
kapitülasyonlar ömeği kul-
lanmaktadır. Türkiye'yi ar-
ka bahçesi olarak gören. onu
içine almayı hiçbir zaman
düşünmeyen AB kapılann-
da bekleyip ödün üstüne ödün
vermek mi: yoksa gerçeğı
kabul edip adam gibi çağ-
daş ülkeler düzeyine varma-
nın akılcı planlannı yapmak
mı daha gerçekçıdir, daha
Atatürkçü bir çızgidir? Unut-
mamak gerekir ki. Mustafa
Kemal i
"çağdaşlaşma>ı''ön-
götmüştür. "Baülılasmayr
deği1!.. Bızden önceki ve bi-
zım kuşaklar, çağdaşlaşma-
yı Batı 'daki -akıkılık VB bi-
Bmi" alma bağlarrunda yo-
rumlayarak "BaD'ja karşın
Baühlaşma>i"hirsa\ sözdu-
rumuna getirmışlerdir.
CHP'li dostlanmız. soyut
ka\Tamlarüzerinde sonu gel-
mez tartışmalar yaparak za-
man yitırmek yerine. somu-
ta inerek hem kendilerini
hem partilerini sorgulayıp
biryargıya varmalıdırlar. So-
ruiar sormalı ve yanıtiannı
çok açık bir biçimde isteme-
lidirler: Örneğin. ülkemizin
tarım politikalan nasıl olma-
hdır0
Küreselleşmenin patronu
ülkeler. sanayilerinin yanı sı-
ra tanmsal üretim fazlalıkJa-
nnı da bizlere satmak için
tanmsal üretımlerimize do-
laylı engellerkoymaktadırlar.
Tanmdaki büyük insan kay-
nağı çaresiz ve çözümsüz-
dür. Nasıl bir politika izlen-
melidir? Eğitım büyük bir
çıkmazdadır. Hem nitelikii
çağdaş eğitim hem de para-
sız eğitim sorunu ortadadır.
CHP'nin politikalan. sağlık
sorunu dahil çok açık belir-
lenmelidır.
Bir Kısım Halkın
Alkışladıklanna Bakın!
Dr.NecdetTUNA
Bir işadamı, sahip oldu-
ğu banikarun içinı boşalt-
mak, günün deyimıyle hor-
tumlamakla suçlanaıak ce-
zaevıne konuldu. Bir ay ön-
ce yargılaması devam et-
mek üzere salıverildiğin-
de, Yalova-Bursa yolunda
davııl zurna eşliğinde yüz-
lerce arabalık konv
r
oyla ya-
şa, var ol, Bursa seninle gu-
rur duyuyor, çığlıklan ara-
sında karşılandı. Alnında-
ki kan izınden kurbanlann
da kesildiği anlaşılıyordu.
Zamanın gümrükten so-
rumlu bakanı Tuncay Ma-
tarao, rüsvet aldığı kesın-
leştiği için Yüce Divan'ca
mahkûm edilerek cezaevi-
ne girdi. Süresini tamam-
layıp çıktıktan sonra seçim
bölgesi olan Rize'ye gitti-
ğinde, kente girerken o da
yüzlerce arabalık konvoy
ve çalgı-çengiyle görkem-
li bir şeklide karşüandı. in-
sanlar "Rize seninle gurur
dınriıyor, hoş geldin. Allah
seni başımızdan eksik et-
mcsin, sağ oL var ol" diye
bağnşıyordu.
Kemal Horzum,bir ban-
kayı dolandırdığı için mah-
kûm olmuştu. Hapisten çı-
kıp memleketi Afyon 'a gi-
dişinde il sınınnda görkem-
li bir törenle karşılanmış,
yukandakinin benzeri slo-
ganlarla yoluna koca koca
danalar kurban edilmiş, da-
nanın kanı muzaffer ku-
mandan gibi alnına sürül-
müştü.
Hele bir tanesi var ki, ev-
lere şenlik! Başbakanlık,
cumhurbaşkanlığı yapmış,
çağdaş kültür, teknoloji \e
eğitim yolunda tek olumlu
adım atmamış; oturduğu
sandalyeden kalkmamak
için demagojik "Dün dün-
dür. bugün bugiuıdür" slo
ganıyla maslahat idare ede-
rek mılleti 35 yıl uyutmuş
olmasma karşın, meydan-
lara çıktığında hâlâ belirli
kesimden bir grup tarafin-
dan "Kurtarbiababa"di-
ye sesleniliyor.
Çok partili düzene ge-
çildıkten sonra, demokra-
sinin emekleme yülannda,
halkın siyasal ve din duy-
gulannı sömürerek işbaşı-
na gelen bir partinin önde
gelenlen günümüzdeki
ekonomik ve siyasal çir-
kinliklerin, pisliklerin te-
melinı atarak halka, ıktida-
ra gelebilmek için ne paha-
sına oltırsa olsun, her yolun
mubah olduğunu öğretti-
ler.
Ümmetlikten kurtulup
millet olmaya çalışan top-
lumu ekonomik, siyasal ve
sosyal bir batağa sürükle-
dıler; halkı bırbinne düşür-
dükleri gibi, kışkırtarak ca-
milerini, kahvehanelerini
bile ayırttılar. Yaptıklannın
cezasıru canlanyla ödedi-
ler ama, kırlı siyasal izleri
yazık ki günümüzde de gö-
rülüyor. Onlar da konvoy-
la gıttiler ama, bu kez yol-
lanna alkış yerine gözyaşı
döküldü. Ve mezarlan anıt-
laştınldı!
Ne ilginç bir toplumuz-
dur ki, kendini aldatan, ya-
lan söyleyen, ekonomik, si-
yasal ve sosyal anarşiye sü-
rükleyen; dünya, bilim ve
teknoloji alanlannda koşar
adım giderken yanm yüz-
yıl uyutan; mallanru çalan.
çarçur eden bu insanlara
kucak açıyor, onlan yücel-
riyor, ödüllendiriyor. Çaldı-
ğı mallarve rüşvetnedeniy-
le girdiği cezaevinden çık-
tıktan sonra hiç utanmadan
seçildıği kente döndüğün-
de, yuhalarup yüzüne tü-
kürerek kapılar, pencere-
ler kapahp sırtlannı dön-
meleri gerekirken, davul
zurnayla karşılayıp "Bu
mefnJeketseflinlegıırur du-
yuyor'" çığlüdan arasında
alkışlıyorlar. Ne biçim de-
ğer yargısıdır bu!
Açıklanması çok zor bir
psikososyal olgu! Ne den-
li aymaz, ne denh dar ve kıt
görüşlü toplumdur ki, alda-
tıhnalara, atılan kazıklar,
kendisine oynanan oyun-
lara karşnı gene de alkışlı-
yor! Isparta (Sparta) yasa-
lan günümüzde de rru ge-
çerh yoksa; en iyi çalan en
becerikli, en saygın adam
nu! Çok seviliyordu, dü-
rüsttü de yanlışhklarının,
hatalannın mı kurbanı ol-
du! Acımak mı gerek; dü-
şene vumlmaz rm! Hadi
Çağbr'ı alkışlayanlarken-
â\ şirketlerinin adamlan,
işler tatil edilip oraya geti-
rildilerdiyelim. Rize'deki,
Afyon'daki yr
üzlerce araba
kirnin; arabalardaki binler
kim! Parayla tutulup ara-
balara doldurularak getin-
len işsiz güçsüz takımı mı
bunlar! Yoksa ondan hâlâ
bir şeyler, çıkar bekleyen-
lermiydi onlar! Arkasmda
bir uyku döşeğinden başka
olumlu ekonomik ve poli-
tik eser bırakmayan, top-
lumu anarşiye sürüklediği
için kaç kez şapkasmı alıp
gitmek zorunda bırakılan
zat, salt cumhurbaşkanlığı
yaptığı için mi alkışlanı-
yor! Kendısınden ve aile
bu"eylerinden başka kimi
neden, neredenkurtarmış ki
de "kurtar biri" diye nara
atüıyor! Cezaevindeki De-
mirel yann serbest bırakı-
lırsa, o niye, niçin aUaşla-
nıp kucaklanacak acaba?
Mıllete attığı söylenen ka-
züdar yüzünden ışsizve aç
kalan bınlerce vatandaş mı
onu alkışlayacak! Alkışla-
nırsa da hiç şaşmamak
gerek, bizde âdet böyle
demek! Va mı başka açık-
laması bunun!...
PENCERE
Kalıbının Adamı Değil...
Tayyip Erdoğan'ın kabadayı görüntüsüne ba-
kıp kimse aldanmasın...
Kalıbının adamı değil Tayyip...
•
üderliğe soyunması ne zaman?..
Anımsayın!..
Necmettin Erbakan Hocânın üstüne çarpı işa-
reti çekılmiş...
Hoca saf dışına düşmüş, yasaklanmış..
Fırsat bu fırsat!..
Hocasını satmak yolunda Tayyip için en elveriş-
lizamanlama...
AKP bu kafayla tezgâhlandı..
Tezgâhın kıyağına diyecek yoktu; enteller de bu
partiyi desteklediler...
Tayyip, önünde el pençe divan durup biat ettiği
Hoca'sını sırtından vurup kazıkladı..
Ihanetin ta kendisiL
Dürüstlükle bağdaşır mı?..
Kabadayrlığa sığar mı?..
•
Ancak Tayyip Erdoğan, Hoca'sını arkadan vurup
kendi tezgâhını kurduktan sonra kimseyi kandıra-
madı; değişmiş miydi?..
Takıyye mi yapıyordu?..
Hoca'nın üstüne çarpı işaretini koyan güç odak-
lan ikircikli ıdiler...
Sonunda dediler ki:
- Tayyip takıyye yapıyor...
Ve üstüne gittiler...
Piyasaya Tayyip'in on yıl önce yaptığı konuşma-
ların kaseti sürüldü...
Ne diyordu Tayyip:
"- Minareler süngümüz, kubbeler miğferimiz,
camiler kışlamız, müminler askerimiz..."
"- Afganistan'da Islam Cumhuriyeti kuruldu,
tebrik ediyorum, ama, bitmedi; şimdi Tacikistan
da ayakta!.. Inanıyorum ki onlar da zafere koşa-
cak..."
"- Ikıbınli yıllar dünyada dine dayalı sistemlerin
iktidar olacağt yıllar..."
"- Güneydoğu 'daki savaş ülkeyi korvmak değil-
dir; intıhar cellatlığıdır..."
•
Pekı, bu belge karşısında "kabadayı" Tayyip Er-
doğan ne dedi:
"- Hoca bizi çok aldatmış, biz de gençlik heye-
canıyla bu konuşmaları yaptık!.."
En hafif deyimiyle ayıp!..
Ve utanç verici bir savunma!..
Değil kabadayılığa, insan olana yakışmayan böy-
le sözler kişiyı yerin dibine batırır!..
Vahzavallı Tayyip!..
Demek kı Hocası AKP liderini aldatmış..
Kandırmış..
Sorumluluk Tayyip'te değil, Necmettin Erbakan
Hoca'da imiş!.. Siyasi parti lıden olan bir kişinin,
kendi ağzından çıkanı üstlenmeyip suçu Hoca'sı-
na yüklemeye çalışması, tarihte belki ilk kez görü-
lüyor...
Tayyip Erdoğan'ın kabadayı görüntüsüne kımse
bakmasın, kalıbının adamı değil Erdoğan; şu kısa-
cık sürede Hoca'sına, bir değil, iki kez ihanet için-
deki takıyyeciye söylenecek her şey boşuna!..
ENGLISH CENTREL a n g u a g S c h o o I
Genel İngilizce Programlan
Şirfcetter ve Kumluşlar İçin Özel Programlar
İş İngilizcesi
TOEFL-IELTS-KPDS Sınavlanna Hazııitk
Programlan
Çocuklara Özel Programlar
Bire-bir İngilizce Egitimleri
Ev Hanırnlanna Özel Hafta İçi Gündüz
İngilizce Programlan
Öğrencilerimize Ûcretsiz Akthriteler
zajruzn
diâûfoı ctmonuı
BAŞARINIZI ZİRVtyE
TAŞIMAyA hAZIRIZ...
YA siz?...
Rum«ll C«d. No:92 80220 Osnuntey Utanbul
Tel: (0212) 225 9172 - 247 0983 - 241 2034
com
com
GLISH CENTREL a n g u a g e S c h o o l
Kalp hastalıkları
herkeste görülebilir.
TÜRK KALP VAKR
19 May.s Cad. Mo: 8 Şifii/İSTANBUL
Tel : (0212) 212 07 07 (pbx) • Faks:(0212)212 68 35
Internet; http://www.tkv.org.tr
-mail: gen.sekreterGtkv.org.tr • koordinatorAtkv.org.tr