25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 NİSAN 2002 CUMA \ OLAYLARVE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr 4 + -ı MUMTAZ SOYSAL Kesinlik Arayışı HALK yığınlan kesinlik ıster. özell ikle bu çağda. Yani, beyinleri yıkamak ve et- kilemek ıçin her türiü olanağın seferber edildiği, ama bürtün bu çoksesliliğe karşın insanlann özlem- lerine yanıt verecek doğrultuların göstenlmediği şu günlerin dunyasında. Buna bir de, Türkiye gibi ülkelerde halka sunul- muş pofitikalann tutarsızlığını ve başarısızlığını ek- lerseniz, sıradan insanlann ıçine düşmüş olabile- ceği şaşkınlığı tahmin edebılirsiniz. Böyle durumlarda kesin konuşan kazanır. İnsan- lann ınce eleyip sık dokuyana, her konunun çeşit- li yönlerini araştınp "o var, ama bu da var" diyerek büsbütün kafa kanştırana tahammülü yok. Titizlik, gözlerden uzak olmalı. Şu günlerde hep Fransa'dan söz edildiğıne gö- re, alın Mösyö Le Pen'i; agzında laf geveliyor mu? "Sonuçta Fransızlaşmayacaksa, yabancı işçiiste- mem'"diyor. "Avrupa Birliğı'negirmekyanlıştır"d\- yor. Diyor da dıyor. "Artık sokaklarda güvenlik kalmadı, ışsizlik arttı, hırsızlık çoğaldı, Euro diye birpara çıkalı hesaplar şaştı" diyen ve polrtikacılann yalpalayışlarından bı- kan insanlann hatın sayılır bir bölümü de sandığa gidip oylarını ona veriyor. Türkiye'de dıştan yağdınlmış ekonomik reçete- lerie hayatı şaşan, enflasyon yüzunden hesap yapamaz duruma gelen, iş güvencesinı yitiren ve yannındanemin olmayan insanlarkesin kurtuluş for- mülü bekliyor. Elbette kesin formül olamaz. Elbette her konu- nun gırdisi çıktısı, bin türlü püf noktası vardır. Ama, kurtuluşa susayan ve kurtancı özleyen insan bun- lan duymak bile istemez. duysa da irdeleyip ania- mak zahmetine katlanmaz. Böyle ortamlarda demagojinin kolaylaştığı, insan- lann sloganlar peşinde sürüklendiği doğrudur. Darbelere falan gerek kalmaz; diktatörier seçimle gelir. Türkiye'de bu tehlike var. Hele işin içine din duy- gulan katılırsa. Demek ki, ciddi diriliş ve ayağa kalkış yollan üze- rine kafa yorup sentezlerie varmış olanlar, başanlı olmak ve halkın desteğini kazanmak için birkaç şe- yi birden yapmak zorundadırlar. Her şeyden önce, halkın özlemlerine yanıt vere- cek çarelerin imbikten süzülürcesine öz ve kesin formüllere indirgenmesi, kolayanlaşılırolması, gü- venilirtemellere dayanması gerekiyor. Ömeğin "şu- nu yapacağız" derken, kaynaklann nereden nasıl bulunacağı da açıkça anlatılmalı. Ikincisi, çareler, uzunsüredegerçekleşecekilke- lerden kaynaklansa bile, hemen, bugünden yanna yürüriüğe konabilecek çözümlerı de içermelidir. Üçüncüsü, söylenenler güvenilır ağızlardan çık- malı. Belki, şimdiye kadar tutunduğu her dal kınlmış olan bir halkın gözünde en önemli olan da budur. Halk Kitlelerinin CHP'den Beklediği... Yetkin AROZ SODE\ Y eniden açılı- şında sorum- luluk aJdığı- mız CHP'de- ki dostları- mız. arkadaşlanmız öyle sa- nıyorlarya da sanmak gere- ğini duyuyorlarki. CHP'den aynlışlann özûnde sadece sen-ben kavgası \atmakta- dır. Sürdürdüğü politikalar- da. ortaya çıkan ideolojik çerçevede. örgütlenme bi- çımlerinde herhangi bir so- run yoktur. Varsa bile. öyle aynlmayı gerektirecek bo- yutlarda değildir. Öyleyse, sosyal dekokratlarbirleşme- li ve ıktıdara birlikte yüriime- lidir! Ama öyledeğil. Buay- nlmalan basite indirgeme- den, iyi anlamak, verli yeri- ne oturtmak gereği vardır. Çok partili demokrasive geçtiğimizi sandığımız 1946'dan buyanasürdürüJen parti politikalannın hepsi. unuhna ve unutturma üze- rine kurulmuştur. Hep "dü- zeni değjştirmekten" yana yola çıkılmış ve hep düzen- le bütünJeşilerek tanınaınaz dnnıma gelinmiştir. Ne ya- zık ki "tarihin çöp sepeti" burada tersine işlemiş, par- tilerini bu noktalara taşıyan politikacılar değil. politika- cılann o zamanlar yazdılda- n-söyledikleri. seçim konuş- malan "unutuşun çöp sepe- ti"ne atılmıştır. Hepsi de de- ğişmez genel bakan ve kur- may kadrolan olarak kalmış- lardır. Seçim başansızlıkla- n sonrasında görevini "ken- di isteyerek* bırakan hemen hemen hiç olmamıştır. tkti- dar o\unu bugüne değin. "Bengiderim onlargetir,soo- ra onlar gider ben getirim. Nasıl oba halk unutur"" üze- rine yürütülmüştür. Aydınlanma süreci yanda kesilen, akıl yaşına ereme- miş, kulluktan yurttaşlığa. oradan bireysel kimlikleri- ' (Sosyal Demokrasi Vakfıj ne kavuşturulamamış bizim gibi toplumlarda akjntıya ka- pılmak. günübirlik çıkarlann ardında koşmak kaçınılmaz bir olgudur. Bu olgu alabil- dığine sömürülmüş, bu ol- gunun bataklığından ünlü sı- yasal liderlerimiz doğmuştur. Açılımı "sermayenin snır- stzdolaşım hakkT diye özet- lenen kureselleşme. ülkemi- zi daha da yoksullaştınrken toplumsal uyanışı tetikleme umudunu da bir uçtan taşı- mıştır. Çünkü eski politika- largeçersizleşmiş. borç alıp durumu idare etme olanağı kalmamıştır. Deniz bitmiş- tir. Bu politikalara oy veren kitleler yığınsal konumda yoksullaşmış. açlık sınınna dayanmıştır. Geleceğı üstii- ne düşünmesi, çıkış yolunu araması kaçınılmaz olmuş- tur! Yann umudu filızlen- miştir. Sol olmanjn koşulla- n da artık 'şabtonlara yas- lanma'dan çıkmış. gerçek- çi1ik boyutuna oturmaya yö- nelmıştir. lyice kavramak ge- rekır ki, sosyal demokrat ya da sosyalist olmanın önko- şulu da değişmiştir. Yurtseverlik. ulusal çıkar- lan akılcı bir biçimde savun- mak. bunun için ülkemizi ahtapot gibi saran ABD. AB ve onlann kollan olan IMF- Dünya Bankası gibi yan ku- rulusjardan yakamızı kurtar- mak önceliğimiz olmuştur. Demokrasi. insan haklan. özgürlüklerin tanınması söy- lemleri arasında Lozandan Sevr'e doğru taşındıgımızın ayırdına \Bimış olmamız ge- rekmektedır. Çok açıktır ki, bağımlı ha- le getirilip sömürgeleştiril- mek istenen bir ülkede ne çağdas. demokrasiyi ne in- san haklannı ve ne de öz- güriükleri bov'utlandırmaola- nagı vardır. Önce bu pranga- lardan kurtulmak gereği var- dır. Bu bağlamda CHP bir Yön. Kur. Üyesi umuttu Çünkü bütûnbunla- n yaşamış ve bağımsız, öz- gür. çagdaş bir ülke olma- nın koşullannı yaratmış olan Atatürk'ün mırasına sahıp- ti. Ülkemizin bugüngeldiği nokta, Kurtuluş Savaşımız- daki noktadan farkJı bir nok- ta değildir. Yeniden bir kur- tuluş savaşı kaçınılmaz gö- rülmektedır. Çıkış volu onun ilkelerine. temel yakJaşım- lanna sanlmaktan, günümü- ze yansıtDğı av dıniıktan geç- mektedir. Oysa bugünkü CHP. 'Alü Ok'u ve Atarürkçülüğün te- mdöğretisini biryana itmış- tir. Daha çok. kabuk değiş- tirmiş eski solculann liberal söylemlerin etkisi altında ka- larak Altı Ok"u ve öğretisi- ni sadece tanhsel bir kalıt (miras) olarak bayrağında. tüzük \e programında taşır olmuştur. Yeri geldiğinde "Biz Atatürkçüyüz'" demek- te. yeri gefdığınde tam tersi yolu tutmaktan çekinmemek- tedır. Kemalizmden sosya- list düşünceye ulaşılamava- cağı sanısını taşıyan çoğu solcu arkadaşlanmızın ya- nılgısına düşmüş görülmek- tedir. CHP; kendi parti prog- ramının sunumunda yer alan 'Ahı Ok'u ve devrimlerini günümüze taşı> an o olağa- nüstü yorumu bir kez daha okumalı. nereden nereye gel- diğıni sorgulamalıdır. 'Şab- lonsolcuhık'la ülke koşulla- nndan oluşan akılcı solcu- luğu birbirine kanştırmak aymazlığından kurtulmalı- dır. Her ülke kendi somut koşullanndan yola çıkarak ulaşmayı öngördüğü hedefe "doğru" adımını atar. Geç- mişdönemde birtek Mehmet ABAjİJar'ın TlP'i bunu kav- rayıp yaşama geçirebildi. Programı ve açılımlanra Ata- türk'ün devrimci çızgisiyle örtüşen bir temele oturttu. Bu doğru çıkışın önü "orta- ÎOTMBKUinJid.Ki MAGAZALAR En iyîsî, en hesaplısı •• nınsojur söylemleri ve ken- di iç çekışmeleriyle kesil- mek istendi. Yerini köklen- nı ülke gerçeklerinden alma- yan şablon bir solculuk aldı. Gerekli ilgiyi ve birikimi sağ- lavamadı. Butürbaşansızlık- lan salt halkın bılgisizliği- ne. öngörüsüzlüğüne dayan- dırmak bizleri son derece ya- nıltıcı sonuçlara götürmek- tedir. Bugünkü CHP'nın sayın genel başkanı kendine yol gösterici olark Şevh Edeba- K'yi bulmaktadır! IMFpolı- tikalan ıçın onay vermekte. "Bugün rVIF'nin söjledikle- rinibiz 1999yıhndaönermiş- tik", "Derviş ivi nivedeçab- şrror" demektedir. AB tartış- maJanna toptan bir yakla- şımla u Biz her zaman Ba- b'daoiduk.elbetteAB'yegir- me>i savunujoruz1 " v aklaşı- mını sergiîemektedir. Oysa .AB, Kıbns'ı Türkiye'den ko- parmayı, Ege sorununu Yu- nanistan yaranna çözümle- meyi, Kürt sorununa siyasal özerkliğe varan bir çizgide bakma}i temel politikası du- rumuna getırmiştir. PKK'yi terörist bir kuruluş olarak görmemektedir. ülkesinde- kı dinci kuruiuşlan bize kar- şı desteklemektedir. Güm- rük birliği bağımlılığımızı kapitülasyonlar ömeği kul- lanmaktadır. Türkiye'yi ar- ka bahçesi olarak gören. onu içine almayı hiçbir zaman düşünmeyen AB kapılann- da bekleyip ödün üstüne ödün vermek mi: yoksa gerçeğı kabul edip adam gibi çağ- daş ülkeler düzeyine varma- nın akılcı planlannı yapmak mı daha gerçekçıdir, daha Atatürkçü bir çızgidir? Unut- mamak gerekir ki. Mustafa Kemal i "çağdaşlaşma>ı''ön- götmüştür. "Baülılasmayr deği1!.. Bızden önceki ve bi- zım kuşaklar, çağdaşlaşma- yı Batı 'daki -akıkılık VB bi- Bmi" alma bağlarrunda yo- rumlayarak "BaD'ja karşın Baühlaşma>i"hirsa\ sözdu- rumuna getirmışlerdir. CHP'li dostlanmız. soyut ka\Tamlarüzerinde sonu gel- mez tartışmalar yaparak za- man yitırmek yerine. somu- ta inerek hem kendilerini hem partilerini sorgulayıp biryargıya varmalıdırlar. So- ruiar sormalı ve yanıtiannı çok açık bir biçimde isteme- lidirler: Örneğin. ülkemizin tarım politikalan nasıl olma- hdır0 Küreselleşmenin patronu ülkeler. sanayilerinin yanı sı- ra tanmsal üretim fazlalıkJa- nnı da bizlere satmak için tanmsal üretımlerimize do- laylı engellerkoymaktadırlar. Tanmdaki büyük insan kay- nağı çaresiz ve çözümsüz- dür. Nasıl bir politika izlen- melidir? Eğitım büyük bir çıkmazdadır. Hem nitelikii çağdaş eğitim hem de para- sız eğitim sorunu ortadadır. CHP'nin politikalan. sağlık sorunu dahil çok açık belir- lenmelidır. Bir Kısım Halkın Alkışladıklanna Bakın! Dr.NecdetTUNA Bir işadamı, sahip oldu- ğu banikarun içinı boşalt- mak, günün deyimıyle hor- tumlamakla suçlanaıak ce- zaevıne konuldu. Bir ay ön- ce yargılaması devam et- mek üzere salıverildiğin- de, Yalova-Bursa yolunda davııl zurna eşliğinde yüz- lerce arabalık konv r oyla ya- şa, var ol, Bursa seninle gu- rur duyuyor, çığlıklan ara- sında karşılandı. Alnında- ki kan izınden kurbanlann da kesildiği anlaşılıyordu. Zamanın gümrükten so- rumlu bakanı Tuncay Ma- tarao, rüsvet aldığı kesın- leştiği için Yüce Divan'ca mahkûm edilerek cezaevi- ne girdi. Süresini tamam- layıp çıktıktan sonra seçim bölgesi olan Rize'ye gitti- ğinde, kente girerken o da yüzlerce arabalık konvoy ve çalgı-çengiyle görkem- li bir şeklide karşüandı. in- sanlar "Rize seninle gurur dınriıyor, hoş geldin. Allah seni başımızdan eksik et- mcsin, sağ oL var ol" diye bağnşıyordu. Kemal Horzum,bir ban- kayı dolandırdığı için mah- kûm olmuştu. Hapisten çı- kıp memleketi Afyon 'a gi- dişinde il sınınnda görkem- li bir törenle karşılanmış, yukandakinin benzeri slo- ganlarla yoluna koca koca danalar kurban edilmiş, da- nanın kanı muzaffer ku- mandan gibi alnına sürül- müştü. Hele bir tanesi var ki, ev- lere şenlik! Başbakanlık, cumhurbaşkanlığı yapmış, çağdaş kültür, teknoloji \e eğitim yolunda tek olumlu adım atmamış; oturduğu sandalyeden kalkmamak için demagojik "Dün dün- dür. bugün bugiuıdür" slo ganıyla maslahat idare ede- rek mılleti 35 yıl uyutmuş olmasma karşın, meydan- lara çıktığında hâlâ belirli kesimden bir grup tarafin- dan "Kurtarbiababa"di- ye sesleniliyor. Çok partili düzene ge- çildıkten sonra, demokra- sinin emekleme yülannda, halkın siyasal ve din duy- gulannı sömürerek işbaşı- na gelen bir partinin önde gelenlen günümüzdeki ekonomik ve siyasal çir- kinliklerin, pisliklerin te- melinı atarak halka, ıktida- ra gelebilmek için ne paha- sına oltırsa olsun, her yolun mubah olduğunu öğretti- ler. Ümmetlikten kurtulup millet olmaya çalışan top- lumu ekonomik, siyasal ve sosyal bir batağa sürükle- dıler; halkı bırbinne düşür- dükleri gibi, kışkırtarak ca- milerini, kahvehanelerini bile ayırttılar. Yaptıklannın cezasıru canlanyla ödedi- ler ama, kırlı siyasal izleri yazık ki günümüzde de gö- rülüyor. Onlar da konvoy- la gıttiler ama, bu kez yol- lanna alkış yerine gözyaşı döküldü. Ve mezarlan anıt- laştınldı! Ne ilginç bir toplumuz- dur ki, kendini aldatan, ya- lan söyleyen, ekonomik, si- yasal ve sosyal anarşiye sü- rükleyen; dünya, bilim ve teknoloji alanlannda koşar adım giderken yanm yüz- yıl uyutan; mallanru çalan. çarçur eden bu insanlara kucak açıyor, onlan yücel- riyor, ödüllendiriyor. Çaldı- ğı mallarve rüşvetnedeniy- le girdiği cezaevinden çık- tıktan sonra hiç utanmadan seçildıği kente döndüğün- de, yuhalarup yüzüne tü- kürerek kapılar, pencere- ler kapahp sırtlannı dön- meleri gerekirken, davul zurnayla karşılayıp "Bu mefnJeketseflinlegıırur du- yuyor'" çığlüdan arasında alkışlıyorlar. Ne biçim de- ğer yargısıdır bu! Açıklanması çok zor bir psikososyal olgu! Ne den- li aymaz, ne denh dar ve kıt görüşlü toplumdur ki, alda- tıhnalara, atılan kazıklar, kendisine oynanan oyun- lara karşnı gene de alkışlı- yor! Isparta (Sparta) yasa- lan günümüzde de rru ge- çerh yoksa; en iyi çalan en becerikli, en saygın adam nu! Çok seviliyordu, dü- rüsttü de yanlışhklarının, hatalannın mı kurbanı ol- du! Acımak mı gerek; dü- şene vumlmaz rm! Hadi Çağbr'ı alkışlayanlarken- â\ şirketlerinin adamlan, işler tatil edilip oraya geti- rildilerdiyelim. Rize'deki, Afyon'daki yr üzlerce araba kirnin; arabalardaki binler kim! Parayla tutulup ara- balara doldurularak getin- len işsiz güçsüz takımı mı bunlar! Yoksa ondan hâlâ bir şeyler, çıkar bekleyen- lermiydi onlar! Arkasmda bir uyku döşeğinden başka olumlu ekonomik ve poli- tik eser bırakmayan, top- lumu anarşiye sürüklediği için kaç kez şapkasmı alıp gitmek zorunda bırakılan zat, salt cumhurbaşkanlığı yaptığı için mi alkışlanı- yor! Kendısınden ve aile bu"eylerinden başka kimi neden, neredenkurtarmış ki de "kurtar biri" diye nara atüıyor! Cezaevindeki De- mirel yann serbest bırakı- lırsa, o niye, niçin aUaşla- nıp kucaklanacak acaba? Mıllete attığı söylenen ka- züdar yüzünden ışsizve aç kalan bınlerce vatandaş mı onu alkışlayacak! Alkışla- nırsa da hiç şaşmamak gerek, bizde âdet böyle demek! Va mı başka açık- laması bunun!... PENCERE Kalıbının Adamı Değil... Tayyip Erdoğan'ın kabadayı görüntüsüne ba- kıp kimse aldanmasın... Kalıbının adamı değil Tayyip... • üderliğe soyunması ne zaman?.. Anımsayın!.. Necmettin Erbakan Hocânın üstüne çarpı işa- reti çekılmiş... Hoca saf dışına düşmüş, yasaklanmış.. Fırsat bu fırsat!.. Hocasını satmak yolunda Tayyip için en elveriş- lizamanlama... AKP bu kafayla tezgâhlandı.. Tezgâhın kıyağına diyecek yoktu; enteller de bu partiyi desteklediler... Tayyip, önünde el pençe divan durup biat ettiği Hoca'sını sırtından vurup kazıkladı.. Ihanetin ta kendisiL Dürüstlükle bağdaşır mı?.. Kabadayrlığa sığar mı?.. • Ancak Tayyip Erdoğan, Hoca'sını arkadan vurup kendi tezgâhını kurduktan sonra kimseyi kandıra- madı; değişmiş miydi?.. Takıyye mi yapıyordu?.. Hoca'nın üstüne çarpı işaretini koyan güç odak- lan ikircikli ıdiler... Sonunda dediler ki: - Tayyip takıyye yapıyor... Ve üstüne gittiler... Piyasaya Tayyip'in on yıl önce yaptığı konuşma- ların kaseti sürüldü... Ne diyordu Tayyip: "- Minareler süngümüz, kubbeler miğferimiz, camiler kışlamız, müminler askerimiz..." "- Afganistan'da Islam Cumhuriyeti kuruldu, tebrik ediyorum, ama, bitmedi; şimdi Tacikistan da ayakta!.. Inanıyorum ki onlar da zafere koşa- cak..." "- Ikıbınli yıllar dünyada dine dayalı sistemlerin iktidar olacağt yıllar..." "- Güneydoğu 'daki savaş ülkeyi korvmak değil- dir; intıhar cellatlığıdır..." • Pekı, bu belge karşısında "kabadayı" Tayyip Er- doğan ne dedi: "- Hoca bizi çok aldatmış, biz de gençlik heye- canıyla bu konuşmaları yaptık!.." En hafif deyimiyle ayıp!.. Ve utanç verici bir savunma!.. Değil kabadayılığa, insan olana yakışmayan böy- le sözler kişiyı yerin dibine batırır!.. Vahzavallı Tayyip!.. Demek kı Hocası AKP liderini aldatmış.. Kandırmış.. Sorumluluk Tayyip'te değil, Necmettin Erbakan Hoca'da imiş!.. Siyasi parti lıden olan bir kişinin, kendi ağzından çıkanı üstlenmeyip suçu Hoca'sı- na yüklemeye çalışması, tarihte belki ilk kez görü- lüyor... Tayyip Erdoğan'ın kabadayı görüntüsüne kımse bakmasın, kalıbının adamı değil Erdoğan; şu kısa- cık sürede Hoca'sına, bir değil, iki kez ihanet için- deki takıyyeciye söylenecek her şey boşuna!.. ENGLISH CENTREL a n g u a g S c h o o I Genel İngilizce Programlan Şirfcetter ve Kumluşlar İçin Özel Programlar İş İngilizcesi TOEFL-IELTS-KPDS Sınavlanna Hazııitk Programlan Çocuklara Özel Programlar Bire-bir İngilizce Egitimleri Ev Hanırnlanna Özel Hafta İçi Gündüz İngilizce Programlan Öğrencilerimize Ûcretsiz Akthriteler zajruzn diâûfoı ctmonuı BAŞARINIZI ZİRVtyE TAŞIMAyA hAZIRIZ... YA siz?... Rum«ll C«d. No:92 80220 Osnuntey Utanbul Tel: (0212) 225 9172 - 247 0983 - 241 2034 com com GLISH CENTREL a n g u a g e S c h o o l Kalp hastalıkları herkeste görülebilir. TÜRK KALP VAKR 19 May.s Cad. Mo: 8 Şifii/İSTANBUL Tel : (0212) 212 07 07 (pbx) • Faks:(0212)212 68 35 Internet; http://www.tkv.org.tr -mail: gen.sekreterGtkv.org.tr • koordinatorAtkv.org.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle