Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
125 NİSAN 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
JvlJ.lj.1 U J \ kultur@cumhuriyet.com.tr 15
HAYATIN ÖTE YAKASI FERtDUN ANDAÇ
Yodi kapının sırlıdünyasıKentlerdir bize hayatm şaşırtıcı
renklerini gösteren; aşkın, bağlan-
manın. aynlığın. sılanın, özlemin,
lcadım dostluklann dilini anlatan.
Sevince ve kedere bannak, acılara
siper, derinden yaşamalara yurt olan
krentler. Tarihın ışığını yansıtan, bel-
legin sırnnı sunan, anımsadıkça bi-
z e bizi anlatan kentler...
Yerin anJamı, mekân duygusunun
tözü, dille beslenen kültürün kat-
manlanna oradan ulaşınz. Kent bir
aynadır bu anJamda: gören. göste-
ren. Siz ona baktıkça sırb olanın bü-
yîisüne kapılarak yol alırsınız.
Bu anlamda, her kentin birdili, bir
alfabesi olduğuna ınananlardanım.
Her birkenti benzersiz kılan biraz da
bu değil midir?
O dilin ezberi gerekmez. BeJJek
yeter. Aslında, anımsamalara da ku-
İak asmayın! Günün deyimiyle,
"nostaljPyle de ilgilenmeyin hiç.
Eğerki. çocukluk belleğinizde bir
kent yer edebilmişse; siz onun abe-
cesini öğrenmeye daha o ilk adım-
lannızda başlamışsınızdır. Sonrası,
gelen renkler, sesler, kokular, görün-
tülerdir. Öğreten, gösterip baktıran,
besleyici olan; bellekte yeredenler-
dir o kentin kimliğınden size yansı-
yanlar.
Ne haritalaradıl, ne sözlere ses, ne
de mekânlara suret gerekir. Siz bak-
tıkça görür, gördükçe ardam verir;
dile gelene. görünüp yansıyana ka-
tılırsınız. Kentin ruhu sinmiştirteni-
nize: bir bir yaşanılan yerler. adım-
lanılan sokaklar. dinlenilen masallar,
tutkuyla ardından gidilen aşklar,
bağlanılan anJar teninizin altındaki
sese ve renge dönüşür zamanla. O
sözünü ettığim renkler, kokular, ses-
Jer, görünrüler size ait olma duygu-
sunu en çok hıssettirenlerdir. Yeryü-
zünün herhangi bir yerine de gitse-
niz, sizdeki yurtsama duygusunu
yudum yudum yaşatanlardır bunlar.
• • •
Anadolu'da zamanı anlayabilmek
için kentlere yüzünüzü dönmeniz
gerekir. Onlann tarihine, mekânlan-
nın diline. yaşanılanlann izlenne.
Yaşanmışhk duygusunu veren yapı-
lardır biraz da Anadolu kentlerini bi-
IUi Mücadele'
rzuru
tid bin rakıınb Palandöken Dağı'nın kıyısındaid bu kadim kentin yedi kapısı bana sırlı bir dünyayı
anlatmjşnr hep. Kent içeridir, içeride olandır. Kapriann simgelediği de budur biraz.
ÖKUMA ÖNERİLERİ
Dergâh Yaymlan
"Erzurum Kitaphğı"
dizisiyle bir kent kitaphğı
oluşturmayolunda. Bu kenti
anlatan 14 kitap, okumamız
için bizlere sunuldu. îşte
bunlardan birkaçı: 1.
Erzurum 'un Manevi
MimaHan, M. Sıtkı Aras;
3. Erzurum Efsaneleri, Bilge
Seyidoğlu; 4. Erzurum
Kitabı, Muammer Çelik;
5. Mil/i Mücadelede
Erzurum, Cevat
Dursunoğlu; 7. Erzurum
Şairleri, Hasan AHKasır;
8. Türkülerde Yaşayan
Şehir, İsmail Bingöl; 11.
Erzurum Masallan, Bilge
Seyidoğlu.
BELLEKKUTUSU
"Oysa kentgeçmişini
dile vurmaz, çizik, çentik,
oyma ve kakmalannda
zamanın izini taştyan her
parçasına, sokak köşelerine,
pencereparmaklıklanna,
merdiven tırabzanlarına,
paratoner antenlerine,
bayrakdireklerineyazılı
geçmişini bir elin çizgileri
gibi barmdınr içinde."
Italo Calvino
ze anlatan. Sokaklan, çarşılan, ka-
leleri, hanlan, hamamlan, camileri,
bedestenleri ve medreseleriyle ken-
tin bilincini, belleğini sunarlar bize.
Benim çocukluk kentim de öyle-
si kentlerden biridir. Iki bin rakımlı
Palandöken Dağı'nın kıyısındaki bu
kadim kentin yedi kapısı bana sırlı
bir dünyayı anlatmıştır hep.
Kent içeridir, içeride olandır. Ka-
pıların simgelediği de budur biraz.
0 içeridekılerin kuruluşu/yapılandı-
nlışı da çocukluğumuzun düş yo-
rumcusu kılmıştır bizi.
ÖyJe ya; her sabah kapınızı açtı-
ğınızda karşınıza çıkan Üç Kümbet-
ler'in görkemliliği... birkaç adım
ötede, bir kızak kayımı yolun ucun-
daki Çifte Minareler Medresesi, az
ilerideki Ulu Cami, onun karşısında
yer alan Saat Kulesi ve kale, Cum-
huriyet Caddesi'nin en şenlikli ye-
rinde birbınne bakan Yakutiye Med-
resesi ve Lâlâ Paşa Camii... Hele o
kapılara ulaştıkça karşınıza çıkan
hayatın renkleri... Dışla iç'in buluş-
tuğu yerlerdir buralar...
Yolumu yeni bir yol uğrağına dü-
şürmeden, bu kenti bize anlatan
"Erzurum Kitaphğı'' ile yol alıyo-
rum günlerdır. Bir tür bellek yolcu-
Iuğu oluyor o gidişin öncesinde. Ba-
na bunlan anlatan, Doğu'nun rüz-
gânnı getiren sesin kederine dönü-
yorum yüzümü. Kalıcı olandır bu
diyen şairle, Furuğ'la yüz yüzeyim.
Rüzgânn alıp götürdüğü bir trene
bindiriyor beni, yeniden doğuşun
şarkısı gibi geliyor her birsözü. Do-
gu'ya dönüyorum yüzümü bunlarla.
Çocukluk kentimin sokaklannı be-
zeyecek sözlerle düşüyorum yola.
Cahino el ediyor oradan: "Engefle-
ri aş, iki gökvuzü arasından geç, bir
yolu seç; dönüşsüzolanını anla. Kar-
şılaşacaklanna ne öfkden, ne de ke-
derien; anılannda kaianlayüzieştiği-
ni ne kıyasla, ne de değjştir~" O ki,
görünmeyen yanlannı yazmıştı
kentlerin; imgelenn dılıyle konuş-
muştu. Şündi, "birkalpadamı"olan
Tanpınar'uı Beş Şehir'ini de ahyo-
rum bu kitapliğm sunduklannın ya-
nına; bıze hayahn şaşırtıcı renkleri-
ni sunan çocukluk kentime doğru
yola düşüyorum.
Hüzünlübir özyaşam öyküsü
ısrmuı 21.ULUSIARARASI
«""J" İSTANBUl
wîn FİLM FESTİIMÜ
Arpad Sopsits, kendiyaşanundan yola çıkarak
oluşturduğu 'Terkedümiş'te bir grup çocuğun
iç dünyalanru ve yaşadıklan zoriukJan işhyor.
ASU SELÇLfK
Iranlı usta yönetmen AbbasKiarostami "ABCAfrika"
belgeselinde Afrikada AIDS'e yakaJanan anne-babala-
nnı yitirerek öksüz kalan 1.6 milyon çocuğun acılı, ça-
resizlik dolu öykülerini vurucu bir biçimde aktanyor.
Ugandalı Kadınlann Öksüzleri Kurtarma Çabalan Der-
neği, UWESO'nun çağnsıyla Uganda'ya giden Kiaros-
tami, tüm dünyayı buradaki trajedinin yıkıcı boyutlann-
dan haberdar etmek istiyor; "Çeldm süresinee tüm yok-
suihığuna karşuı her yerde olağanüsrü bir ruh zenginti-
ğiyle karşdaşam" diye konuşuyor Iranlı yönetmen.
Çocuklarla, onlann acı dolu yaşamlan ve yazgılany-
la ilintili bir başka çalışma da Macaristan'dan. Arpad
Sopsits, "Terkedilmiş
T>
i kendi çocukluğundan yola çıka-
rak oluşturmuş. Bu hüzünlü özyaşam öyküsünde 6-11
yaş arası birgrup çocuğun iç dünyalannı, cinsel uyanış-
lannı, büyümenin getirdiği kimi zaman başa çıkılama-
yan zorluklan anlatıyor filminde. Bir devlet kurumun-
da, temel sosyal haklanndan, aile ortamındanyoksun bü-
yüyen bir grup genç insanın yetersizlıklerle dolu gün-
delik yaşamlannı gözlemliyoruz. Se\'giden yoksun, ken-
dilerini dışlanmış gören, yalnızlık içindeki bu çocukJa-
nn düştüğü durum, 1960'lardaki Macanstan'da başgös-
teren karşı koymalardan oluşan sosyal belirsizliğin, da-
ralan yaşam koşullannın sonuçlandır.
Uzakdoğu'dan, Hong Kong ve Japonya'dan üç yetkin
çalışma ızliyoruz: Lan Yıı,Yılan Bahgu Kızıl Köprünün
AlandanAkanDıkSuiar. Hong Kongiu yönetmen Stan-
le>' Kwan, "Lan Yu"\
r
u 1996'da internetteyayımlanan ve
Çınli eşcinsellerin sonunda kült romaruna dönüşen "Pe-
kin Tarihi" öyküsünden sinemaya uyarlamış. Kwan;
"Çin'de eşcinsellik gerçekten tabu demektir. Eşcinsel üd
ÇinHyi odakladığını gerçekçi bir öykü çektim" diyor. Ja-
pon usta Shohei Imamura, Narayama Türküsü'nden
(1983) sonra Cannes'da ikinci kez Altın Palmiye aldığı
"Yılan Bahgj"nda (1997) suç işlemenin ardından bir in-
sanın yenı yaşamına nasıl hazırlandığını irdeier. Kıs-
kançlık, paranoya. suç, aşk. saplantıh ilişldler üzerine
yetkin bir çalışma oluşturmuş yine Imamura usta...
ARtFDAMAR
2002 Nisan ayında çıkan
edebiyat dergilerinden:
Adam Sanat, Akatalpa,
Ay,Berfin Bahar,Çıkm, Da-
mar, Dergâh, Dize, E, Esld,
Evrensel KüJtür, Gösteri,
Kum, Kûl, Üç Nokta, Var-
bk,VVesvese,Yaba Edebi>at,
Yeni Bin Yıl'da yayımlanan
şiırleri Metnet Fuat ve Or-
han Koçak'la birlikte oku-
duk, inceledik.
Ve oybirliğiyle Özdemir
tnce'nin Adam Sanat dergi-
sinde yer alan "DALGIÇ"
adlı şiirinin 1. bölümünü
Ayın Şiiri olarak seçtik.
Özdemir Ince bu şiirinde
yoğunlıık ve akıcıhğı ustaca
bağdaştırarak, yaygın şiir
tavrına karşı çıkmaktan çe-
kinmeden, özgün bir yapı ve
söyleyişi incelikle biçimlen-
diriyor.
DALGIÇ
1
Kendime bir ölü srfat kazısam eşik taşına
kendime ölümsüz bir fiil oysam paslı suya
kendimle kor ateşe bensiz bir cümle yazsam
kendime kendimle vahiysiz bir kitap olsam.
Sahi, çok kendimi az kendimle bir toplasam
| ah, krsa kendimi uzun kendimden bir çıkartsam
hele, ağır kendimi hafrf kendimle bir çarpsam,
ben, ters-yüz edilmiş o yaşlı hücre, acemi dalgıç. !
ÖZDEMİR INCE I
f
MKİMDİR? /ÖZDEMtR tNCE
1936da Mersin'de doğ-
du. Ankara Gazi Eğitim
Ensritüsü Fransızca Bölü-
mü'nü bitirdi. Paris Üni-
versitesı'nin Fransızca
Öğretmenliği ve Fonetik
Enstitülerinden sertifika
aldı. Liselerde Fransızca
öğretmenliği, TRT'de çe-
vırmenlik, metin yazarlığı
ve çeşitli kademelerde yö-
neticilik; yayınevlerinde
editörlük yaptı.
PEN Yazarlar Derneği,
Mallarme Akademisi (Pa-
ris), Centre Internatıonal
d'Etudes Poetiques (Briik-
sel) ve kuruculanndan ol-
duğu Reseau Üniversitaire
Euro-Mediterraneen Pour
la Poesie (Strasbourg)
üyesı. Istanburdayaşıyor,
Hürriyet gazetesüıin pazar
ekinde ve sanat dergilerin-
de yazıyor.
Şiir,çe\iri veyazılannı;
1954'te ılk şiirinin çıktığı
Yağmur (Adana), Kay-
nak, Türk SanatL,Değişim,
Pazar Postası, a, Dost, Pa-
pirüs,So>nt,TürkDiB, Ye-
ni Düşûn, Adam Sanat,
GÖsteri ve Varük dergile-
rinde yayımladı. Şiirleri-
nin yanı sıra Yunan ve
Fransız edebiyatından
yaphğı şiirçevirileriyle de
tanındı.
Şiirlerinde ikinci Yeni
akımının getirdiği olanak-
lan değerlendirerek öznel-
le nesnelin uyumunu gö-
zeten toplumcu bir şiirge-
liştirdiği kabul edildi. Son
>illarda siyaset, edebiyat
ve estetik sorunlannı irde-
leyen yazılannda toplum-
sal ve kültürel değişimin
izlerini yakalamaya çalış-
tı; özellikle "moda kav-
ramlar"a ve "yükseten de-
ğerler''e ironık bir dille
eleştiri getirdi.
1968'de Kiraz Zamanı
ile May Edebiyat; 1978'de
Taşlar, Yinelemeler, Par-
maklıklar ile TDK Çeviri
ödüllerini; I990'da Fran-
sız hükümetinin sanat ve
edebiyat alanında "Offi-
cerNJşanı"nı aldı. 2000'de
Abdi Ipekçi Özel Ödü-
lü'nü CevatÇapan ile pay-
laştı.
ODAK NOKTASI
AHMETCEMAL
YİPhii Yıllık TOBAV
Serüveni (2)
Geçen haftakı yazımda, 28 Araiık 1981'de kurulan
Devlet Tıyatrolan Opera ve Balesı Çalışanlan Vakfı'nın
(TOBAV) kuruluşundan bu yana geçen yırmi yılı aşkın
süre boyunca, Türk tıyatrosunun nereyevardığını -ya da
varamadığını- anlatmaya çalışmıştım.
TOBAV gibi bir kuruluşa yöneJtiteöılecek en önemli
sorulardan bin, sanata değgın olarak nasıl bir tavır al-
dığıdır; daha doğrusu, böyle bir tavır alıp almadığıdır.
TOBAV'ın kuruluşundan bu yana izledıği çızgıye bak-
tığımızda, bu soruya olumlu yanıt verebıldiğimizı sevi-
nerekgörüyonjz. Orneğin 1997 Kasım'ında, Mersin'de
toplanan Türk Tiyatro Kurultayi'nı açış konuşmasında,
TOBAV Genel Başkanı Tamer Levent şu göruşlere y-
ervermiş:"... tiyatro sanatıtoplumaaynalıkyapar. Top-
lumsalyaşamın gelişmesine, bineyin kendikendini ta-
nımasına ve gelişmesine doğnıdan katkılarda bubnw.
Sanki tüm sanat kavramının özelliklerini temsil eden
bir da) gibidir. Insanla olan ilişkilerı ve insanın kendini
tanımasındaki önemı ile evrensel bir kültünjn temsil-
cis/dir. Bu temsilgörevinin yerine getırilmesinde dev-
let-özel aynmı yapılamaz. önemli olan, bu sanatın in-
sanla buluşmasını sağlamak, kültürûnü geliştirmek ve
yaygınlaştırmaktır."
1994 Eylül'ünde, Devlet Tiyatrolan tarafından başla-
tılan "Sanata Evet" kampanyasının birinct derecedeki
sözcülüğünü üstlenmiş olması, TOBAV'ın ülkemiz açı-
sından taşıdığı önemin bir başka göstergesidir. Çünkü
bu kampanya, belki de "Sanata evetde ne demek?Za-
ten olan bir şeye evet demenin anlamı nedir" gibi, ilk
bakışta haklı gorülebılecek sorulann tuzağına düşmek-
sızın, bu iklimde sanattan ne anlaşıldığı, buna karşılık
ne anlaşılması gerektiğı gibi yaşamsal sorunlara köklü
biçimde el atılmasının bir aracı oldu. Sanat ile sanat ol-
mayanın, gerçek sanatçı ile bir şarlatanlar grubunun iyi-
ce birbınne kanştığı günümuz ortamında 'Sanata Evet",
geçertiliğini daha uzun süre koruyacağa benzerbir/Vte-
nın adıdır; bu dogru/tuda, "Sanata Evet", "Sanatadım
taşıyan, ama sanat olmayana hayııi" diye yorumlanma-
sı gereken bir slogandır.
TOBAV, bir süredir mesajlannı süreli bir yayın orga-
nıyla da yaymaya başladı. Kuruluşun, Sayın Nihat Ha-
kan Güney'ın yayın yönetmenliğinde ıkı ayda bir çık-
makta olan ve 4. sayısına ulaşan "Oynayan Insan" ad-
lı dergısı, Tüfkiye'de sanatın guncellığıni köklü bir biçim-
de yakalayan veyorumlayan endergirişırnlerden bın ni-
teliğınde.
Geçen yazımda, kuruluş aşamas/nda vakfın temel
amaçlan arasında yer verilen bir işlevın, "Profesyonel
ve amatörçalışmalan desteklemek, kurvlmuşya da ku-
rulacak gnjplan desteklemek" işlevinin ülkemiz açısın-
dan özel bir önem taşıdığını belirtmiştim. Dünyanın ti-
yatro sanatını bırey ve toplum açısından yeterince
önemseyen butün uygar toplumlannda tiyatro sanatı-
nın gerek eğitimine gerekse bu alanda yeni çalışmaya
başlamış olanlara yatınm yapmak, doğrudan tiyatro sa-
natına yatınm yapmakla eşanlamlıdır. Ülkemızde yeni
kurulan tiyatro topluluklannın, başka deyişle bu alanda-
ki genç gırişimlerin bugün tek güç kaynağı, turiü güç-
lukler pahasına ayakta tutmaya çalıştıklan kendi ide-
alizmleridir. Böyle girişimler ne devletten ne de yerel yö-
net/mlerden, özel kesimlerden vb. yeterli destek göre-
bilmektedir. O/an'a sahıp çıkmak, tek başına sanata
destek verme iradesinin varlığını kanıtlayamaz. Sanata
gerçek anlamda evet demenın, sanatı sevdiğıni soyle-
yebılmenin en etkın yollanndan biri, yolun henuz başın-
da olanlan da onemsemekten ve desteklemekten ge-
çer.
Ben, böyle bir desteğı artan ölçüde vermenin, başa-
nlı bir geçmişe sahıp olmanın haklı gururunu yaşayan
TOBAV'ın gelecekteki en önemli görevi ve ışlevi oldu-
ğuna ınanıyorum.
e-posta: ahmetcemalto superonline.com
acem20 ' hotmail.com
BüGUN
• BORUSAN KÜLTÜR VE SANAT
MERKEZÎ'nde 18.30'da Edvin GaKp'in
'Hamparsun N'ota Sistemi' konulu söyleşi.
(0 212 292 0655)
• ÖZEL IŞIK LlSESt'nde 20.30'da Işık
L nrversrtesj Miizikal Topluluğu ve ÎÜ Deviet
Konservatuvan Müzikal Topluluğu nun 'Musical
- la Turca' adlı konseri. (0 212 286 29 60)
• TAXEVfSHAFT'ta 22.00'de Soundtrack
Parry. (0212252 53 76)
M ÇAĞDAŞ GAZETECİLER DERNEĞİ nde
21.00'de Nazh Eray'm 'Aşk' konulu söyleşisi.
(0212 234 2912)
• AKM BÜYÜK SALON'da 20.00'de
'tüşkikr' balesüıin galası. (0 212 251 56 00)
• ANKARA OPERA BİNASI'nda 20.00'de
'mdt@akdeniz' Modern Dans Topluluğu nun
gösterisi. (0 312 324 22 10/2010)
• BOĞAZtÇİ ÜNtVERSİTESt nde Tanhuri
Cemil Bey'i Anma Günleri' kapsamında Derya
Türkan ve Özer Özel konseri. (0 212 26315 40)
• BABYLON'da 19.00'da 'Babjion Juke BCK-
Bab>1on 3. Yaş Partisi'. (0 212 292 73 68)
M CEMAL REŞİT REY'de 19.30'da 1Ü Devlet
Konservaftrvan Türk \fusikisi İcra Heyeti'nin
'Münir Nurettin Selçuk'u Anma Konseri'.
(0 212 232 9830)
• tFSAK'ta 19.30 ve 20.15'te Fehmi İçyer'in
'Türk Mimarisinde Kapüar, Kapı Süsleri, Kapı
Tokmaklan' konulu saydam gösterisi.
(0212 29242 01)
(STANBUL FİLM FESTÎVAÜ'NDE BUfiüN
• EMEK'te 10.30'da 'Harry Nasal Ağaç
Oldu', 13 30'da'YüanBabğj', 16.00'da
'Amerika Mektubu', 19.00'da 'Ydan BaugV ve
21.30'da 'Magonya'. (212 293 84 39)
• ATLAS'ta 10.30'da 'Banka', 13.30'da 'Lan
YH', 16.00'da 'GizHOy', 19.00'da'Lan Yiı've
21.30'da 'Don Giovaniü'. (212 252 85 76)
• SİNEPOP'ta 10.30'da 'Aç Göderini',
13.30da 'JanDara', 16.00'da 'Snur + A. B. C.
Afrika', 19.00'da 'Zorhı Aşk' ve 21.30'da 'Tatft
Rita'. (21225111 76)
• BEYOGLU'nda 10.30'da 'Şellale', 13.30'da
'FotograT, 16.00'da 'Sen de Gitme', 19.00'da
'ttiraT ve 21 30'da 'Terk Edflraiş'
(212 251 32 40)
• REXX"te 10.30'da 'Ctaico', 13.30'da
Kadınlann Bekleyişi', 16.00'da 'Günün
tçinden', 19.00'da 'Kızıl Köprünün AlündaıuJ
ve 21.30'da 'Üç Adam Ölecek'. (216 336 0112)