14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3Z4 NİSAN 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 15 j Devlem u tttihdm tazlası varmş. | »tmyt | £. MKâs'tentaştomaM ı , Başsavcı^ Recep Tayyip J[ Erdoğan'ın Rize'de yaptığı konuşma 10 yıl sonra televizyon ekranına gelip soruşturma konusu olunca, zamanında soruşturma açmayan dönemin Rize cumhuriyet savcısı hakkında da soruşturma açılması gerektiğini yazmıştık. Emekli Üsküdar cumhuriyet savcısı Füştü Kemal Y/ldız, gönderdiği faksta bir ayrıntıdan söz ediyor... Yıldız, illerdeki cumhuriyet savcılannın, başsavcıya bağlı olduğunu belirterek "Her şey başsavcıda brter. Başsavcının bilgisi olmadan hareket edecek bir cumhuriyet savcısı yel değirmenleriyle dövüşen bir şövalyeden farksız duruma düşer" diyor ve Erdoğan'ın konuşmasıyla ilgili olarak zamanında soruşturma açılmadığı için soruşturulması gereken kişinin dönemin Rize cumhuriyet başsavcısı olduğunu söylüyor. Adalet Bakanlığı, konuya açıklık getirir diye bekliyoruz! Elektronk posta: <tenttsom©cumhuriyetcom.tr Tal: 0.212,512 05 05 Faks: 0.212.512 44 öV - Insan haklan iyiyoldaymış... "Hic olmazsa vola cıkmıs!" ransa'da Başbakan Lionel Jospin, katıldı- ğı cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ilk turu geçemedi. Şimdiki Cumhurbaşkanı Jacqu- es Chirac ve Jean-Marie Le Pen, seçim yarışında ikinci tura kaldı. Jospin, sosyalist... Chirac sağcı... Le Pen ise aşırı sağcı hatta ırkçılıktan malul! Fransa'da sağ ağır basıyor... Asl/nda Fransa'da, solun yüzde 30'lara varan bir oyu var ama oylar bölük pörçük... Fransa'da bir ırk- çının ikinci tura kalması, solcuların yüzünü kızartmı- şa benziyor; başları önde, ikinci turda sağcı Chirac'ı destekleyip Fransa'yı aşm sağın eline bırakmak iste- miyorlar. Kırk satır mı, kırk katır mı! Sosyalist Başbakan Jospin, bir dahaki seçimde, solu toparlayıp mutlaka iktidara geleceğini söyleye- rek seçmenlerinin gönlünü ferah tutmak yerine, siya- setten çekildiğini açıklıyor... Jospin, Fransa'da yükselen ırkçılığın peşine takıl- Kaşıntımıyor; aşırı sağcıların yükselen oylarından parsa top- lamak için politika üretmeyi düşünmüyor... O çok öykündüğümüz Avrupa'da böyle oluyor... Kaybeden gidiyor... Çünkü politika, ilkelerle yapılıyor; kişilerle değil... Bizde ise... örneğin Tansu Çiller, iktidardan düştükten sonra doğru dürüst muhalefet bile yapmadan yeniden ik- tidara oynayabiliyor... Veya Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Cumhuriyet Halk Partisi'ni, kurucusu olduğu Türkiye Büyük Mil- let Meclisi'nin dışında bırakarak tarihinin en ağır se- çim yenilgisini yaşatan Deniz Baykal, iktidann ba- şarıs/zlığından yararlanarak seçim kazanmayı hesap- layabiliyor... Şeyhlere göz kırpıyor, türbanlılardan oy ısteyeDilıyor! Baykal, türbanlılardan oy istediğine göre ürettiği bir politika olmalı... Sorulduğunda, 'Türbanı bırsüre ko- nuşmayalım. Bu sorunu kaşımayalım" diyor. Politikasızlık politikanın ta kendisi olmuş... CHP'yi Meclis dışında bırakan politikanın sahibi Deniz Baykal'ın yakın çevresi böylesi büyük bir he- zimeti bile pol/tikaya maJzeme yapabiliyor: "CHP'siz bir ortamda, rahatça at oynatanlar şimdi yaklaşan seçimlerin korkusu ile titriyorlar." CHP'yi Meclis dışında bırakma cezasını halk ver- di... Peki bunca zamandır halk için sen ne politika ürettin diye sorunca; "Kaşımayalım!" Fransa'da Başbakan Lionel Jospin, seçim yenilgi- si üzerine siyaseti bıraktığını söyledi ama bir süre sonra fırsatını bulup politika sahnesine geri dönme- yi hesaplıyor mudur? Birazzor... Çünkü kaşırlar! Yüksek Yerilim Hattı erdincutku J yahoo.com l L'SAya yatkın değil. USa yatkın dış politika istiyoruz! Hukuku savunmak yargılanıyor Türk Tabipleri Birliği'nin işyeri hekim- liği konusunda uygulamak istediği hü- kümlere karşı idari mahkemede dava açarak kazanan ve savunduğu ilkeler Danıştay'da da onanan Dr. Murat Er- göz'e birdergiye yazdığı "İşyeri Heki- mi Istihdamında Yaşanan Sorunlar ve Tabip Odalarının Rolü" başlıklı maka- lesi nedeniyle bağlı olduğu Balıkesir Tabip Odası tarafından soruşturma açıldı. Böylece, Türk Tabipleri Birliği bünye- sinde hukukun üstünlüğü ilkesinı sa- vunmak, sonu cezalandırma ile bitebi- lecek bir soruşturmaya gerekçe oldu. Ve böyle bir uygulama ilk kez oldu! Balıkesir Tabip Odası Yönetim Kuru- lu, makalesi nedeniyle Dr. Murat Er- göz'ü soruşturmak için Balıkesir'den oda üyesi bir hekim bulamayınca doğ- rudan oda başkanı Dr. Orhan Erdinç ı görevlendirdi. Ancak Dr. Murat Ergö'z'ün "Soruş- turmacı olarak atanan Dr. Orhan Er- dinç, davacı-davalı konumunda oldu- ğum biridarenin başkanlığını yapmak- tadır. Bu sebeple objektif olarak davranması mümkün değildir" şeklindeki itiraz dilekçesi üzeri- ne Balıkesir Tabip Odası Başka- nı Dr. Erdinç soruşturmadan çekilmek zorunda kaldı... Balıkesir'den soruşturmacı buluna- mayınca Bursa Tabip Odası'ndan ge- çen dönem Türk Tabipleri Birliği Yük- sek Onur Kurulu üyeliği yapan Dr. Hamdi Aytekin, Dr. Murat Ergöz'ü so- ruşturmak üzere görevlendirildi. t ÇEDKÖSEŞt KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicake turk.net OKTAY EKİIVCİ Dünya GüıriTnde ^Evlerimizi de koruyalım' Her yıl 22 Nisan da kutlanan "Dünya Günü" etkinliklerini ÇEKÜL bu kez 20 Nisan'da Kastamonu'da başlattı. Ertesi gtn Çataka'da, sonra Mudan- ya'da sürdürüp, 23 Nisan'da CanıahkEikta tamamladı... rik kez 1970"te ABD'de "Gezegenimizin Yaşgünü" ilan edılerek kutlanmaya başla- nan Dünya Günü'nün kurucu- lan arasındaki Mark Dubois de ÇEKÜL'ün bu programındaki Çatafca ve Mudanya etkinlik- lerine katıldı. 22 Nisan mesa- jını tüm dünyaya ülkemizden duyurdu... Çevre ve kûltiir Dünya Günü'nün aynı za- manda *Türkiye Llusal Koor- duatörii" olarak da görev üsf- lenen "Çevreve KültiirDeğer- leıiniKoruma veTanrtma (ÇE- KİX) Vakfi", adı ve amacuıa uygun olarak bu etkinliklerde "çevre" ve "kültiir" mirasımı- zı birlikte gündeme getiriyor... Yaşanun ve uygarlığın "sür- dürülebinr'' kılınması için "'doğa" ne denli eşsiz ve önem- li b:r kaynaksa. bu sürekliliğin *insan yaraUcüığıyla'' geleceğe taşınmasının ilham ve beslen- me kaynağı da tarihsel miras, yarj "kültüreJ birikiınler''_ ve sivil yapılar arasındaki; "Çevre Küffür Evi ve Mudan- ya AraşörmaJar MerkezTnın açıhşının da 22 Nisan'a yetiş- tirihnış ohnası, Mark Dubois'e bugüne dek tanık olduğu belki de en anlamlı Dünya Günü kut- lamasını yaşatmış oldu... Yine aynı gün, Orman Ba- kanı \amiÇağan'ın da katıldı- ğı, "Dünya Günü Mudanya OrmanlarTna ilk fidanlann dikim töreni ise yerel mima- riyle doğal çevTe arasındaki ta- rihsel ilişkiyi kuruyordu. Benzer şekilde 23 Nisan'da da "çocuklarm dünyasT ile ge- leceğin yaşanılır dünyasının ortak duygulannı CumalıJo- zık'ta yaşamak, bu etldnlige katılanlara unutulmaz birgünü armağan etti... liudağ eteklerindeki, hü- nerli bir köy kültürünün eşsiz yalınlık ve zariflikte yarattığı mimari mekânlarda "Dünya Günü" etkinliklerini tamamla- mak... Bu "uhıslararasıavnca- nğı" sadece 23 Nisan da Cu- malıkızıkta buluşanlar yaşa- yabildiler... „.Ve 'Kastamonu rüyası' Işte bu müthiş etkinlikler zincirinin ilk halİcası olan 20 Nisan'daki "Kastamonu riiya- sma" ise gelecek hafta "UygarUdann tzinde" köşemizde geniş yer vermek is- tiyorum... Çünkü o gün, ÇE- KÜL Başkanı Metin SÖzen'le yola çıktı- ğımızda, "Kastamo- nu'da sana bir sürp- riz var^" deyince olanı biteni sezmiş, ama bu denli "muh- teşem bir olaya" ta- nık olabileceğimi tahmin etmemiş- tim... Kendisinı adeta "mimari mirasın kurtarürna- sına" adamış olan duyarlı vali Enis Yeter'in son projelerinden biri, "Vedat Tek Aıu, Sanat ve Restorasyon MerkezL." Kastamonu'nun ünlü "Hü- kümet Konağı" binasının mi- man Vedat Tek adına ve anısı- na kurulan bu merkezdeki Dünya Günü etkinliklerini ise nasıl anlatabileceğime karar verebildiğim anda, gelecek haftaki "Kastamonu" yazımı da hazırlamaya başlayacağım demektir... Hepimizin, tüm insanlığın ve "evini" se^'en herkesin Dün- ya Günü kutlu olsun. eiknerekkurtanlan" tarihi OekinciCg cumhuriyet.com.tr. ÇİZGtLtK KÂMtL MASARACI Oüna Günü'nde tarihi ÇEHÜL, bu nedenJe, !OC'nin Dünya Günü'nde eT-Eriroizi de konıyalnn" di- o r . Cünkü evlerimiz, aynı za- tauda yerküreyi *dünyamızr ' apyor... lıdanya ve Cumahkıak Işe böylesi bir "dünya" bi- n c ii'inde, 21 Nisan'da Çatal- L'ab a 7 Ağaç OrmanJa- "rJa düzenJenen geleneksel l a n dikimi" buluşmasının L§m açısından anlamı ney- , 2 Visan'da Mudanya'daki ^•eoeksel Evlerin Korun- ^ ! r etkinliğinin anlamı da Xl,f ıİ... a'nın bu tarihi ilçesinde HARBİ SEMİHPOROY semihporoy(a yahoo.com aptulikai'i studyoimge.com TARtHTE BUGÜÎV MÜJMTAZ AMKAN 24 Nisan HAREKCTORDUSUfSTANBUL'DA İ9O9'tXA 8USÜH, 'H4KEKST OÜDUSU''İSTAN'- BUL'DAKİ AYAKLANMAYI BASpKDI. AVCI T# 8URU ERLERİ VE 6E&İCİLE&N ÇIK4RDI&I * İ ' ' İ ' HEPEF M.IYOR, $EQİA T UYGULAMASlNl AA4AÇ_ A e £ İ İ Kİ ALPI. ÇOK K/SA SÜB£D£ İSTW18UL'A Ş DUBUMA eS£to£HOLAU O&Od, AYAKLAMMANIN El£BAŞIlAeiHI DA yAKAil- YAGAK UARP DİVAMINPA YAR6lLfyACAK,Ç0 SC/AUJ ÖLÛM CBZASltJA ÇAfiPrifiACAXriR~ OLAy, PA&/ÇAH JT- ASOÛLMAMrr'tN TAHT- W İ İ H İ İ mAAAIT7 PANO DENIZ KAVTJKÇLOGLU Kâbus O ayçiçeği tarlasına dalmamın ölümcül bir ha- ta olduğunu ayağım takılıp, bardaktan boşanır- casına yağan yağmurdan balçıklaşmış toprağa yüzüstü kapaklandığımda anlamıştım... Stad- yum çıkışından beri korkunç sesler çıkartarak peşimden koşan kaplanlar beni orada öylece yakalamışlardı sonunda. Yüzlerini göremiyor- dum. Değil direnecek, olduğum yerde dönecek kadar bile gücüm kalmamıştı. Bağırmak istiyor, ama bağıramıyordum. Solukları ensemdeydi... Bedenim kaskatı kesilmiş, sırtıma inecek ilk pençeyi bekliyordum... Ama bir türlü inmiyordu o pençe... Homurtuları sıklaşmıştı yalnızca... Çevremde dönüyorlardı... Belki de bana hiçbir şey yapmayacaklardı. Hiçbir şey yapmadan çe- kip gideceklerdi... Duyduğum ölüm korkusuna yaşam umudu kanşmıştı bir an... Ama çok kısa sürmüştü bu... AJtımdaki balçığın ağır bir batak- lığa dönüştüğünü fark ettiğimde artık her şeyin bittiğini anlamıştım... Yavaş yavaş içine gömülü- yordum bataklığın... Korkunç bir "son"üu benim için öngörülen... Kaplanlar sevinçten kükrüyor- lardı... • • • Koyu, ıslak, sessiz bir karanlığın içindeydim... Insan yüzleri görüyordum... Binlerce, on binlerce insan yüzü... Gülüyorlar, ağlıyorlar, çığlıklar atı- yorlardı... Birbirlerine öfkeli, hüzünlü, aJaycı göz- lerle bakıyorlardı... Bir kapı eşiğinde genç bir kız ağlıyordu... Başını önüne eğmiş, uzun sarı saç- ları yüzüne dökülmüştü... Omuzlan titriyordu... önünden geçen kalabalığı görmüyordu sanki... Kalabalığın ıçinden elini yumruk yapan şişman, dazlak kafalı bir adamın kendisine yaklaştığını fark etmedi... Adam, kızın kafasına bir yumruk indirdikten sonra yeniden yürüyen kalabalığa kanştı... Kız, bir kan birikintisine dönüştü... Hızla pıhtılaşan bir kan birikintisine... Kızın öldüğü kapının eşiğinde orta yaşiı, göz- lüklü. sakallı bir adam belirdi... Elinde deriden bir çanta vardı. Içinden bir masa örtüsü kadar büyük, beyaz bir mendil çıkartıp yerdeki kanı te- mizledi... Sonra bir masa örtüsü kadar büyük olan o kanlı beyaz mendili özenle katladı; çanta- sına yerleştirdikten sonra birden yok oldu... Şimdi o koyu, ıslak, sessiz karanlığın içinde o kızla birlikteydik... Dibe doğru, daha koyu, daha ıslak, daha sessiz bir karanlığa doğru iniyor- duk... Karanlığın dibinde kaplan yüzlü adamlar var- dı... Kollannı uzatmışlar, bizi çağınyorlardı... • • • Sıçrayarak uyandım... Rahatları bozulan Yu- mak ile Boncuk mıriamalannı kestiler, biri sırtım- dan, öbürü ensemden yere atladılar. Saat saba- hın dördüne yaklaşıyordu. Terden sınlsıklam ol- muştum... Ben yaşta iki kedili bir adama kane- pede uyuyakalmak hiç yaramıyordu... Hele Fransa'dan Le Pen haberierinin geldiği, televiz- yonda "Kürtçeyayın"ın tartışıldığı bir akşamda... "Stadyumla ayçiçeği tarlası mı?" Doğnısu bun- lara ben de bir anlam veremiyorum... Ama adı üstünde, "kâbus" işte... dkavukcuoglu - superonline.com Faks:0212-723 84 97 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2SOLDA.VSAĞA: 1/ Ermenis- tan'ın kendi dilindeki adı. 2/ Akdeniz Bölgesi'nde bir akarsu... Kadınlann omuzlannı örtmek için kullandıklan geniş atkı. 3/ Eldiven ve giysi yapımında kul- lanılan bir tür yıımu- şakderi.Heryiyece- „ ği canı çeken. 4/ Bir türbağımsızlığ] olan büyük il... Ilkel bir silah. 5/ "—'lann Öcü: Fakir B^- kurt'un romanı. 6/ Adın durum eklerin- denbiri... Gemilerde ® oda. 7/Bir işi yaptuabilme gücü... Yasal olmayan cinsel ilişki. fV "Karlı — ormanında/Yürüyorunı geceleyin" (Nâzım Hikmet)... Kuzu sesi. 9/Bir mülkü başkasına bırakma... Istem dışı yapılan ha- reket. YUK4RTOA.\ AŞAĞIYA 1/Şarkı söylemeyi meslek edinmiş kimse. 2/Bi- riyleeğlenme veonuküçümseme... Eneni.3/Su- ni... Orhan Pamuk un bir romanı. 4/Iğdır'ın bir ilçesi... Şaşma belirten bir ünlem. 5/Nazipartisi- nin hücum kıtasını simgeleyen harfler... Bir ili- miz. 6/ Seyrek dokunmuş bir tür kumaş. II "Ölümdür yaşanan tek başına' — iki kişiliktir" (Ataol Behramoğlu)... Eski dilde ekmek. 8/Tür- kiye'nin de üyesi olduğu bir örgüt... Istanbul'un birsemti. 9/Anadolu'nungüneybatısındakiantik bölge... Katılmış, ulanmış parça. BODRUM 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN DÜZELTMEİLANI 16.04.2002 tanhinde 21.295 basm no. ile yayınlanan ılanda 16. satırda 20.484.100.644 TL. yerine 20.484.100.6 TL. yazılınış. 24. satırda muhammen bedeli 277.015. 940.474 TL. yazılması gerekirken 277.05.F.940.474 TL. yazılmıştır. Düzeltilerek ilan olunur. Basın Tashih: ŞİŞLÎ1. SÜLH HUKUK HÂKÎMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1995 1037 Davacı Sadettin Sevinç tarafından mahcur Eyüp Sevinç ale>hine açılan \asi tayini davasında. Yalova, Çiftlikköy, Gacık Kö\ü, CN: 12, Hane: 68'de nüftısa kayıtlı Mustafa ve 0mmühan"dan olrna 24.11.1968 doğumlu mahcur Eyüp Sevinç'in MK'nin 405. maddesi uyannca vesayet altına alınmasına. kendisine kardeşi Sadeftin Seıinç'in vasi tayını ne mahkememizin 16.4.2002 gün, 1995/1037 esas. 1995 1127 karar sayıiı ilamı ile karar verilmiş olup, keyfiyet ilan olunur. 16.04.2002 Basın. 23504
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle