12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8ŞUBAT2O02CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR kuttur(§ cumhuriyet.com.tr 13 Mira Nair'in Venedik'te Altm Aslan ödülünü kazanan 'Muson Düğünü' başlıyor Aile kurumuna'zoom 9 ! 1957 doğumlu Mira Nair'le. hâlâ aşamadı- ğı başyapıtı "Selam Bomba>"ın ilk fîlmlere verilen Altın Kamera ödülünü kazandığı 1988 Cannes Festivali'nde tanışmıştık. Batılı hava- sında, esmer güzeli, isimsiz, gençten bir fe- minist yönetmendi; alnındaki kınnızı nokta beniyle geniş sari'sine sarınnuştı. Sonraki yıllarda bağımsız tarzıyla çektiği, az ama öz sayıdaki filmleriyle çıkışını sürdü- ren Nair, Hint sinemasınm, ünlü Satyajit Ray ustadan sonra anılan, saygın, uluslararası is- mine dönüştü giderek. 1990"larda Istanbul Film Festivali'nde gösterildikten sonra ticari dağıtıma giren "Mississippi Masala", "Kama Sutra-Bir Aşk Hikâyesi" gibi filmleri de se- yirciyle buluşan Nair'in Venedik 2001 'de Al- tın Aslan'ı alan son eseri "Muson Düğünü" de yeni bir dağıtımcı firma (Chantier Fılms) sayesinde bugün gösterime giriyor Alka- zar'da. Çok kahramank, çok öykûJü anlatim Hintli birailenin bireyleri aracılığıyla, fark- lı toplumlarda da olsa ırkçılığın çirkin yüzü- nü sergileyerek ırk aynmma karşı çıkan, son derece sıcak ve insancıl "Mississippi''yle, ma- ço- afyonkeş erkek egemenliğinin, ataerkillı- ğın ve kast sisteminin pençesindeki ülkesine, biraz Batılı gözlüklenyle bakan bir erotik aşk masalı niteliğındeki "Kama Sutra"nın ardın- dan, Batı eğiriminden geçmiş, varlıklı bir Del- hi ailesinden gelen Nair'in Batı'ya seslenme çabası sürüyor, yine egzotik bır Hindistan at- mosferinin süıdiği son filminde. Yıllar önce ilk filminde, şiddetin kol gez- diği, çok kalabalık, perişan, büyük bir kenti (Bombay). saf çocuk bakışıyla yansıtan Na- ir, bu kez Pencap kültürünün hüküm sürdüğü Yeni Delhideki geleneklere, yerel törelere bağlı olarak yaşayan ve kızlannı Houston- Amerika'da çalışan Hintli bir mühendisle baş göz etmek isteyerek düğün hazırlıklannın te- laşına gark olan, çoluk çocuklu, büyükanne- li, çoğu kez tngilizce konuşulan (ve Hint ak- sanlı tngılizcenin dalağını yaran), kalabalık bir burjuva ailesine çeviriyor kamerasını. Eleşrirel yaklaşımından ödün vermeyerek se- yirciyi içine çeken, çok kahramanlı, çok öy- külü, panoramik bir anlatim tutturan Nair'in ailesine adadığı. komediden drama gidip ge- len "Muson Düğünü", yönetmenin yetiştiği toplıımun bir çeşit mikrokozmosu gibi algı- lanabılir. Fılor fikır kaynayan aile kazanı Kusrurica filmlerinin bandosunu çağnştı- ran müzikler eşliğindeki Saul Bass'vari, zevk- li bir jenerikle açılan film. düğün nedeniyle Delhi'ye gelen akrabalannı ağırlayan ailenin, çocuk ve yetişkin bireyleriyle, yakın çevrede- kilerin ilişkilerine odaklanıyor. Yan öykücüklerle iç içe yürüyerek tabular, hoşgörüsüzlükler, bağnazlıklar ve çatışmalar- la bezenmiş 'aile manzaraian' sunan filmde, smıf aynmıyla ahlaki kaygılar da es geçilme- den. ele alınan erkek-kadın beraberliğinin (aş- kın) farklı yönleri, birbiriyle kesişen 5 ayn hi- kâyede anlatılıyor: Amiri olan evli bir TV sunucusuyla çıkmaz ilişkisinden mutsuz ama Teksas'ta evli bır ka- dın olmayı da ıçıne sindiremeyen gelin adayı Aditı (Vasundhara Das)-mühendis damat He- mant (Parvin Dabas). düğün hazırlıklanndan sonımluyken körkütük âşık olan, bir an önce köşe dönmeye bakan, sempatik, lumpen be- kâr Dubey (Vîjay Raaz çok başanlı)- ailenin hizmetçisi Alice (TilotamaShome), Aditinin fıngirdek kuzeni Ayesha (Neha Dubey)-Sid- ney'de öğrenci Rahul (Randeep Hooda). kız- lannı yuvadan uçurmaya hazırlanan, telaş içindeki anne (Lillete Dubey)-kaygılı baba (Naseenıddin Shah) ilişkileri ve çocukluğun- da bir akraba tecavüzüne maruz kaldığını, yıl- Monsoon VVedding / Yönetmen: Mira Nair / Senaryo: Sabrina Dhawan / Kamera: Declan Quinn / Müzik: Mychael Danna / Oyuncular: Naseeruddin Shah, Vasundhara Das, Shefali Shetty, Vijay Raaz, Tilotama Shome, Parvin Dabas, Lillete Dubey, / Hindistan 2001 (Chantier Film) lar sonra ailenin suratına çarpan, evlenmemiş bir başka kuzen olan yazar Ria (Shefali Shetty). Omuz ka- merasıyla harika- lar yaratan Dec- lan Quinn, fil- mi nefis, fikır fıkır müzik- lerle doldu- ran Kana- dalı besteci Mychael Danna ve çokuluslu, tanıdık ekibiyle diledi- ğince çalışmış Nair, alışılmıştan farklı, gittik- çe hız kazanan bir olay örgüsüne, gerçekçi gözlemlere, saptamalara dayanan, yumuşak bir anlatim rahathğına erişmiş, eleştirel dozu okkalı, bol baharatlı, iz bırakan bir film im- zalamış sonuçta. Eskiyle yeniyi, gelenekler- le modern yaşamı karşılaştınp aile kurumu üstüne yoğiınlaşarak Muson yağmurlanyla sona eren \ e 2 saat boyunca, canlı karakter- lerin başını çektiği birtakım dramatik-komik olaylann tıklım tıkış, peş peşe aktanldığı bu etkileyici Hint fılmine cuk orurmuş, bir Bolly- wood müzikalini andıran, şık şıkırdım şarkı- lı-danslı bölümler de gerçekten çeşni katıyor. Özetle Mira Nair'in Venedik Altın Aslan'ıy- la taçlandınlmış "Muson Düğünü", bizce son haftalann en iyi filmi. Harry 'nin derdi bizi 2.5 saatgerdi..Modaya dönüşen salgından biz de nasibi- mizi aldık sonunda. Yakın dönemin yayın- cılık olayı addedilen, JJC RoHÜng'in ço- cuklara yönelik, çok satan ilk romanmdan perdeye aktanlan 2.5 saatlik "Harry Pötter ve Febefe Taşı"nı görerek. Bilindiği gibi, Joanne Kathleen Row- lingin büyücü bir çocuğun sihir-iksir mu- habbetiyle kanşık, gizemli, hokus-pokus se- rüvenlerini anlattığı, bütün dünyada kapış kapış giden romanlannın, çocuk yazınında îngiltere'den dünyaya yayılan bir salgına dö- nüşmesinin ardından sinemaya uyarlanma- sı kaçınılmazdı. Bir çeşit zamanımızın 'dört gözlü Peter Pan'ı olarak kabul ve ilgi gören Harry Potter'm fîlmini gerçekleştirense, or- tamı, günün modalannı iyi koklayıp nabza göre şerbet vermeyi bilen, ticari başanya en- dekslenmiş popüler komedilerin uyanık yö- netmeni, devam filmleri ustası, Hollyvvo- od'dan 'aiknizin suıemacısf Chris Cohım- bus. Genelde hedef seyircisini ve kahraman- lannı çocuklann oluşturduğu, on yıl kadar öncesinin "Home Alone - Evde Tek Başma" ya da "Mrs. Doıdotfire - Müthiş Dadı, Müt- hiş Baba" gibi 'gişe şampiyonu' komedile- rinde uzmanlaşmış Columbus, çocuklann yanı sıra anne-babalan olan yerişkinleri de sinemaya çekmesini beceren, iyi bir zanaat- kâr ve 'patlamış mısır + kola sinemacısı'. Rowling'in özgün tasavvuruna ve roma- na genelde bağlı kalan Columbus, yazann bolca boca ettiği hayal gücüne pek erişeme- se de, başanlı sayılacak, özel efekt destekli bir görsellik kurmanın ve bir araya getirdi- ği seçkin bir oyuncu kadrosunu yönetmenin üstesinden gelerek olaylan art arda sırala- mış. Annesi-babası kötü büyücü Lord Vol- demort taraftndan öldürülmüş, ondan hiç hazzetmeyen teyzesi (Fiona Shaw), eniştesi (Richard Griflîths) ve şişko kuzeninin evin- de, merdiven altına hkılmış, Kül Kedisi'va- ri, sığmtı bir 'evlatiık' hayatı sürerken eve ya- ğan mektuplarla ve dev cüsseli Hagrid (Rob- bie CoHrane) aracılığıyla Hogwarts Büyücü- lük ve Cadılık Okuluna davet edilen 11 ya- şındaki bahtsız, öksüz-yetim Harry'nin (Da- niel Radcfiffe) dünyası değişıyor. Doğuştan özel yeteneklere sahip Harry'nin bu gizem- li okulda edindiği 2 arkadaşı, Ron (Rupert Grint) ve Hennione'yle (Emma VVatson) Harry Potter and the Philosopher's Stone / Yönetmen: Chris Co- lumbus / Senaryo: Steve Kolves, J. K. Rovvfing'in romanmdan / Kamera: John Seale / Müzik: John VVilliams / Oyuncu- lar Daniel Radcliffe, Emma VVatson, Rupert Grint, Robbie Coltrane, Richard Harris, John Hurt, lan Hart, Alan Rickman, Maggie Smith/ABD2001(WB). 'yaşadıklannı' bölüm bölüm, peş peşe sıra- hyor film, 152 dakika boyunca, çoğu kez ro- manın gerisinde kalarak.Dayanışma içinde, sihirlere, sırlara, zorluklara göğüs gererek kötü, karanlık güçlere karşı koyan Harry'yle canciğer 2 arkadaşuıı canlandıran sevimli küçük oyunculannın yanı sıra, tngiliz sine- masınm en baba oyunculan da, büyücülük eğirimi verilen Hogwarts okulunun saygın hocalan olarak boy gösteriyorlar filmde: Müdür Dumbledore-Richard Harris'ten ik- sirci profesör Snape-Alan Rickman'a, sık sık kedi kılığına bürünen başöğretmen Mi- nerva McGonagall-Maggie Smith'ten profe- sör Quirrell-Ian Hart'a, hayalet-John Cle- ese'e, John Hurt'a, Juhe VValters'e kadar herkes var. J.K. Rovvling'in romanının biraz kısaltıhp büyük stüdyo zihniyetiyle ruhundan yoksun edilerek hareketli görüntülere dökülmüş ha- li olsa da, karanlık orman, Quidditch nıaçı, devasa boyutlardaki satranç oyunu, vb. gibi fantastik sahnelerle, bol kepçe heyecan ve gizem banndırarak ilgiyle izlenen "Harry Potter ve Febefe Taşı", dünyanın çocuk ve yeniyetme nüfusunun son gözdesiyle fantas- tik serüvenJerinin bağımiılan için kaçınl- maz bir seyirlik sayılabilir sonuçta, her ne kadar bizi pek sarmadıysa da... Chris Co- lumbus'un beceriyle tezgâhladığı ve kuşku- suz arkasının devam filmleriyle getirilece- ği bu bol efektli, mekanik kurulmuş büyü- cülük fantezisi, tepeden bakan eleştirmen- ler ne kadar burun kıvırsalar da, darphane gibi para basacağa benzer! Şu da var, ToOd- en uyarlaması "YüzSJderin Efendisi"yle kı- yaslandığında biraz değil basbayağı hafif kaçmış bu "Harry Potter." İZLEYİCİ GÖZÜYLE ERDAL ATABEK Yüzbaşı Corelli'nin MandoliniKefalonya adası Yunanistan'ın batısında Ital- yaya yakın bir ada. Bu Yunan adasında bir Ak- deniz adasının sade hayatı yaşanıyor. Film bir kutsal günde yapılan yürüyüşle başlıyor. Ada halkının çeşitli tiplerini, bu arada doktor Yan- nis ile kıa Pfelag^a'yı tanıyoruz. 2. Dünya Sa- vaşı yaşanıyor, yıl 1940. îtalyanlar Arna\oıt- luk'ta Yunan kuvvetlerine yenilmiş, adada bu zaferin neşesi var. Ancak Italyan ku\-vetleri de adaya çıkıyor ve adayı istila ediyorlar. Adada Yunan larvveri yok ve bir çatışma yaşanmıyor. Doktor Yannis'in evine Italyan yüzbaşısı Corel- li yerleşiyor ve buna karşı yapacak bir şey yok. Bu arada doktorun kızı olan Pelaggıa, adada ba- lıkçılık yapan Mandras'a âşık ve doktorun mu- halefetine karşuı nişanlanıyorlar. Italyan kuv- vetleri ada halkıyla iyi geçinmek istiyor ve bir mûzik grubu kuruyorlar. "La ScalaGrubu" adı- nı verdikleri bu grup halka açık konserler veri- yor ve Yüzbaşı Corelli mandolin çahyor. ilk başlarda düşman olduğu için nefret ettiği_yüz- başıya karşı içinde kıpırtılar duyan Pelaggia çe- lişkiler yaşamaya başlıyor. Çünkü vatanuıı ko- rumak için Yunan direnişçilerine katılan nişan- lısı Mandras'ın adı arrık kahraman olarak anı- lırken Pelaggia, Yüzbaşı Corelli'ye ilgi duyma- ya başlamıştır. Bunun farkında olan babası dok- tor Yannis, durumu ilgi ile izlemeye koyuluyor. Çünkü bu ilgide geleceğin belki de doğru bir ilişkisinin ilk adımlannı görmektedır. Ama Mandras'ın annesi Drosoula bu gelişmeleri kay- gıyla izlemektedir. Sonrasında Almanlar ile îtal- yanlar arasındaki gerginlik ve çatışma, Yunan direnişçileri, adada yaşanan bir deprem filmin aksiyon yanını oluşturuyor. Yönetmen John Madden filminde hem Ak- deniz romantizmini, hem savaşın insanlar üze- rindeki etkilerini, hem de aşkı vermek istemiş. Ancak her şeye yüzeysel dokunmuş ve hiçbir te- ma derin etkiler yapacak biçimde işlenmemiş. Filmden akılda kalacak olan Doktor Yannis'i oynayan JohnHurt'ın nefis kompozisyonu, Pe- laggia rolündeki Penelope Cruz'un şahane dan- sı, Nicolas Cage için biçilmiş kaftan olan Yüz- başı Corelli'nin insanlık yanı ağır basan roman- tik aşk serüveni. "Ay Çarpması" fılminden son- ra bir kez daha Drosoula rolüne çıkan trene Pap- pas ise büyük bir oyuncunun küçük bir rolde de başanlı olacağının örneğini gösteriyor. Filmin senar>osuna o kadar çok konu sokulmuş ki hiç- bir temarun işlenmesine olanak kalmamış. Bu arada Penelope Cruz gibi çekici bir oyuncu da bu filmde iki yakışıklı erkeği rekabete sokacak dunımda görülmüyor. Daha çok "doktorun kı- zı" olduğu için evlenme olanağı bulunan bir kızcağız görünümünde (şahane dans sahnesi bu duruma bir istisna oluşturuyor). Yüzbaşı Corelli'nin Mandolini her şeyin ya- şanabilir şeyler olduğunu, ancak aşkın insan ha- yatındaki önemini anlatan "Bg^ıt" bir fihn. Sa- vaş bile iç burkan özelliğini yitirmiş gibi. Sey- ri hoş, geriye pek fazla bir şey kalmayan film türünûn Akdeniz versiyonu. KEDİ GOZU VECDİ SAYAR Demokles'in Kılıçları Haftalardır gündemimizi işgal eden 159. ve 312. madde tartışmalan, hükümetteki "uyumsuzluk"u açığa çıkaran bir "uzlaşma" ile sonuçlanıverdi. Gazetecilerin, bilim ve sanat insanlannın tepesin- de "Demokles'in kılıcı"gibi asılı duran Türk Ceza Yasası'nın ünlü maddelerinde küçük degişiklikler yapılarak mesele kapatıldı. Kimileri sonucu, de- mokratikleşme yönünde bir adım olarak değerlen- diriyor; bize göre ise degişen fazla bir şey yok. Ta- sarıdakı "kamu düzenini bozma olasılığını ortaya çıkarabilecek şekilde" ifadesi yerine, "kamu dü- zeni için tehlikeli olabilecek bir şekilde" tanımı getirilmesi her ne kadar MHP'yi tatmin etmemiş görünüyorsa da demokrasi adına ne kadar büyük bir kazanım olduğunu önümüzdeki günler göste- recek. Üstelik, TBMM'nin, aynı gün Terörie Mücadele Yasası'nın 8. maddesinde de bir degişiklik yapa- rak "Türkiye Cumhuriyeti devletinin ülkesi ve mil- letıyle bölünmez bütünlüğünü bozmak amaçlı" yayınlarta ilgili suç kapsamına "görüntülü propa- ganda"y\ da eklemesi, görsel-işitsel medya üze- rindeki "kılıçlan " daha da keskinleştiriyor. Yani, si- nemacılanmız ve televizyonculanmızın, "otosan- sür" mekanızmalannı gözden geçirmeleri isteni- yor. Anlayacağınız, Demokles'in kılıçlan yerinde du- ruyor. Birazcık parlatıldılar yalnızca... • • • önümüzdeki günlerın gündemini ise, TBMM Içişleri Komisyonu'nda görüşülmekte olan Yerel Yönetimler Yasa Tasarısı oluşturuyor. Tasan, mer- kezi idarenin bazı görevlennin yerel yönetimlere devrini öngörüyor. Kuşkusuz, merkezi idarenin bazı yetkilerini devretmesi, yerel inisiyatifin güç- lenmesi demek. Ama, tasan ile getirilmek istenen hükümleri tam bir demokratikleşme saymak mümkün değil. Çünkü, yetkilerin seçimle işbaşı- na gelen yerel yönetimlere değil, valilıklere bağlı il özel idarelerine devredilmesi söz konusu. Bu ta- san yasalaşırsa, yerel dinamiklerin kendi sorunla- rına ilişkin karar verici bir konuma geleceklerini id- dia etmek zor. Otea olsa, merkezi yönetimin han- tallıktan kurtulma çabası, kararlarını daha etkin bir biçimde uygulatmak için bulduğu bir çözüm ola- rak görmek olası. Kuşkusuz, böyle bir yaklaşımın temelinde devletin halkına duyduğu "güvensizlik" yatıyor. Tasan, bu temel eksikliğine karşın, gene de ko- alisyon ortaklan arasında tartışma yaratacak gibi görünüyor. Nitekim, oncekı gün, komisyonda ya- pılan görüşmeler sonucu, taslağa eklenmesi öne- rilen "Merkezi idarenin görevleri arasında sayılan ilköğretim ve ortaöğretim, çevre, içme ve sula- ma suyu, spor, sağlık, kültür, il ve köy yollan, ta- nm" vb. hizmetlerin il özel idareleri eliyle gerçek- leştirilmesi hükmünün metinden çıkarılması, MHP'li ve DSP'Iİ üyelerin işbirliği ile kararlaştınl- mış. Uyumu görüyor musunuz? Yerel yönetimlerin yetkilerinin artmasının, de- mokratikleşme ile doğrudan ilişkili olduğunu bili- yoruz. Ama geçen gün Ali Sirmen'in köşesinde belirttiği gibi yerel yönetimlerin şeffaflaştınlması, yolsuzluklan önleyecek bir denetimin sağlanma- sı koşuluyla. Ve elbette, yerel yönetimleri siyase- tin bir aracı olmaktan çıkanp, halkın yönetime doğ- rudan katıldığı mekanizmalara dönüştürerek... Ye- rel yönetimlerin, kültür ve sanat alanında nelerya- pabileceği, neleryapamayacağı konusunu da haf- taya bırakalım. vecdisayar a yahoo.com BUGUN • MAYA SANAT'ta saat 20. 3O'da BUsak Tîyatro AtöJyesi'run 'Doğumgünü' adlı oyunu. (02)2 252 74 52) • İS1ÂNBUL AKM'de saat 20 OO'de tstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin 'Bir Tenor Aranıyor' adlı müzikal komedisi. (0 212 251 56 00) • BABYLON'da saat 23.00'te Fujifam Musc Week - Ends etkinlikleri kapsamında 'Tony Maranez&The Cuban Pbwer'ın performansı. (0212252 73 68) • SHAMAN WORLD MUSIC CLUB'ta saat 23.00'te 'Koçani Orkestrası'nın konseri. (02122499606) M TOHUM KÜLTÜR MERKEZÎ'nde saat 19.00'da Hüseyin Karabey'in 'Sessiz Ötalm' fılminin gösterimi. (0 212 644 46 54) • İSTANBUL AKM StNKMA SALONU'nda saat 15.30 ve 19.00'da JoenCoen in 'Fargo' füminin gösterimi. (0 212 251 56 00) • İSTANBUL AKM BÜYÜK SALON'da saat 19. 3O'da tstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın konseri. Şef: Marek PijarowskL Solist: Efe Balracıgfl. (0 212 251 56 00) • ATATÜRKKjTAPUĞrnda saat 18.00'de Suat Bilgi'nin düzenJedığı Serkan Seymen'üı katıldığı 'Rage Against The Machine' konulu söyleşi. (0 212 il 7 7700) • FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZt'nde saat 19 30da Jufian WouTun 'AnneFrank'mHanra Defteri' çizgi fihninin gösterimi. (0212 252 6155) • BEKSAV'da saat 15.00'te Samira Makhmalbaf ın 'Karatahta', saat 17.00'de Mohsen Makhmalbaf ın 'Bisikletçi' ve saat 19.00'da Samira Makhmalbaf'ın 'Ehna' filmlerinin gösterimi. (0 216 349 9155) • BARIŞ MANÇO KÜLTÜR MERKEZt'nde saat 13.30 -18.30 arasında 'EnineBoyuna Öykü'. Katılımcılar: Alper Akcam. Feyza Hepçilingnier, Konur Ertop, Mustafa BaleL Nursel Duruel, Necati Güngör, Osman Şahin, Ozcan Karabuhıt, M. Sadık Aslankara. (0 216 418 95 49) • SWITCH'de saat 23.00'te DJ Anthony Pappa. (0212292 74 58) ÇUKÜROVA DEVLFT SBFOM ORKESTRASI • ADAN.4 BLTÜKŞEHİR BELEDtYESİ KONSER SALONUnda bugün saat 20.00'de yann saat 11 .OO'de Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası'nın konseri. Şef: MuratKodalh Solist: Cihat Aşkın (keman). (0 322 454 5018)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle