13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3JSYFA CUMHURİYET 28 ŞUBAT 2002 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER [email protected] EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Dostça BirUyarıDaha! Mektuplaralıyorum. Telefonlar! Eş dost, tanı- cık tanımadık! Uyarılar, anımsatmalar. Sağdu- yu yolunda çağrılar, dilekler!.. Bir seçim er geç olacak... Bu böyle çok git- mez! Ne olacak seçimde? Saadet'le Ak'çılar birleşir, anlaşır, tek liste olarak seçime katılırlar... öte yanda soldaki partiler, bölündükçe bölü- nen, kimi az, kimi orta, kimi lyice sol partiler, ay- n ayrı listelerle seçmenin karşısına çıktıklan için barajı aşamazlar! Zafer bir kez daha Atatürk kar- şıtlanna kalır... Hiç ders almak yok mu? Yok, galiba!.. Son iki genel seçimde Istanbul ve Ankara anakent be- lediyelerini şeriat övgücüleri nasıl aldılar? DSR CHP daha önce birde SHP oylan bölününce mey- dan din sömürücülerıne kalmamış mıydı? Bile bıle, göz göre göre yenilgi... Şimdi yine aynı senaryo!.. CHP başındakiler dar kadrolanyla yetindikçe, deneyimli eski CHP'Iİ- lere kapıları açmadıkça ne kadar övünseler de umdukları başarıya ulaşamazlar! Atatürk çizgi- sinde bir CHP'nin şu bu nedenle partiden ayn- lanlaria anlaşması, yeni bir bütünieşmenin yol- lannı bulması beklenmelidır. Gerçek yurtsever- lik kişisel hesaplardan kurtulmakla olur. Şu anda kaç parti arayışı var? Hepsi de ilk se- çimde barajı aşamayacaklarını önceden biliyor. Umutsuz bir çalışma bu! Oysa halkın beklediği birbütünleşme, belli birçizgide buluşma, seçim- lere tek bir listeyle katılma... Seçimle iktidan değiştirmek. Türk halkınagüç ve umut vermek gösterilecek özveriye bağlıdır. CHP sorumlulan anlamsız bir inat, kıskançlık, ben- cillik gibi ilkel duygulardan kendilerini art/k ko- parabilirler mi? Sağduyu, özverı, genış düşün- mek politikada başarının ilk adımıdır. Dağıtıcı değil toplayıcı olmak, bencil değıl insancıl olmak, dar kadrocu değil geniş bakışlı olmak, "Küçük olsun benim olsun" değil, "Büyük olsun hepi- mızin olsun" diyebilmek politikada etkın olma- nın başkoşullandır. Sağduyuya ters düştük mü yenilgi kapıdadır. Solda yedi-sekiz partiyle girilen bir seçimde bozguna uğramak kaçınılmazdır. Bilmem niye bunca okumuş yazmış, çeşıtli politika deneyim- leri yaşamış koskoca insanlara herkesin bildiği gerçeklerı anlatıyoruz! Bir çıkmazda büsbütün erıyip gitmemek için, ülke yönetiminin başkö- şelerini bir kez daha Cumhuriyet devriminin düş- manlarına kaptırmamak için... Ortaokul 3 'ten tastiknamenri kaybettim. Hükümsüzdür. MEHMETDİNÇ m • Uygarlık Uzerine... Altay GUNDUZ pnf. Y. Müh. İTÜ sıun ınsanj, 11 Nüfus cüzdanımı , tÜ öğrenci kimliğimı, lETT pasomu, harç ve öğrenim kredisi kartlanmı kaybettim. Hükümsüzdür. DİLEK GÜLŞAH PEKER "Çağımız uygarhğma hay- ran olanlar; uygaHığı, buhar- lı makine ya da telsiz telgraf sananlardır." Bernard Shan; Man and Superman (İnsan ve Üstün İnsan), 1903. Eylül 2001 "tkiz KuJeler Ola- yı"ndan hemen sonra uygarlık konusu günde- me geldi. ABD'nin başı çektiği ve kimi Avrupa ülkelerinin ka- tıldığı söylemde, Batı'nın uy- gar; Uçüncü Diinya Ülkeleri'nin ve özellikle tslam Ülkeleri'nin uygar olmadığı belirtildi. Ne ya- zık ki bu kervana, ABD'nin yüz karası Vietnam Savaşı'nı tüm gerçekliğiyle yansıtan Biz-Me- lekler\çCanavâriar'ı yazan (Ak- yüz, 1991), "tnsan yüzünii Tan- n'ya değil insana dönmeli. onu koruyup onun için savaşmah" diyen, söyleşileriyle tanınmış gazeteci-yazar Oriana FaDaci de katıldı. tslamı Avrupa'dan kov- mayı önerdi (Cumhuriyet, 3 Ekim 2001). Geçirdiği hastalık aklını kanştırmış olmalı. Söylemler bana, televizyon- da bir süre önce Ara GüJer'le yapılan bir söyleşiyi çağnştırdı. Konuşmacı, bir ara Güler'e: "Bu adalarda yaşavan ve uygar oJ- ma\an tophıtuklar. yanıyarndılar değil mi?" gıbısınden bir soru yöneltti. Ara'nın. kendine özgü biçemiyle yanıtı şu oldu. "Sen ne dhorsuıu. buinsanlartüm ta- rihleri boyuncayemişlerse on bin insan yemişterdir. Oysa senin uy- gar dediğin Almanya 1 da, Hffler, birkaç yd tçerisinde mirvonJarca insanı gaz odalarmda öldürtme- di mi?" Çarpıcı bir yanıt. tkı ör- nek de biz verelim: 6 Ağustos 1945'te Hiroşima'ya atom bom- basını atan uygar ABD (!?) 200 binden fazla kişinin ölümüne, on binlerce kişinin radyasyon etkisiyle sakat kalmasına neden oldu. Uygar Fransa'nın (!?) Ce- zayir'deki ordusu 1945'ten son- ra köy yakma, toplu kıyım, iş- kence, giyotinle idam gibi yön- temleri uyguladı. Bu olaylar Fransa'da suskuy- la karşılandı. Fransız basını yal- nızca Cezayirli ArrörisÜerin Fran- sızlara yönelik kanh eylemleri- niyansıttı. Cezayirlilerinbağım- sızlık savaşı sırasında (1954-62) bir milyon Cezayirli öldü; 2.8 milyon Cezayırli toplama kamp- lannda tutuldu. Jean Paul Sart- re, Hepimiz Katiliz adlı kitabın- da bu savaşı tüm açıklığıyla dı- legetirir(Belge, 1995).BatTnın uygar eylemlerinin (! ?) dökümü kitaplaroluşturur. lyisi mi, bu ko nuyu kapatalım ve uygarlığın ne anlama geldiğini açıklayalım. Bilün, teknolojı, sanat ve top- lumsal yapı uygarlığın olduğu or- tamda doğar ve gelışir. Uygar- lığın önkoşulu yerieşikyaşamdır. Göçebe topluluklann yerleşik toplumlara dönüşümüdür. İn- sanın alışkanlıklaruıda ve gele- neklerinde oluşan kökJü deği- şimdir. Yerleşik yaşam ise coğrafya- nın ve ikJimin uygun olmasına bağlıdır. Nıtekim uygarlık, ta- rihte ilk kez Ortadoğu'da Nil, Dicle, Fırat ve daha doğuda în- dus ve Huang He gibi büyük ır- maklann vadilerinde ortaya çık- rruş. Mezopotamya, Eski Mısır, tndus Vadisi ve Eski Cin uygar- lıklan, anılan ortamlarda geliş- miştir. Burada şu soru akla ge- lebilir: Günümüz bilimleri, tek- nolojileri ve kültürlerinin teme- lini oluşturan bu toplumlar ve günümüzün toplumlan ne dü- zeyde uygardırlar? Sorunun doğru yanıtmın bu- lunabilmesi ve doİayısıyla ger- çekçi bir değerlendirme yapıla- bilmesı için önce genelgeçer uy- garlık kavramının açıkJanması uygun olacaktır. Uygarlık, evrensel nitelikteki belirli temel ölçütlerin gerçek- leştiği bir gelişmişiiktır. Uygar toplum; bilge ve erdemli kişile- rin, bilim insanlannın, sanatse- verlerin ve değer üretenlenn et- kili olduğu bır toplumdur. Böy- le bir toplumun başlıca nitelik- leri ve dolayısıyla ölçütleri şöy- le sıralanabılir: EvTienseldeğeriere saygı: Doğ- ruluk, iyilık, güzellik duyarlılı- ğıyla emeğin ve emek ürünleri- nin değerlendirilmesı. GüvenBk içinde denkser bir yaşam: fnsanlann ırk, renk ve inanç farklanrun göz önüne alın- maması; onlara yaşama güven- lıği ve firsat eşitliği sağlanma- sı. Üerlemeye açıkhk: Evrensel değerlerle çelışmeyen tüm et- kinlik alanlannda, özellikle bi- limde, bilimsel uygulamalarda, sanatta ve felsefede yeni giri- şimlerin engellenmemesı; bu tür etkinlıklerı önleyici ya da kısıt- layıcı önyargılann ve tabulann etkisiz kılınması. Ozgfirhık: Hiçbir inanç ya da öğretiye egemenlik tanınmama- sı; özgür kişiliğin yalruzca so- rumluluk bilinciyle gerçekleşe- ceğınin algılanması. Ozetie uygarhk, bilim. tekno- loji. yazıa, sanat ve felsefede gö- reli olarak ileri bir düzeye ulaş- mış, bireyin temel hak ve özgür- KikJerh te toplumsal düzeni bağ- daşormav^aüışküi sorunlarda us- sal eleştiriye, değişik çözüm ara- yışlanna yer veren, ilerieme\e yönelik bir yaşam ortamıdır. Bu baknndan bir toplumun uygar- lıkta ulaştığı düzey, anılan öl- çütlenn gerçekleştirilmesinde- ki başan derecesiyle orantıhdn-. Yetkin uygarlık bir hedeftir. Bi- reyler ve toplumlar bu hedefe yakınlıklan ölçüsünde uygardır- lar. tnsan uygar doğmaz, kural- larla doğniaz. Toplumsal bir or- tam içinde geüştikçe kurallarla bürünleşir. Toplumsal ortam. onun ailesinden. o\ un \e okular- kadaşlanndan, üyesi olduğu din- seltopiumda,ekonomiktophıhık- ta ve bağb olduğu toplumsal sı- nıfta iüşkklebulunduğu insanlar- dan ohışur. Bu da yetmez. Bır in- san, doğumundan başlayarak gördüğü ve kullandığı nesneler- den; dinlediği ninniler, ezgiler, masallar, efsaneler ve okuduğu kitaplardan, sözün kısası, yaşa- mı boyunca karşılaştığı her şey- den etkilenir - psikolojik terim- le "uyanhr." Kısaca, toplumsal ortam ve kurallar onun düşün- celerini, davTanışlannı, değer yargılarını ve algılama biçımle- rini belirler. Öyleyse. uygarlık konusunda genelgeçer bir değerlendirme yapılabilmesı için ilgili toplum- lann yapısmın irdelenmesi ge- rekir. Tarihsel uygarlıklan ince- Iemenin amacı, merakımızı gi- dermek ya da kültürümüzü art- tırmak değildir. Geçmişin uy- garlıklannı oluşturan toplumla- nn yapısıyla. günümüzünküle- ri karşılaştırmak, böylece insan- lann kendi konumlannı algıla- malarını sağlamaktır. Böyle bir inceleme eski uygarlıklann; mo- narşinin, dinsel kurallann basta- sına ve köleliğin kurumsallaşmış olmasına karşın geliştiğini; ama bu gelişmenin yalnızca -dinsel kısıtlamalaryüzünden sırurh öl- çüde- bilimde ve teknolojide ol- duğunu; kölelik kurumunun, krallann ve onlan destekleyen küçük bir azınlığın büsbütün var- sıllaşmasına, anamal birikimi- nin artmastna yol açtığını; kral- lann ve >andaşlannın, var olan toplumsal kurallann değişmesi- nin güçlerini sarsacağını sezdik- leri için, dinsel kısıtlamalan art- tırarak toplumu güdümledikle- rini ve monarşiyi güçlendirdik- lerini görüyoruz. Ne var ki tüm bu olumsuz eylemlen, krallıkla- rmm ve uygarlıklannm çöküşü- nü engelleyemedi. Toplumu dış- lamalan, göçüp gitmelerinin baş- lıca nedeni oldu. Devrim sonsuzdun- Peki bugün ne yapıyoruz? Anı- lan tarihsel iletileri göz ardı edi- yoruz. Geçmıştekı uygarlıklan yıkıma süriikleyen hatalan yi- neliyoruz. Yeni bır versiyonunu küresefleşme adıyla sahneye ko- voıyoruz. Bilim ve teknolojide ilerleme- yi uygarlığın temel göstergesi kabul edıyoruz. Uygarlığın, yal- nızca ve yalnızca. bilim-tekno- loji - toplum üçlüsü arasında, karşılıklı etkileşmeyle ilerleye- bileceğini ve gelişebileceğini yadsıyoruz. Bu yanılsamadır. daha doğrusu sapkınlıktır. tn- sanlan yoksul robotlara dönüş- türmek, insanlığı yıkıma sürük- lemektır. Ama biz, tüm bu olum- suz etkinliklere karşın; "Sayıto- nn sonu yoktur, saydar sonsuz- dun NasıJ en son sayı yoksa, en son devrim deyoktur. Devrimkr sonsuzdurt*)" ilkesine ınanıyo- ruz. ezilen ve horlanan sessiz çoğunluğun bir gün bılinçlene- ceğine, haklanna sahıp çıkaca- ğına inanıyoruz. Bu nedenle umudumuzu yıtirmedik. (*) Yevgeni Zamyatın, Biz, Ay- nntı, 1996. Zamyatin'ın 1920 yılında yazdığı bu roman, bir anti-ütopya 'dır. Romanda be- timlenen topiumda, insanların adlan yoktur, numaraları var- dır. D-503, E-330gibi. tnsanlar birerbirey değil, birersayıdır... PENCERE Türküler Bestelenmez, Yakılır... Koskoca salon dolmuş. balkonlarsalkım saçak, tür- kü şöleni başladı, başlaya- cak... Cumhuriyet'in dünkü sa- yısındaki haberde ne yazı- yor: "Çağdaş ozan Sadık Gürbüz, dev hırorkestra ve vokaleşliğinde, AtatürkKül- türMerkezi'nde (AKM) din- leyicileriyle yeniden buluş- tu. Cumhuriyet gazetesi, Devrimci Işçi Sendikalan Konfederasyonu (DİSK) ve özel Isviçre Hastanesi'nin katkılanyla düzenlenen ge- ce, tiyatrocu Mümtaz Se- vinç'/n Nâzım Hikmet'fen okuduğu birşiırle başladı." • Önceki gece AKM'de Ru- hi Su türkülerini de dinle- dik... Anılar. duygular.. Gürbüz'ün gürsesi.. Izieyenlerin, dinleyenlerin, alkışlayanlann, katılanların coşkusu.. Bini aşkın insanın tek yü- reğe dönüşmesi, bilinçle tür- külere katılması.. Türkü deyip geçmeyın.. Türkü bestelenmez.. Türkü yakılır.. • 'Yanmak' ve 'yakılmak' yaşamın gelgıtli kesitlerın- dekı çeşitlemeleriyle kosko- ca birsözlük oluşturur; kib- riti çaktın mı yanmaya baş- lar... Yamum?.. Mum yanarken erir.. Eriyen mumun çelişkisi inanılmaz bir ikilem oluştu- rur, mumu kurtarmak için alevine üfleyip söndürmek gerekir. Aşk, sevda, tutku ateşine ne denır: - Kızyaktın beni!.. • Itfaıyeci ölmüş, öteki dün- yaya gitmiş, melekler gu- nahlannı tartmaya başlamış- lar... Yalvar yakar olmuş itfa- iyeci: - Ne olur benı cehenne- me atmayın, alevden kork- mam, ama, söndünemedim diye kahrolurum!.. Yanmak, yakmak, yakıl- makla hayatımızın her da- kikasında al gülüm, ver gü- lüm, alışverışteyiz; tiryaki sigarasını yakar, ev kadını ütülerken pantolonu yakar, aşçı yemeğı yakar, hava ka- rannca kişi elektriği yakar, Anadolu'nun garibi ise ya- şadığı acılann ezgilerinden türkü yakar; halkın vicdanı- na kazınan yüreğinden sü- zülen, bılincine işlenen olay- ların acısını dıle getiren tür- küler insanın genzini yakar; Sıvas'ta yakılanlar türküle- rımızdeyaşar... • Dünyanın bugünkü hali, tarihte belkı şımdiye dek hiç yaşanmamıştır.. Eskiden insan, nice acı- yı ve yoksulluğu çekerken, alın yazısı gibi algılıyordu... Bugün insanlığın yaşadı- ğı tragedyayı doğal sayan kişı, artık çagdışıdır; "Küre- selleşme çağı "nda yoksul- luğu kader gibi benimse- yecek olanların sayısı gün geçtikçe azalıyor; iletışim ne denlı yoğunlaşırsa, in- sanı yoksullaştınp köleleş- tiren düzenın yıkılması ge- rektiğini algılayanlann sa- yısı o oranda artacak... Türküler de yazgıyı değil başkaldınyı seslendiren ye- ni anlamlara büründüler... Atatürk Kültür Merke- zi'nde buluşanlar, türküle- rin yeni anlamlarını bilıyor- lardı, her yakılan türkü, ar- tık dünyayı bıraz daha ay- dınlatıyor.,.. Evet türkü bestelenmez... Yakılır... Sen yanmasan... Ben yanmasam Biz yanmasak.. Nasıl çıkar.. Karanlıklar.. Aydınlığa.. www.perareklam.com.tr • www.sinemafilm.com • (0212) 293 89 78 ALP SİME "ramora" fotoğraf sergisi 28 Şubat - 28 Mart 2002 İlk buluşmaya davet, Ramora, Leica efsanesi, komensalizm, Siyah, Beyaz, Rüya, Dürüstlük, Gerçek, 28 Şubat Perşembe saat 19:00 Valikonağı Cd. Başaran Apt. No 33/2 Harbiye-lstanbul 0212 233 05 04 Fax.O212 233 08 98 wwwelturko.com KENT OYUNCULARI 2463689 247 36 34 bir müşfik kenter gösterisi oyunlaştıran yöneten:OğllZ aral 8 Mart'tan başlayarak yalnız 10 oyun Son Oyunlar •• Yazan DavıdAUBURN Turt<çeleştıren- Zeynep AVCI Yöneten- Yıldız KENTER 2-15 Mart 20:30 10 Mart 15:00 Bir Müşfik Kenter Gösterisi HUYSUZ İHTİYAR 1 -14 Mart 20:30 31 Mart 15:00 Yazan-Yöneten • Oğuz ARAL EFES PUsen 'in kiıMı ve sanata katkılan artarak surecek. RESİM SERGİSİ 28 Şubat - 28 Mart 2002 AKA GÜNDÜZ TEMUR Ebulula Mardin Caddesi 12/A 80620 Levent - İSTANBUL Tel: (0212) 351 00 60 www.terakki.org.tr 21.YılâaÇAWdan KmlerGetöKimlerGeçtij "Anılara Yokuluk FotoğniS&rgifflizB* /^yppı DemEdiyoniL.. V ^ l ı l (0212) 251 00 00 www.catlrestorant.com Jazz StopŞubat2002 Rezervasyon ve Bilgi İçin: 0212 252 93 14-15 Büyükparmakkapı Sk. Sonu Tel Sk. No:9 Beyoğlu-Taksım/İst www.jazzstop.com [email protected] İSVfÇREHASTANESİ "GerçekSamtolamnda" İlanlannız İçin (0212)293 8978 [email protected] perareklam§superonline com wwv/.perareklam.com.tr www.sinemafilm.com DOLUNAY ICATILIÂ o ın e d i Yazan: ROLF OLSEN / Çeviren: HALE KUNTAY Yöneten: MERAY ÜLGEN Dekor: SEMA OLGAÇ / Kostum: COLPAN ILHAN ÇOLPAH İLHAH / SELÇUK YÖNTEM SEFtA Y SEVEFt / MEMMET ESEI* CUMA 2O:3O / C.TESİ 15:30 - 20:30 / PAZAR 15:30 Blletler Gişe ve Vakkoramalarda Satılmaktadır GIŞE TEL: (0212) 292 39 19 - 20 [email protected] İstlklal Cd. No:209 Atlas Pasajl Beyoğlu-İST. |dastla MUAMMER KARAC Yaron. IAURENT BAFFIE Uyarioyon. UMUR BUGAY Yöneten GENCO ERKAl Oynoyanlar GENCO ERKAL, ŞEBNEM ÖZINAL, ZIYA KURKUT^ ZEYNEP IRGAT, ERDEM AKAKCE Cuma 2O.30 C lesi 1 8.OO Pazar 1 5 OO (0212) 252 59 35 EFES Ptlsen'in knltür ve sanata katkılan artarak snrecek. DÜŞÜN SAHNESİ SANATÇININ ÖLÜMÜ Yazan ve Yöneten: Yılmaz Onay Oynayanlar: Rozet Hubeş - Levent Öktem - Ercan Demirel 28 Şubat Perşembe 20.30 1 Mart Cuma saat: 20.30 2 Mart Cumartesi saat: 18.30 NAZIM HİKMET IİR ÇİFT SÖZÜMÜZ VAR AŞKA DAİR" Y6net>n: Mahmut Gökgoz Oynayan: MUMTAZ SEVINÇ Uyarlayan: Banu H 3 MAHT Pazar saat 1 5 3O 7 MART Perşembe saat 20 3O J YALNIZ ATAKÖY YUNUS EMRE KÜLTÜR MERKEZ) I GÜN 18 Mart saat: 20.30 Tel: 0212 661 38 95 •nam Adnaıı Sk. No.10 K-3 BEYOGLU 'İSVICREHASTANESİ KUÇUK SAHNE SADRİ ALIŞIK TİYATROSU rezervasyonlarınızı kredi kartı ıle yapabılirsıniz H •= CABARET CINE cateretaneâyahco can BİRSEN TEZER PefŞanbe 22.30 (ûst salon) E^an Eısm ı gıtarf Tunç Öndemır ıvotal-gıiar) Murat A>t*jlüt ıbas grta1 Se'Oa G^ner^ ınjrmalı çalg lar) KAPTAHIN SEYİR DEFTERİ Cuma-C lesı 23 00 (ust salotı ı Irem Derter (vokal) - Caıgız Ennç ıvwa-gıtar) - Mutlu Ddemış (kanar) Fa&b Afckalı (votal-gıtar 1 - riataîi Ora 1 w*aWıas grta) - Ahmet Öetcler (vjmaiı çalgılar UTİNGECESİ Salı2200 (ûst salon) SERBESTADIM Çarş 22 00 (ust salon) HERAYBİRSERGİ (alt salor) DANS FİLMLERİ Sal[2COO(altsaioi) BELGESEL FİLMLER ÇafS -Petş 2OOO(aHsalon) SINEMA FİLMLERİ Cuma-C tesı 21 00 (alt salon) SÜLMADaJCİGuıdeste, GülbesJe Perş 2200(altsaıon) Şıırlerın sıhırlı Sunyasırdan Pazar ve Paattesıftançhe'şun saat 16 30 - 03 30 YeşılpınarsokakNo 2 Amavultıöy 80820 ıslanbul Tel ı212)257?4 38 ^İSVİÇRE HASTANESİ "GerçâSmtmYmuâı" ' ^'iSVİÇREHASTANESİ "GerçâSmtoYmuk' "Burjuvazinin Soğuk Şiddeti" Michael Haneke Filmleri Piyanist|15 00) Yedinci Kıta(17 30) Benny'nin Videosu (19 30) 02 Mort Cumortesi Tesadüfi Bir Kronolojinin 71 Parçası(15 00) Bilinmeyen Kod(17 3C) Piyanist [19 30] BEKSAVVla Festival Siirekli... OîmonogoMh Kırtesıyecı 51 No21 Kodıtcy Te; Fax 0216 34*5' 55-56 Yedinci Kıta 05 Mart Sah Şato[i5.00) Benny'nin Videosu (17.30) Tesadüfi Bir Kronolojinin 71 Parcası (19 30) IRMAK EĞİTİM KURUMLARI Her Cumantesı, Pazar SaaC. 11 :OO Hicfıer zaman "Hic" midir? Yöneten Işıl Kasapoğlu Sahne Tasanmı ve Kakta Karına Ctıeres Uûiik Mehmet Pervez Oyuncular Hayrettm Arslan Sjat Sungur Ozdemır Çıftçioğlu Vural Buldu Güneş Han Sevıl Akı Gûlay Baltacı Emel Çc'geçen Ucretsa oavntyeter çevra Akbank { şubetennde Htttalçl bügliçln, (0212) 264 2045 Orkestra Mehmeı Pervez Coşku" Oskay Semtt- Evtn Demz Noyan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle