25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 ŞUBAT 2002 ÇARŞAMBA HABERLER Aydınlık'a toplatmakaparı • İstanbul Hstoer Serwisi - Istanbul DGM AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Karen Fogjş'un elektronik posta mesajlannın yayını konusunda konulan yasağa uymadığı gerekçesiyle, Aydınlüc dergisinin toplatılmastıi] kararlaştırdı. istanbul DGM Cumhunyet Başsavcılığı'nın, 5 No "lu DGM'nin21Şubat2(K>2 tarihinde Karen Fogg'un elektronik posta mesajlannın yayımlanmasmı yasakJamasına karşın derginin 24 Şubat 2002 tarihlı 762. sayısında aynı yönde yayın yapıldığı yolundaki başvurusuraı değerlendiren Nöbetçi DGM, savcılığın istemi doğrultusunda söz konusu derginin toplatılmasın» uygun buldu. ABD'de 41 Tüpk hâlâ gözattmda • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ABD, 11 Eylül saldınlannın ardından gözaltına aldığı 41 Türk yurttaşını 4 aydan beri serbest bırakmıyor. Türic makamlannın girişimlerine "henüz soruşturmanın tamamlanmadığı' yanıtının venldiği belirtildi. AA'ya açıkJamalarda bulunan bir Türk diplomat, ABD Adalet Bakanlığı ile temasa geçtikJennı. FBI'ın sorgulama süreci bitmediği için, soruşturmayı sonlandıramadıklannı öğrendiklerini kaydetti. Hizbullah operasyonu • DhARBAKIR(AA)- Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin yaptıldan operasyonda, terör örgütü Hizbullah adına çeşitli tarihlerde 1 kişinin öldürülmesi ve 7 kişinin de yaralanması olayına kanştıklan belirlenen 2 kişi gözaltına alındı. Sorgulamalan süren 2 kişinin özellikle kadınlara karşı saldında bulunduklan öğrenildi. Namaz için îş bırakılmayacak • BERLİN(AA)- Almanya'nın Hamm kentindeki Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Iş Mahkemesi, Münsterland yöresindeki Ennigerloh kasabasında çalışan bir Türk'ün çahşma saatlerinde namaz kılma isteğini reddetti. Adı açıkJanmayan şahsın, çahşma saatlerinde namaz kıldıgı gerekçesiyle şefi tarafindan uyanldığı, bu kişinin namaz vakitlerinin kış aylannda çahşma saatlerine denk geldiği gerekçesiyle, şefinin yaptığı yazılı uyannın dosyasından çıkartılması için mahkemeye başvurduğu belirtildi. Örümcek Ağı Yargıtay'da • İstanbul Haber Servisi - îstanbul 3 No'lu DGM, Ankara 2 No'lu DGM'nin 'yetkisizlik' karan vererek gönderdiği 85 sanıklı 'Örümcek Ağı Operasyonu' dava dosyası için aynı yönde karar aJarak uyuşmazlığın gıderilmesi için dosyayı Yargıtay'a gönderdı. Helenizm ideali, Türkiye ile barış ve dostluğun önüne geçti Yunanistan Pontus'u kaşıyorMURATtLEM ATİNA - Yunanistan, son dönemde bir taraftan Türkiye ile banş ve dost- luk yolunda diyaloğunu sürdürürken diğer taraftan azınlıklar konusunda "p- karcT politikalar izlemeye devam edi- yor. Türkiye'de 1915-1923 yıllannda ya- pıldığı iddia edilen Ermeni, Pontus ve Anadolu soykınmı konulannı sürekli gündemde tutan Yunan hükümet ve devlet yetkililerinin bu konularda yeni girişimlerde bulundugu gözleniyor. Soykınmlar konusunda parlamentola- nnda karar alıp bunu uluslararası alan- da kullanmaya çalışan Yunanistan hü- kümetinin bu tutumu Türkiye tarafin- Brüksel Erdtdhn davası ertelendi BRÜKSEL (AA) - Işadanu Özdemir Sabancı suikastı faillerinden terörist Fehriye Erdal'uı Türkiye'de işlediği suçlar nedeniyle Belçika'da yargılanmasuıa ilışkin adli süreç devam ederken Brüksel Temyiz Mahkemesi 'nin dün sabahki oturumunda, duruşmalara 16 Nisan'da devam edilmesi kararlaştmldı. Sabancı Holding Otomotiv Grubu Başkanı Özdemir Sabancı, Toyota-Sa Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Nilgün Hasefe'nin 9 Ocak 1996 tarihinde öldürülmesinin zanhlanndan olan Fehriye Erdal, 26 Eylül 1999'da Belçika'da "'Neşe Yıldınm" adına düzenlenen sahte pasaportla yakalanmıştı. Belçika, Türkiye'nin ıade talebini, ölüm cezasının yasalardaki varlığı nedeniyle reddetmiş ve bu arada teröristin siyasi sığınma başvurusunu da geri çevirmişti. Bir yıl kadar hapis yattıktan sonra bir evde gözaltına alınan Erdal, Belçika'da işlediği suçlardan yargjlanmasını bekliyor. Bu suçlar arasında silah taşımak, suç örgütü faaliyetlerine kahhnak. sahte kimlik kullanmak bulunuyor. Sabancı ailesinin adli girişimleri sonunda, sanığın Türkiye'deki suçlanndan dolayı Belçika'da yargılanabileceği konusunda da karar ahndı. Erdal'uı, Sabancı suikastı bağlantıh ithamlarla adalet önüne çıkanlmasının kararlaştınlması üzerine. samk avukatlan bu karara karşı temyize gittiler. Brüksel'de uluslararası davalardan sorumlu Başsavcı Alain V\ ınants, "çok meşgul olduğunu" gerekçe göstererek Erdal dosyasını erteliyordu. Savcı Winants, Erdal'ın Türkiye'de ve Belçika'da işlediği suçlann aym dosyada toplanmasını istiyor. • Yunan Dışişleri Bakan Yardımcısı, Karadeniz'deki Pontus derneklerine maddi ve manevi destek verildiğini, Yunan devletinin bölgedeki yerel örgütlerle işbirliği içinde olduğunu söyledi. dan dikkatle izleniyor. " Yunanistan ve Helenizm için önem- tiokhığu" gerekçesiyle çeşitli bölgeler- de devletlerarası ilişkilere uymayan davranış içinde olduklan gözlenen Yu- nan yetkililer, bu tutumlannı arhk giz- lemiyor. Son dönemde Türkiye'deki Pontus tarihi ve bölge halkı ile ilgilen- meye başlayan Yunanıstan'ın bu tutu- mu, geçen günlerde silahlı kuvvetler ve sivil inisiyatif anlamında kınanmıştı. Bütün uyanlara rağmen Yunan devlet ve hükümet mekanizmasının başka ül- keler ve başka bölgelerdeki kendileri- ne ait olduğunu iddia ettikleri azınlık- lan kullanma yolundaki politikalann- dan ödün vermeyecekleri dikkat çeki- yor. Son olarak Yunanistan Dışişleri Ba- kan Yardımcısı Yannis \Iagriolis, 18- 21 Eylül tarihlerinde Selanik'te yapı- lacakolan 5. Dünya Pontus Forumu'nun basın toplantısında, başta Karadeniz olmak üzere Arnavutluk dahil birçok ülkede var olduğu iddia edilen ve Yu- nan olduklannı öne sürdükleri azınlık- lara maddi ve manevi yardım yaptık- lannı açıkladı. Yardımlan yerel örgüt- ler aracdığı ile ilettiklerini de söyleyen Bakan, Turkiye'den açıkça bahsetme- di. Bakanın Türkiye'den "tepki alaca- ğı" için bahsetmediği yorumu yapıldı. Karadeniz bölgesi ve Arnavutluk'ta var olduğu öne sürülen Yunan azınlık- lannın tarihi ve siyasi nedenlerle sorun- lan olduğunu da söyleyen Dışişleri Ba- kan Yardımcısı, Selanik'te yapılacak 5. Pontus Forumu'nda bu sorunlann gündeme geleceğini de belirtti. Kürtçe eğitim istemine 45 gözaltı CağaJoğtu'ndaki İstanbul İl MiIIi Eğitim Müdürlüğfi'ne ilk- öğretim okullanndaki çocuklanna "Kürtçe eğitim vçrilme- si" istemiyle döekçe vermeye çahşan 45 Idşi gözattma atandL DOekçe verme eylemi nedeniyle tstanbul poKsi, Sultanahmet ve Beyazrt meydanlan ile Sirkeci ve Cağaioğln'nda geniş gü- venlik önkmferi akfa. Küçük gruplar halinde saat 14.00 sıra- laruıda tl Milli Eğitirn Müdüriüğü'ne gehnek isteyen "veü- ler", Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü eldplerince durdnrul du. Güvenlik güçleri, yaklaşık 1 saat süren uygulama sonucu 18'i kadın 45 kişiyi gözaltına aidı. Gözaltma alınan kişiler, lran Konsolosluğu'nun duvanna diziüp teker teker arandık- tan sonra polis araçlanyla Eminönü Üçe Emniyet Müdüriü- ğü'ne götürüldü. Türkiye genelinde iki aydır sürdürülen "Anadilde eğitim kampanyasr eylemleri nedeniyle bugüne dek 200'ü aşkın kişi tutuldanarak çeşitti cezaev lerine konul- du. (Fotoğraf: ALPER TURGUT) Batı Trakya Türkleri konuyu Avrupa însan Haklan Mahkemesi'ne götürecek Iskeçe Türk Birliği kapatılıyor ATİNA (Cumhuriyet) - Yunanistan'da, Batı Trakya'da yaklaşık 40 yıldır etkinlikte bulunan "tskeçe Türk BirtiğT, adında "Türk" sözcüğü bulundugu gerekçesiyle Trakya Temyiz Mahkemesi'nin karanyla kapatıhyor Kurulduğu dönemde "Türkleriıı manevi ve bedensel eğJtiminin güçlenmesi" amacıyla faaliyete geçen derneğin. bölgedeki birçok yerleşim biriminde temsilciliği bulunuyordu. Yunanistan'daki hükümetler 1980'lerin başlanndan itibaren tt Baö Trakya'da Türkler yok, Müslümanlar var" politikasını benimseyerek Türklere ait dernekler dahil birçok sosyal kuruluşu, tabelalannda ve tüzüklerinde Türk sözcüğü geçtiği için kapatmaya başlamıştı. Türklere soruşturma Bu amaçla, kendilerini Türk olarak ifade eden yüzlerce kişi hakkmda soruşturma açıhrken tabelalannda Türk sözcüğü geçen derneklerin de etkinlikleri yasaklanmıştı. Türklerin Yunanistan'daki hukuki zeminlerde hak arama girişimleri bugüne kadar bir sonuç vermedi. Batı Trakya'da yaşayan birçok Türk'un bölge mahkemeleri ya da yüksek mahkemelerdeki davalan devam ediyor. Dini anlamda da baskı altında rutulan Türkler. kendi dini liderlerini seçemiyor. Halkın seçtiği müftü olan Mehmet Emin Aga'nm halen onlarca mahkemesi devam ederken Aga kısa bir süre de hapis yatmak zorunda bırakıldı. Iskeçe'de olduğu gibi Gümülcine'de de adında Türk sözcüğü geçen pek çok demeğin etkinliği yasaklanmış durumda. Söz konusu derneklerden bazılanmn tabelalan da polis tarafindan söküldü. Bölgeden alınan bilgilere göre, derneklerinin kapatıhnasına büyük tepki gösteren Türkler. haklannı almak amacıyla Avrupa însan Haklan Mahkemesi "ne gidecekler. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Serdar Turgufun insana ıliş- kin yazılannı severim. Ironiyle kanşık göndermelerinde bir de- rinlik, bir humor yakalamıştı. Unutmadığım yazılanndan bi- risi Süleyman Demirel'e iliş- kin olandı. Tatile çıktığında onun köşesinde Demirel'le bir söy- leşi yayımlanmıştı yanlış haîır- lamıyorsam. Bu durumla ince ince alay ediyordu. Serdar Turgut, bir dönem "teknokratlar hükümeti" tezi- ni ortaya atarak bir sürpriz(!) yapmıştı. Turgut'tan beklen- meyen bu çıkış, özellikle de- mokrasiyi ve özgürlükleri önem- seyen kesimlerde tepkilere ne- den olmuştu. 0 gün bugündür Turgut değişık bir siyasi hava içinegirdi. Olabilir. "fikirhürdür" herkes her istediği gıbi düşü- nüp yazabilır. • • • Benim üzerinde durmak is- tediğım Turgut'un dünkü yazı- sı. Turgut, yeni bir duruma dik- kat çekiyor. Diyor ki Türkiye; ABD ile AB arasında bir tercih yapmak zorunda. Bu tercihini ABD'den yana yapmalıdır. Faz- la uzatmadan onun yazdıkla- nnı aktarmakta yarar var. "Dün- Serdar Turgut Şaka mı Yapıyor? ya tarihinde yepyeni bir dönem açılacakyakında. Son derece önemli bir dönüm noktasına doğru hızla ilerliyoruz. 11 Ey- lül'deki saldınyla başlayan sü- reç, dünyadaki birçok dina- mikleri ateşledı, saflar belir- ginleşti ve oldukça uzun sü- recek bir hesaplaşma döne- mi de başlamış durumda. Bu süreçten geri dönüş yok ve her insan safını açıkça belii etmek, tavır almak zorunda bu süreçte." Bu saflaşmanın ana neden- lerinideşöyleaçıklıyor: "ABD, teröre karşı açtığı savaşta, de- mokratik söylem dışına çıkabi- leceğini hem açıkladı hem de bu yönde adımlar attı. Avrupa ülkeleri ise demokratik söy- lemlerden hiçbir taviz verme- den bu işin halledılebileceği- ni düşünüyohar. Fikır, ifade ve vicdan özgühüğü ne kadaryay- gınlaşır ve gelişirse terörün de o oranda azalacağı söylemi- ne inanmış durumdalar. Bu- nun defalarca yanlışlanmış bir düşünce olduğunu bilmeleh- ne rağmen bu konuda ısrarlı- lar." Turgut saflaşmanın ana ek- senini böylece belirledikten sonra, kendi safını da açıklı- yor "ABD, birçok yanlışlarya- parak girmiş olduğu bu savaş- ta haklıdır. Avrupa bu savaşa tam destek vermemekle tari- hinin en büyük hatasını yap- maktadır." Turgut bununla da kalmıyor, Türkiye'nin ABD'nin yanında saf tutması gerektiği- ni de vurguluyor: "Türkiye'nin yapması gereken.. net olarak ABD'nin yanında yer alması ve bunu sadece bazı ekono- mik çıkarlar için yaptığı fikn'ni kafasından silmesidir." Serdar Turgut, Türkiye'nin AB'ye girme çabasından vaz geçmesini ve ABD'nin "terör- le mücadele" çizgisinde saf tutmasını isterken şu görüşle- ri dile getiriyor: "Avrupa ülke- leri, teorik doğrularadına Tür- kiye'den bizim kendi mesele- lerimizi dengeferimizi karşı kar- şıya bulunduğumuz tehlikele- ri hiç göz önüne almadan ba- zı taleplerde bulunmaktadır- lar. Bunlargerçekçideğildirve içinegirilen yeni dönemde Tür- kiye illa da Avrupalı olmanın te- orik önkoşullan karşılansın di- ye buntan kabul ettiği takdir- de, ülkemiz aniden büyük teh- likeferle karşı karşıya kalabi- lir... ABD'nin terörle savaştaki ana hedefleri doğrudur ve uzun dönemde medeniyetin varola- bilmesi için tek yoldur." ••• Serdar Turgut'un söyledik- lerini nasıl okuyabiliriz: ABD ile AB teröre karşı mücadele nok- tasında ciddi bir fikir ayrılığı içindedir. AB, bu mücadeleyi demokrasiden taviz vermeden yürütmekten yanadır. Bu çe- lişme giderek sertleşmekte saf- laşma netleşmektedir. Türki- ye, ABD'nin yanında saf tut- malı, insan haklan, demokrasi ve özgürlükler gibi AB'den ge- len "feon/c"talepleri reddede- rek çizgisini korumalıdır. Serdar Turgut, AB'nin de- mokratikleşme isteğine karşı olmanın ABD çizgisiyle buluş- tuğunu vurguluyor. Nedir AB ile ABD arasındaki güncel tar- tışmalar: En acili Irak'a müda- hale konusudur. AB bu konu- da VVashington'dan gelen mü- dahale isteğini engellemek is- tiyor. AB, Amerika'da yabancı- lann askeri mahkemelerde yar- gılanmasına ve bu mahkeme kararlannın temyiz edilememe- sine karşı çıkıyor. AB, demok- rasinin birdizi temel konulann- da ortak bir kültürü korumaya ve bu temelde bir siyasi birlik oluşturmaya çaJışıyor. ABD ise özellikle Clinton'dan sonra dünya çapında bir müdahale çizgisinde bir savaş stratejisi uy- guluyor. ABD ekonomisini da- ha fazla askerileştiriyor. Serdar Turgut, AB karşıtlığı- nın ABD ile aynı safta bulunmak anlamına geldiğini söylüyor. AB'den gelen demokratikleş- me taleplerini de hızla geri çe- virerek VVashington'la kucak- laşmamız gerektiğini öğütlü- yor. SerdarTurgut şakayı sever. Yine şaka mı yapıyor? GLOBALpOLtTtKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Terorizme Karşı Savaş' ve Afgan Masalları Terorızme karşı savaşın ikinci aşamasındayız. Şimdi sıra kitle imha silahlanna sahip "haydut dev- letlerin", "şer ekseninin" bu kapasitesini yok et- meye geldi. Sırada önce Irak (belki de lran) rejimi- nin değiştirilmesi var. Diğer bir deyişle ABD, Afga- nistan "başarısını" buradadayenilemeyi düşünü- yor: ABD'ye düşman bir rejimi devirerek yerine dost bir rejim geçirmek. Burada anahtar saptama "Afganıstan başansı". Bu saptama, hem birinci aşa- manın tamamlandığını söylüyor hem de bir hege- monik güç olarak ABD'nin kapasitelerıyle ilgili dün- ya âleme bir fikir vermiş oluyor: O önünde durula- maz bir tahrip gücüne sahiptir. O, üstelik gerekir- se tek başına (adeta bir diğer ABD fantezisi süper- man gibi), düşman rejimleri dost rejimlerle değiş- tırerek istikran sağlayabilir... Başannın anlamı 11 Eylül saldırısının arkasında El Kaideadlı ulus- lararası bir gizli örgütün olduğunu hemen sapta- yan ABD, bu örgüte ve terorizme karşı uluslarara- sı bir savaş başlattı. llk hedef örgütün lidertiğini yok etmek, başını koparmaktı. Bu yüzden, örgütün kadrolannın büyük çoğunluğunun uluslararası alan- da örgütlü olmasına karşın ABD, Bin Ladin'e ya- taklık eden Afganistan'a saldırdı. Düşman Tale- ban rejimi yıkıldı, yerine dost Karzai rejimi geçiril- di. Çok miktarda El Kaide üyesi terörist öldürüldü veya yakalandı. Bu arada en az 3 bin sivil (Ikiz Ku- leler'de ölenlerin sayısı kadar) ABD bombaları al- tında yaşamını yıtirdi. Bu noktada savaşın birinci aşamasının tamamlandığı ileri sürüldü, ABD'nin imajı olağanüstü parlatıldı ve ikinci aşama için ha- zırlıklar başladı. Afganistan başarısının gerçeğiy- se, bu arada özellikle çıkanlan toz duman arasın- da adeta sihırbazlann (veya CNN'nin) "ayna ve duman" oyunlarıyla gözden kaçınldı. Halbuki ortada, bırakın başanyı, adeta vantila- töre pislik çarpmış gibi bir durum var. Birincisi, Af- ganistan saldınsı El Kaide lideriiğini imha edeme- di. Bu pazartesi gunü gazeteler ABD'nin Bin La- din'in hayatta olduğuna giderek daha çok ikna ol- duğunu yazjyordu (The Washington Post 25/02). Savunma Bakanı Rumsfeld'e bakılırsa, bırakın _ dünyayı, yalnızca ABD'de her an yeni birsaldın ger- çekleştirebilecek en az 100 El Kaide ajanı vardı. Birçok yorumcu, El Kaide ve Taleban kadrolannın büyük birkısmının Afganistan'da kalabalığa kanş- tığını, komşu ülkelere geçtığini kabul ediyordu. Bu açıdan bakınca ABD'nin muazzam hava saldınla- rı, 3 binden çoğu sivil, bir kısmı da en az iki kez gerçekleştirilen hatalar sonucunda kendi taraftar- larından olmak üzere, çok sayıda ceset üretmişti, o kadar. Belkı de ABD'nin bu savaş sayesinde böl- gede kurmaya başladığı askeri üslerı de başan hanesine yazmak gerekir. Ama bunlar savaşın ilan edilmiş amaçları arasında yoktu ki... Peki ya istikrar?.. Peki, "En azından Taleban devnldi" denilebilir mi? Eğer Taleban rejiminin yerine daha ıstikrarlı bir rejim kurulmuşsa denebilir? Şimdi, ABD (pardon Birleşmiş Milletler dıyecektım) tarafindan bin bir zor- lama ve uzlaşmayla Kâbil'de kurulan Karzai hükü- meti işbaşında. Ama Karzaı'nin Afganıstan içinde birtoplumsal tabanı, diğer Kuzey Ittifakı komutan- lan gibi askeri bir gücü yok. Hatta The VVashing- ton Post'un bir yorumunda dile getirildiği gibi "ik- tidarı çoğu zaman hayal ürünü". Denebilir ki "da- ha işin başındayız". Peki, bu gıdışle istikrar kurulacak gibi mi? Hiç sanmıyorum. Geçen hafta yayımlanan bir CIA ra- poruna göre istikrar bir yana, Afganistan yeniden bir iç savaşın eşiğinde (International Herald Tri- bune, 21/02). Gerçekten de hem Kâbil'de kuru- lan ama ülkenin başka bir yerinde henüz bir etki- si olmayan Karzai hükümeti ancak ABD sayesin- de ve yaklaşık 5 bin kişilik banş gücüne dayana- rak ayakta durabiliyor hem de geçenlerde hava- cılık bakanının linç edilmesi olayının gösterdiği gi- bi giderek iç istikrarını kaybediyor. Kâbil havaala- nında hacı adaylan (bir yoruma göre) havacılık ba- kanını lınç edince, Karzai hemen gazetecileri top- ladı ve hükümetinın diğer bakanlannı komplocu- lukla suçladı. Karzai hükümetinin ikinci adamı, dı- şişleri bakanı ve Kuzey Ittifakı'nın Peştu kanadının temsilcisi, bakanı linç edenlerle aynı etnik köken- den Abdullah ise Karzai'nin olayı abarttığını söy- ledi (Boston Globe, 25/02). Bunlar olurken gelen başka haberler, Kuzey h- tifakı'nı oluşturan "Savaş Lord/arı"n\n yerel ikti- darlannı güçlendirmek için birbirleriyle savaşma- ya başladığını, bu arada ABD'nin ve Iran'ın kendi- lerinden yana olan savaş lordlanna silah ve para yardımı yapmaya devam etmesinin kimi yerel ik- tidarları merkeze göre giderek güçlendirdiğini gös- teriyordu (Los Angeles Times, 24/02). Savaş lord- lannın güçlenmeye başlamasıyla bıriikte insani açı- dan önemli iki gerilemenin de başladığı anlaşılıyor: Taleban döneminde denetim altına alınan afyon, eroin üretimi ve şiddetle bastırılan eşcinsel süb- yancılık (Afgan erkeklerinin ve özellikle de savaş lordlannın özel merakı) yeniden canlanmaya baş- lamış (The Independerrt, 12/01; Guardian, 21/02). Ortada başarı ya da istikrar olasılığı yok! Belki de gelişmelere bir başka açıdan bakmak gereki- yor. ABD Harp Akademisi dergisi Parameters'ın son sayısında bir yorum, ABD'nin ulusal çıkarlan- na, uluslararası istikrarın değil, daha fazla manev- ra alanı ve müdahale olanağı sağlayan ıstikrarsız- lığın uygun olduğunu ileri sürüyordu... îlk öğretmenlerden Fikret Ateş öldü İstanbul Haber Servisi - Cumhuriyet"in ilk öğ- retmenlerinden Fikret Ateş İstanbul'da yaşamı- m yitirdi. Gazetemiz yazan, is- tanbul Üniversitesi ögre- rim üyesi Prof. Dr. Tok- tamışAteş'üı annesi olan Fikret Ateş, 87 yaşınday- dı. Fikret Ateş, bugün öğ- le namazuıdan sonra Ak- saray'da Valide Camiinde kıhnacak cenaze nama- zının ardından Merkez Efendi Mezarhğı'nda top- rağa verilecek. Fikret Ateş, asker olan babasının görevi nedeniy- le 1915 yıhnda Mekke'de dünyaya geldi. Cumhuri- yet döneminin ilk öğret- menleri arasında yer alan Fikret Ateş, istanbul Üni- versitesi Edebiyat Fakül- tesi'ni bitirdi. Ateş, Avus- turya ve Vefa liselerinde edebiyat öğretmenliği yaptı. Prof. Dr. Ahmed Ateş'in eşi olan Fikret Ateş'in, iki çocuğu ve iki torunu bulunuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle