Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 ŞUBAT 2002 PAZARTESİ
OLÂYLAR VE GORUŞLER [email protected]
MUMTAZ SOYSAL
Niyet
AVRURA, "Kıbnssorunu" denenkonuyaeşit-
çe, hakça, gerçekçi ve dayanıklı bir çözüm ge-
tirilmesine yardımcı olmak istiyor mu, istemiyor
mu?
Yoksa, Türkiye'ye dönerek, "AB'yegirişin kı-
sa vadeli ölçütlerinden sayılan bir konuda ça-
ba gösterip kuzeydeki yönetimi yola getirme-
diniz; tam üyeiik görüşmeierine baş/amayı unu-
tun" demenin bahanesi olarak çözümsüzlük mü
istiyor? Yahut, uzun vadede adadaki Türk var-
lığını eritecek bir çözümü kuzeydeki halka ka-
bul ettirmek niyetiyle, insafsız, hatta ahlaksız-
ca bir strateji mi izlenmektedir?
Bunlar önemli sorulardır ve AB'de tam üyeiik
isteyenlerin biraz da bunlara zihin yorup üstle-
rıne düşeni yapmalan gerekir.
Çünkü, ortada bir gerçek var: Avrupa, Kıbns'ta
"eşitçe, hakça, gerçekçi ve dayanıklı" bir çö-
züm için kendine düşeni yapmaktan ısrarla ka-
çınıyor. Tam tersine, bütün ağııiık, adanın kuze-
yindeki halkı güneyin istediği bir çözüme zoria-
makiçın "baştan çıkancı" olacağı sanılan "ah-
laksız teklif"\ere verilmiştir: Güneyin egemenli-
ğini kabul edin, çözüm sonrasında beş yıl sü-
reyle ABD'nin yapacağı toplam 100 milyon Eu-
ro'luk yardımı cebinizde bilin!" gibisinden.
Bilinsin ki, bu kaçınışveardından başvurulan
bu tarz bir yöntem, soruna çözüm arama pe-
şındeki KKTC'yi kuşkulandıran temel neden-
lerdir.
Peki, Avrupa çözümü kolaylaştıncı neler ya-
pabilir de yapmıyor?
Güncelinden ve basitinden başlayalım: Vaat
edilen ve aslında Ankara'ca bir yılda verilenin
bile altında kalan mali yardımı, çözümden son-
rayı ertelemek yerine, ekonomik eşitsizliğin ezik-
liğini gidermek için şimdiden ve doğrudan doğ-
ruya KKTC'ye aktarmak AB'ye ne kaybettirir?
Ekonomik ve kültürel ambargoyu uygulayan,
güneydeki yönetimden daha çok bütün dünya
ve bu arada AB olduğuna göre, buna niçin he-
men son verilmez? Insanlara şimdi cehennem
azabı yaşatıp sonrası için cennet anlamına Av-
rupalılık vaat etmenin diplomasi ahlakına sığan
bir yanı var mı?
Adanın kuzeyindeki devlet yapısını yok say-
mak ve görevlilerini parya yerine koyup eşitsiz-
üği sürdürmek çözüme katkı mıdır?
AB üyeliği için sabırsızlananlann, kuzeyi sü-
rekli kötülemek, masadaki tutumunu bil-
meden hep uzlaşmazlıkla suçlamak, üstüne
üstlük moral çöküşünü önleyici ekonomik yatı-
nmlardan kaçınmak yerine, biraz da yüzlerini Av-
rupa'nın bu konudaki yaklaşımına çevirmeleri ge-
rekmez mi?
Kendisi için yaşamsal önemi olan Kıbns gibi
bir konuda bile AB'ye tutum değiştirtmeyi ba-
şaramamışgüçsüzbirTürkiye'ninumduğutam
üyelikten içte de kime ne hayır gelir ki?
Laiklik ve Diyanet İşleri Başkanlığı...
Doç. Dr. Tonguç GÖRKER
A
nayasamızın 14.
maddesi, anayasa-
da yer alan hak ve
hürriyetlerden hiç-
birinin, bir sınıfın
öbür sosyal sınıflar üzerinde ege-
menliğini sağlamak ya da dil, ırk,
din ve mezhep aynmı yaratmak
amacıyla kullanılamayacağını
belirtir. Laikliğin temel dayanak-
lanndan birisi olan bu madde,
geçen günler içinde Alevi der-
neklerinin kapatılması karanna
dayanak olarak kullanılmıştır. Bu
dayanağı kimmi sağlamıştır? Di-
yanet tşleri Başkanlığı.
Birçok kez yazarlann dile ge-
tirdiği laiklik ilkesı üzerinde bir
kez daha düşünmek ve oy paza-
nnı unutup AtatürkTürkiyesi'nde
gerekli adımlann atılmasını sağ-
lamak zorundayız. Önce anaya-
samızm 2. ve 4. maddelerini anım-
sayahm. 2. madde, Türkiye'nin
demokratik, laik. sosyal bir hu-
kuk devleti olduğunu vurgulu-
yor. 4. madde ise anayasamızın
1., 2., 3. maddelerinın değiştiri-
lemez ve degiştirilmesi teklif edi-
lemez maddeler olduğunu belir-
tiyor.
Demek ki laiklikten vazgeçme
olasılığı yok. Öyleyse, laikliğin
ne olduğunu bir kez daha anım-
samak ve laiklik ilkesini uygula-
mak zorundayız.
Laiklik, en bsa tanımı ile top-
lum yaşamında ve toplum yaşa-
mının yasalarla belirlenmiş ku-
rallannda, din etkeninin olma-
masıdır. Geçmişte din ve devlet
ışlerinin aynlması şeklinde ta-
nımlayanlar olmuşsa da bu doğ-
ru değildir. Çünkü devletin din iş-
leri yoktur. Yahıızca, din inanç-
lan gerekçe gösterilerek toplum
kurallarının dışlanması, kısaca
kişilerin din inançlannın çıkar
amaçlı olarak kullanılması sa-
kıncasına devletin denetimi söz
konusudur. Örneğin, din kuralla-
n izın veriyor gerekçesi ile bır-
den fazla eş edirune eğilimine
devlet engel olur. Bir mezhebin
ya da tarikatın, başka meslek ya
da tarikat mensuplan üzerinde
egemenlik kurmasını önler.
Çok yahn bir tarumla, devletin
dini yoktur, kişilerin din inancı
vardır. Devlet kişilerin din inan-
cuıa yardım ya da katkı yapmak
isterse, bu yardım ya da katkıyı
adil oranda her din ya da mezhep
ınananlanna yapması gerekir. Üe-
tişim kurumlannda dinle ilgili
törenler için yayın izni veriliyor-
sa, bu iznin yalnız bir düıe ve
mezhebe değil, ülkedeki tüm din
ve mezheplere verilmesi gerekir.
Bir mezhebin din adamı olarak
tanıttığı kişilere devletçe aylık
veriliyorsa, tüm din ve mezhep-
lerin din adamı olarak tanımkla-
n kişilere de aylık verilmesi zo-
runlu olur.
Anayasanın 24. maddesinde
belirtilen ilk ve ortaöğretım ku-
rumlannda zorunlu "din kültürû
ve ahlaköğretimT, akademik an-
lamda din eğitimidır. Dinlerin ta-
nıtılması, tarihleri, benzer ve ay-
n yönleri, dünyadaki yayılım yö-
releri, toplumlar üzerinde tarihin
evrelerine göre etkileri, zaman
içinde değişim ve yönelimleri gi-
bi bilgiler, bu eğitimin temel çiz-
gileridir. Devlet bunun dışında
din eğitimi vermez. Kişiler iste-
diklerine inanmakta özgürdürler.
Isterlerse bir dine. isterlerse bir
mezhebe ya da tarikata inanırlar.
tsterlerse din inancma karşı da ola-
bilirler. Isterlerse kendileri ile ay-
nı inançta olan kişilerle bir ara-
ya gelip demekler ya da vakıflar
kurabüirler. Ibadethaneye inanı-
yorlarsa, kendi olanaklan ile iba-
det evleri açabilirler. tsterlerse
kendi cocuklanna ya da yakınla-
nna. kendi inançlan dogrultu-
sunda eğitim verebilirler. Bu tür
gırişimleri, toplum düzenine ay-
kırı ohnadıkça ve yaşadıklan ül-
kenın bütünlüğüne zarar verme-
dikçe sürdürebüirler. Bu gibi eği-
limler, devletin konusu dışında-
dır.
Şu ya da bu dinin ya da mezhe-
bin inançlan doğrultusunda hiç-
bir görüşüyatogirişimiolmarna-
sı gereken kesim, deviettir. DevJe-
tin bu alandaki işlevi, bu tür giri-
şimlerin gizB çıkar hesaplan üze-
rine dayah ohnaması, insanlann
din inançlankuuanuarak kandı-
nbnaması,dotandmlmaması. top-
lumu bölücü ve ülke bütünlüğü-
nü zedeleyici davTaruşlannolma-
ması amacryla din inancına daya-
h eytemleri anayasanın 14., 24.,
33. maddelerini göz önüne ala-
rak denetfcmesi olacaktn*.
Devlet cami, kihse, havTa yap-
maz. îmam, papaz ya da haham
yetiştirmez. Din adamı işlevini yü-
riitmez. Yahıızca toplum yaran
açısından denetleme yapar.
Laik ve demokratik bir hukuk
devleti olan Türkiye Cumhuri-
yeti'nde "Diyanet İşleri Başkan-
hğı" adlı kuruluş, bu amaçla oluş-
turulmuştur. Bu kuruluşta görev-
h olan kişilerin, din adamı unvan-
lannın bulunmaması zorunludur.
Çünkü bu kişiler, tam bir taraf-
sızlıkla kişilerin din inançlanna
saygı göstermek, din duygulan-
nı kullanarak çıkar sağlamak is-
teyen kimselerin bu eğilimlerine
engel ohnak görevi ile yükümlü-
dürler. Hiçbir dinin kurallan üze-
rine yorum yapmaya yetkileri
yoktur. Kısacası görevleri dinle-
re yön vermek değil, din duygu-
lannın kullanıhnası ile toplum
düzeninin bozulması eğilimini
önlemektir. Giysileri, sıradan dev-
let memurlan için beürlenmiş ge-
nel idare hizmetleri smıfmın giy-
sileri olmalıdır. Hiçbir uluslara-
rası din kuruluşunda, Türkiye'nin
inananlannı temsil edemezler.
Çünkü din adamı değildirler.
Laik Türkiye Çumhuriyeti'nde
böyle mi olmaktadır? Yoksa ken-
dilerini şeriye vekâleti sanan Di-
yanet işleri Başkanhğı, kurbanın
nerede kesileceği, kurbanın kaç
ayaklı olacağı, hacılann parala-
nnı Türktopraklannda değil Arap
topraklannda harcamalannın se-
vap olduğu, Müslümanlıkta Sün-
ni mezhebinden başka mezhep
olmadığı, Alevilerin dernekleri-
nin kapatıhnası gerektiği yolun-
da fetva mı vermektedir? Imam
kıyafeti ile televizyon ekranlan-
na çıkmakta mıdır? Kimi temsil
ettiğini düşünmeden papayı ziya-
ret etmekte midir? îslam konfe-
ranslanna katıhp Türkiye'yi tem-
sil ettiğini söylemekte midir?
Ya MflK Eğitim Bakanbğnmza
ne demeli? Bk v% ortaokullarda
akademikdin eğJtimiwrine,Müs-
lümanhğuı Sünni mezhebi eğni-
mini hem de çarpıtarak \r
erm«
yetktsini nereden almaktadır?
Anayasamızın 14. ve 24. mad-
delerini yıllardır açıkça çiğneyen
Milli Eğitim Bakanlığı ve Diya-
net İşleri Başkanlığı"nın tüm so-
rumlulannın, anayasanm belirt-
tiği bölücülük işlevi ile suçlana-
rak savcılanmız tarafindan ivedi
olarak yargı önüne çıkanlmala-
n zamanı gehniştir. Hatta geç bi-
le kalınmıştır.
'Tannm, Ordumuza...'
Ayşe ILHAN Tarih Öğretmeni
29 Ocak 2002 günlü dıdurdu.EşsizliderAta-
gazetemizin "Bence" kö- türk'ün milletimize ar-
şesindelzzettinÖnder'in mağam olan tüm kaza-
yazısını okuyunca, veri- nımlanmızı bize zehir et-
len özet kafamı kurcala- meyi amaçlayan Batı,
Cumhuriyet
dev bir OrkeStra ve VOkal eşli^inde
bir caödas ozan
ekonomik tutsaklık (esa-
ret) uygulamalanyla ül-
kemizi parçalamayı ve
Sevr'in tadını bu yoldan
çıkarmayı hedeflemiştir.
SİİRLERİYLE
mümtaz sevınc
Şubat
2(X)2
Pazartesi
20:30
[<lksiın
laksim C umhuriyc
1
!
Kilap Kulühü
AKMCıisc
"lVATO'>'a girerken baş-
latüanevödevieri" ve on-
dan sonrası yöneticilerin
de aymazhklanyla hep
baş aşagı gitmeler... "Ka-
pitaUst dünyaya katılan
Türkiye'nin yazgısı hep
Baü'ya hizmetkârhk oİ-
muştur. En son banka
kurtarma operasyonlan
ve Baü'ıun işine gelecek
biçimde yönlendirilme-
sininson perdeteri; sonuç
ise demokrasinin konûk-
leşmesL_"
Güncel sözcüğü, elbet-
te, çoğunlukla geçerlidir
medyada. Ama, yukan-
da verilen özet için gün-
cellik söz konusu edile-
bilir mi? Yazmuı başlı-
ğındayahyoryarut: "Da-
imi hizmetkâr için deği-
şen ne?"
Şu kaynayan-kanayan
Ortadoğu'nun düşündür-
düklerine ve geçmişine
de deginmek istiyorum.
Yıllar önce, eşirnle bir-
likte Avusturya'ya, sayı-
sını unuttuğum gidiş ge-
lişlerimizde Viyana'da,
o güzelim tatil köylerin-
de, Klagenfurf ta sozi
(sosyalist) dostlarla çok
tatlı söyleşilerimiz olur-
du. Avusturyalılar Al-
manlardan çektiklerini
hele Nazi zulmünü hiç
unutamamışlardır. Yahu-
dileri severler. Çünkü
Avusturya onlann eserle-
riyle doludur. Hizmetle-
ri, sermayeleri, kafalan,
sosyalyaşamda yarattık-
lan canhlıkla süslemişler-
dir ülkeyi.
Savaş sonrası her alan-
da duyumsanan boşluk-
lan hâlâ dile getirilir. Bu
yüzden, Israil söz konu-
su olduğunda sempatile-
rini hiç gizlemezler. Bu
dertli, çahşkan, akıllı in-
sanlann yarattığı o kü-
çük ama çiçek gibi va-.
tan parçası herkesin tak-
dirini kazanmıştır. Filis-
tinlilerin sürekli örgütle-
nip Yahudilere yönelttik-
leri düşmanhk arttıkça
üzülüyor onlar da. Yaser
Arafat,başörtüsü ile be-
lirdiğinde bir sozi "Nere-
den çıkübu haydut!" de-
mişti. Arafat, terörü kö-
rüklemiş ve özendirmiş-
tir. Ellerinde taşlarla sü-
rüler halinde Yahudilere
saldınlar düzenleyerek
onlara rahat yüzü göster-
memişlerdir.
Baldın çıplak sokak
çocuklanm "Benim ge-
neraOerim" diye nitelen-
dirmesi bile yeterli değil
mi? Koskocaman, zen-
gin Arap dünyası Filistin-
lileri ve Arafat'ı sevme-
miş ve tutmamıştır. Bizim
''Kavm^ nedp"ciler yet-
mezmi(!).
Elbette Şaron'a hak
verecek değüim, ama bir-
çok gerçeği de görmek-
tedir o.
Yine Viyanalı bir so-
zi'nin şu sözleri akhmdan
çıkmaz: "israiL onlara aş
\v işveriyor; disipfinli ya-
şam öğretiyor; FÜKtinli-
İer ise taşla karşıhk veri-
yorbr."
lsrairin bize bir kötü-
lüğü dokunmamıştır.
Hangi Arap devleti, yü-
reğinde çöreklenen sin-
si ve çokhaince düşman-
lığı yenerek ülkesinde bir
"Atatüıli Ormanı" kur-
muştur? Bir televizyon
oturumunda değerli bir
eski diplomatımız (sanı-
yorum Coşkun Knta idi)
"Arap ihanetleri karşı-
smda heleşükür Israil ile
dostnık kurma akdbtağı
gösterebüdik" demiştir.
Şanh ordumuzun yön-
lendirmesiyle kuruluyor
bu birliktelikler. Gel de
rahmetli ninemin duasma
katüma: "Tannm or-
dumuza zeval verme!"
M
'2
r
)2
()00
MERStN 3. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo:2001 1251
Davacı Meski Genel Müdürlüğü vekılı tarafindan da\ a-
hlar Candan Merzecı, Onar tnşaat ve Ticaret Lımited Şir-
ketı aleyhine açtığı kamulaştırma bedelinin tespiti \e tescil
davası sebebiyle. Dava konusu Mersın. ICaraduvar Köyü,
Dehçav mevkıi. Cilt-Sayfa: 17 1648. Ada-Parsel: 0-1612.
miktan 1340 m2 olan taşınmazın Mersın kentınin atık su-
lannın antılması amacı ile atık su antma tesisı yapımı ne-
deni ile Meski Genel Müdürlüğü'nce kamulaştınldığı.
4650 sayılı yasanın 3. maddesınin 2. fıkrasma göre davacı
idarenin satın alma usulünü öncelikle uyguladığı ve
28.8.2001 tanhli takdin kıymet komısyonu raporu ile ta-
şınmaza 69.414.083.000.- TL değer takdir edıldiğı belirti-
lerek idarece kamulaştınlan ve özellıkleri belirtilen taşın-
mazın 2942 sayılı kamulaştırma yasasında değışiklik ya-
pan 4650 sayılı yasanın 5. maddesi gereği Meski Genel
Müdürlüğü adına tapuya tescili ile taşınmazın kamulaştır-
ma bedelinin tespıtıne karar verilmesini talep ettığı hususu
ılan olunur. 26.11.2001 Basın: 76997
Hikmet ÇETİNKAYA
IRTICANIN KARA YÜZÜ
Tüm Dağıtımlarda ve Kitapçılarda
G û n i z i Y a y ı n c ı I ı k
Tel: 0212—512 42 19 Faks: 512 11 72
Mehmet FARAÇ
HIZBULLAH'IN
KANLI YOLCULUĞU
Tüm Dağıtımlarda ve Kitapçılarda
G ü n i z i Y a y ı n c ı l ı k
Tel: 0212—512 42 19 Faks: 512 11 72
BAKIRKÖY 5. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2000 210 Karar No: 2002'87
Mahcur Fehime Ayiemur'a vasi tayin edilmiş olmakla
verilen karar gereğınce. davanın kabulü ile Elazığ, Baskil
ilçesi. Hacı Mustafa Köyü. 26 Cilt, 13 Hane'de kayıtlı ve
halen Soğanlı Cad. Soğanağa Sokak. No: 10 D: 12 Gün-
gören-lstanbul adresinde ikamet eden Fazlı ve Fatma kızı
1966 d.lu Fehime Aytemur"un mevcut hastahğı nedeniy-
le kısıtlanarak kendısine aynı yerde 26 Cilt. 13 Hane'de
kayıtlı ve halen Ordu Cad. 189. Sokak No: 3 2 Sultan-
çiftliği-istanbul adresinde oturan kayınbiraderi Ahmet
Aytimur'un vası olarak tayinine 7.2.2002 tarihli dunış-
mada karar venlmiştir. Ilan olunur. 12.02.2002
Basın: 95Î3
tSTANBUL 4. SULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas No: 2000 544 Karar No: 2001/696
Mahkememizden \enlen 20O0544 esas, 2001696
karar, 28.06.2001 tarihli kararla davanın kabulüne.
61.156.000.- TUnin 30.3.1998 tarihınden itibaren ya-
sal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline. davacıya veril-
mesine, 1.500.000.- TL harcın. 6.115.600.- TL ücreti
vekaletin ve 45.000.000.- TL vargılama masraflarının
davalıdan alınmasına karar venlmiştir. Inönü Mahal-
lesi, Dere Sokak. Erzurum Siteleri. A-3 Blok. D: 3 Se-
faköy-tstanbul adresinde mukim iken adresi meçhul
bulunan da\ah Nilda Aslantekin"e karann ilanen tebli-
ğine, temyizi kabıl olarak verilen karann ilanından 7
gûn sonra tarafınıza tebliğ edılmış sayılacağına. teblig-
den itibaren 8 gün içerisinde temyiz hakkınız bulundu-
guna. temyiz etmediğiniz takdirde karann kesinleştiri-
leceğı hususu karann teblıği yerine kaim olmak üzere
ilan olunur. 27.12.2001 Basın: 9419
İSTANBUL1. İŞ MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2000/113 Karar No: 2001 956
Davacı SSK Genel Müdürlüğü vekih tarafindan da-
valılar Axa Oyak Sigorta AŞ ve Murat tlhan aleyhleri-
ne açılan rücuan alacak da\asının yapılan açık dunış-
malan sonunda, Davalılardan Murat llhan'ın dava di-
lekçesinde gösterilen adreste bulunamadığı ve adına
karann ilanen tebliğine karar venlmiş olduğundan,
mahkemece verilen 15.11.2001 günlü karar ile davalı
Oyak Sigorta AŞ aleyhindeki davanın reddine,
1.209.390.954.- TL kurum alacağının
(1.208.851.954.- TL'lik kısmı üzerinden 11.4.1996 ta-
rihinden, 539.000.- TL'lik kısmı üzennden de 1.4.1996
tarihinden itibaren yasal faiz yürütülerek) 73.709.390.-
TL nispi ücreti vekâlet. 93.130.000.- TL vargılama
masrafı ve 65.307.110.- TL ilam harcımn da davalı
Murat tlhan'dan alınıp davacıya ödenmesine ilişkin ka-
rann, davalılardan Murat Ilhan'a tebliğinden itibaren 8
gün içerisinde Yargıtay yoluna başviirmadığı takdirde
kendisi hakkındaki hükmün kesinleşeceğı ilanen tebliğ
olunur. Basın: 9420
İSTANBUL 1. İŞ MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 19991045 Karar No: 2001 1057
Davacı SSK Genel Müdürlüğü vekilı tarafindan da-
valı Atka tnşaat Elektrik Asansör (Faruk Gönültaş)
aleyhine açılan rücuan alacak davasının yapılan açık
duruşmaları sonunda. Davalı Atka înşaat Elektrik
Asansör'ün (Fanık Gönültaş) dava dilekçestnde göste-
rilen adresinde bulunamadığı ve adına karann ilanen
tebliğine karar verilmiş olduğundan, mahkemece veri-
len 6.12.2001 günlü karar ile 972.438.440.- TL kurum
alacagının (155.892.943.- TUsi üzerinden 8.9.1998 ta-
rihinden, 816.545.497.- TL'si üzerinden 15.2.1999 tari-
hinden itibaren yasal faiz yürütülerek) davalıdan alınıp
davacıya verilmesine, 52.511.675- TL ılam harcı ile
97.243'.844.- TL nıspi ücreti vekalet ve 78.400.000.-
TL yargılama giderinın de davalıdan alınıp davacıya
ödenmesine ilişkin karann davalı Atka tnşaat Elektrik
Asansör'e (Faruk Gönültaş) tebliğinden itibaren 8 gün
içerisinde Yargıtay yoluna başvurmadığınız takdirde
kendiniz hakkındaki hükmün kesınleşecegi ilanen teb-
liğ olunur. Basın: 9421