10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 ŞUBAT 2002 PAZARTESİ OLÂYLAR VE GORUŞLER [email protected] MUMTAZ SOYSAL Niyet AVRURA, "Kıbnssorunu" denenkonuyaeşit- çe, hakça, gerçekçi ve dayanıklı bir çözüm ge- tirilmesine yardımcı olmak istiyor mu, istemiyor mu? Yoksa, Türkiye'ye dönerek, "AB'yegirişin kı- sa vadeli ölçütlerinden sayılan bir konuda ça- ba gösterip kuzeydeki yönetimi yola getirme- diniz; tam üyeiik görüşmeierine baş/amayı unu- tun" demenin bahanesi olarak çözümsüzlük mü istiyor? Yahut, uzun vadede adadaki Türk var- lığını eritecek bir çözümü kuzeydeki halka ka- bul ettirmek niyetiyle, insafsız, hatta ahlaksız- ca bir strateji mi izlenmektedir? Bunlar önemli sorulardır ve AB'de tam üyeiik isteyenlerin biraz da bunlara zihin yorup üstle- rıne düşeni yapmalan gerekir. Çünkü, ortada bir gerçek var: Avrupa, Kıbns'ta "eşitçe, hakça, gerçekçi ve dayanıklı" bir çö- züm için kendine düşeni yapmaktan ısrarla ka- çınıyor. Tam tersine, bütün ağııiık, adanın kuze- yindeki halkı güneyin istediği bir çözüme zoria- makiçın "baştan çıkancı" olacağı sanılan "ah- laksız teklif"\ere verilmiştir: Güneyin egemenli- ğini kabul edin, çözüm sonrasında beş yıl sü- reyle ABD'nin yapacağı toplam 100 milyon Eu- ro'luk yardımı cebinizde bilin!" gibisinden. Bilinsin ki, bu kaçınışveardından başvurulan bu tarz bir yöntem, soruna çözüm arama pe- şındeki KKTC'yi kuşkulandıran temel neden- lerdir. Peki, Avrupa çözümü kolaylaştıncı neler ya- pabilir de yapmıyor? Güncelinden ve basitinden başlayalım: Vaat edilen ve aslında Ankara'ca bir yılda verilenin bile altında kalan mali yardımı, çözümden son- rayı ertelemek yerine, ekonomik eşitsizliğin ezik- liğini gidermek için şimdiden ve doğrudan doğ- ruya KKTC'ye aktarmak AB'ye ne kaybettirir? Ekonomik ve kültürel ambargoyu uygulayan, güneydeki yönetimden daha çok bütün dünya ve bu arada AB olduğuna göre, buna niçin he- men son verilmez? Insanlara şimdi cehennem azabı yaşatıp sonrası için cennet anlamına Av- rupalılık vaat etmenin diplomasi ahlakına sığan bir yanı var mı? Adanın kuzeyindeki devlet yapısını yok say- mak ve görevlilerini parya yerine koyup eşitsiz- üği sürdürmek çözüme katkı mıdır? AB üyeliği için sabırsızlananlann, kuzeyi sü- rekli kötülemek, masadaki tutumunu bil- meden hep uzlaşmazlıkla suçlamak, üstüne üstlük moral çöküşünü önleyici ekonomik yatı- nmlardan kaçınmak yerine, biraz da yüzlerini Av- rupa'nın bu konudaki yaklaşımına çevirmeleri ge- rekmez mi? Kendisi için yaşamsal önemi olan Kıbns gibi bir konuda bile AB'ye tutum değiştirtmeyi ba- şaramamışgüçsüzbirTürkiye'ninumduğutam üyelikten içte de kime ne hayır gelir ki? Laiklik ve Diyanet İşleri Başkanlığı... Doç. Dr. Tonguç GÖRKER A nayasamızın 14. maddesi, anayasa- da yer alan hak ve hürriyetlerden hiç- birinin, bir sınıfın öbür sosyal sınıflar üzerinde ege- menliğini sağlamak ya da dil, ırk, din ve mezhep aynmı yaratmak amacıyla kullanılamayacağını belirtir. Laikliğin temel dayanak- lanndan birisi olan bu madde, geçen günler içinde Alevi der- neklerinin kapatılması karanna dayanak olarak kullanılmıştır. Bu dayanağı kimmi sağlamıştır? Di- yanet tşleri Başkanlığı. Birçok kez yazarlann dile ge- tirdiği laiklik ilkesı üzerinde bir kez daha düşünmek ve oy paza- nnı unutup AtatürkTürkiyesi'nde gerekli adımlann atılmasını sağ- lamak zorundayız. Önce anaya- samızm 2. ve 4. maddelerini anım- sayahm. 2. madde, Türkiye'nin demokratik, laik. sosyal bir hu- kuk devleti olduğunu vurgulu- yor. 4. madde ise anayasamızın 1., 2., 3. maddelerinın değiştiri- lemez ve degiştirilmesi teklif edi- lemez maddeler olduğunu belir- tiyor. Demek ki laiklikten vazgeçme olasılığı yok. Öyleyse, laikliğin ne olduğunu bir kez daha anım- samak ve laiklik ilkesini uygula- mak zorundayız. Laiklik, en bsa tanımı ile top- lum yaşamında ve toplum yaşa- mının yasalarla belirlenmiş ku- rallannda, din etkeninin olma- masıdır. Geçmişte din ve devlet ışlerinin aynlması şeklinde ta- nımlayanlar olmuşsa da bu doğ- ru değildir. Çünkü devletin din iş- leri yoktur. Yahıızca, din inanç- lan gerekçe gösterilerek toplum kurallarının dışlanması, kısaca kişilerin din inançlannın çıkar amaçlı olarak kullanılması sa- kıncasına devletin denetimi söz konusudur. Örneğin, din kuralla- n izın veriyor gerekçesi ile bır- den fazla eş edirune eğilimine devlet engel olur. Bir mezhebin ya da tarikatın, başka meslek ya da tarikat mensuplan üzerinde egemenlik kurmasını önler. Çok yahn bir tarumla, devletin dini yoktur, kişilerin din inancı vardır. Devlet kişilerin din inan- cuıa yardım ya da katkı yapmak isterse, bu yardım ya da katkıyı adil oranda her din ya da mezhep ınananlanna yapması gerekir. Üe- tişim kurumlannda dinle ilgili törenler için yayın izni veriliyor- sa, bu iznin yalnız bir düıe ve mezhebe değil, ülkedeki tüm din ve mezheplere verilmesi gerekir. Bir mezhebin din adamı olarak tanıttığı kişilere devletçe aylık veriliyorsa, tüm din ve mezhep- lerin din adamı olarak tanımkla- n kişilere de aylık verilmesi zo- runlu olur. Anayasanın 24. maddesinde belirtilen ilk ve ortaöğretım ku- rumlannda zorunlu "din kültürû ve ahlaköğretimT, akademik an- lamda din eğitimidır. Dinlerin ta- nıtılması, tarihleri, benzer ve ay- n yönleri, dünyadaki yayılım yö- releri, toplumlar üzerinde tarihin evrelerine göre etkileri, zaman içinde değişim ve yönelimleri gi- bi bilgiler, bu eğitimin temel çiz- gileridir. Devlet bunun dışında din eğitimi vermez. Kişiler iste- diklerine inanmakta özgürdürler. Isterlerse bir dine. isterlerse bir mezhebe ya da tarikata inanırlar. tsterlerse din inancma karşı da ola- bilirler. Isterlerse kendileri ile ay- nı inançta olan kişilerle bir ara- ya gelip demekler ya da vakıflar kurabüirler. Ibadethaneye inanı- yorlarsa, kendi olanaklan ile iba- det evleri açabilirler. tsterlerse kendi cocuklanna ya da yakınla- nna. kendi inançlan dogrultu- sunda eğitim verebilirler. Bu tür gırişimleri, toplum düzenine ay- kırı ohnadıkça ve yaşadıklan ül- kenın bütünlüğüne zarar verme- dikçe sürdürebüirler. Bu gibi eği- limler, devletin konusu dışında- dır. Şu ya da bu dinin ya da mezhe- bin inançlan doğrultusunda hiç- bir görüşüyatogirişimiolmarna- sı gereken kesim, deviettir. DevJe- tin bu alandaki işlevi, bu tür giri- şimlerin gizB çıkar hesaplan üze- rine dayah ohnaması, insanlann din inançlankuuanuarak kandı- nbnaması,dotandmlmaması. top- lumu bölücü ve ülke bütünlüğü- nü zedeleyici davTaruşlannolma- ması amacryla din inancına daya- h eytemleri anayasanın 14., 24., 33. maddelerini göz önüne ala- rak denetfcmesi olacaktn*. Devlet cami, kihse, havTa yap- maz. îmam, papaz ya da haham yetiştirmez. Din adamı işlevini yü- riitmez. Yahıızca toplum yaran açısından denetleme yapar. Laik ve demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuri- yeti'nde "Diyanet İşleri Başkan- hğı" adlı kuruluş, bu amaçla oluş- turulmuştur. Bu kuruluşta görev- h olan kişilerin, din adamı unvan- lannın bulunmaması zorunludur. Çünkü bu kişiler, tam bir taraf- sızlıkla kişilerin din inançlanna saygı göstermek, din duygulan- nı kullanarak çıkar sağlamak is- teyen kimselerin bu eğilimlerine engel ohnak görevi ile yükümlü- dürler. Hiçbir dinin kurallan üze- rine yorum yapmaya yetkileri yoktur. Kısacası görevleri dinle- re yön vermek değil, din duygu- lannın kullanıhnası ile toplum düzeninin bozulması eğilimini önlemektir. Giysileri, sıradan dev- let memurlan için beürlenmiş ge- nel idare hizmetleri smıfmın giy- sileri olmalıdır. Hiçbir uluslara- rası din kuruluşunda, Türkiye'nin inananlannı temsil edemezler. Çünkü din adamı değildirler. Laik Türkiye Çumhuriyeti'nde böyle mi olmaktadır? Yoksa ken- dilerini şeriye vekâleti sanan Di- yanet işleri Başkanhğı, kurbanın nerede kesileceği, kurbanın kaç ayaklı olacağı, hacılann parala- nnı Türktopraklannda değil Arap topraklannda harcamalannın se- vap olduğu, Müslümanlıkta Sün- ni mezhebinden başka mezhep olmadığı, Alevilerin dernekleri- nin kapatıhnası gerektiği yolun- da fetva mı vermektedir? Imam kıyafeti ile televizyon ekranlan- na çıkmakta mıdır? Kimi temsil ettiğini düşünmeden papayı ziya- ret etmekte midir? îslam konfe- ranslanna katıhp Türkiye'yi tem- sil ettiğini söylemekte midir? Ya MflK Eğitim Bakanbğnmza ne demeli? Bk v% ortaokullarda akademikdin eğJtimiwrine,Müs- lümanhğuı Sünni mezhebi eğni- mini hem de çarpıtarak \r erm« yetktsini nereden almaktadır? Anayasamızın 14. ve 24. mad- delerini yıllardır açıkça çiğneyen Milli Eğitim Bakanlığı ve Diya- net İşleri Başkanlığı"nın tüm so- rumlulannın, anayasanm belirt- tiği bölücülük işlevi ile suçlana- rak savcılanmız tarafindan ivedi olarak yargı önüne çıkanlmala- n zamanı gehniştir. Hatta geç bi- le kalınmıştır. 'Tannm, Ordumuza...' Ayşe ILHAN Tarih Öğretmeni 29 Ocak 2002 günlü dıdurdu.EşsizliderAta- gazetemizin "Bence" kö- türk'ün milletimize ar- şesindelzzettinÖnder'in mağam olan tüm kaza- yazısını okuyunca, veri- nımlanmızı bize zehir et- len özet kafamı kurcala- meyi amaçlayan Batı, Cumhuriyet dev bir OrkeStra ve VOkal eşli^inde bir caödas ozan ekonomik tutsaklık (esa- ret) uygulamalanyla ül- kemizi parçalamayı ve Sevr'in tadını bu yoldan çıkarmayı hedeflemiştir. SİİRLERİYLE mümtaz sevınc Şubat 2(X)2 Pazartesi 20:30 [<lksiın laksim C umhuriyc 1 ! Kilap Kulühü AKMCıisc "lVATO'>'a girerken baş- latüanevödevieri" ve on- dan sonrası yöneticilerin de aymazhklanyla hep baş aşagı gitmeler... "Ka- pitaUst dünyaya katılan Türkiye'nin yazgısı hep Baü'ya hizmetkârhk oİ- muştur. En son banka kurtarma operasyonlan ve Baü'ıun işine gelecek biçimde yönlendirilme- sininson perdeteri; sonuç ise demokrasinin konûk- leşmesL_" Güncel sözcüğü, elbet- te, çoğunlukla geçerlidir medyada. Ama, yukan- da verilen özet için gün- cellik söz konusu edile- bilir mi? Yazmuı başlı- ğındayahyoryarut: "Da- imi hizmetkâr için deği- şen ne?" Şu kaynayan-kanayan Ortadoğu'nun düşündür- düklerine ve geçmişine de deginmek istiyorum. Yıllar önce, eşirnle bir- likte Avusturya'ya, sayı- sını unuttuğum gidiş ge- lişlerimizde Viyana'da, o güzelim tatil köylerin- de, Klagenfurf ta sozi (sosyalist) dostlarla çok tatlı söyleşilerimiz olur- du. Avusturyalılar Al- manlardan çektiklerini hele Nazi zulmünü hiç unutamamışlardır. Yahu- dileri severler. Çünkü Avusturya onlann eserle- riyle doludur. Hizmetle- ri, sermayeleri, kafalan, sosyalyaşamda yarattık- lan canhlıkla süslemişler- dir ülkeyi. Savaş sonrası her alan- da duyumsanan boşluk- lan hâlâ dile getirilir. Bu yüzden, Israil söz konu- su olduğunda sempatile- rini hiç gizlemezler. Bu dertli, çahşkan, akıllı in- sanlann yarattığı o kü- çük ama çiçek gibi va-. tan parçası herkesin tak- dirini kazanmıştır. Filis- tinlilerin sürekli örgütle- nip Yahudilere yönelttik- leri düşmanhk arttıkça üzülüyor onlar da. Yaser Arafat,başörtüsü ile be- lirdiğinde bir sozi "Nere- den çıkübu haydut!" de- mişti. Arafat, terörü kö- rüklemiş ve özendirmiş- tir. Ellerinde taşlarla sü- rüler halinde Yahudilere saldınlar düzenleyerek onlara rahat yüzü göster- memişlerdir. Baldın çıplak sokak çocuklanm "Benim ge- neraOerim" diye nitelen- dirmesi bile yeterli değil mi? Koskocaman, zen- gin Arap dünyası Filistin- lileri ve Arafat'ı sevme- miş ve tutmamıştır. Bizim ''Kavm^ nedp"ciler yet- mezmi(!). Elbette Şaron'a hak verecek değüim, ama bir- çok gerçeği de görmek- tedir o. Yine Viyanalı bir so- zi'nin şu sözleri akhmdan çıkmaz: "israiL onlara aş \v işveriyor; disipfinli ya- şam öğretiyor; FÜKtinli- İer ise taşla karşıhk veri- yorbr." lsrairin bize bir kötü- lüğü dokunmamıştır. Hangi Arap devleti, yü- reğinde çöreklenen sin- si ve çokhaince düşman- lığı yenerek ülkesinde bir "Atatüıli Ormanı" kur- muştur? Bir televizyon oturumunda değerli bir eski diplomatımız (sanı- yorum Coşkun Knta idi) "Arap ihanetleri karşı- smda heleşükür Israil ile dostnık kurma akdbtağı gösterebüdik" demiştir. Şanh ordumuzun yön- lendirmesiyle kuruluyor bu birliktelikler. Gel de rahmetli ninemin duasma katüma: "Tannm or- dumuza zeval verme!" M '2 r )2 ()00 MERStN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo:2001 1251 Davacı Meski Genel Müdürlüğü vekılı tarafindan da\ a- hlar Candan Merzecı, Onar tnşaat ve Ticaret Lımited Şir- ketı aleyhine açtığı kamulaştırma bedelinin tespiti \e tescil davası sebebiyle. Dava konusu Mersın. ICaraduvar Köyü, Dehçav mevkıi. Cilt-Sayfa: 17 1648. Ada-Parsel: 0-1612. miktan 1340 m2 olan taşınmazın Mersın kentınin atık su- lannın antılması amacı ile atık su antma tesisı yapımı ne- deni ile Meski Genel Müdürlüğü'nce kamulaştınldığı. 4650 sayılı yasanın 3. maddesınin 2. fıkrasma göre davacı idarenin satın alma usulünü öncelikle uyguladığı ve 28.8.2001 tanhli takdin kıymet komısyonu raporu ile ta- şınmaza 69.414.083.000.- TL değer takdir edıldiğı belirti- lerek idarece kamulaştınlan ve özellıkleri belirtilen taşın- mazın 2942 sayılı kamulaştırma yasasında değışiklik ya- pan 4650 sayılı yasanın 5. maddesi gereği Meski Genel Müdürlüğü adına tapuya tescili ile taşınmazın kamulaştır- ma bedelinin tespıtıne karar verilmesini talep ettığı hususu ılan olunur. 26.11.2001 Basın: 76997 Hikmet ÇETİNKAYA IRTICANIN KARA YÜZÜ Tüm Dağıtımlarda ve Kitapçılarda G û n i z i Y a y ı n c ı I ı k Tel: 0212—512 42 19 Faks: 512 11 72 Mehmet FARAÇ HIZBULLAH'IN KANLI YOLCULUĞU Tüm Dağıtımlarda ve Kitapçılarda G ü n i z i Y a y ı n c ı l ı k Tel: 0212—512 42 19 Faks: 512 11 72 BAKIRKÖY 5. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2000 210 Karar No: 2002'87 Mahcur Fehime Ayiemur'a vasi tayin edilmiş olmakla verilen karar gereğınce. davanın kabulü ile Elazığ, Baskil ilçesi. Hacı Mustafa Köyü. 26 Cilt, 13 Hane'de kayıtlı ve halen Soğanlı Cad. Soğanağa Sokak. No: 10 D: 12 Gün- gören-lstanbul adresinde ikamet eden Fazlı ve Fatma kızı 1966 d.lu Fehime Aytemur"un mevcut hastahğı nedeniy- le kısıtlanarak kendısine aynı yerde 26 Cilt. 13 Hane'de kayıtlı ve halen Ordu Cad. 189. Sokak No: 3 2 Sultan- çiftliği-istanbul adresinde oturan kayınbiraderi Ahmet Aytimur'un vası olarak tayinine 7.2.2002 tarihli dunış- mada karar venlmiştir. Ilan olunur. 12.02.2002 Basın: 95Î3 tSTANBUL 4. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 2000 544 Karar No: 2001/696 Mahkememizden \enlen 20O0544 esas, 2001696 karar, 28.06.2001 tarihli kararla davanın kabulüne. 61.156.000.- TUnin 30.3.1998 tarihınden itibaren ya- sal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline. davacıya veril- mesine, 1.500.000.- TL harcın. 6.115.600.- TL ücreti vekaletin ve 45.000.000.- TL vargılama masraflarının davalıdan alınmasına karar venlmiştir. Inönü Mahal- lesi, Dere Sokak. Erzurum Siteleri. A-3 Blok. D: 3 Se- faköy-tstanbul adresinde mukim iken adresi meçhul bulunan da\ah Nilda Aslantekin"e karann ilanen tebli- ğine, temyizi kabıl olarak verilen karann ilanından 7 gûn sonra tarafınıza tebliğ edılmış sayılacağına. teblig- den itibaren 8 gün içerisinde temyiz hakkınız bulundu- guna. temyiz etmediğiniz takdirde karann kesinleştiri- leceğı hususu karann teblıği yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 27.12.2001 Basın: 9419 İSTANBUL1. İŞ MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2000/113 Karar No: 2001 956 Davacı SSK Genel Müdürlüğü vekih tarafindan da- valılar Axa Oyak Sigorta AŞ ve Murat tlhan aleyhleri- ne açılan rücuan alacak da\asının yapılan açık dunış- malan sonunda, Davalılardan Murat llhan'ın dava di- lekçesinde gösterilen adreste bulunamadığı ve adına karann ilanen tebliğine karar venlmiş olduğundan, mahkemece verilen 15.11.2001 günlü karar ile davalı Oyak Sigorta AŞ aleyhindeki davanın reddine, 1.209.390.954.- TL kurum alacağının (1.208.851.954.- TL'lik kısmı üzerinden 11.4.1996 ta- rihinden, 539.000.- TL'lik kısmı üzennden de 1.4.1996 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülerek) 73.709.390.- TL nispi ücreti vekâlet. 93.130.000.- TL vargılama masrafı ve 65.307.110.- TL ilam harcımn da davalı Murat tlhan'dan alınıp davacıya ödenmesine ilişkin ka- rann, davalılardan Murat Ilhan'a tebliğinden itibaren 8 gün içerisinde Yargıtay yoluna başviirmadığı takdirde kendisi hakkındaki hükmün kesinleşeceğı ilanen tebliğ olunur. Basın: 9420 İSTANBUL 1. İŞ MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 19991045 Karar No: 2001 1057 Davacı SSK Genel Müdürlüğü vekilı tarafindan da- valı Atka tnşaat Elektrik Asansör (Faruk Gönültaş) aleyhine açılan rücuan alacak davasının yapılan açık duruşmaları sonunda. Davalı Atka înşaat Elektrik Asansör'ün (Fanık Gönültaş) dava dilekçestnde göste- rilen adresinde bulunamadığı ve adına karann ilanen tebliğine karar verilmiş olduğundan, mahkemece veri- len 6.12.2001 günlü karar ile 972.438.440.- TL kurum alacagının (155.892.943.- TUsi üzerinden 8.9.1998 ta- rihinden, 816.545.497.- TL'si üzerinden 15.2.1999 tari- hinden itibaren yasal faiz yürütülerek) davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 52.511.675- TL ılam harcı ile 97.243'.844.- TL nıspi ücreti vekalet ve 78.400.000.- TL yargılama giderinın de davalıdan alınıp davacıya ödenmesine ilişkin karann davalı Atka tnşaat Elektrik Asansör'e (Faruk Gönültaş) tebliğinden itibaren 8 gün içerisinde Yargıtay yoluna başvurmadığınız takdirde kendiniz hakkındaki hükmün kesınleşecegi ilanen teb- liğ olunur. Basın: 9421
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle