Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Z£ ŞUBBAT 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
l U J \ kutturtg cumhuriyet.com.tr
Zehra Aral'ın 'Bakire' sergisi kadın ekseninde toplumumuz insanının bakışına, duruşuna eşlik ediyor
KadınyüzlerindehüzünÖZLEMALTUNOK
Zehxa Aral, tş Sanat Kıbele Sa-
n a t Galerisfndeki 'Baldre' sergi-
sinde *•kadın' temalı yapıtlannın bir
amlamda devamı olarak, bekâret
baskısı altında yaşayan kadınlara
gözlerinı çevirse de 1974'lerden
bııgüne uzanan bir çizgide farklı
resimsel süreçlerinı gözlemleyebil-
diğimİ2 geniş bir konseptle karşı-
mıza çıkıyor.
Aral 'ın yaklaşık 25 yıldan bugü-
n e uzanan resimlerini bir araya ge-
tiren sergi, sanatçımn yaşamından,
içinde bulunduğu sosyal çevre ve
politüc ortamdan, yani Türkiye'nin
gerçeklerinden kapsamlı bir kesit
aslında Özelde. Anadolu kadını-
nın yaşam koşullanna ilişkın göz-
lemlerinı gerçek hayattan alınmış
dramatik öykülerle buluşturan
Zehra Aral, kadının sosyal yaşa-
mındaki rolünü belirleyen töre ve
geleneklerin, bir anlamda. kadının
yaşam hakkına yönelik bir tehdit
oluşturduğuna dikkat çekıyor.
Kadının hallerine dair...
Aral'ın statik gibı görünen figür-
lennde, kadının hüznü. çıkışsız gö-
rünen yolu, devingenlikle geçmişi,
şimdiyi, geleceği vermeye çalışan
bîr akışkanlığa dönüşüyor. Kadın,
hem kendi kimlığinde, hem de var
oluşunun gerçekliğıne tanıklık
edenlerle çoğalıyor. saman sansı,
silık, akışkan mekânlar, sandalye,
belik, muska, ıri gözler gıbı belir-
gin vurgulanyla elini uzatıyor boş-
luğa bir yerlere...
- Başlık 'Baldre' olsa da uzun bir
sürecin tanıkhğmda resimler top-
lanmış sergide...
ZEHRA ARAL - Retrospektif
olabılecek bir sergi konumuna gel-
di aslında. Bir bölüm sadece 'baki-
re' serisinden oluşsa da diğer bö-
lümlerde kadınla ilgili olan resim-
lerim yer aldı. Önce sırf 80 sonra-
sı resimlenmi koymak istiyordum,
arkadaşlanmın önerisiyle bütünle-
mesi açısından 74'lerden 2-3 dese-
ni de içeren geniş bir sergi oldu.
- Genelden özele bir gidiş olduğu
söylenebUir mi ele aldığınız tema-
larda.
ARAL - Hep toplumsal olaylan
ele aldım resimlerimde. Beni en
çok ılgilendiren, kafamı kurcala-
yan olaylar resmimın de konusu ol-
du. Zaman zaman 'çiçekçiler' de
yaptım, ama yaşadığımız ortamda,
sürekli büyük olaylar yaşanıyor.
70'lerden bu yana toplumsal konu-
lan ele alıyorum: Şili, Filistin olay-
lan, Türkiye'de yaşananlar...
Sanatçı kendini toplumdan so-
yutlayamaz, keyif vermek için ya-
pılmaz resım. Türkiye'de burjuva
kültürü oturmadığı ıçin tercih edi-
len, dekoratif resimler oluyor; sa-
tış nedeniyle birçok ressamımız da
ne yazık kı dekoratif resimlere yö-
neldiler. Resim adına çok üzülüyo-
rum. Bakire konusu ile ise üç yıl-
dır uğraşıyorum. Anadolu insanı-
yım, orada büyüdüm, sorunlan or-
tak yaşadık. Tema, benim geçmişi-
me, yakınlarda yaşanan basında,
medyada izledığım intihar, öldür-
me olaylanna, gelenekler nedeniy-
le küçük çocuklara yapılan baskı-
lara uzanıyor. Hep var olan sorun-
lar, ama hiçbir şey yapılmıyor. Bü-
tünün. tanık olmanın bugüne yan-
sıyan ürünleri diyebiliriz bu serı
için.
Biçim- içerik üişkisi
- Anadolu'dan kente, kadının de-
gişimini de gözkmleyebüiyoruz re-
simlerinizde. Bu anlamda sosyolo-
jik veriler de sunuyor sergi, yaşanan
değişinı üzerine.
ARAL-Birçözümleme getirme-
se de sanatçı yaşadığı dönemden
etkilenir. Kültür birikimi sonucu
oluşan bu şeyler sonucunda bir ki-
şıye de olsa mesaj verebilınm.
'Toplumsal konulan işlemek, sana-
tın ana sorunlannı çözümlemekten
uzaklaştınyor' denıyor.Tabiı ki sa-
natın, resmin kendi içinde bir de-
ğişimi var, ama ben bu değışimı te-
mayla yapabilirsem, bir yerde ba-
ozelde, Anadolu
kadınının yaşam
koşullanna ilişkin
gözlemlerini gerçek
hayattan alınmış
dramatik öykülerle
buluşturan Zehra
Aral. kadının sosyal
yaşamdaki rolünü
belirleyen töre ve
geleneklerin, bir
anlamda, kadının
yaşam hakkına
yönelik bir tehdit
oluşturduğuna dikkat
çekiyor.
şarmış sayılabilirim.
- Temada ya da tekniğinizdeki de-
ğişimin aynı vıırgu, aynı ekspressif
etkiye karşın yalınlaştığı göriilü-
yor.«
ARAL-Bu seride beliği, afişim-
de kullandığım kompozısyonu ve
başka şeyleri buldum. Kimse, 'For-
mu ararken temadan çok uzaklaş-
tm' diyemez. Eğer ıkisıni birden
başarabilirsem, başardım sayarım
kendimi. Arayış sürekli devam ede-
cek yıne de, sanatçı aynı şeylerı
tekrarlamaya başlarsa birmış de-
mektır. Bu anlamda dilimı yalın-
laştırabilmişsem.bır şeyler yapmı-
şım diyebılırim.
İce dönflk ve kapah figûrier
- Mekân, kapah ya da açık olsa da
figürün kapatılmışhğı ön planda
resminizde. tzleyiciyi rahatsız eden
bir yaklaşım değil mi bu?
ARAL - Benim eski resimlerim-
de de figürler hep ıçe dönük ve ka-
palıdır Son yaptıklanmda da izle-
yıcıye bakan, izleyicıyle gözle ile-
tişım kuran figürlerden çok, cephe-
den portreler yer alıyor. Bu biraz da
onlann, ızleyenlerin 'Biz vanz, bi-
ze karşı duyarsız olmayuı' sesleri-
nı duymasını ve sorgulamasını is-
temekten kaynaklanıyor.
(Sergi 9 Mart a kadar lş Sanat
Kibele Sanat Galerisi 'nde. Tel: 0
212 316 15 80)
Stüdyo Drama
Tiyatro
Araştirmaları
Birimi
Kültür Servisi - Stüdyo Drama
bünyesinde, 'Tiyatro' ve 'Mürik'
binmlerinin ardından, 'Stüdyo
Drama Tiyatro Araştirmaları
Birimi' (SDTA) adıyla yeni bir
birim daha kuruldu.
Prof. Dr. tsmail Ersevim'in
başkanlığında çahşmalanna
başlayan SDTA, Stüdyo
Drama'nın kurulduğu günden
beri süren kuramsal çalışmalann
bundan böyle bağımsız bir yapıya
kavuşturulmasını ve Stüdyo
Drama'nın 'tüm tiyatro
projelerini kendi kuramsal
çabşmalannm birer uygulaması
niteüğiyle' gerçekleştiren bir sanat
kurumuna dönüştürülmesini
amaçhyor. Aynca SDTA,
tiyatro sanatının günümüzde
vardığı noktalan yakalamak,
kuramsal çalışmalannı çağdaş
tiyatronun insanı ve onun
toplumsal koşullannı sahneye
'doğru' getirebilmek için çeşitli
bilim dallanndan yardım aldığı
gerçeği doğrultusunda
düzenlemek, tiyatronun
'varsaynn' ürünü bir seyirci
kitlesine değil, ancak gerçek
kimliği bilimsel yöntemlerle
irdelenmiş, araştırma ürünü bir
seyirci kitlesine seslenebildiği
takdirde işlevini yerine
getirebileceğini göz önünde
tutarak, 'seyirci dramarurgisi'
diye adlandınlan alanda
yoğunlaşmak gibi
hedefler öngörüyor.
Bir 'AraşOrma Kitaphğı'nı da
oluşturmaya başlayan SDTA, her
yıl belli sayıda bilimsel araştırma
projesini tamamlayıp
yayımlayacak. Hazırlığına
başlanan ilk proje 'Tarihsel
Getişim Sürecinde Trajik Düşünce
ve Modern Tragedya Kavramı'
başhğını taşıyor. Çahşmalan Prof.
Ersevim, Ahmet Cemal ve Onur
Bayraktar'dan oluşan bir yönetim
kurulunca yönlendirilen SDTA,
kendi bağımsız mekânına
geçtikten sonra sempozyumlar ve
workshop'lar da düzenleyecek.
Toplumsal ve bireysel düzlemlerdeki kimlik bunalımı, derinlere nüflız eden toplumsal kriz...
Topluyalanve şiddetAYŞE EMEL MESCt
Türldye ganp bir yol ayrtmına ge-
lip durmuş gibi. Sağda ve solda, aşı-
n veya ılımlı eğılimde her sıyası par-
tidekı aynşma, hareket ya da grup-
laşma içinde de hissettinyor kendi-
ni. Sorunlann çözümünde seçilecek
yollara ilişkin farklılaşma, buzdağı-
nın sadece su üstünde kalan kesimi
gıbı görünüyor. Çünkü toplumsal
a>nşma, giderek dağılma, hareketli-
lik içinde değil, durgun suda gerçek-
leştığınden dennlere, ruhlara nüfuz
ediyor, toplumsal kriz bireysel cın-
net olaylannda yansıyor, şimdilik...
Şu güzel ve kirlenmış, şu mazlum ve
zorbalaşmış yurdumuzda klasik sı-
nıflandırmalar toplumca yaşadığı-
mız parçalanmanın, bir uçurumun
üstünde ortadan kopacakmışçasına
gerili duran bedenimızdeki zıt kuv-
vetlenn tanınunı yapmaya ve iki ara-
da bır derede kalışın derinliğini kav-
ramaya yetmıyor. Toplumsal ve bi-
reysel düzlemlerdeki yoğun kimlik
bunalımı, erdemlerı görelıleştiriyor,
toplu yalanı soluduğumuz havanın
egemen unsuru haline getiriyor.
Erdemler ve korku
Görünürdeki erdemlerimizin ne
kadan korkunun, ne kadan içselleş-
tirilmiş toplumsal uzlaşmanın ürü-
nüdür? Önıeğın büyük kentlerimız-
de, toplumsal kurallann kaçta kaçı
gerçekten uygar bir yaşamın gereği
olarak benimsenmekte, kaçta kaçı
ilk toplumsal/bireysel kriz anında
çekilip ındirilecek sıntkan maskeler
olarak yüzlerde takılı durmaktadır.
Peb bu kurallann kendilen gerçek
gereksinimlerin ürünü müdür, yok-
sa yalanı örten baskı mekanizmala-
n mı olarak tasarlanmışlardır?
Ahmet Cemal'in birkaç haftadır
toplum, topluluk ve birey düzlemle-
rinde paylaşılan yalanlarla birlikte
insanın sürüleşmesine, insan ruhu-
nun çölleşmesine isyan eden yazıla-
n, uzun süredir kafamda dönüp du-
ran soru çengellerini azdırdı yenı-
den.
Başan ölçütlerinin tamamen yoz-
laştığı, gelecek perspektiflerinin yı-
tırilip her düzeyde sadece bugünün
kurtarılmaya çahşıldığı, insanlann
L. nsan denen
vadığın kamnlık
yeraltı dehltlerinde
dolanan ccmavatian
en azından hsa
erimdeyok etmek
okmaksu. görünse
de, onları en azından
toplumsal düzlemde
evcüleşûrmek bu
düzlemdeki
nedenlere karşı
mücadele etmek
tnümkün.
kendi ömürlerini aşkın bir toplum-
sal yararlılık ve düşünme kaygısıy-
la bağlannın giderek inceldiği (hat-
ta koptuğu) bır genel kültür ortamı
içinde, toplumsal ve ruhsal bütünlü-
ğü korumak gerçekten güç.
Ve böyle bır bağlamda. Istan-
bul'un uygarlıklan buluşturan,
"köprü-kent" olmaya adaylığıru na-
sıl yorumlamak gerekiyor?
Istanbul bir köprü-kent mi?
Genel manzara bır tiyatro sahne-
sını çağnştınyor bana. En gerideki
sıvalan dökülmüş duvann önünde
kınk dökük dekor parçalan; köşeye
kovalar dizılmiş dam aktığı ıçın: du-
vann üstünde ve önünde işsizliğin,
açlığın, aşağılanmamn. borcunu
ödemek ıçın borç dilenmenin yüz kı-
zartıcı resımlen ve içinde dört, beş
ayn Istanbul banndıran, onlann ara-
lanndaki köprülen bıle kuramamış
birkent...
Birden sogitadan bir fon perdesı
indiriliyor, üzeruıde çok güzel bir
köprü resmi, ışıklandınlınca gerçek
gibi duruyor (ama dikkat: Resım
olarak Boğaz Köprüsü seçilirse, Ja-
ponlann deprem uyansını; Galata
Köprüsü seçilirse, sonu gelmez ıha-
le maceralannı yanına eklemek ge-
rekecek... Bu kentin de başı köprü-
lerle hep dertte!) Sonra yine sogita-
dan ıpek örtülerle kaplanmış upu-
zua bir masa iniyor, rant ışıklan ya-
nıyor, konuklar giriyor; sohbetler,
söylevler, gülücükler, göz süzmeler,
dedikodular, atışmalar, tarhşmalar...
Böylece bır köprü-kent oluyoruz ve
tabiı çok se\iniyoruz. Geriye küçük
bir soru kalıyor sadece: 0 fon per-
desı kazara bir yırtılırsa ne yapanz?
Cinnetanlan
Dostoyevski'nin "Cinfcr" (ya da
"Ecinnffler") adlı eseri genellikle "si-
yasalroman" olarak yorumlanır ve
yazann niyetinin (en azından niyet-
lennden birinin) dönemin -kıyısın-
dan köşesinden tanık olduğu- sos-
yalıst örgütlenmelerine yönelik bır
yergi yazmak olduğu da bilinir. A-
ma bence bu romanı asıl ilgınç kılan,
toplantı, davet, vb. toplu sahnelerle,
genellikle karanlık ve çamurlu so-
kaklarda, loş odalarda, gece vaktı bir
ormanda yaşanan "iç dünya" sahne-
len arasmdaki gerilimin ritmi ve o
"iç dünyalann" kimi zaman toplu
sahnelerde de uç veren ani ve hemen
anlamlandınlamayan dışa vurumla-
ndır. 19. yüzyılın son çeyreğıne gı-
rerken tam bir yol aynmı ve kimlik
bunalımı içinde kalakalmış Dosto-
\evski Rusyasında önde kurulu
"toplu" davranışlar ve "•kurallar"
perdesıne, parçalanmış insan ruhla-
nnın hayalleri \nrmakta, bu gölge-
ler olaylar örgüsü içine kendi dans-
lannı İcatmaktadır.
•CİDkr'in her satınnda ve satır
aralannda duyumsanan şiddetin
kaynağı bu çok yönlü parçalanmış-
lık halıdır. însanlan toplu yalan
tt
yap-boz"unun parçacıklarau yer-
leştirdiklen aldahcı fon perdesinin
gerisine (yani kendi iç dünyalanna)
geçtiklerinde, parçalanmışlıklannı
onarmaya, yenilgilen zafere çe\ir-
meye, ezılnuşliklennı kendi ruhla-
nnda da bastırmaya ve en azından bu
gölgeler dansı içinde ne olduğu meç-
hul bu- "başan">ı yakalamaya uğ-
raşmaktadırlar.
Yani insan toplu yalanın kendisi
açısmdan onanlmış farklı bir versi-
yonunu ıç dünyasuıa taşımakta ve
bu da en büyük potansıyel şiddetin
köklerini oluşhırmaktadır. Tanhte-
ki genel cinnet anlan, arada kamıış-
lık ve parçalanmışlık duygulannm
toplumsal ve bireysel düzlemlerde
"rezonansageküği'' kesitlerde ken-
dini gösterir. insan denen varlığın
karanlık yeraltı dehlızlerinde dola-
nan canavarlan en azından kısa
erimde yok etmek olanaksız görün-
se de, onlan toplumsal düzlemde
evcilleştırmek, bu düzlemdeki ne-
denlere karşı mücadele etmek
mümkün. Hele günümüz Türkiye-
sı'nde bu bir zorunluluk. Çünkü ko-
caman kırmızı harflerle, "Dikkat!
PaÜayıcı Madde" yazan bir şiddet
fiçısınuı üzerinde oturuyoruz ve ge-
rilmiş tellenmızden kıvılcımlar fiş-
kmyor.
• DEVLET Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü ile taşra müdürlüklerinin
düzenleyeceği etkinliklerin biletleri. artık
internet üzerinden de satılabilecek. İlgili
yönetmelik değişikliği, Resmi Gazete'de de
yayınılandı. Buna göre internet üzerinden
satış yapacak aracı kurumlar, biletlerin
bedellerini 15 gün içinde Devlet Opera ve
Balesi'nin banka hesaplarına yatıracaklar.
• KÜLTÜR Bakanlığı, Cumhunyefin
kuruluşunun ve Lozan Antlaşmasf nın
ımzalanmasımn 80'incı, Istanbul'un fethinin
de 550'nci yıldönümü olan 2003 yılında
seslendirilmek üzere Atatürk ve Cumhunyet,
Lozan Antlaşması, Fatih Sultan Mehmet ve
Istanbul'un fethini konu alan bir 'Ulusal
Beste Yanşması' düzenledı. Kültür Bakanı
Istemihan Talay, bu yıl aynca, geçen yıl
çocuklara yönelik olarak yapılan yanşmanın
devamı niteliğınde, 15-18 yaş gençliğine
hitap edecek 'Gençlık Şarkıları' başlıklı bir
yanşma da düzenlediklerinı söyledı.
• PROFtLO Kültür Merkezi'nde Tiyatro
tstanbul tarafından sahnelenen 'Çılgın
Haftasonu', 27 Şubat-3 Mart tarihleri
arasında Kadıköy Halk Eğitim
Merkezi'nde sahnelenecek. Fransız yazar
Marc Camoletti'nin yazıp Can Kapyalı ile
Gencay Gürün'ün Türkçeleştirdiği
oyunda, Metin Serezli, Can Gürzap,
Nilgün Belgün, Şahnaz Çakıralp, Metin
Arslan ve Ebru Tekgündüz rol alıyor.
Gencay Gürün'ün yönettiği oyun, eşlerin
birbirini aldatmasını konu alıyor.
• 'ULUSLARARASI Fotoğraf-Sınema
Buluşması
1
adlı etkinlık, PPR, Istanbul Bilgi
Üniversitesi, Istanbul Fransız Kültür Merkezi
ve Fotoğrafevi işbirliği ile 26 Şubat-22 Mart
tarihleri arasında düzenleniyor. Şenlik
programında, usta Fransız fotoğrafçı ve
sinema yönetmeni Raymond Depardon'un on
filmınin yani sıra Türk sinemasında fotoğraf-
sinema ilişkisim irdeleyen fılm göstenleri,
sergi, panel ve söyleşiler yer alıyor
(212 293 50 10)
• ÇAĞDAŞ
ozan Sadık
Gürbüz, bugün
saat 20.30'da
AKM Büyük
Salon'da konser
verecek.
Gürbüz'e dev bir
orkestra
ve vokalin
eşlik edeceği
konserde, ayrıca
şiirleriyle
Mümtaz Sevinç
yer alacak.
(212 251 56 00)
• SOKAKTA yaşayan bir çocuğun hayatını
ve bayram arifesi duygulannı anlatan tek
kişilik tiyatro oyunu 'Şubatın Otuzu'
seyirciyle buluştu. Kadıköy'deki Banş Manço
Kültür Merkezi'ndeki tiyatro oyunu öncesı
bir açıklama yapan, oyunun sokak çocuklan
için çeşitli çalışmalarda bulunan yazan ve
oyuncusu Murat Çuhadar. sokak çocuklannın,
diğer çocuklann aksine bayramın
gelmesinden mutlu olmadıklannı söyledi.
Oyun, Istanbul'dan sonra Ankara, Izmır.
Diyarbakır, Malatya ve Kocaeli'nde de
sahnelenecek.
• FRANSIZ mizah dergisi Charlie Hebdo
ve Türk mizah dergisi Leman'ın
karikatüristleri, ortak bir sayı çıkarmak
için 28 Şubat'ta tstanbul'da bir araya
gelecekler. Sinema ve tiyatro sanatçısı
Ilhan Arkan'ın girişimiyle düzenlenecek
etkinliklerde, Fransız ve Türk çizerler,
Lenıan Kültür Binası'nda halka açık bir
sohbet toplantısı düzenleyecekler. Türk ve
Fransız çizerler birlikte çalışarak iki ülke
mizahı, dünyaya bakışları, küreselleşme
karşısında ortak muhalif tavırları
konusunda görüş alışverişinde
bulunacaklar.
• ZÜLFÜ Livaneli'nm 17 Ocak'ta, Patakis
Yayınevi'nce Yunanlı okuyuculara sunulan
'Bir tnsan, Bir Kedi, Bir Ölüm' adlı kitabı,
Atina'da en çok satan kitaplar
listesine girdi.
Yunan özel Flash radyosu, Livaneli'nin
kitabının 4-9 Şubat tarihleri arasında, en çok
satılan kitaplar listesinin 3. sırasında
olduğunu duyıu"du.
•DEVLET sanatçısı Ayhan Baran'ın 50.
sanat yılı, 9 Mart'ta düzenlenecek bir
konserle kutlanacak. Ege Üniversitesi ve
Devlet Opera ve Balesi işbirliğiyle Baran'ın
onuruna verilecek konser, tzmir Atatürk
Kültür Merkezi Yunus Emre Salonu'nda
gerçekleştirilecek. Şef Fahrettin
Kerimov'un yöneteceği konserde
Baran'a Burcu Uyar eşlik edecek.
•KÜLTÜR Bakanlığı, Pierre Loti'nin
doğumunun 150. yıldönümü dolayısıyla
hazırlanan 'Büyük Dost Pierre Loti'ye
Mektuplar" adlı kitabı satışa sundu. Kültür
Bakanı Istemihan Talay, Loti'nin Osmanlı
Imparatorluğu ve Türk halkıyla ilgili olarak
yazdığı 525 mekrubun tıpkıbasımlanna ve
Türkçe çevirilerine yer verilen kitabın
gazeteci-yazar-tarihçı Orhan Koloğlu
tarafından hazırlandığını belirtti.
BUGUN
• ÇUBUKLU HAYAL K\HVTSİ'nde Nescafe
3'ü 1 Arada Konserleri kapsamında saat 14.00'te
Ash'nın konseri dınlenebilır. (212275 49 49)
• NAZIM KLTTÜREVİ'nde saat 18.30'da M.
Antonioni'nin yönettiği 'Serüven' adlı filmin
gösterimi yer alıyor. (212 245 04 81)