23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 ŞUBAT 2002 ÇARŞAMBA HABERLER Sezer'den Alevitere destek • ANKARA (ANKA) - Cumhurbaşkaru Ahmet Necdet Sezer'in, Anayasa Mahkemesi üyesiyken 1995 yılında görüşülen bir davada, bugün Alevilere destek olabüecek bir yorumla, anayasaya aykın olduğu gerekçesiyle nüfus cüzdanlanndaki 'dın' bölümünün çıkartılması yönünde oy kullandığı saptandı. Sezer, savaş ve olağanüstü hallerde dahi kimsenin dinini açıklamak zorunda bırakılamayacağını bildirdi. Keskin hakkmda bir dava daha • tstanbul Haber Servisi -IstanbulDGM Cumhuriyet Savcısı Kadir Nazmi Yelkenci, 'Kadına Yönelik Şiddet' konulu panelde yaptığı konuşmada bölücülük propagandası yaptığı iddiasıyla ÎHD tstanbul Şube Başkanı Avukat Eren Keskin hakkında dava açtı. Son davayla birlikte Keskin hakkında açılan davalann sayısi 80'e ulaştı. Keskin hakkındaki davanın ilk duruşması 11 Nisan'da Istanbul 1 No'lu DGM'de görülecek. kıruluş yıklönümü • AMCARA (Cumhuriyet Bürosu) - Halkevleri Genel Başkanı Rıza Ilıman, halkevlerinin kapanmasının, Türk kültür ve sosyal tarihinde bir kara leke olduğunu befirtti. Halkevlerinin 70. kuruluş yıldönümü nedeniyle mesaj yayımlayan Ilıman. 19 Şubat 1932'dekurulan halkevlerinin, bilimde, sanatta, kültürde ve çağdaşlık yolunda önemli atıhmlar yaptığını belirtti. PKK şantajma dava açıldı • ANKARA (AA)- Ankara Cumhuriyet Başsavcıhğı, terör örgütü PKK'nin adını kıülanarak Ankara Hilton Oteli'nin müdürü Serhan Dora'dan tehditle para isteyen polis memuru Yılmaz Murat ve arkadaşı Sadettin Çapan hakkında dava açtı. Iddianamede, polis memuru Yılmaz Murat hakkında "yağmaya eksik teşebbüs" suçundan 20 yıla kadar, Sadettin Çapan hakkında da "yağmaya eksik teşebbüse işrirak ve özel belgede sahtecilik" suçlanndan 13 yıla kadar ağır hapis cezası talep edildi. Alevi ve Bektaşi kuruluşlannın demek kapatmaya tepkileri sürüyor: Diyanet 'fetva' verditstanbul Haber Servisi - Alevi ve Bektaşi Kuruluşları Birliği Kültür Der- neği'nin adındaki "Alevi" sözcüğü ne- deniyle kapatılması karanna tepkiler artarak sürüyor. Alevi kuruluşlan, der- neğin kapatılması karannın Diyanet tş- leri Başkanlığrnın fetvası sonucu ve- rildiğini savunarak, Alevilerin azınlık olmadığını belirttiler. Basel ve Çevresi Alevi-Bektaşi Kül- tür Birliği adına açıklama yapan eski îsviçre Alevi Birlikleri Federasyonu Genel Başkanı Hulusi Yıldız, Alevile- rin inanç ve kültürlerini yaşatmak adı- na örgütlendiğini vurguladı. Anaya- AB'den Türkiye'ye mesaj: sanın 24. maddesinde yer alan "Her- kes viedan, dini inanç ve kanaat hiir- riyetine sahiptir" ıbaresinin, Diyanet îşleri'ne bağlı görevlilerin hutbelen ve fetvalan sonucu çiğnendığıni ifa- de eden Yıldız, "Hakkımızda ileri sü- rükn 'bölücülük' iddialanm şiddeüe kmıyoruz" dedi. Isteklerinin "işleyen bir demokra- si" olduğunu kaydeden Yıldız, "Kesi- len vergüerirnizin Diyanet'e değil, esir- geme kurumlanna, eğitim amaçh ku- rumlara verilmesini talep ediyoruz. Her inancın korunması. kendi kendi- ni fînanse etmesi, Diyanet Işleri'nin devletin yönericihğinden derhal vaz- geçmesini istiyoruz'1 dedi. Avrupa'da ör- gütlenen Alevi kurumlannın, yaşanan olaylan Avrupa Insan Haklan Mahke- mesı'ne taşıyacağını belırten Yıldız, şöyledevametti: "Maraş, Çonım, Sı- vas ve Gazi'de Alevi katiiamlarını tez- gâhlayan. ka tiIJerin avukadığını yapan gerici yobazlar bölücüdür. Cumhuri- yeti ortaçağ karanbğma gömüp, şeri- at devletini kurmak isteyen, başörtü- sfinü siyasi amaçlanna alet edip okul- larda olay çıkaranlar bölücüdür" Alevi-Bektaşı Kültür Enstırusü'nden yapılan açıklamada da kapatılma ka- ranyla Alevilerin yok sayıldığı vur- gulanarak Diyanet Işleri Başkanlı- ğı 'nın Alevilen asimile etmeye çalış- tığı kaydedildi. Açıklamada. "Devlet taranndan inanılmaz olanaklaria do- naülmış Diyanet Işleri Başkanhğı var- ken ve tarikat şeyleri devlet katmda iti- bar görürken, devletin rüm inançlara eşit mesafede olduğunu söyiemek müm- kîin değUdir" denildi. Anadolu fnanç Önderleri Derneği Başkanı Hıdır Bulut Dede ise Alevi- lığin felsefe ve yaşam bıçimi olduğu- nu belirterek Alevilerin din, dil, ırk aynmı yapmadığını ifade etti. Ankara, Fogg'un güvenliğini sağlamalıBRLIKSEL (AA) - Av- rupa Bırlığı (AB) Komis- yonu sözcüleri, dün yapı- lan günlük olağan basın toplantısında bir açıkla- ma yaparak Türkiye'dekı AB Temsilciliği'nin ve personelinin "fizikiveüe- tişim güvenliginin sağlan- masmıistediklerini'' söy- ledıler. AB Komisyonu Sözcü- sü Jonathan Faull. hiçbir soru olmadan yapOğı açık- lamaya, "Türkhe'dekigö- revnlerimiznı çevresinde olup bitenleri yorumla- mak istiyonım'' diyerek başladı. AB Temsilcisi Fogg'un elektronik posta mesajlannın ele geçiril- mesim eleştiren sözcü, AB Komisyonu'nun genişle- meden sorumlu üyesi Gfinter Verheugen'ın dün sabah, Türkiye'nin AB Daimi Temsilcisi Büyü- kelçi Nihat Akyol ıle bir araya geldiğinı bildirdi. "Bu,Türkyetküikre ik«> len 4 söztü notfleKomis- yon ve AB Dönem Baş- kanhğı'nm Ankara nez- dindeki daha önceki giri- şimlerinin devamMnr" di- yen Faull, Verheugen'uı Mesut Yılmaz: bu konuyu Dışışleri Baka- nı Ismafl Cem ile de gö- rüstüğünü, "gereğinde, AB Komisyonu Başkanı Ro- mano Prodrnin Başbakan Bülent Ecevitflekonuşa- cağuu" söyledi. "Tûrld- ye'den, bu ülkedeld per- sonelimizinfizikigüvenli- ğinive haberteşmegüven- liğinin sağlanmasını isti- yoruz" diyen sözcü, "ge- rektiği takdirde, delegas- yonumuzunveTürkiyelde- ki personetimizin güvenb- ğbıi bizzat sağlamak için her türlfl önlemi alacagB* diye konuştu. Verheugen'ın sözcüsü Jean-Christophe Fiori de bir ekleme yaparak "Tûrk makamlanndan sadece dekgasyorannuaıngüven- Kğinin sağtanmasnu iste- mekle kafanıyoruz, ekkt- ronik posta mesajlannm yayımlanmasını adü yol- lardan önJemesini de isti- yoruz" dedi. AB Komisyonu kulis- lerinde, dün sabahki gö- rüşmede Türk Büyükel- çi'nin Verheugen'a, "Fogg'un geri çekflmesi- nin yararh olacağı mesajı verdiği" iddia ediliyor. 'Fogg sınır dışı edilsin' e-postalar AB'den sızmış olabilir lstanbul Tabip Odas, 68'liler Birtigi Vakfı ve Jeofîzik Mühendisleri Odası tstanbul Şubesi'nin de aralannda bulunduğu çok sayıda shil tophım kuruluşu Avrupa Birliği (AB) Türkiye temsikisi Karen Fogg'un sınır dıp edihnesüü istedL Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGQ Lokaü'nde düzenlenen ortak basın toplantısında STK'ler adına konuşan Cumhuriyet Kadmlan Derneği tstanbul Şubesi Sekreteri avukat Ayşegül Şahin, Karen Fogg'un Türkiye akyhinde yılacı faahyederde buhınduğunu betirttL Fogg'un yaztşmalannda Cumhurbaşkanı'na hakaret ettiğini savunan Şahin şöyie konuştu: "E-posta yazışmalan Fogg'un yıkıa faaByetlerinde bazı siyasetçL, bûrokrat ve gazetecilerie işbuüği içinde olduğunu gösterdL Uhısal birngunizi ve bağımsızhğımrzı ayakiar altına almaya çanşan Fogg ve işbuükçiler amaçlanna ulaşanıay acaktır. Cumhuriyet savcdan, Fogg'un yazışnudannda adı geçen kişiler hakkında derhal soruşturma açmabdır." tstanbul Barosu Once Üke Çağdaş AvukarJar Grubu Dönem Sözcüsü Aydın Şahin de bu yaoşmalann yayimlanmasmın suç ohnatbğûu ifade ederek "Bağunsız bir ülkede yaşama hakkı bütün haklardan önce gehnektedir" diye konuştu. ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Başbakan Yardımcısı MesutYümaz, AB Temsilcisi Fogg'un e-postalannın AB içen- sinden sızdırılmış olabi- leceğini söyledi. Yılmaz. "Bunu yapanlar, Türkiye- AB fljşldlerini sabote et- mekistiyor"dedı Yılmaz, CNN-Türk'te yayımlanan Manşet prog- ramında sorulan yanıtlar- ken konuya ilişkın yargı sürecini ancak Adalet Ba- kanlığı'nın başlatabilece- ğini, yayınlan da yargının durdurabileceğini anım- satarak: "Biz AB Komis- yonu'nun genişlemeden sorumhıüyesl Günter Ver- heugenflede bu konuyu görüştük. Bu yazışmaia- rm basın yoluyla kamu- oyuna aktanhnasL bunla- rm mudakayasadışıyoDar- dan temin edikügi anla- mına gelmiyor. Bunlar AB'den de sızmış olabflir. Nereden temin edflcügi be- Hrsizolduğu için bu konu- dayapacagBmzbirşeyvok. Eğeriddia edfldiğigibibn yazışmalar devletin bir bi- riminden intikaJ eftiyse, bu Türkdevietinin bir ayı- bıdır ve bir suçtur. Bu su- çun devamnan önlenmesi devletin görevidir. AB de tepldsinde hakhdır" dedi. Dışişleri Bakanhğı: îddialar ciddiyetten uzak ve gerçek dışı tPttenBakan Cem 'esuç duyurusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - îşçi Partisi (tP) Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalcm. Dışişleri Bakanı tsmail Cem ve bazı bakanlık bürokratlan hakkında, AB Türkiye Temsilcisi Karen Fogg ile gizli bilgi alışverişinde bulunduklan iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyunısunda bulundu. Dışişleri Bakanhğı'ndan yapılan açıklamada "tddialar ciddiyetten uzak ve tümüyle gerçek dışMhr" denildi. tP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın, savcıhğa dün verdiği dilekçede, AB Türkiye Temsilcisi Fogg'un 24 Ağustos 2000"de Brüksel'e gönderdiği elektronik postada, bir Dışişleri yetkilisine, "teamül dışı" notlar gönderdığini anlattığını öne sürdü. IP dilekçesinde, Fogg'un "Türkiye hakkında hazuîayacaklan raporlar konusunda Dışişleri Bakanhğı'ndan yeterti bilgi alamayınca işe yarar bilgi elde etmek için gizli hareket etmek zorunda kaktağmı söylediği'' öne sürüldü. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Rıdvan Akar, bizim mesleğın ye- tenekli ısimlerinden. Bize göre genç kuşak gazetecilerden sayılır. "Varlık Vergisi" ve "lstanbul"un Son Sür- günleri" başlıklı araştırma kitaplan, unutulup giden bir dönemi gözler önüne seren çalışmalar. Özellikle "Is- tanbul'un Son Sürgünleri" kitabı, 1964 yılında bir gecede Türkıye'yi terk etmeleri istenen Rumlann acık- lı öyküsünü belgeleriyle ortaya ko- yar. Çokyakın birtarih olmasınarağ- men az bilinen bir sürgündür bu. Rıdvan başarılı bir televizyoncu. 32. Gün'de yaptığı çalışmaların bir- çoğu birer belgesel değerinde. Rıd- van, bu işleri yaparken, gazetecilik için oradan oraya koştururken bir de ro- man yazdığını söylüyordu. Sonunda bu roman ortaya çıktı ve yayımlandı. Severek ve hızla okudum. Rıdvan beklendiği gibi siyasi bir kitap yazmış- tı. Bırcinayetinpeşınedüşmüşvebir polisiye lezzeti içinde hikâyeyi kurgu- larnıştı. Polisiye tarzındayazıldığı için, Bir Irkçının İhaneti merak romanın sonuna kadar ayak- ta kalıyor. Romanın ilginç yönlerinden birisi de baş kahramanının gazeteci olması. Gazeteci, bir hafiye merakıy- la 1944'lerden kalma olduğu anlaşı- lan ırkçılar arası bir hesaplaşmanın yol açtığı cinayetı araştınyor. Bu araştır- ma, okuyucuyu Ikınci Dünya Savaşı Türkiye'sine götürüyor. Ikincı Dünya Savaşı'ndaki ırkçı-fa- şist anlayışın kafatası ölçtüğünü bi- lirdik. Roman, bunu belgeleriyle, bi- rinci elden tanıklıklaria gözler önüne seriyor. Romanda adı geçen ve ger- çek hayatta var olan ırkçılar, ellerin- de soy ağaçları, bırbirlerine Türk ol- duklarını kanıtlamaya çalışıyorlar. Bunların hepsi de o dönemin belge- leri içinde, yazılarda yer alıyor. • • • Romanın dramatık kurgusunu güç- lendiren önemli olgulardan binsi de gazeteci Ferit ile Rum kızı Eleni ara- sındaki aşk ve o dönemde Yunan uy- ruklu Rumların başına gelenler. "Va- tandaş Türkçe Konuş" kampanyala- n nedeniyle tutuklanan azınlık yurt- taşlann çektikleri, tartaklanan ınsan- lann acıları, bir tarihsel gerçekliğe dıkkat çekiyor. 1964 yılında Kıbrıs bunalımı Istanbul'daki Rumlann ha- yatını altüst ediyor. Lozan Antlaşma- sı sırasındaTürkiye'de yaşayan Rum- lann bir kısmı Yunan uyruğunu seçi- yor, bir kısmı Türk uyruğunda kalı- yor. Bunlar arasında bir ayrım yapı- lamayacağı da o zaman garanti altı- na alınıyor. Ancak Kıbns bunalımı her şeyi de- ğiştiriyor Yunan uyruklu Rumlar bir gecede mallarını mülklerini Türki- ye'de bıraktınlarak sınır dışı ediliyor- lar. Aileler parçalanıyor ya da aralann- da Yunan uyruklu olan Rum aileler par- çalanmamak için topluca Türkiye'yi terk etmek zorunda kahyorlar. Akıcı bir dille yazılan "Bir Irkçının İhaneti" Doğan Kitap'tan çıktı. Keyif- le okuyacağınıza inanıyorum. ••• Ayla Selek'in ölümü... Ayla Selek'in ölüm haberini aldı- ğımda Istanbul'da değildim. 0nun yıllarca ne buyük acılar çektığinin ta- nığıyım. Avukat Alp Selek'in eşi, Pı- nar Selek'in annesiydi. TİP Izmir mil- letvekili Cemal Hakkı Selek'in de gelini. Bunun ne anlama geldiğinı tah- min edebilirsiniz. TlP'ın gördüğü bü- tün baskılar Selek aılesine yansıdı. Alp Selek tutuklandı, tutuksuz oldu- ğu zaman ise arkadaşlarının davala- rının peşinde koştu. Ardından kızı Pı- nar'ın başına gelenlen göğüslemeye çalıştı Ayla Selek. Duyarlı bırinsandı. Pınarcezaevin- deyken, Ayla Hanım'la telefonla dert- leşirdik. Yüreğınin ne kadar yandığı- nı biliyorum. Pınar'la ilgili çtkan herya- lan yanhş haber onun yüreğini hop- latırdı. Bu kadar acıya kim dayana- bilirdi ki? Ayla Selek henüz 64 yaşın- daydı. Bu 64 yıllık yaşamın 40 yıla yakın bir dönemi karakol ve hapisha- ne kapılarında geçmişti. Son dönemde kalbinın teklediğini duyuyorduk. Artık eczacılık mesleği- ni de yürütemeyecek kadar hastalan- mıştı. Ayla Selek'in cenazesine de katılamadım. Onun gerçekte bir cına- yete kurban gittiğini düşünüyorum. Acımasızhktan, muhalif olana göz açtırmamaktan beslenen çok ağır bir yük binmişti omuzlanna. En son 19 Aralık cezaevi operasyonuna tanık oldu. Kızının hayatta kalıp kalmadı- ğını günlerce öğrenemedi. Ayla Se- lek'ı öldürdüler. Alp, Pınar ve Seyda Selek'e başsağlığı diliyorum. Acıla- rı hepimizin ortak acısı. GLOBALPOLÎTIKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU 'Radikal Menkez' Buhar Olurken Avrupa'da muhafazakâr partiler yeniden toparian- maya, toplumsal tabanlannı güçlendirmeye başladı- lar. Buna karşılık, hem işçi hareketınde hem de ge- nel olarak küreselleşme ve savaş karşıtı harekette bir yükselme var. Blair ve Schröder beyefendilerın pek sevdiği "radikal merkez" ise hızla buharlaşıyor. Muhafazakârlann dönüşü Ispanya'dan Iskandinavya'ya kadar muhafazakâr partiler, "sosyal demokrat" partilerin hükümetlerini bi- rer birer devirerek iktıdara geliyorlar. 2000 başında Avusturya'da neo-faşist Özgürlük Partisi ni de içe- ren bir muhafazakâr koalisyon iktıdar oldu. Aynı yıl Ispanya'da, Aznar'ın muhafazakâr (neo-liberal) Halk Partisi, genel seçimlerde Sosyalist Parti'yi hezime- te uğratarak iktidarda kaldı. 2001 yılında. bir başka muhafazakâr ve neo-faşist partiler koalisyonu Ital- ya'da Berlusconi'nın önderliğınde iktidara geldi. Er- tesi yıl, bu kez Norveç'te merkez sağ bir koalisyon, yabancı düşmanı Carl Hagen'ın lleıieme Partisi'nin desteğiyle İşçi Partisi hükumetini devırdi. 2001 yılı- nın sonunda Danimarka da bir sağ partiler koalis- yonu iktidara geldi. Aşırı sağcı ve ırkçı Danimarka Halkının Partisi seçimlerde üçüncü sıraya yükseldi. Bu yıl Almanya ve Fransa'da başkanlık seçimle- ri var. Almanyada muhfazakâr partiler koalisyonunun yabancı düşmanı bıradayı var: Stroiber Stroiber'in koalisyonu kamuoyu yoklamalannda haJen Schröder'in koalisyonuna göre yüzde 5 onde görünüyor. Fransa'da Jacques Chirac, sosyalist Jospin'i zorlayacak gibi görünüyor. Chirac'ın yeniden seçilmesi halinde, sa- ğın kazanacağı momentum belediye ve meclis se- çimlerinde bir zafere dönüşebilir. Bu arada neo-fa- şist aday Le Pen'in "reytıngı"yeniden artıyor. III. Yol denince akla öncelikle Ingiltere ve Tony Bla- ir gelir. Blair geçen sene ikinci kez seçimleri kazandı ama bunda kendi popülaritesınden daha çok, Mu- hafazakâr Partı'nin dağınıklığı büyük rol oynadı. Se- çimlerden bu yana dinrneyen skandallann gözler önü- ne serdiği hükümet-büyük sermaye ilişkileri, Blair'i des- tekleyen köşe yazarlannın bile tepkisini çekmeye başlamıştı. Pazar günü The Indepertdent'ten Ste- ve Richards, "Blair'in büyük şırketlerie aşkı kontrol- den çıkıyor mu" diye sorarken, The Observer'den Andrevv Rawndstey'nin köşesinin başlığı 'Blair'in Yol- suzluklan" idi. Bir zamanlar Blair'i destekleyen bır- çokyazar,"///. yb/"un artık anlamının kalmadığını, ge- leneksel politikalara geri dönülmesı gerektiğini savu- nuyorlar. Bu sırada sendikalarda yenı, mücadeleci bir ruhun canlanması, önemli sendikaların başına genç, sosyalist eğilimli, militan yöneticilerin gelmeye baş- laması İşçi Partisi lıderliğınde huzursuzluk yaratıyor. Muhafazakâr Parti'yse nihayet ciddiye alınabilecek bir lider etrafında toparlanmaya başladı. Iç ve dış nedenler Muhafazakâr partilerin canlanmaya başlamasının arkasında iki etken var. Birincisi, geçen dönemde Blair, Schröder, diğer sosyal demokrat partiler, seç- mene verdikleri sözlen, ekonomik koşullar henüz uy- gunken yerine getiremediler. Hepsi birer neo-liberal muhafazakâr parti gibi davranarak, iş çevrelerininta- leplerine öncelik verdiler. Ingiltere örneğinde olduğu gibi de ış çevrelerine verdikleri destekler ve karşılı- ğında aidıkları bağışlar normal siyasi ilişkilerin sınır- larını aşmaya, bir "eş dost" kapitalizmıne dönüşme- ye başladı. Ekonomik durgunluk gelip kapıya daya- nınca işsizlik artmaya başladı; yabancı düşmanlığı güç- leniyor. Bu konuda programlan "sağlam" muhafaza- kâr partilere ilgi yeniden artıyor. Sosyal demokrat partiler de bu trene atlamaya çalışıyorlar. Ömeğin, In- giltere'de içişleri bakanı, vatandaş adaylannaıngiliz- ce ve vatandaşlık sınavı getirecegini, kimi etnik grup- ların artık kendi ülkelerinden gelin getirmeleri gele- rteğine son vermeleri gerektiğini açıklıyor. Böyleceya- bancılara karşı önyargılan güçlenmeye devam edi- yor. Muhafazakâr partilerin güçtenmesine katkıda bu- lunan bir diğer gelişme de Avrupa Birliği sürecı. Bu- nun ulusal ekonomi politjkaianna getirdiğilstikrar Pak- tı gibi kısıtlamalar, işsizlik arttıkça, muhafazakâr par- tilerin kolaylıkla faydalanabileceği, milliyetçi duyarlı- lıklar, etnik önyargılar güçlü bir hoşnutsuzluk alanı ya- ratıyor. Nihayet, 11 Eylül'den sonra başlayan süreç içinde yükselen "medeniyetler savaşı" söylemi ve paranoyak ortam, Avrupa seçmeninde hem yaban- cı düşmanlığını daha da körükledi hem de güvenlik şorunlannı öne çıkardı. Böylece yabancılar ve güven- lik konulannda özellikle duyarlı kesimler, bu konula- rın uzmanı muhafazakâr partilere geri dönerken "ra- dikal merkez" de giderek buhar oluyor. özetle, III. Yol stratejisi, hükümete geldi, uygulan- dı. Uygulamaları muhafazakâr partilerin uygulama- lanndan farklı olmadı; genış halk kitlelerinın değil, sı- nırlı sayıdaki, uluslararası dev şirketin ekmeğine yağ sürdü. Şimdi III. Yol partilerinin tabanında bir düş kı- nklığı söz konusu. Desteklerini muhafazakâr partiler- den geçici olarak III. Yol'a kaydırmış olan tabakalar ait oldukları yere geri dönüyoriar. Bu tabakalan çek- mek için geleneksel işçi sınıfı tabanını, sendikal iliş- kiterini feda etmiş olan III. Yol'un, ömeğin ingiltere'de, ekonomik koşulların da etkisiyle sınrf çelişkilerinin keskinleşmeye, militan, ekonomik ve siyasi, ulusal ve uluslararası soıtınlar arasında bağ kurmayı beceren (hem neo-liberalizme hem savaşa karşı) bir kesimin sendikalarda liderliğe yükselmeye başladığı koşullar- da giderek aitının boşaldığı görülüyor. III. Yol büyük zaman ve enerji kaybına neden olmakla kalmadı, mu- hafazakâr partilerin, hem de savaş rüzgârlannın es- tiği, özgürfüklerin kısrtlanmaya başlandığı bir ortam- da güçlenmelerine zemin hazıriadı. Sol bu deneyim- den bir şeyler öğrendi mi acaba? TÜRK ŞtLAHLI KUVVETLERİ'Nt GUÇLENDtRME VAKFI KURBAN BAVRAAİINIZI EN t\1 DtLEKLERLE KUTLAR SAĞLIK VE MLTLLLUKLAR DİLER. DAHA GÜÇLÜ BİR ORDU İÇÎN VAKIF; HER TÜRLÜ MENKUL, GAYRİMENKUL VT NAKİT BAĞIŞLARINIZI KABUL EDER. VAKFIN BANKA BAĞIŞ HESAP NLMARALARI YURT tÇt TÜRK LİRASI T.C Zıraat Baakası Gü%ene\ler Ankara Şubesi 310838 numaralı hesap T tş Bankası GüvenevleAnkara Şubesi 194808 numaralı hesap Vakıflar Bankası Kavaklıdere Ankara Şubesi 2028491 numaralı hesap YURT İÇİ - YURT DIŞI AMERİKAN DOLARI TC Zıraat Bankası Gu\enev ler Ankara Şubesi 310865 numaralı hesap T Iş Bankası Güvene\ler Ankara Şubesi 359496 numaralı hesap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle