10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15ŞUBAT2002CUMA HABERLER DUTVYADA BUGUN ALt SİRMEN Tayyip Erdoğan Hiç Değişmemiş, Değişmez de Ortaçağda Avrupa'daki kral adayları, karlı dağları aşıp papaya yüz sürerlerdi, iktidar yol- larını açrnak için. Çağımızda, iktidar adayları Atlantik'i aşarak ürtraliberal küreselleşrnenin ABD'de mukim pis- koposlarına yüz sürüyorlar, yollarını açabilmek için. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, çağın iktidar adaylığı farizasını yerine getirdik- ten sonra, basının önüne aynntılı birşekilde Ha- berTürk'te çıktı. Çok kişi merak ediyordu Recep Tayyip Bey'in değişip değişmediğini, benim de aralannda bu- lunduğum kimileri de meraklarını daha çok T. Erdoğan'ın politikasının finansal kaynağına odak- landırmışlardı. Türkiye'deki gerçek bir demokrasi olmadığı için, siyasal partilerin finansal dayanaklarının şeffaflığı da söz konusu değildir ve bu yüzden bu meşru merakın giderilmesi, kimin nereden mali destek bulduğunun bilinmesi, bilinse bile ispat edilebilmesi mümkün değildir. Gelelim ilk konuya... Recep Tayyip Erdoğan değişti mi? AKP Genel Başkanı, partisinin öncekilerden daha değişik bir görüntüye sahip olmasını isti- yor. Burası kesin. Ama o aynı zamanda, kendi gerçek çekirdek tabanının eski söylemlerinin peşinde olduğunu biliyor ve bunu kaybetmek istemiyor. Onun istediği; hem çekirdek tabanı elden ka- çırmamak hem de hoşnutsuzluğun savurduğu geniş topluluklann mümkün olduğu kadar ço- ğunu kendi partisi çevresinde toplamak. ••• Tayyip Bey, şimdi tabanına değişmediğinin mesajını vermek üzere alkol yasağını attı orta- ya Iktidara geldiği zaman alkolü yasaklayacağı- nt söyledi, sonra da bunu kamuya ait yerlerte sınırlayarak tavzih etti. Mantığı da şu: "Ben bunu öne sürerim, oy- lann çoğunluğunu alırsam iktidara gelip uygu- lanm." Işte size Tayyip Bey'in değişmediğinin kanı- tı. O yüzde 51 'e sahip olanın, öbür yüzde 49'a her istediğini yaptırabileceğini düşünüyor. De- mokrasi görüşü bu. Hatta iktidar partisindeyken oylann yalnızca yüzde 22'sine sahip olduğu halde, öbür yüzde 78'e istediklerini yaptırmaya kalkışmışlar ve sonlannın ne olduğunu da görmüşlerdi. Tayyip Erdoğan'ın içki içilmesiniyasaklayaca- ğı kamu mahalleri içinde bu kez orduevleri de yer alıyormuş. Ne dersiniz? • • • Neyse bırakalım bu kuru gürüttüye kulak ver- meyi de bir değişim öyküsüyle bitirelim yazıyı. Sovyetler Birliği döneminde, Polonyalı Pollak ile Rus Ivan sınırda yan yana tarlalarını süruyor- larmış. Pollak, buyurgan Ivan'a çekine çekine soımuş: - Ivan Dayı, sosyalizm iyi, biliyorum da, şu di- yalektiği anlayamıyorum. Ivan bilgiç bir tavırla "Anlatayım" demiş, pi- posunu doldurup başlamış: - Bak, sen şimdi tarianı sürüyorsun, sonra yaşlanacaksın, sonra hastalanacaksın, günün birinde de öleceksin... - Heyhat, kader, demiş Pollak. Ivan sürdürmüş: - Sonra ben seni gömeceğim. Ironi dolu bir hınçla, "Gömersin, gömersin Ivan Dayı" demiş Pollak. Ivan aldırmadan sürdürmüş: - Sonra mezarının üzerinde otlar bitecek, bir inek gelip o otlan yiyecek... - Eeee, demiş Pollak. - Eeesi, sonra inek şu yolu pisleyecek, ben de o pisliğe bakıp "Hayret, amma değişmişsin Pollak" diyeceğim. Işte diyalektik budur... Kızdığını belli etmemiş Pollak, - Anladım galiba, ben de bir daha anlatayım mı Ivan Dayı, demiş. Başını sallamış Ivan. Pollak anlatmaya koyulmuş, her aşamada Ivan Dayı'dan bir "aferin" alıyormuş. öyküyü bağlamış Pollak: - Sonra seni mezara koyacağız Ivan Dayı, mezannın üstünde otlar bitecek, inek gelip on- lan yiyecek, sonra şu yolun ortasına pisleyecek ve ben de pisliğe bakıp "Hayret, Ivan Dayı val- lahi hiç değişmemişsin" diyeceğim. Hikmet ÇETİNKAYA İRTİCANIN KARA YÜZÜ *Jüm G ü n i z i Y a y ı n c ı l ı k Tel: 0212-512 42 19 FakS: 512 11 72 Verheugen, Türkiye'den ölüm cezasının kaldırılması ve eğitim hakkı konulannda reform istedi AB'ye gkmenin2koşuluANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen, Türkiye'nin üyelik müzakerelerine ba^lamak için siyasi kriterleri mutla- ka yerine getirmesi gerektiğini bil- dirdi. Türk Ceza Yasası'nın (TCY) 312. ve 159. maddelerinde yapılan değişiklikJeri yeterli olmasa da olum- lu bulduklarını kaydeden Verheugen, "Türkiye'den beklediğimiz bir sonra- ki adım. Ölüm cezası veeğitim gibi he- nüz başlanmayan anayasal değişikfik- leregecflmesT dedı. Verheugen, Tür- kiye'nin taahhütlerinı yerine getir- mesi durumunda, üyelik müzakere- lerinin başlatılması konusunda ken- dilerinden kaynaklanacak bir gecik- me olmayacağı mesajını verdi. AB sürecinde gerçekleştirilmesi gereken reformJar ve uyum çalışma- lannı incelemek üzere Türkiye'ye ge- len Verheugen, Ankara'dan kısa va- deli öncelikler için elini çabuk tut- masını istedi. AB'den sorumlu Baş- bakan Yardnncısı Mesut Yılmaz ile Verheugen'ın görüşmelennin ardın- dan AB yardımlannın Türkiye'den yönetünine üişkin iki belgeye imza at- tılar. Buna göre Türkiye. AB "nin ma- li yardımlannın yönetilmesi amacıy- la bir fon kuracak. AB programlan çer- çevesinde Türkiye'de açılacak olan ihaleler için bir merkezi finans ve ihale birimi de oluşturulacak. 'Sorunlar aşılryor' Başbakan Bülent Ecevif Verhe- ugen'ı kabulünde kendisine hükü- metteki uyumun sorulması üzenne. "Koalisyon hükümetinde dönem dö- nem sorunlann yaşandığııu, ancak bu sorunlann aşılarak, koaiisyonun uyum içinde çahşmasuu yürüttüğünü" kay- detti. Verheugen, anayasa değişiklik- lerinin takdirle karşılandığını, ancak bunlann uygulanmasının da önemli olduğunu belirterek. bunu yakından izleyeceklerinin altını çizdi. Bahçefi'den destek Verheugea MHP lideri DevletBah- çeH ile görüşmesinde partinın AB'ye nasıl baktığını sordu. Bahçeli"nin de yanıt olarak, "Biz Ulusal Program çerçevesinde yükümlülüklerimizi so- nıuıa kadar yerine getirmeye hazmz. Bugüne kadar anlan adnnlarbize rağ- men olmamışür. Ancak bizim de ba- a hassasrvetlerimiz var. Hâlâ terör tehdkü ile karşı karşryayız \e bazı mih- raklar AB'yi siyasaJlaşma hedefleri için araç olarak kullanıy or. Bu hassas çEgrvisiflndegörmenizgerekhor''ya- nıtını verdı. Verheugen'ın Dışışleri Bakaru İsma- il Cem ile görüşmesinde de, Türki- ye'nin 2002 yılı sonunda müzakere- lere başlama hedefı üzerinde duruldu. Verheugea "topun Türkiye'de oldn- ğunu" \urgularken, müzakerelere baş- lamanın Ankara'nın sağlayacağı iler- lemeye bagh olduğunu, kendilerinin bunukolaylaştrmak için ellerinden ge- leni yapacaklannı söyledi. Verhe- ugen'ın verdiği mesajlar şöyle: AB süred bir yanş değil: TCY'nin 312 ve 159. maddelerindeki değişik- likleri yeterli olmasa da olumlu bu- luyoruz. Bu aynen bir arabaya ben- zer, sıfir milden yüz mile birkaç sa- niyede çıkamazsınız. Egitimveölüm cezasmdaadım aün: Değişiklikler, ilerleme olarak görüle- bilir, ancak AB uygulamalanna göre hâlâ eksik. Türkiye'den beklediğimiz bir sonraki adım, ölüm cezası ve eği- tım gibi henüz başlanmayan anaya- sal değişikliklere geçilmesi. TürkheninABVekalacaklançok: Türkiye'nin girişimiyle yapılan AB- ÎKÖ buluşması, Avrupa'nın Türki- ye'nin üye ohnasıyla alabıleceği de- ğerleri gösterdi. Müzakere tarihini Türkiye betirle- yecek: Türkiye'yi AB üyesi olarak görmek istyoruz. Müzakere tarihi ise ülke içinde kaydedilecek gelişmele- re bağlı. Bunlann başanlması halin- de, ben kendi açımızdan tarihte erte- leme olmayacağı sözünü verebilirim. Kıbns'ta çözüme uyarrc Adada bir çözümün olmasını istiyoruz, bunun AB müktesebaüna uyması önemli de- ğıl, AB çözüme paralel olarak mük- tesebaünı uyarlayacaktır. Terör listesi hassasiyetinizi bilryo- ruz: AB terör listesini gözden geçi- riyor. Bu konuda hassasiyetlerinizi biliyoruz. Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Linn: Türkiye 1.5 yıl öncesiyle aynı Yatırım engellerikaldırılmalıANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Jonannes Linn. Tür- kiye'ye Kasım 2000'de geldi- ğinde de benzeri konuşmaları dinleyip benzeri bir konuşma yaptığını belirterek Türiciye'nin yabancı sermaye açısından 1.5 yıllık performansını beğenme- diğini ortaya koydu. ABD An- kara Büyükelçisi Robert Pfear- son ise ABD'nin güçlü bir Tür- kiye'ye ihtiyaç duyduğunu be- lirterek "Böylesinetehlikelibir bölgede, bu görevi ancak Tür- kiye gerçekleştirebilir. Türldye, güçlü ortak, güçlü müttefîk" dedi. Yabancı Sermaye Derneği (YASED), TOBB ve Finans Dünyası 'nın düzenlediği" Yaö- rnnOrtamınınİyHeştirilmesive Türkiye tçin Bir Tanıöm Mode- H" konulu konferansın açılışın- da Dünya Bankası Başkan Yar- dımcısı Linn komışfu. Linn, 1.5 yıl öncesine göre Türkiye'de ufak değişiklikler olduğunu be- lirrirken hükümerin uygulama- ya koyduğu yapısal reformlarla yatınm ortamı için kurumsal te- mellerin şu şekilde oluşturuldu- ğunu anlattı: "Bankacınk, telekomünikas- yon ve enerji alanlanndaki yeni kurunılar \ç yasal çerçeve şeffaf- hğı arürmakta ve yabancı yab- nmlar açısından mıınun kural- lannı daha da nedeştirnor. Pi>3- salar yabancılara açıhyor. Özel- Kkle tarun sektörünün açıtanası önemü yeni nrsatlar yaratmak- tadır. Vbtsuzhıkla mücadele v«yö- netişimi iyikştirmek için uygu- lanan tedbûier, yaürımın önün- deki gizli engelleri kaJdıracak." Linn, Türkiye'nin yapısal re- formlarda adımlar atmasına kar- şın, özellıkle doğrudan yaban- cı yatınmlan teşvikinde geride kaldığını belirtti. Linn, AB pa- zannda yer edinmek isteyen kü- resel şirketleri de çekemeyen Türkiye'nin gümrük birliği sü- recinden yararlanamadığını vur- guladı. Türkiye'ye Meksika gi- bi yatınm mevzuatını yeniden düzenlemesini öneren Linn, Linn'in açıklamalan, Türkiye'nin yabancı sermaye açısından yılhk performansuu beğenmediğini ortaya koydu. (Fotoğraf: AA) "Özel sektörün güçlü biçimde temsal ediktiği bagımsız biryaO- run teş^ik kurumu, daha iyi ya- tmm ortamı için kurumsal çer- çeveyigüçlendirecek'' dedi. Tür- kiye"de arazı alımı ve şirket yer- leşimi 4 yıl sürerken, Meksi- ka'da bu sürenin aylarla ifade edildığine dikkat çeken Linn, kafa kanşrıncı vergi düzenle- melerinin engel olduğunu, ya- bancı yatınmcılann yolsuzluk- la mücadelenin önemine işaret ettiklerini bildirdi. Linn. şahsi mülkiyet haklannın iyileştiril- mesi, yatınm prosedürünün ko- laylaştınhnası gerektiğini söy- ledi. Konferansa konuk olarak ka- tılan ABD Büyükelçisi Pearson, çok önemli bir aşamaya gelen Türkiye'deki reform programı- nı yakından izleyip, destekle- diklerini söyledi. Pearson, şun.- lan dedi: u Bana göre Türkiye'nin teks- tü kotalanartbnlmah. Türkiye, ABD pazanna, tarifesiz olarak, tekstü dışmdaki ürünlerle de gi- rebUmelL Ancak, tekstil kotala- ruun kaknnhnası durumunda, ABD'de 100 bin kişflik istihdam kaytn olur. Bu nedenle, Türki- ye'nin yüksek teknolojih' ürün- lere doğru ürün yelpazesini ge- nişletmesini istiyoruz." 'Desteklemeye değer bulduğumuz bu projeyi yönetim kuruluna götüreceğiz' Lmn, Ecevit'le köy-kent'i görüştü ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Johannes Linn, Dün- ya Bankası'nın Türkiye'nin onay- lanan 6.2 milyar dolarlık Hazi- ran2000-Haziran 2003 dönemi- ne ilişkin ülke yardım stratejisi çerçevesindeki kaynağın arttınl- masuıa gerek görüunediğini bil- dirdi. Linn, Dünya Bankası tcra Direktörleri toplantısırun bu ilk- bahar sonuna doğru yapıhnası- nın planlandığını söyledi. Linn, Türkiye'nin Dünya Bankası'ndan alacağı kredilerin serbest bu^- kılacağı Icra Kurulu toplantısı için tamamlanması gereken bir- kaç adım bulunduğunu söyledi. Dünya Bankası Başkan Yar- w • Linn, Türkiye'nin Dünya Bankası'ndan alacağı kredilerin serbest bırakılacağı Icra Kurulu toplantısı için tamamlanması gereken birkaç adun bulunduğunu söyledi. dımcısı Linn, dün Başbakan Bü- lentEcevtt, Devlet Bakanı Kemal Derviş ve Maliye Bakanı Sümer Oral'la görüştü. Maliye Bakanı Oral'la yapılan görüşmede, ver- gi sisteminin değiştirilmesi ve yabancı sermaye yatınmlan için vergilerin gözden geçirilmesi ko- nulan ele alındı. Ecevıt'le gö- rüşmesi sonrasında Linn, "Yok- sul köylerin bir ikisinin bir ara- ya gelip karşıhkh işbnüği içinde temel hizmeüeri abnası için yar- dım almalanm ve beraberce ça- hşmalaruuöngörüy^r" biçimın- de tanımladığı köy-kentprojesi- ni ele aldıklannı söyledi. Linn, "Özeflflde Saym Başbakan'm şah- sen ilgi duyduğu bir alan. Biz de inceledikten sonra desteklemeye değer bulduk, bu yıl içerisinde yönetim kurulumuza bu projeyi götürmeyi düşünüyoruz" dedi. Dünya Bankası Başkanı Ja- mes VVoUhenson' un son deprem- den duyduğu üzüntüyü Ecevit'e ilettiklerini belirten Linn, şöyle konuştu: "Depreme karşı ted- birlerin ahnması ve önleyici ça- hşmalann yapıunası konusunda gerekh"desteğivereceğinıizi befirt- tik. Deprem sigortası kanunu- nun çıkarnhnasının önemi üze- rinde durduk. Benzerbirdeprem meydana geldiğinde koordinas- yon faaliy ederinin Başbakanuk düzeyinde organize edflmesi, ka- muyu bilgüendirme kampanya- laruun gerçekleştirihnesi üzerin- dedurduk.'' Linn, aralık ayından beri bekletilen 1 milyar dolan aşkın kredinin serbest bırakıl- masınm görüşüleceği Dünya Bankası Icra Direktörleri Kuru- lu toplantısı öncesinde Türki- ye'nin tamamlaması gereken bir- kaç adım kaldığını söyledi. Linn, Devlet Bakanı Derviş'le kredi koşullannı görüştü. Zekeriya Temizel'in yorumu: LMF politikalan çözüm değil İZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Solda yeni oluşum çalışmalannda yer alan Zekeriya Temizel, hedef ohnadan başanya ulaşılamayacağını belirtirken IMF politikalanrun sonuç venneyeceğini, halkı daha büyük sorunlann bekJediğini söyledi. DlSK'in 35. kuruluş yılı kutlamalan için Izmir'e gelen Temizel, son döneme kadar halkın. aile yapısı, büyük kentlere göçenlerin toprakla bağlantısını koparmaması ve KİT'lerüı varhğı nedeniyle krizlere ve yoksulluğa direndiğüıi belirtirken "Arök bu yapı dağrtıhnışür. DoIayTsryla dar gefirtileri, çahşanlan, emekçileri, uygulanan IMF politikalan sonucu daha da zor günler beklemektedir. Krider daha da ciddi gekcektir" dedi. Bugünkü sorunlann geçmiş politikalardan da kaynaklandığını, yolsuzluk ve soygunlarla daha da büyüdüğünü. kaynaklann hayali ihracatlarla heba edildiğini belirten Temizel şunlan söyledi: "Istenilen zemin yaraobnca yabancılar Türkiye ile oynaduar. Türkiye sıcak paraıun merkezi oldu. Ama sonra bu sıcak para ülkeyi terk ettL Şimdi IMFden aknan paralarla borç ödeniyor. Borç ödenerek krizden çıkurnaz. İ retim, istihdam gerektL" Partililerden yoğun ilgi CHP'de eğitim çalışmalan Istanbul Haber Servisi - CHP'de parti içi eğitim çalışmalan sürüyor. CHP Genel Merkezi'nin uzmanlan profesörler Oya Arash, Gaye Erbatur, Yakup Kepenek ve GüJdaJ Okuducu tarafindan eğitılen eğitimciler bölgelerinde partilileri eğitiyor. Eminönü Uçe Orgütü'nde eğitim çalışmalan veren eğitimci-yazar Ataner Yıkünm, parti içi eğitim çahşmalanndan partililerin çok memnun kaldıklannı belirterek ikinci dönem çahşmalannın 4. haftasına girildiğini söyledi. Istanbul'da bugüne dek 300'e yakuı kişinin parti içi eğitim aJdığını, bu kişilerin de parti içi eğitim vereceklerini anlatan Yıldınm, "CHP'nin tabanından parti içi eğitim için yoğun istek \ar. Bu çahşmalar örgütün motrvasyonunu artnnyor" dedi. Parti içi eğitimde CHP'nin tarihi, kökleri ve ideolojisi, partilerin işlevi, üyelik bilinci, yurttaşlık bilinci, hak arama kültürü ve iletişün konuian işleniyor. Parti içi eğitim 12haftasurecek. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Alevi-Bektaşi Kuruluşlan Birtiği, Ale- vi sözcüğünü kullandığı için kapatıldı. Kararın gerekçesi, Aleviliğin bir mez- hep ve dini terim olması. "Türkiye bir çelişmelerülkesi'' cümlesinin çok bas- makalıp bir ifade olduğunu biliyorum. Yine de tam yerine oturuyor. Bir taraf- ta dini inançları nedeniyle kamu ala- nında içki yasağı uygulayacağını söy- leyen birSunni-Hanefi parti lideri, öte yanda Alevi dedıği için kapatılan der- nekler. Diyanet Işleri Başkanlığı bir Sünni- Hanefi kuruluşudur. Devlet eliyle bir mezbehin propagandasını yapar. La- ik bir ülkede yapılmaması gerekeni yapar. Başkanlığın yayımlandığı ya- yınlan izleyin. Camilerde devlet memu- ru olan imamların konuşmalannı din- leyin, burasının bir Sünni-Hanefi ku- rumu olduğunu görürsünüz. Aslında devlet, inancı ilk olarak bu yolla kamu alanına taşır. Bu propagandanın etkisi, toplumu- muzda köklü izler bırakıyor. 65 bin ca- mide siz her gün bir mezhebin prapa- İnancı Kamu Alanına Taşırsanız... gandasını yaptınrsanız, siyasi Islamcı da bunu kullanır. Tayyip Erdoğan, ne- den kamuda içki yasağını savunma- ya cesaret ediyor? Çünkü o her gün camilerde, TV'lerde. gazetelerde ya- pılan bu mezhep propagandasına gü- veniyor, oradan güç alıyor. • • • Siz bu tartışmalan yaparken, yüzler- ce yıldır inançlarını korumak için bü- yük ve özverili bir kimlik kavgası ve- ren Alevilere, "Eğersiz kimliğinizi ifa- de eden dernek kurarsanız, bölücü- iükyapmış olursunuz" deniyor. O za- man da Aleviler sormazlar mı, "Bu devlet benım devletim değil mi, be- nim vergilerimle, benden de güç ala- rak ayakta durmuyor mu?" Mezhep propagandasına karşı ısenız, önce devletın bu konudaki tercihinden vaz- geçerek tarafsız davranması gerek- miyor mu? Tayyip Erdoğan'ın ''Iktidara gelirsek içkiyi yasaklayacağız" sözleri aslında siyasi Islamın gide gide bir arpa boyu yol almadığını gösteriyor. Tayyip Erdo- ğan inançlan gereği alkollü içki içme- yebilir. Bu onun insani hakkıdır. Kim- se ona neden böyle yapıyorsun, diye bırşey dıyemez. Evinde bir davet ver- diği zaman da alkollü içki ikram etme- yebilir. Sorun, kamualanındaçıkıyor. İnan- cı kamu alanına taşımaya kalkarsanız iş çığrından çıkar. Taleban neden iç- kiyi, TV'yi yasaklıyor, kadınlan burka altında yaşamaya mecbur ediyordu? Islamiyeti yorumlayış biçimı nedeniy- le. Talebancılar, Islamı böyle yorumlu- yoriardı ve bu yorumu butün kamu alanına yayıyorlardı. Tayyip Erdoğan da aynı yolu izliyor. Diyor ki, benim dini inancıma göre içki günahtır. Buraya kadar birdiyece- ğimiz yok. İçki günah olduğuna göre ben devleti ele geçirirsem içkiyi kamu alanındayasaklarım. • • • Tayyip Erdoğan, laikliği savundu- ğunu, her türiü görüşe saygı duydu- ğunu, farklılığı ve demokrasiyi benim- sediğini söylüyor ve kendisine siyasi Islamcı denilmesine ise itiraz ediyor. Bunları öne sürdükten hemen sonra, kendi inançlarını kamu alanına taşı- yacağını ve bunu bir egemenlik hali- ne dönüştüreceğini söylüyor. Beledi- ye başkanlığı döneminde de bunu yapmıştı. O zaman onun demokrasi, laiklik iddialarına kim inanır? Onun si- yasi Islamcı olmadığına kım inanır? İçki yasağı basit bir şey değildir. İç- ki yasağı birdayatmadır, birdespotizm- dir. Bunu söyledikten sonra, artık onun diğer söyledıklerinin hiçbir inandırıcı- lığı kalmıyor. Buradaki amacı, eğer hergün yapılan Sünni- Hanefi propa- gandasına dayanmak ve buradan top- lumdaki tutucu eğilimleri harekete ge- çirip oy toplamaksa bunu yapabilir. Fakat buradan ne demokrasi çıkar ne de özgürlük; çıksa çıksa bağnazlık çı- kar. içki yasağını kamu alanına taşıma girişimi, ıçente fçmeyen arastnda bırge- rilimi de kışkırtır ve demokrasi dışı zor- lamalan güçlendırir. Tayyip Erdoğan'ın bu fikirieri savun- ması onun en tabii hakkı. Ancak, eğer değiştiğini, demokrasiyi savunduğu- nu, inançlara ve farklı düşüncelere saygı gösterdiğinı iddia ediyorsa, ba- zılarını kandırabılir ama söyledikleri ancak totaliter rejimlerde olabilir, onu bilsin. Tayyip Erdoğan Taleban'ın temel mantığını iyi incelesin. Onlar da ya- saklara, inançları nedeniyle başvur- dular. Temeldekı yaklaşım aynı. An- cak Türkiye gibi bir ülkede kadınlan bur- kaya sokmaya çalışamaz, TV seyret- meyi, top oynamayı yasaklayamazsı- nız. Halk bunu kabul etmez. İçki ya- sağıyla idare edebılirsiniz. Bunun da adı demokrasi. özgürlük falan olmaz, kimseyi kandırmasın.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle