22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15ŞUBAT2002CUMA 12 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr Tiyatromuzun ilk tragedya yazan Orhan Asena'yı geçen yıl bugün yitirmiştik Tannlarve însanlar' unutuknadıGÜNGÖRDtLMEN Türk tiyatrosünda tragedya Orhan Asena ıle başlar. Eski Yunan tragedyasınıc AiskhüJos, Elizabeth çağı tragedyasının Markme ve Shakespeare ile başladığı gibi. Orhan Asena 1960 yılında Türk Dil Kurumu armağanıru "Gdgameş-Tan- nlarveİnsanlar" adlı oyunu ile kazan- dıfında. seçici kurul üyelerinden Fa- zıl Hüsnü Dağiarca, "Eski Yunan tra- gedvalan gftji" demişti. Bu değerlen- dirme sıradan bir övgüyü aşıyordu ve çok yerindeydi. Bizde 19. yy'da tragedya yazma de- nemeleri yapıldı. AbdülhakHamit'in çabalannı analım. Ancak bu şairimız dil özürlüydü. Tragedyanın isterleri başında dil yetkinliği gelır. (Hoş, han- gi yazın sanatında öyle değil ki!) Yan- lış anlaşılmasın, tragedya komedyadan dahagüç, dolayısıyla daha önemlide- mek istemiyorum. îkisi de dram ana- nın çocuklan. Sümerlerin Gılgameş mitosu dünya- nın en eski -ve bana göre- en güçlü söylencesi. Çünkü tema, insanoğlu- nun belki en temel duygusu ölüm kor- kusuvebukorkununtürevi "öKimsüz- lüktutkusu" burgacında dönüyor. Bu- nun benzeri başka birrrutologyada yok. Ve Asena Oigameş'le bulnşuyor Sümer söylencesi binJerce yıl top- rak altında uyuduktan sonra onu ti- yatro oyununa dönüşrürecek yazany- la Ankara'da bir hastanenin yemek sa- lonunda buluştu. Orhan, bu büyük bu- luşmayı bana kendi anJatmıştı. Anka- ra'da bir çocuk hastanesinde uzrnan- lık eğitimini sürdürüyor. Ögle saatin- de -hemşire de uyardığı halde- bir be- Asena"ıun başyapıtı •Tannlar ve Însanlar1 yeniden ve en iyi kadroyla sahnelenmeB, yabaneı dillere çevrümeli. beğe daha bakayım derken yemek sa- atini kaçınr. Aşagı indiğınde kimse yoktur. Bir masaya oturur. Tahin hel- vası bulanmış bir gazete kâğıdı gözü- ne ilişir. Okumaya başlar. Garson ge- lir, özür dileyerek yağlı kâğıt parçası- ru doktorbeyin elinden almak ister. Kâ- ğıdı çekiştirirler, Orhan bırakmaz... Yazı, Sümerlerin Gılgameş söylence- sini anlatıyor. Yemeği de unutur. Söy- lence Orhan Asena'nın düşleminde bir tiyatro yapıtına dönüşmeye başJa- mıştır bile. Evine dönerken Gılgameş çevirisi MEB Yayınlan vitrininde onu bekle- mektedir. Jung'un tanımıyla "anlam- b bir rdsüanö" Sümer söylencesini olduğu gibi sah- neye taşısaydı yine önemli bir iş yap- mış olurdu. Ancak Asena, bunun öte- sine gitti, söylence kişilerinden Gılga- meş, Enkidu, Iştar, Utnapiştim, Mili- za vb. kanJı canlı tiyatro karakterleri yaratmanın yanı sıra söylenceye ken- di yorumunu getirdi, kendi kişilik dam- gasını vurdu. Bundan böyle Gılgameş söylencesi Tannlar ve Insaniar, Türk riyatrosunun başyapıtıydı. 1954 yılında Devlet Tiyatrosu bu tragedyayı çok güçlü bir kadroyla oy- nuyordu. CöneytGokçer, Yıldız Ken- ter, Saim Alpago, Raik AJnıaçık vb. Ben o günlerde Ankara'da çahşıyo- rum, tiyatro yazmaya çabalayan bir gencim. Bilet almaya girriğimde Bü- yük Tiyatro"da doludizgin giden oyu- nun sadece 20 gösterimden sonra kaJ- dınldığını üzülerek öğrendim. Tann- lar ve fnsanlar, Devlet Tiyatrolan'nda 29 yıl aradan sonra 1983'te yeniden sahnelendi. Bu kez çabuk davTandım, oyunu gördüm. Raik Alnıaçık yöne- tiyordu. Salon dopdoluydu, oyunu coş- kuyla izliyordu. Ama ne oldu? Oyun 6 gösterimden sonra kaldınldı. Onca emek, masraf. sadece 6 temsil. Bu ne savurganlık! 29 yıl arayla iki gösterimde de yö- neticilerin dopdolu giden oyunu sah- neden kaldırma gerekçeleri inandın- cı değildi, gülünçtü. Asena'nın en güç- lü oyunu, en talihsiz oyunu oldu. Sa- dece Gılgameş örneğini verdim. Or- han Asena'ya da yapılan haksızlıklar bundan ibaret değil. 'Hyatromuzun gûzel insanT Yazımı iyimser bir seslenişle bitir- mek istiyorum. Devlet Tiyatrolan, Türk riyatrosunun yüz akı bu traged- yayı belli aralıklarla, eldeki en iyi kad- rolarla sahnelemeli. Kültür BakanJığı oyunu yurtdışmda tanıtma yollarını da aramalı... Bu nasıl olacak? Elbetya- bancı dillerdeki çevirilenyle. Ase- na'nın biyografisinde oyun birkaç di- le çevrilmiş görünüyor. Çevrilmiş ama orada kalmış. tşte bu noktadan öteye bir çaba gerekiyor. Şu bilgiyi yetkili- lere sunayım: Türkçeden çevirilerya- pan Ingiliz arkadaşımız John \orton, 30 yıl önce bu oyunla ilgilenmiştı. tn- güizceye çevirmek istediğini biliyorum. Ankara'da Orhan Asena ile tanıştılar. Ama bu çeviri, kitap haline dönüşeme- di. Kim yayımlayacaktı? KüJtür Bakan- lığı bunu yapabilir. Yaptı da, örnekle- ri var. Asıl söylemek istediğime gei- dim. Geçen yıl, bugünlerde Aysegül VükseL "Tiyatromuzun Güzel Insa- nı" başlıklı yazısında Asena'nın tüm yapıtlanmn Kültür Bakanlığı tarafin- dan yayımJanacağı haberini verirken "Asena'nın bu ayncaüğı haketmiş ol- duğu kesin" diyordu. Yürekten katı- lıyorum. Benim önerim bunun bir öte- sinde: Kültür Bakanlığı çağdaş Türk tiyatrosunun klasiği "Tannlar ve İn- sanlar"ınyurtdışında sahnelenmesine önayak olmalı. Bu iş ortak yapımlara giderek ya da o yabancı uyatrodaki ola- sı parasal riski üstlenerek olabilir. Bu da, halkımızın hoş deyimiyle, atla de- ve değil... 'Yatak Odasında Terör' toplatıldı KültürServisi- Fransız araştırmacı ve roman- cı Serge Bramlynın Everest Yayuıevi'nden çı- kan 'Yatak Odasında Terör' adlı romanı tstan- bul 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 8.10.2001 gün ve 2001 323 sayılı müteferrilc karan ile top- latıldı. Kitabın çevirmeni Nermin Acar ve ya- yıncısı, mahkeme tarafindan ağır para cezası- na çarptınldı. "Halkm ar ve hayâ duygulanm incittigi, cin- si arzulan tahrik vç istismar ettigi, genel ahla- ka aykın vemüstehcen bulunduğu" gerekçesiy- le toplatılan roman 1999'da yö'netmen Benoit Jacquot tarafindan sinemaya uyarlanmıştı. Kitap, Fransız yazar ve ahlakçı Donatien Alphonse François Manjuis de Sade"ın 8 Mart 1794 günü çok kötü koşullardakı bir hapisha- neden Fransız Devrim Komitelen tarafindan mahkûm edilen soylulann tutukJu bulunduğu Picpus Hapishanesi'ne nakledilmesini ve bu- rada geçirdıgı 8 ayı, kurgusal bir tarzla anlatı- yor, 'Yatak Odasında Terör'ün toplarılma haberi başta Fransa olmak üzere tüm Avrupa'da büyük yankı uyandırdı. Avrupa EdebiyatÇevirmenle- ri Birhği (CEATL) kitabın çevirmeni Nermin Acar'ın yargılanmasmı protesto etmek üzere hareketegeçri. FransızEdebiÇevirmenlerDer- neği(ATFL) ise Bramly'nin romanmı çevirmek ve yayımlamaktan ötürü çeviımenin cezaya çarptınlarak kitabın toplahlmasını Acar'a gön- derdikleri mektup ile kınadı. Her demokratik ül- kenin İnsanHaklanEvrensel Bildirisi'ne uyma zorunluhığunun hanrlanJdığı mektupta, ATFL'nin Nermin Acar'a tam destek verdiğı belirtüiyor. SonderkampDans Atölyesi Kültür Servisi - Istanbul Al- man Kültür Merkezi (Goethe Enstitüsü) ve Mimar Sinan Üni- versitesi Devlet Konservatuvan Bale Bölümü işbirliğiyle 18 Şu- bat-30 Mart tanhlerinde Martin Sonderkamp'ın dans atölye ça- hşması yer alacak. Serbest çalı- şan bir koreograf ve dans sanat- çısı olan Sonderkamp, altı haf- ta sürecek bu atölye çahşmasın- da MimarSinan Üniversitesi Dev- let Konsen'atuvan Bale Bölümü öğrencilerine eğitim verecek. Atölye çahşması sırasında diğer gösterilerin dışında Ankara'da ODTÜ'nün Dans Platformu'nda sunulacak olan iki gösteri hazır- lanacak. Atölye çalışmasına cu- martesi günleri saat 10.00-13.00 arasında diğer üniv ersitelerin öğ- rencıleri de katılabilecek. Ams- terdam'da KatieDuckyönetimin- de faaliyet gösteren 'MagpieMu- sic DanceCompany'nın kurucu- lanndan olan Sonderkamp, ser- best koreograf, dans sanatçısı ve konuk profesör sıfatıyla disip- linlerarası sanat deneyimleri çer- çevesinde dünyanm önde gelen koreograflan, dansçılan, müzis- yenleri ve video sanatçılanyla birlikte çalışıyor. (0212 249 20 09) KüLTüm • SANAT (0212) 2*3 I f 7* İSVIÇREHASTANESI "(h-çekSanatınhnında' VIII. KULTUR ETKİNLİKLERÎ 1981-2002 B İ Z İ m T İ y a t r O YirmindYıl Genç kalemler Cumhuriyet'te... Ölüm Uykudaydı Yazan Cuma Boynukara - Sunan Zafer Diper Sahnede uzun bir Itarabasan sürecinin kurbanı ve tanığı oimuş, ama yasamakfa direnmiş bir aydının, bilıacinder hıçbîr zaman silinmiyecek anlan, bedeninin ve sesinin hiçbir zomon annomayocağı • varlığına yapışmış- izlerin (sesinin, duruşunun, devinim biçiminin) aracılığıyla diie gefıriiişinı ızliyoruz. Bı anlar, yer yer, "vasandıkları gercek süre" içinde yonsıhlırlcen seyirci icin boğucu bir izleme deneyimi olusuyor. Diper bu ooğuculuğu yansıtmakta ustolaşmıs. Yıllardır sürdürdüğü Yargı'da da aynı karabascn ortamını farklı bironlatımla sunduğunu düşünürseL. Boğucu biroyunun, zaten bunalan insanlarımıza GÜLLERDEN GELDİM Belli edemediğim gizli bir his, Asla diye başladığım, Ebediyen sanldığım, Zekice bir düşüncenin, Dans etmenin sarhoşluğundayım. Hiçbir mey fayda etmez, Meyhaneler gönülden içeri girmez, Hayır yok öyle şey... Yalan söyleyemem olmadığından. Bir buket reyhan veririm, Gönülden hayret ederim, Güllerden mi? Zaten oradan geldim. SEVGİ ÇETİN ••• Her şeyi yaratandan bildik Kula minnet eyledik. Köleliğe dönüşmüş bir özlemin, Ölüm uykusu içinde, Yan aç yan tok Her şeye yazgı dedik. Az bulduk çok sevindik Kaderi efendi eyledik Bulamadık, Adına kısmet dedik Kısmeti nimet eyledik Anlayacağın, Ne ağiadık ne güfdük Ne kargadan yana Ne de kavgadan yana olduk Geldik gider olduk Selam olsun yarenlere MAHMUT YILDIZ v ü/Vufcse(-CUMHU»y|Er/KbnuLarin .' Amerika ulkelerinden Birinde geçiyor. Zindan terörünün tarihsel tsbyuiu genis zomanın diliyle anlaftlıyor... Oyun zorba ıktidarlann, tutsak düşürdüğü mubaliflerini kişiliksizleştirme saldırısının en vahşi ve insanlık dışı yöntemlerini tasıyor sahneye... Film koreleri, oyunda öylesine gerekli yerierde duruyor lci, bunun bir film gösterimi olduâunun farkına bile varmıyorsunuz. Diper'in sahne performansı ve beden dili ise az rastlanır türden... Alton Koman • ATIUM/Zafer Diper, Arcola Tîyafrosu'nda izleyicileri derinden etkiledi. Birisinin bayıldığı, bir diğerinin de hıçkırıklarla salonu terk ettıği oyun, diktatörlüklerin düs.ünen hsanlara yaptığı işkence üzerine bir başyapıt nirelığindeydî. WeeklyNew$paper LONDON / 0/üm Uykudaydı, diktatöriüğün rollerini "lcenaisi için yazıp-çizmek ve düsünmemek' olarak gördüğü dört sana'cının yaşadıklannı, geride kalanın aniatimıyia yaşatan bir oyun... Anlatılacok olanlar zoriu: Tociz, iskencş, açlık, yolnızlılt, vykmia olan ölüm, bir hücrede beden ve düşüncelerle yaşomanın sovaşı... Rojda \\6an • EVRENSEL /Diper'in büyük performansla sergilediâi Varella'yı izıeseydiniz. bütün bu yasanJanları sonradan anlatacak tek bir kişinin bile kalmasından korkardınız... Her ölüm Dİraz daha 1 liyor, sizin de insan olabileceğiniz ihtimalini. Cehl Başlangıc • RADIKAL / Diper yorumı/yla oyuna IIK katıyor. Görsel ve işitseli bütünieştirip, sağlam bir oyun yapısı kazanmıs ypoıt. qüçlü bir yorumla da oynan lyor. Yorum ve oynanısıyla "karsıt" bir tiyatro.. Hayaii Asılyazıcı - İIZIM G/4ZF7E / Zofer Diper, izleyiciyi gördiikleri ve bildiklen karşısında salt izleyicı olmaktan çıkarıyor en bastan... Oyun, yaşanan son olaylarla çakışso da. temel olarak, her zarnan yaşanabiîir olanı anlatıyor. MeltemKmar-CUMHUmn 1ÎSubatC.tesi18.00/17SuöatPazar15.30/19SubalSalı20.30 KADIKÖY BARIŞ MANÇO KÜLTÜR MERKEZİ Tel (0216) 418 95 49 Toplu • Turne (0543) 765 71 15 / bizimtiyatro@superonline.com BEYOĞLU 37. NOTERLİĞİ'NDEN ÎLANEN TEBLİGAT \o: 03504 thtar Eden: Garanti Finansai Kiralama .Ajıonım Şirfcetı. Osmanlı Bankası binası. EskıBü)-üJı.dere Cad. Ayazağa Köyyolu No: 6 Kat: 1-2 Maslak-ts- tanbul Muhatap: Soya Ekmek L nlu Mamuller Gıda \e Tanm Ürûnleri Pazarlama Sanavı Tcaret Limited Şırketı. Cumhunyet Mah. Gamızon Cad. K.apalı Çarşı No: I Polatlı Ankara Konusu: Borçlann 60 gün içinde ödenmesi: afcsı takdirde finansal kiralama sözleşmesinin feshedilebıleceğine ılışkin ihtamamedir Olaylar: Ihtar eden tarafindan muhatap adına çıkanlan ihtarnamenin. muhattabm bildirilen adreste bulunmadığı ve adresinin yeri ve meçhul olduğu posta dagıtıcısınca belirienıp ıade edıldiğı anlaşılmış olup ilgılinın talebı nazara aJınarak ilanen tebligata karar verilmiştir: tlan Özeti: 1- Şirketimiz ile muhataplardan. Soya Ekmek Unlu Mamuller Gıda ve Tannı Ürünlen Pazarlama Sanayı Tıcaret Limited Şirketi arasında 3226 sasılı Fınansal Kiralama Kanunu çerçevesinde Ankara 24. Noterlı|i'nde düzenlenen 18.05.2000 tarih \e 16266 ye\- miye. 3383 sözleşme numaralı. fınansal kiralama sözleşmesi akdedılmiş. diğer muhattaplar sözleşmev i müşterek borçlu müteselsil kefıl sı- fatıyla imzalamış \c sözleşmeye konu ekıpmanlar finansal kiralama yoluyla kıralanmıştır. 2) Muhataplar 20 09 2001 tarihi itibarı ile fınansal kiralama sözle'şmeİerinden doğan 1.867.853 600.- TL kira. 28.328.086.- TL. sigorta %e 601 150.521 TL. temerrüt faizi borçlannı bugüne kadar ödememışlerdir. Aynca muhataplarm fınansal kiralama sözleşmesınden dolayı 24.09.2001 tarıhınde 466.963.400.- TL. \e 22.10./ 2001 tanhinde 466.963.400.- TL kiralan muaceel hale gelecektir. Işbu ihtarnamenin elınize geçtiğı tarıhte. söz konusu borcunuzu ödemiş ısenız teşekkûr eder, bu ıhtarnamevi dıkkate almamanızı rica ederiz. 3) Muhataplann finansal kiralama sözleşmelerinden doğan ve yukanda 2. maddede belırtilen borçlannı işbu ihtarnamenin tebliğini mû- teakip 60 gün içinde ödemelerini ıhtar ederiz. (Bu süre içinde yasal takibe geçme hakianmız saklıdır ) 4) Muhataplara yukanda belırtilen borçlarını 3. maddede belırtilen sürede ödememesi halınde; - Sözleşmenın bu sûre geçtıkten sonra feshedilebilceğini. - Kiralanan mallann geri alınabileceğını. - Bütün alacaklanmızın muaceel hale geleceğım, - Alacaklarımızm tahsıli ıçin yasal yollara başvnrulacağını, - Diğer hukuki yollara başvurulacağmı. - Sözleşmeden doğan borçlara sözleşmenın ilgili maddelerinde oran ûzerinden temerrüt faizi tahakkuk ettirileceğini. ibbar ve ihtar ede- riz. 06.02 2002 BEYOĞLU 37. NOTERt FAHRİ KÖSE Basın: 8456 MARDİN KADASTRO MAHKEMESt'NDEN EsasNo: 1998 42 Davacı Maliye Hazinesi ile davalı Hacı Ali Gözü ve arkadaşlan aleyhıne açılan Mardın merkez, Göllü Köyû, 901 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitıne itiraz davasında: Mahkememızce venlen karar ıle davacı Hazıne'nin davasının reddine, tespit gibi tescıline karar verılmış olup davacı Hazine tarafindan mahkememız hükmü temyız edilmış, Yargıtay 7. Hukuk Daıresı Başkanlı- gı'nın 22.10.2001 ve 2001 8446-/ 7315 esas ve karar sayılı ilamı ıle mahkememız hükmünün bozulmasına karar verilmış, anılan Yargıtay ılamı davalılardan Şüknye Efe (Bilezıkçi). lhsan Müftüoğlu (Tuncay). Nevın Erdem'e (Tuncay) tüm araştırmalara rağ- men teblığ edilemediğinden adı geçen davalılara ışbu Yargıtay ilamının ılan yolu ıle tebliğine karar venlmiştır. tşbu ilamın ilam ta- rihmden itibaren 15 gün ıçerisınde adı geçen davalılar tarafindan tashihi karar talebinde bulunmadıklan takdirde kendi yönlerinden hükmün kesınleşeceği teblığ yerine kaım olmak üzere ilanen teblig olunur. Basın: 6714 _ YAZI ODASI SELİM İLERİ Turpların Hikâyesi Maurice Messege turptan söz açarken eski Mısır'a kadar uzanıyor, piramitlerin yapımı için çalıştırılan kölelere sarmısak ve soğanla birlikte turp da yedirdiklerini söylüyor. Brecht'in unutulmaz dizelerinde piramitlerin korkunç taşlarını taşıyan o köleler anılır. Firavun- lannı biliriz de, o kadar acı çekmiş binlerce işçi- nin hikâyelerine dair hiçbir şey bilmeyiz... Turp solunum sistemimize iyi gelir, solunum yollarındaki tıkanıklıkları çözermiş. Soğanla sar- mısak en doğalından antibiyotik. Mısırlılar köle- lerin sağlık sorunlarına dikkat ediyorlardı herhal- de... Turp denince, ben önce kırmızı turpu düşünü- rüm. Oysa turplar çeşit çeşit. Ufak turplar var; ufak turplar ikiye aynlıyor. Benim kırmızı turp dediği- min bir başka adı, Frenk turpu. Frenk turpuna ki- raz turpu diyenler de varmış. Ufak turpun siyah olanına kestane turpu deniyormuş. Ufak siyah turp der geçerdim, bilmiyordum asıl adının kestane turpu olduğunu. Birde kimimizin karaturp, kimimizin bayır tur- pu dediği irice turplar söz konusu. Çocukluğum- da, bayır turpunun kirli esmer kabuğunun soyul- masına bayılırdım. Içinden bembeyazçıkıverirdi. Ondan sonra rendelenecek, tuzlanacak, sirke ve zeytinyağıyla donanacak. Bunları Kadıköyü'ndeki evimizden hatırlıyo- rum. Enikonu küçük olmalıyım. "Bugün turp sa- latasıyiyeceğiz." Bu söz de annemin olmalı. Mev- sim hiç şüphesiz kıştır... Turpun bitkibilimdeki adı 'raphasus'muş. Turp Farsçaymış. Oysa bana Batı dillerinden bir söz- cük gibi gelirdi. Türkçesi acırga. Ne var ki acır- gayı daha çok yaban turpu için kullanırız. Frenk turpunun kıpkırmızıları olduğu gibi pem- beleri de vardır. Kıpkırmızılarının güzelliği başka- dır. Kıvırcık salatanın zümrüt yeşilinde kırmızıları ve beyazlarıyla uçan daireler gibi gezinirler. Toprak altındaki bu yumruların toprak üstün- deki yaprakları yosun yeşilidir. Turpların çiçekle- rint gördünüz mü? Beyaz çiçekter, sanmtırak çi- çekler, dahası morçiçekler... Beyazçiçeklerin in- cecik mor şeritlerini gözden kaçırmayalım. Bu kez Cihangir'deki evdeyiz. Firuzağa llkoku- lu'nda öğlenci öğrenciyim. Akşamüzeri eve dön- düğümde, ablam taze ekmek dilimine margarin sürmüş, bütün dilimi incecik dilinmiş kırmızı turp- lar bezemiş, tabii tuz serpmiş. O kadar lezzetli ki! Geçen kırk yıla aldırmayıp, şimdi yeniden yiye- sim geliyor. Gel gelelim, iştah açıcı, çerez ya da salata ola- rak yediğimiz turp her mide için elverişli değildir. Bahartı tadı önce hoşa gider, sonra midede bir şişkinliktir başlar, şişkinlik yalazlanır, epey kıvra- nırsınız. Birkaç gün sonra yeniden turp sevdası çeker- siniz. Mimar Ümit Bey'in sofrasından degişik bir salatayla turp özleminiz giderilebilir: Yuvarlak yuvarlak dilinmiş kırmızı turp, rende- lenmiş kara turp, ince doğranmış yeşil salata, yanm fincan taze bezelye, hafif haşlanmış havuç (şerit şeklinde kesilecek), iki üç dilim somon fü- me. Salata kâsesinde hepsi iyice karıştınlacak. Sonra özel sosu dökülüp yeniden karıştınlacak. Özel sos, zeytinyağı, tarhunlu sirke, şeker, har- dal ve limon suyu kanşımı. Rendelenmiş kara turp tuzla ovulduğundan sosta aynca tuz yok. Ümit Bey, Bahar Yangını adını verdiğı salatası- na bazan halka halka kesilmiş beyaz soğan ve kapari de koyuyormuş. Messege'yle başladık, onunla bitirelim. Mess- ege turp yapraklarmdan yakının romatizmaya çok iyi geldigini söylüyor. Turplan atıştırarak sin- dirim zorluklarına uğrayacağıma, yaşıma uygun şekilde bu romatizma tedavisinden yararianmam gerektiğini elbette biliyorum. Ama gönül yaşım, hâlâ kırk yıl öncesinin bol margarinli, bol kırmızı turplu ekmek dilimini sayıklayıp duruyor... Takvimde Iz Bırakan: "Geçen bir otobüsîe, bir kere görülen veson- suza kadar bir daha görülemeyecek olan yüzler gibi değil bunlar." Patricia Highsmith, Carol, Mehmet Harmancrnın çevirisi, Remzi Kitabe- vi, 1992. K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle