Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 ARALIK 2002 CUMA
12 EKONOMt
İhracat hazır
giyimde koştu
• BLRSA (AA) - Tekstil
ile hazır giyim ve
konfeksiyon sanayiinin
önde gelen merkezlerinden
Bursa'dan yapılan ihracat,
kasım aymda hazır giyim
ve konfeksiyonda yüzde
41.2. tekstifde de yüzde 3.7
oranında arttı. Ocak-kasım
döneminde. 844 milyon
344 bın dolara ulaşan
tekstil ile hazır gı>im \e
konfeksiyon ihracatı. geçen
yılın aynı döneminde ise
760 milyon 894 bin dolarda
kalmıştı.
Eskidjfden
BDDK'ye rest
• İZMİR(AA)-Eskidjı
Müzayedecilik Ticaret
Ithalat İhracat AŞ Yönetim
Kurulu Başkanı Dikran
Masis. "BDDK ile
çalışmayacagım" dedi.
Dikran Masis. Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme
KurulıTnun (BDDK) 360
civannda gayrimenkul için
Tur-Yap firması ile
anlaştığırtı hatırlatan Masis,
"Biz BDDK'ye bugüne
kadar tüm iyi niyetimızle
en güzel şekilde hizmet
ettik. \'e biz bunu göre\
r
gibi yaptık. BDDK
Istanbul'un son günlerdeki
ticari prensipleri benim
prensiplerime uymuyor. Bu
tavır değişmediği müddetçe
ben yokum. BDDK ile
çalışmayacagım. Asıl
açıklamayı Tur-Yap'ın
müzavedesınden sonra
yapacağım" dedi.
Kozmetik AB'ye
hazjplamyop
• İSTANBUL(AA)-
Türkiye. Avrupa Birliği'ne
(AB)tamüyelik
çalışmalannın hız
kazandığı bu süreçte.
Kozmetik Kanunu'nu da
>AB standartlanna uygun
hale getirme yolunda
adımlar atıyor. Kanun
kapsamında yapılacak
değişiklik. üretici veya
ithalatçı firmanin en çok
yakındığı. üretim için
Sağlık Bakanlığı'ndan izin
alma sürecinin uzunluğu
sorununu ortadan
kaldıracak.
TÜPk-İş, başkamnı
bekliyor
• ANKARA (ANKA) -
Türk-lş Genel
Başkanlığfnı lOyıldır
yürüten Bayram Meral'in 3
Kasım seçimlerinde
CHP'den Ankara
milletvekili seçilmesinin
ardmdan bir ay geçmesıne
karşın 5 kişilik
Konfederasyon Yönetim
Kurulu, yeni başkamnı hâlâ
seçemedi. Üyelerin çeşitli
zamanlarda yurt ya da şehir
dışında olmaları gerekçe
gösterilirken Şeker
Bayramı sonunda yönetim
kurulunun toplanarak Tûrk-
Iş Başkanı'nı belirleyeceği
belirtilıvor.
Tüketici kredisi
• ANKARA (ANKA) -
Yılın ikinci çeyreğinde iç
talepte gözlenen
canlanmayla birlikte
artmaya başlayan tüketici
kredilen. son yedi ayda 600
trilyon liraya yakın
büyüyerek 2.1 katrilyon
liraya yaklaştı. Merkez
Bankası verilerine göre
bankaların tüketicılere
kullandırdığı kredıler. 15-
22 Kasım arasındaki bir
haftalık dönemde 1.8
trilyon lira daha arttı.
Kredilerde. vılbaşından bu
yana \aşanan toplam artış
ise 347.9 trihon lira olarak
gerçekleşti.
Hizmetler geliri
2001'inattmda
• ANKARA (ANKA) -
Türkive'nin taşımacılık,
yurtdışı müteahhitlik,
turizm ve diğer ticari
hizmetlerden elde ettiği
dövız girdisi bu yıl.
ekonomik kriz yılı olan
2001 "dekinin de altında
seyretti. Cari işlemler
kapsamında önemli birer
d6\ iz kaynağ\ olan bu
alanlardaki net döviz girişi.
yılın ilk dokuz ayında geçen
yılın eş dönemine göre
yüzde 19 oranında 1.4
milyar dolar azaldı.
Adaletsiz vergi uygulaması, beşikten mezara hep dargelirlinin aleyhine
Dolaylı vergi kamburuAnkara(Cumhuriyet Bü-
rosu) - Ankara Ticaret Oda-
sı (ATO) tarafından hazırla-
nan. "Beşikten Mezara Do-
laylı Yaşamın Çelişkileri"
çalışması, aynı nitelikte
ürünlere farklı KDV'ler uy-
gulandığını ortaya çıkardı.
KDV'li yaşamla
doğumda tanısma
Çalışmada, halkın geçimi-
ni, eğitimini ve sağlığını il-
güendiren ürünlerde oranla-
nn çok yüksek olduğu belir-
tilerek KDV'de zengin fakir
dengesinın kurulamadığına
dikkat çekildi. KDV ve Ozel
Tüketim Vergisi'nin (ÖTV)
toplam vergiler içindeki pa-
yınm çok yüksek olduğu be-
lirtilen çalışmada. vatanda-
• Ankara Ticaret Odası'nın 'Beşikten Mezara Dolaylı Yaşamın Çelişkileri'
konulu raporu, aynı nitelikte ürünlere farklı KDV uygulandığını ortaya
çıkardı. ATO Başkanı Aygün, vergilerdeki oranlann yasayla ve yaşamın
gerçekleriyle çeliştiğini söyledi.
şın dolaylı vergilere ilişkin
karşılaştığı sorunlar, günlük
yaşamdan örneklerle anlatıl-
dı. Bir kişinin beşikten me-
zara, bir ailenin sabahtan ak-
şama kadar, KDV'de yaşadı-
ğı çelişkilerin altı çızilen ça-
lışmada şu örneklere yer ve-
rildi:
"Hastanede doğan bir
çocuk, doğduğu anda gir-
diği kuvöz ve yattığı yata-
ğın ücreti içinde, ailesine
yüzde 18 KDV ödeterek
dolaylı yaşamla tanışıyor.
Aynı şekilde, normal bir
hasta da yine yatak ücreti,
kan, serum, tahlil, ilaç için
yüzde 18 KDV ödüyor.
Diğer yandan, yaşamı
boyunca her sabah yüzde
18 KDV ödeyerek muslu-
ğundaki suyla yüzünü yı-
kayan vatandaş, 200 bin li-
raîık ekmeğe yüzde 1 KDV
öderken, aldığı bir simide
yüzde 18 KDV ödüyor.
' Özel okullardaki KDV
oranı yüzde 8'ken, dersha-
nelerde yüzde 18 KDV alı-
nıyor. Sinema, tiyatro ve
bale bileti için yüzde 8,
maç için yüzde 18 KDV
ödeniyor."
KDV oranlanndaki farklı-
lığm esnafı da zor duruma
düşürdüğü belirtilen raporda,
bir lokantacının kullandığı
malzemeler için yüzde 8
KDV ödediği ifade edilerek.
hazırladığı ürünlere ise yüz-
de 18 KDV oranı uygulamak
durumunda kaldığı belirtildi.
Zengln-faklr dengesl yok
ATO Başkanı Aygün, ya-
pılan çalışma sonunda orta-
ya, ÖTV ile yapılan düzen-
lemelere karşılık KDV'de
zengin-fakir dengesinın ku-
rulamadığını bildirdi. Halkın
geçimini, eğitimini ve sağlı-
ğını ilgilendiren ürünlerde
oranlann çok yüksek oldu-
ğunu kaydederek, "Vergi-
lerdeki oranlar, yasanın
kendisiyle ve yaşamın ger-
çekleriyle çelişiyor" dedi.
Aygün, mevcut yasanın
dargelirliyi korumadığını,
dolaylı vergi takviminin,
dargelirli aleyhine işlediğini
belirterek dolaylı vergilerin
en adaletsiz vergi olduğunu
bildirdi. Aygün, KDV'nin
toplam vergiler içindeki pa-
yının OECD ülkelerinde
yüzde 18 iken, Türkiye'de bu
orarun yüzde 30 olduğunu da
açıklamasına ekledi.
Talebin yüzde 68 azalmasıyla ithal lüks araçlarda kampanyalar yaygınlaştı
Aıtılv lüks otoya da taksit
• Krizin etkisi üst gelir
grubunun ahm gücünü de
etkiledi. Lüks araç bayileri
yüzde 68 azalan satışlan
canlandırabilmek için vadeli
kampanyalara ağırlık vermeye
başladılar.
SERDAR ESENLİ
Yoksul kesımin yaru sıra üst gelir grubu-
nun da etkilendiği krizlerin ardından ıthal
lüks otomobil firmalan sahş kampanyalan
düzenlemeyebaşladı. Üst gelir grubunun da
ekonomik krizle birlikte ahm gücünün düş-
tüğünü doğrulayan bu gelişme, sahşlann
azalmasına bağlanıyor.
Türkiye'de ancak üst gelir grubunun ilgi
gösterdiği ithal lüks binek otomobillerde va-
deli sahş kampanyalan hız kazandı. Kriz yı-
lı 2001 'de bir önceki yıla göre yüzde 68 aza-
larak 2 bin 404 adette kalan 4x4 otolann sa-
tış miktan, 2002 yılı ekim sonu itibanyla
yaklaşık yüzde 15 artarak 2 bin 756 adete u-
laştı. Şehrin belli başlı merkezlerindeki it-
halatçı firma bayilerinde sergilenen, binek
otolann camlanna büyük harflerle yazılan
ödeme miktarlan, ahm gücü olan kesimi
uvancı nitelikte.
Jeep'ler kampanya dışında
Bayiler kampanya kapsamındaki binek o-
to sanşlannın tatmin edici boyutta olduğu-
nu belirtirken, Jeep'ler kampanya dışmda
kalıyor.
Chrysler, Mercedes gibi markalı binek
otolann çeşitli modelleri, 45-70 milyar lira
kredilerle, 12, 18,24 ay vadelerde yüzde 2-
3 aylık faizlerle müşterilerin tercihine sunu-
luyor. Aynı araçlan 20-50 bin Euro kredi
kullanarak 12 aydan 30 aya uzayan vadeler-
de aylık faiz ödemeden alabilmek mümkün
oluyor.
Ancak peşinat miktannın ve vadelerin
müşteri tercihlerine göre değiştirildiği belir-
Zenginler de
kampanyaya
alıştı
CHRYSLER SEBRING (Anahtar teslim fıyatı)
Convertible modeli
Sedan modeli
Chrysler 300 M
Chrysler Voyager
54.500 Euro,
48 bin Euro,
59.500 Euro,
69.200 Euro
JEEP MODELLERİ (Kampanya cfcşı) (Anahtar testim fiyatı)
Grand Cherokee 2.7 CRD Ltd.
Grand Cherokee 4.7 Ltd.
Cherokee 3.7 Ltd 51
MERCEDES (Anahtar teslim fiyatı)
^Mercedes A serisi
Mercedes C serisi
Mercedes E serisi
Mercedes S serisi CDI tipi
Mercedes SP serisi panelvanlan
70.276 Euro,
72.050 Euro,
51.150 Euro.
25-27 bin Euro,
44 - 90 bin Euro,
63-95 bin Euro,
137 bin Euro
54 miryar lira,
Mercedes SM serisi minübüsleri 50 milyar lira.
Müdürü Meltem Aytaç, Türkiye otomobil
pazanmn 2001 yılında 130 bine gerileme-
siyle yaşanan daralmanın ardından, pazann
2002 yılında hafıf bir artışla 150 bin civan-
na erişeceğini tahmin ederek büyük bir ya-
nılgıya düştüklerini, daralmanın inanılmaz
boyutlarda olduğunu ifade etti.
daralmaya rağmen 2002'de 1.750 adetlik sa-
tışa erişmeyi öngördüklerini açıkladı.
Chrysler Jeep Ticaret AŞ. Satış ve Pazar-
lama Müdürü Uğur trfanoğlu 2001 yılın-
da önceki yıla göre yüzde 40 azalan Chrysler
ve Jeep model araçlann toplam satış mikta-
nnın 425 olduSunu belirterek "2002 yılın-
İstanbul
Zaman
trafîkte
geçecek
İSTANBUL (AA) -
İstanbul Teknik
Üniversitesi (İTÜ) Inşaat
Fakültesi Ulaştırma
Anabilim Dalı Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Haluk
Gerçek, Istanbul'da
2010 yılında motorlu
araçlarla günde 17
milyon kişinin yolculuk
yapmasının ve kentteki
özel otomobil sayısının
2.6-2.9 milyona
ulaşmasının beklendiğini
bildirdi. Tarihi ve doğal
yapının merkez
bölgelerde yeni yol
yapımına izin
vermediğini belirten
Gerçek, ek çözümün
raylı sistem olacağını
kayderti. tstanbul'da
günümüzde motorlu
taşıtlarla günde
yaklaşık 10 milyon, yaya
olarak da 5 milyon
kişinin yolculuk
yaptığını anlatan Prof.
Dr. Gerçek, 2010 yılında
artacak ulaşım sorununu
çözebihnek için başta
raylı sistem obnak üzere
toplu taşıma sisteminin
hızla geliştirilmesi ve
iyileştirilmesi gerektiğini
belirtti. Prof. Dr. Gerçek,
tiliyor. Türk Lirası ödemelerde aylık taksit-
ler 2.5 milyardan 7 milyar liraya kadar de-
ğişirken, Euro cinsinden ödemelerde ise
1000 Euro'dan başhyan aylık ödemeler 4
bin Euro'ya kadar çıkabiliyor.
Mercedes-Benz Türk AŞ Otomobil Satış
Bu yıl ıyımser tahmınle, toplam 100 bın
civannda bir pazar sevıyesine ulaşılmasını
beklediklerini belirten Aytaç, Mercedes C
serisinin Türkiye pazanna girdiğı 2000 yı-
lında, 3.400 adetlik satışa ulaştıklannı, sa-
tışlannın 2001'de yüzde 65 azalarak 1.100
adete gerilediğini, ancak pazardaki genel
da Türkiye pazarındaki toplam araç sa-
tış miktannın 100 bin adet civarında tah-
min edilmesi oldukça dramatik bir tablo
sergilemektedir. Satışlanmızın yüzde
50'si vadeli olarak gerçekleşiyor. Pazarda-
ki ciddi daralmaya rağmen 2002'de 800
adet araç satmayı öngörüyoruz" dedi.
"gelecekteki kentsel
ulaştırma ağının
omurgasını, yüksek
kapasiteli raylı toplu
taşıma sisteminin
oluşrurmasının
planlandığım" kayderti.
YORUM
ÖZTtN AKGÜÇ
Başarılı liderlik,
Yöneticilik İçin Gerekli
Bazı Nitelikler (I)
Bürokrasi. çeşitli universiteler ve özel kesimde kırk
yedi yılı aşkın gözlem ve izlenimlerim bende iyi, ba-
şanlı bir üst düzey yöneticinin, gerçek bir liderin ne
gibi nıtelıklere sahıp olması gerektıği konusunda ba-
zı görüşlerin, ölçütlerın oluşmasına yol açmıştı. Jim
Collins'in "Good to Great" kitabı, bu görüşlerimi pe-
kiştirdi, belki daha sistemik hale getirdi.
Toplumsal, kurumsal yaşamda, özel ve kamu işlet-
melerinde başan, büyük ölçüde doğru kişilerin, uy-
gun kişilerın, gereken görevleri üstlenmeleri ya da bu
tür görevlere seçılmeleri, atanmaları ile olanaklıdır.
Başarısızlıkta kişisel eksiklikler, yönetim hataları, ola-
ğandışı olaylar dışmda temel etmendir.
Kamuda, özel girişimlerde üst düzey yöneticiler, si-
yasal yaşamda parti liderleri. sivil toplum örgutleri
başkanlan, genel anlamda mesleki bilgileri, becerile-
ri, yetenekleri dışmda kişisel nıtelıklere sahip olmalı-
dırlar. Kişisel nitelikler belkı bilgı, beceri, ırade, istek
gibi gerekli olan özelliklerın de önünde gelir.
lyı bir lider, iyi bir yönetıci. gösterişten, alayişten
kaçınmalı, vakur fakat alçakgönüllu olmalı, kendini
pazartamaya çalışmamalı, yerine göre çekingen dav-
ranmalı, her an her fırsattan yararlanarak kendini
gösterme çabasına girmemelı. zaman zaman perde
arkasında kalmalıdır. Şariatan, gösterışçi, kendini be-
ğenmiş, özsever kişiler, başarılı yönetici, gerçek lider
olamazlar.
Bir liderin, bir üst duzey yöneticinin kuşkusuz
amaçlan, ileriye dönük beklentileri, son yıllarda çok
kullanılan bir sözcükle vizyonu olmalıdır. Ancak lider,
yönetici, kendini bir dâhı, bir kurtarıcı, bir mesih, Tan-
n'nın topluma, kuruma bir lütfu, bir inayeti olarak
görmemelıdir. Ortada bir dâhi. bir kurtancı. sonuçta
bir mesıh etrafında yüzlerce yardımcı, boyle bir yapı
başarısızlığa neden olur.
Yöneticinin, liderin tutkuları olmalıdır. Ancak bu
tutku, bu hırs kişisel çıkarlar, kişisel beklentiler için
değil, toplum için, kurumun başansı için kullanılmalı-
dır. lider, yönetici, bencıl (hodbin, hodkâm) yalnız
kendı vartığını düşünen kışı olmamalı, özverili, özge-
ci (diğerkâm) davranmalıdır.
Bir lider, bir yönetici somut. başarılı sonuçlar alma-
ya çalışmalı, boş hayalleıie, beklentilerle zaman yftir-
memeli, toplumu, kurumu oyalamamalıdır.
Bir lider topluma yersiz, gerçekleşmeyecek umut-
lar vermemeli, yeşertmemelı, tersine böyle yanlış
umutlar, beklentiler varsa bunları düzeltmelıdir. Bu
bağlamda W. Churchillin bir sözünü anımsatayım,
"Kamu lideriiğınde yanlış umutlan düzeltmek, temız-
lemek yerine, bunları sürdürmekten, canlı tutmaktan
daha kötü bir hata olamaz."
Bir yönetici için önemli olan hedeflere ulaşılması,
sonuç alınması, başannın sağlanmasıdır. Yönetici
için başannın sahiplenilmesi. bunun ıtibarının, şerefi-
nin kıme aıt olacağı önemli olmamalıdır.
Başansızlık halinde ise yönetici lider öncelikle ay-
naya bakmalı, özeleştiri yapmalı, kendini sorgulama-
lıdır. Başansızlık için gerekçe aramamalı, başansızlığı
ilgilı ilgisiz olaylara bağlamamalıdır. Başanda paylaş-
macı, başarısızlıkta ise üstlenici olmalıdır.
Bir lider, koşullar ne denli elverişsiz olursa olsun
yılgınlığa düşmemeli, serinkanlılığını yitirmemelidir;
olumsuzluklarda savaşım gücü yüksek olmalıdır.
Bir liderin, bir yöneticinin en önemli ışlerı, işleri yü-
rütecek doğru, uygun kişilen seçmek, görevlendir-
mektir. "Kim" sorusu öncelik taşır. Ne, nasıl soruları
ardından gelir. Yönetici, bu konuda olabildiğince
nesnel davranmalı, partizanlık. yakınlık, akrabalık
(nepotızm), kadrolaşma, klikleşme, yalakalığa prim
vermek gibi güdülere kapılmamalıdır. Seçme, atama,
yükseltme (terfi) konularında liyakat, doğru kişiyi
seçme ılkesi egemen olmalıdır.
İyi bir yönetici. bir lider, kendi ardıllannı (halefini ya
da haleflerinı) yetiştirmeli, günün birinde koltuğunu
bırakmak zorunda kalacağını unutmamalıdır. Vazge-
çilmez kişi, benden sonra tufan anlayışı ile hareket
etmemelidir.
Köşemin elverdiği ölcüde, bugünlük bir liderde, bir
üst düzey yöneticıde bulunması gerekli bazı nitelikle-
re, özellıklere değinmeyi, gerekli gördüm. Türkiye'de
niçin kurum ve kuruluşlar, siyasal partiler, hükümet-
ler, bazı aynksı durumlar dışmda, başarısız? Bu kısa
yazı. bir ölçüde bu sorunun yanıtını oluşturuyor. ü-
derlerimizin, üst düzey özel ve kamu yöneticilerimizin
büyük bir bölümü bu nıtelikleri taşıyor mu?
Yanrtlamamız gereken önemli sorulardan biri de bu.
SICONOHİ
ZUÛÜN-
1877: "Fnograf adlı icadıyla ilk ses kaydını 6 Ara-
lık'ta gerçekleştiren Thomas A. Edıson, 24 Aralık'ta
da bu buluşunun patentini aldı. Fonograf, ses kay-
deden bir cihazdan ibarettir. Emile Berliner'in, Edi-
cadını geliştırmesiyto "Gromofon" doğ
1du.
1972: Bosh Oto Yan Saniyi A.Ş. Bursa'da kurul-
du.
1974: Çapamarka A.Ş.'nin Kartal'cla yaptırdığı
modern tesisler hizmete girdi.
1977: Federal Almanya ile 130 milyon
marklık mali yardım anlaşması imzalandı.
/ AHMET ÇAĞLAR Endüstri Mühendisi
Türk Lirası'nın konvertibıl olmadığı, fiyat-
lara devletin müdahale ettiği 1990 öncesi
dönemlerde, bilhassa gırdiler açısından dı-
şa bağımlı işletmelerin, uygulanan ekono-
mik politıkalardan zarar görmemesi için,
her zaman bazı teşvikler ve sübvansiyonlar
uygulanmıştır. 1980'lerden önce uygula-
nan "Kur Garantisi Teşviki" de bunlardandı.
Buna göre örneğin: Dövizle borçlanarak
yatınm yapanlar, döviz borçlannı "vadesi
geldiğinde" aldıkları kurdan ödüyorlar,
devlet de günlük kur ile arasındaki farkı
ödüyordu.
Vergtelni alamadı, borcunu ödedl
Ancak zamanla gelişen aşırı enflasyonlar
devleti bu uygulamada büyük bir yük altına
soktu. öyle ki devlet, vergi bile alamadığı
bazı kuruluşların, bir de borçlarını öder du-
ruma duşmüştü. Ayrıca özel sektör bunu
bilinçsizce. bir kaynak yaratma aracı ola-
rak da kullandı. Olay kısa zamanda fark
edildi ve 1980'lerin başında kur garantisi
teşviki kaldırıldı. Sonuçta bazı kuruluşlar
önemli sorunlar yaşadılar. örneğin KOÇ
Grubu, Asıl Çelık'ten çekildi. Daha sonraki
zamanlarda devlet bu uygulamayı, kendisi-
ne yük olmayacağını sandığı bir şekilde
düzelterek yeniden koymak zorunda kaldı.
Bu da kur farkının dırekt ödenmesi değil,
gıder yazılarak vergiden düşülmesi yoluy-
du. Hiç değılse devlet, vergi ödemeyen ku-
ruluşun bir de borcunu ödemek durumun-
da kalmayacaktı. Hedef makul görünüyor-
du. Bilhassa yabancı kaynakiı yatırımların
önü artık tıkan-
mayacaktı. Fa-
kat Türk Lirası
1989 yılında
konvertibıl olduktan sonra bu teşvık uygu-
lamadan kaldırılmalıydı. Yeni bıruygulama-
dan sonra geriye dönüp yapılması gereken
böyle bir sorgulama, her zaman olduğu gi-
bi atlanmıştır. Devlet artık pıyasaya müda-
hale etmediği için bu karardan sonra kur
farkı teşvikınin gerekçeleri de ortadan kalk-
mıştır. Çünkü artık kur farklarını; üreticiler
maliyetlere ve fiyatlara, bankacılar faizlere
aynen yansıtabiliyorlar. Hatta fiyatlar döviz
olarak belirlenebiliyor. Yani kuruluşlar nakit
akışlarını enflasyonist ortama uygun dü-
zenleme ımkânına kavuştular. Avrupa'daki
bir fabrika ile Türkiye'deki bir fabrika aynı
serbest piyasa koşullarına, aynı şartlarda
tabidir. Dolayısıyla Avrupa'daki bir fabrika
kur farkı teşvikınden yararlanamıyorsa Tür-
kiye'deki de yararlanamamalıdır.
Bu durum konunun sadece bir boyutu-
dur. Bir de; yerli piyasadan alan kuruluş bu
teşvikten yararlandırılmadığı için bu uygu-
lamanın dışalımı teşvik edıyor olma boyutu
var. Bu yüzden, zamanında iyi nıyetlerle
konulmuş olan bu teşvik, şu anda kan kay-
bına yol açmak kadar kötü sonuçlar do-
ğurmaktadır.
Kur farkı uygulaması dolayısıyla ülkemi-
zin uğradığı zararı tahmin etmek için; 2001
yılının en büyük 500 sanayi kuruluşu üze-
rinde araştırmalar yapılmıştır.
Bu araştırma esnasında bütün kuruluşla-
rın kur farkı teşvıkini fark ettiklerı ve sonu-
dığı kaynak
KUP Farkı =Gider= Kana Delik mi? <*> ; ..
na kadar "hatta abartılı olarak" kullanmak-
ta olduklan görülmüştür. Yapılan tahminler-
de kur farkı uygulamasından dolayı ulkemi-
zin yılda en az 25 milyar dolar vergi kaybı-
na uğradığı tahmin edilmiştir. Abartmaktan
kaçınarak tahmin edilmeye çalışılan bu ra-
kam aynı zamanda dışarıya ödenmesi ge-
reken borcun, devletin payına düşenı; yani
bir kısmıdır. Dışarıya aktanlan miktarın ta-
mamı ve bunun sebep olduğu; işsizlik, iç
piyasa durgunluğu, verimsizlik gibi neden-
ierden dolayı ülkemizin 2001 yılında uğra-
çok fazladır.
Üstelik bu her yıl artarak tekrar etmektedir.
2001 yılında 800 milyon USD civarında kur
farkı zararı açıklayan holdinglerden birisi
CEO'lan aracılığıyla; ülkemizin öncelikli he-
deflerinden birisinin "iç piyasanın canlandı-
nlması" olduğunu dile getirmiştir.
Kur farkı uygulaması kaldırılmalı
Bu çok doğru tespit için ilk yapılması ge-
reken şey kur farkı uygulamasının kaldınl-
masıdır. Sonuçta:
- Bu kolay kaynak kapısı; kuruluşlann,
kâr etme gereği duymadan yaşayabilmele-
rıne imkân tanımaktadır. Dolayısıyla serma-
ye; yaratıcılığa ve kalifiye personele yatınm
yapma gereği duymamaktadır. Bu yüzden
ülkemizde işsizlik artmakta, verimlilik plat-
formundaki pek çok şey olumsuz etkilen-
mektedir.
- Sermaye, bir kaynak yaratma aracı ola-
rak keşfettiği bu yolu sonuna kadar kullan-
makta; hatta bilhassa uluslararası sermaye
bunu daha etkilı kılmak için enflasyonun
yüksek seyretmesini bile körüklemektedir.
- Dışarıya müthiş bir kaynak aktarımı do-
layısıyla ülkemizin kaynakları kurutulmak-
tadır.
- Devletin çok ihtiyaç duyduğu vergi ka-
zançları büyük miktarda azalmaktadır.
- Kendi insanlarımız işsiz gezerken baş-
- ka ülkelerin işsizlik sorunlarının çözümüne
katkıda bulunulmaktadır.
- Hammadde ve yatınm malı üreten yerli
sanayi haksız bir rekabetle karşı karşıya ol-
duğu için gelişememektedir.
- Halka açık kuruluşlar kâriarını bu şekil-
de ortaklarından gızleme imkânı elde et-
mektedir.
Şimdi böyle bir kanunun olduğu bir ülke-
de enflasyonun düşmesi, verimlilığin yük-
selmesi, devletin vergi kazançlannın art-
ması, kalifiye personelin iş bulması, dolayı-
sıyla insanların kendilerini geliştirmek zo-
runda kalmaları mümkün müdür? Kolay
yollar dururken kuruluşlar istihdama, ve-
nmliliğe, araştırma-geliştirmeye kaynak
ayırma gereği duyarlar mı?
Kur farkı mevcut teşviklerin sadece kü-
çük bir kısmıdır. Bazı kalemlerde yüzde
200'e varan vergi muafiyetlerı, gümrük in-
dırimleri, KDV muafıyetleri günümüzün sa-
dece bazı teşviklerindendir. Bunun yanında
kuruluş bir de yatırımını amortisman olarak
reel değerler üzerınden geri almaktadır. Ya-
ni kur farkı teşviki bu aşırı teşvik ortamında
hem abartılı bir teşvik hem de yerli piyasa-
dan alana uygulanmadığı için çifte stan-
darttır. Kesinlikle ülkemizdeki işsizliği arttır-
makta, kaynaklarını tüketmekte, vergi ge-
lirlerinı azaltmaktadır. Ülkemizin 1990'lar-
dan sonra hızlanarak artan performans
kaybının en büyük sebebidır. Kur farkı teş-
vikini kaldırmış bir Türkiye'nin ilave vergi
kaynağı aramasına kesinlikle ihtiyacı olma-
yacaktır.
(*) Yıl2O02 Türkiyemin Hâlâ Şansı Var
adlı kitabından özetlenmiştir.