25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 ARALIK 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 ABD'ye ihracat yüzde 39, Japonya'ya 44, Çin'e de yüzde 221 oranında arttı Fındıkta tanıtimbaşansı• 2 yıldır sürdürülen tanıtim faaliyetleri sonucunda Çin'e fındık ihracatı bin tonu aştı. Japonya'da iki büyük çikolata firması Türk fındığı kullanmaya başladı. 2003 için hedef pazarlar Rusya, Suriye ve diğer komşu ülkeler. ANKARA (AA) - Fındık Tanıtim Gnıbu tara- findan gerçekleştirilen tanıtim çahşmalan sonu- cunda ABD, Çin ve Japonya'ya önemli ihracat artışı sağlandı. Geçen yıl, önceki yıla göre, fin- dık ihracatı ABD'ye yüzde 39, Japonya'ya yüz- de 44. Çin'e ise yüzde 221 arttı. Istanbul Fındık ve Mamulleri Ihracatçılan Birliği (IFMİB) Başkanı ve Fındık Tanıtim Gru- bu Eşbaşkanı UfiıkÖzongun, Çin'e ihracatın bu yılın ilk 11 ayında bin tonu aşarak 1115 tona çık- tığını, Hong-Kong'a ihracatın sıfırdan 2 bin 12 tona ulaşhğını açıkladı. Özongun, Japonya'da da iki büyük çikolata firmasının Türk fındığı kul- lanmaya başladığını kaydetti. Ancak üretim fazlası nedeniyle her yıl alım fiyatı sorunu yaşanan findığın ihracatını arttır- mak için yapılan tanıtim faaliyetlerinde kaynak sorunu yaşanıyor. Özongun, çalışmalann yıllık 2-3 milyon dolarlık kaynakla yürütüldüğünü be- lirterek ancak uluslararası piyasada yapılan ta- nıtımlarda bu kaynağın yeterli olmadığını söy- ledi. Özongun. konu ile ilgili olarak AKP Ge- nel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşe- rek findık ihracatı sırasında yapılan Destekleme ve Fiyat Isrikrar Fonu (DFlF) kesinrilerinin bir bölümünün, tanıtim amacıyla kullanılması için aktanlmasını önerdilderini söyledi. Verilen bilgiye göre, kabuklu findık ihracatın- da tonda 40 dolar, iç fındık ihracatında da ton- Tanıtım çalışnulan sonuç verdL Hong-Kong'a ihracat sıfırdan 2 bin 12 tona ulaşırken Japoma'da da iki büyük çikolata firması Türk fındığı kullanmaya başladı. da 80 dolar DFÎF kesintisi yapılıyor. Özongun. Dünya Futbol Şampiyonası'ndan sonra. Japcrya ve Çin'de sürdürülen reklam kampanyası îirasında, reklam firmalannın fut- bolcu tlhan Vlansız'ı istediklerini. ancak Man- sız'ın istediiı ücretin karşılanamaması nede- niyle projemn gerçekleştirilemedığıni söyledi. Çin'e ihraj ediîen iç findıklann paketinde Türk bayrafcnı andıran ve bayraktaki yıldızın fındık şekliade düzenlendiği bir ambalaj kulla- nıhyor. Bu anbalaj, piyasada "TürkMah" ima- jının da yerlesjinlmesi amacıyla, af iş olarak kul- lanılıyor. Çin'deki TV reklamlannda ise *we- iango" adlı fındık bebek maskotu yer alıyor. Tanıtim kampanyalan için şimdiye kadar Ja- ponya'da 1.8 milyon dolar, Çin'de 1.3 milyon do- lar harcandı. Avrupalı 5 kat fazla tüketlyor Fındık Tanıtım Grubu,findıktüketımini arttır- mak için yurtiçinde de reklam ve tanıtim kam- panyalan düzenliyor. Önceki yıllarda "aganigi naganigT sloganıyla yürütülen reklamlar büyük ılgi görürken, bu yıl sadece findıklı yemekler yanşması yapıldı. Giresun, Izmir ve Istanbul'da düzenlenen yemek yanşmalannda dereceye gi- ren yemeklerin tarifleri, ulusal ve uluslararası literatüre girmesı için kitap haline getirilerek, yurtiçindeki 5 yıldızlı otellere, aşçılık okullan- na ve basında yazan gurmelere gönderildı. Tanıtim faaliyetleri sonucunda yurtiçi kabuk- lu findık tüketiminin 60 bın tondan 80 bin tona yükseldiğini kaydeden Özongun, "Kişi başına tüketim yanm kiloyu aşü. Üreten biziz, ama Av- rupah bizimkinin üç kaü findık yiyor" dedi. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginy(« tr.net Kendi ülkem üzerıne yazılanlara yaklaşırken, sağlıklı analız için gerek- li duygusal mesafeyı çoğunlukla ko- ruyamıyorum (üstelik gündemde bir savaş var) "Bu yazar bunu yazıyor ama aslında ne diyor" şüpheciliğiy- le. metın akışındaki bozuklukları, çe- lişkileri vb. arayarak bakıyorum. Ço- ğu kez de "derin" çözümlemeler ara- sında ayrıntı öne çıkıyor, büyük resim gözden kaçabıliyor. Bu kez, Türki- ye'ye. herhangi bir ülkeye bakargibı, duygularımı işin içine sokmamaya çalışarak baktım. Karşıma. "Gerçe- ğiyle" karşılaşmış bir ülkeyle, büyük bir inatla bunu yadsımaya çalışan bir medya eliti çıktı. seçenekslzlfğln dayanılmaz hafffllğl Halk savaş istemiyor. Rivayete gö- re hükümet ve muhalefet savaş iste- miyor. Ordu savaş istemiyor. İş çev- releri savaşın büyük bir yıkım getire- ceğini düşünüyor. Ama bu ülke adım adım savaşa sürükleniyor. Toprağı- nın en "sorunlu" bölgelerini, liman ve havaalanlannı, emperyal bırproje iz- lediğini fütursuzca ilan etmiş bir ülke- nin kullanımına açıyor. Burada ulus devlet-ulusal egemenlik-jeopolitik çıkarlar denklemine uymayan bir "gahplik" yok mu? Garıplik diyorum çünkü bu "dunım " tutarlı bir biçimde açıklanamıyor. Her açıklama gelip bir "şeye" çarpıyor, onu aşamıyor. Ama kimse, açıklama çabalannın hazme- demediği, öğütemediği bu "şeyi", sorgulamak bir yana, görmek bile is- temiyor. Çünkü bu aşılamayan, öğütülemeyen "şey", bu ülkede 20 'Anamopfoz' (*) yıl boyunca kurulan "vfeolojik evre- nin ", diğer bir deyişle. - ke hakkında, halka anlatılan hıkâyee'ir, tutarlı bir görüntü sergileyebilrr&sı için, bu ül- keyı yönetenlerle onlann sesı kartel medyasının, metınlerrn dışında bı- raktıkları, bastırdıklar *şey", aslın- da bu ülkenın "gerçeğı"* Şimdi bu "gerçek" her bastırılan şey gibi yine (depremi hatırlayınız) gei geldı ve ce- vabını istiyor! Medyanın yazarlarnn. "bilen kişi- lerinin" çok büyük bı* «esımi, ilginç bir biçimde hep aynı se* , şeçeneğin "ölümle hastalık arasanda" olduğu- nu kabullenmemızi ist-.orar "Bu sa- vaşı engeleyemryoruz! Dışında da kalamıyoruz" ya da "Türkiye'nin, biz bu oyunda yokuz demesi mümkün değil. Böyte demek, uğ- rayacağımız (zarara j_ığrayacağımız kesin - E.Y.) zararları çok daha bü- yütebilir"; bir başkas " Böyle bir sa- vaşın ne içinde olmek ne dışında kalmak iyi... Galiba e-ıiyisi, bunun bir öiçüde hem içinO-e hem dışın- da görünmeyi sağlayacak bir 'orta yol' bulmak. Umarız: ööyle bir for- mül bulunur". Bu alırn an çoğaltmak çok kolay ama gerekss. Bellı kı "ım- kânsız" bir durum var ka-şımızda. Her şıkta kaybediyoruz. ArtK Özal döne- mindeki gıbı, aklımızı leynir ekmek- le yemediğımiz için İtHr koyup üç almaktan" söz açan jok. Ama yine de çaresizliğimızın ağ-sjnı azaltacak, onurlu, mantıklı biraçı*.arra istıyoruz. Diğer bir deyişle, öyle a r fantezi ya- ratalım ki ağrımızı uyuştursun. Şuna ne dersıniz: "Bu kez akıllandık, 25 milyar dolarlık talebi iki ABD bü- rokratının önüne koyduk". Ne ya- zık kı, yaşamında çok fantezi görmüş olanlann bu malı almaya nıyeti yok. Güngör Uras, Mılliyet'teki köşesin- de hemen üzerini çiziyor: "Faturanın tamamını biz ödeyeceğiz. Savaşın faturasını kimse bizimle paylaş- maz". (Mılliyet, 27/12) Esas sorulması gerekeni Birileri fantezi arayışlarını sürdüre dursun, biz açıkların gelip çarptığı "şey"le ilgilenerek "Türkiye bu gün- kü noktaya nasıl geldi? Neden, za- rargöreceği, belkide bir süre son- ra daha ağır 'travmalarla' karşıla- şacağı bir savaş sürecine girmeyi reddedemiyor?" sorularına cevap arayalım. Karşımızda, gözlerımizın ıçine bakan "gerçeğimizle" ancak böyle yüzleşmeye başlayabılirız: Bu ülkede 20 yıldır, çağdaşlaşma, ser- best piyasa, küreselleşme kod söz- cükleriyle anlatılan hikâye, kocaman, iç tutariılıktan bile yoksun, bir yalan- dır! Ülkeyı "küreselleştiren" süreç. daha belirgin bir ifadeyle. IMF prog- ramları, ülke ekonomisinin bağı- şıklık sistemlerini, yani en kötü ko- şullarda dahi ayakta kalmasına olanak veren iç dinamiklerini yık- mış, egemen sınıflarını karar vere- mez, iktıdarlanna, kendı mallanna sa- hip çıkamaz bir noktaya getirmiş, ül- keyi de facto "sömürgeleştirmiş- tir". Bu "saçma" saptamayı daha iyı anlamlandırabilmek için işe, sürecin en aşırı, ama dünü bugüne/savaşa bağlayan bir düğum noktasına, 1999 stand-by anlaşmasının durduğu nok- taya, ama bıraz da açıyı değiştirerek adeta "yamuk" bakarak başlayabıli- rız. Okuyalım: 1999'da "milli gelir yüzde 6.4 gerılemiş; cari açık/milli gelır oranı hem 1999'da, hem de 1995-99 ortalaması olarak yüzde 1 'in altındadır. Kısacası, son iki yıida ca- ri işlemlerı kabaca dengede olan; bü- yümenin yüzde 8'e yaklaştığı 1995- 9 7 döneminde bile cari açık/milli ge- lir oranı yüzde 1.3 gibi ılımlı bir bo- yutta kalan Türkiye ekonomisini yö- netenler (her ne hikmetse) var güç- lenyle dış kaynak arayışına girişmiş- lerdir. Bu türden birek dış finansman arayışını (ve tipik bir stand-by'ı) ge- rektırecek bir aşın ısınma durumu 1999 'da yoktur. Enflasyon yüksektir, fakat kroniktir ve aşın ısınma ile ilgi- si yoktur? Ancak 'dövız çıpası' se- çeneği, "antienflasyonistpolitika se- çeneklerinden sadece biridir ve Tür- kiye 'nın bu seçeneğe yonlendirilme- si zorunluluğu yoktu" (Boratav: Fi- nansal Kriz IMF'nin Eseridir. www.toplumsalbellek.org/kriz.html- Vurgulayalım: 1999 stand-by an- laşmasını yaparak aynca borçlan- manın bir gereği yoktu! Üstelik, borç ödeme sorunu, ödemeler den- gesı krizı yokken anlaşma yapıldı, enflasyonla mücadele adına getirilen tedbirler ülkeyi, tarihinin en büyük ekonomik krizine sürükledı! "Yamuk" bakmaya devam edelim: Ekim 1999'da ABD, Orta Asya Ordu- su'nu, Pasifik Komutanlığı'ndan ala- rak Ortadoğu'dan sorumlu merkez komutanlığa bağladı. Böylece dün- yanın en önemli petrol bölgeleri tek bir komutanlığın hareket alanı içinde birleştırıldi. Sonra Bush darbesi, 11 Eylül saldırısı, "terorizme karşı sa- vaş", Afganistan ve şimdi de Irak'tan başlayaraktüm Ortadoğu... Ve kaça- madığımız savaş... Şimdi yine soralım: Neden bu stand-by anlaşması hıç gerekli değil- ken hem de son derecede kritık bir anda, ABD'nin bölgeye yönelik stra- tejik yaklaşımını değiştirmeye başla- dığına dair ilk önemli göstergeler su yüzüne çıkarken yapıldı? Neden bu program uygulandıktan sonra ülke ABD tarafından kontrol edilen IMF'nin yardımı olmazsa yaşayamaz hale geldi? Ya 1999 IMF anlaşması- nın gerekçesi, ekonomik değil de si- yasiyse? Ya, ülke ekonomisinin son dayanma noktaları bu "gereksız"an- laşmanın getirdiği krizle, ABD'nin je- opolitik hesaplanna bağlı olarak kırıl- dıysa? Ne kadar "saçma" bir akıl yü- rütme değil mi? Ama bastınlanlar da aslında verili denklemlerin rasyoneli- ne uymadığı, "saçma" olduğu için bastmlmaz mı? Şimdi artık "Mecbur muşuz! Girecekmişiz..." diye yakın- mak yenne ülkeyi bu noktaya getiren verili denklemleri sorgulamak ge- rekmez mi? (*)Ancak belli bir açıdan (yamuk) bakınca algılanabilir olma MAR\1\RA EREĞLİSİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKtMLİĞt'NDEN (KAMULAŞTIRMA DL^a^RUSU) Davacı TEİAŞ Genel Müdürlüğü vekıli Av. Nur Sel tarafından zşağıda vazıh esas numarası ile Selahattın Ahlatçıoğlu aleyhıne açılan kamulaştırma tedelinın tespıti ile taşınmazın tescilı davasında: TEAŞ Genel Müdürlüğü tesis edilecek olan ve yatınm prograntında 95 D.03.0480 proje numarası ile yer alan 380 k\v'lık Hamitabat tkitelli BR5 N. BOTAŞ.M.E. DGKÇS Enerjı Nakıl Hattı güzergâhı altına ısabet eden pilon yeTteri için 19.0*00 m2 mülkıvet, hat güzergâhının emnıyet şendi içinde kalan 1.600.Ö0C 1 m2'İık sahanın da irtıfak hakkı şeklmde 2942 sayılı kamulaştırma kanununun 6 maaiesmin (g) fıkrası- na göre kamulaştınJmasına vönetım kuruîunun 27.06.1997 tarih -..; 15-214 nolu top- lantısında karar verildiğını, daN'alıya ait taşınmaz üzennde de imzık mülkiyet kamu- laştırma yapılması gerektığinden 2942 sayılı kamulaştırma yasa;mn 4650 sayılı va- sanın 3 maddesi ile değişık 8. maddesine göre gerekli işlemler iarece usülüne uy- gun olarak ıkmal edıldığı, kıymet takdır komisyonu teşekkül ettic lersk tahminı bedel tespıt raporunun alındığı. aynca uzlaşma komısyonunun teşekkü, îfnnldıği, fakat ta- raflar arasında uzJaşma saglanamadığı iddıa edilerek kamulaştın-^j bedelinin mahke- memizce tespıt edilip bu bedelın bankaya yatınlıp. kamulaştırma Ttıfak hakkının da- vacı kurum adına tapu\a tescihne karar venlmesıni talep \e dava :irrıiştir. lCamulaştırma ve yargılama ile ılgılı diğer bilgıler aşağıda göste-timiştir. a) Mahkeme esas numarası. davalısı. tapu malıki \eya malıklem ad ve adlan, ka- mulaştınlacak taşınmaz malın tapuda kavıtlı bulunduğu yer-me vı-pafta-ada-parsel numarası-vasfi ve vüzölçümü, Esas No: 2002'202 Davalısı \e malikı: Selahattın Ahlatçıoğlu. Tapu bilgilen: M. Ereğlisi Merkez Kömürcü mevkıi 22 pafta 3 4 parsel, Kamulaştırma mülkiyet hakkı: !2l.00m2 irtıfak hakkı 5182.1" m2 b) Kamulaştırma yapan idarenin adı: TEİAŞ Genel Müdürlüğü c) Aynca çıkartılan meşruhatlı da\etiyenın teblığinden itibarer 30 gün içinde ka- mulaştırma ışlemine idari yargıda ıptal ve adli yargıda maddı haııJıra "karşı düzeltim da\ası açılabıhr. d) Açılacak davalarda husumet (>-ukanda c benrnüe yazılı) ıdareye yöneltilmelidır. e) 30 gün içensinde kamulaştırma ışlemine kan. dari yargıda iptal davası açanlann dava açtıklannı ve yüriitmenin durdurulması kan.n aJdıklannı belge- lendırmedikleri takdirde kamulaştırma işlemlerı kesınleşecek ve mahkemece tespit edilen kamulaştırma bedeli üzennden taşınmaz mal kamulaştırmayı vapan ıdare adına tescıl edılecektır. 0 Mahkemece tespıt edilecek kamulaştırma ^jelı hak sahipleri adına Marmara Ereğlisi T.C. Zıraat Bankası şube müdurlüâüne •unnlacaktır. g) Ko- nuya ve taşınmaz malın değenne ılişkın tüm savunma \e delillerr da\etiyenin tebliğ tanhınden ıtıbaren 10 gün içensinde mahkemeye yazılı olarak biicrilmesı gerekmek- tedır. h) Yukanda esas numarası \azılı davanın ilk duruşmasına 2? 12 2002 günü saat 11.20'den ıtıbaren Marmara Ereğlisi Asliye Hukuk Mahkemesı'ncs' saşlanacaktır. Keyfıyet 2942 sayılı kamulaştırma kanununun 4650 sayılı karuiunun 5 maddesi ile değişik 10. maddesının 5. fıkrası uyarınca duyurulur. Basın: 86525 KAKTAL 4. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN GAYRİMENKUL SATIŞ ÎLANI DosyaN"o:2001 5920 Bir borçtan dolayı aşağıda cins. kıymetı ve özellikleri yazılı ga\rimenkul açık arttırma yoluyla satılacaktır. Satılmasına karar >erilen gayrimenkulün adedi. cinsL kıjmeti. özellikleri: Maltepe ilçesi. Cumhuriyet Mahal- lesi'nde kâin 2353 ada, 119 parselde kavıtlı. B Blok, 9. kat. 39 \o'lu mesken. bunun kat irtifakına aynlan 1739.81 m2 miktarlı arsanın 16 1216 arsa payı ile birlikte satılacaktır. GajTİmenkulün evsafi: Satışa sunulan gayrimenkul. Maltepe ilçesi, Cumhuriyet Mahallesi. Cumhunyet Cad- desi. Cami Sokağı'nda, Kuzey Yıldızı Sitesi'nde. B Blok. 9. kat. 39 No'lu dairesidir. Bina betonarme, karkas sisteminde bina dokuz katlı ınşa edilmiştir. Daireye girişte bir hol. hol içinde hole açılan salon, balkonlu mut- fak. tu\alet ile bıri koridorda biri balkonlu üç yatak odası \e banyo mahalleri me\cuttur. döşemeler ıslak ze- minde seramıkle. salon ve odalar ahşap olup. banyoda küvet. klozet ve lavabo vardır. Daire takriben 100.00 m2 sahalıdır. İmar durumu: Gayrimenkul 16.12.1999 ve 5447 sayılı tstanbul II Numarah Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma kapsamında kaldığı. koruma amaçlı imar planı onaylanıncaya kadar Dragos III. Derece Doğal SİT Alanı geçiş dönemı koşullannın H:6.50 m (2. kat) \e TAKS:015 m. KAKS:0.30 olarak belırlenmesıne, birkat- tan fazla bodrum yapılamayacağına karar verilmiştir. Gayrimenkulün değeri: Gayrimenkule bilirkişi 35.000.000.000.-TL tahminı kıymet biçmiştir. Satış şartlan: 1- Satış. 07.02.2003 günü saat 14.00 ile 14.10 arasında Kartal 4. lcra Müdürlüğü'nde yapıla- caktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin yüzde 75'ini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok arttıranın taahhüdü ba- ki kalmak kaydıyla. gaynmenkullerin 2. açık arttırması 17.02.2003 günü saat 14.00-14.10 arasında Kartal 4. lcra Müdürlüğü'nde yapılacaktır. Bu açık arttırmada satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklar varsa bu alacaklar toplamını. satış ve paylaştırma masraflan ile takdir edilen değerin yüzde 40'ını geçmesi şartıyla en çok arttırana ıhale olunur. 2- Katma Değer Vergisi. ihale damga pulu. alıcı adına tahakkuk edecek tapu alım harcı satın alana ait ola- caktır. Tellalıye resmı ve bınkmiş emlak \ergi borçlan tapu satım harcı ihale bedelinden ödenir. 3- Açık arttırmaya katılmak ısteyenlerin takdir edilen kıymetin yüzde 20'si nispetinde pey akçesı veya bu miktar kadar millı bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış. peşin para iledir. Alıcı istedığin- de 20 günü geçmemek üzere mehıl verilır. 4- Ipotek sahibi alacaklılarla diğer ılgililenn varsa ırtifak hakkı sahipleri de dahil olmak üzere bu gayrimen- kul üzerindeki haklannı faız ve masrafa dair olan iddıalannı dayanağı belgelen ile on beş gün içinde müdürlü- ğümüze bıldirmeleri lazımdır. Aksi takdirde haklan tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakıla- caklardır. 5- Satış bedeli hemen ya da verilen süre içinde ödenmezse llK'nin 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. tki ıhale arasındakı farktan yüzde 60 faizden alıcı ve kefilleri sorumlu tutulacak, hiçbir hükme gerek kalmadan kendilennden tahsıl edilecektır. 6- Şartname, ilan tanhinden ıtıbaren Müdürlüğümüzde herkesın görebilmesi için açık olup, masrafi verildiğı takdirde ısteyen alıcıya bir örneği gönderilebilır. 7 - Satışa iştırak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacaklan. başkaca bilgi al- mak isteyenlenn 2001 5920 esas sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 18.12.2002 Basın. 86196 ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK YÖK'ii Yok Etmek? (I) Kuruluşundan bu yana geçen yaklaşık yirmi yıl içinde YÖK ölçüsünde büyük eksilerle artılan bir araya ge- tiren çok az kurum vardır. Kuruluşunda, 12 Eylül rejiminin bir oyuncağı olarak, özellikle yeni açılan üniversitelerde şeriatçı örgütlenme- yi sağlayan YÖK, yine o yıllarda, o zamanki ünlü başka- nının imzası ve iki satırlık biryazı ile bilim insanlannı, ge- rekçesiz, sorgusuz-sualsiz, kısaca nedensiz oir bi- çimde üniversitenin kapısı önüne koyuyordu. Bu uy- gulamaya karşı çıkan yüzlerce gerçek çok nitelikli bi- lim insanı da üniversite öğretim üyeliğini bırakmak zo- runda kalmıştı. O zamanki YÖK, bu nitelikli öğretim üyesi kaybını, hızlı bir biçimde, esas olarak şenatçı kadrolarla, doldur- du. Üniversite geriledi. Doktora vedoçentlikjürilerine su- nulan tezler, makale ve eserler, çoğu kez, bilimsellikten uzaktı. Bilindiği gibi, bir makalenin ya da yaprtın doçent ol- mak amacıyla değerlendirmeye alınabilmesi için yayım- lanmış olması gerekmiyor; dergi ya da yayınevi yöneti- minin "yayımlayacağız" diye bir yazı vermesı yetiyor. 1980'li yıllarda, kimi doktora ve doçentlik unvanlarının "yayımlayacağız" yazılanna dayandınldığını bilim çevre- leri bilir. O yıllarda, sözüm ona zorunlu kılınan yurtdışı yayın koşulunun yerine getirilmesini kolaylaştırmak üze- re, htalya'da, yalnızca Türk bilim insanlan için özel dergiler çıkartıldığı buralarda 2-5 bın dolar karşılığı makale basttnldığı o günlerde basın-yayın konusu oî- muştu. Kısaca, 12 Eylül sonrasının üniversitesi, yalnız bilim in- sanlannı öğütmekle ve yok etmekle kalmadı; onlann ye- rine, bilirnsellikten hiçbir nasibi olmayanlann gelmesini sağladı. Üniversiteler, kendilerini açıkça şeriatçı diye ta- nımlayan; yazdıklan ders kitaplannı, tamamıyla dinsel öl- çülere göre biçimlendiren öğretim kadrolanyla doldurul- du. özellikle büyük kerrt dışı üniversitelerin akademik kad- rolan, tam anlamıyla bilimsellikten uzaklaştınldı; akade- mik dünya ya kendısı de şeriatçı oldu ya da şeriat öz- lemcılerine tutsak edildi; yaratıcılık unutuldu; bilimsel düzey anlamını yitirdi. O yıllarda, ülkenin bilim ve tekno- loji alanıpda ilerlernesinı ısteyenler, bu satırtann yazan da- hil, o YÖK'ün yok edilmesi gerekfğini özenle vurgu- ladılar. Daha sonra, 199O'lı yıllarda kamuoyunun da istemiy- le, YÖK, adım adım şeriatçı egemenliğinden kurtulma- ya başladı. özellikle, Kemal Gürüz'un başkanlığı döne- minde. bilimselliğin onemsenmesi sağlandı. YÖK ül- kemizin bilimsel gelişmesinin laiklik ilkesi üzennde yükselebileceğini; yalnız laiklik altyapısı üzennde bilim yapılabileceğıni ve bu anlamda bilimsel özgürlüğün korunması gerektiğini savunan birözellik kazandı. Son yıllarda YÖK, bilimsel bilgiye dayalı bir uygulamayı gerçekleştirmeye uğraşıyor. Cumhurbaşkanı'nın laikliğı savunan bilim insanlannı YÖK üyeliğine ataması da YÖK sisteminin sağlıklı bir temete dayanması yonünde önem- li bir adım oluşturdu. Yıllardır, şeriatçı çeyrelerin şimdıki YÖK yönetimini düşman ilan etmesinin nedeni de bunlardır; şeriatçı- lann büyük desteğıyle ışbaşına gelen AKP hükumeti de yalnızca bu nedenle, üniversitelerin tamamının şeriat- çı kadrolann eline geçmesini sağlamak amacıyla. YÖK'ü yok etmek istiyor. Hiç kuşkusuz şimdiki YÖK'ün de eksikleri, yetersiz- likleri var. Bilgi üretim merkezlerinin çatısı özelliğinin bir gereği olarak. YÖK, kamuoyunu sürekli olarak bilgilen- dirmeyi çok daha fazla önemsemeliydi. Üniversitelerin iç işleyişiyle ilgili bürokratik süreçlerin fakülte ve bölüm- lere bırakılmasını sağlamalıydı vb... • • • Aslında AKP hükümetinin genel olarak eğitimde, özel olarak da YÖK konusunda yapmak istedikleri, çok da- ha genış kapsamlıdır. Bunlara ilerde değınilecektir. Yine de bir nokta vurgulanmalıdır: Milli Eğitim Bakanı, yapacaklan konusunda yaptığı bir açıklamada, "Cinayet filmlerinde gerçek katil filmin so- nunda belli olur" gibisınden sözler ettı. Ancak, bilinen bir gerçektir ki, bir filmde tek bir cinayet işlenmesi ge- rekmez; aynı anda birbinyte bağlantılı pek çok cinayet işlenebilir. Özetle AKP'nin, çok sistemli bir yaklaşımla, eğitimin değişik noktalannda laikliği katletmeye çalışa- cağının somut işaretlerini veriyor; kamuoyunun, asıl tar- tışması ve karşı çıkması gereken gidiş, ülkenin gelece- ğini doğrudan belirleyecek olan bu süreçtir. • • • Yeni Yıl'da, barış, başan, sağlık ve mutluluk dile- rim yakup@metu.edu.tr İ TAfZİHİNT>e 1931: Tanm Bakanlığı kuruldu. 197& SSK'deki direnişe katılan 1248 kişi çıkanldı. 1982: "Faiz farkı iade fonu" ile ilgili yayımlandı. 1990: Bakanlar Kurulu, motorlu taşıt ver- gisi ile taşıt alım vergisini yüzde 60 oranında arttırdı. KARACABEY SULH HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'MJEN Esas No: 2002 165 Davacı Mehmet Parakat vekili Av. Müşerref Aktaş tarafından davalılar Galıp Yenılmez ve arkadaşları aleyhine mahkememize açılmış bulunan ızalei şüyu davasınm yapılan açık duruşmasında verilen ara kara- n gereğince, Davalı Galip Yenilmez'in adresı tüm aramalara rağ- men tespit edılemedığinden ve meçhule kaldığından. duruşma gününün kendisine ilanen tebliğıne karar verilmiştir. Davalı Neşet oğlu Galip Yenilmez'in du- ruşma günü olan 04.02.2003 günü saat 9.00'da mah- kememiz duruşma salonunda hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi. aksi takdirde yargılamaya yokluğunda devam olunacağı, hükmün dahi yokluğunda verileceğı ve buna göre işlem yapıl- ması hususu, tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 02.12.2002 Basın. 83641 ALTEVOZU ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN Esas No: 2001-42 Davacı Vakıflar Genel Müdürlüğü vekili Av. Fulya Çınçın'ın davalılar Zahid San ve arkadaşlanna karşı aç- tığı geçıt hakkı davasının yapılan açık yargılaması sua- sında, Dava konusu edilen ılçemiz Çetenlı Köyü'nde bu- lunan ve davacı idare\e ait olan 477 parsel sayılı taşın- maz lehıne ve davalılara ait olan yme ılçemiz Çetenlı Köyü'nde bulunan 418. 483. 484, 485, 486, 415. 414, 410. 401. 403. 399, 398, 397, 396 No'lu parseller aley- hıne ve yine davacıya ait Çetenlı Köyü'nde bulunan 487 No'lu parsel lehıne, davalılara ait yine Çetenli Köyü'nde bulunan 2199, 478. 460, 476, 475. 413, 411. 410, 414. 415. 486 No'lu parseller aleyhıne bedeli davacı tarafın- dan ödenmek üzere geçıt hakkı tesis edilmesi talep edil- miştir. Davalılardan Eşref Güner ile Faysal Güner'in tüm aramalara rağmen adreslen tespıt edilememış olup. işbu dava dilekçesi özetinin ilanen teblığine karar verilmiş olmakla, adı geçen davalılar Eşref Güner ve Faysal Gü- ner'e ilan tanhinden itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmış sayılacağı hususu ilanen tebliğ olunur. 19 12.2002 Basın: 86653
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle