19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 ARALIK 2002 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus(5 cumhuriyet.com.tr AÇI MUMTAZSOYSAL Tutku, Sezgi ve Kadın MATEMATİK merakını ekonomı köşesindeki ya- zılarının arasına katarak renklı kanşımlar sergileyen Ercan Kumcu, son haftalar boyunca ilginç bir dü- şünce zinciri oluşturdu. Hemşirelerle ilgili bir yazıda Florence Nightingale'in matematik öğrenme heve- siyle başlayıp bir başka gün "kadın matematıkçi- fer"egeçereksonyazısıy1a "CahrtArf/ öğreniyorum'a gelmiş durumda şimdilik. Cahit Arf'ı ve çevresine etkisini derinleştirince bel- ki "kadın ve matematik" konusuna yeniden dönebi- lir. Zengin ve okumuş bir ailenin kızı olan ve dadılar- la büyüyen Florence Nightingale çok küçük yaş- ta klasik felsefeciler yanında Euklides gibi matema- tikçileri de öğrenmiş ve matematikçi olmaya heves- lenip çağının önde gelen matematıkçilerinden ders- ler almış. Ama, aslında matematik hayranı olan ba- bası, "Matematik kızlara göre değildır" deyip durmuş. Tıpkı, o zamanlar "Hemşirelik de cahil kızlann işi- d/r"diyenlergibi. Matematik kafası olan Florence Nightingale'in ma- tematikle başlayıp şerefli hemşirelik mesleğini kur- ması, her iki önyargının da birlikte yıkılması değıl mi- dir? Cahit Arf'la kadın matematikçiler konusu arasın- da bağlantı ise, onun birçok başarısı arasında, Türkiye'nin ilk kadın matematik profesörü olacak olan bir ögrencisini keşfedip yetiştirmiş olmasında ya- tıyor. Istanbul Üniversitesi'nin Fen Fakültesi'nde ce- bir dersleri verirken yabancı matematikçileri anlatıp öğrencileriyle onların makalelerinı tartışırken "Sel- ma" adlı bir genç kız öğrencinin çalışkanlığı ve uya- nıklığı dikkatıni çeker. Liselerde matematik öğretme- ni olmaya hazırianan Selma. fakülteyi bitirince artık Istanbul Teknık Üniversitesı'nde matematik asistanı- dır. O günlerin Ratip Berker, Kerim Erim gıbi ünlü- lerinin, Fransız ve Alman profesörlerin yanında Ca- hit Arf'ın da büyük etkısiyle süren ve bırkaç yıl önce aynı kurumdan emekli oluşla noktalanan 47 ytllık ke- sintisiz bir matematikçiliktır Profesör Selma Soy- sal'ın kariyeri. Böyle bir matematikçinin ikı yıl önce "Kadınlar Dûnyası" dergisine şu söyledikleri çok dikkat çekici: "Bence matematik erkeklerden çok kadınlara daha uygun bir daldır. Tüm bilim dallan tutkuyu gerekti- rir; aynca, matematik için sezgi de zorunludur. Ka- dınlarda ise hem tutku, hem sezgi çok güçlü." Duygular dünyasıyla bılimlerın en soyırtu olan ma- tematik arasındaki bu ılişki çok düşündürücü- dür. Belki, tutkulan iktidar sahibı olmaktan ibaret ve sezgileri körlenmiş erkekler eliyle yönetilmiş bir Tür- kiye'nin hesapsızlığa sürüklenişindeki sır da burada sakh. Gerçi arada bir de Çilter örnegi var ama, "Büyük çoğunlukla kadınlann yöneteceği bir Türkiye acaba daha iyi olmaz mıydı?" diye düşünmekten kendini alamıyor insan. Mehmet FARAÇ KÖTÜLER MAHALLESİ G ü n i z i Y a y ı n c ı l ı k Tel: 0212-512 42 19 Faks: 512 11 72 Cumhuriyet kitap kulübü YIL SONU KİTAP ŞENLİĞİ 0 İNDİRİM 50 20.12.2002 - 31.12.2002 tarihleri arasında Taksim Sergi Salonumuza gelin, indirim için ayırdığımız bölümden kitaplarınızı seçin. Adres: İstiklal Cad. Zambak Sok 4/1 (Fransız Konsolosluğu yanı) Taksim-İstanbul Tel: (212) 252 38 81/82 Şaibeli Milletvekilleri, Bakanlar... Yolsuzluk davalannda sanık olanlann, böylesine pişkince, milletvekili ve daha sonra da bakan olmalan gelecek kuşaklar için çok kötü bir örnek olduğu gibi, yaşadığımız dönemde de bir çürümenin belirtisidir. Erol ERTUĞRUL Hukukçu 3 Kasım seçimlerinden de, onlan milletvekili adayı yap- sonra oluşan TBMM"nin mış ve sonuçta da milletvekili ola- ve Bakanlar Kurulu'nun nitelikleri yavaş yavaş or- tayaçıkıyor. Seçim siste- minden kaynaklanan olumsuzluk- lar sonucunda tek başına iktidar olanAKP'nin 12 milletvekili çeşit- li yolsuzluk dosyalanndan sanık olarak yargüanıyorlar. Burada önem- le üzerinde durulması gereken ko- nu, bu sayın milletvekilleri hakkın- da, soruşturmalann tamamlandığı ve ağır ceza mahkemelerinde sa- nık olarak yargılanmalanna başlan- dığıdır. Bir kimse hakkında yolsuz- luk nedeniyle yargılanmaya baş- lanması, bir süreci gerektirmekte- dir. Öncelikle, aynntıh soruşturma- lar yapılacak, kanıtlar toplanacak, tanıklar dinlenecek ve sonuçta, o kişiler hakkında, kamu davası açıl- masına karar verilecektir. Kamu da- vasının açılmasına Cumhuriyet'in savcılan karar verecektir. Bu ne- denle de böyle davalann açılmış ol- ması çok kısa bir sûre içerisinde gerçekleşecek bir durum değildir. Görüyoruz ki, AKP'nin bu sayın milletvekillerinin bir çoğunun hak- kında bir tek dava değil, birkaç da- va bulunmaktadır. Böylece AKP, bu kişilerin anılan davalardan sanık olarak yargılandıklannı bildiği hal- rak seçilmesini sağlamıştır. Millet- vekili olduktan sonra da. dokunul- mazlık korumasından ötürü, bu mil- letvekillerinin yargılanmalan dur- muştur. Iş bununla da kalmamaktadır. Bu hükümetin üç sayın bakanı da sa- nık olarak yargılanmaktadırlar. On- lar, yolsuzluk davalan sanıklan ol- duklan bilindıği halde, bakan yapıl- mışlardır. Enerji Bakanı Sayın Hfl- mi Güler, Ulaştırma Bakanı Sayın BmaEYridnm ve Maliye Bakanı Sa- yın Kemâl l'nakrtan, yolsuzluk da- valannda sanık olarak yargılanmak- tadırlar. Bu da yetmiyor, hakkında beş yolsuzluk davasmdan toplam 36 yıl hapsi ıstenilen Sayın Recep Tayyip Erdoğan, AKP'nin genel başkanı olarak, yapılan anayasa de- ğişikliği ile, Başbakanlık koltuğu- na oturmaya hazırlanıyor. Büyük Atatürk'ün kurduğu ve bulunduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bugün kimler var. Bir zamanlar Kurtuluş Savaşı kahra- manlanndan, büyük devlet adamı İs- met lnönü'nün yürüttüğu Başba- kanhk koltuguna bugün kimlerotur- mayahazırlanıyor. Nelerolmuştur, nasıl olmuştur da güzel yurdumuz bu duruma getirilmiştir! Nasıl ol- muştur da böylesine bir bozulma gerçekleşmiştir! Nasıl olmuştur da yolsuzluk sanıklan, böylesine piş- kince ve yüzsüzce, bu tür görevle- re getirilmişlerdir! îşin asıl üzüntü vericı ve düşünül- mesi gereken yanı ise ulusumuz na- sıl aldatılmış ve yanıltılmıştır da, bu pişkinlikleri, bu sıkılmazlıklan gerçekleştiren kişilerle dolu bir si- yasal parti, genel seçimlerde en çok oyu alarak TBMM'ye girebibniştir. Aslında bu sorulann yanıtlan bel- lidir. Köy Enstitüleri'ni kapatıp ha- fız okullan açarsanız ve bu okulla- n bitirenleri üniversiteye doldurur- sanız, vanlacak sonuç budur. On yıllarca, bir avuç oy uğruna inanç- lan sömürü aracı yaparsanız, ulu- sumuzu gerçekten uygar ve çağdaş bir eğitimden uzak tutarsanız van- lacak sonuç budur. Sayın İDıan Sd- çuk, geçen Şeker Bayramı'nda yaz- dığı köşe yazısında, yolsuzluk da- valanndan sanık olarak yargılanan milletvekillerinin adlannı tek tek saymıştır. Sevgili Oktay Akbal da bayram dinlencesi sırasında bu ko- nudaki kaygılannı ve tepkilerini dı- le getirirken, bu konuyu brr hukuk- çu olarak niye değerlendirmıyor- sun demişti. Böylesine yoğun biçimde, yol- suzluklardan yargılananlann TBMM'ye girememeleri gerek- mektedir. Bunun yasal engellerinin oluşturulması bir zorunluluktur. Bu konuda, önemli bir boşluk olduğu apaçık ortadadır. Devletin önemli görevlerine atamalaryapılırken in- celemeler sonucunda haklannda böylesine davalar ya da soruşturma- larbulunanlar, bu görevlere getiril- memektedirler. Ömeğin; yargıç, savcı, kaymakam olmaküzere baş- vuranlar için gerekli incelemeler yapümakta, bu tür davalardan sanık olanlar ayıklanmaktadırlar. Bazı meslek örgütlennin yönetim kadrolanna yapılacak seçimlerde bile buna özen gösterilmektedir. Haklannda ağır ceza mahkemele- rinde dava bulunanlar bu görevle- re seçilmemektedirler. Örneğin Avu- katlık Yasası'nın 90. maddesi uya- nnca Baro Yönetim Kurulu üyeli- ğine aday olabilmek için, hakkın- da ağır ceza mahkemesinde son so- ruşturmanrn açılmamış olması ge- rektiği koşul olarak aranmaktadır. Baro yönetim kurulu üyeliği için aranan koşul ne yazık ki, Adalet Bakanı olmak için aranmamaktadır. Yargıç, savcı, kaymakam olmak için aranan koşul, milletvekili olmak için aranmamaktadır. Bu yanlışlık, eksiklik nasıl açıklanabilir! Kaldı ki yolsuzluk davalannda sanıkolanla- nn, böylesine pişkince, milletveki- lı ve daha sonra da bakan olmalan gelecek kuşaklar için çok kötü bir örnek olduğu gibi yaşadığımız dö- nemde de bir çürümenin belirtisi- dir. Ulusumuz bunlan hak etmiyor. Borçlu olduğumuz ve bize bu gü- zel yurdu. onurlu bir yaşamı bıra- kan kuşaklar bunlan hak etmiyor. Ulusumuzayakışan bir düzeni kur- mak zorundayız. Dokunulmazlık- lan kaldınlsın, yargılansınlar, aklan- smlar saygı duyalım... Hakkında yolsuzluk iddialan, davalan olan Başbakan adayı nerede görülmüş- tür... Ah Necip Hablemitoğlu. Dr. A. Alper AKÇAM Bursa Y aşamkadar öKimde kutsaldır elbet; yü- ce birülküye, çıkar- sız, beklentısiz bir mücade- leye, ınsana adanmışsa eğer... Kendini yaşadığı toprağa ve birlikte olduğu insana adamış, yurtsever insan Ne- cip Habİemitoğhı'nu alçak bırinin sıktığı kurşun alıp götürdü aramızdan: kutsan- mışlar arasına, yüdıziarla yazdık onun admı! Tetiği çeken, ömrünce kendini, insanı, yaşamı sor- gulayabihne erdemine ula- şamamış, o soyluluğu tat- mamış karanhk bir kulun eliydi. Yalnızcabireycil bek- lentüer içinde tapınarak ya da kendini bildiği ya da bil- mediği bir güce yamayarak yaşayan, insan ldrnliğı kaza- namamış biri... Necip Hablemitoğlu'yla Antalya'da Müdafaa-i Hu- kuk Dergisi'nın bir toplan- tısında tanıştık. Şımdi, kim olduğunu anımsamadığım birisi yan yana getirdi bizi, sordu Necip'e benim adımı vererek, "Tanıyor musun" diye... "Yazüannı severek okuyordum, şimdi kendini de tanımış okhığum için çok mutlu) unı" dedi. Ayaküstü söyleştik. Daha sonra da kı- sa sûrelerle konuşmalanmız oldu, birbirimizin konuştu- ğunu dinledik. Necip. içi ch- şı bir, olağanüstü içtenlikli, yürekli bir insandı. Sıkbğı elinden, gözünüzün içineba- kan gözünden insanın hası- na ait imgeler gelip doluyor- du içinize. Şimdi birbirimi- ze karşılıklı uzattığımız el- lerimizdekalan, körbirkur- şunun götürdûklerini düşü- nüyorum... Ayn dünyalar- dan gelmiştik bulunduğu- muz yere. Benim adım, so- yadım, ünüm belli, onunki birbaşka belli... Baü'nın ta- nımladığı siyasal sımgeler- den. markalardan sıynlmış (sol, sağ vb.) çok ayn bir iç- tenlikte benzeşmiş, buluş- muştuk. Yaşadığımız ülkeye ilişkin kaygılanmız. insanı- mız için arzuladıgımız güzel gelecekler birleştirmişti el- lerimizi. Her türlü aşağılık duygusundan. çıkar küçül- melerinden uzakta, onurlu, özgür bir yaşamın esintile- ri... Her türlü güce tapınmak ve aşağılamnak yerine ken- di gücüne, kendi varlığına inanmak, kendi aklınla ve kültürünle ayakta durmak... Mılliyetçiydı Necip, Türkçüydü, Atatürkçüydü... Anadolu topraklannda Ku- tadgu Büig'den, Divanü Lû- gat- İt Türk'ten Cumhuri- yet'e, Kuvayı Milliye'ye ka- dar neredeyse bın yıl (Ale- vilenn şu bin yılın türküsü ne güzel anlatırbunu!) ken- di kültüriinü kendi halkına yasaklamış bir derebeyleş- miş uygarlığa karşı kendi tözünde olanın kavgasını veriyordu Necip. Çıkarcı, çeteci, çek-senetçi, Arap yozlaşmasına kendini sat- mış sahte milliyetçilerden değıldi, has Türkçüydü... Bu ülke üzerinde oynanan oyunlann aynmında olan yurtsever bir insandı. Ru- hun şad olsun Necip; dost- luğumuz sürüyor! AB Üyeliğinin Yolu... Nezahat ÖZBEK Eğitimci U mutlarbeyazdan griye doğru hız- la uzaklaşırken Avrupa Birliği konusun- da devlet kattnda söz sa- hibi olan kişilerin, çaba- lannı takdirle karşıladık diyelim. Ama bu çaba yetmiyor. Karşı karşıya kaldığımız gerçeği bir ör- nekle açıklamak gerek. Yanlanna turist olarak gelen Türk kızıru Alman- ya'da kalabilmesi için ak- rabalan bir Alman vatan- daşıyla evlendirmeyi dü- şünüp, gözlerine kestir- dikleri damat adayma ko- nuyu açmışlar. Alman da- mat adayı kabul etme- miş, gerekçe olarak da "Bana kendi dihmle gü- na\dHideme\ibikbflmi- yor^demiş. B^nun üzerine Türk kı- zı ^curslara gidip canını di§ine takarak Almarf- ca'yı ögrenmekle kalma- mış, epeyce de ilerletmiş. Tekrar konu gündeme geldiğinde damat adayı "Yetmez" demiş. "bir Al- man gibiyaşamayı da öğ- renmefi." Türk kızı uzun uğraşı- lar sonunda bunu da öğ- renip damat adayının kar- şısına çıkmış. Damat adayı bu kez de, "Bir Alman gibi düşüne- büme>i de öğrenmeH'' di- yerek teklifi tckrar geri çevirmiş. Türk kızı yine uzun uğraşılar sonucun- dabir Alman gibi düşün- meyi de öğrenmiş. Al- manın diliyle konuşan, onun gibi yaşayan ve onun gibi düşünmeyi öğ- renen genç kız, damat adayınm karşısına çık- maya hazırlanırken bir de bakmış ki; çe\Tesinde kendisi ile evlenmek için can atan bir sürü Alman delikanlısı var. Bu kez seçme ve karar verme sırası Türk kızın- daymış. Türkiye A\Tupa Birli- ği'ne üye ülkeler gibi dü- şünüp, onlar gibi yaşa- mayı öğrendiği zaman sosyal, siyasal ve ekono- mik sorunlannı çözdü- ğü, Ulu önder Atatürk'ün dediği gibi "muassu-me- deniyeüerseviyesiııe" çık- tığımız zaman AB bizi yanına almak için ken- disi kapımızı çalacaktır dersek, en gerçekçi tutu- mu benimsemiş olmaz mıyız?.. ŞİŞLİ 4. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK AKITIRMA ÎLANI Dosya No: 2OO2'39OO Esas Bir borçtan dolayı ipotekli olup satılmasına karar verilen gayrimenkulün: Tapu Ka\r dı: Kâğıthane, Seyrantepe, Sanayi Mahallesi, 247 dy2d pafta, 5159 ada, 9 parsel sayılı 287 m2iniktanndaki arsanın 20/28 Ömer oğlu Abdullah Eşitmez adına kayıtlıdir. Imar Durumu: 1/1000 ölçekli 21.7.1986 ve 29.6.1999 tasdik tarihli Sanayi Mahallesi ıslah imar planı tadili aplikasyon gereği reviz- yon planında H=9.50 m. irtifada konut sahasında olmak üzere imar durumu olduğu, ancak 21.11.2001 tarihli Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nca tasdik edilen 1/5000 ölçekli Kâğıthane 2. revizyon nazım imar planında K-3 lejantı ile gösterilen konut alanında ol- mak üzere imar durumu vardır. Haühazu* Durumu: Satışa konu gayrimenkul Kâğıthane. Seyrantepe, Sanayi Mahallesi, Atılgan Sokağı üzerinde 7 kapı noludur. Ar- sa üzerinde inşa edilmiş, zeminde 152 m2 miktarlı 5 katlı betonarme kargir bina vardır. Bina bodrum, zemin ve 3 normal kathdır. Bodrum katta dükkân, zemin ve normal katlarda 2'şer daire vardır. Daireler hol, salon, 2 oda ve mutfak ile banyodan ibarettir. Krymeti: Gayrimenkulün tamamına 210.000.000.000./ -TL değer takdir edilmiş olup, satışa konu borçluya ait 20/28 hisseye bilirki- şice İ50.000.000.000.-TL değer takdir edilmiştir. Not: Satış ilanı ilgililerin ve hissedarlann bilinen adreslenne teblığe gönderilmiş olup tebliğ imkânsızlığı halinde işbu gazetede ilan tebliğ yerine kaimdir. Satış şarüan: 1- Satış, 21.02. 2003 günü saat 12.00'den 12.15'e kadar Şişli 4. tcra Dairesi'nde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin yüzde 75'ini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok arttıranın taahhüdü baki kabnak şartıyla 03.03/ 2003 günü aynı yerde aynı saatte ikinci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da bu miktar elde edilememişse gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektir. Şu kadar ki arthrma bedelinin malın tah- min edilen kıymetinin yüzde 40'ını buhnası ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çe^drme ve paylaştırma masraflannı geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- AJttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin yüzde 20'si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış, peşin para iledir, alıcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. %18 KDV alıcıya aittir. 3- Ipotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklannı hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialannı dayanağı belgeleri ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde haklan tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaş- madan hariç bırakılacaklardır. 4- thaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve aynca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. thale farkı ve temerrüt faizi aynca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alına- caktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafi verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örnegi gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bilgi ahnak isteyenlerin 2002// 5417 Esas sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmalan ilan olunur. 12.12.2002 (*) Ilgıliler tabirine irtifak hakkı sahipleri dedahıldir. Basın: 85411 PENCERE lıkış Noktamız ieleceğimizi Saptar... Cumhuriyet gazetesıne 1962 yılında girdim ben; demek ki kırk yıl olmuş... O sırada Vatan'da çalışıyordum; bir gün Yaşar Kemal gazeteye geldı: - Nadir Nadi görüşmek istiyor. Babıâlı'de Cumhuriyet'in yönetim yeri 'Kırmızı Ko- na/c'taydı; burası eski Ittihat ve Terakki merkeziy- di; Miitareke'de Ingiliz Işgal Komutanlığı bu ahşap köşke yerleşmişti. Cumhuriyet'in her köşesi tanh kokuyordu. Nadir Bey sakin bir insandı, alabildiğine efendi ve alçakgönüllüydü. - Yazılannızı okuyorum, dedi, beğeniyorum, bi- zimle çalışmak ister misiniz?.. Konuşmanın öteki boyutları bir yana, göreve böyle başladım; Nadir Bey'e komşu odayı bana ver- diler. Nadir Nadi bir gün odaya girdi; çalışma masa- ma baktı: - Ben, dedi. küçükken bu masanın altında oy- namaya bayılırdım. O masada şimdi Genel Yayın Yönetmenimiz Ibrahim Yıldız oturuyor. • Peki, Cumhuriyet nasıl kurulmuş?.. Yıl 1923.. Ankara'da Cumhuriyet ilan edilmiş, Istanbul'da hilafet sürüyor... Akşam'ın Başyazarı aracılığıyla Mustafa Kemal -Istanbul'da değil- Izmir'de, ünlü gazetecilerle bu- luşuyor. Kimler bunlar?.. Hüseyin Cahit (Tanin), Ahmet Emin (Vatan), Celal Nuri (llerı). Ahmet Cevdet (Ikdam)L Velid Ebüzziya (Tevhid-i Efkâr) zaten umutsuz vaka ol- duğundan toplantı dışında tutuluyor. Toplantıdan bir yarar sağlanamıyor. Bundan sonrasını Yunus Nadi'nin kaleminden okuyalım: "Ankara'daki yeni Cumhuriyet rejimiyle Istanbul basını arasındaki sürtüşme bir türiü bitmek bilmi- yordu. Bu durum karşısında Mustafa Kemal, attı- ğı her adıma Istanbul basınının sürekli muhalefe- ti üzerine, cumhuriyeti ulusal basının içinde savu- nacak bir mevzi elde etmek için yine bir gazete si- lahıyla basının karşısına dikilmeyi kafasına koydu. Bu projeyi hayata geçirmek için ben tam da biçil- miş kaftandım. Bir akşam Köşk'teki sofrasında konuşurken o dost Selanik şivesiyle dedi ki: "- Bak çocuk, ne yapalım seninle; Istanbul'da Babıâli'nin göbeğinde bütün bu Cumhuriyet düşmanı ve hilâfet yanlılarına karşı mücadele verecek bir gazete çıkaralım. Benim 'Hâkimıyet- i Milliye' ve senin 'Anadolu'da Yeni Gün' aşağı yu- karı şimdiye kadarki görevlerini hakkıyla yeri- ne getirdiler. Gazetenin adı da yeni rejimimiz cumhuriyetle özdeş olsun. Cumhuriyet' koya- lım adını. Istanbul'daki Ittihat ve Terakki'nin eski Merkezi Umumi binası 'Kırmızı Konak'ı ga- zetenin merkezi yapalım. Var mısın? Ne dersin başarabilir miyiz bu işi?" "Evet Paşam" dedim, "hiç vakit geçirmeyelim, ben bu işe hemen girişeyim." Cumhuriyet böyle kuruldu. • Bugün benim çalıştığım odanın penceresi 'Kır- mızı Konak'a bakıyor... Aramızda bir avlu var... Sokağın öte yakasında eski 'Düyun-u Umumi- ye' binası; bugünkü Istanbul Lisesi... Cumhuriyet yeni bir atılıma hazırlanıyor; bu prog- ramın içinde televizyon da var... Geleceğe umutla bakarken geçmişten söz aç- mak, gücümüzü hangi kaynaktan aldığımızı belir- ler. Cumhuriyet , k : t a p 1 a r ı îlhan Selçuk YÜZBAŞI SELAHATTtN'tN ROMANI Birincı Kitap Ikıncı Kitap Yüzbaşı Selahattin'ın Romanı yalnız kendısının değil, bır fcuşagın romanıdır Bu romanda değer yargüanyla birlıkte çöken Osmanlı tmparatorlugu yenne yeni bir ımparatorluk kurmak ıste>'enlenn dranu ve devletın çökûşünü durdunnak isteyen bır asker kuşağımn fedakârlık destanı yer alır. Bu roman yakın tanhımızın gerçekjennı dıle getırmekîe. pek çok yönü a>dınlanmamış bır de\Teye ışık tutmaktadır f" CumhWTye( Çağ Pazarlama A.Ş. Tıirkocağı Cad. No.39/41 ^ kitap kulübü (34334) Cağaloğlu-lstanbulTel(0212) 514 01 96 "ÇGD \1LLN GAZETECİLERİ 2002' miŞMASENA BAŞVURULAR BAŞLADI Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin her yıl geleneksel olarak düzenlediği "Yılın Başan- h Gazetecileri Yanşması"na başvurular baş- ladı. Yanşma, bu yıl da 7 ayn dalda yapıla- caktır. Haber, Araştırma - Inceleme, Röpor- taj, Fotoğraf, Radyo - Televizyon Haber ve Programı ile Yerel Basın dallannda gerçek- leştirilecek olan yanşmaya katılmak isteyen meslektaşlarımızın 13 Ocak 2003 tarihine kadar başvurulannı ÇGD Genel Merkezi'ne yapmalan gerekmektedir. Üyelerimiz, aynca yanşmaya aday eser de önerebilirler. Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Yönetim Kurulu BAŞVURU ADRESt Selanik Cad. 46/12 Kızılay/Ankara
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle