19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
S.AYFA 4- • CUMHURİYET 19 ARALIK 2002 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER [email protected] EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Bip DertleşmeL Yazmak, söylemek, bağırmak hiçbir işi çözmez! Akıldır, sağdu- yudur, bilgidir, göraüdür insanı ger- çek insan eden.lşte AB'nin so- nuçları: Kapı kapı dolaşan sorum- suz bır adamın, gözdağı veren ko- nuşmalanna AB'nin verdiği yanıt: 'Medeni olun, nazik olun.' Kos- koca Fransa Başbakanı'nı korkut- mayaçalışan. ABD Başkanı'nı araç diye kullanmaya kalkışan beylerin Türkiye'ye aldırdığı sonuç... 'Kim bu adam?" diye soranlar olmuştur. Kim bu uzun boylu adam?TC Başbakam'nınyanında, önünde, her yerde, adım başın- da.. ne konuşur, ne birşey söyler!.. Ama tek başına gider Avrupalı li- derlerle görüşür, Bush'la gizli ko- nuşmalar yapar, sözlerverir... Ana- yasa degiştirilip bu kişi önce mil- letvekili sonra da başbakan yapı- lacak!.. Ama Anayasa Mahkemesi Baş- kanı, Yargıtay, Danıştay başkanla- n büyük uzmanlar, ünlü hukukçu- lar, hukukaters düşen uygulama- lara karşı Siirt seçiminin Tayyip le- hine yenilenmesine, türlü suçla- malaraltındaki insanlann Meclis'e girmelerine, sorumluluk almalan- na ise tüm aklı başında yurttaşlar karşı... • • • Bir hengâme, akıldışı işler, uygar- lığa, çağdaşlığa, terbiyeye, gör- güye sığmayan tutumlar arasında güzel olaylar da var. Bakın hukuk alanında gerçek bir öncü, Halit Çelenk seksen yaşına girdi. Yarım yüzyıldır hep doğrudan, haklıdan, gerçek adaletten yana bir savunu- cu... Her türlü güçlüğü, üzüntüyü yüklenmiş, ülkenin en karmaşık günlerindetam bir yüreklilikle top- lum önünde, yargıçlar, mahkeme- ler önünde hukukun üstünlüğünü savunmuş... Seksen yaş, biryaşamın topla- mı mıdır? Oyleyse Çelenk'in yaşa- mı büyük bir hukuk zaferi sayıl- mamalı mı? • • • Bir de, ıçimizden çekip gider bir yazar: Faik Baysal... 85 yaşınday- dı. Benim 194O'lı yıllardan bu yana yakından tanıdığım bir dostum... Öyküleri, romanlarıyla edebiyatı- mızda değerler katmış bir kişi... Ay- rıca demokrasi savaşımında etkin olmuş biraydın... Çok partili döne- me geçişte, topluma bir özgürlük, bir uyanış getireceğine inanarak canla başla uğraş veren Faik Bay- sal'ı da unutmamalı... Benim kuşa- ğımın edebiyat alanındaki ilkönem- li yapıtı 'Sarduvan'\ da... Giden gidiyor, geriye kalan biz- lere düşen, acılara katlanmak... Savaşı sürdürmek... Aydınlanma savaşı bu. Türk halkını içine itildi- ği gerilik çıkmazlarından kurtar- mak savaşı... Faik Baysal'ın "Sar- duvan"\n\n ikinci baskısı Can Ya- yınlan'nda çıktı... Yanm yüzyıl son- ra!.. Ama bu romanı okuyanlar, okuyacaklar, bu anlamsız unutu- şun çağdaş eleştirimizin, çağdaş edebiyat dünyamızın bir haksızh- ğı, bir kusuru olarak göreceklerdir. Evet tuhaf bir söyleşi oldu! Dert- leşme demek daha doğru! Çelenk, 80 yaşında dipdiri, hukuk savaşı- nı sürdürüyor. Bızler de aydınlık bir çizgide uğraş verme çabasını yaşamaktayız. Yaşlanmak, ama direnerek, yaratarak, çevreye, top- luma bir şeyler katarak, katmaya çalışarak yaşlanmak!.. Bunu başa- ranlara ne mutlu... Bir de görme- seydik şu günleri, yabancılardan 'Uygar olun, terbiyeli olun' azar- lannı duymasaydık. Adalet önün- de aklanmamış, aklanmadan ba- kan, milletvekili seçilmiş insanla- rın en sorumlu görevlerde ülkemi- zi temsil etmesinin utancını duy- masaydık. Yetmiş, seksen yıllık bir yaşantıyı boşuna harcadığımızın sıkıntısını duymasaydık! Utku 'Aydınlanma'nm Olacaktır... Çoğunun eşleri de adeta siyasal sanklı! Bir bakanın eşinin de çarşaflı olduğunu öğreniyoruz. Ülkemizi bu duruma getirenler utansınlar. Bu dönem de yaşanıp, gelip geçecek, utku Türk 'aydınlanması'nın olacaktır. Erol ERTUĞRUL Hukukçu 3 Kasım seçimleri ile yurdumuz- da yeni bir dönem başladı. Bir yıh aşkın bir süre önce kurul- muş ve yöneticüerinin büyük bir bölümü daha önce denenmiş olan ve bilinen, ancak, kamuoyuna denenme- miş diye sunulan bir siyasal parti, tek başına iktidar oldu. Bu seçimlerde, on milyon dolayında vatandaşımız oy kul- lanmadı. Bu durum, bu vatandaşlan- mızm, seçime giren siyasal partilerden hiçbirisine güven duymadıklannı gös- termektedir. On milyon vatandaşımı- zın oy attıklan siyasal partiler de ba- rajı aşamadıklan için TBMM'ye gi- remediler. Oy kullanmayan ve kullan- dıklan oylar değerlendirilmemiş olan vatandaşlanmızın sayısı dikkate alın- dığında, bu Meclis'in ulusal istenci (milli iradeyi) temsil ettiği kolay ko- lay söylenemez. Tek başına iktidar olan AKP, kullanılmış oylann yüzde otuz dördünü aldı. Ancak, seçim sis- teminden kaynaklanan olumsuzluk- lar nedeni ile de haksız biçimde mil- letvekilliklerinin yüzde altmış altısı- na sahip oldu. Geçen dönemde, iktidar olmuş. an- cak, daha sonra dinsel amaçlı çalışma- lan ile inançlan sömürü aracı yaptığı için, Anayasa Mahkemesi taraftndan kapatılmış olan Refah Partisı'nin yö- neticileri, milletvekilleri, AKP'nin ku- ruculan ve milletvekilleri olarak TBMM'ye girmişlerdir. Bu durum- da, bu partinin hiç denenmemiş oldu- ğunu söyleyebılir miyiz? Bu kesin ger- çek açık biçimde ortada iken, 3 Ka- sım seçimlerinden sonra basın organ- lannın büyük bir bölümü, bir bölüm yazarlar. yeni iktidan, sanki ulusumu- zun hiç tanımadığı kişilermiş gibi ve ülkemizin sorunlannı çözebilecekler- miş gibi allayıp pullayıp sunmaya ça- lışmaktadırlar. Oysa ki ilk uygulama- lara baktığımızda dinsel amaçlann öne çıkanlacağı ve ulusumuzun inançla- nnın sömürüleceği gün gibi ortadadır. Hilton Oteli'nde, îçişleri Bakanı'nın milletvekilleri ile birlikte kıldığı gös- teri namazı, TBMM Başkanlığı'na se- çilen kişinın, "Bu göreve inat için" aday olduğunu açıkça söylemesi ve Sayın CumhurbaşkanımLzınyurtdışı bir göreve gidişi törenine siyasal amaçlı başörtülü eşini getirmiş olması gele- cekte olabileceklerin göstergeleridir. Bu ulus, bugün Adalet Bakanı olan ki- şinin, Ozal dönemindeki devlet ba- kanlığı sırasında, "FTört fahişefiktir" dediğini unutmadı. Hiç kuşkunuz olmasın, Refah ikti- dannın Kültür Bakanı'nın, "Bizim uJu- sumuz baledea, klasik mirakten anla- maz, bize yağh güreş gerekir" anlatı- mındaki düşünce, yaİan zamanda ken- disini gösterecektir. Millı Eğitim Ba- kanlığı'na atanmak istenilen, ancak Saym Cumhurbaşkanı'nın engelleme- si ile karşılaşan sayın profesörün, Kı- nkkale Üniversitesi Rektörü iken, şe- riatçı uygulamalan ve kadrolaşması nedeni ile Iran rejimine ve Humey- ni'ye hayranlığından ötürü YÖK tara- findan üniversiteden uzaklaştınldığı düşünüldüğünde, şimdiki yönetimin kendisini hiç saklamak ve gizlemek is- temediği görühnektedir. Bu sayın baylar, aldıklan yüzde 34 oyla halkımızın yansının oy kullanma- dığını ve öbür yansının da TBMM'de temsil edilmediğini ve kendilerine kar- şı, yüzde seksenlere varan bir çoğun- luk olduğunu da unutarak, her şeyi yapabileceklerini sanıyorlar. Bu ulus geçmişte böylelerini çok gördü. De- mokrasi yalnızca seçilmiş olmak ve ço- ğunluğun her istediğini yapabilmesi de- mek değildir. Demokrasi, çoğunluk karşısında, azınlığın haklannın korun- ması, bir tek bireyin bile hakkının sa- vunulması demektir. Bu çoğunluğa güvenerek anayasayı da kendi istem- leri doğrultusunda değiştirmek, hu- kukun temel kurallarını hiçe sayarak, parti başkanlanna, mületvekilliği ve başbakanlık yolunu açmaya çalışmak tam bir aymazhktır. Öncelikle düşünmemiz gereken. ül- kemizin bu duruma nasıl getirildiği- dir. Bu duruma gelişimizin baş nede- ni 12 Eylül yönetimidir. Açılan yüz- lerce imam hatip okulu, bu okullardan mezun olanlann din adamı değil de üni- versiteye giderek, yaşamın her alanı- na dağılnuş ohnalan, okullara zorun- lu din derslerinin konulmuş olması, inanç sömürücülerinin korunup kollan- ması ve gençlerin politikadan uzaklaş- tırıknalan, vanlan sonucun nedenle- ridir. Trakya Üniversitesi Eğitim Fa- kültesi"nde yapılan bir ankete katılan öğretmen adaylannın yüzde 40'ının, "Türkhe'nin bağmısniığını Atatûrk'e borçhıobnadığıru" düşundüğünü üzü- lerek öğreniyoruz. Bu kuşaklar nasıl yetişti.. bunlan kimler yeriştirdi? Ül- kemizi bu noktaya getiren 12 Eylül paşalan için bilmem ki ne desek... Bu öğretmen adaylannın yüzde 53'ü de çalıştıklan okulda mescit bulunması- nı ıstiyorlarmış. Sanki bu ülkede bir inanç sorunu varmış gibi, "Benim va- tandaşnn göğsümfigeregere Müstûma- nım diyemeyecek mi?" diyen siyasal parti başkanlan, baş sorumlulardır. Dün, imam hatip çıkışlı valiler, kay- makamlar, yargıçlar, savcılarvardiyor- duk. Bugün artık imam hatipli bakan- lar, başbakanlar, Meclis başkanlan var. Çoğunun eşlen de adeta siyasal sank- lı ! Bir bakanın eşinin de çarşaflı oldu- ğunu öğreniyoruz. Ülkemizi bu duruma getirenlerutan- sınlar. Bu dönem de yaşanıp. gelip ge- çecektır. Utku Türk avdınlanması nın olacaktır. Seçimler ve Sayın Ecevit %% l/UIOJTe ULUDAĞ 1 AIIIÜ\, BJ yı&ııl 0535 hazirkart 6-9 Şubat'ta Uludafda. Çekilişi kazanan 25 çlft; 3 gece-4 gün Uludağ'da Hazır Kart'ın misafiri olacak. VVintercross yanşmalarını seyredecek, kayak veya snovvboard eğrtimi alacak. Nil Konseri'ni izleyecek! Çekilişe katılmak için kısa mesaj gönder: HAZIR KART yaz. Boşluk bırak. Adım, soyadını, yaşını ve adresini aralarında boşiukbırakarakyaz. 2140ayolla. Son katılma tarihi 25 Aralık. t & î TO2JH aATTT EyîiIİVl AYTAS 22 7JTJI?) 3DÎÎAS «0:30.30ftIDfm 313U) tMmHmüığünin28/11/2002tsMB.02J MM.0.13.00.02/1631-8S87nohj bni L 18 ymntm toç«Ww bu tampnyayı laMnaz. Bu karopany»»» »«lec« H«nr K»rt aboneloci k ı ö ^ f c ZUO'a cöndMBm tûm b u n * 4 a r 4 konb» olarak ûcratl6ndHe(«Mk K s m n İMdm devmdtomaz veya nriule çmrHanaz. HAZIR KART M. Selim OKÇAY Hukukçu tidara getirenin kim oldu- ğunu şimdi anladınız mı, bari... Televizyonlarda, hangi türbeye kim daha çok çaput bağlayacak di- ye koşuşan zavallı insan- lanmızı, sayenizde bol bol izliyoruz. Şimdi neden kaygı duvııyorsunuz, siz de büyük çapta katkıda bu- lundunuz... AKP iktıdannın, Recep Tayyip Erdoğanın deği- şip değişmediğini tartışan basınımıza, medyamıza acıyorum. FetfauDah Gü- len'in stratejisinden haber- leri hiç yok herhalde... Hiç belli ermeyeceksin, sıra- sını bekleyeceksin, belki bu yıllannı alacak, ama her şey olgunlaşüğı zaman ne Atatürkkalacak, ne la- iklik kalacak. gıbisinden konuşmuyor muydu?.. Adım adım ilerliyoıîar, hiç kimse bana aksinı anlatma- sın... Şimdi üniversiteler- de başörtüsünün çok ya- kında serbest bu^kılaca- ğuıın sinyalleri alınıyor... Daha sonra imam Hatip Liseleri mezıınlanna üni- versitelerin yolunun daha da fazla açılmasını ger- çekleştirecekler, normal liselerin birer imam hatip lisesine dönüşmesine adun adım çalışacaklardır. Ya- zık. arada bir ordumuz da, Atatürk ilkeleri falan diyor da azıcık gerih'yor gözükü- yorlar... Yoksa bilinsin ki adım adım ilerliyorlar ve ilerle- yeceklerdir. Yılanın başı ezilmez ise karnrnı doyur- mak için büyüyecek, yav- rulayacaktır... 1950'liyıl- larda İstanbul'da görünen iki kara çarşaflı kaduıın resminin gazetelerde yer aldığını. alnnda da hâlâ bu tip insanlann bulunduğu- nu üzüntü ile görüyoruz, denildiğini, hatırlayanınız var mı?.. Unutulmasın ki Atatürk, laiklik ilkesini topluma kabul ettirirken büyük bir destek görmüş- tür ve o tarihteki Türk hal- kı en ufak laiklik eğitimi almamış, tam anlamıyla şeriat hükümlerine göre idareedilmişti... Ama geç de olsa, Sayın Ecevit, AKP iktidanndan kaygı duyuyorum, dediği- niz için sıze teşekkür edi- yorum. Belki bu mesaj ın bir yaran olur... S eçimlerden hemen sonra Sayın Ecevit, önemli olduğunu de- ğerlendirdığım iki tümle- cik açıklamada bulundu ve bunu Bakanlar Kuru- lu'nun son toplantısında da yineledi. Bunlardan ilki, seçime gitmekle adeta kendi ken- dimizi öldürdük sözleri (intihar ettik) idi. Burada- ki, kendi kendimize keli- melerinin yanlışlığı üze- rinde durmak istemiyo- rum. Esas olan, seçim ka- rannın kendileri için inti- har karan olduğunu ancak seçimden sonra anlayabil- miş olmalandır. Inatla bir tür af kanunu olan kanu- nu çıkararak toplum dü- zenini altüst ettiklerinin farkına bile varamamış- lardu-. Tüm değerlendir- meler toplumdaki kırgın- lığı, tepkiyi ortaya koyar- ken bu görüşlere değer ver- memişlerdir. 3.5 yıldır uy- gulanan IMF güdümlü ekonomi pohtikasının agır cenderesinin altında ezi- len halkın, önümüzdeki 1.5 yılda biraz olsun nefes alabilecekleri sezinlenir- ken bunu beklemeyip se- çime gitmenin intihardan başka bir şey olmadığını anlayamamışlardır. Esas önemli olan, bir adım öte- sini göremeyen bu insan- lar ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti'nin kaderi üzerinde yıllarca rol oy- namışlardir. Vah benim ül- kem demekten başka ne diyebilirim ki... ikinci tümce de, AKP iktidanndan kaygı duydu- ğu şeklindedir. Insan bu- nu duyunca, u Eh Sayın Ecevit, ben sizi ne yapa- yrnı?_" diyesi gelmekte- dir. Bunu yeni mi gördü- nüz, yeni mi anladınız?.. "Dindar kesim de dindar kesün" kelimelennı ağzı- nızdan hiç düşürmüyor- dunuz... Bunun için CHP'yi bile dışladınız... Bir Süleyman Demirel ol- dunuz, bır TurgutÖzal ol- dunuz, bir Kenan Evren oldunuz... Söyler misiniz, en fazla imam hatip lisesi kimin zamanında açıldı?.. Bir tohumun bire yırmi başak vereceğini hiç öngö- remediniz... Atatürk ilke- lerinden azıcık azıcık ve- rilen ödünlerle bunlan ik- PENCERE {slam'da Kadından İmam Olur mu?.. Haşaaa.. Sümme haşa.. Nisa taifesinden imam çıktığı gün kıyamet ko- par, Cennet ile Cehennem bırbirine karışır, kıldan ince kılıçtan keskin Sırat Köprüsü tam ortasından şak diye ikiye ayrılır, tövbe estağfurullah hötöröf- ler de ortaya salınıp sureti haktan görünerek id- dialaşır: - Biz de imam olacağız!.. Amaolamazlar... Islam'ın tüm belletenlerinde imamın birincil ta- nımı şoyledir: "Toplu kılınan namazda cemaatin önünde du- ran ve kendisine uyulan kimse!.." Hiçbir aklı başında kadın, toplu namazda ce- maatin önünde durmak istemez... Eğer Müslümanlıkta "kadından imam" olmuyor- sa, elbette bunun bir nedeni vardır; erkek milleti- nin önünde namaz kıldırmak için yatıp kalkan ka- dından imamın namazı sakatlayacağını bilmeyen aptal kim ola?.. Peki, kim imam olabilir?.. 1) Müslüman.. 2) Ergin.. 3) Akılh.. 4) Erkek.. Ve namaz kıldırmaya yetecek kadar Kur'an oku- mayı bilip bu alanda bilgili sayılan kişi imam ola- bilir. • Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgene- ral Tuncer Kılınç dedi kı: "- 8u ülkede Hıristiyanlık dünyasmda olduğu gibi rahibe yetişmiyor, imam hatip okullannda başı kapalı okuyan kız öğrencilerin Katolik dün- yasmda olduğu gibi görev yapacakları bir yer yok, bayan imamlann da görevyaptığı hiç görül- medi. Oyleyse din adamı yetıştirmek amacıyla ku- rulan imam okullanna kız öğrencilerin alınması- nın bir anlamı yok. Bu gerçeğin camilerde vaaz veren imamlar tarafından halka anlatılması gere- kiyor." Dört dörtlük bir açıklama!.. Ancak -beklendiği gibi- dincilerden hemen fer- yat figan başladı, yalan ve saldın kanşımı sesler yükseldi; çünkü Milli Güvenlik Kurulu Sekreteri Paşa işin püf noktasına ve bamteline dokunmuş- tu. İmam okulu meslek okuluysa, mantık bize ne söyler? Mesleği yapamayacak olan öğrenci ne- den yıllannı bu yolda tüketsin?.. Hem imam olamayacaksın.. Hem imam okuluna gideceksin.. Hem imamlık sana yasak.. Hem imam lisesinde okuyacaksın.. Imanın varsa Allah'ın emrine saygı göster, ka- dın imam Müslümanlıkta bidatın en büyüğüdür. • Islam'da kadın dediğin, erkek kardeşiyle kıyas- landığında mirasın yansını alır. Erkek 'boş o)' dediği zaman kadın bohçasını top- layıp evden çıkmak zorundadır.. Kocasını aldattığı zaman kadın taşlanarak öldü- rülür, eski deyişle recmedilir.. Kadın imam olamaz.. Küçücük kızlan imam okullanna gönderdikten sonra başlarını örtüp türban davasında politika- ya sürmek kurnazlığını gösteren sözümona Müs- lümanlara Islamı yakıştırmak için insan çok saf ol- malıdır; bunlar içten pazarlıklı çıkarcılar güruhun- dan başka bir şey degiller... TEŞEKKÜR Eşim Melih Cevdet Anday'ın hastalığı ve sonsuzluğa uğurlanması sırasında Sayın Cumhurbaşkanımız AhmetNecdetSEZER başta olmak üzere, ilgisini esirgememış tüm devlet erkânına, siyasal partilerin yöneticilerine, yıllarca yazarhğını yaptığı Cumhuriyet Gazetesi'ne, üniversitelerin, medyanın, çeşitli vakıf, sendika ve derneklerin yöneticilerine, her türlü sorunumuzda yardıma koşan Büyükada Belediye Başkanı Coşkun Özden ve Yardımcısı Müslim Şahin'e, yazılanyla ve yaptıklan programlarla kendisini anan köşe yazarlanna, program yapımcılanna, öğretim üyeliği yaptığı konservatuvann üyelenne. çalışma arkadaşlanna, öğrencilerine, ülkemizin her alandaki sanatçdanna, bılim adamlarına teşekkür ederim. Aynca, Melih Cevdet Anday'ın rahatsızlığı süresince tıbbi ve insani desteklerini hep anacağım Prof. Dr. Nurdan Tözün'e, M.Ü. Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. KemaJ Berkman'a, Dekan Yrd. Doç. Ali Serdar Fak'a, Başhekim Zehra Kavak'a, Doç. Serdar Turhal'a, Yrd. Doç. Serhan Tuğlnlar'a, Yrd. Doç. Mnstafa Çetiner'e, Uzm. Dr. Adnan Giral'a, Dr. Hakan Alan'a, Servis Sorumlu Hemşiresi Tülin Yddız'a, hastanenin yardımcı olan tüm personeline ve özellikle Anday'ın çok sevdiği yeğeni Prof. Dr. Fuat Anday başta ohnak üzere Avukat Murat Topçuoğlu'ya, Prof. Mehmet Zaman Saçhoğlu'ya, Yrd. Doç. Ali Bayrak'a, bizi yakuz bu"akmayan tüm dostlarımıza, Milas Ören'deki tanıdıklara sonsuz teşekkürlerimi sunar, yokluğuyla yalnız benım değil, hepimizin yaşamrnı eksilten Melih Cevdet Anday'ı yitirdikleri için kendilerine de başsağlığı dilerim. SLTVA ANDAY
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle