Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 KASIM 2002 PAZARTESİ
HABERLER
Tarhan Erdem ve Erol Tuncer, klasik seçmenlerinin solu terk ettiğini söylüyor
CHP kendini değiştirmeliTUREY KOSE
Kamuoyu araştırmalannda se-
çinı sonuçlanyia ilgüi başanh tahmin-
lerde bulunan. eski CHP Genel Sek-
reteri Tarhan Erdem, "klasik seç-
menlerinin" solu terk ettiğini düşü-
nüyor. Erdem, "CHP,eğitimlfler,DÜ-
rokratlar, profesyoneller ve serbest
meslek sahiplerinden de geçen se-
çimlere göre daha az oranda oy al-
dı" dedi. Erdem, seçim sonuçlannı
şöyle değerlendirdi:
"Bu sefer sadeceAKP'den çekinen-
ler sola oy verdi. Bunun alünda De-
niz Baykal unsuru var. CHP olabi-
lir ama, Baykal'la olnıaz, bu örgüt-
le olmaz, görüşü yaygındı. Örgüt
çok muhafazakâr, çok içine kapanık,
yeni fikirlere açık değil. Önemü öl-
çüde adaylar ve çevresiyle klasik
CHP seçmeni dışında oy aiamadılar.
CHP ilk defa gençlerden ortalanıa-
sının altuıda oy aldı. CHP'nin ken-
dine bakması lazım. Kendisinde bir
degişiklik yapması gerektiğini dü-
şünmesi lazım. Şinıdi sol, ben ne-
yim, ne durumdayım otunıp önyar-
gısız incelemelL Biz ne yapük, ne o\-
du diye özellikle CHP düşünmeli.
Aynı şey MHP için de geçerli. DYP
ile ANAP'ta arük ümit yok, DYP
için beUd biraz olabilir, ama ANAP
için zor görüyorum."
Erdem, AKP'nin merkeze yerleş-
mek istediğini, ancak bunu başanp
başaramayacağının icraatına bağlı
olduğunu vurguluyor. "Kamuoyu
araşürmalan, seçmeni yönlendirdi
mi" sorusuna da Erdem, "O kadar
etldsi olduğunu sanmıyorum. Bdki,
beOi bir kesime oy vermekte gerek-
çe sağlamış olabUir" yanıtını verdi.
Tuncer: CHP kaybettl
CHP PM üyesi, Toplumsal Eko-
nomik Siyasal Araştırmalar Vakfı
(TESAV) Başkanı Erol Tuncer,
CHP'nin "büyük avantajlaria" gir-
diği 3 Kasım seçimlerinde alması ge-
reken oyu alamadığı, bu nedenle ba-
şansız olduğu kanısında. Tuncer,
"Sadece CHP değil, tümüyie sol kay-
betti Secmenin belli bir dönemden
beri sağa kaydığı görülüyor. Seçmen
aşın uçlara gidiyor. Aşın sol hiçbir
zaman çok sempatik obnadı seçmen
gözünde, seçmen aşın sağı tercih et-
tL Öyle olunca blok olarak sağa kay-
ma söz konusu. Bu seçimlerin en üzü-
cü sonucu, yüzde 70-30 olarak bildi-
ğimiz ve yâkmdığumz dengenin sol
aleyhine daha da bozulması" dedi.
Tuncer, CHP'nin aldığı sonuçlarla
ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
CHP'nln yokluflu arandı'
"CHP, MecBs'te yer almıyordu,
parlamenter muhalefet sorumlulu-
ğu bile üstienmedi. Paıiamentoda
yokluğu hissediliyordu, varuğı arzu
edinyordu. Aynca merkez sol için bu
seçim konjonktür açısından da fev-
kalade avantajlrydı. Refah düzeyi
geriledi eşitsizük, yoksuDuk artti,
açhk gündeme geldi DSP'nin hükü-
mette yıpranması da CHP'nin avan-
tajıydı. Bir başka avantajı da
AKP'nin özel konumu nedeniyle
kaygı duyanlann CHP'ye yönelme-
smin kolaylaşmasıydı. AKP'nin önü-
nü kesmek için merkez solda var
olan eğilim, merkez sağdaki bazı
seçmeni bile CHP'ye yönelttL Par-
tinin bir de tarihsel Idmh'ği var. Ba-
na sorarsanız; seçimlerde ortaya çı-
kan yüzde 35-20 dengesinin mer-
kez sol lehine oluşması gerekryordu.
CHP vüzde 20'vi dahi bulmadı. Da-
• Eski CHP Genel Sekreteri Tarhan Erdem,
solun "Ben neyim, ne durumdayım, ne yaptım
da böyle oldu" diye düşünmesi gerektiğini
belirtti. CHP PM üyesi ve TESAV Başkanı
Erol Tuncer de partinin "büyük avantajlarla"
girdiği seçimlerde alması gereken oyu
alamadığını vurguladı.
ha önemhsi yüzde 10 dolaymda bir
merkez sol oyun nereye gittiği belli
değil. CHP onlan tutmayı da bece-
rememiş. Beklenirdi ki CHP bu ko-
şuDarda merkez soklaki oylan alsın,
üstüne tepki oylannı eklesin ve
AKP'nin öniine geçsin."
'Seçmen dalma haklıdır'
Tuncer sol seçmenın sandığa git-
mediği değerlendirmelerini çok
abartmamak gerektiğini düşünüyor.
Tuncer, "1980 sonrasuıda sandığa
gitme oranı en az yüzde 83.9, mak-
simum da 93.3'tür. Geçen seçime gö-
re sandığa gitmemedeyüzde 5 bir art-
ma var. Aynca, sandığa gitmemede
kütüklerin düzensizliğinden gelen
durum da var" dedi.
Tuncer, CHP'nin "sadece nicelik
değil, nfteUk" olarak da oy kaybet-
tiğini vurgulayarak şu görüşleri di-
le getirdi:
"CHP'ye verilen oylar kenuerden,
kent merkezlerinden geliyor, varoş-
lardan değil. Kültürlü, orta ve üst
gelir gnıplanndan geliyor. Bunlar
klasik oylan CHP'nin. Yüzde bir-
kaç puan da sağdan gelen oy var, la-
iklik korkusuyla. CHP'niıi en bü-
yük kaybı, alması gerektiği halde ala-
madığı oylardır. Onlar işçinin emek-
çinin oylandır. Asü üzerinde durul-
ması gereken bu. Partinin ilişki kur-
ması gereken doğal tabanryla ifişki ku-
rulamaması bir sorun. Enerjinin tü-
müyie parti içi yanşa yönlendirilme-
si söz konusu. Yönetsel hatalar da var.
Parti içi yanş kongre salonunda bit-
melidir. Büyük oranda merkez yok-
laması yapılması da tepkileri genel
merkezeyöneltmiştir. Aday benriea-
mesinde parti içi muhalefetin tasfi-
yesinin amaçlanması da parti bü-
tünlüğünü zedelemiştjr. Merkez sol
1980'lerden beri hiç şöyle kendini
değeriendirmedi, özeleştiri yapma-
dı, kendini tanımlamadı. Dönüşüm
çabalan sözde kaldı. Ticarette müş-
teri daima haklıdır ilkesi. srvasette de
geçertidir. Seçmen haklıdır, gereken
dersler çıkarümahdu*."
Dervlş slnerjl yarattı'
CHP tabanında dıle getirilen "Der-
viş oy kaybettirdi" değerlendirme-
sini anımsattığımızda da Tuncer,
"Derviş geldiğinde bir sinerji yarat-
tı. CHP'nin o sırada oylan birden-
bire yükseldL Ancak Derviş geldik-
ten bir süre sonra da parti tabanın-
Kasım
sonuçlannm
solun yeniden
tasarunlanmaa
zorunluluğunu
ortaya çıkardığmı
ifade eden SHP
lideri Karayalcın,
"Birleşme
görüşmeieri
yerine sol
düşüncenin
yeniden
kurgulanması,
proje üretilmesi
için ortak çahşma
yapıhnah. Biz, sol
düşünce
platformu
örgütlemek
istivoruz" dedL
Karayalçın, yeni bir örgüt yapısına Myaç olduğunu söyledi:
Sol projelerle öne çıkmah
SHP, 3 Kasım seçimlerine gireme-
di. SHP lideri Murat Karayakm 3
Kasım secimlennı "genel seçim de-
ğil,yanm seçHn" diye nitelendiriyor.
Seçim sonucunda ortaya çıkan Mec-
lis'in de "yanm Medfc'" olduğunu sa-
vunan Karayalçın şu değerlendirme-
leri yaptı:
tt
Detnokrasinindeyanmişieıneme-
sini saglamakgerekiyor. tvedOUde si-
yaset alanınm yeniden düzenlenme-
si ihtiyacı ortaya çıkü. tktisadi alan
IMF ve Dünya Bankası efiyk dûzen-
kndi, özgürlükler alanı AB'nin iste-
nüyiedüzenlendL Dış dinamiklerin si-
yaset alanının yeniden düzenlenme-
si talebi olmadığı için bu alanda bir
düzenfeme yapdnıadı. Önümüzdeki
dönemde temsildeki adaktsizlik ne-
deoiyleistikrarsızhğuı ciddi bovinia-
ravaracağıortada. Istikrarsızuk art-
ükçaTBMM'nin görev süresj de aza-
lr\or. Temsilde adaletsiztik, bundan
sonı^kiseçinıindahakısasüredeya-
püması nlaghğını artunyor. 2'h yapı
da bunu hıztandmr. Bu\^pıTürki-
ye'yi çok fazla taşıyamaz. Shaa Par-
bler Yasası ve Seçim Yasası h edilik-
k ele abnmah."
Karayalçın, seçim ittifaklan kuru-
lamamasının ciddi olumsuzluklara
yol açtığım, 10 miryon secmenin de
sandığa gitmediğini vurgularken bun-
lann önemli bir bölümünün sol seç-
men olduğuna dikkat çekti. "ttnfak
depiWhakdryenler,itn^akumurum-
da değil dhenlerve ittifaktansonda-
Idkada cayanlann ne kadar ciddi bir
vebal alünda okhığu biünmdidir. Hiç-
birinin bu tablodan >^kınnıa\a hak-
tan yoktur" diyen Karayalçın sözle-
rini şöyle sürdürdü:
"Bu sonuçlar, solun yeniden tasa-
runlanması zorunluluğunu ortaya çı-
kardı. Arük sol partiler arasında
transfener yaparak, birleşme görüş-
meieri ile sonuç almamayacağı orta-
ya çıkü. Solda yoıi bir örgüt yapısı-
na ve yeni bir Türkiye iddiasına ge-
reksinim vanhr. Sol partikrin tarih-
lerinde ilk kez birtikte çahşma sure-
cinegirnıeleri gerekhor. Birleşmegö-
rüşmeieri yerine sol düşüncenin ye-
niden kurgulanması, proje üretihne-
si için ortakçabşmayapıbnah. Biz, sol
düşünce platformu örgüdemek isti-
yoruz.
Son 20 yüda sol özgüriük ilkesini,
eşitiik ükesinin önüne geçirdL Eşit-
fik, özgüriük vedayanışma eşzaman-
h olarak değeriendirilmeli. EşiÜik
geri plana aükn. Türksolu varoşlar-
dan çıkanldı ve oraya İslami duyar-
lılıği yüksek olan siyasetler girdL
Kendilerini destekleyen özel sektör
yadabaşmdabulunâuldankamuku-
ruluşlanaracüığr>iaekmek,makar-
na, un, hatta top dağrttılar. \^ akd al-
maz bir egemenük kurdular. Türk
solu da arük kuramsal, soyutyalda-
şımlar yerine pratik, pragmatik
projelenerie öne çıkmabdn:''
da veya seçmen tabanında bir mu-
halefet başladı. Bir dönemin istikrar
programının sembolü, uygula\icısı
diye. Öyle olunca tepkilerin oraya yö-
nehnesi normaldir. Bir kısım oy da
kırsal kesim başta olmak üzere o ne-
denle gitmiş olabüir" dedi.
Tuncer, TBMM'de yüzde 45 'in
temsil edilmemesinin başlı başına
bir kriz olduğunu, "meşruiyet kri-
zi tarüşmasmuı doğup doğmaması-
run ise iktidara bağlı olduğunu" söy-
ledi. Tuncer, AKP'nin yükselişiyle
ilgili olarak da şu değerlendirmele-
ri yaptı:
Tepkl oylan Cenç Partl'ye
"AKP'nin aldığı o\1ann \iizde 30*u
FP geleneğinden gelen oyiar, buna ya-
kın oranda (yüzde 21) SlHP'den ge-
len oy var. Kalan bölümünün de mer-
kez sağ ve hatta bir ölçüde merkez
soldan geldiği anlaşılıvor. tlk defa oy
kullanan seçmenden de oy aldılar.
Kerameti AKP'nin kendisinde ara-
mayalım. Asü önemli olan, secme-
nin mevcut düzenin tasfiyesi arzusuy-
du. Genç Parti olgusu var. Tepkile-
rin yöneldiği ikinci adres de Genç
Parti'ydi. İki partinin aldığı oylar
Türkiye'de bir genel kuralı da boz-
du. Yeni kurulmuş partiler fazla oy
alanuyordu. Ara dönemler hariç. tlk
defa yeni kurulmuş bir parti secme-
nin büyük ilgisini çekti. Seçmen tep-
kisinin bir bölümü yaşanan buna-
um ortamından doğan tepki, ekono-
mik bunalım topluma çok acı biçim-
de yansıdı. Bir başka neden de top-
lumun partiler sistemine olan güve-
nini uzun süredir yitirmiş olmasL
Seçmen, bunahmın intikamuu sade-
ce iktidar partilerinden değil, ana
muhalefet partisinden bile aldı."
Tuncer, "AKP, siyasi yelpazede
nereye yerleşecek" sorusuna da şu
yamtı verdi:
Özal m kadrosu güçlüydü'
"Bu, partinin de sorunu. Bu soru-
nun yanıü partinin de geleceğini be-
lnieyecek. Partinin bir çekirdek ta-
banı var. Bu taban etküi olursa par-
ti küçülür, uç sağdaki yerini alır. Bir
merkez partisi olamaz. Partinin yö-
neticileri, seçimi kazandıklan andan
itibaren yaptıklan açıklamalarda
merkez sağa talip olduklannı söylü-
yor. Merkez sağda boşluk var.
AKP'nin merkez sağdaki yerini sağ-
lamlaşürması iki faktöre bağu, biri
militan tabanıyla Uişkiler. Üst yöne-
tim militan tabana direnebildiği ya
da militan taban sabuiı olabildiği
takdirde partinin merkeze yerleşme
şansı artar. TJdnci nokta da Türkiye
sorunlannı çözmekte gösterdiği ba-
şandır. Başan, merkez sağda kal-
masını kolaylaşünr. Merkez sağda
arayışlar\ar, onun da başansına bağ-
h AKP'nin geleceğL
AKP olayuun AXM"a benzeyen
yönleri de var. 1987'de ANAP nasıl
yurt düzeyinde yaygınlaşnuşsave 0-
lerin büyiik böİümünde birinci ol-
muşsa haritalar birbirine çok ben-
zhor. Ahnan oy oranlan ile çıkan-
lan milletvekili sayılan da benzh or.
Üçte bir oyla üçte iki milktvekttî çı-
kardılar. Eğüimleri bir araraya ge-
tirme açısuıdan da benzrvor görünü-
yor, ancak Ozal bu işi yapüğmda ga-
liba daha güçlü bir kadrosu \ ardı \ e
herhangi bir çekirdek eğilime tes-
Km değikli. Daha Bberal bir görüş-
le başladı yolculuğuna. Bunlann bir
çekirdek eğilimleri var. Ne kadar
benzeyeceğini uygulamada görece-
ğiz, heveskri var da."
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.corr
Taksim'de barış gösterisi yapan
gençlere inen polis copu, Türkiye'nin
değişmesi gereken yüzünün ne oldu-
ğunu bir kez daha gözler önüne ser-
di. Geçenlerde Mehmed Ali Birand,
Neşe Düzel'in yaptığı söyleşi sırasın-
da "Emniyet Genel Müdüriüğü ve Jan-
darma Komutanlığı istese işkence tak
diye kesilir" şeklinde bir degeriendir-
mede bulundu. Jandarma Komutan-
lığı da hemen buna cevap verdi, işin
o kadar kolay olmadığını söyledi.
Mehmet Ali Birand'ın söylediklerine
aynen katılıyorum. Bu ülkede devleti
yönetenler isteseler, işkence bir gün-
de kesilir. Neden mi böyle düşünüyo-
rum: Insanlann bir çok tehlikeyi göze
alarak açabildikleri işkence dosyala-
nnı izleyin gerçeği görürsünüz. Bir ke-
re işkenceciler hakkında dava açabil-
mek için olmadık yolları geçmeniz ge-
rekir. Polise veya jandarmaya şikâyet-
te bulunmak. işkence raporu almak öy-
lesine zor ki! Bu tür olayları ve bu ko-
nuda açılmış davalan takip eden bir ga-
zetecı olarak yaşananları biliyorum.
Birisı hakkında işkence iddiasında bu-
lunmanız çoğu zaman başınıza dert bi-
Banş Gösterisi ve Yeni Hükümet
le açabiliyor. öyle örnekler biliyorum
ki, işkenceye uğramış birisi bunu ki-
min yaptığını ve nasıl yaptığını anlat-
tığı için işkenceciye miiyariarca tazmi-
nat ödemek durumunda kaldı. Idare-
cilerinin işkencecılere yaklaşımı ve
mahkemelerdeki birçok karar işken-
cecilerin işini kolaylaştınyor.
Hakkında işkence ve kötii muame-
le nedeniyle açılmış davalan olan po-
lislere ve jandarmalara bakın, devle-
tin onlara nasıl davrandığını anlarsınız.
Benim tek tek bildiğim birçok ömek-
te bu tür kamu görevlileri terfi ettirildi,
taltif edildi. 12 Mart 1971 askeri dar-
besi sonrası askeri mahkemelerin en
katı üyeleri ve cezaevlerinin en saldır-
gan yönetıcileri yıllar içinde hep kar-
şıma daha üst rütbelerle çıktılar.
Size yeni sayılacak bir örnek vere-
yim: Ankara UlucanlarCezaevinde bir
jandarma operasyonu sonucu on tu-
tuklu ve mahkûm öldürüldü, bir çoğu
ağır şekilde sakat kaldı. Öldürüldü di-
yorum, çünkü bu olayla ilgili Türkiye
Büyük Millet Meclisi Insan Haklan Ko-
misyonu, açıkça bu olayın bir saldırı
olduğunu raporlasaptadı. Mahkeme-
ye intikal eden dosyalar bunun bir vah-
şet olduğunu gözler önüne serdi. Pe-
kiyi bu olayın sorumlusu olarak suç-
lanan Jandarma Komutanı Albay ne
oldu dersıniz? Tuğgeneralliğe terfi et-
ti mi etmedi mi? Bunun cevabını en iyi
Jandarma Komutanı bilir.
• • •
Kıbns konusunda ortalığı birbirine ka-
tıp çözümsüzlüğü savunanlara bir so-
run bakalım, bu ülkede işkence var
mı? Onlara göre işkence münferit bir
olaydır. Bazı kendini bilmez polislerin
densizliğidir. Önceki gün Taksim Mey-
danı'nda gençlerin kafasını kıranlar
münferit bir eylem mı yaptılar? Tak-
sim'de ilk kez mi bu manzarayla kar-
şılaşıyoruz? Daha önce orada yurtta-
şı sille tokat döven polislerin şefleri
sizce şimdi ne yapıyorlardır?
İşkence, polis dayağı münferit falan
değil. tam tersıne sistemlidir ve işken-
ceciler ne yazık kı bu ülkede ellerini kol-
larını sallayarak dolaşmaktadırlar. Ka-
zara haklarında bir dava açılırsa, bun-
ların çoğu da aklanmakta ve mahke-
meler onların baskısı altında görev
yapmaktadırlar.
En azından bu nedenle Türkiye'nin
değişmesi gerekiyor. Işte bu nedenle
halk, devlet tarafından istenmedıği iz-
lenimi verilen siyasetçiye sahıp çıkıyor.
Tayyip Erdoğan bir devlet mağduru
olduğu görünümüyle halktan daha çok
oy alabildi.
Devletle halk arasındaki bu kopuk-
luk tesadüfi değildir. Halk, bu ülkede
devleti kendisıne yabancı ve baskıcı
bir örgütlenme olarak algılamaktadır.
Bu inanca da bir yanlışlık sonucu de-
ğil, yaşadığı ömeklere, tarihsel dene-
yimlerine bakarak varıyor.
AKP ne yapabilir, ne yapamaz? Bu-
nu yaşayarak göreceğiz. Ancak, Kıb-
ns gibi, Avrupa Birliği gibi temel ko-
nularda başan göstermelerinin çok
önemli olduğunu düşünüyorum. Bu-
rada da "devlet öyle istemiyor" tü-
ründen bir değeriendirme ile karşı kar-
şıya geliyoruz. Deniz Baykal bile bir
muhalefet lideri olarak Tayyip Erdo-
ğan'ın Kıbrıs konusunda uzlaşmacı
bir eğilim gösteımesini "devletin te-
mel siyasetlerine karşı o/ma/("şeklin-
de değerlendiriyor.
Bu devlet ne menem bir şeydir ki,
hiçbir şeyin değişmesine izin vermiyor.
Yurttaşın gösteri yapması halinde ka-
fasında polis copu kınlıyor. İşin dra-
matikolan yanı, bu devletin değişme-
sini ve demokratikleşmesini solcula-
rın istemesi ve bunun için çaba gös-
termeleri gerekirken, değişimi muha-
fazakâr bir gelenekten gelen AKP di-
le getiriyor. Solculann önemli bir ço-
ğunluğu ise "Aman haü!" telaşı için-
deler.
Bu devlet değişmelidir. Artıkyurtta-
şın kafasında cop kıran bu devlet
değişmelidir. Kimtersinisavunuyorsa,
tarihin müzesine kaldırılacaktır. Ken-
dimize gelelim.
2000
9
IJ YILLARDA
ERDAL ATABEK
Üzülmek ve Sevinmek...
Son seçimlerden sonra da üzülenlervesevinen-
ler oldu, normaldir.
Aslında pek çok kişi, seçimi kaybeden siyasal
partilerin böyle bir kayba uğramalarına sevindi,
hele de bu partilerin genel başkanlarının "Biz ar-
tık başkan olmayacağız" demesine daha da se-
vindi. Hoş, busözlergerçekleşirmi.yoksabubaş-
kanlar zaman içinde, kalmanın yollannı arayıp bu-
lurlar mı, göreceğiz.
Önemli olan ise yıllar boyu başkanlık yapanların
bunu yapabilmelerine olanak sağlayan sistemin de-
ğişmemesi idi.
Bundan da önemli olan ise insanlann kendileri-
ni yönetecek kişilenn seçimıne, sadece oy verme
işlemi olarak bakmalarındaki yetersizliktir.
Bireylenmiz ve toplumumuz "siyasal çalışmalar"\n
ne olduğunu düşünmüyor, bilmiyor, ilgilenmiyor. Da-
hası, "s/yasefsözcüğünü, "durumu işinegelecek
biçimde idare etmek" sanıyor, "siyaset yapmak"
kavramını "işine yarayacak biçimde yalan söyle-
mek", "ikiyüzlülük", "içtenliktenyoksun olmak"o\a-
rak kullanıyor.
Oysa, herkesin bilmesi gerektiği gibi "siyasetle
ilgilenmek" yurttaşlık görevıdir; kendini ve ülkeyi
yönetecek kişılerin yetiştirilmesi, seçılmesi, işba-
şında denetlenmesi ile ilgilenmek demektir.
Hem hiçbir şeyle ikjilenmemek, kendini hiçbir şey-
den sorumlu saymamak, hem de kendi dışındaki
herkesi eleştirmek haklı olmadığı gibi, çözüme de
katkısı olmayan bir tutum.
Ne yazık ki toplumumuzda genel olarak gördü-
ğümüz tutum budur.
AKP'nin seçimi kazanmasına kızanlar, bu so-
nuçtan üzülenler, bu parti yönetıcilennin asıl amaç-
larını gizlediklerini, ortalığı yatıştırdıktan sonra asıl
amaçlan olan "şeriat iktidannı" gerçekleştirece-
ğini söylüyorlar. Aslında "Nelerinyapılacağını, ne-
lerin yapılamayacağı belirier" diyen özdeyiş, önem-
li bir gerçeği vurgulamaktadır. AKP yöneticileri,
kendilerine yönelen pek çok eleştiriyi soğukkanlı
biçimde yanıtlıyorlar ve bu savlann gerçeklerle il-
gisi olmadığını söylüyorlar. Elbette yapılanlan gör-
mek ve ona göre tutum belirlemek gerekir. Bu bir.
Ikincisi, AKP'nin kazanmaması gerektiğini düşü-
nenler, kendi paylarına ne yaptılar?
AKP karşısında en çok oy alacağı belli olan
CHP'yi desteklediler mi?
AKP'nin kazanmasına en çok kızanlara bakıyo-
rum, hem CHP'ye oy vermediler hem de CHP'ye
oy verilmemesi gerektiğini söyleyip durdular.
Peki, AKP kazanmasın, CHP oy almasın, se-
çimlerde ne yapılsın? Belirli ve sonucu etkileyecek
birtutumtakınılmazsaneolabilirdi?Budurumdan
AKP yararlanabilirdi, öyle de oldu.
Biz CHP'ye oy verdik. Bu oy verme kurumsal bir
tutumdu. Başkan kim olursa olsun, CHP'ye oy
vermek gerekirdi. Kaldı ki CHP Başkanı da, aday-
ları da seçim sırasında çok olumlu bir tutum ser-
gilediler.
Eğer politikanın gidişıni beğenmiyorsak "katılıp
politika ile yakından ilgilenmemiz gerekir." Bu ka-
tılım, düşüncelerimize uygun bir siyasal partiye
katılma biçiminde olabilir, o siyasal partiye üye
olarak katılmasak da etkinliklerine katılma biçi-
minde olabilir. Katılıp eleştirmek olabilir, katılıp se-
çilmek olabilir, sempatizan olarak desteklemek
olabilir.
Ama hiçbir şeye katılmayıp her şeyi eleştirmek,
sonra olup bitenden -kendi dışında- herkesi so-
rumlu tutmak, kimseyi beğenmemek, herkesi suç-
lamak olsa olsa kişisel bir rahatlama olabilir, ama
ülke politikasının oluşmasına hıç katkı sağlamaz.
Şimdi herkes oturup hesaplannı bir daha göz-
den geçirmelidir.
Nerede yantışlar yapıldsğını düşünmelidır.
Kendi yanlışları olup olmadığını açık yurekle dü-
şünmeyi başarmalıdır.
Yıllar boyunca neden hep kaybettiğini içtenlik-
le sorgulamalıdır.
Özeleştirisini yapabilmelidir.
önce kendi eleştirisini yapabilmelidir ki sonra sı-
ra başkalannı eleştirmeye gelsin.
Üzülmek de, sevinmek de salt duyguların değil,
bilincin de işi olursa işe yarar.
Yoksa üzülmek de, sevinmek de aynı kapıya çı-
kar; değişen bir şey olmaz.
Bir de bu açıdan baksak?..
e-mail:erdalatak(o superonline.com
Faks:0 212 513 90 98
Baykal: Bunlar eski alışkanlıklar
Adnan Keskin
kurultay istedi
ANK\R\-CHP Par-
ti Meclisi (PM) toplan-
tısında seçim sonuçlan
değerlendirilirken eski
Genel Sekreter Adnan
Keskin olağanüstü ku-
rultayın toplanmasını is-
tedi. Keskm'in seçim so-
nuçlannı "tam bir hezi-
met" olarak nitelemesi-
ne yanıt veren CHP lide-
ri DenizBaykaL "Bunlar
eski ahşkanUdardır. Duy-
gulannı yenememiş ol-
makür" yanıtını verdi.
Baykal,"Sohın>üzde35
oyu nereyegttti" eleştiri-
lerine, "Sol zaten
198Tden beri erime sü-
recinde>dL Bu yüzde 30-
35 nereden çıkanhjor''
yanıtını verdi.
CHP PM dün toplan-
dı. Alınan bilgiye göre
toplannda, Adnan Kes-
kin, Hahık Özdalga ve
AyioıtOraj
7
genel seçim-
lerin parti açısından "ba-
şansûlık'' olduğunu be-
lirterek olağanüstü ku-
rultaya gidilmesini ıste-
diler. Keskin, CHP'nin
böyle bir ortamda çok
daha başanh olması ge-
rektiğini belirterek "Bu
bir hezünettir. Parti içi
hukuka\ı
aldaratana atai-
dL Yetkili kurullar işlev-
siz halegetirikti.Adaybe-
lirlemede de bu anlayış
eddKoldu. Yetki gaspı>ıa-
şandı.ShasaltstanunegE-
men kılınmak istendiği
bir ortamda .\KP kay-
gısı hep CHP hanesine
yazıldı. Buna rağmen
CHPyüzde 19'u aşama-
dL" dedi.
Deniz Baykal ise bu
sözleri, "eski ahşkanhk"
olarak nitelerken "Bu,
duygulannı )«nememiş
olmakür. Herkesin kut-
ladığıbiryerdesizkr böy-
le benmerkezci oluyor-
sunuz. olaylara kendi
pencerenizden bakrvor-
sunuz. Ben yoksam her
şey kötü, benvarsam her
şey iyi manüğından kur-
ruhın" dedi.
Muhalif üyelerin söz-
lerini "seçim sonrası de-
ğeriendirme'' olarak gör-
düğünü kaydederek par-
ti içi banşın süreceğirii
söyleyen Baykal,
CHP'nin de yapıcı mu-
halefet anlayışını sürdü-
receğini \aırguladı.