25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 KASIM 2002 PAZARTESİ HABERLER Tarhan Erdem ve Erol Tuncer, klasik seçmenlerinin solu terk ettiğini söylüyor CHP kendini değiştirmeliTUREY KOSE Kamuoyu araştırmalannda se- çinı sonuçlanyia ilgüi başanh tahmin- lerde bulunan. eski CHP Genel Sek- reteri Tarhan Erdem, "klasik seç- menlerinin" solu terk ettiğini düşü- nüyor. Erdem, "CHP,eğitimlfler,DÜ- rokratlar, profesyoneller ve serbest meslek sahiplerinden de geçen se- çimlere göre daha az oranda oy al- dı" dedi. Erdem, seçim sonuçlannı şöyle değerlendirdi: "Bu sefer sadeceAKP'den çekinen- ler sola oy verdi. Bunun alünda De- niz Baykal unsuru var. CHP olabi- lir ama, Baykal'la olnıaz, bu örgüt- le olmaz, görüşü yaygındı. Örgüt çok muhafazakâr, çok içine kapanık, yeni fikirlere açık değil. Önemü öl- çüde adaylar ve çevresiyle klasik CHP seçmeni dışında oy aiamadılar. CHP ilk defa gençlerden ortalanıa- sının altuıda oy aldı. CHP'nin ken- dine bakması lazım. Kendisinde bir degişiklik yapması gerektiğini dü- şünmesi lazım. Şinıdi sol, ben ne- yim, ne durumdayım otunıp önyar- gısız incelemelL Biz ne yapük, ne o\- du diye özellikle CHP düşünmeli. Aynı şey MHP için de geçerli. DYP ile ANAP'ta arük ümit yok, DYP için beUd biraz olabilir, ama ANAP için zor görüyorum." Erdem, AKP'nin merkeze yerleş- mek istediğini, ancak bunu başanp başaramayacağının icraatına bağlı olduğunu vurguluyor. "Kamuoyu araşürmalan, seçmeni yönlendirdi mi" sorusuna da Erdem, "O kadar etldsi olduğunu sanmıyorum. Bdki, beOi bir kesime oy vermekte gerek- çe sağlamış olabUir" yanıtını verdi. Tuncer: CHP kaybettl CHP PM üyesi, Toplumsal Eko- nomik Siyasal Araştırmalar Vakfı (TESAV) Başkanı Erol Tuncer, CHP'nin "büyük avantajlaria" gir- diği 3 Kasım seçimlerinde alması ge- reken oyu alamadığı, bu nedenle ba- şansız olduğu kanısında. Tuncer, "Sadece CHP değil, tümüyie sol kay- betti Secmenin belli bir dönemden beri sağa kaydığı görülüyor. Seçmen aşın uçlara gidiyor. Aşın sol hiçbir zaman çok sempatik obnadı seçmen gözünde, seçmen aşın sağı tercih et- tL Öyle olunca blok olarak sağa kay- ma söz konusu. Bu seçimlerin en üzü- cü sonucu, yüzde 70-30 olarak bildi- ğimiz ve yâkmdığumz dengenin sol aleyhine daha da bozulması" dedi. Tuncer, CHP'nin aldığı sonuçlarla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: CHP'nln yokluflu arandı' "CHP, MecBs'te yer almıyordu, parlamenter muhalefet sorumlulu- ğu bile üstienmedi. Paıiamentoda yokluğu hissediliyordu, varuğı arzu edinyordu. Aynca merkez sol için bu seçim konjonktür açısından da fev- kalade avantajlrydı. Refah düzeyi geriledi eşitsizük, yoksuDuk artti, açhk gündeme geldi DSP'nin hükü- mette yıpranması da CHP'nin avan- tajıydı. Bir başka avantajı da AKP'nin özel konumu nedeniyle kaygı duyanlann CHP'ye yönelme- smin kolaylaşmasıydı. AKP'nin önü- nü kesmek için merkez solda var olan eğilim, merkez sağdaki bazı seçmeni bile CHP'ye yönelttL Par- tinin bir de tarihsel Idmh'ği var. Ba- na sorarsanız; seçimlerde ortaya çı- kan yüzde 35-20 dengesinin mer- kez sol lehine oluşması gerekryordu. CHP vüzde 20'vi dahi bulmadı. Da- • Eski CHP Genel Sekreteri Tarhan Erdem, solun "Ben neyim, ne durumdayım, ne yaptım da böyle oldu" diye düşünmesi gerektiğini belirtti. CHP PM üyesi ve TESAV Başkanı Erol Tuncer de partinin "büyük avantajlarla" girdiği seçimlerde alması gereken oyu alamadığını vurguladı. ha önemhsi yüzde 10 dolaymda bir merkez sol oyun nereye gittiği belli değil. CHP onlan tutmayı da bece- rememiş. Beklenirdi ki CHP bu ko- şuDarda merkez soklaki oylan alsın, üstüne tepki oylannı eklesin ve AKP'nin öniine geçsin." 'Seçmen dalma haklıdır' Tuncer sol seçmenın sandığa git- mediği değerlendirmelerini çok abartmamak gerektiğini düşünüyor. Tuncer, "1980 sonrasuıda sandığa gitme oranı en az yüzde 83.9, mak- simum da 93.3'tür. Geçen seçime gö- re sandığa gitmemedeyüzde 5 bir art- ma var. Aynca, sandığa gitmemede kütüklerin düzensizliğinden gelen durum da var" dedi. Tuncer, CHP'nin "sadece nicelik değil, nfteUk" olarak da oy kaybet- tiğini vurgulayarak şu görüşleri di- le getirdi: "CHP'ye verilen oylar kenuerden, kent merkezlerinden geliyor, varoş- lardan değil. Kültürlü, orta ve üst gelir gnıplanndan geliyor. Bunlar klasik oylan CHP'nin. Yüzde bir- kaç puan da sağdan gelen oy var, la- iklik korkusuyla. CHP'niıi en bü- yük kaybı, alması gerektiği halde ala- madığı oylardır. Onlar işçinin emek- çinin oylandır. Asü üzerinde durul- ması gereken bu. Partinin ilişki kur- ması gereken doğal tabanryla ifişki ku- rulamaması bir sorun. Enerjinin tü- müyie parti içi yanşa yönlendirilme- si söz konusu. Yönetsel hatalar da var. Parti içi yanş kongre salonunda bit- melidir. Büyük oranda merkez yok- laması yapılması da tepkileri genel merkezeyöneltmiştir. Aday benriea- mesinde parti içi muhalefetin tasfi- yesinin amaçlanması da parti bü- tünlüğünü zedelemiştjr. Merkez sol 1980'lerden beri hiç şöyle kendini değeriendirmedi, özeleştiri yapma- dı, kendini tanımlamadı. Dönüşüm çabalan sözde kaldı. Ticarette müş- teri daima haklıdır ilkesi. srvasette de geçertidir. Seçmen haklıdır, gereken dersler çıkarümahdu*." Dervlş slnerjl yarattı' CHP tabanında dıle getirilen "Der- viş oy kaybettirdi" değerlendirme- sini anımsattığımızda da Tuncer, "Derviş geldiğinde bir sinerji yarat- tı. CHP'nin o sırada oylan birden- bire yükseldL Ancak Derviş geldik- ten bir süre sonra da parti tabanın- Kasım sonuçlannm solun yeniden tasarunlanmaa zorunluluğunu ortaya çıkardığmı ifade eden SHP lideri Karayalcın, "Birleşme görüşmeieri yerine sol düşüncenin yeniden kurgulanması, proje üretilmesi için ortak çahşma yapıhnah. Biz, sol düşünce platformu örgütlemek istivoruz" dedL Karayalçın, yeni bir örgüt yapısına Myaç olduğunu söyledi: Sol projelerle öne çıkmah SHP, 3 Kasım seçimlerine gireme- di. SHP lideri Murat Karayakm 3 Kasım secimlennı "genel seçim de- ğil,yanm seçHn" diye nitelendiriyor. Seçim sonucunda ortaya çıkan Mec- lis'in de "yanm Medfc'" olduğunu sa- vunan Karayalçın şu değerlendirme- leri yaptı: tt Detnokrasinindeyanmişieıneme- sini saglamakgerekiyor. tvedOUde si- yaset alanınm yeniden düzenlenme- si ihtiyacı ortaya çıkü. tktisadi alan IMF ve Dünya Bankası efiyk dûzen- kndi, özgürlükler alanı AB'nin iste- nüyiedüzenlendL Dış dinamiklerin si- yaset alanının yeniden düzenlenme- si talebi olmadığı için bu alanda bir düzenfeme yapdnıadı. Önümüzdeki dönemde temsildeki adaktsizlik ne- deoiyleistikrarsızhğuı ciddi bovinia- ravaracağıortada. Istikrarsızuk art- ükçaTBMM'nin görev süresj de aza- lr\or. Temsilde adaletsiztik, bundan sonı^kiseçinıindahakısasüredeya- püması nlaghğını artunyor. 2'h yapı da bunu hıztandmr. Bu\^pıTürki- ye'yi çok fazla taşıyamaz. Shaa Par- bler Yasası ve Seçim Yasası h edilik- k ele abnmah." Karayalçın, seçim ittifaklan kuru- lamamasının ciddi olumsuzluklara yol açtığım, 10 miryon secmenin de sandığa gitmediğini vurgularken bun- lann önemli bir bölümünün sol seç- men olduğuna dikkat çekti. "ttnfak depiWhakdryenler,itn^akumurum- da değil dhenlerve ittifaktansonda- Idkada cayanlann ne kadar ciddi bir vebal alünda okhığu biünmdidir. Hiç- birinin bu tablodan >^kınnıa\a hak- tan yoktur" diyen Karayalçın sözle- rini şöyle sürdürdü: "Bu sonuçlar, solun yeniden tasa- runlanması zorunluluğunu ortaya çı- kardı. Arük sol partiler arasında transfener yaparak, birleşme görüş- meieri ile sonuç almamayacağı orta- ya çıkü. Solda yoıi bir örgüt yapısı- na ve yeni bir Türkiye iddiasına ge- reksinim vanhr. Sol partikrin tarih- lerinde ilk kez birtikte çahşma sure- cinegirnıeleri gerekhor. Birleşmegö- rüşmeieri yerine sol düşüncenin ye- niden kurgulanması, proje üretihne- si için ortakçabşmayapıbnah. Biz, sol düşünce platformu örgüdemek isti- yoruz. Son 20 yüda sol özgüriük ilkesini, eşitiik ükesinin önüne geçirdL Eşit- fik, özgüriük vedayanışma eşzaman- h olarak değeriendirilmeli. EşiÜik geri plana aükn. Türksolu varoşlar- dan çıkanldı ve oraya İslami duyar- lılıği yüksek olan siyasetler girdL Kendilerini destekleyen özel sektör yadabaşmdabulunâuldankamuku- ruluşlanaracüığr>iaekmek,makar- na, un, hatta top dağrttılar. \^ akd al- maz bir egemenük kurdular. Türk solu da arük kuramsal, soyutyalda- şımlar yerine pratik, pragmatik projelenerie öne çıkmabdn:'' da veya seçmen tabanında bir mu- halefet başladı. Bir dönemin istikrar programının sembolü, uygula\icısı diye. Öyle olunca tepkilerin oraya yö- nehnesi normaldir. Bir kısım oy da kırsal kesim başta olmak üzere o ne- denle gitmiş olabüir" dedi. Tuncer, TBMM'de yüzde 45 'in temsil edilmemesinin başlı başına bir kriz olduğunu, "meşruiyet kri- zi tarüşmasmuı doğup doğmaması- run ise iktidara bağlı olduğunu" söy- ledi. Tuncer, AKP'nin yükselişiyle ilgili olarak da şu değerlendirmele- ri yaptı: Tepkl oylan Cenç Partl'ye "AKP'nin aldığı o\1ann \iizde 30*u FP geleneğinden gelen oyiar, buna ya- kın oranda (yüzde 21) SlHP'den ge- len oy var. Kalan bölümünün de mer- kez sağ ve hatta bir ölçüde merkez soldan geldiği anlaşılıvor. tlk defa oy kullanan seçmenden de oy aldılar. Kerameti AKP'nin kendisinde ara- mayalım. Asü önemli olan, secme- nin mevcut düzenin tasfiyesi arzusuy- du. Genç Parti olgusu var. Tepkile- rin yöneldiği ikinci adres de Genç Parti'ydi. İki partinin aldığı oylar Türkiye'de bir genel kuralı da boz- du. Yeni kurulmuş partiler fazla oy alanuyordu. Ara dönemler hariç. tlk defa yeni kurulmuş bir parti secme- nin büyük ilgisini çekti. Seçmen tep- kisinin bir bölümü yaşanan buna- um ortamından doğan tepki, ekono- mik bunalım topluma çok acı biçim- de yansıdı. Bir başka neden de top- lumun partiler sistemine olan güve- nini uzun süredir yitirmiş olmasL Seçmen, bunahmın intikamuu sade- ce iktidar partilerinden değil, ana muhalefet partisinden bile aldı." Tuncer, "AKP, siyasi yelpazede nereye yerleşecek" sorusuna da şu yamtı verdi: Özal m kadrosu güçlüydü' "Bu, partinin de sorunu. Bu soru- nun yanıü partinin de geleceğini be- lnieyecek. Partinin bir çekirdek ta- banı var. Bu taban etküi olursa par- ti küçülür, uç sağdaki yerini alır. Bir merkez partisi olamaz. Partinin yö- neticileri, seçimi kazandıklan andan itibaren yaptıklan açıklamalarda merkez sağa talip olduklannı söylü- yor. Merkez sağda boşluk var. AKP'nin merkez sağdaki yerini sağ- lamlaşürması iki faktöre bağu, biri militan tabanıyla Uişkiler. Üst yöne- tim militan tabana direnebildiği ya da militan taban sabuiı olabildiği takdirde partinin merkeze yerleşme şansı artar. TJdnci nokta da Türkiye sorunlannı çözmekte gösterdiği ba- şandır. Başan, merkez sağda kal- masını kolaylaşünr. Merkez sağda arayışlar\ar, onun da başansına bağ- h AKP'nin geleceğL AKP olayuun AXM"a benzeyen yönleri de var. 1987'de ANAP nasıl yurt düzeyinde yaygınlaşnuşsave 0- lerin büyiik böİümünde birinci ol- muşsa haritalar birbirine çok ben- zhor. Ahnan oy oranlan ile çıkan- lan milletvekili sayılan da benzh or. Üçte bir oyla üçte iki milktvekttî çı- kardılar. Eğüimleri bir araraya ge- tirme açısuıdan da benzrvor görünü- yor, ancak Ozal bu işi yapüğmda ga- liba daha güçlü bir kadrosu \ ardı \ e herhangi bir çekirdek eğilime tes- Km değikli. Daha Bberal bir görüş- le başladı yolculuğuna. Bunlann bir çekirdek eğilimleri var. Ne kadar benzeyeceğini uygulamada görece- ğiz, heveskri var da." NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.corr Taksim'de barış gösterisi yapan gençlere inen polis copu, Türkiye'nin değişmesi gereken yüzünün ne oldu- ğunu bir kez daha gözler önüne ser- di. Geçenlerde Mehmed Ali Birand, Neşe Düzel'in yaptığı söyleşi sırasın- da "Emniyet Genel Müdüriüğü ve Jan- darma Komutanlığı istese işkence tak diye kesilir" şeklinde bir degeriendir- mede bulundu. Jandarma Komutan- lığı da hemen buna cevap verdi, işin o kadar kolay olmadığını söyledi. Mehmet Ali Birand'ın söylediklerine aynen katılıyorum. Bu ülkede devleti yönetenler isteseler, işkence bir gün- de kesilir. Neden mi böyle düşünüyo- rum: Insanlann bir çok tehlikeyi göze alarak açabildikleri işkence dosyala- nnı izleyin gerçeği görürsünüz. Bir ke- re işkenceciler hakkında dava açabil- mek için olmadık yolları geçmeniz ge- rekir. Polise veya jandarmaya şikâyet- te bulunmak. işkence raporu almak öy- lesine zor ki! Bu tür olayları ve bu ko- nuda açılmış davalan takip eden bir ga- zetecı olarak yaşananları biliyorum. Birisı hakkında işkence iddiasında bu- lunmanız çoğu zaman başınıza dert bi- Banş Gösterisi ve Yeni Hükümet le açabiliyor. öyle örnekler biliyorum ki, işkenceye uğramış birisi bunu ki- min yaptığını ve nasıl yaptığını anlat- tığı için işkenceciye miiyariarca tazmi- nat ödemek durumunda kaldı. Idare- cilerinin işkencecılere yaklaşımı ve mahkemelerdeki birçok karar işken- cecilerin işini kolaylaştınyor. Hakkında işkence ve kötii muame- le nedeniyle açılmış davalan olan po- lislere ve jandarmalara bakın, devle- tin onlara nasıl davrandığını anlarsınız. Benim tek tek bildiğim birçok ömek- te bu tür kamu görevlileri terfi ettirildi, taltif edildi. 12 Mart 1971 askeri dar- besi sonrası askeri mahkemelerin en katı üyeleri ve cezaevlerinin en saldır- gan yönetıcileri yıllar içinde hep kar- şıma daha üst rütbelerle çıktılar. Size yeni sayılacak bir örnek vere- yim: Ankara UlucanlarCezaevinde bir jandarma operasyonu sonucu on tu- tuklu ve mahkûm öldürüldü, bir çoğu ağır şekilde sakat kaldı. Öldürüldü di- yorum, çünkü bu olayla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi Insan Haklan Ko- misyonu, açıkça bu olayın bir saldırı olduğunu raporlasaptadı. Mahkeme- ye intikal eden dosyalar bunun bir vah- şet olduğunu gözler önüne serdi. Pe- kiyi bu olayın sorumlusu olarak suç- lanan Jandarma Komutanı Albay ne oldu dersıniz? Tuğgeneralliğe terfi et- ti mi etmedi mi? Bunun cevabını en iyi Jandarma Komutanı bilir. • • • Kıbns konusunda ortalığı birbirine ka- tıp çözümsüzlüğü savunanlara bir so- run bakalım, bu ülkede işkence var mı? Onlara göre işkence münferit bir olaydır. Bazı kendini bilmez polislerin densizliğidir. Önceki gün Taksim Mey- danı'nda gençlerin kafasını kıranlar münferit bir eylem mı yaptılar? Tak- sim'de ilk kez mi bu manzarayla kar- şılaşıyoruz? Daha önce orada yurtta- şı sille tokat döven polislerin şefleri sizce şimdi ne yapıyorlardır? İşkence, polis dayağı münferit falan değil. tam tersıne sistemlidir ve işken- ceciler ne yazık kı bu ülkede ellerini kol- larını sallayarak dolaşmaktadırlar. Ka- zara haklarında bir dava açılırsa, bun- ların çoğu da aklanmakta ve mahke- meler onların baskısı altında görev yapmaktadırlar. En azından bu nedenle Türkiye'nin değişmesi gerekiyor. Işte bu nedenle halk, devlet tarafından istenmedıği iz- lenimi verilen siyasetçiye sahıp çıkıyor. Tayyip Erdoğan bir devlet mağduru olduğu görünümüyle halktan daha çok oy alabildi. Devletle halk arasındaki bu kopuk- luk tesadüfi değildir. Halk, bu ülkede devleti kendisıne yabancı ve baskıcı bir örgütlenme olarak algılamaktadır. Bu inanca da bir yanlışlık sonucu de- ğil, yaşadığı ömeklere, tarihsel dene- yimlerine bakarak varıyor. AKP ne yapabilir, ne yapamaz? Bu- nu yaşayarak göreceğiz. Ancak, Kıb- ns gibi, Avrupa Birliği gibi temel ko- nularda başan göstermelerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu- rada da "devlet öyle istemiyor" tü- ründen bir değeriendirme ile karşı kar- şıya geliyoruz. Deniz Baykal bile bir muhalefet lideri olarak Tayyip Erdo- ğan'ın Kıbrıs konusunda uzlaşmacı bir eğilim gösteımesini "devletin te- mel siyasetlerine karşı o/ma/("şeklin- de değerlendiriyor. Bu devlet ne menem bir şeydir ki, hiçbir şeyin değişmesine izin vermiyor. Yurttaşın gösteri yapması halinde ka- fasında polis copu kınlıyor. İşin dra- matikolan yanı, bu devletin değişme- sini ve demokratikleşmesini solcula- rın istemesi ve bunun için çaba gös- termeleri gerekirken, değişimi muha- fazakâr bir gelenekten gelen AKP di- le getiriyor. Solculann önemli bir ço- ğunluğu ise "Aman haü!" telaşı için- deler. Bu devlet değişmelidir. Artıkyurtta- şın kafasında cop kıran bu devlet değişmelidir. Kimtersinisavunuyorsa, tarihin müzesine kaldırılacaktır. Ken- dimize gelelim. 2000 9 IJ YILLARDA ERDAL ATABEK Üzülmek ve Sevinmek... Son seçimlerden sonra da üzülenlervesevinen- ler oldu, normaldir. Aslında pek çok kişi, seçimi kaybeden siyasal partilerin böyle bir kayba uğramalarına sevindi, hele de bu partilerin genel başkanlarının "Biz ar- tık başkan olmayacağız" demesine daha da se- vindi. Hoş, busözlergerçekleşirmi.yoksabubaş- kanlar zaman içinde, kalmanın yollannı arayıp bu- lurlar mı, göreceğiz. Önemli olan ise yıllar boyu başkanlık yapanların bunu yapabilmelerine olanak sağlayan sistemin de- ğişmemesi idi. Bundan da önemli olan ise insanlann kendileri- ni yönetecek kişilenn seçimıne, sadece oy verme işlemi olarak bakmalarındaki yetersizliktir. Bireylenmiz ve toplumumuz "siyasal çalışmalar"\n ne olduğunu düşünmüyor, bilmiyor, ilgilenmiyor. Da- hası, "s/yasefsözcüğünü, "durumu işinegelecek biçimde idare etmek" sanıyor, "siyaset yapmak" kavramını "işine yarayacak biçimde yalan söyle- mek", "ikiyüzlülük", "içtenliktenyoksun olmak"o\a- rak kullanıyor. Oysa, herkesin bilmesi gerektiği gibi "siyasetle ilgilenmek" yurttaşlık görevıdir; kendini ve ülkeyi yönetecek kişılerin yetiştirilmesi, seçılmesi, işba- şında denetlenmesi ile ilgilenmek demektir. Hem hiçbir şeyle ikjilenmemek, kendini hiçbir şey- den sorumlu saymamak, hem de kendi dışındaki herkesi eleştirmek haklı olmadığı gibi, çözüme de katkısı olmayan bir tutum. Ne yazık ki toplumumuzda genel olarak gördü- ğümüz tutum budur. AKP'nin seçimi kazanmasına kızanlar, bu so- nuçtan üzülenler, bu parti yönetıcilennin asıl amaç- larını gizlediklerini, ortalığı yatıştırdıktan sonra asıl amaçlan olan "şeriat iktidannı" gerçekleştirece- ğini söylüyorlar. Aslında "Nelerinyapılacağını, ne- lerin yapılamayacağı belirier" diyen özdeyiş, önem- li bir gerçeği vurgulamaktadır. AKP yöneticileri, kendilerine yönelen pek çok eleştiriyi soğukkanlı biçimde yanıtlıyorlar ve bu savlann gerçeklerle il- gisi olmadığını söylüyorlar. Elbette yapılanlan gör- mek ve ona göre tutum belirlemek gerekir. Bu bir. Ikincisi, AKP'nin kazanmaması gerektiğini düşü- nenler, kendi paylarına ne yaptılar? AKP karşısında en çok oy alacağı belli olan CHP'yi desteklediler mi? AKP'nin kazanmasına en çok kızanlara bakıyo- rum, hem CHP'ye oy vermediler hem de CHP'ye oy verilmemesi gerektiğini söyleyip durdular. Peki, AKP kazanmasın, CHP oy almasın, se- çimlerde ne yapılsın? Belirli ve sonucu etkileyecek birtutumtakınılmazsaneolabilirdi?Budurumdan AKP yararlanabilirdi, öyle de oldu. Biz CHP'ye oy verdik. Bu oy verme kurumsal bir tutumdu. Başkan kim olursa olsun, CHP'ye oy vermek gerekirdi. Kaldı ki CHP Başkanı da, aday- ları da seçim sırasında çok olumlu bir tutum ser- gilediler. Eğer politikanın gidişıni beğenmiyorsak "katılıp politika ile yakından ilgilenmemiz gerekir." Bu ka- tılım, düşüncelerimize uygun bir siyasal partiye katılma biçiminde olabilir, o siyasal partiye üye olarak katılmasak da etkinliklerine katılma biçi- minde olabilir. Katılıp eleştirmek olabilir, katılıp se- çilmek olabilir, sempatizan olarak desteklemek olabilir. Ama hiçbir şeye katılmayıp her şeyi eleştirmek, sonra olup bitenden -kendi dışında- herkesi so- rumlu tutmak, kimseyi beğenmemek, herkesi suç- lamak olsa olsa kişisel bir rahatlama olabilir, ama ülke politikasının oluşmasına hıç katkı sağlamaz. Şimdi herkes oturup hesaplannı bir daha göz- den geçirmelidir. Nerede yantışlar yapıldsğını düşünmelidır. Kendi yanlışları olup olmadığını açık yurekle dü- şünmeyi başarmalıdır. Yıllar boyunca neden hep kaybettiğini içtenlik- le sorgulamalıdır. Özeleştirisini yapabilmelidir. önce kendi eleştirisini yapabilmelidir ki sonra sı- ra başkalannı eleştirmeye gelsin. Üzülmek de, sevinmek de salt duyguların değil, bilincin de işi olursa işe yarar. Yoksa üzülmek de, sevinmek de aynı kapıya çı- kar; değişen bir şey olmaz. Bir de bu açıdan baksak?.. e-mail:erdalatak(o superonline.com Faks:0 212 513 90 98 Baykal: Bunlar eski alışkanlıklar Adnan Keskin kurultay istedi ANK\R\-CHP Par- ti Meclisi (PM) toplan- tısında seçim sonuçlan değerlendirilirken eski Genel Sekreter Adnan Keskin olağanüstü ku- rultayın toplanmasını is- tedi. Keskm'in seçim so- nuçlannı "tam bir hezi- met" olarak nitelemesi- ne yanıt veren CHP lide- ri DenizBaykaL "Bunlar eski ahşkanUdardır. Duy- gulannı yenememiş ol- makür" yanıtını verdi. Baykal,"Sohın>üzde35 oyu nereyegttti" eleştiri- lerine, "Sol zaten 198Tden beri erime sü- recinde>dL Bu yüzde 30- 35 nereden çıkanhjor'' yanıtını verdi. CHP PM dün toplan- dı. Alınan bilgiye göre toplannda, Adnan Kes- kin, Hahık Özdalga ve AyioıtOraj 7 genel seçim- lerin parti açısından "ba- şansûlık'' olduğunu be- lirterek olağanüstü ku- rultaya gidilmesini ıste- diler. Keskin, CHP'nin böyle bir ortamda çok daha başanh olması ge- rektiğini belirterek "Bu bir hezünettir. Parti içi hukuka\ı aldaratana atai- dL Yetkili kurullar işlev- siz halegetirikti.Adaybe- lirlemede de bu anlayış eddKoldu. Yetki gaspı>ıa- şandı.ShasaltstanunegE- men kılınmak istendiği bir ortamda .\KP kay- gısı hep CHP hanesine yazıldı. Buna rağmen CHPyüzde 19'u aşama- dL" dedi. Deniz Baykal ise bu sözleri, "eski ahşkanhk" olarak nitelerken "Bu, duygulannı )«nememiş olmakür. Herkesin kut- ladığıbiryerdesizkr böy- le benmerkezci oluyor- sunuz. olaylara kendi pencerenizden bakrvor- sunuz. Ben yoksam her şey kötü, benvarsam her şey iyi manüğından kur- ruhın" dedi. Muhalif üyelerin söz- lerini "seçim sonrası de- ğeriendirme'' olarak gör- düğünü kaydederek par- ti içi banşın süreceğirii söyleyen Baykal, CHP'nin de yapıcı mu- halefet anlayışını sürdü- receğini \aırguladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle