22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA +CUMHURİYET 10 KASIM 2002 PAZAR HABERLER DUNW)A BUGUN ALİSİRMEN Sırası mıydı Erkal? Sevgili, dostum telefonda adeta ağlıyordu, güç konuşuyor, öfkeden hecelerin bir bölü- rnünü yutuyordu. - Başımıza bir iş geldi Ali, sorma!.. - Ne oldu, diye sorduğumda, - Ne olacak, dedi, hayatımız söndü. Önce biri trafik kazasına uğradı sandım ya da yakınlanndan birine çok kötü bir şey oldu diye düşündüm. O devam ediyordu: - Bizim orada bir Japon manolyası var, da- ha doğrusu vardı, hemen evin karşısında ha- tıriıyorsun değil mi?... Hatırlıyordum, oturduğum Etiler'den Be- bek'e inerken onun sol kolda kalan evinin karşısında V şeklinde yolu ikiye ayıran ahşap binanın bahçesindeki ağacı ben de biliyordum, baharda çiçeklerini içime açtınyordu. - Işte herifin biri görüş alanını daraltıyor di- ye onu kesti, dedi. - Bir de Hacı olacak, "Allah'ın verdiği canı alan herif" senin hiçbir tarafta yerin yok diye haykırdım, diyordu. Bağırdı, çağırdı, adama sövüp saydıklannı anlattı. Sonra birden durdu, bir nefes alıp, sustu... - Ben de neler anlatıyorum, bunca sorun var- ken bir manoyla ağacı..şimdi zamanı mı ki.. dedi. Gerçekten de çok karanlık günler yaşıyor- duk. Aydınlar, profesörler, yazarlar, gençler, he- le hele gençler, sokak köşelerinde, evlerinin önlerinde öldürülüyoriardı. Yükselen faşizmin ayak sesleri duyuluyor- du. Ve o, bunu en iyi bilen, yüreğinde hisse- den dostlanmdan biriydi. ••• - Yok Erkal canım dedim, tabii ki, şimdi za- manı, eğer bir ağacı konu etmek ve kurtar- mak için, bütün sorunlann çözülmesini, bü- tün cinayetlerin önlenmesini, tüm karaniıkla- rın aydınlıklara dönmesini beklersek değil kentte, ülkede bile ağaç kalmaz. Sonra ekledim: - Erkalcığım şimdi tam zamanıdır buna ses çıkarmanın. Insanın kadrinin hiç bilinmediği bir ülkede, ağacın kıyrneti olmadığından, olayın arkası gel- medi; şikâyetler, zabıtlar, sonra küçük bir pa- racezası, hepsibu... Yirmi iki belki de yirmi beş yıl geçti aradan ve ben bu olayı hiç unutamadım. Adamsendeciliğin amentü, "bana dokun- mayan yılan bin yaşasın"\n yaşam felsefesi, "sana ne be kardeşim! sana mı kaldı bunla- n düzeltmek" uyansının en değerli ahlaki öğüt olduğu bir toplumda, Erkal Güngören tepki- sini hiç esirgemeyen, haksızlık olarak gördü- ğü herşeye karşı haykıran, bu yüzden de ba- şı sürekli derde giren, hatta zaman zaman sokak kavgalarına kanşmak zorunda kalan, hödüklükler karşısında sunturlu küfürler sa- vuran, ama haaza beyefendi bir kişiydi. • • • Kendisi gibi tepkisiz olana akıllı diyen, tep- kisini esirgemeyene deli gözü ile bakan, asıl delileri de evliya sanıp onlann mezarına ça- put bağlayan bir toplumda, belki birçok kişi Erkal Güngören'i birazfıttınk olarak görmüş- tür. Oysa, o kendini yaşamdan ve toplumun herşeyinden sorumlu hisseden, ilk bakışta üs- tüne vazife olmayan işlere bile burnunu sok- maktan çekinmeyen, her zaman hele hele toplumsal tepkinin tümden kaybolmaya, ata- letin onun yerini almaya başladığı şu günler- de, topluma çok gerekli olan örneği az kal- mış kişilerden biriydi. İyi bir mimar, Akademi'de öğrencilerinin çok sevdiği bir Hoca, sözünü sakınmadığı halde aranan bir dost, kısacası üretken bir insan ve tam bir aydındı. ...Ve Erkal Güngören, bu hafta bir ameliyat sırasında, daha masadan kalkamadan ambo- li sonucunda aramızdan aynldı. Artık, çamura düşmüş ekmekleri yerden alıp vitrine koyan fınncıların üstüne bağırarak saldıran, "Eşek kadar herifsin, küçücük ço- cuğa böyle vurmaya utanmıyor musun ulan!" diye bağırarak zayıf vücuduyla, yarmalann karşısına dikilen, karanlık günlerin acısını için- de yaşarken manolya ağacının kavgasını ve- ren o insan yok aramızda. Insanlar içinde bir insan, gerçek, sorumlu bir insan, güzel bir insan yaşadı ve gitti ara- mızdan.. artık yok! - Sevgili Erkal, demek geliyor içimden Sev- gili, o karanlık günde manolya ağacı için kav- gavermeninzamanıydı, ama böyle insan gü- zeli sorumlu insanlann gittikçe azaldığı bir dönemde, bizi böylesine bırakıp gitmenin zamanı mıydı.. söyle bana!.. Zamanı mıydı?.. Adayı belirlemek için yetki alan Erdoğan, MKYK üyeleriyle Erbakan gibi 'tek tek' görüştü Emanetçinin adı 'koordinatör'ANKARA (Cumhumet Bürosu) - AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, parnsınin başbakan adayı ko- nusunda Cumhurbaşkanı ile "daıuş- ma görûşmesmi" yapmadan önce par- tisinin meıkez karâr yönetım kurulun- dan (MKYK) yetki aldı. Daha sonra, geçmişte Necmettin Erbakan'ın yap- tığı gibi MKYK üyeleriyle ayn ayn görüşen Tayyip Erdoğan. aday isnu sormadan "hükümetohışumuyta ilgi- li'' görüşlerini sordu. AKP Merkez Yüriitme Kurulu'ndan daha önce yetki alan Tayyip Erdo- ğan, başbakan adayını tek başına be- lirlemek için MKYK'den dün yetki al- dı. Alınan bilgiye göre Erdoğan, ma- kam çekişmesine giren kadrolan top- lantıda uyardı. Erdoğan'ın, bakanlık bekleyenleri "Sakm etrafta, sağda sol- da kulis yapmayın. Bu ilde bizim oyu- muz fazla, seçim bölgem bakanhk bek- liyor gibi taleplerk bana gelmeyin. AtamalardaehlKeCvç Ihakanöndetu- • MKYK toplantısının ardından açıklama yapan Abdullah Gül, başbakanlığın bir hizmet yeri olarak değil "daha çok koordinasyon merkezi gibi" çalışacağını vurguladı. Başbakanlığa bağlı ve ilgili kurullann nasıl çalışacağı konusunda kendisinin başkanlığında bir komite kurduklannı bildiren Abdullah Gül, "îlk günden itibaren yapılacak işlerle ilgili pek çok hazırlıklarımız var" dedi. tacağım, esas olan budur" sözleriyle uyardı. Partı yönetimi. açıklamalar- dakı çokseslilıği önlemek amacıyla ön- lem de aldı. MYK karan doğrultusunda bun- dan sonra parti adına yalnızca Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Gül" ün açıklama yapması kararlaştınldı. Er- doğan MKYK üyelerine uyanlannı "Bu hassas dönemde her kafadan ayn ses çıkması partiye zarar verir*' diye sürdürdü. Erdoğan, daha son- ra MYK'de bulunanlar dışındaki MKYK üyeleriyle odasında tek tek yeniden görüştü. Erdoğan'm bu gö- rüşmede genellikle "'Hükümet olu- şumuyla ilgili görüşleriniz nedir" yö- nünde tek soru yönelrtiği ve başba- kan konusunda adlandırmaya gır- mediği öğrenildi. Tek tek görüştü Necmettin Erbakan da RP'den son- ra FP'nin başına kimin getirileceğı gibi önemli seçimlerden önce yetki- li kurul üyeleriyle tek tek görüşürdü. Erbakan bu tür özel "istişareleriır ardından hep kendi istediği kışiyi yönetici olarak atadı. Bugün milletvekilleriyle toplantı yapacak olan Tayyip Erdoğan "ın, Meclis'teki ant içme töreninden ön- ce Cumhurbaşkanı'ndan görüşme isteminde bulunması bekleniyor. Toplantının ardından açıklama ya- pan Abdullah Gül, başbakanlığın bir hizmet yeri olarak değil "daha çok koordinasyon merkezi gibi" çalışa- cağını vurguladı. Başbakanlığa bağlı ve ilgili ku- rullann nasıl çalışacağı konusunda kendisinin başkanlığında bir komi- te kurduklannı bildiren Abdullah Gül, "Ük günden itibaren yapılacak işleıieflgflipek çok hazjrhklanmız var. Acil eylem paketi şeklinde bunlan da haârlıyoruz ve çalışıyoruz'' diye konuştu. Toplantıda bazı MKYK üyelerinin, "emanetçi bir başbakan" atanmak- sızın doğrudan Erdoğan'ı başbakan yapmaya dönük formüller anlattığı öğrenildi. Bu üyeler. "Hemen hükü- meti kurmayahm. Meclis başkanbk divanı ohışsun, komisyonlar oluşsun. tlgili anayasa maddelerini değiştire- Bm ve doğrudan Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında hükümet kuralım" önerisinı gündeme getirdi. Ancak anayasa değişikliği sırasın- da hükümetin temsili gibi Meclis ça- lışma yöntemi açısmdan sıkıntılı ko- nular nedeniyle bu yöntemin ışlerlık kazanması olanaklı görünmüyor. Yargıdan kaçan Akgündüz, dokunulmazlığmı kullanmayacağmı ileri sürdü Mazbatasım göstererek geldi • Siirt'ten bağımsız milletvekili seçilen Fadıl Akgündüz Türkiye'ye döndü. Pasaport kontrolü sırasında avukatlarının milletvekilliği mazbatasım ibraz ettiği Fadıl Akgündüz, hakkında açılan davalan çözeceğini söyledi. İstanbul Haber Servisi- Akgündüz. "Türkiye'ye gelmek güzel bir duygu" dedi. Akgündüz. "Doku- nubnazbğuıızın kakfanbna- sı konusunda bir endişeniz "Dolandıncıhk" iddiasıy- la hakkında soruşturma sür- dürülürken 3 Kasım seçim- lennde Siirt'ten bağımsız milletvekili seçilen Fadıl Akgündüz, Türkiye'ye döndü. Havalimanında bir grup hemşerisi tarafindan karşılanan Akgündüz, *Ya- nm kalan Doğu'yu kalkın- dırma projemizi tamamla- yacağız" dedi. Akgündüz, sahibı olduğu Jet-Pa Hol- ding aracıhğıyla yaklaşık 18 bın gurbetçid'en "İlk Türk otomobilini üretece- ğw Bunun üzerine savcı- lık Akgündüz hakkında "dolandıncıhk" iddiasıy- la soruşturma başlattı. So- ruşturma kapsamında. 4 Nisan 2002 günü Bağcılar Sulh Ceza Mahkemesi'nce Akgündüz hakkında gıya- bı tutuklama karan verdi. interpol'ce aranıyor Böylece Akgündüz In- terpol tarafindan kırmızı bültenle aranmayabaşlan- dı. Akgündüz'ün Siirt'ten bağımsız milletvekili se- çilmesinin ardından, so- ruşturmayı yürüten Cum- huriyet Savcısı Fahrettin Küçüköz, gıyabi rutukla- ma karannın infazının dur- durulması ve geri alınma- sı talebiyle sulh ceza mah- kemesine başvurdu. Bu- nun üzenne Bağcılar Sulh Ceza Mahkemesı, gıyabi tutuklamanın infazını dur- durarak karan gen aldı. Akgündüz, THY'ye aitbir uçakla New York'tan dün sabah saatlerinde îstanbul'a geldi. Akgündüz 'ü havali- manında karşılayan avu- katlan, pasaport kontrolü sı- rasında polise mazbatasım ibraz etti. Bu sırada Ak- gündüz'e "vergi borçlan- nm tebtigaü" ile ilgili tuta- nak imzalatıldı. Gazeteci- lerin sorulanm yamtlayan >ar mı H şeklindeki soruya "Ha>ir" yanıtını verdi. 'Borçlarımı ödeyeceğlm 1 Birgazetecinin, "Mazba- tanızı aldınız. Bunun sizin için anlamı nedir" sorusu- nu ise Akgündüz, "Halkm bana verdiği güven" diye yanıtladı. "Bu, bir anlam- da mazbata sizin cezaevine girmemegarantinizanlann- na gelmhor mu?" sorusu- na karşılık da Akgündüz, "O çok önemli değil. Ya- nm kalan Doğu'>ıı kalkın- dırma projesini yeniden başlatacağız. Dokunuhnaz- hk arhını kullanmayaca- ğun. Hakkunda açılan da- valan çözeceğûn, işlerimi yeniden rayına oturtup, borçlanmıdaöde> ı eceğim" dedi. Sloganlar eşliğinde karşılama Daha sonra gümrüklü sa- hanın dışında kendisinı bekleyen bir grup. Akgün- düz'ü çıçekle karşıladı ve "GeK\wGelryorFadd Ba- ba Getivor", "Siirt seninle gururduyuyor'* sloganla- nnı attı. .Akgündüz, üzer- leri fotoğraf ve afişleriyle süslenmiş haldeki 15-20 araçlık konvoy eşliğinde havalimanından Fatih'e git- 0. Akgündüz, burada hem- şerileriyle görüştü. Akgün- düz, bugün Siirt'e geçece- ğini ve orada bir basın top- lantısı düzenleyeceğini ifa- de etti. İstanbul'a gelen Fadıl Akgündüz'ün, bılet rezervasyon kayıtlannda yapılan incelemede, New York'a, Porto Riko'nun başkenti San Juan'dan geç- tiği belirlendi. Akgündüz, THY'ye ait bir uçakla New York'tan geldi. Henüzbilglyok Meclis inceliyor ANKARA (Cumhuri- v«tBürosu)-Hakkında tu- tuklama karan bulunma- sına karşın Türkiye'ye gel- meden milletvekili seçi- len ve dokunulmazhk ka- zandıktan sonra yurda gi- ren Fadıl Akgündüz hak- kında inceleme yapıhyor. Inceleme sonucunda Ak- gündüz'ün milletvekili ol- masına engel bir unsurun bulunması durumunda ye- min etmesinin engellene- bileceği bildirildi. Hakkında gıyabi tutuk- lama karan bulunmasına karşın Siirt'ten milletveki- li seçilen Akgündüz'ün bu hakkını yitirmesi için ye- ni bir unsurun ortaya çık- masının şart olduğu kay- dedildi. Akgündüz hak- kında milletvekilligini en- gelleyicı bir unsurun bu- lunup bulunmadığı yö- nünde henüz bir bilgi edi- nilemedi. Araştırmada, daha önce Merve Kavak- çı'da olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ol- mama veya askerlik gö- revini yapmama gibi du- rumlann milletvekilligi- ni engelleyid unsur olarak gündeme gelebileceği kay- dediliyor. iKlNCt 'FADIL' AKP'DE 6 aydır aranan Ali Temur vekilseçildi • RP'nin kayıp trilyonu nedeniyle 'sahtecilik'ten mahkûm olan eski RP'li Ali Temur'un, 6 ay boyunca 'aranırken' seçim kampanyası yürütüp AKP'den Giresun milletvekili olduğu ortaya çıktı. ANKARA (Cummı- riyet Bürosu) - Hazi- ne'nin 1 trilyon lıralık yardımmı dolandırdığı için hapse mahkûm olan eski RP tl Başkanı Ab Temur, cezanın tebliğ edibnesi için 6 ay bo- yunca "aramp" buluna- mazken seçim kampan- yası yürütüp Gire- sun'dan milletvekili se- çildi. RP, Anayasa Mahke- mesi'nde kapatıldıktan sonra partiye ödenen Hazine yardımının usul- süz kullanıldığı ve sah- tecilik yapıldığı gerek- çesiyle Necmettin Er- bakanve bazı başkanlık drvanı üyeleri ile usulsüz faturalarla devlet yardı- mım dolandırdığı sav- lanan eski il başkanlan hakkında dava açılmış- tı "Kajıp trilyon" da- \-asinda Erbakan ve ba- zı parti yöneticilerinin yam sıra eski Giresun II Başkanı Ali Temur da hüküm giydi.Temur, 1 yıl hapis cezası aldı. Mahkeme karanna karşın güvenlik güçle- nnce bir türlü "buluna- mayan" Temur, arandı- ğı 6 ayın en az 1 ayında Giresun'da seçim kam- panyası yürüttü. Gire- sun'da 3. sırada aday olan Temur'un, kam- panya sırasında Recep Tayyip Erdoğan'ın mi- tingine de kahldığı ve yüzlerce polisin bulun- duğu meydanda "mö- lervekili ada>i" olarak tanıtımının da yapıldığı belirtildi. Ali Temur ise Cumhu- riyet'in sorusu üzerine "arandığı'' 6 ay boyun- ca Giresun 'da bulundu- ğunû söyledi. Kendisi- nin işadamı oldugunu, mahkeme sürecinde Hollanda'da bulunduğu için bu adresi verdiği- ni, daha sonra Türki- ye'ye döndüğünü ileri süren Ali Temur, seçim kampanyası boyunca Giresun'da bulunduğu- nu, Tayyip Erdoğan'la birlikte seçim bölgesin- deki bütün programlara katıldığım doğruladı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynetcom oralcalislar@yahoo.con' 2 yıllık Hazır Kart'lıya ntör 'ye kadar uzatılan kontörbizden kampanyasmdan yararlanmak için kaydınızı yaptırmanız ve hattınıza aynı ay içinde en az 200 kontör yüklemeniz yeterli. Kaydımzı Turkcell Bolge Ofislerinden, adresinden, ceple 'ten (arama başına 2 kontör), sabit tetefonla 'dan yaptırabilirsiniz. Kazandığınız kontörier bir sonraki aydan itibaren eşit bölünerek 5 ayda hattm'za yuklenir. ^ırket adna kayülı hatlar kampanyaya dahıl değildır. HAZIR KARTî Önümde iki yeni kitap duruyor. Arkadaşım Deniz Kavukçuoğ- lu'nun ilk gençlik ve çocukluk dönemıni anlatan kitabı "AJage- yik Sokağı Bir Liman mıydı?" (Doğan Kıtap) ile Hıfzı Topuz'un "Çamlıca'nın Üç Gülü" (Remzi Kitabevi) romanı. Hıfzı Topuz, gazetecilik mes- leğının önemli ustalarından. Ay- rıca yıllarca Paris'te ıletişim ala- nında araştırma ve çalışmalar- da bulundu. Paris'te UNESCO merkezınde yıllarca çalıştıktan sonra Türkiye'ye döndü. Biriki- mini uzun zamandırtarihı roman- laryazarak değerlendiriyor. Son romanı "Milli Mücadelede Çam- lıca'nın Üç Gülü" (Remzi Kitabe- vi) daha önceki tarihı romanları- nın devamı niteliğinde. Yesari Asım Arsoy'un ünlü şarkısının sözlerini hepimiz ha- tırlarız: "Bız Çamlıca'nın üç gü- lüyüz/Aşk bahçesinin bülbülü- yüz,/Dillerde gezer söyleni- riz,/Gamsız yaşarız eğleniriz..." Bu üç güzel kadının şarkısıdır. Hıfzı Topuz'un son romanı işte bu üç kadının öyküsünü anlatıyor. Çamlıcalı üç kız kardeş, milli mü- cadele döneminde Istanbul'da işgalcilere karşı direnen örgüt- lerle işbirlıği yapıyorlar. Ingiliz ve Fransızlardan önemli bilgılersız- dmyorlar. Işgalcılerın elinde bu- lunan silah depolarının boşaltı- lıpAnadolu'yagönderılmesinde gorev alıyorlar. Roman. bu kadınların aşkları- nı, ihtiraslannı anlatıyor. Yalnız bununla sınırlı değil. 1920'ler Is- tanbulu'ndan insan manzarala- Alageyik Sokağı ve Çamlıca'nın Üç Gülü rı da çok etkileyici. Pandikyan Efendı'nin yaptıkları ilginç. Bir yandan Ingilizlere çalışırken bir yandan da direniş kuvvetlerine bilgi verip önemli hızmetlerde bulunuyor. Her şeyin iç içe geç- tıği bir dönem işgal yılları. Çamlıca'nın Üç Gülü romanının sonu da çok çarpıcı: "Çamlıca 'nın Üç Gülü acaba gerçekten Çam- lıca 'dayaşamış kızlarmıydı? Kim- HkkâğıtlanndaNeriman. Perihan ve Umran mıyazılıydı? Yoksa Ru- kiye, Muzaffer, Necla mı? Çam- lıca 'da o yıllarda yaşamış olan in- sanlar genelde aynntılı bilgi ve- remiyorlarama bazıları da 'Yazık oldu o kızlara, onlar istiklal madal- yası hak etmişlerdi. Milli mücade- leyeyaptıklan hizmetleri kım unu- tur' diyorlardı." Çamlıca'da kızların yaşadığı köşkneolmuştu: "Birsüre son- ra Handan Hanım köşkü yıkıcı- ya verdi ve o anıt köşkün yerin- de zevksiz beton bloklaryüksel- di. Yıllar sonra oralardan geçen Çamlıcalı yaşlı hanımlar birbirle- rıne köşkün olduğu yeri göste- rerek Işte' diyorlardı, 'Eski Ha- ricıye Nazın Hulusi Beyefendi'n/n köşkü buradaydı. O dünyalar guzeli Nerıman la Perihan şura- dan arabaya bınip okula gıder- lerdi. O tatlılar tatlısı Ümran da bahçenin şu köşesinde bebeği ve köpeğıyle oynar, Gülfidan 6a- cı da arkasından koştururdu. Ümran'ın kısa beyaz çorapları, kolejeteği, kısa saçlan, hâlâ göz- lerimin önündedir." ••• Deniz Kavukçuoglu'nun çocuk- luğu ve ilk gençliği Galata, Ci- hangır, Moda üçgeninde geçiyor. Sonrası Almanya. Uzun yıllar Al- manya'da yaşadıktan ve zorun- lu sürgünün ardından Türkiye'ye döndü. Deniz'in Türkiye'ye gele- mediğı yıllar oldu. Almanya'da yaşarken ondan Türkiye hasreti- ni, İstanbul hasretini çok dinle- dim. Yeni anı kitabı "Alageyik So- kağı Bir Liman mıydı?" bu kente olan tutkusunun bir ürünü. Deniz, kendi yaşadıklarını ya- zarken 1950'ler, 19601ar Istan- bulu'nun havasını da çok güzel aktanyor. Hatta daha eskilere gi- dip bir tarih çahşması yaptığı da anlaşılıyor. Moda'nın tanhine ıliş- kin, orada yaşayan insanlara iliş- kin yazdıkları çok etkileyici. Ge- nelev sokağında tanıştığı ve uzun yıllar arkadaşlık ettiği Mahmut'un yoksul yaşamına, annesine ve o dönemde Galata'ya ilişkin anıla- rı da geçmışe hüzünlü bir yolcu- luğa dönüşüyor. Kitabın Moda'yı anlatan satır- larında. Kadıköy'ûn bu güzel semtinin tarihini ve geçmişinı gö- rüyorsunuz: "1900'lüyıllannba- şında Moda'nın en güzel evle- rinden bin de Mahmut (Ezine) Bey tarafindan burunda yaptırı- lan konaktı. 1919yılında Sabur Sami Bey'e satılan konağın Yıl- dız Sarayı 'nın bahçıvanı De Ro- en tarafindan düzenlenmiş bü- yük bir bahçesi vardı. Bahçe- deki ağaçlann, çiçeklerin top akasyaların fideleri Avrupa'dan getirilmişti. Sabur Sami Bey, Os- manlı'nın son döneminde dev- lete egemen olan Ittihat ve 7e- rakki Fırkası'nın sevilen bir üye- siydi. Istanbul'da 'vilayet mek- tupçuluğu' görevindeyken za- manın şehreminı (belediye baş- kanı) olan Cemil Paşa görevle- rinin bir bölümünü Sabur Sami Bey'e devretmiş, kendi aylığı olan elli lirayı da ona bırakmış- tı...." "Sabur Sami Bey'in yeni evi- nin karşısında Samuel Efendi adında bir ayağı hafifçe sakat bir Yahudi oturuyordu. Sabur Sami Bey, adamın kendi buldu- ğu yöntemlerle, milli mücadele- ye katılmak isteyen gönüllüleri Anadolu'ya kaçırdığını öğren- mişti. Samuel Efendi bu tehlike- li işte büyük başan gösteriyor- du. Ne var ki birçok özverili in- san gibi o da savaş sonrasında unutulmuş, Mektep sokağında zor koşullar içinde ölmüştü. Sa- muel Efendi, yıllar sonra 'Vakko' markasıyla adını duyuracak olan Vitali Hakko'nun babasıydı." Hıfzı Topuz ve Deniz Kavukçu- oglu'nun yeni kitaplan, iki Istan- bullunun kentlerinin tarihine iliş- kin bir çalışma olarak da kabul edilebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle