Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+CUMHURİYET 10 KASIM 2002 PAZAR
HABERLER
DUNW)A BUGUN
ALİSİRMEN
Sırası mıydı Erkal?
Sevgili, dostum telefonda adeta ağlıyordu,
güç konuşuyor, öfkeden hecelerin bir bölü-
rnünü yutuyordu.
- Başımıza bir iş geldi Ali, sorma!..
- Ne oldu, diye sorduğumda,
- Ne olacak, dedi, hayatımız söndü.
Önce biri trafik kazasına uğradı sandım ya
da yakınlanndan birine çok kötü bir şey oldu
diye düşündüm.
O devam ediyordu:
- Bizim orada bir Japon manolyası var, da-
ha doğrusu vardı, hemen evin karşısında ha-
tıriıyorsun değil mi?...
Hatırlıyordum, oturduğum Etiler'den Be-
bek'e inerken onun sol kolda kalan evinin
karşısında V şeklinde yolu ikiye ayıran ahşap
binanın bahçesindeki ağacı ben de biliyordum,
baharda çiçeklerini içime açtınyordu.
- Işte herifin biri görüş alanını daraltıyor di-
ye onu kesti, dedi.
- Bir de Hacı olacak, "Allah'ın verdiği canı
alan herif" senin hiçbir tarafta yerin yok diye
haykırdım, diyordu.
Bağırdı, çağırdı, adama sövüp saydıklannı
anlattı.
Sonra birden durdu, bir nefes alıp, sustu...
- Ben de neler anlatıyorum, bunca sorun var-
ken bir manoyla ağacı..şimdi zamanı mı ki..
dedi.
Gerçekten de çok karanlık günler yaşıyor-
duk. Aydınlar, profesörler, yazarlar, gençler, he-
le hele gençler, sokak köşelerinde, evlerinin
önlerinde öldürülüyoriardı.
Yükselen faşizmin ayak sesleri duyuluyor-
du. Ve o, bunu en iyi bilen, yüreğinde hisse-
den dostlanmdan biriydi.
•••
- Yok Erkal canım dedim, tabii ki, şimdi za-
manı, eğer bir ağacı konu etmek ve kurtar-
mak için, bütün sorunlann çözülmesini, bü-
tün cinayetlerin önlenmesini, tüm karaniıkla-
rın aydınlıklara dönmesini beklersek değil
kentte, ülkede bile ağaç kalmaz.
Sonra ekledim:
- Erkalcığım şimdi tam zamanıdır buna ses
çıkarmanın.
Insanın kadrinin hiç bilinmediği bir ülkede,
ağacın kıyrneti olmadığından, olayın arkası gel-
medi; şikâyetler, zabıtlar, sonra küçük bir pa-
racezası, hepsibu...
Yirmi iki belki de yirmi beş yıl geçti aradan
ve ben bu olayı hiç unutamadım.
Adamsendeciliğin amentü, "bana dokun-
mayan yılan bin yaşasın"\n yaşam felsefesi,
"sana ne be kardeşim! sana mı kaldı bunla-
n düzeltmek" uyansının en değerli ahlaki öğüt
olduğu bir toplumda, Erkal Güngören tepki-
sini hiç esirgemeyen, haksızlık olarak gördü-
ğü herşeye karşı haykıran, bu yüzden de ba-
şı sürekli derde giren, hatta zaman zaman
sokak kavgalarına kanşmak zorunda kalan,
hödüklükler karşısında sunturlu küfürler sa-
vuran, ama haaza beyefendi bir kişiydi.
• • •
Kendisi gibi tepkisiz olana akıllı diyen, tep-
kisini esirgemeyene deli gözü ile bakan, asıl
delileri de evliya sanıp onlann mezarına ça-
put bağlayan bir toplumda, belki birçok kişi
Erkal Güngören'i birazfıttınk olarak görmüş-
tür.
Oysa, o kendini yaşamdan ve toplumun
herşeyinden sorumlu hisseden, ilk bakışta üs-
tüne vazife olmayan işlere bile burnunu sok-
maktan çekinmeyen, her zaman hele hele
toplumsal tepkinin tümden kaybolmaya, ata-
letin onun yerini almaya başladığı şu günler-
de, topluma çok gerekli olan örneği az kal-
mış kişilerden biriydi.
İyi bir mimar, Akademi'de öğrencilerinin çok
sevdiği bir Hoca, sözünü sakınmadığı halde
aranan bir dost, kısacası üretken bir insan ve
tam bir aydındı.
...Ve Erkal Güngören, bu hafta bir ameliyat
sırasında, daha masadan kalkamadan ambo-
li sonucunda aramızdan aynldı.
Artık, çamura düşmüş ekmekleri yerden
alıp vitrine koyan fınncıların üstüne bağırarak
saldıran, "Eşek kadar herifsin, küçücük ço-
cuğa böyle vurmaya utanmıyor musun ulan!"
diye bağırarak zayıf vücuduyla, yarmalann
karşısına dikilen, karanlık günlerin acısını için-
de yaşarken manolya ağacının kavgasını ve-
ren o insan yok aramızda.
Insanlar içinde bir insan, gerçek, sorumlu
bir insan, güzel bir insan yaşadı ve gitti ara-
mızdan.. artık yok!
- Sevgili Erkal, demek geliyor içimden Sev-
gili, o karanlık günde manolya ağacı için kav-
gavermeninzamanıydı, ama böyle insan gü-
zeli sorumlu insanlann gittikçe azaldığı bir
dönemde, bizi böylesine bırakıp gitmenin
zamanı mıydı.. söyle bana!.. Zamanı mıydı?..
Adayı belirlemek için yetki alan Erdoğan, MKYK üyeleriyle Erbakan gibi 'tek tek' görüştü
Emanetçinin adı 'koordinatör'ANKARA (Cumhumet Bürosu) -
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip
Erdoğan, parnsınin başbakan adayı ko-
nusunda Cumhurbaşkanı ile "daıuş-
ma görûşmesmi" yapmadan önce par-
tisinin meıkez karâr yönetım kurulun-
dan (MKYK) yetki aldı. Daha sonra,
geçmişte Necmettin Erbakan'ın yap-
tığı gibi MKYK üyeleriyle ayn ayn
görüşen Tayyip Erdoğan. aday isnu
sormadan "hükümetohışumuyta ilgi-
li'' görüşlerini sordu.
AKP Merkez Yüriitme Kurulu'ndan
daha önce yetki alan Tayyip Erdo-
ğan, başbakan adayını tek başına be-
lirlemek için MKYK'den dün yetki al-
dı. Alınan bilgiye göre Erdoğan, ma-
kam çekişmesine giren kadrolan top-
lantıda uyardı. Erdoğan'ın, bakanlık
bekleyenleri "Sakm etrafta, sağda sol-
da kulis yapmayın. Bu ilde bizim oyu-
muz fazla, seçim bölgem bakanhk bek-
liyor gibi taleplerk bana gelmeyin.
AtamalardaehlKeCvç Ihakanöndetu-
• MKYK toplantısının ardından açıklama yapan Abdullah Gül,
başbakanlığın bir hizmet yeri olarak değil "daha çok koordinasyon
merkezi gibi" çalışacağını vurguladı. Başbakanlığa bağlı ve ilgili
kurullann nasıl çalışacağı konusunda kendisinin başkanlığında bir
komite kurduklannı bildiren Abdullah Gül, "îlk günden itibaren
yapılacak işlerle ilgili pek çok hazırlıklarımız var" dedi.
tacağım, esas olan budur" sözleriyle
uyardı. Partı yönetimi. açıklamalar-
dakı çokseslilıği önlemek amacıyla ön-
lem de aldı.
MYK karan doğrultusunda bun-
dan sonra parti adına yalnızca Genel
Başkan Yardımcısı Abdullah Gül" ün
açıklama yapması kararlaştınldı. Er-
doğan MKYK üyelerine uyanlannı
"Bu hassas dönemde her kafadan
ayn ses çıkması partiye zarar verir*'
diye sürdürdü. Erdoğan, daha son-
ra MYK'de bulunanlar dışındaki
MKYK üyeleriyle odasında tek tek
yeniden görüştü. Erdoğan'm bu gö-
rüşmede genellikle "'Hükümet olu-
şumuyla ilgili görüşleriniz nedir" yö-
nünde tek soru yönelrtiği ve başba-
kan konusunda adlandırmaya gır-
mediği öğrenildi.
Tek tek görüştü
Necmettin Erbakan da RP'den son-
ra FP'nin başına kimin getirileceğı
gibi önemli seçimlerden önce yetki-
li kurul üyeleriyle tek tek görüşürdü.
Erbakan bu tür özel "istişareleriır
ardından hep kendi istediği kışiyi
yönetici olarak atadı.
Bugün milletvekilleriyle toplantı
yapacak olan Tayyip Erdoğan "ın,
Meclis'teki ant içme töreninden ön-
ce Cumhurbaşkanı'ndan görüşme
isteminde bulunması bekleniyor.
Toplantının ardından açıklama ya-
pan Abdullah Gül, başbakanlığın bir
hizmet yeri olarak değil "daha çok
koordinasyon merkezi gibi" çalışa-
cağını vurguladı.
Başbakanlığa bağlı ve ilgili ku-
rullann nasıl çalışacağı konusunda
kendisinin başkanlığında bir komi-
te kurduklannı bildiren Abdullah
Gül, "Ük günden itibaren yapılacak
işleıieflgflipek çok hazjrhklanmız var.
Acil eylem paketi şeklinde bunlan
da haârlıyoruz ve çalışıyoruz'' diye
konuştu.
Toplantıda bazı MKYK üyelerinin,
"emanetçi bir başbakan" atanmak-
sızın doğrudan Erdoğan'ı başbakan
yapmaya dönük formüller anlattığı
öğrenildi. Bu üyeler. "Hemen hükü-
meti kurmayahm. Meclis başkanbk
divanı ohışsun, komisyonlar oluşsun.
tlgili anayasa maddelerini değiştire-
Bm ve doğrudan Tayyip Erdoğan'ın
başkanlığında hükümet kuralım"
önerisinı gündeme getirdi.
Ancak anayasa değişikliği sırasın-
da hükümetin temsili gibi Meclis ça-
lışma yöntemi açısmdan sıkıntılı ko-
nular nedeniyle bu yöntemin ışlerlık
kazanması olanaklı görünmüyor.
Yargıdan kaçan Akgündüz, dokunulmazlığmı kullanmayacağmı ileri sürdü
Mazbatasım göstererek geldi
• Siirt'ten bağımsız milletvekili seçilen
Fadıl Akgündüz Türkiye'ye döndü.
Pasaport kontrolü sırasında avukatlarının
milletvekilliği mazbatasım ibraz ettiği
Fadıl Akgündüz, hakkında açılan
davalan çözeceğini söyledi.
İstanbul Haber Servisi- Akgündüz. "Türkiye'ye
gelmek güzel bir duygu"
dedi. Akgündüz. "Doku-
nubnazbğuıızın kakfanbna-
sı konusunda bir endişeniz
"Dolandıncıhk" iddiasıy-
la hakkında soruşturma sür-
dürülürken 3 Kasım seçim-
lennde Siirt'ten bağımsız
milletvekili seçilen Fadıl
Akgündüz, Türkiye'ye
döndü. Havalimanında bir
grup hemşerisi tarafindan
karşılanan Akgündüz, *Ya-
nm kalan Doğu'yu kalkın-
dırma projemizi tamamla-
yacağız" dedi. Akgündüz,
sahibı olduğu Jet-Pa Hol-
ding aracıhğıyla yaklaşık
18 bın gurbetçid'en "İlk
Türk otomobilini üretece-
ğw Bunun üzerine savcı-
lık Akgündüz hakkında
"dolandıncıhk" iddiasıy-
la soruşturma başlattı. So-
ruşturma kapsamında. 4
Nisan 2002 günü Bağcılar
Sulh Ceza Mahkemesi'nce
Akgündüz hakkında gıya-
bı tutuklama karan verdi.
interpol'ce
aranıyor
Böylece Akgündüz In-
terpol tarafindan kırmızı
bültenle aranmayabaşlan-
dı. Akgündüz'ün Siirt'ten
bağımsız milletvekili se-
çilmesinin ardından, so-
ruşturmayı yürüten Cum-
huriyet Savcısı Fahrettin
Küçüköz, gıyabi rutukla-
ma karannın infazının dur-
durulması ve geri alınma-
sı talebiyle sulh ceza mah-
kemesine başvurdu. Bu-
nun üzenne Bağcılar Sulh
Ceza Mahkemesı, gıyabi
tutuklamanın infazını dur-
durarak karan gen aldı.
Akgündüz, THY'ye aitbir
uçakla New York'tan dün
sabah saatlerinde îstanbul'a
geldi. Akgündüz 'ü havali-
manında karşılayan avu-
katlan, pasaport kontrolü sı-
rasında polise mazbatasım
ibraz etti. Bu sırada Ak-
gündüz'e "vergi borçlan-
nm tebtigaü" ile ilgili tuta-
nak imzalatıldı. Gazeteci-
lerin sorulanm yamtlayan
>ar mı
H
şeklindeki soruya
"Ha>ir" yanıtını verdi.
'Borçlarımı
ödeyeceğlm
1
Birgazetecinin, "Mazba-
tanızı aldınız. Bunun sizin
için anlamı nedir" sorusu-
nu ise Akgündüz, "Halkm
bana verdiği güven" diye
yanıtladı. "Bu, bir anlam-
da mazbata sizin cezaevine
girmemegarantinizanlann-
na gelmhor mu?" sorusu-
na karşılık da Akgündüz,
"O çok önemli değil. Ya-
nm kalan Doğu'>ıı kalkın-
dırma projesini yeniden
başlatacağız. Dokunuhnaz-
hk arhını kullanmayaca-
ğun. Hakkunda açılan da-
valan çözeceğûn, işlerimi
yeniden rayına oturtup,
borçlanmıdaöde>
ı
eceğim"
dedi.
Sloganlar
eşliğinde karşılama
Daha sonra gümrüklü sa-
hanın dışında kendisinı
bekleyen bir grup. Akgün-
düz'ü çıçekle karşıladı ve
"GeK\wGelryorFadd Ba-
ba Getivor", "Siirt seninle
gururduyuyor'* sloganla-
nnı attı. .Akgündüz, üzer-
leri fotoğraf ve afişleriyle
süslenmiş haldeki 15-20
araçlık konvoy eşliğinde
havalimanından Fatih'e git-
0. Akgündüz, burada hem-
şerileriyle görüştü. Akgün-
düz, bugün Siirt'e geçece-
ğini ve orada bir basın top-
lantısı düzenleyeceğini ifa-
de etti. İstanbul'a gelen
Fadıl Akgündüz'ün, bılet
rezervasyon kayıtlannda
yapılan incelemede, New
York'a, Porto Riko'nun
başkenti San Juan'dan geç-
tiği belirlendi.
Akgündüz, THY'ye ait bir uçakla New York'tan geldi.
Henüzbilglyok
Meclis
inceliyor
ANKARA (Cumhuri-
v«tBürosu)-Hakkında tu-
tuklama karan bulunma-
sına karşın Türkiye'ye gel-
meden milletvekili seçi-
len ve dokunulmazhk ka-
zandıktan sonra yurda gi-
ren Fadıl Akgündüz hak-
kında inceleme yapıhyor.
Inceleme sonucunda Ak-
gündüz'ün milletvekili ol-
masına engel bir unsurun
bulunması durumunda ye-
min etmesinin engellene-
bileceği bildirildi.
Hakkında gıyabi tutuk-
lama karan bulunmasına
karşın Siirt'ten milletveki-
li seçilen Akgündüz'ün bu
hakkını yitirmesi için ye-
ni bir unsurun ortaya çık-
masının şart olduğu kay-
dedildi. Akgündüz hak-
kında milletvekilligini en-
gelleyicı bir unsurun bu-
lunup bulunmadığı yö-
nünde henüz bir bilgi edi-
nilemedi. Araştırmada,
daha önce Merve Kavak-
çı'da olduğu gibi Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı ol-
mama veya askerlik gö-
revini yapmama gibi du-
rumlann milletvekilligi-
ni engelleyid unsur olarak
gündeme gelebileceği kay-
dediliyor.
iKlNCt 'FADIL' AKP'DE
6 aydır aranan
Ali Temur
vekilseçildi
• RP'nin kayıp trilyonu nedeniyle
'sahtecilik'ten mahkûm olan eski RP'li Ali
Temur'un, 6 ay boyunca 'aranırken' seçim
kampanyası yürütüp AKP'den Giresun
milletvekili olduğu ortaya çıktı.
ANKARA (Cummı-
riyet Bürosu) - Hazi-
ne'nin 1 trilyon lıralık
yardımmı dolandırdığı
için hapse mahkûm olan
eski RP tl Başkanı Ab
Temur, cezanın tebliğ
edibnesi için 6 ay bo-
yunca "aramp" buluna-
mazken seçim kampan-
yası yürütüp Gire-
sun'dan milletvekili se-
çildi.
RP, Anayasa Mahke-
mesi'nde kapatıldıktan
sonra partiye ödenen
Hazine yardımının usul-
süz kullanıldığı ve sah-
tecilik yapıldığı gerek-
çesiyle Necmettin Er-
bakanve bazı başkanlık
drvanı üyeleri ile usulsüz
faturalarla devlet yardı-
mım dolandırdığı sav-
lanan eski il başkanlan
hakkında dava açılmış-
tı "Kajıp trilyon" da-
\-asinda Erbakan ve ba-
zı parti yöneticilerinin
yam sıra eski Giresun II
Başkanı Ali Temur da
hüküm giydi.Temur, 1
yıl hapis cezası aldı.
Mahkeme karanna
karşın güvenlik güçle-
nnce bir türlü "buluna-
mayan" Temur, arandı-
ğı 6 ayın en az 1 ayında
Giresun'da seçim kam-
panyası yürüttü. Gire-
sun'da 3. sırada aday
olan Temur'un, kam-
panya sırasında Recep
Tayyip Erdoğan'ın mi-
tingine de kahldığı ve
yüzlerce polisin bulun-
duğu meydanda "mö-
lervekili ada>i" olarak
tanıtımının da yapıldığı
belirtildi.
Ali Temur ise Cumhu-
riyet'in sorusu üzerine
"arandığı'' 6 ay boyun-
ca Giresun 'da bulundu-
ğunû söyledi. Kendisi-
nin işadamı oldugunu,
mahkeme sürecinde
Hollanda'da bulunduğu
için bu adresi verdiği-
ni, daha sonra Türki-
ye'ye döndüğünü ileri
süren Ali Temur, seçim
kampanyası boyunca
Giresun'da bulunduğu-
nu, Tayyip Erdoğan'la
birlikte seçim bölgesin-
deki bütün programlara
katıldığım doğruladı.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynetcom oralcalislar@yahoo.con'
2 yıllık Hazır Kart'lıya
ntör
'ye kadar uzatılan kontörbizden kampanyasmdan yararlanmak için
kaydınızı yaptırmanız ve hattınıza aynı ay içinde en az 200 kontör yüklemeniz yeterli.
Kaydımzı Turkcell Bolge Ofislerinden, adresinden,
ceple 'ten (arama başına 2 kontör), sabit tetefonla 'dan
yaptırabilirsiniz.
Kazandığınız kontörier bir sonraki aydan itibaren eşit bölünerek 5 ayda hattm'za yuklenir.
^ırket adna kayülı hatlar kampanyaya dahıl değildır.
HAZIR
KARTî
Önümde iki yeni kitap duruyor.
Arkadaşım Deniz Kavukçuoğ-
lu'nun ilk gençlik ve çocukluk
dönemıni anlatan kitabı "AJage-
yik Sokağı Bir Liman mıydı?"
(Doğan Kıtap) ile Hıfzı Topuz'un
"Çamlıca'nın Üç Gülü" (Remzi
Kitabevi) romanı.
Hıfzı Topuz, gazetecilik mes-
leğının önemli ustalarından. Ay-
rıca yıllarca Paris'te ıletişim ala-
nında araştırma ve çalışmalar-
da bulundu. Paris'te UNESCO
merkezınde yıllarca çalıştıktan
sonra Türkiye'ye döndü. Biriki-
mini uzun zamandırtarihı roman-
laryazarak değerlendiriyor. Son
romanı "Milli Mücadelede Çam-
lıca'nın Üç Gülü" (Remzi Kitabe-
vi) daha önceki tarihı romanları-
nın devamı niteliğinde.
Yesari Asım Arsoy'un ünlü
şarkısının sözlerini hepimiz ha-
tırlarız: "Bız Çamlıca'nın üç gü-
lüyüz/Aşk bahçesinin bülbülü-
yüz,/Dillerde gezer söyleni-
riz,/Gamsız yaşarız eğleniriz..."
Bu üç güzel kadının şarkısıdır.
Hıfzı Topuz'un son romanı işte bu
üç kadının öyküsünü anlatıyor.
Çamlıcalı üç kız kardeş, milli mü-
cadele döneminde Istanbul'da
işgalcilere karşı direnen örgüt-
lerle işbirlıği yapıyorlar. Ingiliz ve
Fransızlardan önemli bilgılersız-
dmyorlar. Işgalcılerın elinde bu-
lunan silah depolarının boşaltı-
lıpAnadolu'yagönderılmesinde
gorev alıyorlar.
Roman. bu kadınların aşkları-
nı, ihtiraslannı anlatıyor. Yalnız
bununla sınırlı değil. 1920'ler Is-
tanbulu'ndan insan manzarala-
Alageyik Sokağı ve
Çamlıca'nın Üç Gülü
rı da çok etkileyici. Pandikyan
Efendı'nin yaptıkları ilginç. Bir
yandan Ingilizlere çalışırken bir
yandan da direniş kuvvetlerine
bilgi verip önemli hızmetlerde
bulunuyor. Her şeyin iç içe geç-
tıği bir dönem işgal yılları.
Çamlıca'nın Üç Gülü romanının
sonu da çok çarpıcı: "Çamlıca 'nın
Üç Gülü acaba gerçekten Çam-
lıca 'dayaşamış kızlarmıydı? Kim-
HkkâğıtlanndaNeriman. Perihan
ve Umran mıyazılıydı? Yoksa Ru-
kiye, Muzaffer, Necla mı? Çam-
lıca 'da o yıllarda yaşamış olan in-
sanlar genelde aynntılı bilgi ve-
remiyorlarama bazıları da 'Yazık
oldu o kızlara, onlar istiklal madal-
yası hak etmişlerdi. Milli mücade-
leyeyaptıklan hizmetleri kım unu-
tur' diyorlardı."
Çamlıca'da kızların yaşadığı
köşkneolmuştu: "Birsüre son-
ra Handan Hanım köşkü yıkıcı-
ya verdi ve o anıt köşkün yerin-
de zevksiz beton bloklaryüksel-
di. Yıllar sonra oralardan geçen
Çamlıcalı yaşlı hanımlar birbirle-
rıne köşkün olduğu yeri göste-
rerek Işte' diyorlardı, 'Eski Ha-
ricıye Nazın Hulusi Beyefendi'n/n
köşkü buradaydı. O dünyalar
guzeli Nerıman la Perihan şura-
dan arabaya bınip okula gıder-
lerdi. O tatlılar tatlısı Ümran da
bahçenin şu köşesinde bebeği
ve köpeğıyle oynar, Gülfidan 6a-
cı da arkasından koştururdu.
Ümran'ın kısa beyaz çorapları,
kolejeteği, kısa saçlan, hâlâ göz-
lerimin önündedir."
•••
Deniz Kavukçuoglu'nun çocuk-
luğu ve ilk gençliği Galata, Ci-
hangır, Moda üçgeninde geçiyor.
Sonrası Almanya. Uzun yıllar Al-
manya'da yaşadıktan ve zorun-
lu sürgünün ardından Türkiye'ye
döndü. Deniz'in Türkiye'ye gele-
mediğı yıllar oldu. Almanya'da
yaşarken ondan Türkiye hasreti-
ni, İstanbul hasretini çok dinle-
dim. Yeni anı kitabı "Alageyik So-
kağı Bir Liman mıydı?" bu kente
olan tutkusunun bir ürünü.
Deniz, kendi yaşadıklarını ya-
zarken 1950'ler, 19601ar Istan-
bulu'nun havasını da çok güzel
aktanyor. Hatta daha eskilere gi-
dip bir tarih çahşması yaptığı da
anlaşılıyor. Moda'nın tanhine ıliş-
kin, orada yaşayan insanlara iliş-
kin yazdıkları çok etkileyici. Ge-
nelev sokağında tanıştığı ve uzun
yıllar arkadaşlık ettiği Mahmut'un
yoksul yaşamına, annesine ve o
dönemde Galata'ya ilişkin anıla-
rı da geçmışe hüzünlü bir yolcu-
luğa dönüşüyor.
Kitabın Moda'yı anlatan satır-
larında. Kadıköy'ûn bu güzel
semtinin tarihini ve geçmişinı gö-
rüyorsunuz: "1900'lüyıllannba-
şında Moda'nın en güzel evle-
rinden bin de Mahmut (Ezine)
Bey tarafindan burunda yaptırı-
lan konaktı. 1919yılında Sabur
Sami Bey'e satılan konağın Yıl-
dız Sarayı 'nın bahçıvanı De Ro-
en tarafindan düzenlenmiş bü-
yük bir bahçesi vardı. Bahçe-
deki ağaçlann, çiçeklerin top
akasyaların fideleri Avrupa'dan
getirilmişti. Sabur Sami Bey, Os-
manlı'nın son döneminde dev-
lete egemen olan Ittihat ve 7e-
rakki Fırkası'nın sevilen bir üye-
siydi. Istanbul'da 'vilayet mek-
tupçuluğu' görevindeyken za-
manın şehreminı (belediye baş-
kanı) olan Cemil Paşa görevle-
rinin bir bölümünü Sabur Sami
Bey'e devretmiş, kendi aylığı
olan elli lirayı da ona bırakmış-
tı...."
"Sabur Sami Bey'in yeni evi-
nin karşısında Samuel Efendi
adında bir ayağı hafifçe sakat
bir Yahudi oturuyordu. Sabur
Sami Bey, adamın kendi buldu-
ğu yöntemlerle, milli mücadele-
ye katılmak isteyen gönüllüleri
Anadolu'ya kaçırdığını öğren-
mişti. Samuel Efendi bu tehlike-
li işte büyük başan gösteriyor-
du. Ne var ki birçok özverili in-
san gibi o da savaş sonrasında
unutulmuş, Mektep sokağında
zor koşullar içinde ölmüştü. Sa-
muel Efendi, yıllar sonra 'Vakko'
markasıyla adını duyuracak olan
Vitali Hakko'nun babasıydı."
Hıfzı Topuz ve Deniz Kavukçu-
oglu'nun yeni kitaplan, iki Istan-
bullunun kentlerinin tarihine iliş-
kin bir çalışma olarak da kabul
edilebilir.