Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 KASIM 2002 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Prof. Dr. Burhan Şenatalar 3 Kasım seçim sonuçlannı ve ikipartili Meclis 'i değerlendird
S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞAIMOĞLU
lejla.tavsanoglu(a cumhuriyet.com.tr
Bir seçim de böyle bitti. Sonuçlar hağıra bağıra "Geliyorum "
demesine karşın hiç kimse, ya da en azından Türk toplumumm
kaymak tabakasını oluşturan "entelijensiyası" böyle bir
sonucu sanki beklemiyordu. Neredeyse şoka uğradılar. Şimdi,
uzıın süredir "şeriatçı " damgası vurulan AKP yle bizim
sosyal demokrat CHP Meclis 'e girdi. îkipartinin bii'likte nasıl
birperformans gösterecekleri ciddi bir merak konusu. Onlara
"hayırlı başarılar " dileyenler kadar her an eleştirmeye hazır
olanlar da var. Ancak, en azından ülke ve îoplum selameti
adına tökezlememeleri, bir yanlış yapmamalan en büyük
dileğimiz. Bu kaygıları taşıyarak Prof.Dr. Burhan
Şenatalar 'la konuşmaya başlıyorum. Şenatalar 'ın da benzer
kaygılar taşıdığı belli. Ancak, yine de iyimser olmaya
çahşıyor. Geşmişte yaşananlardan önemli dersler çıkarılmış
olabileceğini düşünüyor. Her iki tarafiçin de "Huylu
huyundan vaz geçer mi? " sorusunu burada unutup geleceğe
güvenle bakabileceğimiz koşullar oluşturıdabilecek mi?
Önemli olan da bu.
Radikal dinci tabarn
AKP'yi zorlar- Sizce 3 Kasım seçimlerinde AKP neden tek ba-
şına hükümetoiabilecek oranda oy aldı da CHP 'nin
oyu yüzde 20 'yi bile bulamadı, bir anlamda daha-
va aldı?
ŞENATALAR-Bu seçim sonuçlannı doğru tahlil
etmemizi sağlayacak aynntılı bilgılenmiz var. Ben-
ce bu seçımlerin. kimın kazandığı kadar önemli iki
dikkat çekici noktası var Bunlann binsı. seçim kam-
panyasımn çok ılımlı geçmiş \e hiçbır yerde kavga.
çatışma çıkmamış olması. seçim süresı içinde çoğu
siyası liderin çok dikkatlı üslup kullanmalan. seçım-
lerin sonuçlan açıklandıktan sonra da seçılenlenn
birbırlerine karşı çok dıkkatli uslup kullanmalan ve
kaybedenlenn de aynlma yönünde bir baskj hısset-
meleri. Bunlann hepsı bence Türkiye'de sıyaset yap-
ma üslubuyla ilgilı bir gelişmeyi göstenyor.
Ikinci olarak. bu seçimlerden önce çok sayıda araş-
tırma kuruluşu anket yaptı; önemli say ıda araştırma
kuruluşu doğru tahminde bulundu.
- Peki, araştırma şirketleri nasıl bu kadar yakın
doğru bulgulara sahip oldular?
- Deneklere sadece. "Kiıne oy vereceksiniz'" diye
sormadılar. Çok aynntılı bılgı topladılar. Dolayısıv-
la bizim 1991. 1995yada 1999 seçimlenne kıyasla
bu seçimlen tahlil edebilme şansımız daha yüksek.
Belkı.. bu seçime giden araştırmayı TÜSES Vak-
fı olarak biz vaptırdık. Bu araştırma geçen nisan ayın-
da yapıldı Nisan ayı ıtibanyla seçmenlerin demog-
rafık. sosyo-ekonomik özelliklerine ve kültürel eği-
limlerine göre hangi partıye daha yakın olduklannı
ve bunun nedenlerinı anlamaya çalıştık.
Veri Araştırma Şırketi tarafından Necat Erder'in
koordinatörlüğünde gerçekleştirilen bu araştırma bi-
ze son derece önemli ipuçlannı verdi. O kadar ki.. o
zaman bız dahi bunlara çok güvenerek kasım seçim-
leri hakkında bir iddia ileri süremedık. ama sürme-
liymişiz.
- Yani, buradan yola çıkarsak arasttrmada alı-
nan sonucu global olarak nasıl değerlendiriyorsu-
nuz?
- Madde bir. AKP'nın açık farkla birinci partı ol-
duğunu gösterdi. Madde iki. koalisyon partilerinin çok
ciddi biçimde yıprandıklannı gösterdi.
Madde üç. birçok partinın barajı geçemeyeceğinı
gösterdi.
Madde dört. en önemli sorunun ve temanın geçim
sıkıntısı olduâunu gösterdi Yani ınsanlann ona gö-
re davranacaklannı çok açık biçimde ortaya koydu.
- CHP'ye gelirsek?
- O tanhte CHP'nin oyu bugün aldığı oya kıyasla
daha düşüktü. Yine o tarihte Bülent Ecevit henüz has-
talanmamışn ve ne Genç Parti ne de YTP ortaya çık-
mıştı. Bu üç oiay daha sonra oldu. YTP hiçbir etki
yapmadı. buna karşılık Genç Parti belli bir etki yap-
tı. Bir de çok ciddi oranda kararsız ve "Oy venneye-
ceğhn" diyen bir kitle vardı.
Bizim açık farkJa önde giden AKP'yle ilgili sap-
tamamız şuydu:
Oy v ereceklerini belirtenlenn zaten üçte biri. *AKP"
demiştı. Dikkatinizı çekerim. Bu geçen nisan ayın-
da olmuştu. Artı, hangi partiye oy vereceğıni söyle-
yen kişilere yöneltilen bir sonraki soru şuydu:
"Partintdn.Türkiye'nin en önemligördüğünüz so-
rununa çözüm getireeeğiııe ne kadar güveniyorsu-
nuz?" Bu gü\en de AKP'de en yüksektı.
- Yani burada 1950 seçimterindeki DP rüzgârı
benzeri bir olgu mu yaşandı?
- Şöyle söyleyeyim:
DP gibi bir şeydi. Ama gibi...
AKP'ye vönellşln nedenl
- Hiç kuşkusuz 1950'nin koşullanyla bugünün
koşulları aynı değiL.
-Evet. ama benzerliklergösteriyor. Bence AKP'ye
yönelişın temel nedenini iki düzeyde ele alabiliriz.
Birisi Türkiye'nin bir geçiş toplumu oluşu. Tanmdan
sanayiye, kırdan kente, geleneksel davranışlardan
çağdaş da\Tanışlara geçiyor. Aslında Batı toplumla-
n gibi oturmuş. dengeleri oluşmuş bir toplum değil.
Nüfiıs artış hızı çok yüksek. sorunlan çok ağır; böl-
gesel, sosyal eşitsizlikleri çok ciddi. Dolayısıyla böy-
le bir ortamda hükümetler ve bunlarda yer alan siya-
si parrıler çabuk yıpranıyor.
Son koalisyon hükümetınde yer alan üç parti yıp-
rarurken bir şekilde RP. ya da SP geleneğinden ayn-
lan kesim. toplumun bir numarah meselesi olan eko-
nomik sorunlannı iyi dillendirdi. Özellikle alt gelir
gnıplany la. büyük şehirlerin varoşlannda > aşay an nü-
ftısla çok iyı iletışım kurdu.
- İyi de, bunuyapmak esas olarak sosyal demok-
rat bir parti olan CHP'ye düşmüyor muydu?
- Evet, ama CHP bunu yapamadı. Önemli neden-
lerden birisi bu. Bence hükümetin en ciddi hatası şu
oldu:
Hükümet halka acı ılaçlan içırdi. Bunlann mey-
vesini tam toplama aşamasına gelmışti. Geçen yıl
büyüme oranı eksı 9 iken bu yıl ilk kez artı 3-4 ol-
muştu. Maliyeti yüksek adımlann çoğu atılmıştı. Hiç
kuşkusuz sorunlann hepsi çözülmeyecekti. ama iyi-
ye doğru bir dönüş başlamıştı.
- Yaniyeni kurulacak hükümet bir enkaz devral-
mıyor, öyle mi?
- Evet, atılacak adımlann çoğu zaten atılmıştı. Ama
orada özellikle MHP üst yönetimı tarihi bir hata yap-
tı. Yani. siyasetin en temel kurallanndan birisini gö-
remedıler.
- O nedir?
- Hükümet etme döneminızdeki performansınız
çok önemlidir. Onun kadar önemli bir şey de seçi-
min zamanlanmasıdır. Onlar topluma bütün acı ilaç-
lan ıçirdiler ve toplum nezdinde popülariteleri mini-
mumdayken seçim karan aldılar Bir yıl beklemiş ol-
salardı bu kadar düşük oy almazlardı.
- Acaba bu kasıtlı yapılmış bir şey olabilir mi?
- Kasıtlı, derken anladığım kadanyla onlann dı-
şındakilerin kastını kastediyorsunuz.
Bir ıkincı faktör de Bülent Ecevıt'ın hastalığı ol-
du. O da hükümet partilen açısından çok talihsız ol-
du
AKP'nltı zor sınavı
- Ama Kemal Derviş de erken seçimi çok dillen-
dirmedi mi?
- Dillendirmez olur mu? Kemal Derviş'ın düğme*
yebasmış olmasınınbundaçok etkisı var. Ama. Ke-
mal Derviş"in arkasında bırtakım kişilerin düğmeye
basmış oluşu olasılığını ben çok komplo teorisi ola-
rak düşünürüm.
Uluslararası ya da ABD odaklı bir komplodan çok
Türkiye"nin egemen çevreleri üçlü koalisyondan sı-
kıldılar. bıktılar. Özellikle de AB'ye gırişte MHP'nın
bir engel oluşturduğunu düşünmeye başladılar. Bü-
lent Ecevit de hastalanınca bir değişiklık olsun iste-
diler. Ancak böyle bir manipülasyon yapıldı, diyebi-
lirim. Çok da beceriksiz bir manipülasvondu. bu.
- Egemen çevreler, derken medyanın da bulun-
duğu birtakım çevreleri mi kastediyorsunuz?
-Tabii. Bırdenbire sanki Ecevit son günlerinı va-
şıyor gibi bir hava estırildi. Çok ciddi biçimde o kor-
ku. tedirginlik, rahatsızlık pompalandı. Böylece de
MHP o panikle 3 Kasım'ı ilan ettı. Kendisi açısın-
dan en büyük hata da bu oldu.
Türkiye ekonomik olarak büyük bir çöküş içındey-
ken tepki oylannın bir partiye gideceğı belliydı. AKP
de bunu gayet başanlı bir biçimde toparladı. AKP' nin
niteliğiyle ilgili bir sürü tartışma yapılabilir. Araştır-
malar AKP'nin tıpik bir şeriatçı parti olmadığını.
ama tabanında radikal dincı unsurlar bulunduğunu gös-
tenyor. Dolayısıyla da ÂKP çok ciddi bir smavla kar-
şı karşıya. Tabanında şeriatçı eğilimler olduğu için
haliyle kadrolannda da bu var. Ama öte yandan
ANAP. ya da DYP'de rahatlıkla yer alabilecek insan-
lar da var.
- YaniAKP 'nin ikili biryapısı mı var diyorsunuz?
-Evet. Yani tabanında merkez-sağa yüzü dönük in-
sanlar olduğu gibi daha radikal dincilığe dönük in-
sanlar da var.
AKP'yı frenleyecek iç ve dışkonjonktür çok önem-
li. Dış konjonktür AB üyeliğı sürecı. Fark edildiği gi-
bi de birinci günden itıbaren Kopenhag zirvesıni bı-
nncı meselesi yaptı. Yani kendı açısından şöyle dü-
şünüyor: Kopenhag'da tarih alırsak popülaritemiz
yukan doğru çıkacaktır. Bir partimn AB'y i bu kadar
önemsemesı demek bu soruna Türkiye'nin ne kadar
onem verdığini bildiğıni göstenyor. Böylece. AB'ye
hızlı bir biçimde yaklaştıkça bunun şeriatçılıkla bir
arada yuriimeyeceği gayet aşikârdır. Dolayısı> la da
tabanında belli bir kesim mutsuzluğa düşebihr.
- AB 'ye bu kadar önem vermesi AKP açısından
bir tahdit anlamına gelmiyor mu?
-Geliyor. tabiı. Onlann radikal dınci olmadıklan-
nı kanıtlamak ıçın özel bir çaba gösterecekleri bir dö-
neme gınyoruz. tç konjonktür açısından Erbakan
deneyimi muazzambirders. Erbakan'ın çok gayri cıd-
Prof. Dr. BURHAN ŞENATALAR
1945, tstanbul doğumlu. Ortaöğrenimini
Alman Lisesi, yükseköğrenimini İÜ İktisat
Fakültesi'nde tamamladu Aynı üniversüede
döktora, asistanlık yaptu 1981 yılında
Siyasal Bilgiler Fakültesi 'ne geçti. 1989 'da
profesör oldu. Almanya, Ingiltere ve
ABD 'deki üniversitelerde çeşitli konularda
araştırmacı olarak bulundu. 1970'lerde
TÜMAS îstanbul Başkanhğı yaptt. 1980
sonrası Üniversite Öğretim Uyeleri Derneği
kuruculan arasmda yer aldu Genel
sekreterlik ve başkanlık yaptu Çok sayıda
sendikanın eğitim seminerlerinde ve
yaymlannda uzun ytllar aralıksız çalıştu
2000 yılında İİ'den ayrılarak Bilgi
Üniversitesi Ekonomi Bölümü 'ne geçtL
2001 Mart ayında da YÖK iiyesi oldu.
- Yani, bu takım kendini tutamaz mutlaka tatsız-
lık yaratacak gergin olaylara yol açar, kaygısımı?
- Evet. Böyle bir kaygı var. AKP bu kaygılan bo-
şa çıkartabilirse kendi ömrünü uzatır; Türkiye'nin de
düğüm haline gelmış sorunlanndan birisinın rahat-
lamasını sağlar.
AKP; AB. dokunulmazlık. temel hak ve özgürlük-
ler yönünde çok ciddi adımlar atarsa topluma yavaş
yavaş bir güven gelir. Ondan sonra da bazı sorunlar
bugünkü kadar sorun olmaktan çıkar.
Onun için AKP'nin bu tanhi fırsatı değerlendırme-
si hem kendisi hem Türki\e açısından çok önemli.
- DEHAP için de benzer bir durum söz konusu
mu, sizce?
- DEHAP da içine kapanıp katılaştıkça Türkiye "de
Kürt sorunu belli çe\Telerde rahatsızlık ve tepki uyan-
dırmaya devam edecektır. DEHAP da kendini yeni-
leyebilse. bu mesele esnekleşse. ona bugün çok tep-
kilı bakan çevreler de artık o kadar tepkili da\ ranma-
yacaklardır.
Parti içinde radlkaller var
di % e riskli. yani gerginleştinci bir üslubu vardı. Bu-
nun sonucunda nerelere geldığimiz de gayet açıktır.
Aklı başında hiçbir politikacı aynı hatalan yapmaz.
O nedenle Türkiye'nin iç dengelerinin de radikal
dincı adımlara izin vermeyeceğini bilnorlar. Dola-
vısıyla AKP. tabanındaki radikal dinci seçmenle iç
ve dış kısıtlar arasında bir denge kurmaya çalışacak-
tır. Ama bunu bugün için erteliyor.
AKP'nin elindeki fırsat
- İyi de bunu nereye kadar erteleyebilir?
- Bunu çok uzun süre ertelerse kendı tabanından
bazı tepkiler gelecektir. Çok erken dile getirirse ken-
dı dışından ve merkez sağ tabanından tepki alacak-
tır. Yani. şımdi AKP'nin elinde tarihi bir fırsat var.
Türkiye'nin düğüm nitelığinde birkaç politik so-
runu bulunuyor. Bunlardan birisi Kürt. biri laiklik.
bıri devlet- vurttaş ilişkisi. yani temel hak ve özgür-
lüklerın genışlemesı meseleleri AKP kendisinin ra-
dikal dıncilıkten uzaklaştığmı ve toplumda bu konu-
nun artık bir uzlaşmav la bir yere oturduğunu kanıt-
layabilirse kendisi açısından olduğu gibi Türkiye açı-
sından da çok hayırlı olacaktır.
Çunkü şu anda toplumun bir kesimı bir tedirgin-
lik. bir bekleyiş içinde.
- Bir süredir Müslüman Demokrat Partisi lafla-
rı dillendiriliyor. Sizce Müslüman Demokrat Par-
tisi olabilir mi? İslam ve demokrasi birbiriyle çeli-
şen iki kavram olmuyor mu?
- Bence olmuyor. Çünkü bir tane Müslümanlık
yok. Insan beş \-akit namaz kılmak, oruç tutmakla de-
mokrathktan uzaklaşmaz. Böyle olmadığını çe\Temiz-
deki insanlardan da görüyoruz. Müslümanlığın fark-
lı algılanışlan. tonlan var.
Türkiye bugüne kadar Müslüman toplum çoğun-
luğuyla yaşamıyor muydu? Toplumunun çoğunluğu
Müslüman olan bir ülke elbette demokrat olabilir. Bu
konuda en büyük potansiyel de Türkiye'de var.
Ben Müslüman demokrat deyimini isabetli bul-
muyorum. Çünkü bazı Batı ülkelerinde Hıristiyan
Demokrat partiler olduğu için bizim ülkede de Müs-
lüman Demokrat partiler olsun isteniyor. Bu olsa ol-
sa tipik şablonculuk. kopyacılıktır.
Zaten AKP'lılerin çoğu da bunu ıstemiyor, "Kzmu-
hafazakâr demokratiz" diyorlar. Burada esas soru-
lan soru, -Radikal dinciükten vaz gectinmi? Dahaıhnı-
ü. daha modern Müslüman mısın?"
- Yanibu sö'zlerleAKP'nin tabanının önemli bö-
lümünün ılımlı Müslüman olduğunu mu sö'ylü-
yorsunuz?
- AKP içinde radikal Müslüman olan insanlar var.
Bizim TÜSES olarak nisanda yaptırdığımız araştır-
mada Anadolu"da radikal İslama sıcak bakan bır ke-
sim olduğu ortaya çıktı. Ama bu kesimin oranı yüz-
de 10'unaltında. \'ineayTuaraştırmadaAKP'ninoy-
lannı nereden aldığına balaldığında önemli bir blo-
kun RP, ya da FP. ikinci büyük blokun da MHP ol-
duğu ortaya çıktı. Sonra DYP ve ANAP'tan da aldı.
Hatta küçük bir blok DSP"den bile aldı.
Bu seçimlerde katılım yüzde 80'in alrına düştü. Şu
anda kesin sayılar açıklanmadı ama bilınen o ki yüz-
de 20 civannda bir seçmen kıtlesi oy kullanmadı. Bu.
polıtık sisteme yabancılaşma, tepki demektır.
- Bir deyüzde 10 baraj nedeniyle parlamento dı-
şı kalmış geçerli oyların yüzde 45 7 var...
-Bu çok ciddi biroran. AKP, "360'ınüzerindemü-
letvekilimiz var" noktasına saplanırsa bu çok yanlış
bir algılama olur. Bence süreklı olarak hatırda rutul-
ması gereken şey şu olmalıdır:
Bız seçmen sayısının yaklaşık yüzde 25'inden oy
aldık. Dolayısıyla. parlamento dışında kalmış bir seç-
men kitlesi var. Ve bunlann toplarn oranı yüzde 60'a
yakın. Evet, seçim meşrudur.
Bunun tartışması yapılamaz. Ama arkamızdaki
destek oldukça sınırlı.
CHP'nin
seçmen kitlesi
kentli
- Peki, ya CHP?
- Sayın Baykalla ilgili. seçmen nezdinde bir so-
run var. Sosyal Araştırmalar Merkezi'nin son dö-
nem yaptırdığı bir araştırmada. "BeBi bir parthçoy
verecek insanlar liderine ne kadar gihıenivorlar? O
parth e oy vermelerinde lider ne kadar önemli" so-
rusu sorulduğunda alınan yanıtlardan AKP'ye oy
verenler açısından TavyipErdoğan ın liderligininpo-
zitif bir etld yaptığı görüldü. CHP'ye oy verenlerin
ise Sayın Baykardan aym şekilde pozitif etkilendi-
ğini görmüyoruz. Orada bir sorun var. Ama ben
bunu çok abartmaktan yana değilim. Yani Baykal
olmayıp da CHP'nin lideri bir başkası olsaydı oy-
lar şu kadar artardı. sonucuna bizi götürmez. Ikin-
cisi de. kampanyada CHP, laiklik tehlikede onun için
bize oy verin, yaklaşımı içinde oldu. Bu da sonuç-
lan kesinlikle etkiledi. Ecevit'ın hastalığı, \TP'nin
de çelişkili davranışlar yüzünden belli bir seçmen
kitlesini çekemeyişinin de etkisi var. CHP son altı
ayda oy oranını yükseltti. O kesin. Ama sorun çok
dahaderin.
- Nedir o sorun?
-CHP'nin bugünkü seçmen kitlesi daha çok kent-
li, orta va üst gelir grubundan. Eğitim düzeyi de yük-
sek. Yani CHP 1980 öncesi çok iyi iletişim kurdu-
ğu mavi yakalılardan. yani alt gelir gruplanndan uzak-
laşmış durumda. Bunun faturasını kime çıkaraca-
ğını CHP'nin kendisinin tartışması lazım. Ama bü-
tün faturanın sadece CHP'ye çıkanlması yanlış olur.
Sendikal harekete baktığımız zaman bunda da sa-
ğa kayma görüyoruz. Dolayısıyla ciddi bir sorun var.
CHP yeterince solculuk yapmadı da diyemeyiz.
Çünkü o oylann daha solda bir yerlere gitmiş olma-
lan lazım. Ama gitmedı.
- O zaman toplumun bütün olarak sağa doğru
kaydığmı söyleyebilir miyiz?
-Evet. tam olarak öyle."Bunda da 12 Eylül 1980
^ darbesınin çok ciddi etkisi var. 12 Eylül çok yoğun
' biçimde sol hareketin üzerine gitti. Türkiye'nin sol
potansıyelini ciddi biçimde kısırlaştırdı. îkıncisi,
kurduğu siyasi rejimle özgürlükleri ve katılım ka-
nallannı daralttı. Bu baskının faturası bence birin-
ci derecede 12 Eylül rejimine ve o dönemin yetki-
lilerine çıkartılmahdır. .Ama ikinci derecede de sol
alanda siyaset yapan yöneticilerin bu konuda daha
üretken stratejiler geliştirememiş olmalan gerçeği
%'ardır. Bence şimdi CHP'nin yapması gereken. mu-
azzam bir mobilizasyondur. Sanki 180 kişiyle Mec-
lis'e girmemişgibi bütün örgütüne. tabaruna, sem-
patizanına Türkiye'nin sorunlannı, düşündüğü çö-
züm yollannı anlatmak. karşılıklı tartışma açmak-
tır. Bu tartışma biraz sancılı olacaktır, ama bundan
kaçmamak lazımdır. Yaklaşık vüzde 20 oy aldık, ikin-
ci parti olduk rehav etıne düşülürse gelecek sefer ne
olacağını kestirmek çok zorolur. Alman Sosyal De-
mokrat Partisi. tngiliz Işçi Partisi yıllarca nerede ne
hata yaptıklanru tartıştılar. CHP'nin son dönem po-
litikası esas olarak iş âlemine güven vermeye dö-
nük oldu.
Sistemin sorunu baraj
- Buyanuş biryaklaşım mıydı?
- Hayır. ama iş âlemine yönelirken işçi ve işsiz
âleminden uzaklaştı; hatta koptu. Ana sorun bu.
Bakın. varoşlarla iletişim kurma bakımından AKP
mi, yoksa CHP mi daha başanlı? Bunun cevabı çok
açık. O zaman demek ki sosyal demokrasinin yok-
sullarla. yoksunlarla ilgili duyarlılığı zayıflamıştır,
bunu yeniden kazanması lazımdu'. Bence CHP'nin
yoksul ve yoksun kesimle iletişimini arttırması ka-
dar önemli olan şey Türkiye'de insanlann devlet
karşısındaki ezilmişliğini aşmasını, insanlarabirin-
ci sımf yurttaş muamelesi yapılmasını sağlayacak
bir perspektifle insanlann hak ve özgürlüklerine sa-
hip çıkması ve direkt siyasetin içine gırmelerinin ka-
nallannı açması zonınhıdur. CHP, demokratikleş-
meyle ilgili adunlann öncülüğünü AKP'ye bırak-
madan daha önde yürümelidir. Çünkü böyle bir teh-
Uke de vardır. Ilunlı muhalefet yapmak, kavgacı ol-
mamak güzel şeyier. Bu, demokratikleşmenin ön-
cülüğünü bırakmak anlamına gelmemelidir. Bir de
yolsuzluklarla mücadelede öncülüğü AKP'ye bırak-
mamalıdır.
- CHP'nin aynca bütün sosyal demokrat kesi-
mi kucaklaması gerekmiyor mu?
- Evet, ama içe dönük davrandı. Sosyal demok-
rasiye çok hizmeti geçmiş insanlan dışarda bırak-
tı.
- Onlart dışarda bırakırken Kemal Derviş 'e ku-
cak açtu..
-Onu alış biçimi de öyle oldu ki düne kadar Der-
viş'i sonuna kadar eleştiren insanlar onu eleştiremez
oldular. Kemal Derviş eleştirilemez olmamalı. Bu
eleştiriler yapılamazsa parti parti olmaktan çıkar.
- Son bir soru. Büyük şehirdeyaklaşık 100 bin
oyla bir miüetvekiu'seçilirken küçükkenttebir mil-
letvekili seçmek için 20 bin oyyeterli olabiliyor.
Böylesine adil olmayan bir sistemle seçimlere gi-
dilirmi?
- Bu sistemin bir kere baraj sorunu var. Bu bara-
jın düşürülmesi akılcı olur. Ya da ülke barajı geçer-
li olmakla birlikte illerde daha farklı bir oran uygu-
lanabilir. Güneydoğuda bir parti bir ilin yüzde 40-
50 oyunu alıyor. ama Meclis'e hiçbir temsilci gön-
deremiyor. En kestirme çözüm bence ülke barajını
yüzde be|e, altıya düşürmektir.
Bir de Ozal döneminde her üe bir milletvekili verip
sonra nüfusa göre milletvekilliklerini dağıtmak
küçük kentler lehine. b^ük kentler aleyhine bir
tablo yaratıyor. Bu büyük bir eşitsizlik vebu sistemin
değiştirilmesi zorunlu.