20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 EKİM 2002 CUMARTESİ HABERLER DUNYADA BUGUN AIİ StRMEN BirAday 3 Kasım'a şunun şurasında, 10 gün kaldı. Bu son on gün içinde, tepkisel oyiann daha dogru bir mecrayagiımesi veseçmeninaklını, duygusunun öniine geçirmesini temenni eden gözlemci az de- ğil. Şahsen seçmenin tepkisinin akılsız olduğunu dü- şünmüyonjm. Sıyasette yenilik arayışının çok hayıriı olduğu- nu da görüyoruz. Burada üzerinde düşünülmesi gereken nokta, haMı tepkinin akıllı bir biçimde yönlendirilmesi için "yeni" olduğu sanılanlann, gerçekten yeni olup ol- madıklanna bakılmasıdır... Nasrettin Hoca'ya sormuşlar: - Hoca eski aylan ne yaparlar? Yanrt vermiş: - Kesip, kesip, yıldız yaparlar. Bizde de, eskileri kesip kesip, yeni yıldızlar di- ye önümüze sürüyoriar. Yeniden neyi amaçladığımızı da iyi açıklamak gerek. Yeni, illa "nevzuhur" (yeni ortaya çıkmış) demek değil. Batı ülkelerindeki yeni politikacılann geçmişine baktığımızda, arkalannda, yıllann devlet deneyi- mini, bilimsel çalışma birikimini vb. görüyoruz. • • • Yeniyi, salt adlarda değil, zihniyette de aramak gerekiyor. Yukanda verdiğım niteliklere uygun kimi yeni- lerin, az da olsa siyaset sahnesinde yavaş yavaş belirmeye başladıklanna tanık oluyoruz. Bunlardan biri de, seçrneni olduğum, Istanbul 2. Bölge'de CHP listesinden 8. sırada aday olan, ilkokuldan başlayarak sınrf arkadaşım Onur Öy- men. Onur öymen, parlak bir diplomatik kariyeri si- yasete atılmak için kapadı. Sanınm kamuoyu, özellikle siyasi konulan ya- kından izleyen Cumhuriyet okuıîan bu yeni poli- tikacının Dışişleri yıllannı az da olsa bilirler. Bizde, Dışişleri deyince, kamuoyunda neden- se, Türkiye'den kopuk, protokolü iyi, ama ülke ger- çeklerini az bilen kişiler gelir akla. Bunun hiç de doğru bir tanı olmadığını söyle- mekle başlayayım işe, artık iç içe girmiş olan iç ve dış politikalarda bir aynlık kalmamıştır. Ülkenin ekonomik ve sosyal koşullannı bilme- yen, yakından izlemeyen diplomatın başan şan- sı yoktur. Onur öymen, daha Galatasaray Lisesi yıllann- dan başlayarak, Türkiye'nin gerçeklerini tanımak, ülkenin her tarafmı gezmek ve bilmek tutkusunu taşımıştır. Daha sonra, özellikle bir bölümüne yakından ta- nık olduğum F. Almanya ve de Almanya büyükel- çilikleri sırasında her an vatandaşlanmızın yanın- da olmuş, örgütlenmelerine katılmış, sorunlarını dinlemiş, birlikte çözümler üretmeye çalışmıştır. • • • Bu yaztyı yazmamın ve bu değerii adayı tanrt- maya çalışmamın nedeni, kişisel dostluğumuz değil, ama Onur Öymen'in, hele hele seçim dö- neminin ilk günlerinde, listede seçilme şansı faz- la görülmeyen (sondajlar şu anda daha şanslı bir konumda olduğu izlenimini uyandınyor) bir sıra- da yer almasına rağmen küsmeyip, "Bu bir se- çimdir, mühim olan siyasi alanda söyleyecek bir şeyin varsa onu söylemek ve sonuna kadarse- batla çalışmaktır" diyen tavn. Hemen belirteyim, aynı tavır, Onur Öymen gibi aileden CHP'li olan ve aynı listede 12. sırada yer alan değerii yazar dostum, Zeynep Göğüş'te de var. Ama belki daha da önemlisi, Dr. Onur Oymen'in siyasete atılmadan önce, diplomatlık yıllannda yazdığı, "Teknolojik Gelişme ve Savunma Politi- kası" adlı doktora tezinden başka üç kitabı olma- sı. Bunlardan ilki olan Türkiye'nin Gücü'nde (Do- ğan Kitapçılık), Türkiye'nin bugünkü ve gelecek- teki avantajlan anlatılıyor. Yazann ülkesine bakı- şındaki güveni gerçekten çarpıcı. Ikinci ve üçüncü yapıtlan olan "Geleceği Yaka- lamak" ile "Silahsız Savaş, Bir Mücadele Savaşı olarak Diplomasi"de de (Remzi Kitabevi), bu po- tansiyelin küreselleşen dünyada nasıl değerien- dirilmesi gerektiği irdeleniyor. 2002 seçimlerinde, kimileri adaylann sabıkalı- lığından, kimileri gabiliğinden, kimileri de "nebi"\\- ğinden (kitapsız peygamber) yakınıyor. Işte size, ardında parlak bir diplomatik kariyer ve de dört eseri olan bir yeni aday. Bilmem Türkiye'de "Vay bu bizim bölgenin ada- yının ülkenin ve dünyantn bugünü ve geleceği ile ilgili kitaplan da varmış, bir alıp okuyalım da..." diyecek seçmen sayısı kaçtır ve bakalım bizim böl- ge Onur öymen'i pariamentoya gönderecek mi? Tekraredeyim, bu yazı yansız olmayıp, birdes- tek yazısıdır.. ama bu niteliği, aday ile dostluğu- muzdan değil, onun özdeğerlerinden kaynaklan- maktadır. Örümcek Ağı'nda görevsizük • ANKARA (Cumhuriyet) - Ankara 2 No'lu DGM'de görülen hayali ihracata ilişkin 'çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmek' iddiasıyla açılan 'Orümcek AğY davasında, suçun, 'cüriim işlemek için teşekkûl oluşturmak' kapsamına girebileceği gerekçesiyle görevsizlikle dosyanuı, Ankara Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verildi. 165 sanığın yargılanması, görevsizlik karanyla 'cüriim işlemek için teşekkûl oluşturmak', 'sahtecilik' ve 'dolandıncıhk' suçlanndan, ağır ceza mahkemesinde devam edecek. Türkiye'de suç oranları arttı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü Feyzullah Arslan, asayiş olaylannda bir hafta öncesine göre yüzde 100, terör olaylannda da yüzde 163'lük bır arhş olduğunu söyledi. Gazetecilenn, organize suç lideri olduğu iddiasıyla gözaltına alınan Sedat Peker'in yanında bulunan bir komiserde 15 trilyon lira bulunduğununa ilişkin bilgileri anımsatmalan üzerine Arslan, bu kişinin teşkilatta olmadığını, aynlmış ya da atılmış olabileceğini söyledi. Baykal, dünyanın hiçbir ülkesinde 'gizli' başbakan adayıyla seçime gidilmeyeceğine işaret etti Erdoğan'aliderliktençekil çağnsıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AKP lideri Recep Tayyip Erdoğana, hukukla inatlaşmayı bırakarak parünin genel başkanlığından çekilmesi ve baş- bakan adayını ilan etmesi çagnsı yap- 0. Dünyanın hiçbirülkesinde *gof" baş- bakan adayıyla seçime gidilmediğine işaret eden Baykal ile Erdoğan arasın- da özellikle Istanbul Büyükşehir Be- lediyesi'nin dava konusu olan ihalele- ri nedeniyle tartışma yaşandı. Bay- kal'ın "dokunuhnazhk" konusundaki ısranna karşılık kaçamak yanıtlar ve- ren Erdoğan, belediye başkanlığı dö- nemindeki iddialan reddederek Bay- kal'ın bu konuda yanlış bügilendiril- diğini savundu. Baykal, yasaklı oldu- ğu dönemde ekonomik sılcıntılanna karşın dostlannın yardım istemini red- dederek çocuklannı yalnız kendi ola- naklanyla okutmaya çalıştıklannı ve "sosyal demokratça bir yaşam" sür- dürdüklerini belirtirken Erdoğan'ın çocuklannın bursla okuduklannı ima etti. Erdoğan ise buna yanıt vermeye- rek îş Bankası'nı gündeme getirdi. Er- doğan, CHP'li yöneticilerin Îş Banka- sı'nın geri dönmeyen kredilerinde im- zası olduğunu savunurken, Baykal, dönmeyen kredilerin, CHP'li yöneti- cilerden önce açıldıgmı vurguladı. CHP lideri Baykal ile AKP lideri Er- doğan, dün Kanal D'de yayımlanan "Seçim .\renaa"programına kaûldılar. Erdoğan, partisinin kapatılmasıyla il- gili davanın kurucu üyelikten aynldı- ğına ilişkin yazının gönderilmesinin hemen ardından açılmasının "anlam- h" olduğunu söyledi. Hukukla ya da ül- keyle bir siyasi gerilim yaratmak iste- mediklerini anlatan Erdoğan, seçime 9 gün kala bu davanın açılması nedeniy- le bazı sorulann oluştuğunu savunarak "Böyle bir dava 3 Kasun'dan sonra da açdabifirdT dedı. Genel başkanlığı sür- dürmeye kararh olduğunu belirten Er- doğan, başbakan adayını açıklamak- tan kaçınırken bunu seçimden sonra değerlendireceklerini söyledi. Yadırgatıcı bir tablo Baykal da "yadırgatıcı'' bir tablo ile karşı karşıya olduklannı belirterek "Türkiye'nin önemh' bir siyasi partisi- nin genel başkanı konumundaki arka- daşımız mületvekfli olamıyor. Hükü- met sorumluluğunu üstknme imkânı yok. Fakat partinin başmda ve görevi- ne devam ediyor. Bu çok şaşırbCL Tür- kiye'yeyakışmavanbir manzara. Bu çe- hşki, böyle gftmez" dedi. Erdoğan'ın, AKP üyesi olmaması- na karşın genel başkanlığı sürdürme- sinın çelişki olduğunu anlatan Baykal, "Siyasi düşünceleri dolayısıyla siyaset yapma hakkudan yoksun bıraküdL Bunu doğal karşılamak mümkün de- ğfl. Türkiye bu eksiği en lasa zamanda telafi etmek durumunda" diye konuş- tu. Erdoğan'ı telefonlaarayarakkarar nedeniyle üzüntülerini ilettiğini belir- ten Baykal, şöyle dedi: "Hukukunge- reğini yerine getirmek gerekir. Bu so- runu 3 Kasun'dan sonra de alaum ve çözehm. Gerginlikle çözülmez. ÇöziU- mesine talibiz. Ama yargıyı açmaza ahrcasına hukuklabirenflerindedolaş- mak Türkiye'yi zora sokaıf Baykal'ın bu sözlerine karşılık Er- doğan, seçimlerden sonra gerekli ka- ran vereceklerini söyledi. Erdoğan, Yargıtay Başsavcısı'nın talebine karşı- lık Anayasa Mahkemesi tedbir karan verirse onun da gereğini yapacaklan- nıkaydetn. Baykal'ın "Başbakanıkme- selesi proUem ohnaya devam ediyor" sözlerine karşılık, Erdoğan. "Bundan rahatsızohnamzagerekyok. Bizdebaş- bakan adayuun kesinüği diye bir şey yoktur. Baykal da kesin başbakan adâ- yı değüdir. Olamaz. Cumhurbaşkam şu andaki duruma göre illa genel baş- kana başbakanhk görevini verecek di- ye bir şey var mı, yok" yamtuıı verdı. Erdoğan, AKP hakkında kapatma davası açan Kanadoğlu'na tepki gösterdi: Sanma ld uysal koyıımım BÜLENTSARIOĞLU SABİTHORASAN KONYA - AKP Genel Başkam Recep Tajyip Erdoğan, eski hoca- sı Necroeöin Erbakan'ın kalesi Kon- ya'da düzenlediği mitingde gövde gösterisi yaptı. Partisi hakkındakı ka- patma davası nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Ka- nadoğhı'nu suçlayan Erdoğan, "Biz hiçbirzamansh-aa gergmKkarzuet- mryoruz. Ama yumuşak başlıv sam kim dedi uysal ko>ıın" dedi. Tayyip Erdoğan, Konya Vilayet Meydanı'nda büyük bir kalabahğa seslendi. Mitingalanmda, "Firavun- lar hep vann, yine var, sen gönlünü rahattutonlardan büyükAflah var", "Kasmıpaşah Tayyip dik dur", "4 Kasım'da krvamet kopsa3 Kasım'da oylar AKP'ye" pankartlan dikkat çekti. Erdoğan'dan önce kürsüye çı- kan parti kurucusu HaH Ürün, ana- yasayı değiştirebilecek çoğunlukta bir iktidar için oy istedi. AKP milletvekili adayı Erkan Mumcu da "Vur vnr inlesin Mesut Yılmaz dmlesin" sloganlanna kar- şılık, "Bemdmleseydibugünyüzü- nü milletten yana dönen bu khieler burada olmazdı'' diye seslendi. "Gönülierin başbakanı" anon- suyla kürsüye gelen Tayyip Erdo- ğan, "Devietin başına Tayyip gele- cek" sloganı üzerine, "Gümbür gümbür gehyoruz, hiç endişeniz ol- AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'm Konya'dald mitingi harem-selamhk şekünde yapıkh. (Fotoğraf: AA) masın. Millete rağmen bu ülkede iktidar olunur nm?" diye konuştu. AKP'nin kapatıhnası davasma de- ğinirken seçime 9 gün kala gerçek- leştirilen bu girişimin arkasında baş- ka nedenler bulunduğunu söyleye- rek savcıyı suçlayan Erdoğan, "3 Ka- snn'dan sonra bu tür yankşnklara ne- den olmayacak şekilde bütün dü- zenlemeler AKP tarafindan yapda- cakur" dedi. Meydandakilerin "yuh" seslen- ne karşılık, "Hiç gerek yok, 3 Ka- sım'da sandığa doidurun bu yuhla- n" diyen Erdoğan, "marjinal par- ti" olarak nitelediği SP'ye oy veril- memesini isterken şunlan söyledi: "Sağuı oylarmm toplandığıyer AKP. Solda CHP'detoptanma gayretiiçin- de. Sağ partilerde küçük marjinal gnıplar var. Zaten barajın altında kalacaklar. Sizden istediğun oylan bölmeyin, istikran gölgelemeyin. Onlara oy vermekisrafolur, ojıınu- zu israfetmeyin. tsti>oruzki, öyle bir çoğunlukla gektim ld bütün yasal dü- zenlemeleri yapq> bir dönüşüm ya- şayahm." Erdoğan, miting alanmın ön sıra- lannda bulunan başörrülü partili kadmlara seslenirken de "Seldzgün hiç durmadan çahşacaksımz. Siz ayaklannın alü öpülesi analanmız- suuz. Demokrasi mücaddesindesiz- ler bu işin anahtan durumundası- nız. Başı örtülüsüyie, başı açığryla omuz omuza bu işi götüreceksiniz, durmak yok. Aramızda aynmcıhk ounayacak" diye konuştu. MHP lideri, siyasetin ve AB politikasının iç ve dış güçler tarafindan yönlendirildiğini savundu Bahçeli'den 'ajatı' suçlamasıAHMETŞEFİK TRABZON - Bazı kesimlerin par- tisine karşı "haksız, msafsızve alçak- ça saldırrvı geienek hatinegetirdiğini" öne süren MHP Genel Başkanı Dev- let Bahçeli, "Bunlara destekverenler gafletvedalaletiçindedir" dedi. Bah- çeli, ANAP Genel Başkanı Mesut Yümaz'ı hedefleyerek "Mfllet 3 Ka- sun'da bunlara övie bir Osmanh to- kaü vuracakld bir daha siyasetegire- meyecekler" dedi. Partisinin Trabzon'da düzenlediği açıkhava toplantısına katılan Bahçe- li, konuşması boyunca sert ifadeler kul- landı ve başta Yılmaz olmak üzere • Trabzon mitinginde ANAP'ı hedef alan Bahçeli, "Hem AB normlan diyeceksiniz hem de kalkıp iç ve dış odaklarla işbirliği içinde olacaksınız. Demokrat ol demokrat. Kimse iç ve dış odaklann maşası gibi davranamaz" dedi. Tansu Çiller, Recep Tayyip Erdoğan veCemUzan'ı, haîkı aldatmakla suç- ladı. Konuşmasının başında "Miüet cepheteşme vegergînlikistemh'or" di- yen Bahçeli, bazı partilerin, geçmiş dönem ahşkanlıklannı yeniden alan- lara taşıdığını belirtti ve "MHP'ye karşıhaksız,insafsızve alçakçasakhr- mayıgek«ekhahnegetirdiler.Gökku- şağı koafis\onun etkisi altında kaldı- lar. Bunlara destek verenler gaflet ve dalaletiçindedir" dedi. Siyasetin mil- let iradesi ile değişmesi gerektiğini, ancak bazı iç ve dış güçlerin desteği ile bunun önlenmeye çalışüdığun öne süren Bahçeli, şöyle konuştu: "Bu güçler ajan ve fıgüranlar bu- larak bunu yapma gücünü kendinde görmemeh'dir. Hem AB normlan di- yeceksinizhem deka0q>içvedışodak- larla işbirtigj içindeolacaksuuz. Kim- se iç ve dış odaklann maşası gibi dav- ranamaz, Başkalannın sağladıgı güç ve destekle iktidar olamaz. Seçimi er- tektmeyeçahşanlara halk3 Kasım'da öyle bir ders verecek kL Osmanh to- kadmı \T\ enler bir daha siyasete gire- meyecek." Bahçeli, AB'yeuyumya- salannnı alhnda MHP'nin de imza- sı bulunduğunu, ancak ileri sürülen yeni önşartlar ile PKK'nin istekleri- nin aym olduğunu iddia etti. Bahçe- li, Çiller için, "\\d anahtar vaadedip anahtannereyekoyduğunu unutacak- sın. Sonra yeşil kart vaat edeceksin", Uzan için "3 günlük parti, alü mü- zik. üstü müzik ber şeyi vaat edecek- sm"; Erdoğan için de "15 bin kilo- metre yol yapacaksm. Nereden bula- caksm bu kadar kaynağı" değerlen- dirmesinde bulundu. hanpc1 açjklaması • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bir grup aydın. bilim adamı ve sanat- çı İşçi Partisi hükümetinde göreve hazınz" açıldaması yaptdar. tmza metninde, sanatçı Esin Afşar, Prof. Dr. Mehmet Can Akyolcu, Prof. Dr. Korkmaz Alemdar, Prof. Dr. Can An- day, yazar Talip Apaydın, Inci Aral, Prof. Orhan Anoğul, Prof. Dr. Tokta- mış Ateş, ressam îbrahim Balaban, eğitimci Mehmet Başaran, edebiyatçı Vedat Günyol. yazar Kandemir Kon- duk, edebiyatçı Öner Yağcı'nın yanı sıra çok sayıda aydın yer aldı. DBMFa destek • Haber Merkezi - Yaşar Kemal, Ve- dat Türkali. Murathan Mungan, Arif Damar, Şenol Yorozlu. Cahit Berkay ve Cengiz Bektaş'ın da bulunduğu bir grup yazar, şair, müzısyen, ressam öğretim görevlisi ve gazeteci seçim- lerde DEHAP'ı desteklediklerini açıkladı. Destekçiler, 'Ekmeğimize göz dikenler, özgürlüğümüze kast edenler bizden oy istiyor' diye başla- yan elliyi aşkın imzalı metinlerinde, "Listelerinde > - urtsever, demokrat. devrimci, sos> r alist adaylara yer veren DEHAP'ı destekliyoruz" denildi. hanetrSeçmşarkısıoUu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP'nin TRT'den yayımlanacak se- çim kampanyası klipleri Hilton Ote- li'nde düzenlenen bir toplantı ile tanı- tıldı. Başbakan Bülent Ecevit tarafin- dan yazılan 'Ak güvercin' şarkısı ye- niden düzenlenirken sözleri ve beste- sini DSP Grup Başkanvekili Emrehan Halıcı'nın yaptığı l Tek Seçenek DSP' şarkısında da ihanete %aırgu yapıldı. ÜDP'nin otobüsü çahndı • ANKARA (Cumhuriyet) - ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, dün Anka- ra Umum Otomobilciler ve Şoforler Odası'nı ziyaret ederek, Oda Başkan- vekili Ali Ekber Akyol ile görüştü. Uras, "Bu kriz ortamında bize fatura ödetenlere, siyasi bir fatura ödetece- ğiz" dedi. Uras, "Ülkede dolandıncı- iara, hırsızlara karşı mücadelemiz sü- rerken. hırsızlann da bize karşı müca- delesi sürüyor galiba. Bizim de seçim otobüsümüz çalınmış" diye konuştu. Doğan: Oy teHüni yok • Istanbul Haber Servisi - Cem Vakfı Başkanı Prof. Dr. Izzettin Doğan, Ritz Carlton Oteli'nde, Alevi-Bekta- şi-Mevlevi sivil toplum örgütü tem- silcileriyle birlikte düzenlediği basın toplantısında. "Türkiye tarihinde ilk defa, siyasi partiler seçim bildirgele- rinde Alevi yurttaşların isteklerine yer verdiler" dedi. Doğan, "Alevi yurttaşlara 'Şu veya bu siyasi partiye oy verin' deme şeklindeki bir cüreti kendılerinde görmediklerini" belirtti. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] [email protected] Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyele- ri Profesör Ayşe Buğra ve Profesör Çağlar Keyder yaptıklan ilginç bir araş- tırmayı bir grup gazeteciye anlattılar. Bir- leşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın (UNDP) desteğiyle yapılan araştırma Türkiye'deki insanlarımızın şu seçim ortamında ruh halini ortaya koyması bakımından ilgi çekici ve çarpıcıydı. Buğra ve Keyder, "Fak-Fuk-Fon" di- ye anılan Sosyal Dayanışma Fonu'nun yoksul kitleler uzerindeki etkilerini in- celemişler. Vardıkları sonuçlar ve bu sonuçtan ortaya çıkan öneriler ilginç- ti. Asıl olarak IstanbuPun yoksul mahal- lelerinde yapılan araştırma, mahallele- lerin muhtarianyla, kaymakamlarla, Yar- dımlaşma Fonu görevlileriyle, ilgili ba- kanla ve tabii ki halkla görüşmelere da- yanıyordu. Ayşe Buğra, araştırmaya başlarken düşündükleri birçokyargıyı, görüşme- lerle değiştirdiklerini üstüne basarak belirtti. Sosyal Yardımlaşma Fonu, yok- sullarayiyecek ve yakacak yardımı ya- pan bir sistem kurmuş. Daha doğrusu bu fonda toplanan paralann bir kısmı, mahalle muhtarlan aracılığıyla muhtaç- Yoksulluk Halleri Seçim Ortamında lara ulaştınlıyormuş. Buğra, işe başlar- ken bu yardımın çok da bir anlamı ol- madığı inancında olduklarını belirtti. Fakat yaptıklan görüşmelerle bu yar- dımın, birçok eksiği, yanlışı, sistemsiz- liği olmasına rağmen insanların yaşa- mını olağanüstü derecede etkilediğini ifade etti. Buğra ve Keyder, toplumun en yok- sul kesimlerine yönelik bu yardımın sis- temsizyürütüldüğünü, kimin nezaman ve ne kadar yardım alacağının belli ol- madığını söylediler. Yardımın para ye- rine yiyecek ve yakacak şeklinde ya- pılması yardımı masraflı hale getiriyor- du. Çünkü bütün bu eşyalann ihale ile alınması, taşınması, aktarılması ve de- polanmasının önemli bir maliyetı var- dı. Üstelik bu yardımların ne zaman ve ne kadar yapılacağının bilinmemesi in- sanlarda güven hissi de yaratmıyordu. Buna rağmen olağanüstü etkiliydı ve yüz binlerce insan bu yardımla az da olsa nefes alma olanağı bulabiliyordu. ••• Araştıımayı yapan iki profesör, bu örneklerden yola çıkarak bazı önemli saptamalarda bulundular. Söyledikle- rinin ana hatlan şuydu: Devletten ya- pılan sosyal yardım yoksul kesimler için çok önernliydi. örneğin bu mahal- lelerin okullannda verilen öğle yemeğı birçok ailenin çocuklannı okullara gön- dermelerine neden olmuştu. Çünkü çocuğun hiç olmazsa bir öğün kamı do- yuyordu. Bir aileye ayda giren 20-50 mil- yon lira o ailenin hayatında çok etkile- yici birsonuç doğuruyordu. Asgari bir paranın aile bütçesine girmesi, üstüne biraz daha para koyunca o ailenin var- lığını sürdürmesi olanağını sağlayabi- liyordu. Buğra ve Keyder, kamusal düzenli bir yardım fonunun yaratılmasının Türki- ye'de birçok şeyi değıştırebileceğini,( düşünüyorlar. Sosyal Yardım Fonu'nun^ sistemsiz olmasının biraz da bilinçli olarak surdürüldüğünü saptamışlar. Bu düzensizlik yoksul kesimlerde dddi bir güvensizliğe neden oluyor ve onlann iç- lerine kapanıp çaresiz bir ruh haline düşmelerini beraberınde getiriyor. Bu- nun yerine yoksul ailelere miktan bel- li, süresi belli bir yardım yapılması on- lann toplumla ilişkilerinin rengini de- ğiştirebilirdi. örneğin bir haneye ayda girecek 80- 100 milyon liralık düzenli bir yardımın milyonlarca insanın kamu yaşamına daha kolay katılmasını sağlayabilece- ğini; çocuklarını okula daha kolay gön- derebileceklerinı, böylesine birgüven- cenin onlan kendilerine yeni kaynaklar yaratması konusunda cesaretlendire- ceği bir gerçekti. Çağlar Keyder, böy- le bir yardımın maliyetini de hesapla- mış. Türkiye'de yaklaşık 17 milyon ha- neden söz ediliyor. Bunlann onda biri- ne ayda yüz milyon lira yardım yapıl- sa, bu yılda 1.3 mılyar dolar civannda bir maliyete neden oluyor. Bu para na- kit olarak ödenirse dağıtım maliyeti de asgariye iniyor. Böylece 1.3 milyar do- lar ile Türkiye en yoksul kesimlere önem- li bir sosyal güvence sağlayabiliyor. Bu ise milyonlarca insanın kamu alanına çıkmasını, kendisine güvenmesini ve kendisini yurttaş gibi hissetmesini gün- deme getiriyor. ••• Biz gazeteciler bu sonuçlardan çok etkilendik. Türkiye'nin yoksullar için ka- lıcı bir sosyal güvenlik sistemi yaratma- sının hayati önemıni bu iki değerii bi- lim insanının araştırmasından yola çı- karak öğrendik. Onlar bir noktaya da- ha dikkat çektiler, yeşil kart uygulama- sı büyük ölçüde bir olanak yaratıyor. Seçimlere gittiğimiz şu ortamda, seç- men eğilimlerini hesaplarken bu gerçe- ği de göz önünde tutmak gerekiyor. Güncel bir araştırmaya göre, ülkemiz- deki seçmenlerin yüzde 60'ının ya ilko- kul mezunu ya da okuma yazma bilme- yenlerden oluştuğunu gösteriyor. Bu tablo değışmedikçe, bu seçmen pro- fili değişmedikçe sağlıklı bir seçmen kitlesi de ortaya çıkamayacak. Seçim ortamındayız, seçmen eğilimleri işte bu tablo içinde bir anlam kazanıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle