Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+
CUMHURİYET 13 EKİM 2002 PAZAR
8 HABERLERIN DEVAMI
G U N C E L CÜIVEYT ARCAYÜREK
• Baştarafi 1. Sarfada
3i bir partinin fiili ktidar sahibi olması olanaksız
Dir genel başkan, eşini -tıer nedense- konuştu-
ğu otobüsün üzeine çıkarmayan.. falan filan..
gölgeli, geçmişi belgeli bir siyasetçi.
Ctysa bir başka /anı var; doğasını yansrtan ka-
badayı davranış vesöylemleri...
Laikliği savunan si vil cephenin önde giden lide-
ri Başbakan Ecevit; AB raporunu değerlendirir-
ken; 3 Kasım seçimleri ile ilgili bölümü şöyle yo-
rumladı:
"Türkiye de laikliğe- ters düşecek birhükümet ku-
rulacak olursa AB 'rin kapısını onlara kapatacaklar-
dır. Seçmenlere ciodJ bir uyandır bu. Seçimlere gi-
dilirken bu konunuı önemine dikkat çekmek iste-
dim."
Rapor ve Başbskan'ın yorumu AB'de AKP ve
RTE ile ilgili kuşkuları kanıtlıyor. Geçende TÜSİAD
heyetine. Wasningr.o>n'da ABD'nin yüksek düzey
bürokratlan "AKPile RP deneyinin tekraryaşanma-
sı olasılığından kaygıtendıklannı" soylediler.
Bu gelişmeler AKP ve RTE ile ilgili kaygı ve kuş-
kulann ABD'ye de AB'ye de egemen olduğunu
gösteriyor.
• • *
AKP'den kaynakarıan kuşkunun ana nedenleri-
nin başında, elbette laikliğe karşı yeni bir deneme-
nin açacağı derin yaralar geliyor.
Gerginlik yaratmarrıak, olası AKP iktidarını laik
dernokratik rejimin bir parçası gibi gösterip kabul
ettirmek için RTE; önce sahneye "değîştim" diye
çıktı, "geliştim" diye devam etti.
Ne ölçüde değiştı, ne ölçüde gelişti, bilinmiyor.
öyle açıklamaları var ki, kapalı, üstü örtülü. örne-
ğm bir kez söyledi, Delki de sözündeki anlamın Is-
lamcı antilaık çevrelende gerektiği gibı anlaşılıp dal-
galanacağını bilerek, "AKP'yi, anayasayı değiştire-
cek güçle iktidar yaoacağız inşallah" dedi.
Fakat, anayasanın kimi maddelerini mi değişti-
recek, yoksa yeni ve değişmediğine inanılan kafa-
sına göre yeni bir anayasa mı yapacak, belli değil.
Yaşam boyu milletvekilliğini engelleyen 146. mad-
deyı mi ya da laiklike ilgili yetiştiği çevrelerin mut-
laka kaldırılmasını istedikleri maddeleri mi amaçlı-
yor, belli değil.
Tabii bu üstü örtülü davranışlar kuşkuları yoğun-
laştırıyor. Nitekim anayasa söz konusu olunca Ece-
vit, "AKP'yi kuranlann laik demokratik rejimle ko-
lay bağdaşmayacaklan, aslında herkesin bildiği fa-
kat birçok kimsenin bilmezden geldiği bir gerçek"
içerikli demeci boşuna mı verdi?
• • •
Tepkisel doğası gereği RTE'nin sert demeçler
vermesi beklenirken; Düzce'de sadece, üstü örtü-
lü. kimi veya neyi amaçladığı anlaşılmayan birta-
kım cümlelersöyledi; "Onlarbizianlamadı, hâlâbi-
zi tanımadılar, tanımak istemiyorlar" dedi, geçti.
Bugün yann Ecevit'e yanıt olacak "bir şeyler"
söyler mi söylemez mi, o sıradaki havasına bağlı.
Başa gelen çekilir derler. Velakin; Kutan'a göre,
"bilgı ve birikimi olmayan, yönetimi bûyük sıkıntı içi-
ne düşürecek, kiminin boyuna boşuna kimi kaba-
dayı tavırianna baktığı" RTE yönetimindeki bir par-
ti... RTE'nin gölgede yöneteceği bir iktidar ne ka-
dar, nereye kadar çekilir, artık seçmen hesap et-
sin!
• • •
Soğukkanlılıktan nasibini alamadığı kimi konuş-
malarındaki davranışlanyla ortaya çıkıyor:
Örneğin Düzce'deki miting alanında vaatlerini
nasıl yerine getireceğini soran kadına;
"Bir dinle be, bir dinle. Dokuzay on gün be" di-
ye sert çıkışı neyi gösteriyor?
Hele aynı kadının karşı çıkışlan sürdürmesinden
sonra; yine, "Bir dinle be, bir dinle" diye kükreme-
sinin gerçek nedeni ne ola?
Adamın eleştiriye sinirleri dayanmıyor, tepkisel
kimliği, doğası hemen ortaya çıkıyor.
Kafa bu, doğa bu. Encamımız hayrola!
AB Türkiye'den
güvence istiyor
SERKAN DEMİRTAŞ
ANKARA - Avrupa
Birliği (AB), tlerleme Ra-
poru nedeniyle düş kınk-
lığı yaşayan Türkiye 'nin
Kopenhag Zirvesi'nde is-
tediği sonucu alabilmesi
için seçime giren tüm si-
yası partilerin imzalaya-
caklan ortak bir deklaras-
yonun açıklanmasının ya-
rarlı olacağı görüşünde.
ANAP lideri Mesut Yü-
maz'ın parti liderlerine
yaptığı çağnya benzer şe-
kilde açıklanacak bir dek-
larasyonun seçünlerin ar-
dından iktidara gelen par-
tilerin de demokratikleş-
me reformlarmı sürdüre-
ceklerini güvence altına
alması açısından önemli
olacağı kaydediliyor.
tlerleme Raporu'nun
açıklanmasıyla Kopenhag
Zirvesi arasında geçecek
olan 2 aylık süre Türkiye
açısından büyük önem ta-
şıyor. Ancak seçim süreci-
ne girilmesi nedeniyle AB
için gerekli olan yasal dü-
zenlemeler ve diplomatik
girişimler yerine getirile-
miyor. AB liderlerinin 24-
25 Ekim günlerinde
Brüksel'de yapacaklan
genişleme toplantısında
ağırlıklı olarak genişleme
konusunun ele alınması
beklemyor. Ancak seçime
sadece 10 gün kaldığı için
Türkiye konusunun bu
zirvede ele alınmayabile-
ceği kaydediliyor. Türkiye
için daha önemli toplantı
ise 28 Ekim'de Kopen-
hag'da yapılacak adaylar
zirvesi olacak. Türkiye'yi
Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer ile Dışişle-
ri Bakanı Şükrfl Sina
Gürel'in temsil edeceği
zirvede genişlemeye ilış-
kin alman kararlar adayla-
ra anlatılacak.
AB'li diplomatik kay-
naklar, Türkiye'nin seçim
öncesi sıkmtılannı bildik-
lerini, ancak bu sürecüı
olabildiğince olumlu kul-
lanılması gerektiğini kay-
dediyorlar. Aynı kaynak-
lar Sezer'in katılacağı zir-
vede, Türkiye'nin siyasi
ölçütlerin karşılanması
yönünde güçlü mesajlar
vermesinin olumlu olaca-
ğını belirtiyorlar. Se-
zer'in, elinde tüm siyasi
parti liderlerinin imzala-
yacaklan "AB reformla-
nnın süreceğiııe" ilişkin
bir belgeyle zirveye katıl-
masınm da AB ülkeleri
için oldukça önemli gü-
vence olabileceği vurgu-
lanıyor. Bir kaynak, CH-
P'nin bu yönde olumlu
katkılan olabileceğini be-
lırterek "CHP lideri De-
niz Baykal ve partinin
önde gelen yöneticileri-
nin bu konuvıı daha
güçlü şekilde gündemde
tutmalan gerek" dedi.
Diplomatik kaynaklar,
iki aylık sürenin AB ülke-
leriyle yoğun temaslarla
kullamlması gerektiğine
işaret ediyorlar. Seçimle-
rin hemen ardından en
yüksek oyu alan partilerin
hükümet kurma görevi
kendilerine verilmesini
beklemeden devreye gir-
meleri gerektiğine işaret
ediliyor.
Seçimin ardından hü-
kümet kurma sürecinin
yaklaşık 1 ay alacağını,
dolayısıyla Kopenhag
Zirvesi'ne hazırlıksız ya-
kalanma tehlikesiyle kar-
şı karşıya kalmabileceği
kaydediliyor. AB'ye dö-
nük sıcak mesajlan ve re-
formlann bir an önce ge-
çirilmesi görüşünde oldu-
ğu bilinen Cumhurbaşka-
m Sezer'in de bu süreci
olabildiğince etkin kul-
lanması gerektiği vurgu-
lanıyor.
Medyada son bir haftadır sürdürülen tartışmalar yeni bir boyut kazandı
Doğan'dan BDDK'ya teklifEkonomi Servisi-Son bir
haftadır özellikle Akşam ve
Hürriyet gazetelerinde süren
tartışmalann ardından gizli
belgeler bir bir yayımlanmaya
başlandı. Cuma günü Akşam
gazetesinin, başta Hürriyet,
Milliyet, Radikal gazeteleri ve
CNNTürk televizyon kanalı ol-
mak üzere pek çok yayına sa-
hip Aydın Doğan'ın tekel ol-
mak amacıyla Sabah Grubu'nu
satın almak üzere BDDK'ye
teklif verdiğini yazması üzeri-
ne Hürriyet gazetesi, dün söz
konusu teklifin tam metnini ya-
yımladı.
Ancak Doğan Grubu hakkm-
daki yayınlarmı sürdüren Ak-
şam gazetesi. bu kez de 6 Ocak
2001 tarihinde Sabah Grubu
Başkanı Dinç Bilgin ile Aydın
Doğan arasında bir protokol
yapıldığını yazdı.
Şimdi. yazılı medya ve pa-
zarlama şirketlerinin yeni bir
şirkete de\Tİni ve herhangi bir
İasıtlamaya maruz kalınmaksı-
zm yönetünini sağlayacak ye-
ni bir şirketin kurularak taraf-
lann yüzde 50-50 iştirakini ve
atv'nin yansmın Doğan'm be-
lirleyeceği bir kişiye bila bedel
(bedelsiz) verihnesini taahhüt
eden protokolün tam metninin
yayımlanıp yayımlanmayacağı
merak ediliyor.
Doğan da taksit İstiyor
atv televizyonu olarak bili-
nen yaym işletmesi ve Sabah,
Takvim, Yeni Asır, Pas, Foto-
maç, Günaydm ve Şok isimli
gazetelerle Bir Numara Dergi
Grubu ve bu işletmelere ilişkin
komple baskı tesislerini 500
milyon ABD Dolan bedelle sa-
tm almaya talip olan Aydın Do-
ğan, 2 Ekim 2002 tarihinde ver-
diği teklifte söz konusu 500
milyon dolann bir kısmmı pe-
şin, kalan kısmını da taksitle
ödemeye hazır olduğunu yazdı.
Sabah Grubu'nun ayda 200 bin
dolar kira ödemesini eleştiren
ve bu miktan cep harçlığı ola-
rak gören Doğan Grubu'nun,
ne kadar miktarda ve kaç yıl
vadeyle taksit ödeyeceği teklif-
te yeralmadı.
Ote yandan, artık yeni bir or-
tağı bulunan Sabah Grubu için
böyle bir teklifin hukuki ola-
rak verilip verilemeyeceğinin
de tartışma konusu olduğu ile-
ri sürüldü. Aydın Doğan'm, zor
durumdayken yardım etmek
üzere 6 Ocak 2001 tarihinde D-
inç Bilgin ile imzaladığı proto-
kolde dikkat çekici maddeler
yer aldı.
Protokolün ekinde yer alan
Yazılı Medya ve Pazarlama
başlığı altında belirtilen şirket-
lerin tamamınuı tek yetki ile bir
şirket kurularak oraya devTedil-
mesi istendi. Yeni Sabah Yayın-
cılık AŞ unvanıyla kurulan şir-
ketin sermayesi de 5 trilyon li-
ra olarak belirlendi.
Protokolde, "Yeni kurula-
cak şirketin tam yetkiyle ve
herhangi bir kısıtlamaya ma-
ruz kalmaksızın yönetimi
Doğan'a ait bulunacaktır, ta-
raflar işbu hususu peşinen
kabul ve taahhüt etmişler-
dir" denildi.
Aynca, kamuoyunda atv ola-
rak bilinen şirketin yüzde 50
hissesinin Doğan tarafından
belirlenecek kişilere bila bedel
devrinin sağlanmasının da Bil-
gin tarafından temin edilmesi
istendi.
îş artık çığınndan çıktıANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Kuzey Irak'taki Kürt
gruplannın "devletleşme" yö-
nündeki son adımlan ve anayasa
üzerinde anlaşmalan Ankara'da-
ki gerginliği daha da arttırdı.
Başbakan Bülent Ecevit, Kuzey
Irak'ta işin çığınndan çıktığını
belirterek "Siyasal boyutuyla işi
ele almamız gerekiyor. Başta
ABD olmak üzere ilgilerle ay-
nntüı olarak görüşmemiz gere-
kiyor" dedi. Devletın zirvesının
son gelişmeleri değerlendirmek
üzere gelecek hafta içinde yeni-
den bir araya gelmesi bekleniyor.
Başbakan Ecevit, DSP'ninAn-
kara milleUekili adaylannın ta-
mtım toplantısı için Bilkent
Otel'e gelişinde gazetecilerin so-
rulannı yanıtladı. Ecevit'e yönel-
tilen sorular ve yanıtlan şöyle:
-Kuzey Irak'ta Kürt devletinin
kurulması yönünde önemli
adnnlan atıldı. Kürt gruplar ana-
yasa üzerinde anlaştılar. Ker-
kük'ü kendi aralannda başkent i-
lan ettiler. "Eğer sınır aşıürsa
gereği yapılır" demiştiniz. Şu
anda gereğınin yapılması için sı-
nır aşıldı mı? Türkiye bu geliş-
meler karşısında ne yapacak?
Ecevit: Irak ile ilgili olarak, I-
rak sorunu bağlamında işler çığı-
nndan çıktı artık. Onun için Irak
ile ilgili konulan daha aynntıh
olarak, daha derinliğine başta
ABD olmak üzere ilgililerle ko-
nuşmamız, görüşmemiz gereki-
yor.
Kaygı verlcl durum
Bir aldatmaca şeklinde bir ana-
yasa çıktı ortaya. Gerçekten kay-
gı verici bir durum, kabul edeme-
yeceğimiz bir durum. Onun için
bu konuyu yeniden ele alacağız.
Şimdiye kadar daha çok konu-
nun üzerinde daha çok güvenlik
açısından duruluyordu. Fakat bu
artık yeterli değil, siyasal açıdan
bu konuyu başta ABD olmak
üzere ilgililerle enine boyuna gö-
rüşmemiz gerekiyor.
- Bu konuda bir güvenlik zir-
vesi yapılacak mı?
Ecevit: Işte artık onu söylüyo-
rum, onun şeklini saptanz. Fakat
herhalde güvenlik açısından de-
ğil, siyasal yapısı açısından da
Kuzey Irak'ı etraflıca görüşme-
miz gerekiyor.
- Barzani ve Talabani ile bir
görüşme yapılması düşünülüyor
mu?
Ecevit: O aynntılan şimdi ele
almayalım. Fakat önemli olan,
dediğim gibi, bu iş çığnndan çık-
mıştır. Siyasal boyutuyla işi ele
almamız gerekiyor. Burada baş-
ta ABD olmak üzere ilgililerle
aynntılı olarak görüşmemiz ge-
rekiyor. Bizim temel amacımız,
sınırlanmızın içinde bir savaşa y-
ol açılmadan banşçı yöntemler-
le Irak'taki sorunlann çözülme-
sidir. Biz DSP olarak banşçı bir
partiyiz ve daima Türkiye'nin
güvenliğini en iyi şekilde gözet-
tik. Onun için yalmz hükümet
olarak değil, aynı zamanda genel
başkanı olduğum DSP adına da
konuyla yakından ilgileniyoruz
ve ilgileneceğiz. Başbakan Ece-
vit, önceki gece katıldığı bir te-
levizyon programında da Kuzey
frak'a ilişkin gelişmeleri değer-
lendirdi. "Şu ana kadar Kuzey
Irak'ta fiili bir hükümet kunü-
du gibi görünüyor. Peki ne ya-
pacakTürkiye?"sorusuna Ece-
vit, "Bizi kaygüandıracak öl-
çülere vardı Kuzey Irak'taki
durum. Biz de dikkatle üzerin-
de duruyoruz" diye konuştu.
Dlkkatll davranmalıyız'
Ece\it, "Türkiye'nin somut
bir adım atması için gerekli
kritik nokta, devlet ilan ediüp
AB üyelerinin o ülkeyi tanıma-
sı gibi bir nokta mıdır" şeklin-
deki soruya da şu karşılığı verdi:
"Öyle bir noktaya yaklaşıyo-
ruz gibi görünüyor. Çok dik-
katli davranmamız gerekiyor.
Özellikle ABD'yi bu konuda
sürekli uyarmamız gereki-
yor." Ecevit, ABD'nin Irak'a
olası müdahalesine ilişkin soru
üzerine de "ABD ile çok iyi
ilişkilerimiz, sağlam diyalo-
ğumuz var. Bir askeri harekât
yapılırsa biz buna katılmak
istemesek bile mecburen o ha-
rekâtın içine sürüklenmiş ola-
cağız. Bu da Türkiye'ye ağır
sorunlar yaratacak"
Yeni imparatorluk stratejisi
Prof. Dr. TL'RKKAYA ATAÖV
NEW YORK - Başkan Bush'un Irak'a
silahla müdahaleye hazırlanması, başka
ikincil nedenlere ek olarak,
Amerika'nın yeni bir dünya stratejisi
uygulamasmın önemli adımını
oluşturduğunu da gösteriyor. Medyaya
hiç denecek kadar az yansıyan, ama
görüştüğüm bazı yabancı diplomatlar,
siyasetçiler, öğretim üyeleri ve
muhalefet safında sıklaşmakta olan
bilinçli Amerikan gençhğinin
görüşlerindeki ortak öğeler bunun altım
çiziyor.
Ölçüler Amerika dan
Amerika ilerisi için öyle bir küresel
etkinlik tasarlıyor ki, ölçüleri bundan
böyle Amerika koyacak, tehlikelerin
nereden geldiğine o karar verecek ve
dilediği hedefe yönelik silaha sanlacak.
1991 'den bu yana da tek kutuplu bir
dünya zaten vardı ama, şimdi o bile
yeni baştan yapılanıyor. Rakipsiz askeri
güç sayesinde dünyaya Amerikan
yönetiminin dilediği biçimi verecek
"yeni büyük strateji" şu öğelere
dayamyor.
1. Hiç rakibi ohnamalı, askeri gücüne
dost ya da düşman hiçbir devlet, hatta
devletler koalisyonu yetişememeli, geri
kalanlar onunla rekabete boşuna
özenmemelidir. Kendi güvenliğini
müttefikleri, dünya kurumlan, hatta
demokratik yöntemlerle değil,
teknolojik üstünlüğüne güvenerek
"kuvvet polirikasr'na dayalı biçimde
geliştirmelidir. Önemli olan bu
durumun sürekhliğidir.
2. Amerika'ya tehlikenin niteliği
değişmiştir. Küçük ama kızgın gruplar
yıkıcı etkileri olan silahlan
kullanabilirler.
Bazı devletler de bunlara yardım
edebüir. Amerika bunlann kimler
olduğuna karar vermeli, onlan yok
etmelidir.
3. Soğuk savaşa özgü caydmcılık
ka\Tamı eskimiştir. Tehlike karşı
saldınya açık bir büyük devletten değil,
yerleri tam belli olmayan teröristlerden
geliyor. Amerika'ya göre, "önce
davranan" ya da "önleyici" olan savaş
gerek. Bu yaklaşım Birleşmiş Miletler
Antlaşması'nı çiğnese ve 1981 'de
Israil'in Irak'taki Osirak reaktörüne
saldınsını Amerika'mn da kınamasıyla
ters düşse bile.
4. Bu anlayış çerçevesinde,
Amerika'nın tehdit algılayışı da
duygusalhğın ve iç siyasal gelişmelerin
kaypak zeminine bağlı kalacak, silah
kullanmaya izin veren inandmcı
kanıtlar yok olacaktır.
5. Başkasma böylesine gelişigüzel
müdahale, ülke toprağı üstünde ulusal
egemenliği de çiğneyebilir. Manhk şu:
Teröristler sımrlara saygı
duymadıklanna göre, Amerika o
çizgideki de\letlere karşı duyarhlık
göstermez. Irak, îran, Kuzey Kore ve
(îsrail dışmda) bazı başkalan yığınsal
tahrip silahlan yapmış ya da
yapabileceklerse, hoşgörü
gerektirmeyen bir tehdit
oluşturmuşlardır. Hukuku çiğnemeseler
bile, Amerika'mn hedefı olabilirler.
6. Amerika'nın kuvvet
kullannnmı zorlaştıran dostlar,
uluslararası kurallar, hukuk anlayışı,
hatta imzalanmış antlaşmalarla
kurumlar engel sayılmamalıdır.
Amerika bu sınu-lan dinlemeyecek
güçtedir. Ötekiler bu gerçeği teslim
etmelidir.
7. Buna bağlı olarak başkalanyla
birlikte hareket yararlıdır ama gerekli
değil. Hatta, devletler koalisyonu
eylemi geciktirir, sulandınr, işe
başkalannın burnunu sokar. Havadan
yoğun müdahale tekeli Amerika"da
olmalıdır. Karada silahlı çatışma ve
öldürümıe seçeneğinde Amerikalı
olmayanlar rol alabilir.
8. Eski "istikrar"anlayışı da neredeyse
modası geçmiş bir kavramdır. Dünya,
Amerika'nın yeni büyük stratejisini
sindirmeyi öğrenecektir. Uluslararası
toplumun kurallannı ve kurumlarmı
güçlendirmenin ve dünya istikrarmı o
yoldan sağlamamn da pratik değeri
yoktur. Geçerli olan savaştu-. Istikrar
aramak zaaf alameti bile olabilir.
Bu yeni stratejinin gerçekle bağlantılan,
başan şansı, Amerikan gücünün
smırlan, başka savaş nedenleri,
yarattığı tepkiler ve Amerika'da da
gelişen halk muhalefeti başka
yazılann konusu olabilir.
SlYASlLERTEPKlLt:
Savaşın hafıf
bir enflasyon
etkisi olur
Haber Merkezi- Başbakan Yardımcısı ve
Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel, Çıra-
ğan Sarayı'ndaki Ekonomik Işbirliği Teşki-
latı 12. BakanlarKonseyi Toplantısı ardından
düzenlediği basm toplantısında, Kuzey I-
rak'ta gündelik gereksinimlerin karşılanma-
sı için oluşturulan toplumsal örgütlenme de-
recesine, Türkiye'nin her zaman hoşgörüsü
ve desteği olduğunu belirterek, "Ancak, öl-
çü kaçınlmaya kalkışılırsa Türkiye'nin
hoşgörüsü olmayacaktır" dedi.
Ekonomiden sorumlu De\let Bakanı Ma-
sum Türker, Parlamento Muhabirleri Der-
neği'nde, gazetecilerin Irak'a müdahalenin
ekonomiye etkileri sorusuna, "Ekonomiye
çok bir şey olmaz. Dalgah kur sistemi ko-
ruyucu bir etken. Bölge insanlan bazı mal-
ları ihtiyaç fazlası stok edebilir. Bunun ha-
fif bir enflasyon etkisi olur" cevabını ver-
di.
Düzce ve Bolu mitinglerinde konuşan
MHP Genel Başkanı, De\let Bakam ve Baş-
bakanYardımcısı Devlet Bahçeli, Irak'ta bir
problem olduğunu, ABD'nin burada bir re-
jim değişikliğini gündemine aldığım ifade
ederek, Irak'a bir müdahalenin ihtimal dahi-
Unde olduğunu söyledi.
Çonım'da halka seslenen DYP Genel Baş-
kanı Tansu Çiller, "BuradanAmerikaula-
ra sesleniyomm: Biz, buna asla müsaade
etmeyeceğiz. Dostluğumuz var ama karşı-
lannda bizi bulurlar" dedi
Işçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perin-
çek, ABD'ninTürkiye'yi savaşa sokmak için
sarfettiği, "Kûrdistan kurmayacağız'' söz-
lerini değerlendirerek, bölge ülkeleri arasın-
daki ittifakm parçalanması ve Irak'm yıkıl-
ması durumunda, Türkiye'nin parçalanma-
sının da kaçınılmaz olacağuıı belirtti.
Bu arada, TÜYAP önünde toplanan Istan-
bul Tabip Odası üyeleri, ABD'nin "dünya-
yı dilediği gibi biçimlendirme" girişimle-
rini kınayarak "Savaşa gidecekhekimimiz
yok" dediler. , . ' *
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
Bütün sınıriar benden sorulur,
Beni takip etmek isteyen tez yonılur.
Hâkimiyetime kurumlan da eklemeliyim,
Onlardan bağlılık yemini beklemeliyim.
NATO, Birleşmiş Milletler, UNESCO,
İzin vermediğim işleri fiyasko.
Bunlann tümü memumdur Beyaz Saray'ın,
Artık onlann yerine beni arayın.
Canım savaş mı istedi?
Alınm bütün yetkileri tekelime,
Buna karşı çıkan, lafanlatsın kelime.
Bilsinler ki, edemezler tek kelime.
Saddam'a söyleyin, su döksün elime.
Sonunu iyi bilsin ki; lime lime...
Ona üç sözcük hakkı veririm; me, me, me...'
Baybuşun bugünlerdeki hedefi Irak'mış,
Artık o patron, bütün dünya çırakmış.
Planı şuymuş:
'Saddam muhaliflerine birer havuç,
Ee yeter miktarda dolar, avuç avuç...
Kimine bayrak kimine toprak.
Yeter ki izinsiz kıpırdamasın yaprak.'
36. paralelin kuzeyindeki insanlar,
Baybuşun dilinden iyi anlar.
Demişler kı:
'Istersen olumz eyaletin,
Biziz senin her türlü aletin.
Öl de ölelim, gel de gelelim.
Ricamızı kırma, biz de gülelim.
Ken<ük diye bir şehir var,
36. paralenin hemen altında,
Bilirsin petrol var altında.
Burası da sınırianmıza dahil olsun,
Büyük başkan bize bu şehri sun.'
'Tamam'demiş, başkan, 'sizinolsun.'
Başkan emir vermiş adamlarına:
'Kerkük şehri 36. paralelin ıçine alına,
Yeni bir harita için haber salına...'
36. paralel kıvnlmış,
Aşağı doğru çekilmiş,
Genişçe bir yay çizilmiş,
Kerkük içine dahil edilmiş...
Bu küçük sorun da halledilince,
Başkan yeni planlarını hazırlamış:
'Saddam'a savaş ilan edilecek,
Bağdat'ın içine kadar gidilecek.
Savaş bittikten sonra,
Saddam savaş suçlusu ilan edilecek.'
Şaşırmış kimılerı:
'Büyük başkan, haşmetli başkan,
Savaşı siz ilan edeceksiniz,
Savaş suçlusu da Saddam olacak.
Bunu dünyaya nasıl anlatacaksınız?'
Başkan, 'o iş kolay' demiş:
'Benim suçlu dediğim kişi suçludur.
Kendisine gereken cezayı veririz,
Cezadan sonra belgeleri tamamlanz...'
Baybuşa sormuşlar:
Saddam'ın yerine kimi koyacaksınız?
Demokrasiyi nasıl oturtacaksınız?
Baybuş şaşırmış:
'Ne demokrasisi?'
Hani efendim, yeni Irak kurulacak ya?
'Haaa' demiş, 'tabi tabi demokrasi,
İyi huylu bir Saddam getireceğiz,
Halka diktatörünü seçme hakkı vereceğiz.'
Baybuş bunları planlarken,
öteki ülkeler, neresinde duralım,
Diye düşünüyorlarmış baybuşun.
Sonunu göremiyortarmış, yokuşun.
En acı durumda Birleşmiş Milletler'miş.
Milletler birleşmiş,
Ama baybuş önünde düştükleri hal
birleşmiş...
Bu sırada baybuş
Savaştan sonraki hedefini ilan etmiş:
'Hele bir kurusun ten'm,
Nobel banş ödülünü isterim...'
ankcum@ttnet.net.tr
TÜSİADdan öneriler:
IMF programına
devam edilmeli
tstanbul Haber
Servisi - Türk Sanayi-
cileri ve Işadamlan
Derneği (TÜSİAD),
"erken genel seçim"
sonrasında kurulacak
hükümetten, "IMF
programına devam
edilmesi, ekonomik
ve siyasal reform sü-
recinde somut adım-
lar atılması, Kıbrıs
konusunun dönüm
noktasına geldiğinin
unutulmaması, hu-
kuk alanındaki ek-
sikliklerin giderilme-
si ve köklü bir kamu
reformu yapması"nı
istedi.
TÜSİAD, seçimler
sonrasında kurulacak
hükümetin öncelikli
gündemini oluşturma-
sı gereken konular
hakkındaki görüşlerini
siyasi partilere iletti.
Yapılan açıklamada
TÜSİAD, kurulacak
hükümetten istedikle-
rini şöyle sıraladı:
• Ekonomi politi-
kaları: IMF progra-
mının para ve bütçe
politikası hedefleriyle
yapısal reform süreci-
nin önemine değinen
TÜSİAD, yaşanacak
gecikmelerin ve prog-
ram dışı uygulamala-
nn, önümüzdeki dö-
nemde kamu maliyesi-
ni olumsuz etkileyece-
ğini belirtti. Açıklama-
da, IMF programına ek
olarak AB ile "Katı-
lım Öncesi Ekonomik
Program"ın da devre-
ye sokujması gerektiği
vurgulandı.
• Ekonominin re-
kabet gücü: Sürdürü-
lebilir yüksek büyüme
oranmın, rekabet gücü
artışı, işgücü verimlili-
ği ve teknoloji kullanı-
mının arttınlmasıyla
elde edilmesi gerekti-
ğine değinilen açıkla-
mada, "2003-2005 dö-
neminde toplam fak-
tör verimliliğini art-
tırıcı mikro nitelikte-
ki teknoloji ve reka-
bet polirikalannı tes-
pit etmek ve özenle
uygulamak duru-
mundadır" denildi.
• Avrupa Birliği:
Kopenhag zirvesinde
AB tarafından müza-
kerelerin başlaması
yönünde somut bir
adım atılmasının Tür-
kiye açısından güven
arttırıcı olduğunu ifa-
de eden TÜSİAD, yeni
hükümetten Katılım
Ortaklığı Belgesi'nde
bulunan uyum konula-
nnın tümünü göz önü-
ne almasını istedi.
• DışilişkUer:Kjb-
ns' ın AB" ye üyelik sü-
recinin Türkiye'yi
Kıbns politikası açı-
smdan bir dönüm nok-
tasına getirdiğüıe deği-
nilen açıklamada, Kıb-
ns m AB üyeliğinin,
Kıbns Türk ve Rum
kesimlerinin kabul
edeceği bir çözüm bu-
lunmaksızın gerçek-
leşmesi durumunda bu
gelişmeden tüm taraf-
lann olumsuz etkilene-
ceği belirtildi.