25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 OCAK 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EJJvOlM OJV11 / ekonomi@cumhuriyet.com.tr Bakan Akcan, müteahhit firmaya, 14 milyon marklık fazla ödeme yapıldığını söyledi Galata'daacıitiraf• Bayındırlık ve İskân Bakanı Akcan, proje hatası nedeniyle köprü inşaatını hatalı yapan firmaya, sözleşmeye aykın olarak 14 milyon marklık da fazla ödeme yapıldığını açıkladı. Bakan, köprü inşaatımn, proje aşamasından beri bile bile yanlış yürütüldüğünü, danışman firmanın da uyanda geç kaldığını vurguladı. BÜLENTSARIOĞLÜ ANKARA - Bayındır- lık ve İskân Bakaıu Ab- dülkadirAkcan, Yeni Ga- lata Köprüsü'ndeki tehli- keli sorunun, başlangıç- tan beri bilinen proje ha- tasuıdan kaynaklanması- mn yanı sıra müteahhit firmaya da sözleşmeye aykın olarak 14 milyon mark dolayında haksız ödeme yapıldığını açıkla- dı. Akcan, müteahhit fir- ma her türlü iyileştirmeyi bedelsiz olarak yapmaz- sa, ihaleyi başka firmaya vereceğini ve bedelini ödeteceğini bildirdi. Bayındırlık ve İskân Bakanı Abdülkadir Ak- can, yeni Galata Köprü- sü'ndeki sorunlar konu- sunda DYP Manisa Mil- letvekili Rıza Akçah'nın soru önergesini yanıtladı. Akcan'ın tartışmalı nok- talarla ilgili açıklamalan özetle şöyle: ^ Yapının, dinamik ve Müteahhit fîrma yeni Gaiata Köprüsü'ndeki her tüıiü iyileştirme çataşmalannı bedelsiz olarak gerçekleştirmezse ihak başka bir firmaya verilecek. statik güvenilirliğinin mesı halinde, bu işler den yüzde 20 kesinti ya- sağlanması için elden ge- len gayret gösteriliyor. Anlaşma hükümleri çer- çevesinde, müteahhit fir- ma, her türlü değişiklik, ilave, takviye, iyileştirme vb. hususlan, herhangi bır bedel talep etmeden yap- mayı ve bu nedenle can ve mal emniyeti yönünden doğabilecek her türlü so- rumluluğu kabul etmiştir. • Kesin kabul aşama- smda. çelik baskül kanat- lannın da gerekmesi ha- linde yapılacak ilave ona- nm, tadilat ve güçlendir- me işleri de kabul eksiği olarak mütalaa edilerek bu ünalatlar tamamlan- madıkça kesın kabul tuta- nağı tasdik edilmeyecek- tir. Müteahhit, bu işleri bedelsiz yapmayı taahhüt ettiğınden bu yükümlülü- ğünü yerine getirmek zo- rundadır. Müteahhit fir- manın bundan imtina et- konsorsiyum nam ve he- sabına idarece yaptınla- rak tahakkuk eden bede- lin konsorsiyumdan hük- men tahsili yoluna gidile- cektir. Işin hiçbir şekilde risk- li bir durumda bırakılma- sına meydan verılmesi söz konusu değildir ^ Müteahhide, sözleş- meye aykın olarak yapıl- mış ve yargı karanyla ke- sınleşen fazla ödeme mik- tan 14 milyon marktır. Bu sebeple, müteahhitten 10 milyon mark tutarındaki bir kefalet ve 5 milyon mark karşıhğı taşınmaz ipoteği idareye sunulma- sı temin ediüniştir. Aynca müfettişlerce hazırlanan inceleme rapo- runa göre, yargıya giden ve gelecekte kesinleşme- si muhtemel devlet ala- caklan karşıhğı olarak da müteahhit hakedişlerin- pılıyor. Devletin alacakla- n güvenceye alınmıştır. Bakan Akcan, danış- man firmanın istemi ol- masına karşuı proje onay- lanmadan önce neden de- ney yaptınlmadığı konu- sunda ise danışman fir- mayı suçladı. Danışman geç kakh Akcan. "Danışman fir- manın,bocalannön rapo- runda bdirtildiği gibi işin başmdaprojeterinyapımı aşamasında tasannuı kri- ter ve esaslannın tespitin- de dinamikmodeOeme ya- pümasını öncelikli şart olarak gündeme getirme- si gerekirdl Köprü hasar görüp bu hale geldikten sonra böyle bir talepte bu- luıunasuun pratikte bir değeri yok. Bu, idareyi de büyük risk ve mali külfet alüna sokardı" dedi. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA 11 Eylür Rusya'nın Batfyla Bütünleşme Sürecini Hclandıpdı Rusya'nın, 11 Eylül sarsıntısı yarat- tığı krizin olanaklanndan. Batı'ylada- ha ileri düzeyde bir bütünleşme için faydalanmaya çalıştığı görülüyor. An- cak bu saptamaya karşı ıkı uyan ya- pılabılir: Bırındsi Putin'in bu politika- sı taktik bir adım olabılir. Rusya, kısa dönemde Batı'yla birlikte yürürken uzun dönemde toparlanarak eski sü- per güç konumunu yeniden kazana- bılır. Ikincısı, Stratfor'un işaret ettiği gibi "Rusya bu yakiaşımından iste- diklerinıeldeedemezse, 180derece- lik bir dönüş yaparak karşıt biryöne gidebilir". Ornegin bir ABD ordu ya- yın organı olan Parameters'ın bir bir olasılık olarak gündeme getirdiği, bir Rusya-Hindistan-Çin stratejik ittifakı yeni bir soğuk savaşa neden olabilir (2001-2002-Kış). Nrtekim, geçen haf- ta, The Moscow Times'ta bir yorum da "11 Eylül saldınlanndan sonra başlayan balayı bitti. ABD ve Rus- ya arasındaki birçok alanda ger- ginliğin yeniden artmaya başladığı görijlüyor" diyordu. Ben, Rusya'nın önümüzdeki dö- nende, yüzünü Batı'dan başka bir yöne çevirmesinin önünde ikı büyük enjel olduğunu düşünüyorum. Birin- cis, 1989dan bu yanayaşanan ge- lişnelerin etkısıyle gelinen noktada, Rusya'nın uluslararası işbölümü içindeki yeni yeri. Ikincisi, bu süre- cebağlı olarak Rusya'da yeniden bi- çinlenen yönetici sınıfın artık iyice be- lirgnleşen tercihleri. Rusya uzerine hesap yaparken bunu da göze almak- ta ayda var. Tabiı, tüm bunlar Rusya ile ABD veyaAvrupa arasında bundan bö/le sürtüşmelenn, siyasi krızlerin hiçolmayacağı anlamına gelmiyor. 11 Eylül süreci Putin. 11 Eylül saldınsından sonra Bısh'u ilk arayan liderler arasınday- dı.3ush'a terorizme karşı savaşta iş- binği yapmaya hazır olduğunu bildir- di, 22 Eylül'de, Rusya'nın, terorizme kaşı oluşan "koalrsyona kablmak- tar başka seçeneği olmadığını" aç<ladı. Rusya hava sahasını da in- sa- ı amaçlı uçuşlar için ABD uçakla- rırti açacak, Afganistan'a ılişkın geç- me deneyimlerini, elindeki istihbara- tı /3D ile paylaşacaktı. Bugüne kadar he fırsatta ABD'yi eleştiren, faşist VUdimir Jirinovski de 13 Aralık'ta, AED'nin Antibalistik Füze Aniaşma- sı'dan tek taraflı olarak çekıldiğini Rısya'ya resmen bildırdıği gün, par- tisnin programından Batı'ya yönelik tün eleştirilen çıkardı. Putin, "Was- riirgton'ın karan Rusya'nın güven- liğni etkilemez" derken Jirinovski, AiD' nin anlaşmadan tek taraflı olarak çeilmeye hakkı olduğuna işaret et- m«le yetındı (Stratfor 14.12.01). Ji- rirtvski'nin tutumu Rus yönetici sını- fının neoliberal eğilimler taşımayan, millryetçi kesimi arasındaki yeni Batı yanlısı havayı çok iyi yansıtıyor, And- rei Piontovvsky'nın Russia Jour- nal'da vurguladığı gibi, Putin'in ön- derlığinde, yönetici elitin gözünü Ba- tı'ya çevırdiğinı gosterıyordu (27.12.01). Bu bağlamda, Washing- ton Ouarterly de Celesta VVallen- der de Gorbaçev'in "Yeni Düşünce" olarak bilinen, Batı'ya dönuk dış po- litika prensiplerinın gen geldiğını dü- şünüyordu (Kış 2002). Batı (ABD), Rusya'nın yaklaşımına, Çeçenistan konusunda tutumunu değiştirerek ve Rusya'nın Dünya Ti- caret örgütü'ne katılma sürecini des- tekleyerek cevap verdı. NATO da 5. Maddeyi harekete geçırerek Rus- ya'ya karşı bir savunma örgütü ol- maktan, tüm dünyayı kapsayan bir ortak güvenlik orgütüne (küresel ka- pitalizmi koruyan birsüper-emperya- iist örgüte) dönüşmeye başlamıştı. Tüm bunlar, Le Monde Oiplomati- que'teki bir yoruma göre bu ulusla- rarası krizi kendi siyasi çıkan için kul- lanmaya çalışan, gelecekte Avrupa Biriiği'yle bütünleşmeyi, NATO'ya ka- tılmayı amaçlayan Rusya için önem- li gelışmelerdı (Ekim 2001). Diğerta- raftan, kimi gözlemcilere göre Rusya Batı ittifakına katılarak Ortadoğu'da- ki geleneksel ilişkilerini tehlikeye atı- yordu. Halbuki, Rusya'nın uluslarara- sı işbölümü içindeki yeni yeri, Orta- doğu'daki geleneksel ilişkileriyle za- ten çelişmeye başlamıştı. Rusya'nın değişen ekonomisi Solzhenitzin "Yettsin döneminin bir sonucu olarak devletimizin bü- tün temel sektörleri, ekonomik, kültürel ve ahlaki yaşamımız talan edildi" dıye yakınıyordu önceki yıl (The Nation 25.12.2000). Ancak yı- kım reform surecınin tek sonucu ol- saydı 1998 krizinden sonra toparlan- maya başlayan Rusya'nın bir gün es- ki konumuna dönebileceği söylene- bilırdi. Ama, bu yıkım aynı zamanda Rusya'nın uluslararası işbölümü için- deki yerini dedeğıştirmişti. Rusya Bi- limler Akademisinden Dr. Dimrtri Glinski- Vassiliev'ın bir çalışmasın- da işaret ettiği gibi, Rusya, dün sana- yı mallan. uretim aletleri üreten. bun- ları da gelışmekte olan ülkelere ihraç eden birülkeyken, bugün, doğal kay- naklanndan elde ettiği ürünleri ihraç eden, istikrarsız bir "yan- çevre ülke- si" konumuna gelmiştı (Sanayi ürün- leri ihracatının büyük bır çoğunluğu- nu artık silah sistemleri oluşturuyor- E.Y.). Bugün Rusya'nın ihracatının yüzde 85'i hammaddelerden oluşu- yor, daha önce kendi ürettiği yüksek katma değer içerikli sanayi mallannı da artık ithal ediyordu. SSCB döne- minde kendine yeterli bir besin eko- nomisine sahip Rusya, 1990'ların so- nunda iç piyasadaki besin mallannın yüzde 50'sini ithal eder duruma gel- mışti. Rusya'nın ihracatı ıçinde petrol en önemli kalemdi. Suudi Arabis- tan'dan sonra en büyük petrol ıhra- catçısı olan Rusya'nın dünya petrol piyasasındaki payı yüzde 10'u geçi- yordu. Tüm bu nedenlerden dolayı, Rusya'nın uluslararası işbölümü için- deki yeri (Batı'ya bağımlı) artık Suudi Arabistan'ınkine benziyordu. Diğer taraftan bu ekonomik büyü- mesıni finanse etmek için grttikçe da- ha çok petrol ihraç etmek zorunda ol- rnası Rusya'yı dünya pıyasasında dı- ğer petrol üretici ülkelerle özellıkle de OPEC'le karşı karşıya getirmış, OPEC ile rekabet, Rusya'nın dış ticaret po- Iftikasında büyük önem kazanmıştı. Rusya, uretim ve ihracat kapasitesini süreklı arttınyor ve OPEC'İ gıderek bir çöküşe suruklüyordu. (Stratfor 16.01.02). OPEC'inetkısızleşmesı ıse önümüzdeki dönemde petrol fiyatla- nnın düşük düzeyini koruması, bu ara- da OPEC ülkelerinin siyasi istikrarının daha da bozulması anlamına gele- cekti. Glınski-Vassiliev, Rus yönetici sınıfının bu yeni rekabet ortamına uy- gun bır dili "medeniyetler çatışma- sı" söylemini hemen benimsedikleri- ne. bir ABD müdahalesi sonucunda Ortadoğu petrollerinin bir kısmı dev- reden çıkarsa Rusya'nın bu boşluğu doldurup doldurmayacağını tartışma- ya başladıklarına işaret ediyor (aynca bkz: www.rusenergi.com/eng- lish.asp). Diğer taraftan bir hammadde (pet- rol) ihracatçısı olarak Rusya'nın bu mallann fiyatlannın artmasından, bu mallan üreten bölgelerde, fiyatları art- tıran kanşıklıklardan faydalanacağını söyleyebiliriz. Bu bölgesel kanşıklık- ların Rusya'nın bir diğer ihracat malı- na, silah sistemlerine de talebi arttıra- cağını da... Gerçekten de Rusya'yla Sudan arasındaki yeni ilişkılerin gös- terdiği gibi, bu ikı malın birbirinin ihra- catını destekleyen bir özelliği de var. Rusya, Sudan'daki petrol rezervlerini işleyecek, Sudan da buna karşılık Rusya'dan silah satın alacak (Strat- for 22.01.02) Özetlersek, önümüzdeki süreçte egemen eğilimın, Rusya'nın Batı'yla giderek daha fazla entegre olması, dikkatini Batı'nın petrol/enerji piyasa- ları üzerinde yoğunlaştırması yönün- de olacağını söyleyebiliriz. 11 Ey- lül'den bu yana Rusya'da çok kırtup- luluk tartşmasının daha az, küre- selleşme soylemıninse daha çok du- yulmaya başlamasının (Le Monde Diplomatique) nedeni de bu olsa gerek. Yanıtlar tatmin etmedi Bakan Akcan 'a yeni sorular FATMA KOŞAR Bakan Abdüladir Akcan'ın açıklamalan, yeni sorulan da gündeme getirdi. 24 Ocak'ta Manisa Milletvekili Rıza Akçah'nın yeniden yönelttiği ve kamuoyunun merak ettiği sorular özetle şöyle: - Müteahhit 14 Haziran 2000 tanhli anlaşmadaki sorumluluklan yüklenemeyeceğini, anlaşmadan hemen sonra yazıh olaıak beyan etmiştir. Bu durumda, neden şartlı tasdik ortadan kalktığı halde tahkikleri yaptırmayarak işin sonunda yapbrma mecburiyetinde kaldınız? • Fazla ödemeler niçin hâlâ tahsil edilmemiştir? Işi tamamlatmak için hak edişlerden yüzde 20 kesintiye gidildi. Bu biçimde elde edilen para miktan ne kadardır? • Karayollan Genel Müdürlüğü bu kesintinin bir kısmını iade etmiş ve yeni hak edişlerden kesinti yapmaktan vazgeçmiş midir? Bunun nedenini izah ediniz? • Eksik ve kusurlu işlerin giderilmemesi durumunda 63. ve 64. maddeler uygulanarak müteahhit nam ve hesabma işin tamamlatilacağı ifade edilmişse de müteahhidin işi geciktirmesi ve özellikle tamirle ilgili önerileri uygulamayacağını açıkça yazıh olarak söylemiş olmasına rağmen neden sözleşmenin ilgih maddeleri uygulanmamış, zaman kaybı ve kamu zaranna neden olunmuştur? • Haliç'teki tersaneler Karayollan aleyhine tazminat davası acmış olmasına ragnieo neden Karayollan — - müteahhide dava açmamaktadır? • Asfalt, neden kusurlu işler kapsamından çıkanlmıştır? • Müteahhidin tamiri yapmaya razı ohnası bu dolaylı ödemelerle mi gerçekleşti? • Raylı sistemi idarece kapsamdan çıkanlınca 1998 protokolünde yer alan 5 milyon maıîc ipotek ile 10 milyon marklık kefalet hukuken nasıl nakde dönüştürülecektir? • Yanıtta müşavir firmanın dinamik model araştırmasını işin başmda istemediği beürtilmekte. Söz konusu firmanın 1991 'de talepte bulunduğu doğru mudur? • tTÜ raporunda teknik olarak tespit edilen köprünün "rezonans bölgesinde* olduğu gerçeği görüşmeler ve ortak toplantılarla ortadan kaldınlabilecek midir? Nasd? ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Halkçılığa Yapılan Haksızlık Son haftalarda sol üzerine ilginç yorumlar yapılıyor. Özellikle sosyal demokrasiyi ele alan yazılarda, bizdeki solun başlıca çıkmazları arasında, devlet ile etkileşim, halkçılık ve seçkincilik üzerinde duruluyor. Halkçılık konusu irdelenirken bu kavramın, Batı'da da sağ partilerin düşuncesi olduğu ya da buna koşut olarak sol ile bir ilişkistnin bulun- madığı vurgulandı. Siyasal anlam- da devlet-sol ilişkisi ve seçkincilik aynca ele alınabilir; tartışılabilir. An- cak, o yorumlarda, halkçılık, kanımca, tarihsel evrimine bakılmadığından çok büyük bir haksızlığa uğruyor. Halkçılık kavramının, Çariık önce- si Rusya'daki sosyalizm tartışmalan içindeki yeri ve solun bir öğesi olarak doğuşu ve etkileri bir tarafa, Avru- pa'da, iki dünya savaşı arası dönemde faşizme karşı savaşımlar, halk cephesi adım taşır. özellikle Fransa ve Ispanya'da değişik görüşleri savunan solcu gruplar bu ad altında toplanmışlardır. Aynı du- rum başta Latın Amerika olmak üzere gelişmekte olan ülkelerde de geçer- li olmuştur; bunun en çok bilinen örneği, Şilı'deki S. Allende'nin öncülük ettiği Halk Cephesi hareke- tidır. Bu nedenle, son yıllarda kimi Avrupa ülkelerinde aşırı sağın parti- lerinin halk adını taşımalan, halkçılık kavramının solla ilişkisinin bulun- madığı gibi bir sonuca olanak ver- mez. • • • Gelelim asıl konumuz olan Türkiye'ye. Halkçılık konusunda CHP'ye düşünsel kaynaklık eden ilk adım, Mustafa Kemalin jmzasryla, 23 Nisan'dan hemen sonra, 13 Eylül 1920 günü, Meclis'e sunulan Halkçılık Programı'dır. Aynı gün- lerde, Yunus Nadi, o tarihtekı gazetesi Yenigün'de, bir grup mil- letvekilinin oluşturduğu Halk Zümre- si'nin Programı'nı yayımlar. Bu Pro- gramı "Bizim sermayemiz emektir" diye başlıyor. Mustafa Kemal'in Meclis'e sunduğu program, Yenigün'de yayımlanan programın bir "benzeridir". (Doğan Avcıoğlu, Milli Kurtuluş Tarihi, 2 s. 474-75). Mustafa Kemal, halkçılığın temel ilkelerini, Hükümet Programı'nın ilk dört maddesi olarak şöyle belirtiyor: Meclis Hükümeti; 1. Halkın yaşam ve bağımsızlığını kurtanvayı tek amaç bilir. 2. Bu amaca, halkı, emperyalizm ve kapi- talizmin zorba egemenliğinden ve zulmünden kurtararak yönetim ve egemenliğin gerçek sahibı kılmakla erişileceğine inanır. 3. ...Orduyu güçlendirmeyi ve onu milletin bagımsızlığının dayanağı saymayı görev bilir ve 4. Halkın sefalet ne- denlerini kaldırmayı, refah vemutlu- luğunu sağlamayı temel ılke bilir. Bunun için toprak, eğitim, adalet, maliye, ekonomi... konular(ın)da çağın koşullanna ve halkın gerçek ihtiyaçlarına göre gereken ye- nileşmeleri ve kurumları meydana getirmeyi başlıca görev sayar... Bu ilkelerin sol ıçeriği, ek bir yorum gerektirmeyecek kadar açıktır. Ege- menliğin gerçek kaynagının halk olduğu, o günun koşullannda, çok önemli bir adımdır. Daha da önemlisi halkçılığın, özünde, günümüz sosyal demokrasısınin temeli sayılan eşfUik ilkesine dayandığıdır. Kurtuluş Savaşı öncesinde görülen Halka Doğru hareketinin öncusü olan Ziya Gökalp, Kurtuluş Savaşı günlerinde yazdığı bir yazıda "sosyal adalet" deyiminı kullanıyor; "herkese fırsat eşitliği tanınmasınr istiyor. Gökalp'e göre "halkçılığın en büyük ödevı" ınsanlar arasındaki "yapay eşitsizlikleri ortadan kaldırmaktır... Hiçbir çocuk yaşamının ilk çağlannda sûtsüz.. ikinci döneminde okulsuz ve eğitimsiz kalmamalıdır. Kim bilir fakir çocuklar arasında ilerde bir dâhı olmak yeteneğinde nice yetenekli bireyler vardır... Zeki bireyleri rençpertik eden, geri zekâlı bireylehen önemli kurumlann başına geçen bir toplum, hiç uygaıiıkta ve düzenlilikte yükselebilir mi?" (Avcıoğlu. a.g.e., s. 465). Bu güçlü yaklaşımlar ve onları benimseyen halk, Cumhuriyet'in ilk on yıllannda egemen olan parasız yatlı eğitim uygulamasını yaratmış ve ülkenin insan gücünün gelişmesi- ni sağlamıştır. ••• Türkiye sosyal demokrasisi, bu toplumun geçmiş tarihsel ve küttürel birikimlerinden yararlanmayı ve özel- likle de bunları günümüzün koşullanna uyariamayi bilmelidir. Bu bağlamda, alçakça öldürülüşünün 9. yılında, Uğur Mumcu'nun "Vurulduk ey halkım unutma bızi" sözleri, ayn bir anlam kazanıyor. yakup@metu.edu.tr - m natlons Get the spiri of tomorrovv Information Technology Telecommunications Softvvare Ek Services The uvorld's leading event. www.cebit.de Ek failgı için başvuru: Har.nover-Messe ınterriü ,., „ .. ^. ^> ..,.,-,ıa.oı<!3 ( « « u d3G90üu"iuşsuyu~lstanbı.ı Tel 0212 244 37 90^249 67 79 Fax-0212 245 36 03 Seyahat ve konaklama bilgileri için: H A ^ı"=--i Naklıyat ve Seyahat A S Ke-ieraltı Cad Adahan No 87 89 Kai 2 Karakov - Istanbül Fei 0212 252 61 65 Fax: 0212 252 61 69 Inonii Cad Ongan Apt No. 53/8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle