18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 OCAK 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER MaUye raporunda, bürokrat ve yönetim kurulu atamalan Ue kamudaki 'politik el' eleştirildi: KİT'leri siyasiler bitirdiANKARA (AA)- Maliye Bakanlığı Tef- tış Kurulu tarafindan hazırlanan "Türk Maii İdaresi Sisteminin Yeniden Yapılan- «ünlmasT konusundaki görüşleri içeren raporda, bürokrat atamalan, kamu görev- lilerinin politizasyonu ve yönetim kurulu üyeliklerine yapıİan atamalar konusunda genış tespitlere yer v erildi. Raporda ana hat- lanyla şu görüşlere yer \ erildi: - Yaşanan siyasi istıkrarsızlıklar ve bu nedenle sık sık genel, ara ve yerel seçım- lerin yapılması bütçe disiplinini ortadan kal- dıran nedenlerin başında gelmektedir. Bu nedenk. uygulamaya konan hiçbir yapı- sal reform ya da bütçe amacına ulaşama- maktadır. Dünya Bankası raporunda, siya- si içerikli unsurlara çok az yer verildiği gı- bı, sorunlara kalıcı çözüm bulunamama- sının nedenlen arasında gösterilirken eko- nomık ve malı yapının bozulmasında oy- nadığı role hemen hiç değinilmemıştir. - Siyasi iktidann kısa aralıklarla değiş- mesinin yanı sıra demokratık sıstem 1960, 1971 ve 1980 yıllannda üç kez askeri mü- dahaleye konu olmuştur. Türkiye'de 1950'den bu yana 13 genel milletvekıli se- çimi yapılmıştır. Gelişmiş ülkelerde dev- letin ekonomıdekı rolü. genel mılletveki- li seçımlerinden sağlanacak marjinal fay- danın marjinal maliyetinin üzerinde ola- cak şekilde düzenlendiğinden, seçımlerin ekonomıye yansımasının daima olumlu olacağı beklenmektedir. Seçım öncesi dö- nemlerde, kamu harcamalan ve para arzı arttınlırken kamu gelirlen de doğal olarak arttınlamamıştır. - İç borçlanmaya en fazla başvuruldu- ğu yıllar, ya seçim, ya seçimin faturasının devTedildiği ya da büyük bir ekonomik knzin yaşandığı yülar olmuştur. - KlT'lenn yönetim kurullarına atana- caklarda istenen vasıflar belli iken bu kri- terlere aykın olarak politik atamalar yapıl- maktadır. Seçim kazanamayanlar veya aday olamayanlar arasından seçilen yöne- tim kurulu üyeleri, atandıklan kuruluşla- ra yarar yerine zarar getırmişlerdir. Her gelen yeni yönetim alt kadrolarını baştan sona değişrirmiş, bu da işin verimliliğini düşürdüğü gibi kalitesiz, bilgisiz ve yeter- siz personelin üst görevlere gelmesine ne- den olmuş ve bütün bu sorunlann etkısıy- le KlT'lenn çoğunluğu zarar eden işletme- ler haline dönüşmüştür. - Siyasi unsurlann ekonomi yönetimı- ne olan olumsuz etkilerinin asgari düzeye ındınlmesi için seçım sistemi ve siyasi partilerin yapısırun değıştınlmesi zorun- lu görülmektedir. - Ideal anlamda bürokratik örgütte ka- yırma, koruma, gelenek v e keyfı tutumla- nn yeri yoktur. Bürokratik israf. bır anlam- da bir örgütsel sağhk sorunudur. Bürok- ratik israfile kamu kurumlan hizmet eden değil hizmet edilen bir araç durumuna gel- mektedir. - Kamu kurum ve kuruluşlannda eleman alımı çoğu zaman gereksinimlere dayan- mamakta, kadrolar hizmetten çok kişıler için istenmekte, sınavlarda çoğu zaman objektıf ölçütlerden uzaklaşılmakta, yük- selmelerde liyakat ve kanyer ılkelerine uyulmamaktadır. Özellikle üst düzey yö- netıcılerbüyük ölçüde polıtize edilmiş. lı- yakat ılkesine uygun işlem yapma istisna haline gelmiştır. Enginyurt: 312. madde MHP'ye hiç gerekmez • Cemal Enginyurt,"O madde bize lazım olacaksa Allah MHP'nin belasını versin" dedi. ERDOĞANERİŞEN ORDU-MHPOrduMil- letvekili CemalEnginyurt, 312. maddenin kaldınlma- sını ve Kürtçe eğitim iste- yenleri eleştiri yağmuruna tuttu. Enginyurt, "312. madde bir gün MHP' ye la- zım ohır" diyenler olduğu- nu belirterek "O madde bi- ze lazım olacaksa Allah MHP'nin belasmı versin" dedi. MHP'li Cemal Engin- yurt. Bayındırlık ve îskân Bakanı AbdülkadirAkcan ile birlikte önceki gün Or- duda MHP il binasının açı- hş törenine katıldı. Enginyurt burada yaptı- ğı konuşmada, adını ver- meden AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştir- di. Erdoğan'ın 312. madde ile ilgılı açıklamalanna de- ğinen Enginyurt şöyle ko- nuştu: "Sözdeyasaklananbirü- derçıkmiş MHP bu 312 yann sana da lazım olur' di- yor. Eğermiffiyetçi hareket- ten birisi Türk devleti ve bayrağı aleyhine tek laf ede- cekse Allah o müliyetçi ha- reketinbebsnıı versin.Ontın için bu tezgâha geüneyece- ğiz." Kürtçe eğitim talepleri- ne de büyük tepki göste- ren Enginyurt, "Türldye Büyük Millet Mechsi'nde 127MHP1 miBevekSoidıı- ğu müddetçe hiç Idmse bu ülkede Kürtçe eğitimi ser- best bırakmayacak ve Tür- kiye aleyhine konuşamaya- cak" dedi. Liderler, Bankacılık Yasası, uyum tasansı ve emlak vergisini görüşecek Hükiiınette IMF-AB zirvesiANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Hükümet ortaklannın bugün gerçekleştireceği zir- vede: gerek ortaklann kendi aralanndaki ilişkilen gerek- se IMF ve AB ile ılışkiler açı- sından son derece önem taşı- yan konular masaya yatınla- cak. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in bankacıhkla ilgili yasanın 3 maddesini ge- ri göndermesiyle 16.3 milyar dolarlık IMF kredisinin riske girdiği sa\ıınulurken yemden geri gönderilmesinin önünü kesmek ıçın bu maddelenn TBMM'den aynen geçirilme- sı bekleniyor. Zırvede. hükü- met ortağı ANAP'ın yanı sı- ra AB büyükelçilerinin de sert eleştirilerine hedef olan ana- yasaya uyum tasarısı konu- sunda uzlaşma aranacak. Hükümet ortağı parti lider- len, bugün Bakanlar Kurulu toplantısından sonra bir ara- ya gelecek. Bu toplantıda, Çankaya'dan dönen bankacı- lıkla ilgili düzenlemeler, uyum tasansı ve emlak vereisi ko- nulannda izlenecek politika netleştınlecek. Cumhurbaşkanı Sezer'in mali sektörle ilgili çeşitli dü- zenlemeler getiren yasanın 3 maddesini geri göndermesi hükümette rahatsızlık yarattı. 4 Şubat'ta yapılacak IMF tc- ra Direktörleri Kurulu toplan- tısı öncesınde Çankaya'nın karannın büyük sıkıntı yarat- tığını savunan hükümet ortak- lannın, söz konusu maddele- ri aynen geçirmesi bekleni- yor. Cumhurbaşkanı Sezer'in Ölıim onıcu eylemcisi Deniz Bakır'ın gözalnna ahnmasını engellemek isteyen grup, polis araçlanna taş atarken ara sokaklarda panzer ve akreplerie operasyon düzenleyen güvenlik güçleri, 2'si gazeteci 13 kişiyi gözalnna aldı. Ölüm orucu açıklaması yapmak isteyenleri polis engelledi Gav'deçatışma: 13gözultı ALPERTURGUT Gazi Mahallesi'nde polis ile ölüm orucu konusunda açıklama yapmak isteyen bir grup arasın- da çatışma çıktı. Ölüm orucu ey- lemcısı Deniz Bakır ın gözaltına ahnmasını engellemek isteyen grup. polis araçlanna taş atarken ara sokaklarda panzer ve akrep- lerie operasyon düzenleyen gü- venlik güçlen, 2'si gazeteci 13 kişiyı gözaltına aldı. Ölüm oru- cu eyleminin 242. gününde sağ- lık nedeniyle tahliye edilen eskı Alınteri Yazıişleri Müdürü Mer- danÖzcelik 135) ise arandığı ge- rekçesiyle cezaevi kapısındajan- darma tarafindan gözaltına alın- dı ve bürokratik engeller nedeniy- le serbest bırakılmadı. Cezaevinde ölüm orucu eyle- mıni sürdürürken sağhk prob- lemleri nedeniyle tahliye edilen Deniz Bakır, Gazi Mahallesı 1369 Sokak 15 numaralı evde "3 ka- pu 3 kilit" önensinın hayata ge- çınlmesı için tekrar ölüm orucu- na başladı. Eylemiyle ilgili ola- rak evinin önünde basın açıkla- ması yapmak isteyen Bakır, po- lis tarafindan gözaltına alınmak istenınce olay çıktı. Terörle Mü- cadele Şube Müdürlüğü'ne bağ- lı sivil polislenn müdahalesi sı- rasında gruptan polise taş atıl- ması üzerine çıkan çatışma böl- gesine takvıye panzer ve akrep- ler eetınldi. 3 maddesinın bir kez daha gö- rüşülmesi için 4739 sayıh ya- sayı TBMM'ye geri gönder- diğine dikkat çekilırken "TBMM yasanın tamamım da değiştirebUir, 3 maddeyk ilgili düzeltnıeler de yapabilir, aynen de geçirebilir" denildi. DSP Grup Başkanvekılı Ay- duı Tümen. "Cumhurbaşka- nı 3 maddeyi geri gönderdL Diğer maddelerin Resmi Ga- zete'de yayımlanarak yürürlü- ğe girmesi için bir \aa gön- dermedi. Bu nedenle diğer _ maddelerin yayımlanma- sı olanağı yok" dedi. Tü- men. "jasanın bu hafta için komisyonda görüşü- lüp değiştirilnıeden geçi- rilecegini sandığuır söy- ledı. TBMMAdaletKomis- yonu'ndan geçen hafta geçen anayasaya uyum tasansı da zirvenin diğer önemli gündem maddesi olacak. Başbakan Yardımcısı Mesut Ydmaz başta ol- mak üzere tüm ANAP'lı bakanlann da ımzaladığı tasanyı ANAP yönetici- lerinın "AB'ye uyum için \etersiz" bulması geçen hafta tartışmalara neden oldu. ANAP, Türk Ceza Yasasfnın 159. madde değişiklığinin yeni tam- mında devlet kuv^etleri sayılırken u bunlan tem- sil eden bir kısmı" ifade- sıyle yasak kapsamının genişletilmesi ve 312. maddenin yeni tanımın- da suç unsunınun "kamu düzenini bozma olasıhgı- na" bağlanmasına tepki gösteriyor. Bu konudaki eleştirilerini dile getiren ANAP Genel Başkanve- kili Erkan Mumcu ko- misyonda büyük tepki çe- kerken AB Komısyonu Türkiye Temsilcisi Ka- ren Fogg ve AB üyesi ül- kelerin büyükelçileri ta- rafindan da benzer eleş- tiriler dile getirildi. IRMIKI AYDIN ENGİN aengin(a doruk.net.tr Başlıktaki terımi. "Türk-AI- manlar"\ ben uydurmadım, sa- dece Türkçeye çevırdım. Al- manya'da yaşayan, Alman top- lumu ile iyi kötü bütünleşmiş, Fe- deral Almanya yurttaşlığına geç- miş. Türkiye ile bağları gitgide "duygusal" düzleme inmiş, ar- tjk ''Birgün Türkiye'ye dönece- ğim" demeyen, Almanya'da eğ- reti yaşamayan, yerleşmiş, ka- lıcılaşmış Türkler için kullanılı- yor. Toplantıydı, eski tanıdıklaria buluşmaktı derken günlerdir "Türk-Almanlar"\n arasındayım. Türkiye insanındaki değişme- leri ya da değişmemeleri ele alan. açıklamaya çabalayan bir sosyolog yada sosyal psikolog olaydım yatağı yorganı Alman- ya'ya serer, buradaki birinci, ikinci, üçüncü kuşaktan Türk- lerinarasınadalar, gözler. sorar, dinlerdim. Heyecan vericı ipuç- ları yakalardım. Almanya'da "göçün 40. yılı" yaşanıyor. • • • Bırinci kuşak: BÜ dev boyutlu göç dalgası- nın ılk kuşağı bu topraklara 6O'lı yıllarda ve 70'lerin başlarında geldiler. Almanya toprağına gel- dıklerinde birer yetişkindıler. FarKlı ve ıç mantığı ile Türkçe- Türk-Almanlar Arasında ye çok yabancı bir dilin konu- şulduğu. yaşam bıçimleri. bes- lenme gelenekleri. çalışma di- siplınlerı çok farklı bir toplum- da zorlu ve çoğu kez acılı de- neyimler yaşayarak kök saldı- lar. "Bıraz para biriktirip Türki- ye'ye dönmek"ten ibaret ya- şam hedeflerı gitgide silıkleşti. Kendi kendılerine itıraf etmek- ten bileçekindikleri "dönüşüm- ler" yaşadılar. Göçün kırkıncı yilına gefindiğinde artık çok yaş- landılar. Çoğu emekli. Çocuk- ları burada büyüdü, okudu, ev- lendi, çalıştı. Göçün ilkyılların- da doymak bilmez bir iştahla Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kı- yılarında satın aldıkları yazlık- lar, Ankara, Istanbul. Izmır, Bur- sa, Mersin. Antalya gibi kent- lerdeedindiklen "apartman da- ireleri" onlar için gitgide an- lamsızlaştı. Yıllar yılı ucuz ve kötü evlerde "kıracı" olarak ge- çirdikleri yaşamlarını yavaş ya- vaş, kendilerınin bile fark et- mediği kadar yavaş, ama sü- rekli değiştirdiler. Parası yeten- ler, taksitinı ödeyebilecek gü- cü olduğuna ınananlar Alman- ya'da ev sahibi olmanın yolu- nu aramaya başladılar ve bu olanağı bulanların sayısı gitgi- de artıyor. Sürekli içlerindetaşıdıklan bir- biriyle çelişık ıki duygu vardı: "Ya kalırsam burada" ve "ya dönersem oraya". Şimdilerde "ya kalırsam bu- rada" korkusu iyiden iyiyesilik- leşti. Tatillerde gidip yaşadıkla- n. çanak antenleri ile sürekli iz- ledikleri Türkiye'ye bakıp bakıp "ya dönersem oraya" korkusu iyiden iyiye büyüdü. Zorlamayla da olsa, gönül- süz gibi de olsa "Alman yurt- taşlığı"na geçiyorlar. Artık, 40 yıl önce ayak basıp kök saldıkları bu refah ülkesinde "kalıcılaş- tıktarı"ru kendilerinden sakla- maya da gerek duymuyorlar. "Doğduğun yer değil, doydu- ğun yerdir vatan" halk deyişini bugünlerde onlardan çok sık duyuyorsunuz. Onlar Türk-Almanlar... • • • İkinci kuşak: Anababaları Almanya'ya ge- lırken ya bebektıler ya ılkokula yeni başlamış küçük birer ço- cuk. Bu ülkede büyüdüler. Ev- lerinde "Türkiye"y\, sokakta, okulda "Almanya"y\ yaşadılar. Bunun kişilik bölünmesi, kimlik karmaşası gibi sonuçlan oldu. Henüz doğru dürüst konuşa- madıklan Türkçelerini zenginleş- tirme olanağını bile bulamadan Almanca konuşmaya sonra da Almanca düşünmeye başladı- lar. Türkiye onlar için "bir gün mutlaka dönülecek biranayurt" değil, anababalarının bir gün mutlaka dönüleceğini söyledik- leri bir tatil ülkesiydi "dönüş" eğilimlerine için için karşı çıktı- lar. Birer yetişkin olup, evlenip, çoluk çocuğa karışıp, çalışıp kendi yaşamlarını üretmeye baş- ladıkları, yani "babaevi"nden uçtuklan andan itibaren ''kesin dönüş" düşlerinden de kurtul- dular. Tatillerde önceleri hep Türkiye'ye giderken, gitgide ara sıra Türkiye'ye de gitmeye, ama Adria kıyılanna, Ispanya'ya, Kanarya Adaları'na da gitmeye başladılar. Onlar Türk-Almanlar. • • • Üçüncü kuşak: Burada doğdular. Anababa- lan sıkı bir iş temposu ile çalış- mak zorunda olduklanndan da- ha bebekken "emektemeyuva- lan''na gittiler. Akşam ölümüne yorulmuş eve dönen anababa- lanyla konuştukları süre birkaç saati. kullanılan sözcük sayısı (vokabüler) birkaç yüzü geçmi- yordu. Daha bebekken de Al- manca düşünmeye başladılar. Zordu. Ânne babalarıyla iyi kötü anlaşabiliyorlardı da ilk ku- şaktan dede ve nınelerle konu- şabilecekleri ortak birdilleri yok- tu. Türk televizyonlannı izlemi- yorlar, çünkü dilini anlamıyorlar. Türk gazetelerinı okumuyorlar, çünkü anlamıyorlar. Türkiye'ye deduraksamadan "die Türkei" diyorlar. Onlar Türk-Almanlar... • • • Bu yazı bır genelleme yaptı. Elbet buradaki gözlemleri. sap- tamalan çurütecek "ısîisnalar" bulunur. Ama onlar yine de bi- rer istisnadır. Türkiye medyası ve ondan beslenen Türkiye toplumu var- sın hâlâ "gurbetçiler" gibi an- lamsız, içeriksiz bır tanımı kul- lanadursun. Batı Avrupa'data- rihin tanık olduğu en büyuk göç- lerden bırinın kırkıncı yılındayız. Almanyadayepyeni bir "halk" doğdu: Türk-Almanlar!.. Ne Türk, ne Alman. Hem Türk. hem Alman... '312'lik'Tartışmaların Arasında... Siyasette geçen haftanın gündemine damgasını vuran uyum tasarısı görüşmelerınde sert tartışmalar yaşandı. TBMM Adalet Komisyonu'ndakı görüşmeler sırasında yalnızca kavga yoktu, gerilimi düşüren bazı renklı atışmalar da oldu. Muhalefet mılletvekilleri, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün yanıtlarını beğenmeyip sorularında ısrar edince. DSP'Iİ Komısyon Başkanı Emin Karaa uyardı: "Siz beğendiğiniz cevabı alana kadar toplantı devam mı edecek?" Ramazan Toprak (AKP): Başkan niye tahrik oluyorsunuz? Karaa: Sayenizde. Meselenin tahrik etmeye yönelık olduğunu kabul ediyorsunuz. Komisyonu rayından çıkarma tahrıklerınıze katılmamaya çalışıyorum, ama ben de insanım. Bır yere kadar sabrederim... Daha sonra SP'li Fethullah Erbaş. esprilerıyle gerilimi düşürdü: "Artık bu yasadan sonra, ses geçırmez stüdyolardaki gibi kapalı bir yere girip, aklımıza ne kadar aykın fikir geliyorsa bağıra bağıra söyleyeceğiz. Mahkemelere takdir yetkisi de yanlış. Ankara DGM'de beraat eden biri, Dıyarbakır DGM'de mahkûm oluyor. Dıyarbakır örneğıni geri alıyorum, çünkü bir gün yolum oralara Hikmet Sami Türk. düşebiür." Yasin Hatipoğlu (SP): Senin canın Ftipi istiyoranlaşılan. Eleştirilerıyle tepki çekip komisyondan kovulan ANAP Genel Başkanvekili Erkan Mumcu'nun kartopu örneği de üyelerin hoşuna gitmedi: "3 arkadaş bir arada ve dışarıda, kar yağıyor. Birincisi diyor ki, 'Dışan çıkıp kartopu oynayalım.' Ikincisi 'Belediye zabıta yönetmeliğıne göre bu suçtur' diyor. Üçüncüsü ısrar ediyor. Anlaşma sağlanamayıp ikinci kişi cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunursa hâkimin vereceği hüküm nedir? Ben sıze söyleyeyım, bu tasarıya göre 6 aydan 2 yıla kadar hapis!" Ramazan Toprak'ın konuşması sırasındaki bır yanlış algılama ise toplantıdakileri eğlendirdi: Toprak: Geçmışte ışıklan söndürme eylemi vardı. O zaman Istanbul Valiliği dedi ki; "Işıklan söndürün." 30'a yakın önergeyle uğraşan Karaa, tümcenin yalnızca sonunu duyabilmişti. Ve yandaki görevliye seslendi: "Söndür evladım!" Görevlı düğmeye bastı, ışıklar söndü. Toprak konuşmasını sürdürdü: "Yani dediler ki, söndürün, yakın." Karaa görevliye döndü: "Yak evladım." Toprak "Neler oluyor diye" başkana dönünce Karaa durumu fark etti: "öyle anladım da..." İzgi dağa çıkmak istiyor... TBMM Başkanı Ömer Izgi, doğaya, özellikle de ormanlara olan sevgisiyle tanınır. Başkanlık konutunun bahçesinde horoz ve tavuk besleyen Izgi'nin, sık sık ormana giderek kurtları beslediği bilinir. Izgi, geçen hafta sonu emlak vergisi rayiç bedelinin belirlenmesinde milletvekillerine ayncalık yapıldığı savlanna yanıt vermek için bir basın toplantısı düzenledi. Izgi'ye, "Eğer fazla bulursanız Emlak Vergisi'yle ilgili yasal yollara başvurmayı düşünüyor musunuz" diye soruldu. Izgi, gülerek eşi Aysel Izgi'ye topu attı: "Gölbaşı'nda bir evim, bir de Antalya 'da yazlığım var. Bir müvekkilim, Antalya 'da 15 dairesini kaybetmek üzereydi. Davayı kazanınca birisini bana verdi. Evlen'n ikisi de Aysel Hanım'ın üzerine, artık o ne yaparsa yapar." Izgi, dağda bir arsa almak istediğini, ancak uygun bir yer bulamadığını da anlattı: "Ben daği çok severim, Çamlıdere civannda dağda arsa aradım, bulamadım. Hazine'nin açık arttırmayla satışa çıkardığı bir arsanın ihalesine girmek istedim. Ama sonra ondan da vazgeçtim. Gazetelerin bunu nasıl yazacağından da çekindim açıkçası. Bana dağda mı yoksa Kızılay'daki gökdelenden bir yer mi istersin deseler, dağı tercih ederim." Levent Kırca TBMM'deL. Başbakan Bülent Ecevit'ın son donemde neden daha sağlıklı ve iyi göründüğü konusu günlerce medyayı meşgul etti. Bunun sırn. Bulent Ecevife göre "memlekette işlerin iyi gitmesi", eşi Rahşan Ecevit'e gore ise "balıkla beslenmesi "ydi. TBMM kulislerinde bu açıklamalar çok ınandırıcı bulunmazken ABD'den getırilmiş ilaçlar denendiğinden, doping reçetelerine dek çeşitli Levent Kırca söylentiler dilden dile dolaşıyordu. Başbakan Ecevit geçen hafta yıne "dinç görünümü" ve "seri adımlarıyla" genel kurula gırip yerine oturdu. Ecevit'ı şaşkınlıkla izleyen "muzip" bir ANAP milletvekili yorum yaptı: "Bence bu Ecevit değil." Arkadaşının, "Kim öyleyse" diye sormasına fırsat bırakmadan tahminini söyledi: "Bence bu Levent Kırca..." 'Made in Turkey' Başbakan Bülent Ecevit'in, ABD ziyaretinde yer alan Türk heyetinin önemli gündem maddelerinden biri, Türk tekstil ürünlerine destek sağlanmasıydı. Heyette yer alan ANAP Istanbul Milletvekili Emre Kocaoğlu, "kaliteli" ürünün, her zaman her ülkede alıcı bulacağı kanısında. Kocaoğlu, buna kanıt olarak ABD'de yaşadığı bir olayı anlattı: "Heyet olarak kaldığımız otelin bornozlan çok hoşumuza gitti. Bornozlar çok güzel, yumuşacık... Hemen durumu otel yetkililerine anlattık. Onlar da otelin hediyelik eşya bölümünde bunlann satıldığını, istersek, indirim de yapabileceklerini söylediler. Biz heyecanla, otelin hediyelik eşya bölümüne gittik. Indirimli fıyatı 120 dolar. Fiyat bize yüksek geldi. Sonra bir de üretim yerine baktık, ne görelim: Made in Turkey..." 'Güneş doğdu, ampul söndü' Bağımsız Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt'ün Toplumcu Demokrasi Partısı (TDP) -eğer son dakikada bir değişıklik olmazsa- bugün kuruluyor. "Eğer son dakikada değişiklik olmazsa" diyoruz, çünku hava koşullan partiyi çok yakından ilgilendiriyor. Geçen günlerde, kötü hava koşullan Yıldız'daki genel merkez binasının su tesisatını mahvetmiş. Su boruları buz tutarken çalışmalar da bu nedenle aksamış... TDP'nin amblemi güneş olacak. Sema Pişkinsüt, portakal rengi ışıklar saçan güneş amblemleri hakkında bilgi verirken yandaşlarının kullanmaya başladığı bir slogana da dikkat çekti: "Güneş doğdu, ampul söndü." Tiirey Köse, Emine Kaplan, Bülent Sanoglu, Sertaç Eş tbmmcum(fl ttnetjiet.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle