Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 OCAK 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
MaUye raporunda, bürokrat ve yönetim kurulu atamalan Ue kamudaki 'politik el' eleştirildi:
KİT'leri siyasiler bitirdiANKARA (AA)- Maliye Bakanlığı Tef-
tış Kurulu tarafindan hazırlanan "Türk
Maii İdaresi Sisteminin Yeniden Yapılan-
«ünlmasT konusundaki görüşleri içeren
raporda, bürokrat atamalan, kamu görev-
lilerinin politizasyonu ve yönetim kurulu
üyeliklerine yapıİan atamalar konusunda
genış tespitlere yer v erildi. Raporda ana hat-
lanyla şu görüşlere yer \ erildi:
- Yaşanan siyasi istıkrarsızlıklar ve bu
nedenle sık sık genel, ara ve yerel seçım-
lerin yapılması bütçe disiplinini ortadan kal-
dıran nedenlerin başında gelmektedir. Bu
nedenk. uygulamaya konan hiçbir yapı-
sal reform ya da bütçe amacına ulaşama-
maktadır. Dünya Bankası raporunda, siya-
si içerikli unsurlara çok az yer verildiği gı-
bı, sorunlara kalıcı çözüm bulunamama-
sının nedenlen arasında gösterilirken eko-
nomık ve malı yapının bozulmasında oy-
nadığı role hemen hiç değinilmemıştir.
- Siyasi iktidann kısa aralıklarla değiş-
mesinin yanı sıra demokratık sıstem 1960,
1971 ve 1980 yıllannda üç kez askeri mü-
dahaleye konu olmuştur. Türkiye'de
1950'den bu yana 13 genel milletvekıli se-
çimi yapılmıştır. Gelişmiş ülkelerde dev-
letin ekonomıdekı rolü. genel mılletveki-
li seçımlerinden sağlanacak marjinal fay-
danın marjinal maliyetinin üzerinde ola-
cak şekilde düzenlendiğinden, seçımlerin
ekonomıye yansımasının daima olumlu
olacağı beklenmektedir. Seçım öncesi dö-
nemlerde, kamu harcamalan ve para arzı
arttınlırken kamu gelirlen de doğal olarak
arttınlamamıştır.
- İç borçlanmaya en fazla başvuruldu-
ğu yıllar, ya seçim, ya seçimin faturasının
devTedildiği ya da büyük bir ekonomik
knzin yaşandığı yülar olmuştur.
- KlT'lenn yönetim kurullarına atana-
caklarda istenen vasıflar belli iken bu kri-
terlere aykın olarak politik atamalar yapıl-
maktadır. Seçim kazanamayanlar veya
aday olamayanlar arasından seçilen yöne-
tim kurulu üyeleri, atandıklan kuruluşla-
ra yarar yerine zarar getırmişlerdir. Her
gelen yeni yönetim alt kadrolarını baştan
sona değişrirmiş, bu da işin verimliliğini
düşürdüğü gibi kalitesiz, bilgisiz ve yeter-
siz personelin üst görevlere gelmesine ne-
den olmuş ve bütün bu sorunlann etkısıy-
le KlT'lenn çoğunluğu zarar eden işletme-
ler haline dönüşmüştür.
- Siyasi unsurlann ekonomi yönetimı-
ne olan olumsuz etkilerinin asgari düzeye
ındınlmesi için seçım sistemi ve siyasi
partilerin yapısırun değıştınlmesi zorun-
lu görülmektedir.
- Ideal anlamda bürokratik örgütte ka-
yırma, koruma, gelenek v e keyfı tutumla-
nn yeri yoktur. Bürokratik israf. bır anlam-
da bir örgütsel sağhk sorunudur. Bürok-
ratik israfile kamu kurumlan hizmet eden
değil hizmet edilen bir araç durumuna gel-
mektedir.
- Kamu kurum ve kuruluşlannda eleman
alımı çoğu zaman gereksinimlere dayan-
mamakta, kadrolar hizmetten çok kişıler
için istenmekte, sınavlarda çoğu zaman
objektıf ölçütlerden uzaklaşılmakta, yük-
selmelerde liyakat ve kanyer ılkelerine
uyulmamaktadır. Özellikle üst düzey yö-
netıcılerbüyük ölçüde polıtize edilmiş. lı-
yakat ılkesine uygun işlem yapma istisna
haline gelmiştır.
Enginyurt:
312. madde
MHP'ye hiç
gerekmez
• Cemal
Enginyurt,"O madde
bize lazım olacaksa
Allah MHP'nin
belasını versin" dedi.
ERDOĞANERİŞEN
ORDU-MHPOrduMil-
letvekili CemalEnginyurt,
312. maddenin kaldınlma-
sını ve Kürtçe eğitim iste-
yenleri eleştiri yağmuruna
tuttu. Enginyurt, "312.
madde bir gün MHP' ye la-
zım ohır" diyenler olduğu-
nu belirterek "O madde bi-
ze lazım olacaksa Allah
MHP'nin belasmı versin"
dedi.
MHP'li Cemal Engin-
yurt. Bayındırlık ve îskân
Bakanı AbdülkadirAkcan
ile birlikte önceki gün Or-
duda MHP il binasının açı-
hş törenine katıldı.
Enginyurt burada yaptı-
ğı konuşmada, adını ver-
meden AKP lideri Recep
Tayyip Erdoğan'ı eleştir-
di. Erdoğan'ın 312. madde
ile ilgılı açıklamalanna de-
ğinen Enginyurt şöyle ko-
nuştu:
"Sözdeyasaklananbirü-
derçıkmiş MHP bu 312
yann sana da lazım olur' di-
yor. Eğermiffiyetçi hareket-
ten birisi Türk devleti ve
bayrağı aleyhine tek laf ede-
cekse Allah o müliyetçi ha-
reketinbebsnıı versin.Ontın
için bu tezgâha geüneyece-
ğiz."
Kürtçe eğitim talepleri-
ne de büyük tepki göste-
ren Enginyurt, "Türldye
Büyük Millet Mechsi'nde
127MHP1 miBevekSoidıı-
ğu müddetçe hiç Idmse bu
ülkede Kürtçe eğitimi ser-
best bırakmayacak ve Tür-
kiye aleyhine konuşamaya-
cak" dedi.
Liderler, Bankacılık Yasası, uyum tasansı ve emlak vergisini görüşecek
Hükiiınette IMF-AB zirvesiANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Hükümet ortaklannın
bugün gerçekleştireceği zir-
vede: gerek ortaklann kendi
aralanndaki ilişkilen gerek-
se IMF ve AB ile ılışkiler açı-
sından son derece önem taşı-
yan konular masaya yatınla-
cak. Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer'in bankacıhkla
ilgili yasanın 3 maddesini ge-
ri göndermesiyle 16.3 milyar
dolarlık IMF kredisinin riske
girdiği sa\ıınulurken yemden
geri gönderilmesinin önünü
kesmek ıçın bu maddelenn
TBMM'den aynen geçirilme-
sı bekleniyor. Zırvede. hükü-
met ortağı ANAP'ın yanı sı-
ra AB büyükelçilerinin de sert
eleştirilerine hedef olan ana-
yasaya uyum tasarısı konu-
sunda uzlaşma aranacak.
Hükümet ortağı parti lider-
len, bugün Bakanlar Kurulu
toplantısından sonra bir ara-
ya gelecek. Bu toplantıda,
Çankaya'dan dönen bankacı-
lıkla ilgili düzenlemeler, uyum
tasansı ve emlak vereisi ko-
nulannda izlenecek politika
netleştınlecek.
Cumhurbaşkanı Sezer'in
mali sektörle ilgili çeşitli dü-
zenlemeler getiren yasanın 3
maddesini geri göndermesi
hükümette rahatsızlık yarattı.
4 Şubat'ta yapılacak IMF tc-
ra Direktörleri Kurulu toplan-
tısı öncesınde Çankaya'nın
karannın büyük sıkıntı yarat-
tığını savunan hükümet ortak-
lannın, söz konusu maddele-
ri aynen geçirmesi bekleni-
yor. Cumhurbaşkanı Sezer'in
Ölıim onıcu eylemcisi Deniz Bakır'ın gözalnna ahnmasını engellemek isteyen grup, polis araçlanna taş atarken
ara sokaklarda panzer ve akreplerie operasyon düzenleyen güvenlik güçleri, 2'si gazeteci 13 kişiyi gözalnna aldı.
Ölüm orucu açıklaması yapmak isteyenleri polis engelledi
Gav'deçatışma: 13gözultı
ALPERTURGUT
Gazi Mahallesi'nde polis ile
ölüm orucu konusunda açıklama
yapmak isteyen bir grup arasın-
da çatışma çıktı. Ölüm orucu ey-
lemcısı Deniz Bakır ın gözaltına
ahnmasını engellemek isteyen
grup. polis araçlanna taş atarken
ara sokaklarda panzer ve akrep-
lerie operasyon düzenleyen gü-
venlik güçlen, 2'si gazeteci 13
kişiyı gözaltına aldı. Ölüm oru-
cu eyleminin 242. gününde sağ-
lık nedeniyle tahliye edilen eskı
Alınteri Yazıişleri Müdürü Mer-
danÖzcelik 135) ise arandığı ge-
rekçesiyle cezaevi kapısındajan-
darma tarafindan gözaltına alın-
dı ve bürokratik engeller nedeniy-
le serbest bırakılmadı.
Cezaevinde ölüm orucu eyle-
mıni sürdürürken sağhk prob-
lemleri nedeniyle tahliye edilen
Deniz Bakır, Gazi Mahallesı 1369
Sokak 15 numaralı evde "3 ka-
pu 3 kilit" önensinın hayata ge-
çınlmesı için tekrar ölüm orucu-
na başladı. Eylemiyle ilgili ola-
rak evinin önünde basın açıkla-
ması yapmak isteyen Bakır, po-
lis tarafindan gözaltına alınmak
istenınce olay çıktı. Terörle Mü-
cadele Şube Müdürlüğü'ne bağ-
lı sivil polislenn müdahalesi sı-
rasında gruptan polise taş atıl-
ması üzerine çıkan çatışma böl-
gesine takvıye panzer ve akrep-
ler eetınldi.
3 maddesinın bir kez daha gö-
rüşülmesi için 4739 sayıh ya-
sayı TBMM'ye geri gönder-
diğine dikkat çekilırken
"TBMM yasanın tamamım
da değiştirebUir, 3 maddeyk
ilgili düzeltnıeler de yapabilir,
aynen de geçirebilir" denildi.
DSP Grup Başkanvekılı Ay-
duı Tümen. "Cumhurbaşka-
nı 3 maddeyi geri gönderdL
Diğer maddelerin Resmi Ga-
zete'de yayımlanarak yürürlü-
ğe girmesi için bir \aa gön-
dermedi. Bu nedenle diğer
_ maddelerin yayımlanma-
sı olanağı yok" dedi. Tü-
men. "jasanın bu hafta
için komisyonda görüşü-
lüp değiştirilnıeden geçi-
rilecegini sandığuır söy-
ledı.
TBMMAdaletKomis-
yonu'ndan geçen hafta
geçen anayasaya uyum
tasansı da zirvenin diğer
önemli gündem maddesi
olacak.
Başbakan Yardımcısı
Mesut Ydmaz başta ol-
mak üzere tüm ANAP'lı
bakanlann da ımzaladığı
tasanyı ANAP yönetici-
lerinın "AB'ye uyum için
\etersiz" bulması geçen
hafta tartışmalara neden
oldu. ANAP, Türk Ceza
Yasasfnın 159. madde
değişiklığinin yeni tam-
mında devlet kuv^etleri
sayılırken
u
bunlan tem-
sil eden bir kısmı" ifade-
sıyle yasak kapsamının
genişletilmesi ve 312.
maddenin yeni tanımın-
da suç unsunınun "kamu
düzenini bozma olasıhgı-
na" bağlanmasına tepki
gösteriyor. Bu konudaki
eleştirilerini dile getiren
ANAP Genel Başkanve-
kili Erkan Mumcu ko-
misyonda büyük tepki çe-
kerken AB Komısyonu
Türkiye Temsilcisi Ka-
ren Fogg ve AB üyesi ül-
kelerin büyükelçileri ta-
rafindan da benzer eleş-
tiriler dile getirildi.
IRMIKI AYDIN ENGİN aengin(a doruk.net.tr
Başlıktaki terımi. "Türk-AI-
manlar"\ ben uydurmadım, sa-
dece Türkçeye çevırdım. Al-
manya'da yaşayan, Alman top-
lumu ile iyi kötü bütünleşmiş, Fe-
deral Almanya yurttaşlığına geç-
miş. Türkiye ile bağları gitgide
"duygusal" düzleme inmiş, ar-
tjk ''Birgün Türkiye'ye dönece-
ğim" demeyen, Almanya'da eğ-
reti yaşamayan, yerleşmiş, ka-
lıcılaşmış Türkler için kullanılı-
yor.
Toplantıydı, eski tanıdıklaria
buluşmaktı derken günlerdir
"Türk-Almanlar"\n arasındayım.
Türkiye insanındaki değişme-
leri ya da değişmemeleri ele
alan. açıklamaya çabalayan bir
sosyolog yada sosyal psikolog
olaydım yatağı yorganı Alman-
ya'ya serer, buradaki birinci,
ikinci, üçüncü kuşaktan Türk-
lerinarasınadalar, gözler. sorar,
dinlerdim. Heyecan vericı ipuç-
ları yakalardım.
Almanya'da "göçün 40. yılı"
yaşanıyor.
• • •
Bırinci kuşak:
BÜ dev boyutlu göç dalgası-
nın ılk kuşağı bu topraklara 6O'lı
yıllarda ve 70'lerin başlarında
geldiler. Almanya toprağına gel-
dıklerinde birer yetişkindıler.
FarKlı ve ıç mantığı ile Türkçe-
Türk-Almanlar Arasında
ye çok yabancı bir dilin konu-
şulduğu. yaşam bıçimleri. bes-
lenme gelenekleri. çalışma di-
siplınlerı çok farklı bir toplum-
da zorlu ve çoğu kez acılı de-
neyimler yaşayarak kök saldı-
lar. "Bıraz para biriktirip Türki-
ye'ye dönmek"ten ibaret ya-
şam hedeflerı gitgide silıkleşti.
Kendi kendılerine itıraf etmek-
ten bileçekindikleri "dönüşüm-
ler" yaşadılar. Göçün kırkıncı
yilına gefindiğinde artık çok yaş-
landılar. Çoğu emekli. Çocuk-
ları burada büyüdü, okudu, ev-
lendi, çalıştı. Göçün ilkyılların-
da doymak bilmez bir iştahla
Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kı-
yılarında satın aldıkları yazlık-
lar, Ankara, Istanbul. Izmır, Bur-
sa, Mersin. Antalya gibi kent-
lerdeedindiklen "apartman da-
ireleri" onlar için gitgide an-
lamsızlaştı. Yıllar yılı ucuz ve
kötü evlerde "kıracı" olarak ge-
çirdikleri yaşamlarını yavaş ya-
vaş, kendilerınin bile fark et-
mediği kadar yavaş, ama sü-
rekli değiştirdiler. Parası yeten-
ler, taksitinı ödeyebilecek gü-
cü olduğuna ınananlar Alman-
ya'da ev sahibi olmanın yolu-
nu aramaya başladılar ve bu
olanağı bulanların sayısı gitgi-
de artıyor.
Sürekli içlerindetaşıdıklan bir-
biriyle çelişık ıki duygu vardı:
"Ya kalırsam burada" ve "ya
dönersem oraya".
Şimdilerde "ya kalırsam bu-
rada" korkusu iyiden iyiyesilik-
leşti. Tatillerde gidip yaşadıkla-
n. çanak antenleri ile sürekli iz-
ledikleri Türkiye'ye bakıp bakıp
"ya dönersem oraya" korkusu
iyiden iyiye büyüdü.
Zorlamayla da olsa, gönül-
süz gibi de olsa "Alman yurt-
taşlığı"na geçiyorlar. Artık, 40 yıl
önce ayak basıp kök saldıkları
bu refah ülkesinde "kalıcılaş-
tıktarı"ru kendilerinden sakla-
maya da gerek duymuyorlar.
"Doğduğun yer değil, doydu-
ğun yerdir vatan" halk deyişini
bugünlerde onlardan çok sık
duyuyorsunuz.
Onlar Türk-Almanlar...
• • •
İkinci kuşak:
Anababaları Almanya'ya ge-
lırken ya bebektıler ya ılkokula
yeni başlamış küçük birer ço-
cuk. Bu ülkede büyüdüler. Ev-
lerinde "Türkiye"y\, sokakta,
okulda "Almanya"y\ yaşadılar.
Bunun kişilik bölünmesi, kimlik
karmaşası gibi sonuçlan oldu.
Henüz doğru dürüst konuşa-
madıklan Türkçelerini zenginleş-
tirme olanağını bile bulamadan
Almanca konuşmaya sonra da
Almanca düşünmeye başladı-
lar.
Türkiye onlar için "bir gün
mutlaka dönülecek biranayurt"
değil, anababalarının bir gün
mutlaka dönüleceğini söyledik-
leri bir tatil ülkesiydi "dönüş"
eğilimlerine için için karşı çıktı-
lar. Birer yetişkin olup, evlenip,
çoluk çocuğa karışıp, çalışıp
kendi yaşamlarını üretmeye baş-
ladıkları, yani "babaevi"nden
uçtuklan andan itibaren ''kesin
dönüş" düşlerinden de kurtul-
dular. Tatillerde önceleri hep
Türkiye'ye giderken, gitgide ara
sıra Türkiye'ye de gitmeye,
ama Adria kıyılanna, Ispanya'ya,
Kanarya Adaları'na da gitmeye
başladılar.
Onlar Türk-Almanlar.
• • •
Üçüncü kuşak:
Burada doğdular. Anababa-
lan sıkı bir iş temposu ile çalış-
mak zorunda olduklanndan da-
ha bebekken "emektemeyuva-
lan''na gittiler. Akşam ölümüne
yorulmuş eve dönen anababa-
lanyla konuştukları süre birkaç
saati. kullanılan sözcük sayısı
(vokabüler) birkaç yüzü geçmi-
yordu. Daha bebekken de Al-
manca düşünmeye başladılar.
Zordu. Ânne babalarıyla iyi
kötü anlaşabiliyorlardı da ilk ku-
şaktan dede ve nınelerle konu-
şabilecekleri ortak birdilleri yok-
tu.
Türk televizyonlannı izlemi-
yorlar, çünkü dilini anlamıyorlar.
Türk gazetelerinı okumuyorlar,
çünkü anlamıyorlar. Türkiye'ye
deduraksamadan "die Türkei"
diyorlar.
Onlar Türk-Almanlar...
• • •
Bu yazı bır genelleme yaptı.
Elbet buradaki gözlemleri. sap-
tamalan çurütecek "ısîisnalar"
bulunur. Ama onlar yine de bi-
rer istisnadır.
Türkiye medyası ve ondan
beslenen Türkiye toplumu var-
sın hâlâ "gurbetçiler" gibi an-
lamsız, içeriksiz bır tanımı kul-
lanadursun. Batı Avrupa'data-
rihin tanık olduğu en büyuk göç-
lerden bırinın kırkıncı yılındayız.
Almanyadayepyeni bir "halk"
doğdu: Türk-Almanlar!..
Ne Türk, ne Alman.
Hem Türk. hem Alman...
'312'lik'Tartışmaların
Arasında...
Siyasette geçen
haftanın gündemine
damgasını vuran
uyum tasarısı
görüşmelerınde sert
tartışmalar yaşandı.
TBMM Adalet
Komisyonu'ndakı
görüşmeler sırasında
yalnızca kavga yoktu,
gerilimi düşüren bazı
renklı atışmalar da
oldu. Muhalefet
mılletvekilleri, Adalet
Bakanı Hikmet Sami
Türk'ün yanıtlarını
beğenmeyip
sorularında ısrar edince. DSP'Iİ
Komısyon Başkanı Emin Karaa
uyardı:
"Siz beğendiğiniz cevabı alana
kadar toplantı devam mı
edecek?"
Ramazan Toprak (AKP): Başkan
niye tahrik oluyorsunuz?
Karaa: Sayenizde. Meselenin
tahrik etmeye yönelık olduğunu
kabul ediyorsunuz. Komisyonu
rayından çıkarma tahrıklerınıze
katılmamaya çalışıyorum, ama
ben de insanım. Bır yere kadar
sabrederim...
Daha sonra SP'li Fethullah
Erbaş. esprilerıyle gerilimi
düşürdü:
"Artık bu yasadan sonra, ses
geçırmez stüdyolardaki gibi kapalı
bir yere girip, aklımıza ne kadar
aykın fikir geliyorsa bağıra bağıra
söyleyeceğiz. Mahkemelere takdir
yetkisi de yanlış. Ankara DGM'de
beraat eden biri, Dıyarbakır
DGM'de mahkûm oluyor.
Dıyarbakır örneğıni geri alıyorum,
çünkü bir gün yolum oralara
Hikmet Sami Türk.
düşebiür."
Yasin Hatipoğlu
(SP): Senin canın
Ftipi istiyoranlaşılan.
Eleştirilerıyle tepki
çekip komisyondan
kovulan ANAP Genel
Başkanvekili Erkan
Mumcu'nun kartopu
örneği de üyelerin
hoşuna gitmedi:
"3 arkadaş bir arada
ve dışarıda, kar
yağıyor. Birincisi
diyor ki, 'Dışan çıkıp
kartopu oynayalım.'
Ikincisi 'Belediye
zabıta yönetmeliğıne göre bu
suçtur' diyor. Üçüncüsü ısrar
ediyor. Anlaşma sağlanamayıp
ikinci kişi cumhuriyet savcılığına
suç duyurusunda bulunursa
hâkimin vereceği hüküm nedir?
Ben sıze söyleyeyım, bu tasarıya
göre 6 aydan 2 yıla kadar hapis!"
Ramazan Toprak'ın konuşması
sırasındaki bır yanlış algılama ise
toplantıdakileri eğlendirdi:
Toprak: Geçmışte ışıklan
söndürme eylemi vardı. O zaman
Istanbul Valiliği dedi ki; "Işıklan
söndürün."
30'a yakın önergeyle uğraşan
Karaa, tümcenin yalnızca sonunu
duyabilmişti. Ve yandaki görevliye
seslendi: "Söndür evladım!"
Görevlı düğmeye bastı, ışıklar
söndü. Toprak konuşmasını
sürdürdü:
"Yani dediler ki, söndürün, yakın."
Karaa görevliye döndü: "Yak
evladım."
Toprak "Neler oluyor diye"
başkana dönünce Karaa durumu
fark etti: "öyle anladım da..."
İzgi dağa çıkmak istiyor...
TBMM Başkanı Ömer Izgi,
doğaya, özellikle de ormanlara
olan sevgisiyle tanınır. Başkanlık
konutunun bahçesinde horoz ve
tavuk besleyen Izgi'nin, sık sık
ormana giderek kurtları
beslediği bilinir. Izgi, geçen
hafta sonu emlak vergisi rayiç
bedelinin belirlenmesinde
milletvekillerine ayncalık
yapıldığı savlanna yanıt vermek
için bir basın toplantısı
düzenledi. Izgi'ye, "Eğer fazla
bulursanız Emlak Vergisi'yle
ilgili yasal yollara başvurmayı
düşünüyor musunuz" diye
soruldu. Izgi, gülerek eşi Aysel
Izgi'ye topu attı: "Gölbaşı'nda
bir evim, bir de Antalya 'da
yazlığım var. Bir müvekkilim,
Antalya 'da 15 dairesini
kaybetmek üzereydi. Davayı
kazanınca birisini bana verdi.
Evlen'n ikisi de Aysel Hanım'ın
üzerine, artık o ne yaparsa
yapar." Izgi, dağda bir arsa
almak istediğini, ancak uygun
bir yer bulamadığını da anlattı:
"Ben daği çok severim,
Çamlıdere civannda dağda arsa
aradım, bulamadım. Hazine'nin
açık arttırmayla satışa çıkardığı
bir arsanın ihalesine girmek
istedim. Ama sonra ondan da
vazgeçtim. Gazetelerin bunu
nasıl yazacağından da çekindim
açıkçası. Bana dağda mı yoksa
Kızılay'daki gökdelenden bir yer
mi istersin deseler, dağı tercih
ederim."
Levent Kırca TBMM'deL.
Başbakan Bülent
Ecevit'ın son
donemde neden
daha sağlıklı ve iyi
göründüğü konusu
günlerce medyayı
meşgul etti. Bunun
sırn. Bulent Ecevife
göre "memlekette
işlerin iyi gitmesi",
eşi Rahşan Ecevit'e
gore ise "balıkla
beslenmesi "ydi.
TBMM kulislerinde
bu açıklamalar çok
ınandırıcı
bulunmazken
ABD'den getırilmiş ilaçlar
denendiğinden, doping
reçetelerine dek çeşitli
Levent Kırca
söylentiler dilden dile
dolaşıyordu.
Başbakan
Ecevit geçen hafta
yıne "dinç
görünümü" ve "seri
adımlarıyla" genel
kurula gırip yerine
oturdu. Ecevit'ı
şaşkınlıkla izleyen
"muzip" bir ANAP
milletvekili yorum
yaptı:
"Bence bu Ecevit
değil."
Arkadaşının, "Kim
öyleyse" diye
sormasına fırsat bırakmadan
tahminini söyledi:
"Bence bu Levent Kırca..."
'Made in Turkey'
Başbakan Bülent Ecevit'in,
ABD ziyaretinde yer alan Türk
heyetinin önemli gündem
maddelerinden biri, Türk tekstil
ürünlerine destek
sağlanmasıydı. Heyette yer alan
ANAP Istanbul Milletvekili Emre
Kocaoğlu, "kaliteli" ürünün, her
zaman her ülkede alıcı bulacağı
kanısında. Kocaoğlu, buna kanıt
olarak ABD'de yaşadığı bir olayı
anlattı: "Heyet olarak kaldığımız
otelin bornozlan çok hoşumuza
gitti. Bornozlar çok güzel,
yumuşacık... Hemen durumu
otel yetkililerine anlattık. Onlar
da otelin hediyelik eşya
bölümünde bunlann satıldığını,
istersek, indirim de
yapabileceklerini söylediler. Biz
heyecanla, otelin hediyelik eşya
bölümüne gittik. Indirimli fıyatı
120 dolar. Fiyat bize yüksek
geldi. Sonra bir de üretim
yerine baktık, ne görelim: Made
in Turkey..."
'Güneş doğdu, ampul söndü'
Bağımsız Aydın Milletvekili Sema
Pişkinsüt'ün Toplumcu Demokrasi
Partısı (TDP) -eğer son dakikada
bir değişıklik olmazsa- bugün
kuruluyor. "Eğer son dakikada
değişiklik olmazsa" diyoruz, çünku
hava koşullan partiyi çok yakından
ilgilendiriyor. Geçen günlerde, kötü
hava koşullan Yıldız'daki genel
merkez binasının su tesisatını
mahvetmiş. Su boruları buz
tutarken çalışmalar da bu nedenle
aksamış...
TDP'nin amblemi güneş olacak.
Sema Pişkinsüt, portakal rengi
ışıklar saçan güneş amblemleri
hakkında bilgi verirken
yandaşlarının kullanmaya başladığı
bir slogana da dikkat çekti:
"Güneş doğdu, ampul söndü."
Tiirey Köse, Emine Kaplan, Bülent Sanoglu, Sertaç Eş
tbmmcum(fl ttnetjiet.tr