Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 OCAK 2002 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Bozlak
Diyarbakır'da
• DİYARBAK1R
(Cumhuriyet Börosu) -
HADEP Genel Başkanı
Murat Bozlak, bir dizi
açıhş ve temel atma
töreni için Büyükşehir
Belediyesfnin konuğu
olarakdün
Diyarbakır'daydı.
Bozlak. partı binasında
düzenledıği basın
toplantısında, Anayasa
Mahkemesi'nde ele
alınacak olan kapatma
davasuıa ilişkin olarak
"Öyle umuyorum ki
Anayasa Mahkemesi
Türkiye'yi bu demokrasi
ayıbından kurtaracak"
dedı.
Konferansa
bomba ihbarı
• MALATYA
(Cumhuriyet) -
Gazetemız yazan Uğur
Mumcu'nun
katledilişinin 9. yıh
nedeniyle, CHP Malatya
11 Gençlik
Komisyonu'nca Renkli
Düğün Salonu'nda
düzenlenen "Uğur
Mumcu ve Cumhuriyet"
konulu konferans öncesi
kimliği belirlenemeyen
bir kişi yerel bir
televizyon kanalını
arayarak bomba
ihbannda bulundu.
Içeride bulunan
kahlımcılann dışan
çıkanlarak salonun
kontrol edilmesinin
ardından ihbann asılsız
olduğu belirlendi. CHP
PM üyesi Berhan
Şimşek, konferansta
Mumcu'nun şeriatçılara,
etnik bölücülere ve 2.
Cumhuriyetçilere karşı
olduğunu ifade etti.
KH toplanösı
Bulgaristan'da
• ANKARA (ANKA)-
Başbakan Yardımcısı ve
ANAP Genel Başkanı
Mesut Yılmaz, 22-23
Ocak günlerinde
yapılacak Türkiye-
Bulgaristan Karma
Ekonomik Komisyonu
toplantısuıa katılmak
üzere salı günü
Bulgaristan'a gidecek.
Türkiye-Bulgaristan
KEK toplantısında iki
ülke arasuıdaki
ekonomik ve ticari
ilişkilerde kaydedilen
gelişmeler ele alınacak
ve bu ilişkilerin daha da
ileri götürülmesine
yönelik önlemler
üzerinde durulacak.
244 kişi
yakalandı
• tstanbul Haber Servisi
- Istanbul'da bu yılm ilk
15 günûnde yapılan
uygulamalarda,
haklannda gıyabi
tutuklama karan bulunan
105kışiile97hükümlü
yakalandı.
Uygulamalarda, 7 ayn
gasp olayınm faili
olduklan belirlenen 18
kişi de gözalhna alındı.
Otomobil hırsızlıklanna
karşı yürütülen
çalışmalarda ise 18 adet
çalıntı araç, 3 adet terk
otomobil ve 1 adet çalıntı
ticari plaka ele geçirildi.
Atganistan için
konferans
• TOKYO(AA)-
Afganistan'ın yeniden
yapılandınlmasının ele
alınacağı uluslararası
toplantı, Japonya'nın
başkenti Tokyo'da yann
başlıyor. Toplantıda
Türkiye'yi Devlet Bakanı
Edip Safder Gaydalı
temsil edecek.
ANAP lideri Yılmaz, Türkiye'nin temel bir zihniyet değişimine ihtiyacı olduğunu savundu
AB 'yeüyeliktekseçenekANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - "Avrupa ortak değerle-
ri ve Avnıpa anayasasının te-
mel şartlan" TBMM'de dü-
zenlenen kolokyumda tarnşü-
dı. Başbakan Yardımcısı Me-
sut Yılmaz. Türkiye'nin AB'ye
üyelikten başka hiçbir ciddi
seçeneği bulunmadığını belirt-
ti. AB Genel Sekreteri Volkan
Viıral da AB iie üyelik görüş-
melerinin başlamasında önko-
şulun "işleyen bir serbestpiya-
saekonomisr ve üyelik için ko-
şulun da en fazla yüzde 3.7
enflasyon, yüzde 6.8 faiz ora-
nı olduğunu vurguladı.
Kolokyumda konuşan Mesut
Yılmaz, 2002 yılının birçok
alanda "kritikeşik" olduğunu
söyledi. AB üyeliğine aday
• AB Genel Sekreteri Volkan Vural, AB ile üyelik görüşmelerinin başlamasında
önkoşulun "işleyen bir serbest piyasa ekonomisi" ve üyelik için koşulun da en
fazla yüzde 3.7 enflasyon ve yüzde 6.8 faiz oranı olduğunu vurguladı.
olup da henüz üyelik takvimi
belirlenmeyen tek ülkenin Tür-
kiye olduğunu belirten Yıl-
maz, "Müzakerelere başlan-
masınm temel koşulu Kopen-
hag Kriterieri'nin yerine geti-
rümesidir" dedi. AB'nin her
alanda daha güçlü bir entegras-
yon gerçekleştirdiğine dikkat
çeken Mesut Yılmaz, "Türld-
ye yanı başında yükselen bu
mimariyi görmezlikten gele-
mez. Türkrye'nin temel birzih-
niyet değişimine ihtiyacı var-
dır" diye konuştu.
Başbakan yardımcısı, 2001
yılındaki zorluklara dikkat çe-
kerken "Ancak her şerrin bir
haynvardır.BuağırşarÜarbi-
n, uzun yıDar ihmal ettiğimiz,
popûüzmin dayanılmaz hafîf-
Bği içinde görmezden geldiği-
miz yapısal sorunlann çözü-
mûne zoriadı" görüşünü dile
getirdi.
Türkiye'de derin toplumsal
ve kurumsal kökleri olan alış-
kanlıklan bir anda değiştir-
menin olanaklı görünmediği-
ni kaydeden Yılmaz, "Bulun-
duğumuz coğrafyadan, tarih-
ten gelen misyonlardan kay-
naklanan sorunlann hiçbiri,
demokratik açıhmlan gerçek-
leştirmek, insan haklanm, öz-
güriûkleri çağdaş standartiar-
da tesis etmemekiçin mazaret
olamaz" dedi.
AB Genel Sekreteri Volkan
Vural da ekonomik açıdan AB
ortak değerlerini anlatn. AB'nin
"serbest piyasa şartiannm ol-
mazsa olmazkoşuDan" olarak
devleti yeniden tanımladığını
belirten Vural şunlan söyledi:
"Devletin Oretki değfl, dü-
zenleyici oMuğu gerçeği kabul
edflmiştir. tkincisi de\ietin ye-
ni görevleriyle ügüidir. Devlet,
mümkün oktuğunca ekonomik
ve sosyal partnerlerle ve sivil
toplum örgütkriyk- uzlaşarak
kuraDar koyan ve son aşama-
da yapünm uygulayan bir ko-
numa getirümiştir. tşleyen bir
piyasa ekonomisine sahip ol-
mak. müzakerelere başlamak
için önenıli etkendir."
Enflasyonda AB ortalaması-
nın yüzde 2.2, faiz oranının
yüzde 4.8 olduğuna dikkat çe-
ken Volkan Vural, üyelik için
enflasyonun en fazla l .5 puan,
faiz oranının da 2 puan yüksek
olabileceğine, bütçe açığının
GSMH'nin yüzde 3 'ünü, kamu
borçlannın da GSYÎH'nin yüz-
de 60'un geçmemesi gerekti-
ğine dikkat çekti.
DP GENEL BAŞKANI URAS:
Türk solu yeni
yaklaşımlar
geliştirmeli
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Özgürlük
ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkanı
Ufuk Uras, dünyada ve Türkiye'de çok
büyük değişimlerin yaşandığını
vurgulayarak, bu değişimi kavrayacak
yenılıkçı bir sola ihtiyaç olduğunu söyledi.
ÖDP'nın "soklaki tüm renklerr
kapsayacak bir ittifakın oluşumu için
harekete geçtiğini kaydeden Uras, "Ya hep
birtikte jıikseleceğiz. Ya da aramızda
işbirtiği yapamazsak hep birtikte düşeceğiz"
diye konuştu. Uras dün düzenlediği basın
toplantısında, ÖDP'nin 7. kuruluş
yıldönümünü kutladıklannı belirterek
"Dünyada ve Türkiye'de çok büyük
değişime ihtiyaç var. Biz de 7. yıhmıza
başlarken yeni bir döneme adim aüyoruz"
dedi. IMF ve Dünya Bankası'na tamamen
teslim olan hükümetin halka ağır bedeller
ödettiğine dikkat çeken Uras, "İssiztik ve
yoksuDuk arüyor. Ama en önemhsi
umutsuzluk arüyor" diye konuştu. Uras,
solun bunlara karşı mücadele gücünü
arttırabilmesi için kendi arasında işbirliğine
giderek ittifak kurması gerektiğini söyledi.
Uras, solda, emekten, sosyal adaletten yana
olan tüm yaklaşımlarla işbirliğinden yana
olduklarmı açıkladı.
Cemaat solculuğu
Muhafazakâr yaklaşımlarm sola yarar
yerine zarar getireceğini de vurgulayan
Uras, "Son kullanım tarihi dolmuş
düşünceler, son kullanım tarihi dolmuş
ilaçlar gibidir. Yaran değil zaran olur" dedi.
ÖDP'den aynlmalan da eski ile yeninin
aynşması olarak değerlendiren Uras,
ÖDP'nin cemaat solculuğu ile değil, dünya
solu dahil toplumsal muhalefetin değişik
renkleriyle işbirliği yapan bir sol çizgide
ilerleyeceğini söyledi. Uras, sendücalar,
partiler ve yurttaş inisiyatifleriyle
görüşmeler başlattıklanm belirterek
"Solsuz bir Türkiye, sorunlu bir Türkiye
demektir. Zaman kaybedemeyiz" diye
konuştu. Uras. gazetecilerin Kürtçenin
okullarda okutulması için dilekçe
verenlerin tutuklanmasını nasıl
karşıladığına ilişkin bir sorusu üzerine
"Herkesin kendi anadilini kulianma ve
geüştirme hakkı vardır.
Bitişim çağmdayız. Internette 728 dil var.
Çağm getişmeleri karşısında biraz esnek
davranmahyız. Şimdi interneti mi
yasaklayacağız?" yanıtıru verdi.
Meclis
9
ten 'haklarmı' istediler
ÖDP'Ber dün "lnsanca düzen için haldanmı
istiyorum" kampanyaa kapsanunda topladıklan
imzalan Sirkeci Postanesinden TBMM
Başkanhgı'na postaladılar. ÖDP tstanbul Ü
Başfcanı Vahit Genç, postane önünde yapdğı basın
açddamasmda işsizfik ve yoksulluğun çığ gîbi
büyüdüğÜBÜ belirterek "Ekonomimiz EVfF'ye,
demokrasi sonuüarmuz AB'ye, siyasetimiz
ABD'ye ha»üe edilnüş durumda. Kişi başına 2000
dobum ahma düşen urasal getir, eksik güdûk ve
anddemokratik bir siyasi sistem, askeri darbelerle
kireçlenmiş bir deviet yaptsL Ülkemiz bunu hak
etmiyor" dedi Açddamanm ardından "İnsanca
düzen ve onurhı bir yaşam için, işimiz. aşmuz ve
tüm haklarmuz için, özgür w demokratik bir
toplum için Türkiye'yi yeniden kurahm" yaah
imyjilflnmij metinler TBMM Başkanhgı'na
postalandL (Fotoğraf: KAAN SAĞANAK)
Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesi Çek Yasası'nın iptalini istedi
40 bin dosya beklemedeİLHANTAŞa
ANKARA - Ankara 10. Asliye
Ceza Mahkemesi, Çek Yasası'nın ha-
pis cezasını düzenleyen maddesi-
nin iptali istemiyle Anayasa Mah-
kemesi'ne başvurdu. Anayasa deği-
şiklikleriyle "ekonomik suça eko-
nomik ceza" yaklaşurunın getiril-
diği ancak Çek Yasası'nın hapis ce-
zası içeren maddelerinde değişiklik
yapılmaması üzerine başlatılan gi-
rişim, yargıda bekleyen 40 bin dos-
yanın kaderini de belirleyecek.
Anayasa değişiklığı paketinde 38.
maddenin son nkrasına eklenen hü-
kümle çek ve icra borçlan nedeniy-
le kişüer, cezaevine konulamıyor.
Ancak, TBMM'nin uyum yasalan-
nı çıkarmaması, cezaevine konula-
Uffl
mayacak bu kişüer hakkında yapı-
lacak işlemleTde belirsizlik yarattı.
Ankara 10. Asliye Ceza Mahkeme-
si, gördüğü bir davada, ortaya çı-
kan yapnrım boşluğu nedeniyle Ana-
yasa Mahkemesi'ne başvurmaya
karar verdi.
Mahkeme karannda, incelenen
davadaki Çek Yasası'nın hapis ce-
zası öngören 16/1. maddesinin, ana-
yasada yeniden düzenlenen "Hiç
künse, yahnzca sözleşmeden doğan
bir vükümHUüğü yerine getireme-
mesinden dolaviözgürKiğünden ab-
konulamaz" hükmüne aykın oldu-
ğu vurgulanarak yasa maddesinin ip-
tali istendi. Mahkemenin gerekçeli
karannda, anayasaya göre, yasala-
nn anayasaya aykın olamayacağı
anımsatılarak şöyle denildi:
"3167sayıhyasanm 16/1. madde-
sinin de anayasanın 38/son madde-
sine açıkça aykm ohnası karştsmda
her ne kadar an^'asaya uyumyasa-
lan için TBMM'de grubu buhınan
siyasi partiler komisyonu ile Adalet
Bakanhğı'nın bu konuda 3167 sayı-
byasanm 16/1. maddesinin anayasa-
ya uygun hale getirilmesi için çaoş-
ma yapüklan haricen bümh'orise de
anayasanın üstünlüğü ve bağlavıcı-
bğıDeyasalannanayasaya aykın ob-
mayacağmı gözetmekîe yükümlü
obnmahkemefcrin debukonudagö-
revE \e yetkûi olduklarmdan bu ko-
nuda Anayasa Mahkemesi'ne baş-
vuruhnasiDda hukuki zaruret bu-
hmmakla,AnayasaMahkemesi'nin
bu konuda vereceği karara kadar
davanm geri bırakdmasnıa.''
IRMIKIAYDIN ENGtN aengin@ doruk.net.tr
Başlığa bakıp irkilmeyin. Sö-
züm Fransızlaradır.
Gerçi Istanbul'da, DostlarTİ-
yatrosu'nda Genco Erkal'ın yö-
nettiği bir oyundan söz edece-
ğim. Ama olsun. Baştan belirt-
mek gerek: Oyun Fransa'da ge-
çiyor ve benim de sözüm Fran-
sızlaradır.
Zaten oyunu da bir Fransız
yazmış: Laurent Baffie. Gör-
sel medyanın (TV) görünmeyen
yüzünün bütün pisliklerini "içer-
den" görüp gözlemış; o dünya-
nın değerlerini dolaysız tanımış
ve hatta uygulamış; sonra da
içini saran öfke, benliğini sarsan
bir iğrenmeyle odasına kapa-
nıp bir oyun yazmış: Yanşma.
(Aman dikkat: Oyun Fransa'da
geçıyor ve Fransız görsel med-
yasını anlatıyor).
Oyun, görsel medyanın ışık-
laria, güzel kadınlar, yakışıklı de-
likanlılar, soluk aldırmayan bir
tempo, birbirinden gözalıcı giy-
silerle sunduğu o renk alacası
düş dünyasının görünmeyen
yüzünü görünür kılıyor. (Tabii
Fransız görsel medyasının gö-
rünmeyen yüzünden söz etmek-
teyiz...).
Konu pekyalın:
Bol Bol Gülün... Kendinize!
Bir yanşma pfogramı var. Her-
kese Kültür. Uzun süre çok ba-
şanlı olmuş. Yani yüksek rey-
ting yapmış, yüksek yüzdeli bir
izlenme oranına ulaşmış. Ama
seyirci bıkmaya ve bu yüzden
reytingler de düşmeye başla-
mış. Patron da haklı olarak
(çünkü hep haklıdırlar) su koy-
vermeye başlamış. Programın
yapımcısı olan herif, 18 haftadır
yarışmayı kazanan kocakanyı
eleyip, yanşmayı ince uzun ba-
caklı, dolgun memeli "faş gibi"
bir kıza kazandırabilirse reyting-
leri arttıracağını isabetle sezer
ve uygular.
Yatılı okul yatakhanelerinde-
ki oğlanlara ve kışlalardaki ka-
dınsız erkeklere "mastürbas-
yon" malzemesi satmak üzere
"ç»p/a/c/ca^°fotoğrafı basan der-
gilerin "ünlüce" bir fotomodeli
yanşmacı yapılır ve kulağında-
ki minik kulaklığa üflenen yanrt-
larla kocakanyı eze eze yanşma-
yı kazanmaya başlar. ta ki ku-
laklığa yanıt üfleme dümenin-
de patlak veren bir aksiliğe ka-
dar. Ondan sonrası...
Ondan sonrası DostlarTiyat-
rosu sahnesinde...
•••
Bu yazı, bir tiyatro eleştirisi
değil. Cumhuriyet Kültür Servi-
si'nin şefini kandırabilirsem Ya-
nşma oyunu üstüne bir eleştiri
yazmak niyetim var. Ama bu ya-
zıda eleştirifilanyok.
Oyunun henüz galası yapıl-
madan, medyaya tanıtımı sıra-
sında, yanşmaa-fotomodeii oy-
nayan genç oyuncu Şebrtem
Özinal'ın memesinin görünme-
si; yıllardır "ciddi" oyunlarsunan
Dostlar Tıyatrosu'nda bu kez
orasını burasını cömertçe gös-
teren güzel bir kadının odakta ol-
duğu bir oyun sergilenmesi gi-
bi medya (bu kez yazılı medya-
dan söz ediyorum) dedikodula-
n sayesinde oyun hakkında da-
ha görmeden bol bol bilgilenmiş-
Sanınm tiyatro sanatına böy-
lesine yoğunilgi gösteren med-
yamızda, sizler de bu yazılan
okudunuz. Birde benim değin-
meme gerek yok.
Kendisi artık hiçbir ciddi oyu-
nu izlemeye gitmediği için, te-
levizyon aygıtlannın evlerin baş-
köşesine kurulduğu Türkiye'de
tiyatro sanatını savunmayı inat-
la sürdüren Genco Erkal'ın da
unutulmaya başladığını düşü-
nen ve gazetecilik mesleğini
"yağla ya da hınç al" kutupla-
nnda sürdüren kimi meslektaş-
lanmızın yazıp çizdiklerine yanıt
vermek de gereksiz.
Medyanın, hele hele görsel
medyanın niçin ve nasıl da böy-
le kirli, böyle sığ, böyle histerik,
böyle ahmak, böyle çığırtkan
olabildiğini irdeleyen biryazı da
bu köşenin boyutlanna sığmaz.
Biz gelelim seyirciye...
•••
Oyun boyunca seyirci bol bol
güldü veeğlendi. Finaldeki "fır-
lama bir mizah"\a yoğrulmuş
"tokaf'ta da bol bol güldü.
Kime güldü?
Herhalde bu yazının başında
aftı çizilen (oyunun finalinde de
altı çizilen) Fransız televizyon
seyircisine güldü.
Oyun boyunca aralıksız ser-
gilenen o iğrenç "TV dünya-
s/"nda "kadın pazartamanın" sı-
nınnda dolanan anlayışa gülen,
sonra da eve dönüp, benzer
programlar için ekraniannın kar-
şısına geçip reytingleri patlatan
Fransız seyircisinin yürekler acı-
sı haline de bol bol güldü.
Türkiye ise durum çok farklı.
Show Haber'in anahaber bül-
tenlerinde açık ara ile birinci ol-
masını; tartışma programlann-
da "Yaşlandığı halde Ibrahim
Tatlıses neden hâlâ zampara"
sorusunun ciddi ciddi ve saat-
ler boyu tartışılmasını; yanşma
programlannda "Selanik hangi
kıtadadır"sorusur\a seçenekle-
re bakıp bakıp "Güney Ameri-
/ca'da"yanıtını veren yanşmacı-
lann ekrandan saçtığı kürtürü fi-
lan boşverin. Bızim görsel med-
yamız Fransız ahmaklann ber-
bat TV dünyasına benzemez.
Benim size öğüdüm. Ne ya-
pıp edip bir bilet alın ve Beyoğ-
lu'nda Dostlar Tiyatrosu'nda
sahnelenen "Yanşma "oyununu
izleyin.
Bol bol gülün... Fransız TV se-
yircisine !
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETtNKAYA
Bir Hükümlünün
Düşsel Yolculuğu
Yağmur mu yağıyor dışanda yoksa kar mı, fır-
tına mı var, gökyüzü maviyi mi kuşaıımış bil-
miyorsun!..
Bembeyaz masallarda evrenin gökkuşağı ren-
gine kin ve korkuyu salanlar senin düşsel yol-
culuğunu hiçbir zaman engelleyemediler!..
Sen o sıradadeniz kryısındayürüyordun, sen
o sırada Lizbon'da siyah gözlü, siyah saçlı,
uzun boyiu bir kadınla kırmızı şarap içiyordun...
İçinde taptaze bir sevimlilik vardı...
Gençlik günlerine döndün...
O soluk fotoğraflarda kış güneşinin ortasın-
da kalan birgüzellik, solgun kamelyaların ve ka-
ranfillerin dokunulmazlığına benziyordu...
Kan tutnnuş anılann içindeydin...
Eşsizdin sen; bütün çıplaklığına sannmış; bir
orman yangınındaki ağaçlar gibi onurlu ve ko-
rumasız...
Bir kadını düşünüyordun, aylardırtutuklu kal-
dığın koğuşun içinde...
Kadın kırlangıçlarla yer değiştirirken gecenin
kanat çırptığı derin gözlerini anyordun...
Kimi zaman Nâzım'ı, kimi zaman Kemal
Türkler'i, kimi zaman Doğan Öz'ü anımsaya-
rak geçiyordu yıllar...
Yirmi beş yıl öncesinin eli kanlı katilleri tele-
vizyon ekranlarındaydı ama sen seyredemiyor-
dun olup bitenleri!..
Nâzım'ı anlatıyortardı!..
Sen içerde ben dışardaydım...
Ben çok iyi bilirdim içerisini...
Cesare Pavese'nin dizelerinde, kıvnmlaryan-
sıtan bir aynayı görüyor ve soruyordum:
"Bir boş söz, bir kısık çığlık; bir sessizlik ola-
cak gözlehn; bizler de öğreneceğiz senin, ya-
şam olduğunu hiçlik olduğunu..."
•••
Sen gökyüzünü göremiyorsun!..
Ben, Gediz Ovası'ndan geçiyorum...
Sis Yunt Dağının eteklerinden bir bulut gibi
kalkıp gidiyor...
Salihli'de Kurşunlu banyolannda, sabahın kö-
riinde Bozdağ'dan gelen suyun sesiyle uyan-
dım...
Hava pek soğuk degildi!..
A. Demir'in Günizi Yayıncılık'tan çıkan 'Aş-
kın Lal Zamanı'ru okurken çürümüş kentlere
yolculuğa çıktım...
A. Demir, sanki seni anlatıyordu:
"Sana sonsuzluğu anlatıyorum I bütün dil-
lerde / aynı anlama gelen sonsuzluğu"
Sonsuzluğun içinde yürüyordun sen...
Yüzünde işkence izleri vardı...
Dedim ya A. Demir seni anlatıyordu:
"Vakitli vakitsiz
Zamana savurduğumuz söz
çoğu kez
dipnotudur yalnızlığımızın "
Henüz ranzadan inmemişsindir sen!..
Gardiyan gazetelerini getirmemiştir!..
Ellerim ceplerimde yeşil bir vadide dolaşıyo-
rum Serdar Kızık'la biriikte...
Salıhli Belediye Başkanı Zafer Keskiner ve
eski dostlarla sabaha yakın birsaatte eski mev-
simler içinde umuda doğru yolculuğa çıktık...
Sordum kendi kendime:
"Yaşam nedir?"
Gece yansı hüzünleri topladık Salihli'de do-
laşırken, o bitmeyen çocukluğumuzu yaşadık...
Uğur Mumcu için türküler söyledik, seni ko-
nuştuk uzun uzun, sevgiyi, insanca yaşamayı
adın gibi duvarlara kazıdık...
Gülün tam ortasında ağladık Cemal Süreya
gibi...
• • •
Bir pazar sabahı içinde büyüyen sıkıntıyı at bir
kenara!..
Düşlerin ağırlaşmış dünyasında bilir misin aşk
ve şiir her şeydir!..
Unutma kaybolan dalgalardaki sulann çiçeğini,
umudun boy verip sevinçle buluştuğunu!..
O gece seni anlattım onlara!..
Bir gün dışarıya çıktığında göğe bak, hem
maviyi yakalayacaksın, hem de aşkı!..
Aşk yaşamdır, unutma!..
Bir hükümlü de olsan sen insansın ve insan
gibi yaşayacaksın!..
Sana üç kilit ve üç anahtan çok görenlere
kızsan, öfkelensen bile boş ver, yaşamı çoğalt-
maya çaJış...
Unutma, yaşam küçük öykücüklerle
doludur!..
Bir orman yangınındaki ağaçlar gibi, onurlu
ve korumasız!..
hikmet.cetinkaya « cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/513 90 98
Amerika
büyük bir şaka,
sevgili Frank,
amaona
ne kadar
gülebiliriz?
New York Seyâhata
EnisBatur
16.5s;24cın
176 s.. l.hamurk%ıt.
3. baskı
7.000.000 TL
ODO