Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 AĞUSTOS 2001 PERŞEMBE
14 KULTUR kulturfr; cumhuriyet.com.tr
Erje Ayden, kitabmda Amerika'daki renkli yaşamı ve arkadaşlarmı anlatıyor
aşamı sözcülderle siirdiirmekGAMZE AKDEMİR
Tiirk okuyucularla ilk tanışması Doğan Ki-
tapçılık'tan yayımlanan 'Aynhk Acısı'yla ger-
çekİeşen yazar Erje Ayden'in. 'Erje Ayden Ef-
sanesi' adlı kitabı Piramid Film Prodüksiyon Ya-
pımcılık ve Yayıncılık tarafından yayımlandı.
Avukat birbabanın oğlu olan tstanbul doğum-
lu yazar, bir dönem gönüllü sürgün olarak Ana-
dolu'da ıssız köylerde yaşadıktan sonra 5O'li yıl-
larda casusluktan devrimciliğe uzanan gizem-
li bir yaşatn sürdüğü Paris'e. oradan da 40 yıl-
dıryaşadığı New York'a kaçak olarak göç eder.
Aktörlük, mezar kazıcılığı gibi çeşitli işlerin
ardından 1961 'de arka arkaya kitaplar yazar.
Kısa öykülerden oluşan ve Amerika'da 1.6 mil-
yon satan ilk bestseller'ı 'İkinci Caddenin Çıl-
gm Yeşili'ni (The Crazy Green of Second Ave-
nue), 'Bir Zamane Çocuğunun İtiraflan' ve
'Haubtbahnhoftan Trene Bindim*. 'Frank
O'Hara'nın Öldiiğü Yaz' ve 'Tutsak Kentin İn-
sanlan" adlı kıtapları izler.
'Yaşadıklanmdan çok şey öğrendim'
New Yorklu bir Türk yazar olduğunu söyle-
yen Ayden'in yazınında. bir tarza bağlı kal-
maksızın, bulunulan dönemin gerekleri çerçe-
vesinde yaşamdan kopardığı, payına düşen an-
lan yansıttığı dikkat çekiyor. Kitaplanmn omur-
gasını oluşturan eskı benliğine doğrudan bir
yargıyla yaklaşmayan Ayden, yazarlığını kate-
gorize etmemekten yana: "Yazar olmak ide-
aliyle yola çıkmamıştım. Sadccc yeteneğim var-
dı. 1958'den bu yana yazn orum ve belli bir tar-
am olduğunu da düşünmüyorum. Çalışmala-
nm çok dramatik temeüerie başlatnaz. Birçok
yazardan farklı değilim. Okumava. dünyada
olup bitenlerle ilgilenmeye çok küçük yaşlarda
başladım. 5-7 yaşlannda İstanbul'da yaşarken
sabahlan saat 7"de kalkınca ilk işim babamİa kah-
valbdaCumhumetokumakb.8>-aşındayken Bur-
han Felek'i çokseverdim. Şimdi 6O'lı yaşlanm-
da yazariığımda ctkisini yadsı\ amadığım o geç-
mişe, gençük dönemlerime bakıp değerlendir-
mek kolav olur ama yargüar getirmek objektif
olmaz."
Kitaplannı ikinci dili Ingilizce olarak genel-
likle 9 ay ile 1.5 yıl arasında tamamlayan ya-
zar, 'Erje Aydan Efsanesi'ni ise 3.5 ayda bitir-
miş. Kitabmda talih, macera ve aşk üçgeninde
ümüyle gerçeklerden
yola çıktığını belirten Erje
Ayden, geçmişe bakmanm
çoğu zaman kendisini
korkuttuğunu söylüyor.
'Erje Ayden Efsanesi'nin,
eski benliğini ve
arkadaşlanyla yaşadığı
önemli dönemleri
anımsatan ve yaşatan
bir kitap olduğunu
düşünüyor.
yat geçirdim ve yülarca yazamadnn. İnanılmaz-
ck, sıkıntıdan ölüyorum sandun."
Yapıtlanndaki kaygan bir zeminde düşme-
me mücadelesi içinde birbirini itekleyen, biraz
boşvermişlik. günübirlik yaşama felsefesine ta-
kılan, bastırdıklan yalnızlık, güvensizlik hissi-
ni yan bohem marjinal bir yaşamda harmanla-
yan tüm bu insanlann ortak özellikleri, yaza-
nn yaşamında silinmez izler bırakmalan.
"Sadece bohem hayat yaşayan farklı insanlar
konusunda yazmıyorum. Sanatçılann yanı sıra
basit, sıradan insanlar hakkında da yazıyo-
rum. Onlar dünyanın temel
gerçeği. Sözleri, ifadeleri,
yaşamlanyla dünyanın ger-
çeğiniresmediyoriar.Elbet-
te yaşamlanmız sıradan de-
buluştuğu 'sıradışı' arkadaşlan çerçevesinde
gerçek yaşammdan kesitler sunan yazar, yaşa-
dıklannı ne tam bir günü güniine yaşanmışlı-
ğın yansıması, ne de tam bir keşfediş olarak yo-
rumluyor: "1967'deyazdığunkitapta anlatük-
lannıın tiimü gerçek, hiçbir kurgusal ekleme
içermiyor. Temel olarak arkadaşlanm Frank
O"Hara, Mont> Cliffton,yol göstericim Ameri-
kalıressamVVillem de Kooning ve Gusta\ As-
selsberg gibi şimdi birçoğu hayatta olmayan ar-
kadaşlanmı anlaüyorum. V'aşadıklanmdan çok
şey öğrendjm ve inanılmaz tecrübeler edindim.
Ama o zamanlar bunun farkında değildim.
Gençliğimde ben de herkes gibi bir parça çügın-
dım. Tehlikeli insanlardan hoşlanıyordum. Nevv
York'ta 60'ü >illar çok harekedi geçtl Tüm bu
çılgınlıklan bana neyin yapürdığını bilmiyorum.
Uzerinde fazla durmuyor, günün getirisini yaşı-
yordum. Doğrusunu söylemek gerekirse geçmi-
şe bakmak kinıi zaman beni korkutuyor."
'Yaşamlanmız sıradan değildi'
Ayden'in ödemek zorunda kaldığı böylesine
bir yaşamın doğuracağı ağır bedeli, yazmadı-
ğı zamanlarda düştüğü boşluk duygusunu ki-
tabındaki "Eğer yaşamayı sürdüreceksem, bu-
nu sözcükier sayesüıde yapacaknm" cümlesi
çok iyi özetliyor.
" 1976'da, 10yıl süreyleyazmayı bıraküm. Bun-
ca yaşanmışbğın ardından yeniden yazmak san-
ki hayatımuı tek kurtuluşm du. Viazmak beni
canlı tutuyordu. 10 yıl önce çok ciddi bir ameli-
Yazann ülkemizde de ya-
yımlanan ve hikâyesini bir
arkadaşından duyması üze-
rine yazmaya karar verdiği
kitabı 'Ayrüık Acısı'nın hak-
lan Hollyvvood yapımcılann-
ca satın alınmış. Başrolünde
Richard Gere'in yer alacağı
bir sinema filmine uyarlanma-
sı planlanan kitapta. New
York'ta yaşayan bir Rus ajanının gerçek yaşam
öyküsü anlatılıyor.
Ayden'in en son yayımlanan kitabının adı
"Hannah. MichaeL Derek ve Geri Kalanımız"
(Hannah, Michael, Derek and the Rest of Us):
"2001 yazuıda bitirdikten henıen sonra yayım-
lanacakoian kitap. 68'in Nevv York'unda geçen
bir otobiyografi niteliğinde. 68 özellikle New
York için çiçekçocuklar,Bobby Kennedy suikas-
tı, Vietnam Savaşı anlamında çok önemli bir yıl-
dı. Öyküyü anlatan kişi olarak yer aldığını ki-
tapta o dönemdeki ha\atınu, arkadaşlannu, bir-
likte yaşadığım ve birkaç yıl önce ölen ressam
kız arkadasım Hannah\la paylaştıklarunı an-
latıyorum." Yazar, 'Erje Ayden Efsanesi'nin
kendisi için önemini özetleyerek bitiriyor söz-
lerini: "Sanınm eski beni vearkadaslanmlaya-
şadığunız önemli dönemleri anımsatan, yaşa-
tan bir kitap. Eski bizi. size anlatan bir kitap."
Erje Ayden'in 'İkinci Cadde'nin Çılgın Ye-
şili' adlı kitabı da bu yılın sonunda ülkemizde
aynı yayınevi tarafından yayımlanacak.
Türev Berki, New York Carnegie Hall'de verdiği resitalle alkışlandı
Bir piyanîst ve hayafleri...
? 'O da Beni Seviyor'
Avrupa'da gösterilecek
Kültür Ser\isi - Yönetmen Banş Pirhasan'ın
çekimlerini geçen ay tamamladığı filmi 'O da Be-
ni Seviyor' Avrupa'nın önde gelen sinema şirket-
lerinin ilgisinı çekiyor. Almanya, Ingiltere. Fran-
sa ve Macaristan'ın sinema gruplan ile görüşen
filmin yapımcıları, Alman dağıtım şirketi Con-
corde ile anlaşma sağladı. Filmi, Almanya'da 70
$inemada birden gösterecek olan Concorde, ay-
nca bü>ük bir tanıtım kampanyası başlatacak.
Pirhasan. iç içe geçmiş aşk hikâyelerini genç bir
kızın gözünden anlattığı filmini Alevi kültürü
çerçevesinde ele alarak Türk sinema tarihinde de
bir ilke imza atıyor. Şu an montaj aşamasında bu-
lunan ve Türkiye'de ekim ayında vizyona girecek
olan 'O da Beni Seviyor'un başrollerini LaleMan-
sur, Haluk Piyes, Ece Ekşi, Ajia Algan, Burak Ser-
gen, Serra Yılmaz, Uğur Polat paylaşıyor.
(http://w-ww.odabeniseviyor.com)
ZEYNEPOR4L
Dans&Techno Festivali
eylülde Parkorman'da
Kümır Ser\isi-J&B sponsorluğunda gerçekle-
şen 4. Dance&Techno Festivali 8 Eylül'de Parkor-
man'da yapılacak. Festivalde bu yıl Orbital,Infec-
ted Mushroom, Kosheen ve Slam'ın yanı sıra Lu-
ke Slater ve Dj Pierre de yer alacak.
Yerlı elektroniktopluluklardan Coldhouse,Gaz-
la ve DZAnın yanı sıra Dj U.F.U.K, Dj Murat Un-
cuoğlu. Dj Uğur, DjYakuza. Mr. Pink, Dj Met, Cer-
Mis\e Dj Kanmüzikseverleretrance'tenhouse'a.
eclectic'ten techno'ya örneklerini sunacak. Ayn-
ca Gökhan Kırdar da bir konser verecek.
J&B Techno treni, 8 Eylül'de Ankara'dan baş-
layarak katılmak isteyen izleyicileri de alıp önce
Eskişehir'e. ardından da Kocaeli'ne uğrayıp Istan-
bul'a gelecek. Festivalin biletleri 20-25 mılyon li-
ra arasında değişiyor.
30 Haziran'da New York'un ünlü Carne-
gie Hall'ünde genç bir Türk piyanist bir re-
sital verdi. Salonda tek boş yer yoktu. Izle-
yicilerin çok azı Türk, büyük bir çoğunlu-
ğu Amerikalıydı. Program. müzik tarihini
özetieyen. baroktan çağdaşa uzanan birprog-
ramdı. Zaten program internette yayımla-
nır yayımlanmaz, tüm biletler satılmıştı.
Scariatti Beethmen, Adnan Sav gun, Chopin,
Saint-Saens, Liszt, Samuel Bar-
ber... Resital sonunda dinmek bil-
meyen allaşlan genç piyanist. Ul-
vi Cemal Erkin'in "Duyuşlar"ıy-
la karşılayacaktı.
O konseri izleyen günlerde,
Cumhuriyet'teki haber dışında,
Türk basınında bu başanya iliş-
kin tek satır yer almadı. Medya-
mızdaki. derin tartışmalarla incir
çekirdeğini doldurmayacak "eğ-
lenceUk^ler arasında. Carnegie
Hall'deki resitale yer mi kalır-
mış...
lanmı ve güvenimi çoğalttı.
Piyanistliğin yanı sıra bilimsel çalışma
onun için "büinçü bir seçimdi."
"Müziğin felsefej le ilişkisini, estetikle iliş-
kisinl matematik altyapısını bilirsem, perfor-
mansımın da değişeceğini biüyordum. Ken-
dimi hiçbir zaman dünvayı tuıiayan, üç gün-
de bir başka bir kentte çalan bir piyanist ola-
rak görmedim. Küçük \aştan çakşmayla,
doğru bir teknikle eğitilmişsen. fi/vonomin-
de sorun yoksa, bol emek harcayarak zaten
Dünden bugttne
Genç Türk piyanist, Türe\
T
Ber-
ki (Onu Uluslararası Istanbul ve
Ankara müzik festiv allerindeki
resitallerinden. Evin İh-asoğhı'nun
yazılanndantanıyabilirsiniz) 1970
doğumlu. Elif ve Bedii Aran'ın
öğrencisi. Berlin'de "Uluslarara-
sı SteümayPiyano YanşnrasTnda
birincilik ödülünü kazandığında
12 yaşındaydı. Italya'daki Ulusla-
rarası Genç Piyanistler Yarışma-
sı'nda ilk beşe girdiğinde 13... (ll-
kine Dışişleri, ikincisine Turizm
Bakanlığı desteğiyle gitmişti.)
Sonra Almanya, Italya. Polonya,
Ingiltere ve ABD'de resitaller...
Uluslararası platformda büyük
prestijli "Steinway Sanatçüığı
r>
unvanına sahip... Junior Cham-
ber International tarafından "Tür-
kiye'nin Kültür Alanında En Ba-
şanlı Genci" seçilmesi de 1998'de...
Bu özetin de özeti biyografiyi verdim,
çünkü Carnegie Hall'de öyle her isteyen kon-
ser veremiyor. Önce özgeçmişe bakıyorlar.
sonra kayıtlardan değerlendiriyorlar.
Türe\T
Berki, yalnızca başanlı bir piyanist
değil. O aynı zamanda akademisyen ve te-
orisyen.
Türev Berki'yle, New York resitali sonra-
smda ayağınm tozuyla değilse de yüreğin-
deki sevinç ve heyecanla tzmir'e döndüğün-
de oturup konuştuğumuzda, ona hayran kal-
dım. Yalnız işine değil. içinde yaşadığı top-
luma. dünyaya bakışı, geleceğe ilişkin umut-
min bu diye sorrnuş. Altmışı birden Mozart
diye atılmış... Öğretim üyesi Juh'an Jacob-
sen. "150 yıllık tartışılan bir konuya siz bir
nokta koydunuz, bir gizenıi çözdünüz" dıye-
cekti.
Türev Berki ise "Daha yapılacak o kadar
çok iş var ki" diyor.
En büyük hayali. çok üretken olmak. Çok
konser değil, kaliteli kayıtlar bırakmak...
Hayallerinden biri "teorisyen olarak değişik
bestecilerin kafalannın içine girip gizemleri
çözmek"*se, bir başkası da akade-
misyen olarak yüksek standartta bir
müzik okulu gerçekleştirmek.
Sorumluluk
aha yapılacak o kadar çok iş var ki' diyen
Türev Berki'nin en büyük hayali, çok üretken
olmak. Çok konser değil, kaliteli kayıtlar
bırakmak. Teorisyen olarak değişik bestecilerin
kafasının içine girip gizemleri çözmek ve
akademisyen olarak yüksek standartta bir müzik
okulu gerçekleştirmek.
çahyorsun. Müziğe ilişkin oluşturduğum bin-
lcrce soruvııyahuzkonserpiyanisti olarakya-
mtlamak çok zor. Bilimsel çalışma şart"
Önümüzdeki ay ABD'de basılacak bilim-
sel çalışması "Mozart'ın Piyano Konçerto-
lanna İlişkin Bir Çerçeve Kadans Modeli",
son dört yılın ürünü ama on yıl hazırlanmış
bu konuya. (Yahnlaştırarak anlatıyorum.)
Mozart'ın tüm piyano eserlerinin her biri için
51 soru hazırlamış. Bunlan yanıtlarken or-
taya bir model çıkmış. Bu modele uygun
yeni bir beste yapmış Türev Berki. Bu bes-
teyi Ingiltere'de Dartington Uluslararası Mü-
zik Okulu'ndaki 60 uzmana dinletmiş, ki-
1994'den beri, eğitimciliğmi Ga-
zi Üniversitesi'nden sonra şimdi
de Hacettepe Üniversitesi Devlet
Konservatuvan Müzikoloji Bölü-
mü'nde sürdürüyor.
Oysa uluslararası ödülleri ka-
zandıkça burada durma dışan git
basblan hiç eksik olmadı.
"O puTİ pırıl gençleri bırakıp
hiçbiryeregJdemem" diyor. Niye-
ti "Sonuna dek buraya bir şevler
vennek". Başkalannın da böyle
düşünmesini istiyor. "Bizde öyle
çok, olağanüstü yetenekli çocuk
var ki, yeterti eğitim veremiyoruz.
Bu bir ekip işl ama v'oğun, dcrli top-
lu bir sistemle en i\i piyanisti, ku-
ramcıyı yetiştirebiliıiz." (Gençle-
rin ülkeden kaçmak istemi bunca
ayyuka çıkmışken böyle konuşan
birini duymak. kendini sorumlu
hisseden bir genci tanımak, insa-
na nasıl da mutluluk veriyor!)
Türev Berki Honnvitzbaşta ol-
mak üzere Glen Gould, Christian
Zimernıan, Alfred Brendel, İvan
Moroveç hayranı. Bu listede Idil
Biret ve Hüseyin Sermet'in de
önemli bir yen var.
"Hüseyin Sermet'in her konse-
ri, bir plak olabilecek kalitedir.
Düze\i hiç düşmez."
"İdil Biret, yalnız büyük bir piyanist değil
bir hanımefendi. Her sanatçı mesleğini çok
iyi yapmak zorunda. Ama kişiliğiyle de top-
luma örnek, olumlu örnek olmak zorunda.
İşte İdil Biret, hem phanistliği hem kişiliğiy-
le bizlere örnek." (Bu sözlerin altını bin kez
çizmek istiyorum...)
15 yaşında bir çocukken gezmişti Carne-
gie Hall'ü Türev Berki. "Bir gün burada
çalabüirmiyim?w
hayalini içinde yeşertmiş-
ti.
Öteki hayallerini de gerçekleştirmesini ve
başka gençlere örnek olmasım bütün gön-
lümle diliyorum...
IŞILDAK YE YELPAZE
ATtLLA BİRKİYE
Rüzgârlı Ada
Bir rüzgâr esiyor, uzaklardan, belki çok yakın.
Belki Saros'tan. Rüzgâr gözlerime damlıyor, rüz-
gâr anıları esiyor. Rüzgârlı Adadayım; yıllardır iz-
lediğim, ama birtürlü ulaşamadığım ikiadadan bi-
rinde, rüzgârlı Adadayım.
Adada olmanın yalnızlığını. ayncalığını yaşıyo-
rum. Aynı zamanda, bir "azınlık"\m. Yüzyıllar ön-
cesinin biryolundayım; lyonlu birşairin, birbilge-
nin izini sürüyorum. Rüzgârlı gecede, karanlığın için-
de göktaşlarının altındayım. Kızıl bir yol karanlık-
ta bir ortaya çıkıyor, yok oluyor, genç bir çift bir-
birine dokunuyor, dudaklar kıvılcım, rüzgâr beni anı-
lara götürüyor.
Tam otuz yaz önce, tiril tiril gençliğimle tek ba-
şıma dalgaların hüzünlü sesinde, rüzgânn tutku-
suyla, tam karşıda Somothraki beliriyor. Rüzgâr,
esiyor, esiyor, havayı açıyor, açıyor, Tanrılar Ada-
sı yavaş yavaş ortaya çıkıyor, ürperiyorum, heye-
canlanıyorum, seviniyorum. Yitirmeyeceğim bir
coşku düşüyoryüregime, yıllarca veyıllarca, usan-
mıyorum bakmaya. Bekliyorum, bıkmıyorum bek-
lemekten. Her yaz üç kez, dört kez görsem de bel-
li belirsız, Tanrılar Tapınağını ve hemen yanı başın-
daki, bu yazıyı sayfalara düşürdüğüm Rüzgârlı
Adayı da bekliyorum.
Şimdi Rüzgârlı Adadayım, bu kez, bu rüzgârlı sa-
bah demeliyim, hatta göktaşlannın umutla beklen-
diği beklenmedik serüvenlerie dolu gecenin erte-
si sabahı da demeliyim, Tannlar Tapınağını, Somoth-
raki'yi başka yüzüyle görüyorum. Çünkü, şu an,
bir ada ayrıcalığını yaşadığım şu an, Rüzgârlı Ada-
dayım.
Bir rüzgâr çok uzaklarda esiyor, belki çok yakın,
belki Saros'tan esiyor, genç bir kız tutkuyla sev-
gilisinin bedenine sarılıyor, aynı dili konuşmasalar
da, bir kadın bir erkek, lyonya ile Helen'in ortasın-
da, sirtaki oynuyor, göbek atıyor, el çırpıyor etraf-
takiler, ıslıklar rüzgâra karışıyor.
Göktaşlannın umutla beklendiği gecede genç bir
kız çıkıp geliyor, yaşamın cilvesi işte, bir göktaşı
gibi güzelliğiyle, inceliğiyle gecenin ortasındayü-
reklere, kim bilir hangi yalnız yüreğe düşüyor.
Sabaha karşı bir adam akordeonuyla eskilerden
bir şarkı çalıyor, yorgun bedenler rüzgârın da eş-
liğiyle, huzurlu bir sabaha gizli bir selam duruyon
genç kız geldiği gibi, incelikle uzaklaşıyor, kim bi-
lir hangi yürekleri, hangi yalnız yüreği de gecenin
gizine sürüklüyor.
Rüzgârlı Adada bir gece sabaha el uzatıyor, bel-
ki, yüreğini mi, aklını mı, her ıkisini birden kaptır-
mış yalnız biri, tek başına adanın karanlığına, ada-
nın gizine sessizce kanşryor. Rüzgârda hüzünlü şar-
kısını, uyuyan adaya geçmiş zaman masallan gi-
bi söylüyor, mutlak bir sakinlik bütün adayı kaplı-
yor, kim bilir belki de umutlar, tutkulu heyecanlar
da diyelim yarına, belki de imkânsızlığa kalıyor.
Sanki yüzyıllar öncesinde karanlığa dökülmüş
dizeleri rüzgâr bir kez daha, kim bilebilir son olup
olmayacağını, adanın dört bir yanına söylüyor.
Çağnşımlar , ^ ^ _ ....^.^ J»,
Yalnızlığı anımsatır
Aşklar
Büyük yalnızlıkla başlar
Gece derin karanlıktır
Hava aydınlanınca
Yalnızlık gider
Aşklar
Başka bir mucizeye kalır
Artık yeni bir gün, yine rüzgâr, yine rüzgâr, ada-
nın yalnızlığında, kim bilebilir dedik ya, lyonlu bir
şairin izindeyim. Tam otuz yaz önce gördüğüm yer-
deyim, otuz yaz, masaldaki otuz kuş gibi etrafım-
da, Hüthüt'ün yolunda, kim bilir belki de Simurg'um.
Kim bilir, Kaf Dağı da karşıda, hiç ulaşılamayan Tan-
nlar Adasında.
Rüzgârlı Adadayım, lyonya'nın Imroz'undayım,
ne yapalım yaşam da böyle bir şey, şimdiki adıy-
la da söyleyelim, bir festivalin ortasında, gecenin
karanlığında, genç bir kızın göktaşı gibi kızıllığıy-
la düştüğü adada, Gökçe Adadayım.
Gençlere tiyatno kurslam
• KûTtür Servisi - Istanbul Büyükşehir
Belediyesi Kültür A.Ş.'ye bağlı olan Gösteri
Sanatlan Müdürlüğü'nün başlartığı tiyatro
oyunculuğu. tiyatro yazarlığı \ e tiyatro
yönetmenliği bölümlerinden oluşan kurslara
başvuru süresı başladı. 5 Eylül'e kadar devam
edecek kayıtlara 18 yaşını dolduran herkes
ücretsiz başvurabilecek. Tiyatro okuluna
katılmak isteyen adaylannı, mülakat ve ilgi
alanı sma\ına tabi tutulduktan sonra. 2 aylık
yoğun eğitim programından sonra sahne
sınavlanna girmeleri gerekiyor. Sahne sınavlan
dalında başan kazanan öğrenciler 2 yıl asıl
öğrenci olma hakkını elde ediyorlar. Katılmak
isteyenler başvuru fonnlannı Kültür A.Ş.
Gösteri Sanatları Müdürlüğü. Muammer
Karaca Tiyatrosu ve Tarık Zafer Tunaya Kültür
Merkezi'nden temin edebilecek.
Antalya film setine dönüyor
• ANTALYA (AA) - Yönetmenlığini Giorgio
Serafini'nin üstlendiği. Burt Reynolds ve
Victoria Abril'in başrollerini paylaştığı 'A
Women In Love' ve Jean Pierre Roux'un
yöneteceği. Christopher Lambert ve Kenan
Işık'ın rol alacağı 'Piano Player' filmlerinin
çekimlerine 1 Ekim'de Antalya'da başlanıyor.
2002 yılında tamamlanması düşünülen
filmlerin Cannes Film Festivali'nde
gösterileceği ve büyük bir bölümünün
Türklerden oluşacak binden fazla figüranın
görev alacağı bildirildi.