Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 * TEPMMUZ 2001 SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur(g cumhuriyet.com.tr 15
Yapımcı Mine Vargı, ekonomik krize rağmen dayanabilen herkesin üretime devam etmesinden yana
Inanchğı işte soıımıa dek gidiyor• Türkiye'de hâlâ yönetmen ağırlıklı sinema yapılıyor.
AmerUca'da yapımcı, gerektiginde çekimlerin yansında
yönetrneni değiştirebilecek kadar önemli. Oyunculan kendisi
seçip ağırlığım koyabiliyor.
• Ben kendimi bir yapımcı olarak şanslı hissediyorum,
çünkü hem sinemadan para kazanabildim hem de Şerif
Görer», Yavuz Turgul, Ömer Vargı ve Barış Pirhasan gibi 4
değerli yönetmenle çalışma fırsatım oldu.
SEVİLAY KOÇOĞLU
Mine Vargı, reklam ve sinema filmleri yapım şırketi Füma Cass'ın
sahibi. Onu 9O'lı yıllann başında büyük beğeni toplayan 'Amerikalı'
filminin yapımcısı olarak tarudık, hemen arkasından Türk sineması ıçin
bir dönüm noktası olan 'Eşlaya' geldi. lki yıl önce eşi OmerVargı'nın
ilk yönetmenlık denemesi 'Her Şey Çok Güzel Olacak' da bu başan-
yı perçinledi. Bu üç filmin ortak özellığı, küskün seyirciyi sinema sa-
lonlanna getırmede bir pay sahibi olmalanydı. Bu da 9O'lı yıllarda
Türk sinemasına hatın sayıhr bir hareketlilik getırdi. Mine Vargı şim-
dilerde Banş Pirhasan'ın yönettiği 'Oda Beni Seviyor' filminin ya-
pımcıhğını üstlendi. Bu kriz döneminde pozitıf enerjiyle projeye
atılan Vargı ile Türk sinemasuıda 'yapımcılık' üzerine bir söyleşi
yaptık.
-'Oda Beni Sev iyor' filminin yapımcılığmı üstlenmeniz için si-
n çeken neydi?
MtNE VARGI - Öykünün sağlamlığı ve kendi değerlenmizı
bize hatırlatan, etnik renkleri. gelenekleri, sıcaklığı içinde ba-
nndıran bir film olması beni etkıledi. 9 hafta süren çekimler sı-
rasında ben de ekiple birlikte Malatya'daydım ve 70'li yıllarda
geçen öyküye ait birçok özelliğın bugün hâlâ orada yaşatıldı-
ğını gördüm.
Ben yapımcı olarak Holyvvood tarzı bir film de yapabili-
rim.. ama onu Amerikalılar zaten çok iyi yapıyor ve ülkemi-
zin hemen her sinemasında da gösteriliyor. Konusu Türki-
ye'nin birçok yerinde geçen çok güzel öyküler var ve bun-
lan seyirciye sinema yoluyla anlatmak gerekir. Bu bize hem
kültürümüzü yaşatma hem de Türkıye'yi tanıtma ımkânı
verir. Sinemanın misyonu da budur. Bürün bu özellikler v e
Banş Pirhasan'ın filmin yönetmenı olması beni bu proje
için heyecanlandırdı.
'Yeşilçam dönemine saygı duyuyoram'
- Ekonomik kriz ortanunda ülke hemen her sektörde
büyük sıkıntı yaşarken füm yapmak tehlikeli değil mi?
VARGI-Çok kötü günler yaşadığımızın farkındayım
ama birilerinin bir şekilde üretime devam etmesi ge-
rektiğine inaruyorum. Fılm yaparak zaten morali bo-
zuk, canı sıkkın insanlara keyıfli anlar yaşatmak isti-
yorum. Bu film ıçin yönetmen, ekıp, harta ben hazır-
dım, doğru zamanda olduğumuzu hıssediyordum ve
eğer kriz yüzünden önümüzdekı yıla erteleseydik
belki de hiç yapamazdık. Ama biz de temkinli ol-
mak adına önümüzdeki günlerde çekmeyi planla-
dığımız Ömer Vargı'nın filmını gelecek yıla erte-
ledik.
Ben hiçbır filmime büyük kâr beklentileriyle
başlamadım. Tek ölçütüm zarar ehneden yatırdı-
ğım miktan geri alabilmek, çünkü sinemadan
büyük paralar bekleyerek işe gırerseniz başan-
sız olursunuz. Sonuçta hayat devam ediyor ve
insanlann kaybettıkleri güvenlerini geri kazan-
dıracak yapımlar ortaya çıkarmamız gereki-
yor. Ben 68 kuşağı insanlanndanım ve bugü-
ne gelene kadar bir sürü zor dönemler gör-
düm, ama inandığım her işin sonuna kadar gi-
dip başanlı olmaya çalıştım. Ekonomik kriz
belki yeni krizler doğurarak dev am eder. bel-
ki bu olumsuzlukJarla yaşamayı öğrenmek
zorunda kahnz veya şartlar değışır. yön-
temler değişir ama önemli olan. dayanabi-
len herkesin iiretim yapmaya. üzerine dü-
şeni yerine getirmeye devam etmesidir.
- Günümüzün sinema yapımcıhğı ile Veşil-
çam döneminin yapımcılık anlayışı arasındaki farklar neler?
VARGI-0 dönemlerde büyük ımkânsızhklar ıçinde yapılan filmlere büyük
ya p t l d ı
a
^« ba$,nd
saygı duyuyorum ve eleştirenlere de kızıyorum. O şart-
larda bence çok güzel işler yapılmış. 15
günde senaryo yazılırmış ve maddi
kazanç yok denecek kadar az olurmuş.
Bundan 10 yıl öncesine baktığımda
reklam filmi için çalışan ekibin belli
çalışma ücretleri varken sinema ekibi-
nin sabit bir ücreti yoktu. Çünkü reklam
işi para kazandınrken, sinema ancak ger-
çekten ona gönül veren. bürün zorlukla-
n göze alabilen insanlann girdiği bir ma-
ceraydı.
Bugüne baktığımda sinema yine çok zor
ama, kendine göre bir fiyat tarifesi olan, da-
ha fazla insanın ilgi gösterdiği daha hare-
ketli bir sektör. Teknik imkânlar daha fazla,
nerede çekim yaparsanız yapın ek bir teknik
malzemeye ihtiyacınız olursa hemen ulaşa-
biliyorsunuz.
Türk sineması yönetmen ağırhkh
- Bizde Amerika ve Avrupa sinema sektörü-
ne göreyapımcıuk birazelyordanuyla gidiyor gi-
bi?
VARGI -Türkiye'de hâlâ yönetmen ağırhkh si-
nema yapılıyor. Amerika'da yapımcı, gerektigin-
de çekimlerin yansında yönetrneni değiştirebile-
cek kadar önemli. Oyunculan kendisi seçip ağır-
lığını koyabiliyor. Orada işler çok mekanik şekil-
de yürürken ben kendi adıma daha duygusal dav-
ranıyorum. Yönetmen her zaman yaratıcı tarafından
bakıyor bense onun ısteklerinin maliyetini düşünü-
yorum.
Ben kendimi bir yapımcı olarak şanslı hissediyo-
rum, çünkü hem sinemadan para kazanabildim hem
de Şerif Gören, YavuzTurgul Omer Vargı ve Banş Pir-
hasan gibi 4 değerli yönetmenle çalışma fırsatım oldu.
Yapımcı sadece para düşünen insan olmamalı.. ben bu
yöndeki duygusallığımdan rahatsız değilim.
Biz bu filmde Banş Pirhasan'la kendi sınırlanmızı
aşmamaya, birbirimizin istekleri doğrultusunda hareket
etmeye ve böylelikle bir denge oluşturmaya çalıştık. 1.5
milyon dolan bulan bütçenın daha yukan çıkmaması için
çalışıyorum. Bu. Türkiye'de yapımcısı olan bir filmin ma-
liyetı ıken Amenka'da bağımsız yapımlann maliyeti ola-
biliyor.
- Türk fümkri neden yurtdışına kolav açılamıyor?
VARGI - Birçok şeyi yeni yeni öğreniyoruz ve tecrübe ka-
zanıyoruz. Festivallere davet edilmesi ve gösterime girmesi
için önce filmin kendi ülkesinde ne kadar izleyiciye ulaştığı
önemli. Iran sineması veya Hint sineması artık kendine dış pa-
zarda yer bulabiliyor. Bence biz de ilişkiler kurarak, festival-
lere katılarak aşamalı olarak da olsa sinemamızı dünyaya aça-
bileceğiz.
Daha önceki filmlerderi büyük tecrübeler kazandık. Eşkı-
ya'ya Almanya'da görkemli bir tanıtım yapmıştık, ama çok kü-
çük bir hata sonucu hiç para kazanamadık. Bu film Türkiye ile
aynı anda Almanya'da da vizyona girecek ama, şimdi daha ciddi
bir anlaşmamız var. ttalya ve Fransa'da gösterilmesi için de çalı-
şıyoruz.
- Son yıllarda büyük bütçeii yapımlar büyük gise başanlan sağ-
larken küçük bütçeii filmler vizyona bile giremiyor. Seyircinin bu ter-
cihini nelere bağüvorsunuz?
VARGI - Yıldız isimlenn bunda etkısı büyük. 'Her Şey Çok Gü-
zel Olacak'ta Cem Yıhnaz'ın oynaması onu sevenleri salonlara çek-
ti. Geçen yıllarda izlediğimiz diğer pahalı yapımlarda da aynı şey ge-
çerli. Son filmimizde starlar yok, tamamen tiyatro kökenli veya as-
lında oyuncu olmayan o yörenin insanlan var. Ama inanıyorum ki ba-
şanlı olacak. Küçük bütçeii filmlere gerçekten üzülüyorum, belki ye-
terince tanıtım yapılamıyor. Mesela çok başanlı bulduğum, farkh bir
tarzının olduğunu düşündüğüm NuriBilge Ceylan'ın son filmi hak etri-
ği seyirci sayısına ulaşamadı. Onunla çalışmayı çok isterdim.
Biz şirket olarak tüm projelere açığız.. gerçekten beğendiğimiz, inan-
dığımız öyküleri film yapmak isriyoruz.. ya da tam anlamıyla yapımcı
olmasak bile bir şekilde yardımcı olmak istiyoruz.
Vasıf Kortun'un öncülüğünde kurulan Güncel Sanat Projesi'nin ilk konuğu küratör Hou Hanru'ydu
KenÜe birlikte var olan çağdaş sanat
MELTEM KERRAR
Osmanlı Bankası'nın Vasıf Kor-
tun"un öncülüğünde çalışmalannı sür-
dürdüğü Güncel Sanat Projesı kapsa-
mmdaki ilk etkinlik küratör ve eleştır-
mer Hou Hanru'nun 'KüratörlükEt-
kinüUeri ve Şehir* konulu konferan-
sıyU gerçekleştirildi.
1963 Çin doğumlu Hanru, 11 yıldır
Pars'te yaşıyor. Uluslararası alanda
çalısan ve yıl içinde dünyanın pek çok
kemnde sergi ve bienaller düzenle-
yen Hanru, Amerika'nın önde gelen
müzeleri arasında yer alan Walker
Ceöer'm "Global Advisory Commit-
tee" üyesi. Konferansta 2000 yılında
düzeâlediği Şanghay Bienali ve halen
sünekte olan 'My Home isYours,Yo-
urBomeisMine' projelennden örnek-
ler eren Hanru. Madnd, Paris, Viya-
na Amsterdam, Berlin gibi Avrupa
şeblerinin yanı sıra Kanada, Güney
Afia. Kore ve Çin gibi ülkelerde de
orci teması kent olan sergi ve bien-
alkdüzenledi.
*^aat açık bir metindir' ~
kentin, ele ahnabilecek en dinamik
ven anlamlı konu olduğunu düşünen
Hr'u için ,'hızla değişim yaşayan
düşada sanatın yeri nedir?" sorusu
çaijmalarının çıkış noktası. "Küre-
sekşme.çağdaş dünyadafarkh sorun-
lar ortaya çıkanyor. Yaşam koşullan-
nn Kileşmesi. değişik kültürlerin bu
oramda nasıl ortaya çıktığL, ne tür bir
tokunsal harekete doğru gittiğimiz...
lüıtin birçok taröşma sorusu doğur-
dıjonu görüyonız."
Hanru, 11 yıldır
Paris'te yaşıyor, kı-
talar arası sergiler
düzenlıvor. Batı ül-
kelerindeki kentleş-
menin diğer ülkeler
için de önemli oldu-
ğunu düşünyor.
"Modernliğin asıl
anlanuna bakttğı-
mızda her mekânın
kendi kültürel coğ-
rafyasuu yarattığmı
görüyoruz. Çağdaş
sanat da bu şekilde
doğuyor. onu bir an-
lamda yeni fikirlerin
deneme tahtası ola-
rak görebüirizr
Hanru. kentin kü-
resel ekonomı ala-
mnda olduğu kadar.
sanat ve kültür ala-
nında önemli ve et-
kin olduğunu düşünüyor. Her kent
kendi kentsel mekânmı değişik şekil-
de organize ediyor. Kent veniden yı-
kıhp yapılmıyor ama küreselleşen
kentin bir bölümünde veniden. farkh
bir kent oluşuyor. Çağdaş sanat da
kentselleşen dünyada tutarh bir bütün
olmalı ona göre. Bu açıdan sanatın
gerçekle, diğer biçimlerle ve söylem-
lerle ilişkisi önemli. çünkü çağdaş sa-
nat her şeyden önce çok kültürlü orta-
mın sonucu olarak ortaya çıkıyor.
Hanru. projelerinın çoğunu o insanla
ilişkilendirmeye çahştığını ve oluşum
aşamasının koşullara bağlı olduğunu
söylüyor. Ona göre her türlü faaliyet.
"Küreselleşme,
çağdaş dünyada
farkh sorunlan
ortaya çıkanyor.
Kentin birçok
tartışma sorusu
doğurduğunu
görüyoruz.
Modernliğin asıl
anlamına
baktığımızda, her
mekânın kendi
kültürel coğrafyasını
yarattığını
görüyoruz. Çağdaş
sanat da bu şekilde
doğuyor, onu bir
anlamda yeni
fikirlerin deneme
tahtası olarak
görebiliriz."
işbirliği içinde olmalı. Projelerinin
özünü oluşturan. 'hareket halinde şe-
hirler' de işbirliği içinde doğmuş."Bi-
zim çahşmamız açık bir metindir ve
her türlü yoruma açıktır. Bu sadece kü-
ratörlerin görevi değiL sanatçüann ve
kurumlann da görevidir." Empresyo-
nizrnın Japon baskılan ve Afrika kül-
türünden etkilenerek ortaya çıktığıru
ömek göstererek modernizmin farklı
kültürlerin ürünü olduğunu vurgulu-
yor. Batı dışında gelişen şehirleşme
modelleri de.modernizasyonunheye-
can verıci noktalanndan biri ona gö-
re. "Batı ötesi modernizasyon hareke-
ti içinde çıkan yeni sanat biçimleri, es-
ki sanat biçimlerine
ya da eski sanat tari-
hine referansu ol-
mak durumunda
değiL ben de bunun-
la ilgikniyorum."
Hanru küresel
kentleşme üzerine
yazan Saskıa Sassen
gibi. şehirler arası
bağlantılandırma ve
bunun sonucu önem
kazanan kent arka
planlanyla ilgileni-
yor, çünkü bu yeni
kentlerde eskiden
olduğu gibi klasik
ve belirli bir sanat
kurumlan içinde iş
yapmak yerine, şeh-
rin sağlayabileceği
çok değişik türden
alanlarda farkh pro-
jeler gerçekleştir-
mek mümkün. Yaptığı işlerle kent ya-
şamını serginin içine katmayı amaçlı-
yor. Dünyanın çok farklı yerlerinde
projeler üretmiş biri olarak. Amerikan
müzelerinin ruhaf bir yapısı olduğu
görüşünde. "İnsanlar a\ıu mekânda
viyip içiyor, her şe>i son anda ekleyebi-
İiyoıiar. Bu türlü birçalışma biçimi on-
lara ters geldi.'"
Sergileri farklı şehirler geziyor ama
bu klasik anlamda bir taşınma değil.
'CitiesOnTheMove' 7 şehre, 'My Ho-
me is Yours', 'Your Home is Mine' ise
2 şehre gitmiş. "Buradaki turdan ka-
sıtişlerin kendisinin değiLgenelbir fik-
rin yola çıkmasıdır. Cities On The Mo-
ve'a bakarsanız sanatçüar bik şehir-
den şehre değişir. Eskiden işler kutuya
konulup, şehirîdenşehre dolaşır ve hiç-
birşey obnamtşgibi yine duvariara ası-
lırdL Asıl mesele bir şehrin özellikleri,
mimarisi, planlaması.. Sanatçının>^p-
Oğı özgür bir düş gücüyle bir konteks-
ti bir araya getirmek. Buradaki aracı
da küratör."
'Küratör sorulan loşkırtmalı'
Şehir gerçeğiyle nasıl yüzleşileceği,
bir sanatçı gibi küratörün de kendisi-
ne sorması gereken en önemli soru
ona göre. Küratör bazı sorulan kışkır-
tabilmeli ve sunulabilirkılmalı. Bu an-
lamda sanatçı ve küratör arasında rol-
lerin giderek yakınlaştığını düşünü-
yor. "Küratöıier özne değü, sonuçta
izleyiciye ne söyleyeceğine karar vere-
cek olan sanatçıdır. Sanatçı kendi ba-
şına yaratan ve >ürüten tekil bir birey
değiL diyaloğa giren. başkalanyia çah-
şanbiri."
Hanru 'gjzemli bir kent' olan Istan-
bul'a her zaman gelmek istiyor. En
çok etkilendiği de şehrin canlılığı. Sar-
kisen iyi dostlanndan biri. "OnuŞan-
ghay'daki bienale de davet etrbın, bu
benim için en büyük mutluluklardan
bhi" dıyor. îstanbul'da nasıl bir iş yap-
mak isterdiniz sorusuna ise çok fazla
düşünmeden 'kontrolsüzlük' diyor.
"Diktatörlük çağında her şeyin planu,
hesapholması genckiyor, halbuki bizbn
için en önemli şeylerden biri kontrolü-
nü kaybetmek. Belki burada kontrol-
süzlük üzerine bir sergiyapmayı düşü-
nebUirim."
Harrison kansepi kabullendi
• LONDRA
(REUTERS)-
Efsanevi müzik
grubu Beatles'm
eski prodüktörü
George Martin, 22
Temmuz Pazar
günü bir açıklama
yaparak George
Harrison' ın
kendisine herkesin
bir gün öleceğini
söylediğini ve
durumunu
soğukkanlılıkla
karşıladığını
söyledi. Bu senenin |
başında akciğer
kanseri nedeniyle
bir ameliyat geçiren 58 yaşındaki müzisyen, bir •
süredir de İsviçre'de bir klinikte beynindeki '.
tümör nedeniyle tedavi görüyordu. '
Enka'da sinema keyfi '
• Kültür Servisi - Enka Açıkhava Tiyatrosu, >
konser. tiyatro, bale, dans gösterilerinin yanı sıra:
yaz aylannda sinema gösüterimleriyle izleyicilere
hizmet veriyor. Tiyatro da bu akşam sezonun en
iyi filmlerinden biri olan "Çikolata' gösterilecek.
Yönetmenliğini Lasse Halstörm'ün yaptığı filmin
başrollerinde Jonny Deep ve Juliette Binoche rol
alıyor. Film, sihir ve lezzetin keyifli
kombinasyonunu sunuyor. Perşembe günü ise, ,
sezonun en görkemli ve büyük bütçeii
filmlerinden biri olan 'Gladyatör' 7
sinemaseverlerle buluşacak. Yönetmenliğini
Ridley Scott'ın yaptığı filmin başrollerinde
Russel Çrovve ve Oliver Reed yer alıyor. Tarih
fonunda, iktidar, güç ve kahramanhk öyküsünü
görkemli bir dille anlatan film 5 oscar alarak bir t
rekora imza atmıştı. Film gösterimleri 21.30
gerçekleşecek. Enka Vakfı:(O 212 276 22 14/15) '
Kral ve şato çelişkîsi •
• Kültür Servisi - The Çuttıng Edge Theatre
Çompany, Shakespeare'in "Macbeth' isimli
oyununu, ilk kez oynandığı Çavvdor Şatosu'nda
sahneye koyacak. 1995'de kurulan tiyatro grubu,
aynı zamanda oyundaki olaylann geçtiği şatoda
bu oyunu sahneleyecek ilk grup. Tarih
araştırmacılan hırs, cinayet ve suç üçgeninde '
yoğunlaşılan oyunda da öldürülmesi işlenen Kral
Duncan'ın Çavvdor Şatosu'nda öldürüldüğü '
konusunda hemfikirler. Ancak 'Macbeth'te adı
geçen Kral Duncan'ın 11. yüzyılda yaşamış
olması ve Cavvdor Şatosu'nun 14. yüzyılda î
yapılmış olması uzmanlann tezinde çelişki <
yaratmayı sürdürüyor. •>.
Pop mu Sanat ım?' •
• Kültür Servisi - Yapı Kredi Kazım Taşkent
Sanat Galerisi'nde. 18 Temmuz'da açılan
'Sanatı ve Yaşamı ile Andy Warhol' sergisinuir
yan etkinlikleri sürüyor. 28 Ağustos tarihinde ,
sona erecek Warhol sergisi ile Pop-Art'm ;
dünyadaki gelişimini ve önemli örneklerini (
anlatan ikinci bir sergi, Galatasaray ;
Meydanı'nda eşzamanlı olarak gezilirken Andy
Warhol filmlerinden bazı örnekler de ilerleyen'
günlerde gösterime sunulacak. Sergi
etkinlikleri kapsamında aynca bugün bir panel -
düzenlenecek. 'Pop mu sanat mı?' konulu ve
girişin ücretsiz olduğu panel, Yapı Kredi j
Sermet Çifter Kütüphanesi'nde saat 18. 3O'da *
gerçekleşecek. Panele Ahu Antmen, Ali
Çanan Beykal ve Nur Koçak katılacaklar.
(252 47 00)
Madoma'dan Amepika tumesi
(REUTERS) - |
Madonna. Avrupa {
turnesinden sonra .{
'DrovvnedVVorld' 3
parçasınm ismini
verdiği Amerika \
tumesine 20 Temmuz
Çuma akşamı j
Philadelphia'da ^
başladı. Amerika'daS
on iki şehirde |
vereceği konserleri
i
sabırsızhkla bekleyen
hayranlan, cuma
günkü konser öncesi
100 dolardan satılan tişörtleri için uzun kuyruklar
oluşturdular. AvTupa turnesi boyunca sahne seti
ve ilginç kostümleriyle ilgi çeken Madonna.
Amerika turnesinde de 'Music' albümü ve en
sevilen parçalanyla hayranlannı coşturacak.
'Drovvned World' turnesini müziğinin teatral bir j
sunumu olarak niteleyen Madonna, dövüş
sanatlan, flamenko. country. vvestern, punk, rock
and roll tarzı müziklerden aldığı etkiyi sahnede >
ortaya koyuyor. •;
Aktöp Sivaji Ganesan iHdü •
• Kültür Servisi - Hınt sinemasının star '5
oyunculanndan Sivaji Ganesan, 21 Temmuz H
Çumartesi. 74 yaşında öldü. Kalp ve böbrek >
rahatsızlığmdan ölen Ganesan, bir sene önce de
by-pass ameliyatı geçırmişti. Hindistan'da bir J
'efsane' olarak anılan Ganesan, Hindistan'da t"
konuşulan birçok değişik dil ve lehçede film !
çeken sanatçı bu anlamda da Hint sinema •
tarihine adıru yazdırmıştı.
BUGUN ••i
• CEMİL TOPUZLU AÇIKHAVA
TİYATROSU'nda saat 21.00'de Yavuz ,,
Bingöl'ün konserı dinlenebilir. (296 36 10) j
• BEYOĞLU SİNEMASI'nda Onat KuÜar i
anısınasaat 12.15, 14.30, 16.45, 19.00 ve i
21.15'te M- Caro ve J. P. Jeunet'nin yönettiği l
'Şarküteri' isimli film gösterilecek. (251 32 40
•ÇEŞME AÇIKHAVA TİYATROSU'nda ,
21.30'da Paco de Lucia ve grubunun konseri
var. (0232/441 12 20)