28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 TEMMUZ 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA YUKSEK MAHKEME KARARI îpekçi'nin avukatı kapsam dışı kaldığını, hukukçular ise af yolunun açıldığını savunuyorlar Ağca'nın durumu tarbşmahANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yüksek Mahkeme, yasadaki "Şahsi hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm edilenleıie akuklan ceza herhangi bir nedenle şahsi hürriyeti bağlayıcı cezaya dönüştürülenlerin toplam hükümlülûk süresinden 10 yıl indirüir'' bölümünü iptal etti. Düzenleme, müebbet ağır hapis cezasına çarptınlanlar ile şahsi " hürriyeti bağlayıcı cezaya çarptınlanlar açısmdan eşitsizlik yaratıyordu. Yüksek Mahkeme Baskanvekili Haşim Küıç. şahsi hürriyeti bağlayıcı cezaya çarptınlanlann toplam hükümlülûk süresinden lOyıllık indirim yapıldığmı anımsatarak buna karşılık müebbet ağır hapis cezasına çarptınlanlardan ise 36 yıl üzerinden 10 yıl indirim • Yasanın "daha önce şartla salıvermeden yararlananlann" aflan yararlanamayacağına ilişkin hükmünün iptaliyle, gazeteci Abdi Ipekçi suikastının mahkûmu Mehmet Ali Ağca'nın durumu tartışma konusu oldu. yapıldığına, bunun da şahsi hürriyeti ErtuğruJErsoy'un karşıoyuyla bağlayıcı cezaya çarptınlanlar açısından eşitsizlik yarattığına dikkat çekti. Örneğin, şahsi hürriyeti bağlayıcı cezalann toplamı hükümlülûk süresi 50 yıl olan, cezasından 10 yıl indirildikten sonra 40 yıl ceza çekerken müebbet ağır hapse çarptınlan kişi 36 yıl üzerinden 10 yıl indirim yapılarak 26 yıl sonra tahliye olabiliyordu. Mahkeme, yasanın "Daha önce şartla salıverilme hükümlerinden yarariandığı halde yeniden suç işleyerek hüküm gijenler ile daha önce çıkanlmış bir aftan yararlananlar bu madde hükümJerinden vararlanamaziar" hükmünü, Başkan Mustafa Bumin ve oyçokJuğuyla reddetti. Gazeteci Abdi İpekçi suikastının mahkûmu Mehmet Ali Ağca'nın, söz konusu iptal işlemin ardmdan aftan yararlanıp yararlanamayacağı tartışma konusu oldu. Ipekçi ailesinin avukatı Turgut Kazan. 1991'deki şartla salıverilme Ağca'nın lehine bir düzenleme yaptığı için bunun bir verilen hüküm olmayıp yasa hükmü olduğunu belirtti. Ağca'nın durumunun 1991 'deki düzenlemeden kaynaklandığına işaret eden Kazan. "Onu kaldıran yasa, kaldırdığmı açıkça söylerse anlam taşır, yoksa anlam ifade etmez*1 diyerek aftan yararlanamayacağını söyledi. 1991 'deki şartla salıverilmeden yararlanan Ağca'nın gasp suçundan aldığı 36 yıllık cezası 7 yıla, Ipekçi suikastı nedeniyle mahkûm edildiği ölüm cezası da 10 yıla indirilmişti. Bazı hukukçular da Kazan'ın tersine, mahkemenın yasadaki "daha önce yararlananlar yararianamaz" hükmünü iptal ettiği için smırlamanm ortadan kalktığını ve Ağca'ya da af yolunun açıldığını dile getirdiler. TİP'lilerin katilkri yararlanacak 7 kez ölüm cezasına çarptınlan, Bahçelievler katliamında 7 TİP'li öğrencinın katilleri Haluk Kırcı, Bünyamin Adanalı ve Ünal Osmanağaoğlu da bu düzenlemeden yararlanacak. Düzenlemeyle, bu kişilerin ayrı ayn çarptınldıklan 7 idamdan (70 yıl) değil, 36 yıllık infazından 10 yıl düşürülecek. Prof. Dr. Kaboğlu, Anayasa Mahkemesi'nin 'orta yolu' aradığını, denge gözettiğini söyledi Karara hukukçular farklı tepki gösterdi • Ankara Barosu Başkanı Sadık Erdoğan karann Yüksek Mahkeme'nin eski içtihatlanyla bağdaşmadığını öne sürerken Prof. Dr. îbrahim Kaboğlu, parlamento tarafmdan yapılan haksızlıgın Anayasa Mahkemesi tarafından giderilmesini beklemenin zor olduğuna dikkat çekti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Prof. Dr. fbrahim Kaboğlu. parlamento tarafın- dan af yasasında yapılan hak- sızlıgın Anayasa Mahkeme- si 'nce giderilmesini bekleme- nin mümkün olmadığını vur- guladı. Kaboğlu. Yüksek Mahkeme'nin karannda "orta )»lu" aradığını, denge gözete- rek böyle bir yola gittiğini be- lirtti. Ankara Barosu Başkanı Sadık Erdoğan. Yüksek Mah- keme'nin af yasasına ılişkın karannın daha önceki kararla- nyla çeliştiğini savundu. Prof. Dr. Îbrahim Kaboğlu, parlamento tarafından yapılan haksızlıgın Anayasa Mahke- mesi tarafından giderilmesini beklemenin zor olduğuna dik- kat çekerek "Parlamentonun yapöğı haksıztık,hukukyoluy- İa giderilemezdi. Çünkü hu- kuki açıdan bakıldığı zaman, yasaıun sonuçlan çok daha ge- nişlerdT dedı. Kısmen İptal ettl' Kaboğlu, mahkeme kara- nyla ilgili şu değerlendirme- yi yaptı: "Anayasa Mahkemesi, yasa tümiiyle anayasaya 'uygun de- se' parlamentonun yaptığı hakstztasamıfa ortak olacak- ö. Ana>asa\a 'aykırı dese' o zaman parlamentonun yapü- ğı haksız tasarrunı çok daha Ueri boyutlara vardıracaktı. Öyle görünüyor ki, Anayasa Mahkemesi bir miktar orta yolu denemiş oluyor. Hukuld kriterin yanında yerindelik öl- çütünü kullandı. Yani genişle- tilmesinin sakınca yaratabüe- ceği görüşünden hareketle. kısmen iptal etti Ama büvük ölçüde parlamentonun tasar- rufunu onayladı. Af kapsamı dışında tuttuğu kesimi, o yön- de oluşturduğu terrihi büvük ölçüde onayladı. Bunu yapar- ken hukuk tekniği açısından bakmışn, ama bundan çok bir rür denge, uzlaşma endişesiy- le böyle bir yola gitti" 'Eşltllğe uyulmamış' Ankara Barosu Başkanı Sa- dık Erdoğan da karann Yük- sek Mahkeme'nin eski içtihat- Yeni oluşum, Anayasa Mahkemesi'nin Hasan Celal Güzel hakkındaki karannı bekliyor Erdoğan'ın geleceği belirlenecek ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Recep Tayyip Erdoğan, yeni oluşum hareketını par- tileştirmek için Anaya- sa Mahkemesi'nin Ha- san Celal Güzel'in du- rumuyla ilgili karannı bekliyor. Anayasa Mahkeme- si'nin bugün görüşme- ye başlayacağı Basın Yoluyla tşlenen Suç ve Cezalann Ertelenmesı Hakkındaki Yasa'ya ilişkin kararı, merkez sağ sıyasetin geleceği- tıi doğrudan ilgilendi- recek. Mahkeme, Türk ' Ceza Yasası'nın 312. maddesinden mahkûm olan Hasan Celal Güzel'in Yeniden Doğuş Partisi üyeliğine ye- >il ışık \akarsa hukuki konumu çok jenzer olan Tayyip Erdoğan'a da si- /aset yolu açılmış olacak. Seçenekter tarhşılryor Yenılık^ı mılletvekıllennin "Bizbir tadro hareketiyiz, en önemli farkımız ider partisi değiliz. partinin en temel Ikesiortak aJoldır" söylemine karşın, 'eni olujumun yazgısı Erdoğan'ın ;enel başkanlığıyla koşut görünüyor. Lnayasa Mahkemesi'nin bugün görüşmeye başlayacağı Basın Yoluyla Işlenen Suç ve Cezalann Ertelenmesi Hakkındaki Yasa'ya ilişkin karan, merkez sağ siyasetin geleceğini doğrudan ilgilendirecek. Erdoğan *ın siyasi yasağının sürme- si durumunda ise iki seçenek tartışı- lıyor. Birinci seçeneğe göre Erdoğan, her şeye karşın partiyi kendi başkan- lığında kurarak siyaset yasağıru 'Hest" edecek. Bu durumda, Yargıtay Cum- huriyet Başsavcılığı partiye uyanda bulunacak. Erdoğan, partiden istifa etmeyerek başsavcılığın Anayasa Mahkemesi'ne gitmesinde ısrarlı ola- cak. Böylece yeni parti. Anayasa Mahkemesi'nden uyan karan bekle- yecek. Yüksek Mahkeme'nin, baş- savcılığın görüşüne katılması duru- munda Tayyip Erdoğan istifa ederek partiyi kapatılmaktan kurtaracak. En az 1 yılı bulması beklenen bu süreçte Erdoğan yeni partinin teşkilatlanma- sını tamamlamış, seçim hazırhklannı yapmış ve işaretmi vermiş olacak. Emanetçi korkusu Ancak, yeni oluşumdaki bazı mil- letvekillen "tabanaolumsuzmesajve- rileceği ve sistemle meşruiyet arama konusundabüyükrisktaşKbğrgerek- çesiyle bu formüle karşı çıkıyor. Bu milletvekilleri, Erdoğan'ın siyaset ya- sağmın sürmesi duru- munda, Milli Göriiş ta- banmda önemli bir isim olan Manisa Milletve- kili BülentAnnç'ın ge- nel başkanlığıyla yola çıkılmasını ve "emanet- çi'' görüntüsü verilme- mesini istiyor. Ikinci se- çeneğe göre Erdoğan, siyaset yasağını kabul- lenecek ve yasağının kalkacağı 2003 veya 2004 yılına kadar genel başkanlıktan vazgeçe- cek. Bu durumda yeni oluşum içindeki Bülent Annç, Kayseri Millet- vekili Abdullah Giil ve Sıvas Millet- vekili Abdullatif Şener arasında genel başkanlık yanşı yaşanacak. Lider olan kişinin "emanetçi" rolünü kabul et- memesi durumunda, Erdoğan'ın ya- sağı kalktıktan sonra yeni bir başkan- lık bunalımı yaşanacak. İki seçeneğe de karşı çıkan bazı milletvekılleri de, "merkez siyaset" ızlenimini pekiştirmek ve yeni açılı- mı somut bir temele dayandırmak amacıyla Yargıtay Başkanı Sami Sel- çuk gibi yeni bir ismin liderliğe geti- rilmesıni istiyor. lanyla bağdaşmadığını öne sürdü. Eskiden mahkemenin suçlarda ve infazda eşitliği düşündüğünü kaydeden Erdo- ğan, "Ama şu anda görüşün- den vazgeçti. Şimdiki görüşü bunun birafvasası olduğu şek- linde anlaşılnor. Bazı suçlan abnış, bazıİannı almamış. Ön- ceki kararlanyla çelişen bir karar olarak göriiyonım. İn- fazda eşitiik ilkesine uyulma- nuş, eşitsizlik ön plana alınmış gibi gözledim. Hem buna 'af yasası değıldir denecek' hem de hüküm kurarken ona uy- ma; bence bu taröşıhr" diye konuştu. 'Hukufca aykırı' Avukat Rasim Öz ise karann hukuki olmadı- ğını, siyasi etkiler altın- da alındığını ileri süre- rek şöyle konuştu: "Bu yasanın istisnai bütün bükümierinin iptaJ edilmesinden yanayım. Af yasası değil. ceza indi- rim yasasıdır. Anayasa ve taraflı olduğumuz bütün sözleşmelerde, herkesin eşit olduğu beiirduniştir. Bu kararlar eşitiik ilkesi- ne aykındır. Bütün suçlar şartla saüverme yasası kapsamına alınmah ya da fümüyle reddedilmelidir. Anayasa Mahkemesi, ır- za geçmeyiistisna tutmuş, ırza geçip öldüren kişiyi ödüllendirmiştir. Tek kişi- yi öldürene 10 \ilhk indi- rim yapıkü, Haluk Kırcı, Ünal Osmanağaoğlu gibi cezalan kesinleşen ve 8- 10kişiyiöldürenjerede bu indirim yapüdı. Bu sade- ce eşitiik ilkesi değiL ta- mamryla hukuka aykuı ohnuştur. Anayasa Mah- kemesi kamu vicdamnı bir kez daha karartmış- ür. Bu, hukuka olumlu bir şey getirmemiş,tama- mıylacanileriödüîlendir- miştir" IRMIKIAYDIN ENGÎN aengin(« doruk.net.tr )ncekı gün "piyasa tanrısı" yine aprttı, öövizi fırtattı, borsayı dibe urdurttu ya, iyiden iyiye şaşıran halkımız", Boğaz kıyısına dikilip lanzara seyreder gibi döviz bürola- önünde kümelendi; dolar ve mar- ın her ondakikada bir biner liralık di- mler halnde tırmandığını gösteren ;ıklı tabeaları seyrettiler. Jstanbu Mecidiyeköy'deki döviz ürolarından birinin önüne dikilip en de doviz fıyat tabelasını seyre- enleri se/rettirn. Çok eğlenceliydi. ierçekus;ü bir film sahnesinden ırksızdı.. Dövız*e uzaktan yakından ilgileri Imayacağı üstüne bahse girebile- eğim kadınlı erkekli bir kalabalık, aldırırrı ıJmüyle kapatmış, döviz kranındad hareketleri hep birlikte 3 yüksek sesle yorumluyorlardı. - Vışşşş. bak gız iki bin daha art- - Şunatakın hele mark, dolan sol- dı. Bak. tak dolar, markın hızını gö- tyon mP - Akşz^a bin altı yüzü geçer bu •eret... Dediydi dersin... Bu tadra doyulmaz, bu gerçeküs- Bu Hükümet de Güven Vermiyorsa... tü sohbet sürüp giderken adamlar- dan biri ortaya bir soru fırlattı: - Durup dururken niye Madı bu meret yav? Soru özgün değil. Önceki gün ve dün Türkiye'de cebi dolu, cebi delik, varsıl, yoksul hemen herkes bu so- ruyu ya sordu ya aklından geçirdi. Ama Mecidiyeköy c^öviz bürosu- nun önünde, ortaya atılan soruya sa- hip çıkan, ilk bakışta "Herhalde ev- lere temizliğe giden varoş kadınlann- dan biridir" diyebileceginiz orta yaş- lı bir kadının yanıtı sohbetin doru- ğuydu: - Güven diyorlar!.. Soruyu soran yanıtı kavrayamadı: - O ne ki? Kadın aynı ciddiyetle omuz silkti: - Ne bileyim? Öyle diyohar... • • • Kadın günlerdir, haftalardır, hatta aylardır TV ekranlannda, gazete say- falannda ha bire yinelenen soruyu ve hemen hiç değişmeyen yanrtını bilin- cine varmadan ezberlemişti ve aynı soru kendisine yönelince aynı yanı- tı yapıştırmıştı: - Güven!.. Gercekten de önceki gün ve dün, bu soru hemen bütün TV'lerin haber programlarında durmaksızın sorul- du ve ekonomi ulemasının tümü ay- nı yanıtı yapıştırdı: - Güven!.. • • • Sahiden nedir bu güven? Kim, kime güven duyarsa ekono- mik program yürür, döviz uslanır, borsa durulur, piyasa tannsının gaza- bı yatışır? Kimin, kime güven vermesi gere- kiyor? Kim, ne yaparsa güven oluşur? _ Birkaç gün öncesine kadar Enis Öksüz giderse güven gelir deniyor- du. Öksüz (çok şükür ve dansı öteki bakanlann başına) gitti. Ama yine ay- nı büyülü sözcük yinelenmekte: - Güven! Evet, piyasanın hükümete güven vermesi gerekiyor(muş); bu güven olmazsa işler düzelmez(miş). lyi de bu hükümet güven vermek için daha ne yapsın? IMF buyruklanna koşulsuz teslim olmuş. En babayiğit ülkücü tosunlar ka- badayılık gösterisi yapıp kostakla- narak esip gürlüyor; ardmdan sük- lüm püklüm, sürtülmekten aşınmış burnunu kaşıyarak IMF'nin dediğini yapıyorlar! DSP kanadı ekonominin bütün dizginlerini zaten Kemal Derviş'e teslim etmiş; bakanları "bakancılık" oynuyor; başbakanı da bilmediği, anlamadığı konularda önüne konan notlan -zoriukla da olsa- okuyor. Yani hükümetin, Derviş Progra- mı'nı uygulamakta, IMF'ye verilen ni- yet mektubuna harfi harfîne uymak- ta bugüne kadar bir kusurunu gören var mı kuzum? Telekom'da kimin dediği oldu? Der- viş Yasalan'ndan hangisi çıkanlmadı? El konması istenen bankalardan el konmayanı mı kaldı? Bu hükümet piyasa tanrısının en sadık kulu olduğunu her gün, her an, her koşulda kanıtlamıyor mu? Ne MHP'nin milliyetçi-devletçi çiz- gisi kaldı, ne DSP'nin köykentli kal- kınma düşleri, AB karşıtlığı... Bakan kellesi istendi de verilmedi mı? Nerede Cumhur Ersümer, ne- rede Enis öksüz, nerede Sadettin Tantan? Hayata Dönüş operasyonu adı al- tında ölüm saçma suçundan sırtı sı- vazlanan Tantan, operasyonların ça- pını, piyasa tannsının sevgili kullan "işadamlanna" doğru genişletince gümbür gümbür gitmedi mi? Niyet mektubundaki niyetlere ni- yetsiz yaklaşan Öksüz, yağıp gürle- diği basın toplantısının bir saat son- rasında istifayı bastırmaya zorlanıp piyasa tannsının gönlü alınmak is- tenmedi mi? Peki hâlâ bu hükümetten "güven" bektemek saçma, hatta ayıp değil mi? Neyani, bu hükümet IMF'ye, piya- saya güven vermiyor da nalka, emekçiye, üreticiye, üretim yapmak isteyen sanayiciye, aydınlara mı gü- ven veriyor? POLTltKA GÜNLÜĞÜ HÎKMET ÇETİNKAYA Beceriksiz İktîdar... Türkiye çok zor bir dönemden geçiyor... Işsizlik çığ gibi büyürken toplum bir patlama noktasının eşiğine gelmiş durumda... Türkiye'nin en büyük özel sektör kuruluşlan kan yitiriyor, siyasi istikrarsızlık toplumun tum ke- simlerini derinden yaralıyor... Burada yapılması gereken tek şey var ama si- yasi iktidar buna bir türlü yanaşmıyor: "Seçim yasalannda değışiklik ve demokrasinin tüm kurum ve kuruluşlarının ışlerlik kazanması..." Özetle Türkiye yapısal bir değişimle ekonomık ve siyasal bunalımı aşabıhr... Türkiye'nin siyasi olarak tıkandığını aklı başında herkes göruyor ama Başbakan Bülent Ecevit ne yazık ki göremiyor, yaptığı açıklamalarla da sanı- rım havanda su dövüyor..._ Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün istifasını "Oh kurtulduk, düzlüğe çıkanz" diye yorumlayanlar umarım ikincı bir sarsıntıyla kendilerine gelirfer, IMF ve Dünya Bankası na teslim olmuş siyasi ik- tidarın beceriksızliğıni görurler... Ama olan yine durüst sanayiciye, ışadamına, iş- çiye, memura, esnafa, uretıciye olacak, fatura on- lann cebinden ödenecek... Toplumun istemlerıne yanıt veremeyen, değı- şen dünyanın koşullanna uyamayan, hayali köy- kent projeleriyle avunan, ihracatı desteklemeyen, ithalata önem veren bir düşünce eriyip yok olur!.. Türkiye şimdi bu süreci yaşıyor!.. Üç beş yabancı banka doları bir milyon 600 bin liraya zıplatırken hukumet sadece seyrediyor, umudumuz Kemal Derviş ise hâlâ dalgalı kuru sa- vunuyor... Dün sabah Sirkecı'de döviz bürolarının önün- deydim ve yurttaşlara sordum: "Niye bekliyorsunuz?" Yanıt: "Dolann 1 milyon 300 bine düşmesini..." • • • Bugün yaşadığımız ekonomik bunalımın te- melinde neler yattığını gormeden, sarsıntıyı Yük- sel Yalova ve Enis Öksüz'ün açıklamalarına ya da Bülent Ecevıt'le Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'ın tartışmasına bağlayanlar acaba yanılmı- yorlar mı? Önce şunun altını çizmek gerekir: "Sermaye kesimi her zaman ekonomi ve top- lum üzennde egemenlik kurmak ıster..." Işte bu egemenlik Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde ekonomik bunalımlara neden olur... Bu süreçte belirsizlikler ivme kazanır, siyasal ya- pıda dengeler bozulur!.. Bunun adına çökuntu denir!.. Sermayenin aşın kâr hırsı, üretimin bu amaç- la yapılması toplumun çıkarlanna ters duşer!./ Yine bir ülkede sermaye kesimine uretimın ana malzemesı enerji, hammadde, kredı pahalıya mal oluyorsa iş çığırından çıkar!.. Yaklaşık yırmi yıldır Türkiye'de tarım desteklen- miyor, iki Akdeniz ülkesi olan Ispanya ve Italya ör- neğinde olduğu gibi üretıci kesiminin önü açılmı- yor, özellikle tarıma dayalı ihracatın temel taşlan olan KOBl'ler pek önemsenmiyor... Bankacılık sistemi üretımi değil hortumcuları besliyor... Uluslararası sermayenin giriş ve çıkışlan denet- lenmiyor!.. Kayıt dışı ekonomi almış başını gidiyor!.. Sorunlardizboyu!.. Halk hükümete güvenini yitirmişL • • • Türkiye Cumhuriyeti döneminin en ağır ekono- mik bunalımını geçirirken ıçinde bulunduğmuz sis- tem çağdışı siyasetçilerin elinde diretıyor... Türkiye'de yaşanan ekonomik bunalımın temel nedeni bugünku hükumettir!.. Türkiye'nin kurtuluşu hukumetin istifa etmesiy- le, tüm partilerin katılacağı bir hükümetle ger- çekleşir! Yoksa toplumsal patlama yaşanır!.. hikmet.cetinkaya " cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Manisalı gençler davası İşkence sanıklan yeniden yargılanıyor M.4NİSA (Cumhu- riyet) - Kamuoyunda "Manisah gençler" davası olarak bilinen davada, 16 kişiye iş- kence yaptıkları ge- rekçesiyle hapis ceza- sı alan 10 polis, hakla- nndaki mahkeme ka- rannın Yargıtay'ca bo- zulması üzerine dün tekrar hâkim karşısına çıktı. Manisa Ağır Ceza Mahkemesi' nde görü- len duruşmada, sanık- lardan Başkomiser Hafil Emir. polis me- muru Levent Ozvez v e emekli polis Turgut Demirel hazır bulun- du. Gençlerin avııkatla- n ise duruşmaya katıl- madı. Duruşmada, Yargıtay 8. Ceza Da- iresi'nden gelen boz- ma karan okunarak sanıkların bu karar karşısında talepleri so- ruldu. Mahkeme, duruş- maya katılmayan di- ğer polis memurları- nın çağnlmasına karar vererek duruşmayı 29 Ağustos2001 tarihine erteledi. PEŞİN FİYATINA 10TAKSİT! |FERROLJ| "ISITMA ve KÜMA SİSTBMLEHİ" Istanbul (0216)573 38 41 Ankara (0312)384 56 44 Izmır (0232)449 71 84
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle