Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TEMMUZ 200"1
PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kultur d cumhuriyet.com.tr 15
IAYATIN ÖTE YAKASI FERtDUN AJN'DAÇ
Yurt edinmenm özlemîRecaî öldü. Yürek durması onu aramızdan
dı.
Oğlu l>u haberi bana ulaştırdığmda yolday-
ım. Deli Dumrul ile Azrail'in cebelleşmesi
elmişti bir an gözümün önüne. O genç öm-
ine yakıştıramadığımdan olacak Musta-
ı'ya, azarlarcasına; "saçmalama" demıştim.
Oyledir, bazılanna konduramadığımız ölü-
ıün gerçeği karşısında, duygulanmız daha
a gerçekçi kesilir.
Recai, Şile'deki ev inşaatımın kalfasıydı.
)yle işuı/işçinin başında duran değil, her şe-
iydi oranın. Arsa yerinin seçiminden mi-
lari projenin biçimlendirilmesine, hertürlü
şçiliğe/malzemeye kanşan, karar verendi.
Her bir şeyi ona devretmiş olmanın güve-
li, rahatlığı vardı bende. Gidip geldiğim an-
arda, bahçe olacak alanla ilgilenip hangı
ığacın nereye dikileceğine, duvarlann ve çar-
lağın nasıl olacağına bakarken Recai ile bir
>aşkasının işini yapan biriymiş gibi konu-
iurduk. Yaptığı işi böylesine benimseyen,
»erçek anlamda onunla yatıp kalkan ikinci
îir kişi ne gördüm ne de duydum!
O, benim yenı bir 'yurt edinme' duygumu,
jir yere bağlanma düşümü, bir sürgün gibi
/aşadığım îstanbul'dan kurtulma özlemimi
;ok çabuk çözenlerdendi.
Recai'nin ölümüne tepkim her şeyi yüzüs-
tü bırakıp gitmesinden miydi, yoksa genç
5mrüne bunu yakıştıramadığımdan mıydı?
Elbette ikincisiydi.
•••
Beni, o günlerin sannsmdankurtaracakuğ-
raşılanma dönünce bunlan düşündüm daha
çok. Yolculuklara çıktım, yazdığım kitabı-
ma döndüm, okuma yordamlannda yuğrul-
dum. DaniIoKis'le yolculuğum da devam et-
ti bu ara.
" Yurtsuz Adam"ın öyküsüne dönünce, bi-
zim dille kurmak isteğimiz dünyanın bir yurt
olduğunu daha iyi görebiliyordum. Bunu
ararken, hatta bunu yaratabileceğimiz me-
kânı seçerken de o dünyaya özgü nitelikleri
sağlayabilecek bir atmosferi bulmaya çalış-
ma özleminde olduğumuzu söylemeliyim.
Kis, bunu bize en çok hissettiren yazarlardan
biri. Onun Bahçe, Küller romanmı bir gemi
yolculuğunda okumuş; Köstence'ye ulaştığım-
da. sokak aralannda onun anlattığı, yurdu-
nu/cennetini yitiren yüzlerle her an karşılaşa-
cağım gibi bir duyguya kaptırmıştım kendimi.
Wfk\
/ • / •
X^anilo Kis, yitirileni ve
aranılam en çok hissettiren
yazarlardan. Doğu ile
Batı arasında yepyeni, özgün
bir ses. Daha çağcıl,-
kan bağını yalnızca dil
yurduyla besleyen biri.
OKUMA ÖNERILERI
* Danilo Kis: Bahçe, Küller, Çev.: îlknur
Özdemir, 1993: Ud ve Yara tzleri, Çev.:
Gönül Akgerman, 1997, Can Yay.; Ölüler
Ansiklopedisi, Çev.: Hür Yumer, 1991,
Renızi Kitabe\i.
* Albert Camus, Tersi ve Yüzü, Çev.:
Tahsin Yücel, 1991, Can Yay.
* Heinrich Böll, Frankfurt Dersleri, Çev.:
Kasım Eğit, 1998, Can Yay.
* Amin Maalouf, Ölümcül Kimlikler,
Çev.: AyselBora, 2000, Yapı Kredi Yay.
BELLEK KUTUSU
* Şu özdeyişi hep aklında tut: 'Hedefe
varan, her şeyi kaçırmtşür.'
* Kimseyle ortak olma: yazar, yalnızdır.
* Vicdanın rahat olsun: Yeraltı
madencilerinin seninle hiçbir ilişkisi
olamaz, çünküsen bir yeraltı
madencisisin.
* Ismarlama yazı yazma.
* Yazdığın dilin, tüm diller içinde en
kötüsü olduğuna inan, onu hiçbirine
değişmeyeceğıni bile bile. Danilo Kis
(Çev.: Samih Rifat)
'YeniBalkanu' adına verdiğim Danilo Kis,
yitirileni ve aranılam en çok hissettiren ya-
zarlardan biri. Romanında, bir çocuğun gö-
zünde varoluşunun öyküsünü izlerken o
'cennet'ın ve yurdun anlamını okuruz içten
ıçe de.
Ölüler Ansiklopedisi'ne, işte bu 'dargûn-
ler'in selintisinde uzandım. Ud ve Yara İz-
leri'ne yeniden döndüm. 'Yaa'ya ve 'ölüm'e
buradan bakarken yurdun ve yurtsuzluğun
anlamını yazınm içinde ararken Camus'nün
"Evetie Hayır Arasında" anlatısını seslice
okudum. Bazen, bunun sağaltıcı ve gösteri-
ci bir yanı olduğunu söylemeliyim. Onun şu
ilk sözleriydi, aramızdaki ölüm setlerini aş-
tıran. "Asü cennetierin yalnız yitirilmiş. cen-
netler olduğu doğruysa, bugün içimden çık-
mayan şu hoş ve insan dışı şeyi nasıl adlan-
dırmalıyun, bUmiyorum. Bir göçmen yurdu-
na döner. Bense, anımsamıyorum. Alay, ka-
tılaşma. her şey susuyor, işte yurduma dön-
müştüm."
Oysa, çöl sürgünüyüz hepimiz. Ait oldu-
ğumuz yeri/yurdu yitirmişçesine, bir bede-
vi gibi düşmüşüz yollara. Bizi gözetleyen
ölümün son çare olabileceğini düşünmeden,
yazarak bir yurt ediniyoruz. Başkaca da yo-
lu yok bunun! 'Yeni Balkaıüı'nın acısında
da. sızısında da görebiliyoruz bunu.
Kis'in, Ölüler Ansiklopedisi'nde yer alan
öykülerinde sınırlan aşan bir boyutu gör-
mem heyecanlandırmıştı beni. Kurmacayı
yaşamla örtüştüren, bilgiyle yazmayı önce-
İerken de konu ve izleklerini insanlık duru-
munu açıklayıcı kılan öğelerden seçmiş ol-
ması, onun anlatısuıa bir derinlik/yoğunluk
katar.
Kis, Doğu ile Batı arasında yepyeni, özgün
bir sestir. Ivo Andriç'ten, Vuk Vuço'dan, Pa-
nait Istrati'den, hatta Meşa Setimoviç'ten de
farklı bir ses. Daha çağcıl, kan bağını yalnız-
ca dil yurduyla besleyen biri. Bir yanıyla
Borges'e, Cortazar'a, Yourcenar'a uzanan;
öte yanıyla da yüzünü masallara/söylence-
lere dönen Kis; "dünyanın magmasından ve
kaosundan" doğacak ızleklennı yazının yal-
nızlığı üzerine kurar.
Onun metinler ve yaşamlar arasuıdaki yol-
culuğunda ele aldığı izlekler, insanlık duru-
munu açımlamaya yöneliktir. Anlatılannda-
ki düşünsel doku üslupçu yanıyla örtüşür. tş-
te bu özelliği, onu, 'yeni' bir yazar kimliğiy-
le karşımızda farklı kılanın ne olduğunu da
anlatıyordu aslında.
Kis, bir yere, bir coğrafyaya ait olma duy-
gusundan ıse 'edebiyaünyyazı'nın belirli ka-
nallanna, yollanna değil de bunun iklimine
ait olmayı yeğleyen bir yazar portresiyle çı-
kıyor karşımıza. Kendine özgü renkleri için-
de banndıran, lirik/buruk/ezgin bir ses. Ru-
hu alevlendiren, yazıda yurt edinmenin öz-
lemini her dem hissettiren bu 'Yeni Balkan-
lı' ile süreduran yolculuğumda yitirilmiş an-
lara, 'yitik ûlke'ye dönmenin ne anlama ge-
lebileceğini düşündüm daha çok.
Heinrich Böll de bu duyguyu en çok his-
sedenlerden. Kalka'daki inançsızhk/umut-
suzluk/yurtsuzluk sannlanna değinirken
şunları söyler: "Kafka bir sondur. Ondan
sonra gelenler, kendilerine ev arayan, hayat-
ta kalmayı başarabilmiş kişiler." Oysa Kis 'te
de Kafka" nın bir başka yüzü, saklı olan ya-
nı vardı. Onun bir türlü elinin/gönlünün va-
np da anlatamadığı..
Belki de Kis haklıydı; o anlara dönerek ço-
cukluğun cennetinde gezinmenin, yurtsuz-
luğun cehenneminde yaşamanın buruklugu-
nu yazmakta.
Evet, o da yazarak bir yurt ediniyordu ken-
dine. Tıpkı Recai'nin, Akçaabat'tan kopup
gelerek kopamadığı Karadenizkıyısını ken-
disine yurt bilip en güzel evi bir gün yapa-
bileceğüıin düşüne yatması gibi. Her ikisi de
o düşleri yanm bırakıp aramızdan aynldılar.
Ud ve Yara Izleri bunu anlatıyor bizlere. Re-
cai'den kalanlar da öyle...
Herkesin başdansçı olduğu 46 yıllık Paul Taylor Dance Company. Enka Açıkhava Tlyatrosu'nda
aşamın aydınlık ve karanlık yüzüGAMZEAKDEMİR
Dünyanın sayılı koreograflanndan
Oscar'lı dansçı PaulTaylor'ın grubu;
Paul Taylor Dance Company. 20-21 -
22 Temmuz tarihlerinde Enka Açık-
hava Tiyatrosu'nda sanatseverlere
'Piazzola Caldera', 'Arabesk' ve
'Company B' adh danslanm sunu-
yor.
46. sanat yılını dolduran Paul Tay-
lor Dance Company'nin, kurucusu
Paul Taylor'ın eserlerini 60 ülkede,
4500 şehirde sunduğu gösteriler bir-
çok ülkeden eleştırmenlerce alkış-
landı. Taylor, modern dansın öncü-
lerinden oknasının yanı srra grubuy-
la dansa tekrarlardan uzak yeni
adimlar attırdı. Yeni figürler, yeni dı-
şavurumlaryarattı. Koreografilerin-
de göze çarpan sadelik ve ihtişamın
uyumlu birlikteliği dansmı yapaylık-
tan uzak, kahcı bir arenaya taşıdı.
Ögramenlikdeyapıyor
Grubun kadrosunda, PatrickCor-
bin. Syhia Nevjinsk>r
. Lisa Vlola,
Richard Chen See. Kristi Egtvedt
Andrev Lebeau. Takehiro Ueyama.
Ted Thomas. Heather Berest, Ma-
ureeDVlansfield. MichadTrusnovec,
Annmaria MazzinL Orion Duckste-
in, Gten Cove, Amy Young, Robert
Kkeinendorst, Juh'e Tîce gibi profes-
yonel sanatçılar bulunuyor.
Daasçılardan Patrick Corbin ve
Silva Nevjinsky ile söyleşi yaptık.
Corb'Ji, dans yaşamına Bernard
Spriggs'ın yönetiminde 1977 yılın-
da. District of Columbia Şehir Bale-
si'nde başladı ve VV'ashington Bale
Okokı ve Amerikan Bale Okulu' nda
de^vını etti. 1985'ten 1989'a kadar
Jo«3rey Balesi'nin kadrosunda
yeT lan Corbin, 89 'dan bu ya-
na. rupla birlikte. Aynca
Tani*r Okulu'nda dans
öğremenliği yapı-
Nevjınski ıse Gulbenkian Bale Oku-
lu'nda dans eğıtımım tamamladı.
84'ten 89'a kadar Lizbon Dance
Company'nin başdansçısı olarak y-
er alan sanatçı Eglevsky Balesi. The
Empire State Balesi. Yeni Amerikan
Bale Birliğji'nde dans ettikten sonra
95'tegrubakatıldı.
Dansta tam demokrasi yok
- Paul Taylor Dance Company'nin
dans anlayışı ve disiplininin oluşma-
sındaki etkenleri anlatır mısınız?
PATRİCK CORBİN - Öncelikle
Paul Taylor Dance Company'nin.
ana hatlan, tarzı, sanat kaygısı. tüm
felsefesi Paul Taylor'ın dans yaşa-
mında çok önemli bir yeri olan bü-
yük ustalardan Martha Graham ın
kurduğu Martha Graham Dance
Company üzerine temellendi.
SYLVTANEVJİNSKY - Taylor, fi-
kirlerinden, yaratıcıhğmdan. benim-
sediği tarzmdan yola çıktığı ve etki-
leştiği Graham"ın teknikleriyle ye-
tinmedi. Sanatsalbirfelsefeyle geliş-
tirerek hatta ötesine geçerek dans-
ta modern devinimler yarattı.
- Bu felsefeyi açar mısınız?
CORBIN-Taylor'ın dans fel-
sefesi dogmatik, tutucu bir an-
layışın dışında, dansçılara ni-
teliklerini geliştirebilme
olanağı verir ve buna teş-
vik eder tarzda.
NEVJİNSKY -Yal-
nız bu her anlamda
sonsuz serbest-
lik anlamına
gelmıyor
elbette.
- Hangi anlamlarda değil?
NEVJİNSKY - Bizımle birlikte
seyahat etmese de Taylor'ın hep ya-
nımızda olduğunu ve bizi şekillen-
dirdiğini hissediyoruz. Ne yaptığını
ve neyi istediğini çok iyi bilen bir sa-
natçı olduğu için, grubu her ne
kadar anlayışh bir çizgi-
de yönetse ve yön-
lendirse de tam
birdemokrasi ol-
duğu söylenemez.
Dans demokrasiye
bir yere kadar mü-
sait. Sanat ve seyirci
şakaya gelmez. Hepimiz
buna saygı duyuyoruz.
CORBİN - Izleyici-
nin karşısına bir
risk, sorumluluk
alarak çıkı-
yorsunuz. Dolayısıyla çalışma-
lannda daha profesyonel olana uy-
manız gereken anlar çoğunlukta.
Aynca içgüdüler ve dansın öyküsü,
kurgusu içinde anlann içinde yaşa-
yabilmek, o
anlann coş-
ku-
'T
M. üm danslanmızda
gusal bir ortaklık vardır. O da aşkla
nefret, neşeyle hüzün, iyilikle kötülük,
kaybetmekle kazanmak çerçevesinde
yaşamın hem aydınlık hem de karanlık
yüzünü birlikte işlemektir.'
lizbon do-
ğuau
daıs-
suyla daha fazla ne katabüiriz kay-
gısıyla kıvranmak çok önemli.
- Grupta kimse başdanscı olarak
nitekndirilmiyor.
CORBİN - Bu Paul Taylor Dance
Company'nin özelliklerinden biri.
Tüm grup başdanscı gibi.
NEVJİNSKY - Yalnız Patrick
gruptaki en eski ve en profesyonel
olanımız.
- Gösterinizde sunacağınız 'Com-
pany B\ 'Arabesk' ve 'Piazzola Cal-
dera'dan söz eder misiniz?
CORBEV-'Company B\ 2. Dün-
ya Savaşı sırasında umu-
du işliyor. Bir an ön-
ce savaştan kur-
tulmak için ça-
reler arayan ve
umut eden in-
sanlar hak-
kında. Bunu
yoğun bir
duygusallık,
ağır kıvrak fi-
gürler eşliğinde ver-
meye çahşıyoruz. Savaşınkö-
tülüğünü sonlanna doğru göl-
geler ardında kaybolan insanlar
olarak kurguluyoruz.
Tüm danslanmızda kurgusal
bir ortaklık vardır. O da aşkla
nefret neşeyle hüzün, iyilikle kö-
tülük. kaybetmekle kazanmak çer-
çevesinde yaşamın hem aydınlık
hem de karanlık yüzünü birlikte iş-
lemektir.
Efsane ve cinsellik üzerine
NEVJİNSKY - Yunan efsanele-
rinden esinlenilerek kurgulanan
'Arabesk', Yunan heykellerinin eş-
liğinde. doğaüstü olan bir karakterin
ön planda olduğu, büyülü, gizemli
bir dünyayı tasvir ediyor. Öteki Pa-
ul Taylor yapıtlanndan farklı olarak
değerlendirilebilecek, daha çok ar-
zular ve tutkunun ön planda olduğu
'Piazzola Caldera'da ise biseksüel,
homoseksüel ve heteroseksüel iliş-
kilere cinsel anlamlamalar çerçeve-
sinde yaklaşılıyor.
- Bundan sonraki durağmız?
NEVJİNSKY - Ponekız'de Liz-
bon dışındakı küçük bir kasabada
düzenlenen yaz festivali kapsamın-
da dans edeceğiz. Ardından da bir
süre tatil yapacağız.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
TAL Günleri...
Geride kalan ilkbaharta birlikte yaşamım, yepye-.
ni bir iiretkenliğin iklimine girdi.
Seksenli yıllann sonundan bu yana Istanbul Be-
lediyesi Şehir Tıyatrolan bunyesinde çalışmala-
rını sürdüren Tiyatro Araştırmalan Laboratuva-
rı'nın fTAL) çeşitlı etkınliklennı hep duyuyordum.
Ama bu yılın ilkbaharında Eskişehir'den istanbul'a
kesin dönüşün karannı verişimın hemen ardından,
Sevgili Ayia ve Beklan Algan tarafından bir üyesi
olmak üzere TAL'e davet edilince, bu birim üzerine
o güne kadar bildiklerimin çok eksik olduğunu he-
men anladım. Pazartesi toplantılarına katılmaya
başladıktan sonra, gözlerimi o güne kadar eşini pek
görmediğim bu üretim ortamında dünyaya yeniden
açmış gibi oldum.
Kendimi içinde bulduğum TAL, sözcüğün gerçek
anlamıyla bir tiyatro araştırmalan laboratuvarıydı.
Olan'ı, sırf bir kez öyle olageldiği için benımsemek-
ten yana olmayan, geçmişi ne kadar eskiye daya-
nırsa dayansın, her olan'ın bugün ve gelecek açı-
sından sürekli tartışma konusu yapıldığı, sanatın
genelinde ve tiyatronun özelinde dünyada olup bi--
tenlerin, en önemlisi de düşünulenlerin sürekli ızle-
nilmeye çalışıldığı, Beklan Algan'ın çok yerinde de-
yişiyle, "herşeyin önce öğrenildiğı ve ancak ondan
sonra denendiği", her bağlamda önce kuramsal
temellerin oluşturulmasına çalışılan bir araştırma
birimiydi. Ve elbette tiyatro ile bağıntılı olmasına
karşın, bu birimde ele alınan inceleme konulan as-
layapay bir biçimde salt tiyatronun sınırlan içerisin-
de tutulmuyor, çıkış noktası tiyatro olan bir konu do-
ğası gereği hangi alanlara uzanıyorsa, o alanlar da
çalışmalann kapsamı içerisine alınıyordu.
TAL'de hemen ilk günlerde dikkatimi çeken bir
başka özellik de tiyatroda her yönüyle kişisel yara-
tıcıîığa verilen önemdi. Toplantılarda ne zaman ti-
yatro uygulamalanndan söz açılsa, yeni bir yönet-
menlik ve oyuncutuk anlayışıyla karşılaşıyordum.
Bu anlayış, artık oyuncusuna rolünu giysi biçer gi-
bi biçmeyi çoktan geride bırakmış olan, bunun ye-
rine oyuncusundan rolünü, karakterinı, kendı ne
ise, o olarak hazırlayıp getırmesını bekleyen bir an-
layıştı. Bu durumda yönetmen, usta bir eşgudum-
cülüğü üstlenmiş oluyordu.
Ayla Algan, Beklan Algan, Erol Keskin, Üstün
Akmen, Haluk Şevket, Prof. Dr. Ismail Ersevirri
gibi, her biri alanlannın uzmanı ve ustası kışilertej
yine TAL üyesı ve çeşitli alanlardan gelme bazı genç
arkadaşların katılımıyla gerçekleşen pazartesi top-
lantıları, daha ilk katıldığım günden başlayarak be-
nim için bir bilgi sağanağına dönüşmüştü. TAL'e ka-
1
tılışımdan kısa süre sonra başlattığımız, kapsamlı
ve sürekli "kavram çalışmalan" ise yukarıdan bert
anlatmaya çalıştığım bir çalışma ve tartışma orta-
mının ülkemizde ne kadar gerekli olduğunun kanı-
tını sergiledi.
Gerek pazartesi toplantılarının, gerekse haftanın
başka bir günü gerçekleştirilen yürütme kurulu top-
lantılarının kısa sürede yaşamımın ne kadar önem-
li parçalanna dönüştügünü, Şehir Tiyatrolan tem-
muz ayında bir aylık yaz tatilıne girince çok daha iyi
anladım. Bu arada, başta Ayla ve Beklan Algah ol-
mak uzere, tüm uzmanlıklanna ve ustalıklarına kar-
şın öğrencilıği ve öğrenme merakını da asla bırak-
mamış kişilerle bir düşünce ortamında birlikte ça-
lışmanın insanı ne kadar zenginleştırebileceğinir
bilincine de TAL'de çok daha iyi vardım.
Havalar bunaltıcı ve belki de çahşmaktan usan-
dırıcı. Ama ben kendi payıma, bu sıcağa rağmerj
ağustos ayının gelmesini ve bir an önce TAL'e^
TAL'in o güzel ınsanlanna kavuşmayı ıple çekiycn
rum!
E-posta: ahmetcemalc superonline.com
acem20(a hotmail.com
üayatının Yanşması'
• Kültür Servisi -
Coca Cola 'Hayatmm
Yanşması' başlığını
taşıyan öykü, fotoğraf,
ve öykülü fotoğraf
yanşması üç kategori
altmda yapılacak.
Katılımcılann
çalışmalannı 31
Ağustos tarihine kadar
http://ww^'.coca-
cola.com.tr adresine
yollamalan gerekiyor.
Yanşmanm seçici
kunılu Izzet Keribar.
Tunç Tüfekçi, Ibrahim
Zaman. Hilmi Yavuz,
Atıf Yılmaz \e Erdal Öz'den oluşuyor. Bilgi
için: 274 56 68 \
Tango Festivali destek bekliyor
• Küttûr Servisi - Geçen yıl ilkı yapılan
Uluslararası Tango Festivali bu yıl ekonomik
knz nedeniyle gerçekleştirılemiyor. Chameleon
Events&PR tarafından eylül ayında
Marmaris'te yapılan Tango Festı\ali
Uzakdoğu'dan Amerika'ya kadar uzanan tango
tutkunlannı bir araya getirmiştı.
BUGÜN
• CEMtL TOPUZLU AÇIKHAVA
TİYATROSU'nda saat 21.30'da Goran
Bregoviç, Düğûn ve Cenaze Orkestrası eşliğinde
konser verecek. (216 454 15 55) j
• ENKA VAKFI'nda saat 19.00'da îzmit Şehiri
Tiyatrosu 'Don Juan' isimli ovunu j
sahneleyecek. (2 76 2214) '
• BEYOĞLU StNEMASI' nda Onat Kutlar ;
anısına saat 12.15, 14.30, 16.45, 19.00 ve |
21.3O'da Guy Ritchienin yönettiğı Kapışma'
isimli film yer alacak. (251 32 40)
ISTANBUL CAZ FESTIVAÜ'NDE BUGÜN
• ESMASULTAN YALISI'nda saat 22.00"de
Pink Martini'nin konseri yer alacak.
(216 454 15 55)
• BABYLON'da saat 23.00'te Grooverider'in
konseri izlenebilir. (216 454 15 55)