25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
TEMMUZ 200"1 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur d cumhuriyet.com.tr 15 IAYATIN ÖTE YAKASI FERtDUN AJN'DAÇ Yurt edinmenm özlemîRecaî öldü. Yürek durması onu aramızdan dı. Oğlu l>u haberi bana ulaştırdığmda yolday- ım. Deli Dumrul ile Azrail'in cebelleşmesi elmişti bir an gözümün önüne. O genç öm- ine yakıştıramadığımdan olacak Musta- ı'ya, azarlarcasına; "saçmalama" demıştim. Oyledir, bazılanna konduramadığımız ölü- ıün gerçeği karşısında, duygulanmız daha a gerçekçi kesilir. Recai, Şile'deki ev inşaatımın kalfasıydı. )yle işuı/işçinin başında duran değil, her şe- iydi oranın. Arsa yerinin seçiminden mi- lari projenin biçimlendirilmesine, hertürlü şçiliğe/malzemeye kanşan, karar verendi. Her bir şeyi ona devretmiş olmanın güve- li, rahatlığı vardı bende. Gidip geldiğim an- arda, bahçe olacak alanla ilgilenip hangı ığacın nereye dikileceğine, duvarlann ve çar- lağın nasıl olacağına bakarken Recai ile bir >aşkasının işini yapan biriymiş gibi konu- iurduk. Yaptığı işi böylesine benimseyen, »erçek anlamda onunla yatıp kalkan ikinci îir kişi ne gördüm ne de duydum! O, benim yenı bir 'yurt edinme' duygumu, jir yere bağlanma düşümü, bir sürgün gibi /aşadığım îstanbul'dan kurtulma özlemimi ;ok çabuk çözenlerdendi. Recai'nin ölümüne tepkim her şeyi yüzüs- tü bırakıp gitmesinden miydi, yoksa genç 5mrüne bunu yakıştıramadığımdan mıydı? Elbette ikincisiydi. ••• Beni, o günlerin sannsmdankurtaracakuğ- raşılanma dönünce bunlan düşündüm daha çok. Yolculuklara çıktım, yazdığım kitabı- ma döndüm, okuma yordamlannda yuğrul- dum. DaniIoKis'le yolculuğum da devam et- ti bu ara. " Yurtsuz Adam"ın öyküsüne dönünce, bi- zim dille kurmak isteğimiz dünyanın bir yurt olduğunu daha iyi görebiliyordum. Bunu ararken, hatta bunu yaratabileceğimiz me- kânı seçerken de o dünyaya özgü nitelikleri sağlayabilecek bir atmosferi bulmaya çalış- ma özleminde olduğumuzu söylemeliyim. Kis, bunu bize en çok hissettiren yazarlardan biri. Onun Bahçe, Küller romanmı bir gemi yolculuğunda okumuş; Köstence'ye ulaştığım- da. sokak aralannda onun anlattığı, yurdu- nu/cennetini yitiren yüzlerle her an karşılaşa- cağım gibi bir duyguya kaptırmıştım kendimi. Wfk\ / • / • X^anilo Kis, yitirileni ve aranılam en çok hissettiren yazarlardan. Doğu ile Batı arasında yepyeni, özgün bir ses. Daha çağcıl,- kan bağını yalnızca dil yurduyla besleyen biri. OKUMA ÖNERILERI * Danilo Kis: Bahçe, Küller, Çev.: îlknur Özdemir, 1993: Ud ve Yara tzleri, Çev.: Gönül Akgerman, 1997, Can Yay.; Ölüler Ansiklopedisi, Çev.: Hür Yumer, 1991, Renızi Kitabe\i. * Albert Camus, Tersi ve Yüzü, Çev.: Tahsin Yücel, 1991, Can Yay. * Heinrich Böll, Frankfurt Dersleri, Çev.: Kasım Eğit, 1998, Can Yay. * Amin Maalouf, Ölümcül Kimlikler, Çev.: AyselBora, 2000, Yapı Kredi Yay. BELLEK KUTUSU * Şu özdeyişi hep aklında tut: 'Hedefe varan, her şeyi kaçırmtşür.' * Kimseyle ortak olma: yazar, yalnızdır. * Vicdanın rahat olsun: Yeraltı madencilerinin seninle hiçbir ilişkisi olamaz, çünküsen bir yeraltı madencisisin. * Ismarlama yazı yazma. * Yazdığın dilin, tüm diller içinde en kötüsü olduğuna inan, onu hiçbirine değişmeyeceğıni bile bile. Danilo Kis (Çev.: Samih Rifat) 'YeniBalkanu' adına verdiğim Danilo Kis, yitirileni ve aranılam en çok hissettiren ya- zarlardan biri. Romanında, bir çocuğun gö- zünde varoluşunun öyküsünü izlerken o 'cennet'ın ve yurdun anlamını okuruz içten ıçe de. Ölüler Ansiklopedisi'ne, işte bu 'dargûn- ler'in selintisinde uzandım. Ud ve Yara İz- leri'ne yeniden döndüm. 'Yaa'ya ve 'ölüm'e buradan bakarken yurdun ve yurtsuzluğun anlamını yazınm içinde ararken Camus'nün "Evetie Hayır Arasında" anlatısını seslice okudum. Bazen, bunun sağaltıcı ve gösteri- ci bir yanı olduğunu söylemeliyim. Onun şu ilk sözleriydi, aramızdaki ölüm setlerini aş- tıran. "Asü cennetierin yalnız yitirilmiş. cen- netler olduğu doğruysa, bugün içimden çık- mayan şu hoş ve insan dışı şeyi nasıl adlan- dırmalıyun, bUmiyorum. Bir göçmen yurdu- na döner. Bense, anımsamıyorum. Alay, ka- tılaşma. her şey susuyor, işte yurduma dön- müştüm." Oysa, çöl sürgünüyüz hepimiz. Ait oldu- ğumuz yeri/yurdu yitirmişçesine, bir bede- vi gibi düşmüşüz yollara. Bizi gözetleyen ölümün son çare olabileceğini düşünmeden, yazarak bir yurt ediniyoruz. Başkaca da yo- lu yok bunun! 'Yeni Balkaıüı'nın acısında da. sızısında da görebiliyoruz bunu. Kis'in, Ölüler Ansiklopedisi'nde yer alan öykülerinde sınırlan aşan bir boyutu gör- mem heyecanlandırmıştı beni. Kurmacayı yaşamla örtüştüren, bilgiyle yazmayı önce- İerken de konu ve izleklerini insanlık duru- munu açıklayıcı kılan öğelerden seçmiş ol- ması, onun anlatısuıa bir derinlik/yoğunluk katar. Kis, Doğu ile Batı arasında yepyeni, özgün bir sestir. Ivo Andriç'ten, Vuk Vuço'dan, Pa- nait Istrati'den, hatta Meşa Setimoviç'ten de farklı bir ses. Daha çağcıl, kan bağını yalnız- ca dil yurduyla besleyen biri. Bir yanıyla Borges'e, Cortazar'a, Yourcenar'a uzanan; öte yanıyla da yüzünü masallara/söylence- lere dönen Kis; "dünyanın magmasından ve kaosundan" doğacak ızleklennı yazının yal- nızlığı üzerine kurar. Onun metinler ve yaşamlar arasuıdaki yol- culuğunda ele aldığı izlekler, insanlık duru- munu açımlamaya yöneliktir. Anlatılannda- ki düşünsel doku üslupçu yanıyla örtüşür. tş- te bu özelliği, onu, 'yeni' bir yazar kimliğiy- le karşımızda farklı kılanın ne olduğunu da anlatıyordu aslında. Kis, bir yere, bir coğrafyaya ait olma duy- gusundan ıse 'edebiyaünyyazı'nın belirli ka- nallanna, yollanna değil de bunun iklimine ait olmayı yeğleyen bir yazar portresiyle çı- kıyor karşımıza. Kendine özgü renkleri için- de banndıran, lirik/buruk/ezgin bir ses. Ru- hu alevlendiren, yazıda yurt edinmenin öz- lemini her dem hissettiren bu 'Yeni Balkan- lı' ile süreduran yolculuğumda yitirilmiş an- lara, 'yitik ûlke'ye dönmenin ne anlama ge- lebileceğini düşündüm daha çok. Heinrich Böll de bu duyguyu en çok his- sedenlerden. Kalka'daki inançsızhk/umut- suzluk/yurtsuzluk sannlanna değinirken şunları söyler: "Kafka bir sondur. Ondan sonra gelenler, kendilerine ev arayan, hayat- ta kalmayı başarabilmiş kişiler." Oysa Kis 'te de Kafka" nın bir başka yüzü, saklı olan ya- nı vardı. Onun bir türlü elinin/gönlünün va- np da anlatamadığı.. Belki de Kis haklıydı; o anlara dönerek ço- cukluğun cennetinde gezinmenin, yurtsuz- luğun cehenneminde yaşamanın buruklugu- nu yazmakta. Evet, o da yazarak bir yurt ediniyordu ken- dine. Tıpkı Recai'nin, Akçaabat'tan kopup gelerek kopamadığı Karadenizkıyısını ken- disine yurt bilip en güzel evi bir gün yapa- bileceğüıin düşüne yatması gibi. Her ikisi de o düşleri yanm bırakıp aramızdan aynldılar. Ud ve Yara Izleri bunu anlatıyor bizlere. Re- cai'den kalanlar da öyle... Herkesin başdansçı olduğu 46 yıllık Paul Taylor Dance Company. Enka Açıkhava Tlyatrosu'nda aşamın aydınlık ve karanlık yüzüGAMZEAKDEMİR Dünyanın sayılı koreograflanndan Oscar'lı dansçı PaulTaylor'ın grubu; Paul Taylor Dance Company. 20-21 - 22 Temmuz tarihlerinde Enka Açık- hava Tiyatrosu'nda sanatseverlere 'Piazzola Caldera', 'Arabesk' ve 'Company B' adh danslanm sunu- yor. 46. sanat yılını dolduran Paul Tay- lor Dance Company'nin, kurucusu Paul Taylor'ın eserlerini 60 ülkede, 4500 şehirde sunduğu gösteriler bir- çok ülkeden eleştırmenlerce alkış- landı. Taylor, modern dansın öncü- lerinden oknasının yanı srra grubuy- la dansa tekrarlardan uzak yeni adimlar attırdı. Yeni figürler, yeni dı- şavurumlaryarattı. Koreografilerin- de göze çarpan sadelik ve ihtişamın uyumlu birlikteliği dansmı yapaylık- tan uzak, kahcı bir arenaya taşıdı. Ögramenlikdeyapıyor Grubun kadrosunda, PatrickCor- bin. Syhia Nevjinsk>r . Lisa Vlola, Richard Chen See. Kristi Egtvedt Andrev Lebeau. Takehiro Ueyama. Ted Thomas. Heather Berest, Ma- ureeDVlansfield. MichadTrusnovec, Annmaria MazzinL Orion Duckste- in, Gten Cove, Amy Young, Robert Kkeinendorst, Juh'e Tîce gibi profes- yonel sanatçılar bulunuyor. Daasçılardan Patrick Corbin ve Silva Nevjinsky ile söyleşi yaptık. Corb'Ji, dans yaşamına Bernard Spriggs'ın yönetiminde 1977 yılın- da. District of Columbia Şehir Bale- si'nde başladı ve VV'ashington Bale Okokı ve Amerikan Bale Okulu' nda de^vını etti. 1985'ten 1989'a kadar Jo«3rey Balesi'nin kadrosunda yeT lan Corbin, 89 'dan bu ya- na. rupla birlikte. Aynca Tani*r Okulu'nda dans öğremenliği yapı- Nevjınski ıse Gulbenkian Bale Oku- lu'nda dans eğıtımım tamamladı. 84'ten 89'a kadar Lizbon Dance Company'nin başdansçısı olarak y- er alan sanatçı Eglevsky Balesi. The Empire State Balesi. Yeni Amerikan Bale Birliğji'nde dans ettikten sonra 95'tegrubakatıldı. Dansta tam demokrasi yok - Paul Taylor Dance Company'nin dans anlayışı ve disiplininin oluşma- sındaki etkenleri anlatır mısınız? PATRİCK CORBİN - Öncelikle Paul Taylor Dance Company'nin. ana hatlan, tarzı, sanat kaygısı. tüm felsefesi Paul Taylor'ın dans yaşa- mında çok önemli bir yeri olan bü- yük ustalardan Martha Graham ın kurduğu Martha Graham Dance Company üzerine temellendi. SYLVTANEVJİNSKY - Taylor, fi- kirlerinden, yaratıcıhğmdan. benim- sediği tarzmdan yola çıktığı ve etki- leştiği Graham"ın teknikleriyle ye- tinmedi. Sanatsalbirfelsefeyle geliş- tirerek hatta ötesine geçerek dans- ta modern devinimler yarattı. - Bu felsefeyi açar mısınız? CORBIN-Taylor'ın dans fel- sefesi dogmatik, tutucu bir an- layışın dışında, dansçılara ni- teliklerini geliştirebilme olanağı verir ve buna teş- vik eder tarzda. NEVJİNSKY -Yal- nız bu her anlamda sonsuz serbest- lik anlamına gelmıyor elbette. - Hangi anlamlarda değil? NEVJİNSKY - Bizımle birlikte seyahat etmese de Taylor'ın hep ya- nımızda olduğunu ve bizi şekillen- dirdiğini hissediyoruz. Ne yaptığını ve neyi istediğini çok iyi bilen bir sa- natçı olduğu için, grubu her ne kadar anlayışh bir çizgi- de yönetse ve yön- lendirse de tam birdemokrasi ol- duğu söylenemez. Dans demokrasiye bir yere kadar mü- sait. Sanat ve seyirci şakaya gelmez. Hepimiz buna saygı duyuyoruz. CORBİN - Izleyici- nin karşısına bir risk, sorumluluk alarak çıkı- yorsunuz. Dolayısıyla çalışma- lannda daha profesyonel olana uy- manız gereken anlar çoğunlukta. Aynca içgüdüler ve dansın öyküsü, kurgusu içinde anlann içinde yaşa- yabilmek, o anlann coş- ku- 'T M. üm danslanmızda gusal bir ortaklık vardır. O da aşkla nefret, neşeyle hüzün, iyilikle kötülük, kaybetmekle kazanmak çerçevesinde yaşamın hem aydınlık hem de karanlık yüzünü birlikte işlemektir.' lizbon do- ğuau daıs- suyla daha fazla ne katabüiriz kay- gısıyla kıvranmak çok önemli. - Grupta kimse başdanscı olarak nitekndirilmiyor. CORBİN - Bu Paul Taylor Dance Company'nin özelliklerinden biri. Tüm grup başdanscı gibi. NEVJİNSKY - Yalnız Patrick gruptaki en eski ve en profesyonel olanımız. - Gösterinizde sunacağınız 'Com- pany B\ 'Arabesk' ve 'Piazzola Cal- dera'dan söz eder misiniz? CORBEV-'Company B\ 2. Dün- ya Savaşı sırasında umu- du işliyor. Bir an ön- ce savaştan kur- tulmak için ça- reler arayan ve umut eden in- sanlar hak- kında. Bunu yoğun bir duygusallık, ağır kıvrak fi- gürler eşliğinde ver- meye çahşıyoruz. Savaşınkö- tülüğünü sonlanna doğru göl- geler ardında kaybolan insanlar olarak kurguluyoruz. Tüm danslanmızda kurgusal bir ortaklık vardır. O da aşkla nefret neşeyle hüzün, iyilikle kö- tülük. kaybetmekle kazanmak çer- çevesinde yaşamın hem aydınlık hem de karanlık yüzünü birlikte iş- lemektir. Efsane ve cinsellik üzerine NEVJİNSKY - Yunan efsanele- rinden esinlenilerek kurgulanan 'Arabesk', Yunan heykellerinin eş- liğinde. doğaüstü olan bir karakterin ön planda olduğu, büyülü, gizemli bir dünyayı tasvir ediyor. Öteki Pa- ul Taylor yapıtlanndan farklı olarak değerlendirilebilecek, daha çok ar- zular ve tutkunun ön planda olduğu 'Piazzola Caldera'da ise biseksüel, homoseksüel ve heteroseksüel iliş- kilere cinsel anlamlamalar çerçeve- sinde yaklaşılıyor. - Bundan sonraki durağmız? NEVJİNSKY - Ponekız'de Liz- bon dışındakı küçük bir kasabada düzenlenen yaz festivali kapsamın- da dans edeceğiz. Ardından da bir süre tatil yapacağız. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL TAL Günleri... Geride kalan ilkbaharta birlikte yaşamım, yepye-. ni bir iiretkenliğin iklimine girdi. Seksenli yıllann sonundan bu yana Istanbul Be- lediyesi Şehir Tıyatrolan bunyesinde çalışmala- rını sürdüren Tiyatro Araştırmalan Laboratuva- rı'nın fTAL) çeşitlı etkınliklennı hep duyuyordum. Ama bu yılın ilkbaharında Eskişehir'den istanbul'a kesin dönüşün karannı verişimın hemen ardından, Sevgili Ayia ve Beklan Algan tarafından bir üyesi olmak üzere TAL'e davet edilince, bu birim üzerine o güne kadar bildiklerimin çok eksik olduğunu he- men anladım. Pazartesi toplantılarına katılmaya başladıktan sonra, gözlerimi o güne kadar eşini pek görmediğim bu üretim ortamında dünyaya yeniden açmış gibi oldum. Kendimi içinde bulduğum TAL, sözcüğün gerçek anlamıyla bir tiyatro araştırmalan laboratuvarıydı. Olan'ı, sırf bir kez öyle olageldiği için benımsemek- ten yana olmayan, geçmişi ne kadar eskiye daya- nırsa dayansın, her olan'ın bugün ve gelecek açı- sından sürekli tartışma konusu yapıldığı, sanatın genelinde ve tiyatronun özelinde dünyada olup bi-- tenlerin, en önemlisi de düşünulenlerin sürekli ızle- nilmeye çalışıldığı, Beklan Algan'ın çok yerinde de- yişiyle, "herşeyin önce öğrenildiğı ve ancak ondan sonra denendiği", her bağlamda önce kuramsal temellerin oluşturulmasına çalışılan bir araştırma birimiydi. Ve elbette tiyatro ile bağıntılı olmasına karşın, bu birimde ele alınan inceleme konulan as- layapay bir biçimde salt tiyatronun sınırlan içerisin- de tutulmuyor, çıkış noktası tiyatro olan bir konu do- ğası gereği hangi alanlara uzanıyorsa, o alanlar da çalışmalann kapsamı içerisine alınıyordu. TAL'de hemen ilk günlerde dikkatimi çeken bir başka özellik de tiyatroda her yönüyle kişisel yara- tıcıîığa verilen önemdi. Toplantılarda ne zaman ti- yatro uygulamalanndan söz açılsa, yeni bir yönet- menlik ve oyuncutuk anlayışıyla karşılaşıyordum. Bu anlayış, artık oyuncusuna rolünu giysi biçer gi- bi biçmeyi çoktan geride bırakmış olan, bunun ye- rine oyuncusundan rolünü, karakterinı, kendı ne ise, o olarak hazırlayıp getırmesını bekleyen bir an- layıştı. Bu durumda yönetmen, usta bir eşgudum- cülüğü üstlenmiş oluyordu. Ayla Algan, Beklan Algan, Erol Keskin, Üstün Akmen, Haluk Şevket, Prof. Dr. Ismail Ersevirri gibi, her biri alanlannın uzmanı ve ustası kışilertej yine TAL üyesı ve çeşitli alanlardan gelme bazı genç arkadaşların katılımıyla gerçekleşen pazartesi top- lantıları, daha ilk katıldığım günden başlayarak be- nim için bir bilgi sağanağına dönüşmüştü. TAL'e ka- 1 tılışımdan kısa süre sonra başlattığımız, kapsamlı ve sürekli "kavram çalışmalan" ise yukarıdan bert anlatmaya çalıştığım bir çalışma ve tartışma orta- mının ülkemizde ne kadar gerekli olduğunun kanı- tını sergiledi. Gerek pazartesi toplantılarının, gerekse haftanın başka bir günü gerçekleştirilen yürütme kurulu top- lantılarının kısa sürede yaşamımın ne kadar önem- li parçalanna dönüştügünü, Şehir Tiyatrolan tem- muz ayında bir aylık yaz tatilıne girince çok daha iyi anladım. Bu arada, başta Ayla ve Beklan Algah ol- mak uzere, tüm uzmanlıklanna ve ustalıklarına kar- şın öğrencilıği ve öğrenme merakını da asla bırak- mamış kişilerle bir düşünce ortamında birlikte ça- lışmanın insanı ne kadar zenginleştırebileceğinir bilincine de TAL'de çok daha iyi vardım. Havalar bunaltıcı ve belki de çahşmaktan usan- dırıcı. Ama ben kendi payıma, bu sıcağa rağmerj ağustos ayının gelmesini ve bir an önce TAL'e^ TAL'in o güzel ınsanlanna kavuşmayı ıple çekiycn rum! E-posta: ahmetcemalc superonline.com acem20(a hotmail.com üayatının Yanşması' • Kültür Servisi - Coca Cola 'Hayatmm Yanşması' başlığını taşıyan öykü, fotoğraf, ve öykülü fotoğraf yanşması üç kategori altmda yapılacak. Katılımcılann çalışmalannı 31 Ağustos tarihine kadar http://ww^'.coca- cola.com.tr adresine yollamalan gerekiyor. Yanşmanm seçici kunılu Izzet Keribar. Tunç Tüfekçi, Ibrahim Zaman. Hilmi Yavuz, Atıf Yılmaz \e Erdal Öz'den oluşuyor. Bilgi için: 274 56 68 \ Tango Festivali destek bekliyor • Küttûr Servisi - Geçen yıl ilkı yapılan Uluslararası Tango Festivali bu yıl ekonomik knz nedeniyle gerçekleştirılemiyor. Chameleon Events&PR tarafından eylül ayında Marmaris'te yapılan Tango Festı\ali Uzakdoğu'dan Amerika'ya kadar uzanan tango tutkunlannı bir araya getirmiştı. BUGÜN • CEMtL TOPUZLU AÇIKHAVA TİYATROSU'nda saat 21.30'da Goran Bregoviç, Düğûn ve Cenaze Orkestrası eşliğinde konser verecek. (216 454 15 55) j • ENKA VAKFI'nda saat 19.00'da îzmit Şehiri Tiyatrosu 'Don Juan' isimli ovunu j sahneleyecek. (2 76 2214) ' • BEYOĞLU StNEMASI' nda Onat Kutlar ; anısına saat 12.15, 14.30, 16.45, 19.00 ve | 21.3O'da Guy Ritchienin yönettiğı Kapışma' isimli film yer alacak. (251 32 40) ISTANBUL CAZ FESTIVAÜ'NDE BUGÜN • ESMASULTAN YALISI'nda saat 22.00"de Pink Martini'nin konseri yer alacak. (216 454 15 55) • BABYLON'da saat 23.00'te Grooverider'in konseri izlenebilir. (216 454 15 55)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle