Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EMMUZ 2001 SALI • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 19
U1N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
'aştarafı 1. Sayfada
IMF, MHP'ye Kemal Derviş'le "iyi geçinme-
^ağnsında bulunuyordu. Köhler'den sonra baş-
lı mcı Stanley Fischer ıse dayatmayı daha da
J-endirdi: "Ortaklararasında, tabii MHP'nin Der-
? bakış açısıyla filizlenip gelişen çatışmalar ol-
un" istedi.
/IF'nın katıksız sözcülüğüne, Türk hükümeti
d « IMF elçiliği görevine heveslenen Kemal Der-
e bu denli açık desteğin nedenleri; Hürriyet'te
rvarrem Sankaya'nın konuya değinen yazısı
ırnlanıncaya kadar yanrtlanamadı.
iankaya, geçen hafta MHP'den "etkin biryetki-
ıirı "Derviş'le ilk baş/arda hiçbirsorunlan olma-
ıru, asıl sorunun niyet mektubundan sonra baş-
sterdiğini söylediğini" yazdı ve etkili yetkiliden şu
kat çekici sözlere yer verdi:
'Derviş'in kapalı kapılar ardında MHP için neler
/İBdiğini biliyoruz. Bizim dış dünya ile temasımı-
olmadığını mı sanıyor? Belirii ekonomik çevre-
e gidip bizi nasıl 'jurnallediğini', hakkımızda ne-
söylediğini bilmiyor muyuz?"
"Belirii ekonomik çevreler" IMF olmalı ki; Başkan
jhler'lebaşyardımcısı Fischer, önce MHP'nin Te-
(om yeni yönetim kurulu ite ilgili öne sürdüğü, ne
Derviş'in karşı çıktığı formülü sorun kapanmtş
ıngısı egemen olacağı sırada ve sonra şiddetle
ddettiler ve.. hükümetin, tamamen Derviş'e ko-
ıt IMF dayatmalanna boyun eğmesini sağladılar.
Sonuçta, IMF ne derse aynen kabul eden, hükü-
et içinde ve Türk kamuoyunda IMF dayatmalan-
savunan Derviş'in sıkı ilişki içinde olduğu IMF ba-
mlılığı belgelendi.
Fakat, IMF'ye bağımlılık ve teslimiyet Derviş'le
ilmadı. Son açıklamalanyla Başbakan'layardım-
sı Yılmaz da artık teslimiyeti kabul eder doğrul-
ıda irdelemelerde bulundular.
VIF, başka büyük yok
IMF ile aynı borazanı çaldıklannı kanrtlamakta
/lesine ileri gittiler ki; Fischer, dolarcıklann yola çık-
ğı gün "faizler bu kadaryüksek giderse program-
a revizyona gidileceğini" buyurdu.
Ekonomik kurallann gereğiyse bu saptama; Türk
ükümetinin, başta Başbakan'la yardımctsının
ischer'den önce piyasalan, kamuoyunu aydınla-
jrak; "düşmeyen faizlerin programda revizyona
itmeyi zorunlu kılacağmı" duyurmalan gerekmez
iıydi?
Hayır! Zira; Türkiye, IMF'nin buyruğunda, IMF'nin
lenetimınde ve IMF dayatmalanna tutsak bir ülke
onumunda!
Türkiye'nin patronu IMF ise; IMF'nin ve Türki-
e'yi deney tahtasına, kobaylığa sürükleyen prog-
amlann asıl patronunun ABD olduğu da Hazine
Jakan Yardımcısı John Taylor'un son demeciyte
ınlaşıldı.
Efendtmizin (IMF) efendisi (ABD) Taylor cenapla-
ı; stand-by anlaşması yapan ülkelere IMF'nin (Tür-
;iye'ye) ABD hazinesinin istediği "koşulluluk poli-
ikasını" uygulamaya başladığını söyledi.
Süregelen Derviş-MHP aykınlığına aylarca ses-
•.iz kalan Başbakanımız Ecevit, Köhler ve Fisc-
ler'in demeçlerinden hemen sonra banşçıl doğa-
;ını vakit yitirmeden harekete geçirdi.
Basına göre; MHP ile Derviş arasında "arabulu-
tuluk yapabHeceğini" beyan eyiedi. Dün arabulu-
;uluğu yalanladı. Ancak Sedat Ergin gibi deneyim-
ve bu tur demeçlerde doğruyu yazmayı kural edi-
ıen bir gazetecinin yazdıklarına inanmamak ola-
ıaksız.
Ergin'den yola çıkarsak demek ki; Başbakanı-
nız, -birçok konuda olduğu gibi- hükümette tam
>ir uyum olduğunu söyleyerek bizi günlerdir uyu-
uyormuş!
MHP-Derviş araşındaki çatışmayı kabul eyleme-
'i, üstelik hükümetin başı olarak arabuluculuğaso-
'unmayı başka türiü yorumlamak olanakh mı?
Üstüne üstlük MHP lideri Bahçeli; Derviş konu-
iundaki derin görüşmeleri doğrularken, Başba-
can'a, "IMF sözcüsünü al, yerine bir DSP'li getir"
iediğini de doğruladı.
Bilinmeyen daha neler yaşandı kimbilir.
Bugün öğrendiklerimizi bile yeterli bularak hükü-
nete yamalı bohça demezsiniz de ne dersiniz?
[MF 9. denetimi yapıyor
ANKARA (Cumhurt-
yet Bürosu) - Ûluslarara-
sı Para Fonu (IMF) heye-
tinin, 9. gözden geçirme
çalışmalan "programda
revizyon" gölgesı altında
başladı. Daha önceki
gözden geçirmelerden
farklı olarak bu denetim
sırasında Türkiye'nin ye-
rine getirmesi gereken
tarihlere bağh bir düzen-
leme bulunmuyor. An-
cak, bu denetimler sıra-
svnda. kurlardaki artışa
koşut enflasyon hedefi
ve büyüme gibi makro-
ekonomik hedeflerde de-
ğişiklığe gidilip gidilme-
yeceği, yüksek faizlerin
kmlması için programda
ne gibi değişiklikler ola-
bileceği tartışılacak.
Ağırlıklı olarak bütçe ge-
lişmeleri, faizler ve özel-
likle bankacılık sektörü
üzerinde durulması bek-
lenıyor. Başbakan Yar-
dımcısı Devlet Bahçe-
B'nin açıklamalanna gö-
re, IMF' nin Telekom kn-
zi nedeniyle sarkan 8.
gözden geçirme çerçeve-
sindeki 1.5 milyar dolar-
lık kaynak dilimi de bu-
gün Türkiye'ye gelecek.
KenÜere telegöz
• Baştarafı 1. Sayfada
Beyhkdüzü-TUYAP'ta
iüzenlenen seminerle
ıçıklandı.
Proje Koordinatörü
Prof. DT. Derya Maktav.
Büyükçekmece 'deki
ıtentsel gehşimin uzay
:eknolojıleri ve Coğrafi
Bilgı Sistemleri (CBS)
ile 14 yıldır izlendiğini
ınlattı. Uydular aracılı-
|ıyla yeryüzünün 1 met-
re çözünürlükte izlene-
bildiğini belirten Maktav,
"Çeldlen fotoğraflaıia,
örneğin, neredegecekon-
du yapıkhğmıgörebitiyor
ve önlemler alabüryonız"
dedi.
Maktav, uydudan edi-
nilen bilgilerle eski ve
yeni durumun karşılaştı-
nlabildiğini ifade ederek,
uzay teknolojisinin kla-
sik yöntemlere göre onda
bir oranmda daha ucuz
olduğuna dikkat çekti.
• lstanbul Haber Servisi - Kartal'daki Aymasan
Ayakkabı Fabrikası'nda çalışan Türk-lş'e üye
Den-lş Sendikası üyesi 246 işçi, ücretleri, sosyal
hakları, ihbar ve kıdem tazminatlan verilmeden
ışterr çıkanlmalannı, Bölge Çalışma
Müdürlüğü'ne verdikleri dilekçelerle şikâyet
îttiler.
Türkiye'de krîz normal
NİLGÜN
CERRAHOĞLU
Karşımızda Süleyma-
niye'nin muhteşem silu-
eti. Hoparlörlerde Char-
les Aznavour müziği...
Türk-Fransız ılişkilerini
onarmak amacıyla gelen
Fransız işadamlan yor-
gunluktan fark edebildi
mi bilmem... Ancak TÜ-
SİAD ve DElK'in ME-
DEF (Fransız Girişimci-
ler Birliği) onuruna "Se-
petçilerKasnw
nda verdi-
ği yemek böyle başladı.
Ermeni asıllı Fransız şar-
kıcısı Aznavour'un mü-
ziği ile.
Yemek öncesi verilen
kokteylde heyetten bir-
kaç kişi ile konuşmak fir-
satı buldum. Perişandılar.
Temmuzun en sıcak gün-
lerinden birinde günübir-
lik Ankara çıkartmasına
katılmış; Anıtkabir'e çe-
lenk koymuş, Başbakan
Ecevit oradan Derviş
randevusuna koşuştur-
muş, otele uğrama firsa-
tı dahi bulmadan lstan-
bul dönüşü soluğu "Se-
petçüerKasn"nda almış-
lardı.
Konuştugum şahıs
bastığı yeri göremeyecek
denli yorgundu. "Bizim
için güniin tek ilginç ola-
yı" dedı. "Deniş'i tanı-
mak ve onunla görüşmek
oldıu."
Fransızcayı iyi kulla-
nan bir "frankofon"
Fransızlar için daıma
"ayncahkhbir çekim gü-
cû" oluşturur. Derviş bu
kurala istisna teşkil et-
memiş. Konuştugum
Fransızlanntümü Kemal
Derviş'in Fransızcasına
duyduklan hayranlığı
anlata anlata bitiremedi-
ler o gece. Ancak şunu
eklemeyi de unutmadı-
lar: "Mesele yalıuz dili
kullanmaktan ibaret de-
ğiL Sade kullandığı dil de-
ğil elinin attındaki dosya-
lar ve konulara hâkimi-
yetiylede etkiliyorDerviş.
Muhataplanna güven
tdkin ediyor. Türkiye'nin
en çok ihtiyacı olan şey
bu: Güveıu."
Türk ekonomisinin ye-
nıden yapılanması ve re-
formlara olan angajma-
nmı teyit eden "etkin ve
etküeyici" bir konuşma
yapmış Fransız ışadam-
lanna ekonomiden so-
rumlu devlet bakanı.
MEDEF kaynaklanna
göre işadamlannın bu
geziye gösterdiği ilgı
"olağandışr. 30 kişilık
bir grupla yapılması dü-
şünülen geziye 50'yı aş-
kın girişimci ve işadamı-
mn katılması bu ilginin
somut göstergesi olarak
yorumlanıyor. Fransız iş
dünyası "back to busi-
ness" -Bıraktığımız yer-
den işimize gücümüze
devam edelim- diyor.
"Ermeni soykınmı yasa-
sı" ile açılan gedıği bir an
önce onarmak kaygısı
içindeler. Kotalan aşan
ilginin nedeni bu.
"Soykmm krİH" bazı
sektörlerin Türkiye'ye
ilişkin yatınm planlannı
sekteye uğratmış aradan
geçen zaman diliminde.
"Ciddibir gerilemeyaşa-
dık. Rakip ülkeler rakip
projelerie anında devre-
ye girdi. Bizim ilgi alanı-
mızdaki projelere asıb-
yorlar. Bu Fransa için net
bir pazar kavbı" diyerek
anlatıyorlar. Fransa bu
tehdidı en çok Amerikan
rekabetınin güçlü olduğu
mılli güvenlik yatınmla-
nnda hissediyoT. İş dün-
yasınm canmm yandığı
bell».
Türk pazannın taşıdığı
önemi "kûreselleşnıe'" ile
açıklıyor Fransızlar. Nı-
telik ve nicelik açısından
büyük işgücü kaynakla-
nna sahip olan Türkiye.
-Fransızcadan alınmış
bir kelimeyle ifade et-
mek gerekirse- çok "en-
teresan" onlar için. Bü-
yük Fransız şirketleri u-
cuz işgücü kullanan yatı-
nmlan burada yapıp üre-
tilen mallan yeniden
Fransa'ya ve dünyanın
gerisine ihraç etmek isti-
yorlar. Uzun dönemde
Türkiye'nin Orta Asya
ülkeleriyle olan bağlanru
da göz ardı etmiyorlar.
Ama bunu henüz "bugû-
nün konusu olarak" gör-
müyorlar. Doğrudan ilgi
alanları Türkiye've Türk
pazan bugün için.
Mevcut krizi basıt bir
"yol kazası" olarak gör-
müyorlar. Önemsiyorlar.
Ancak orta ve uzun vade-
de krizi gerekli ve atlatıl-
ması kaçmılmaz bir "ysı-
pısal değişimin" başlan-
gıcı olarak görme eğilimi
ağır basıyor. Bir heyet
mensubu "Türk krizini
Arjantin krizi ile çiföeş-
tirmenin hata olduğunu"
anlatıyor örneğin.
Türkiye ile Arjantin
krizinin bir ağızda telaf-
fuz edilemeyeceğini,
Türkiye'deki krizin Ar-
jantin krizi denli derin ol-
madığına inandıklannı,
Türkiye'nin coğrafi ko-
numu ve tarihinin Arjan-
tın'e göre çok daha bü-
yük ayncalıklara kapı
araladığını, Avrupa'nın
yanı başındaki bir ülke-
nin dünyanın öbür ucun-
daki ArjantinTe kıyasla-
namayacağını belirtiyor
ve sözü şöyle bağlıyor
görüştüğüm kışi:
"Türkiyegenç bir ülke.
Modern bir demokrasi ve
ekonomi olma yolunda;
bu örgütlenmeyi gerçek-
leştirme anlamında genç
bir ülke Türkiye. Kriz
normakür."
Memur maaş arbşında gecikme yok
BANUSALMAN
ANKARA - Maliye Bakanı
Sümer Oral, IMF'ye sunulan
niyet mektubuna göre memur
maaşlannda ikinci yan yıl için
yüzde 5 olarak beklenen zam-
ma ilişkin Bakanlar Kurulu ka-
rarnamesınin birkaç gün içinde
çıkacağını bildirdi. Oral, me-
murlann temmuz maaşlannm
zamsız olarak ödenmesine kar-
şm artışlara ilişkin bir gecikme
olmadığını ileri sürdü. Memur
maaşlanndaki artışa ilişkin ge-
cikme, farklı yorumlara neden ol-
du.
Ortalama memur maaşı 210
milyon lira olarak alınırsa yüz-
de 5'lik zamla oluşan 21 trilyon
liralık ek maliyet, karamamenin
gecikmesiyle ileri bir tarihe atı-
Cumhuriyel
kklrisi £ »1 , MKM
ı *««rfav
tJekmkçarpacak
liûkunct İMF*'« >tı/<te < aıtıs v>/û \vrrfi, uuakomı Wlc «.«nrK
Memura sıfiur zam
larak, bütçeye kısa vadeli rahat-
lama sağlanmış oluyor. Maliye
ikinci yan yıl zammında gecik-
me olmadığını savunarak, "Bu-
gün ve yannçıkabilir. Bir iki gün
içinde" dedi. Memurlann zam-
lannı fark olarak temmuz ayıy-
la bırlıkte birkaç gün içinde ala-
caklanm söyleyen Oral, geçmiş-
te de temmuz ayı sonuna doğru
çıkan kararnameler bulunduğu-
nu belırtti. Oral, ikinci yan yıl-
da enflasyon farkı ödemelerinin
süreceğini kaydetti. Maliye Ba-
kanı, memur maaşlannda iyileş-
tirmeye yönelik kararnameyle
ikinci yan yıl zammına ilişkin
kararname arasında ilişki bulun-
madığını, iyileştirme kararna-
mesinin mevcutlarla ilgisi ol-
madığını, 5 yıl sonra denge ha-
line getırilmesuıuı öngörüldüğü-
nü bildirdi. Üst kurullardakı yö-
neticilerin kamudaki uçurumu
arttıran yüksek ücretlerine yö-
nelik Başbakanlık Müsteşan
maaşını baz alarak yapılan sınır-
landırma nedeniyle, zam karar-
namesınin çıkanlmasında bir
gecikme olup olmadığına ilişkin
soru üzerine Oral, "Kurullaria
UgUi düzerıleme 2002'den hiba-
ren yapdacak'" dedi.
Vergi yüzsüzlerinin
borcu 2.8 katrilyon
r
Zenginler ikiyüzJü
• Baştarafı 1. Sayfada
cuyla, "Türkiye'nin
en fazla borcu bulunan >«rgi
mükeDefi" unvarunın sahibi
oldu. Vergi borçlularmın
böyûk bölûmûnü belediyeler
ve diğer kamu kurum ve
kuruluşlan oluşturdu.
Tekel, vergi yüzsüzîeri
stralamasında 2 katrilyon 506
trilyon lira ile ilk sırada yer
alch. tstanbul Bûyökşehk
Belediyesi'nin şirketi olan
tETT Geneî Müdürlüğü ise
57 trilyon 926 milyar lira ile
tstanbul'da ikinciliği aldi.
îstanbul'da, vergi borçlulan
arasında özel sektörden ilk
sırayı ise 23 trilyon 809
milyar lirayla Forteks
tntemasyonel Tekstil Sanayi
veTicaretaldı. AA'run
haberine göre, Antalya'da da
20 milyar liramn üstûnde
vergi borcu olan mükellefler
açıklanırken vergi
rekortmenleri de plaketle
ödüllendirildi. Aırtalya
Defîerdan Hasan Yaman,
2000 yılı kazançlarmdan
dolayı Gelirîet ve Kurumlar
Vergjsi sıralamasında ilk 5
snaya giren mükelleflere
"teşekkürplaketi" verdi.
• Baştarafı 1. Sayfada
ikiyüzlü bir hareket
olduğunu anlamalan
gerektiğini
r
' ifade etti.
Wolfensohn, zengin
ülkelerin siyasetçileri ve
seçmenlerinin, Afrika'nın
yoksullan için parlak bir
gelecek sağlanmadığı
takdirde, dünyanın geri
kalarunm geleceğinin de
parlak olmayacağını fark
etmelerini istedi.
Dünya Bankası Başkanı,
sanayileşmiş ülkelerin
oluşturduğu G-8
fTubunun bu hafta içinde
talya'da yapacağı
toplantının gündeminin
başında, yoksul ülkelerin
dünya pazarlanna
açılmasının
kolaylaştmlması
konusunun bulunmasını
da istedi. Wolfensohn,
zengin ülkelerin
yoksullara doğrudan
yardımlannın .
arttınlmasım da istedi.
Dünya Bankası Başkanı,
bu kapsamda zengin
ülkelerin gayri safi milli
hasüalannm (GSMH)
yüzde 0.7'sini yoksul
ülkelere ekonomik
yardıma ayırması
gerektiğini savundu.
Halen gelişmiş ülkelerin
dış ekonomik yardıma
ayırdıklan ortalama oran,
GSMH'lerirün yûzde
0.22'sini oluşturuyor.
Aspendos'ta konser tarbşması
ANTALYA (Cumhuriyet) - As-
pendosAntikTıyatrosu'ndayapı-
lacak etkinliklerde, bazı sanatçıla-
ra ayncalık gösterilmesi tepkilere
neden oldu. Tarkan ve Suhans of
the Dance'in gösterileriyle ilgili
KültürBakanlığı'nca verilen ızin-
lerin iptal edilmesini isteyen Bel-
kıs Belediye Başkanı MHP'li
RemziYıkiız. "Göz göregöretiyat-
roya zarar veriliyor. Eytem yapa-
nz" dedı. Kültür Bakanlıeı ıse
yaptığı açıklamada tıyatronun et-
kinlıkler sırasında zarar görmeye-
ceğinı savundu.
1800 yıldan beri ayakta duran,
yaşlı Aspendos Antık Tiyatrosu,
akustik özellıği efsanelere bile
Veüefemliile
mezuniyet
tsianbul t'niv^rsites'nden (tÜ), 2000-
2061 e^tim-öğretim yıhnda mezun
ofatn 10 bin 939 öğrenciye VeKefendi
Hipodromu'nda düzenlenen törenie
dipionıalan verildL Törene Milli
Eötim Bakanı Metin Bostancıoau,
IVaisiErolÇakır,tll
EğitimMüdürûOmerBahbey,
Rektör Prof. Dr. Kemal Akmdaroğlu,
fakiilte dekanlan ve meslek
yöksekokuht müdürleri ite öğrenci
aSekri kaokk FaküHe ve jüksekokul
birincüerine ödüHerin «rildiği
törende, öğrencfler daha sonra hep
birükte roezuniyet andıru okuyarak
büyükbir coşku fle keplerini hav^ıva
fhiattılar. Mezun olan gençkrin
aiklerinin gururu da göziernıden
okunuyordu. (ECEVİT KILIÇ)
gırmış olmasına karşın, zaman
zaman teknolojik aletlerle, ses
düzeyi yüksek etkirüiklere ev sa-
hipliğı yaptı. GeTçekleştirilen
araştırmalar sonucundabu tür et-
kinhklerin 1994 yılından itibaren
yasaklanmasına karar ve-
rildi. Ancak bu yıl Kültür
Bakanı İstemihanTalay'ın
ıznıyle pop yıldızı Tarkan
22 Ağustos'ta konser ve-
rirken Suhans of the Dan-
ce de 30 Ağustos-9 Eylül
tarihleri arasmdaki göste-
rilerini Aspendos'ta ger-
çekleştirecek. Söz konusu
etkınliklerde ses şiddeti-
nin 100-120 desibele ka-
dar çıkacağı ve tarihi yapı-
ya da büyük zarar verece-
ğı öne sürüldü. 1994 yılın-
da Konya Röleve ve Anıt-
lar Müdürlüğü'nce hazır-
lanan raporda, Aspendos
Tiyatrosu'ndaki çatlakla-
nn ve oynamalann tehli-
kelı duzeyde bulundukla-
nna ışaret edilerek, göste-
rilerde çok güçlü ses ci-
hazlannın kullanıhnasına
ızın verilmemesi istendi.
G U N D E M MLSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
araya girmiş:
- Tamam... Mermi bittikten sonra öteki eksikleri
söylemenin anlamı yok...
Bir devletin çarkını döndürecek ana kaynak top-
ladığı vergilerdir. Bunlar, değil ana parayı ödemek
ancak borçların faizine yetiyorsa, öteki eksikleri
söylemenin yaran yok... Biz yine de gazeteciliğimi-
zi yapalım, IMF'nin, yedeğinde biryerlere götürdü-
ğü Türkiye'nin hafta başı itibanylagörünümüne ba-
kalım.
Ekonomi yönetimi geçen hafta her şeyi bıraktı,
TL'nin dolar karşısında değer kaybetmesini önle-
mek için çaba harcadı ama, dün dolar yine 1 mil-
yon 350 binle 400 bin arasında gidip geldi. Merkez
Bankası yetkilileri bu duruma net karşılık vermek-
te güçlük çekiyoriar. Ancak, "Bize göre fiyat yüzde
20 daha yüksek" gibi kimsenin dikkate almadığı de-
ğerlendirmeler yapmakla yetiniyortar.
IMF ile pürüz yaşanıyor, TL değer kaybediyor.
IMF ile pürüz aşılıyor, TL değer kaybediyor,
Hükümette çatlak çıkıyor, TL değer kaybediyor.
Hükümette uyum ilan ediliyor, TL değer kaybe-
diyor.
Herkesin gözü önünde faili meçhul TL cinayeti iş-
leniyor. Gelişmelerin arkasında yabancı oyunu mu
var, bankalar mı spekülasyon yapıyor, sıcak para
mı vurup geçti, soruları çengelli kalıyor. Arada so-
ruşturma açılıyor ama, sonuç yok!
Bugüne kadar IMF'nin rehberliğinde içine düş-
tüğü krizden çıkmaya çalışan ülke sayısı 90 dola-
yında. IMF polıtıkalan bu ülkelenn 50'sinde ekono-
minin yan yanya, 40'ında da yüzde 20 dolayında
küçülmesine yol açtı.
Denek ülke olarak bizim nereye oturacağımız he-
nüz belli değil. Ancak IMF ile anlaşmış, sonra ye-
niden anlaşmış, bu anlaşma yürümeyince yeniden
anlaşmış, o ekonomiyi daha kötü hale getirince ye-
ni bir anlaşma imzalamış, o da sonuç vermeyince
yeniden anlaşmış ülke yok. 18 anlaşma ile rekoru
elimizde tutuyoruz. Bunu kimse elimizden alama-
yacağı gibi, daha ileri götürmeye de adayız. Zira,
daha yeni anlaşmanın ikinci dilimi getmeden, önü-
müzdeki dönemde yeniden gözden geçirme ola-
bileceği haberieri yayılıyor.
IMF'nin en üst düzey yöneticileri, "Faizler bu ka-
dar yüksek olursa, hedef tutmaz" diyor. Bizimkiler
de doğruluyor; "Evet tutmaz, o zaman yeni öntem-
ler gerekli".
Hem yürürlükteki programla ilgili hiçbir şey söy-
lenmeyecek, neredeyse yasaklanacak, hem de bu-
nun tutmama olasılığının yüksek olduğu kabul edl-
Sorunun içindeki çözüm
Bu görünüme karşılık hükümetin hali sık stk ko-
nu edilen "güven verme" noktasından uzak. Ba-
kanlann icraatına bakıyoruz; birinin aklı başka yer-
de, bekâret kontrolüne kafayı takmış. Öteklnln ak-
lı daha başka yerde, ekilmeyecek tohumlara Orta
Asya adlan anyor.
Tüm bakanlann hafta sonu çalışmalannı att alta
koysak; şu soruyu sormadan edemeyiz:
- Bu kişiler nereye bakanlar kurulu?
Diyalektiğin yasalarından biri şudun
Hiçbir sorun yoktur ki, içinde çözümü de bann-
dırmasın!
Bunca sorunu sıraladıktan sonra, çaresiz bir çö-
zümsüzlükle karşı karşıya olmadığımızı da vurgu-
layalım. Türkiye'de ekonomik krizi çözecek potan-
siyel var. Farklı kesimlerden çıkan çözüm önerisi
sesleri medyada yankı bulmuyor. Hükümetin bu
seslere kulak tıkamaması, IMF ile görüşmeleri de
monologdan diyaloğaçevirmesi gerekiyor. Her şe-
ye karşın geç kalmadık. Diyalektikten biryasayı da-
ha aktanp noktayı koyalım:
Bir kişiye haklı olduğunu kabul ettirmek sanılan-
dan zordur!
ankcum©ttnetnettr
DUZYAZI
ORHAN BtRGtT
• Baştarafı 7. Sayfada
Ama asıl güç ve söz, Memduh Tağmaç ile Se-
mih Sancar'ın temsil ettiği Silahlı Kuvvetler'deydi.
1961 Anayasası öyle bir dönemde törpülendi. Bal-
yoz Harekâtı adı altında aydınlar, yine o dönemler-
de cezaevlerine tıkıldılar.
• • •
2001 Türkiyesi, dönüşü olmayan bir demokrasi
yolculuğu içindedir. O yolculuk, "ara rejim" liman-
lanna uğranmadan yürütülmelidir. Ama, bu demek
değildir ki, bu hükümeti oluşturan üç partinin 57.
Bakanlar Kurulu'na gönderdiği milletvekillerinin dı-
şında, TBMM'deki koalisyon gruplannın içinden,
bu görevleri daha başanlı yapabilecek başka kim-
seler yoktur.
özellikle Devlet Bahçeli, giderek bir fenomen
haline gelen iki üç bakan arkadaşının, sadece
MHP' ye değil; hükümete de ne ölçüde prestij kay-
bettirdiğini hâlâ görmemekte midir?
• • •
Başımız sıkıştıkça "ara rejim" yöntemlerine baş-
vurma istemleri ile içli dışlı bir toplum olmak artık
bize yakışmamalıdır.
Rahmetli Turan Güneş, ikide bir bu tür istemle-
rin ses duvarını bile aştığı günlerde, özellikle CHP
içindeki ara rejim çağn sahipterine "Hamamcı Ül-
fefler adını takmıştı. Söyjediğine göre Kandıra'da
adı lezbiyenliğe çıkmış Ülfet Hanım'ın açtığı ka-
dınlar hamamında, dönemin kaymakamı, aldığı ih-
barlaryüzünden jandanmaya baskın yaptınr, hama-
mı kapatırmış.
Kasabanın tek hamamının kapanmasından sıkı-
lan ihbar sahipleri, bu kez kaymakama gider ve ka-
patma karannın kaldınlması için ricacı olurlarmış.
Kaymakam da Ülfet Hanım'ı çağırır, eğilimlerini
mesleğine yansıtmaması için söz alırmış.
Ama söz de verse, Ütfet Hanım, bir süre geçin-
ce yine mesleği ile eğilimlerini kanştırmaya başlar-
mtş. Karakolaçağnlıncada "Tamam" dermiş, "be-
nim huyum kurusun. Ama hiç mi kurna başında cil-
veteşen hemcinslehmin suçu yok?"
Muayene, Teşhis, Tedavi
TÜRK KALP VAKFI
19 Mayts Cad. No: 8 Şişli/tstanbul
Td: (212) 212 07 07 (pbx) Faks: (212) 212 68 35
Intemet: http^/www.tkv.org.tr
e-mail: gen.sekreter'a tkv.org.tr
koordinatoratkv.org.tr