13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 HAZİRAN 2001 PERŞEMBE 18 SPOR spor(Ş cumhuriyet.com.tr ı-i Ulusal takımımız, Makedonya karşısında beraberliği yıldız fütbolcunun attığı 3 golle kurtardı Ya Alpay olmasaydıTurkıye: 3 - Makedonya: 3 STAT: Atatürk (Buna) HAKEMLER: Pasguela Rodomonti (5), Gennaro Mazzei 01 Giovanni Stevanato (5) (Italya) TURKİYE: Rüştü (3), Ümit Davala (4), Alpay (9), Bülent (4), Abdullah (5), Okan (4) (dk. 69 Yıldıray 4), Tayfun (5) (dk. 85 Fatih), Tugay (3), Emre (7), Oktay (3) (dk. 46 Ha- san Özer 5), Hakan (2) MÂKEDOMA:Filevski (3), Stavrevski(5), Nikolovski (6), Gjuzelov (3), Serafımovski (7) (dk. 70 Trajanov 5), Mitres- ki (4), Krstev (5), Sakiri (5), Stojanm (4), Nacevski (5) (dk. 51 Lazarevski 5), Bekiri (5) (dk. 66 Pandev 5) GOLLERıDk 7 Sakiri, dk. 20 Serafimovski, dk. 44, 59 ve 75 Alpay, dk. 63 Nikolovski SARI KARTLAR: Serafımovski, Mitreski (Makedonya), Emre KIRMIZIKAKT: Dk. 49 Krstev (Makedonya) DENİZ DERtVSU BURSA - Bursa uguru bu kez tutmadı... Ulusal takım, 2002 Dünya Kupası Eleme- leri'nde Makedonya ile sahasında 3-3 be- rabere kaldı. lıderliği de Jsveç'e kaptırdı. Alpay ın yıldızlaşarak üç gole imza koy- duğu maçta, konuk ekibin golleri. Trab- zonspor'da forma giymiş futbolculann im- zastnı taşıyordu. Azerbaycan'ın Slovakya'yı gündüz sa- atlerindeki maçta 2-0 yenmesiyle bir avan- taj yakalayan ulusal takım, Makedonya karşısına bu moralle cıktı. Ancak daha ilk dakikalarda konuk ekibin taç atışlan dahil presi herkesı korkuturken, çoğunluk bunu ıTkarşıladı. Ne de olsa sezon bitmiş. transfer dönemi kapıyı çalmıştı. Türkiye de Makedonya için uzun bir dönemdir iyi bir pazar oluşturuyor. Ancak tüm bunlar, Ulusal Futbol Takı- mımız için asla bir gerekçe olarak kabul edilemez. 2002 Dünya Kupası yolunda 'şans kapıyı çalmısken', Şenol Güneş ve ta- lebeleri bu fırsatı kaçınnamalıydı. Rakibin presiyle atlattığımız ilk bölüm sonrası kro- nometreler 7. dakikayı gösterirken, konuk ekibin ilk golü geldı. Abduliahın biranlık şaşkınhğı sonrası Serafimovski ortaladı; SaJdri'ye de dokunmak kaldı. Gol; soğuk duş etkisi yaratırken, milli ta- kımın oyun düzeni sonrası akıllardaki so- ru işaretleri gitmiyordu. Defansta bocala- yan, ileri uçta çogalamayan, orta alanda ise varlık gösteremeyen bir ulusal takım izle- niyordu. Nitekim 20. dakikada Serafî- mosvski, orta alandan alıp bir çok oyuncu- yu geçerek attığı gol, ulusal takımın dün gününde olmadığının göstergesiydi. Milliler gününde değildi, ancak biraz da şanssızlık vardı. Sanki top ekibimizi dün akşam sevmiyordu. 24. dakikada kalecinin elinden kaçırdığı pozisyon ani gelişince Oktay, topa kafayı vurana kadar, top Ok- tay'a çarpıp dışan çıktı. 29. dakikada Ha- kan-Emre paslaşması sonrası Oktay'ın ayağının kayması, olası bir golü daha yitir- memize yol açtı. 43. dakikada topun bizi dün akşam ke- sinlikle sevmedifini gösterdi. Emre'nin ortasında önce Oktay, sonra da Hakan inanılmaz şekilde etkisiz kalın- ca, tribünlerde "Bursa bu kez bize galiba gülmeyecek"yorumlan yükseldi. Ancak bir dakika sonra yine Emre'nin ortasında Al- pay, sezon boyunca tngiltere'de atamadığı golü kafayla Makedonya filelerine yolla- yınca, yeşil Bursa'da umutlar da yeşerdi. îkinci yanya Şenol Güneş, Oktay- Ha- san Özer değişikliğiyle başlarken, 49. da- kikada rakibin 10 kişi kalması da Ay-Yıl- dızlı ekibimiz için bir avantaj oluşturdu. 58. dakikada Emre'nin kendine has vuru- şu direkten dönerken, umutlar yine suya düştü. Bir dakika sonra Alpay bir kez daha sahneye çıktı, sanki tngiltere'ye nispet ya- parcasına... Hasan Özer'in kalecinin üze- rinden as,ırtma vuruşu dışan giderken, ayak koyan Alpay oldu ve skora denge geldi. Bursa ayaktaydı. Bir TV reklammdaki sloganakıllardaydı... "Bumaç 90 dakika." Ancak 63. dakikada Makedonya bir kez daha öne geçti. Trabzonspor'dan tanıdığı- mız Nikolovski'nin serbest vuruşunda se- zonun en başanlı isimlerinden Rüştü, bek- lenmedik hatasıyla topun fılelerle buluş- masını önleyemedi. Ardmdan Alpay, beklenmedik bir şekil- de bir kez daha gol sahnesine çıktı; Em- re'nin ortasına kafayı vurarak beraberliği getirdi. Alpay, atnğı üç gole sevinemeden sahayı terk ederken, ulusal takım da umul- madık iki puan yitiriyor, gözünü Eylül ayındaki Slovakya ve fsveç maçiarına çe- viriyordu. B U R S A A T A T U R K S T A D I ' N D A N N O T L A R / A R İ F K I Z I L Y A L I N Alpay'ın sevinç gözyaşlarıBURSA - Ulusal maçta üç gol birden atıp Ay- Yıldızlı ekibi Makedonya karşısında yenilgiden kurtaran Alpay, son gol son- rası göz yaşlanna engel olamadı. Seyircinin K AÎpay_Alpay_r> sesleri karşısında bir hayli duygulanan deneyimlı futboîcu. r eliyle göz yaşlannı silip oyuna devam etti. Alpay, maç sonrası yaptığı açıklamada ise, "Atöğırn goDere ' sevinemedim. Kazansaydık benim için gerçekten futbol yaşan- tımdaki en anlamlı gece olacaktL Yine de üç gol atmak mutlu- : luk verici bir ola> f "dedi. Gözlemd kria Türkiye ile Makedonya'yı karşı karşıya getiren 2002 Dün- ya Kupası grup eleme yedinci maçı öncesi Bursa Atatürk Sta- dı'nda protokol değıl, gözlemci krizi yaşandı. tstanbul Inönü Stadı'nda geçen hafta oynanan Türkiye-Azerbaycan maçında gerçekleşen olaylardan sonra UEFA, Türkiye'deki uluslarara- "* sı karşılaşmalara büyük önem göstermeye başladı. Rumen göz- lemci Ion Cıracıunescu, karşılaşma öncesi sıkı denetlemeler- ı' de bulunurken, birçok aksakhğın giderilmesi için de Futbol Fe- derasyonu yetkililenni sert bir dille uyardı. Saha içindeki ka- .. labalığa kızan Rumen gözlemci, polisleri dışan çıkarttı.TV'ci- lerle de tartıştı. Karşılaşmayı naklen yayınlayan kuruluşun maç öncesi saha ıçinde röportaj yapmasına izin vermeyen Cıracı- " unescu, isteklerinin yerine getirilmemesi halinde Türk federas- yonunun ve Bursa kentinin çok büyük cezalar alabileceğini ifa- de etti. Konuk seyircilere aynlan tribüne Türk taraftar alınma girişimine de engel olan Rumen yetkili, soyunma odalan ko- ridorlannın fizikı açıdan yetersiz olduğunu vurguladı. - BecaiTnin arkadaşı Rumen gözlemci Cıracıunescu'nun, Türkiye'ye futboîcu pa- "' zarlayan dünyaca ünlü menajer Becali'nin yakın arkadaşı ol- '' duğu ve bu nedenle Türk yetkililere zorluk çıkarttığı, Futbol • • Federasyonu yetkililerince belirtildi. Federasyon'a yakın çev- -- reler, "Her zaman yaşanan bu olaylara tepki vermeyen bu göz- lemci, büyük olasılikla Türkiye'deki fiıtfoolcu ve teknik adam- lardan yüzdesini alamayan Becali tarafından yönlendirilmiş" f dedıler. *" Engellilerejest Stat yetkilileri, güvenlik görevlileri ve gazetecilere zorluk çı- karan gözlemci, maçın başlamasına beş dakika kala, saha ke- nanndakı engelli futbolseverlere rozet ve flama dağıtarak Türk yetkililerin biraz olsun gönlünü aldı. Protokol krizi aşıldı Inönü Stadı'ndaki Türkiye-Azerbaycan maçında, Futbol Fe- ~ derasyonu ile Gençlik Spor Istanbul ll Müdürlüğü arasında ya- - şanan protokol tribünü krizi, Bursa'da yinelenmedi. Gençlik S- - por Bursa II Müdürii Sabri Sadıklar ile federasyon yetkililen ;, arasında yapılan görüşmede, şereftribünü düzenlemesinin or- taklaşa gerçekleştinlmesi kararlaştınldı. Böylelikle seremoni de, her zamanki yeri olan protokol tribünü önünde yapıldı. - Otobüs yetmedi, kumanya da verdi Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Liusoy, îstanbullu fut- -' bolseverleri de 15 otobüsle Bursa'daki maça getirmesi ilgi uyandırdı. Taraftarlan ücretsiz olarak maça getiren Haluk Ulu- soy, bu seyircilere bedava biletin yanı sıra kumanya ve sigara n gibi ihtiyaç maddelerinin de dağıtılmasını sağladı. Ancak ba- ' zı otobüslere ayakta binen taraftarlar, kendilerine bilet aynl- J madığını öğrenince, Bursa Kültür Park'ta toplamp "Ulusoy is- tifa"diye tempo tuttu. Bursalı futbolseverler ise, Futbol Fede- rasyonu Başkanı "na bu tip bir davranışın yakışmadığını belir- terek. "Biz maçlan para verip se> redi\oruz. tstanbul'dan gelen 700-800 taraftara beda\a bilet dağıtılrjor. Bu eşitlik kavramına aykındır' < ıfadesim kullandılar. Maç içinde anons Stat görevlilerinin maç başladıktan sonra anons yaptırması. tepkilere neden oldu. Karşılaşma öncesi yaşanan gözlemci kri- 3 zi üzerine.u Sakiınn_saldınn_saklınn_''biçımmde gerçekle- • ; şen bu anonsun cezaya neden olabileceği belirtildi. Menajerler tribünde Türkiye-Makedonya maçını çok sayıda yerli ve yabancı me- najer de izledı. Takibe alınan futbolcular arasında; kaleci Rüş- tü, Yıldıray, Ümit ve Makedon Serafımovski de vardı. Emrecezah Makedonya maçında san kart gören Emre, cezalı duruma düştü ve Eylül ayındaki Slovakya karşılaşmasında forma giy- me şansını yıtirdi. tkinci yanda oyum giren Hasan Özer, Makedonya savıınması karşısında etkili olamadı. (Fotoğraflar: KEREM KAÇARLAR) M A Ç S O N R A S I / L E V E I N T G E N C E L L ! Güneş: Takım ve seyirci adına üzüldüm BURSA - Ulusal Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş, 3-3 berabere biten Makedonya maçı sonrası yaptığı açıklamada. "Hem takım, hem de Bursa seyircisi adına üzüldüm "dedı. Bireysel beceri eksikliklerinden dolayı gol noktalannda zorlandıklannı vurgulayan Güneş. şöyle konuştu: "Bizim için her maç finaldir. Bu maçı hiç bı- rakmadık.Yediğimiz goUerde ise savunma kur- gusunda hatamız yoktu.Yalnızca müdahale ha- tası yaptık. Bunu bütün dünvada herkes yapı- yor. ancak Makedonya'nın da bir maçta bize üç gol atmasına anlam vermek zor." Makedonya Teknik Direktörü Gorgi Jova- novski'nın. "Türkiye bizi küçümsedi. Bu yüz- den maç3-3 bitti''açıldamasıyla ilgili olarak Şe- nol Güneş. "Pozisyon zenginliği bizde. Rakibi küçümsemeyi düşünseydik, bu kadar pozisyon yakalay amazdık.Onlann en büyük şansu bizim beceri eksikliğimiz oldu. Maça presle başlama- mız küçümsemediğtmiz anlamına gelir. Artık kalan maçlara bakıyor, 3 maçta 9 puanı hedef- liyoruz. Gruptaki her rakip, birbirini zorlaya- cak güçte. Bunu da her rakip, her geçen maç gös- teriyor. Bizorta alanda etkinliğimizi kabul ertir- dik. Tek sıkıntımız gol eksikliği oldu" diye ko- nuştu. Diger sonuclar îsveç liderliği 6 golle kaptı SporServisi-2002 Dünya Kupası Grup Eleme- leri'ndeTürkiye'nin de bulunduğu 4. grupta Gö- teborg'da Moldova'yı 6-0 yenen Isveç liderliğe yükseldi. Başkent Bakü'deki maçta Azeirbaycan'a 2-0 yenilen Slovakya 3. sırada kaldı. Diğer sonuç- lar şöyle: Isviçre: 0 - Slovenya: 1, Lüksemburg: 1 - Rusya: 2, Faroe Adalan: 0 -Yugoslavya; 6, Es- tonya: 0 - Irlanda C: 2. Izlanda: 1 - Bulgaristan: 1, Danimarka: 2 - Malta: 1, Çek C: 3 - K.Irlan- da: 1, Norveç: 1 - Belarus: 1, Ukrayna: 1 - Gal- ler: 1, Ermenistan: 1 - Polonya: 1, Letonya: 0 - Hırvatistan: 1, San Marino: 1 - Belçika: 4, Israil: 1 - tspanya: 1, Litvanya: 1 - Romanya:2, Maca- ristan: 4 - Gürcistan: 1, Yunanistan: 0 - tngiltere: 2, Arnavutluk: 0 - Almanya: 2. Atatürk Kupası ^Gençler kazandı BURSA (Cumhuriyet) - Bu yıl 3'üncüsü düzenle- nen Uluslararası Atatürk Kupası Gençler Futbol Tur- nuvası'nda,Türkiye tsrail'i 2-0 yenerek ifA) grubunun birincisi oldu. Yalova Sta- dı'ndaki karşılaşmada. Tür- kiye'nin gollerini Mehmet kaydetti. Bursa ve çevre- sindeki stadlarda oynanan karşılaşmalann üçüncü gü- nünde, (A) grubundaki di- ğer maçta da Romanya, Be- larus'u 6-2 yenerek grup ikinciliğini elde etti. G O R U Ş D O Ğ A N H A S O L Sanıyorum ki Galatasaray'da durumun ne olduğunu bu sütunun okurtan herkesten iyi biliyorlar. Futboldaki başa- nlar birbirini kovalarken bunlara sevindik, ama yönetim- deki ve mali yapıdaki aksaklıklan sürekli olarak dile ge- tirdik. Futboldaki başanlar, yönetimdeki ve mali yapıda- ki başansızlıklan örtmekteydi. Şimdi futboldaki bir sen- deleme üyelerin, yönetim kurulunun, taraftann, herke- sin aklını başına getirmtş gibi görünüyor. Bir yanda üst üste 4 kez lig şampiyonluğu, UEFA Ku- pası şampiyonluğu, Süper Kupa, futbolda büyük başa- nlar... öte yanda kulübü sarsacak boyutta idari ve mali başansızlıklar... Futboldaki üstün başarılara karşılık Ali Sami Yen Stadı projesi yürümedi. AIG'ye hisseler satıldı, ama şirket işletilemedi. Hisselerin halka açılması sağla- namadı. Kısacası, futbol başarıları paraya çevrilemedi. Savurganlıkla bütçe rakamlan sürekli aşıldı, sürekli borç- lanıldı. Başanlı Fatih Terim duygusal nedenlerle, Hakan Şükür para için gönderildi. Okan ve Emre elden kaçırıl- üı. Sonuç, takımlann dağılması ve çok ciddi bir borç-fa- iz sarmalı. (Gerçek borç rakamı, sevgili Mehmet Can- sun'un medyaya söylediğinden çok farklı. Cansun, ku- lübün borcunu kamuoyuna açıklamak zorunda değil, il- le de açıklayacaksa doğrusunu açıklamak zorunda.) Galatasaray'da Durum Şimdi bir yandan borçlann ödenmesi, bir yandan da yeni transferierin gerçekleştirilmesi gerekiyor, ama ne var ki deniz bitmiş durumda. Kulübün denetçileri daha ge- çen şubatta onaylanmış olan bütçenin delindiğini, gider- de büyük bir aşım olduğunu rapor ederek yeni bir bütçe hazırianmasını ve bunu onaylama üzere olağanüstü bir genel kurul toplanmasını tüzük gereği olarak istediler. Öte yandan yönetim kurulundaki rahatsızlıklann, denet- çilerin de uyarmasıyla su yüzüne çıkması, üyelerle baş- kanı karşı karşıya getirdi. Kötü gidişe başkaldıran kimi üyeler, yönetimden dışlandıklarından yakınarak başkanı istifaya zorladılar. Sonuçta, olağanüstü seçim genel ku- ruluna gitme kararı alındı. Karar degişmezse 14 Temmuz günü yönetim kurulu seçimı, 28 Temmuz günü de olağa- nüstü mali genel kurul yapılacak. Süren, başarısızlıklardaki kusuru başkaiarına ve med- yaya yüklemeye çalışıyor, engellendiğinı söylüyor. Oysa bütün olağan ve olağanüstü genel kurullar, istediği bü- tün yetkileri kendisine verdi. Hem de çok cömertçe... Bugün gelinen nokta, Galatasaray için çok kötü. Du- rum zor. Seçim zor. Yönetime talip olacaklara yalnızca 40 günlük bir süre tanınırken kendilerinden her türlü bilgi esirgeniyor. Kulübün içinde bulunduğu mali durum, se- çimden ancak iki hafta sonraki olağanüstü genel kurul- da öğrenilebilecek. Aynca yeni yönetim, Mart 2002'deki olağan seçimlere kadar yalnızca sekiz ay için seçilmiş ola- cak. 40 günlük bu sürede hiçbir ciddi girişim, ciddi hiç- bir hazırl/k olamaz. Bu durumda çıkacak başkan adayı ya da adaylan da ciddi olamazlar. Süren seçim karannı açıklarken ilkin yeniden aday ola- cağını söyledi, sonra bundan vazgeçerek 2. Başkan Meh- met Cansun'u başkanlık için destekleyeceğinı açıkladı. Süren, maksadı buysa, devir işini çok daha ustaca yapa- bilirdi. İki ay daha sabretseydi son 6 ay için Mehmet Can- sun'u tüzüğe uygun bir şekilde başkan olarak bırakabi- lirdi. Niçin böyle yapılmadı? Kimbilir? Işin doğrusu, bu seçimlerden vazgeçmek ve her şeyi büsbütün içinden çıkılmaz hale getirmeden yönetimi marttaki olağan genel kurula kadar sürüklemek. Yöne- tim kurulu bu işin Süren'le yürütülemeyeceğinde kesin ka- rariıysa yukandaki tüzük formülüne başvurabilir ve bu kulübün yaranna daha akılcı bir çözüm olur. E-posta: merkez(ahasmimarlik.com.tr-faks: (212) 2113420 ELEŞTİRİ / MAHMLT SERT Beceriksiz ve Dilsiz.. BURSA - Ulusal ekibimiz tel tel dökülünce bi- zim için kâbus gibi bir maç oldu. Şenol Güneş savunmayı orta alana yakın oynatıp rakibi kendi alanına sıkıştırmak istedi. Ancak kâğıt üzerinde- ki bu doğru taktik düşünce, alana yansıtılama- yınca ekibimiz istediği dengeli baskıyı kurama- dı. Özellikle Azerbaycan maçını kazandıran orta alan kurgusunun bu kez işlemeyişi ve erken ye- nilen goller bizi iyice dağıttı. Makedonya'nın hızlı ataklara dayanan taktiği- ni zorlamadan uygulamasının en büyük nedeni ekibimizin 'dilsiz' oluşuydu. Özellikle savunma- da ne Alpay, ne Rüştü ne deümrt rakip baskı- sında birbirlerıni uyarmayı düşündü. Birara Ümit bu 'dilsizlik' nedeniyle kalemizde iki gol pozisyo- nu yarattı(!). Ulusal ekibin dağınıklığında oyuncularımızın bireysel yanlışlannın payı büyüktü. Geleceğin yıl- dızı olarak gösterdiğimiz Emre, sanki tek başı- naymış gibi artistik becerilerini göstermeye kalk- tı. Okan'ın oyuna hiç katkısı olmadı. Biraz Tugay, biraz da Tayfun, takımın ilk yarıda yükünü çeken isimlerdi. lleride ise Oktay ve Hakan kötü oyu- na karşın buldukları pozisyonlarda öylesine be- ceriksizdi ki inanılır gibi değil. Ikinci yannın hemen başında Makedonya'dan Krstev'in atılması ekibimizi rahatlattı. Eksik ra- kibe karşı istenilen yoğun baskıyı kurabildik. An- cak bu baskının doldur-boşalt yüksek toplarla uygulanması pozisyon üretmede ekibimizi sıkın- tıya soktu. Oysa rakipten sayıca fazlayken topu dolaştırarak pozisyon aramak daha akıllıca olur- du. Maçı 2-2'ye getirdikten sonra bütün takımın üçüncü gol arayışına çıkması, oyun disiplinin yitirildiğini gösteriyor ki bu bize pahalıya patladı ve yenik duruma düştük. Şenol Güneş'in 3 gol yiyen ağır savunmayı çabuk bir oyuncuyla güç- lendirmemesi önemli bir teknik adam yanlışı. Savunmamız karşılaşma boyuncu çabuk adam sıkıntısı çekti. Sözün kısası rakibi küçümseyip kötü oy- nayarak puan yitirdik. NEYMİŞ ABDÜLKADİR YÜCELMAN Liden Kolay Çıkmıyop TV'deki bir reklam çok etkileyici. Bilmem belki es- ki anılar, belki de yıllar öncesinde, daha ortaokul sı- ralannda çok etkilendiğim 2 büyük basketbolcunun izlerinden... Bu iki basketbol devi, Erdoğan Partner ile Hü- seyin Öztürk. Ingilizce kurslanna gittiğim dersha- nenin sporsalonunda basketbol öğretiyorlardı bize. Hüseyin uzun boylu, Erdoğan hoca ise daha kısa, ama daha sert. Çok hızlı bir basketbolcuydu. Ikisi de ABD'de yaşıyorlarmış, tatile gelmişler. Belki de dershane getirmişti. Uzatmayalım, oyunun (bu sa- dece basketbol değil) kurallannın ilk temellerini öğ- retiyorlardı belki de. Bacak kadar boyla basketbol oynamaya, daha doğrusu öğrenmeye çalışan bizim grup çok fırça yedi, ama eh epey şey de öğrendik. Daha sonrakj yıllarda lider bulmakta güçlük çek- tik dersem hiç şaşırmayın. Kendi bildiklerini kendi- sine saklayan nice antrenör ve koç gördüm. Egoist miydiler, yoksa fazla derinlemesine bir şey bilmiyor- lar mıydı, bilemem, ama soru bile sormamıza izin vermezlerdi. Şimdi TV'deki o reklam filminde koçun oyuncu- lannı nasıl motive ettiğini, nasıl hırslandırdığını gör- dükçe hep Erdoğan Partner hoca aklıma gelir. Onun "Sizden bir halt olmaz" dediğini hiç unutabilir mi- yim? Ama o hırsla sporu sevdirmişti. Bir takımın ant- renörü, teknik direktörü, koçu hem psikolog hem de lider vasrflanna sahip olmalıdır. Olmalı ki yönetsin, yönlendirsin, motive etsin, hırslandırsın. Hiç kuş- kum yok ki bu reklam filmindeki sanatçı her kim ise aynen Fatih Terim'i anımsatıyor. Çünkü Fatih Terim işte o reklamdaki koçun benzeri, kopyası değil ger- çeğidir. Türkiye Milli Futbol Takımımız, Izmir'de Ingittere ile berabere kaldığı maçın öncesinde teknik direktör Mustafa Denizli, maçtan önce soyunma odasında futbolcularla bir konuşma yapmamız içinricaetmiş- ti ve Doğan Koloğlu, yanılmıyorsam Hıncal Uluç ve ben soyunma odasında birer konuşma yapmış- tık. "Bizim motivasyonumuzdan ne olur" diyeme- dik, ama biz konuşup Denizli Hoca'yı futbolcularla başbaşa bırakıp çıktıktan sonra neler dediğini hiç bi- rimiz ne sorduk ne de sormaya cesaret ettik. Bu yöntem, Mustafa Denizli'nin kendine göre bir motivasyonuydu. Ama çok dayararlı olduğunu söy- lemeden geçmeyeyim, çünkü milli takım o güçlü In- giltere ile o maçta berabere kalmıştı. Mustafa Denizli, Fenerbahçe gibi, yaş ortalama- sı yüksek, topa vurayım mı yoksa vurmayayım mı diye düşünen futboîcu bolluğu içinde bir takımı alıp şampiyon yapmışsa soyunma odasında ve de özel- likle devre arasında onları nasıl hırslandırdığını tah- min edebiliyorum. "Heryiğidin bir yoğurt yiyişi vardır" derler, lider- lerin de kendine göre ilkeleri vardır. Yöntemleri ken- dilerine özgüdür. Ve başanlı olan liderler asla ve as- la tartışılmaz. E-posta: ayuce([email protected]: (212) 5138595
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle