13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1HAZİRAN 2001 PERŞEMBE CUMHUBİYET SAYFA 17 Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 9?Etektronik posta: [email protected] - Tantan görevden alınmış... "Operasyon/an durdurma ooerasvonu!" Dava bitd Yurtdışındaki bankaiardan Unibank'tan aldığt 40 milyon dolar kredi borcunu ödemediği için UM Denizcilik'in patronu armatör Uğur Mengenecioğlu'nun gemileri haczedilerek satılıyordu... B»r kamu kurumu olan DlTAŞ'a da yüklüce borcu bulunan Mengenecioğlu'nun elde kalan gemilerinden Göktürk de Çanakkale Boğazı'ndan çıkarken durdurulmuş ve Gökçeada'da demirlenmişti ki, gemi güya demir tarayıp Türk karasulanndan çıkmış ve Yunanistan'a kaçınlmıştı... Savcıhk bilirkişi raporu ile Çanakkale'den hareket ettirdiği gemiyi Yunanistan'a kaçırmaktan yargılanan Mengenecioğlu'nun davası geçenlerde sonuçlandı... Dava, af kapsamına girdi... Mengenecioğlu'ndan sonra Türkiye'deki işadamlanna kredi açmayı durduran Unibank gibi tüm alacaklılara da avucunu yalamak kaldıl ürkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 3. mad- desinin birinci paragrafında "Türkiye Dev- leti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün- dür. Dili Türkçedir" yazıyor... Koca koca işadamlannın hazırtattığı raporla ortaya atılan ana- yasa değişikliği paketinde "Dili Türkçedir" tümce- sinin, "Resmi dili Türkçedir" yapılması isteniyor... Ni- ye isteniyor anlamak olası degil... Çünkü maddenin başlığında aynen, "Devletin bü- tünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti" yazıyor. Bu demektir ki anayasada "Dili Türkçedir" denirken "resmi dil"den söz edildiği madde başlı- ğında özellikle açıklanıyor... Paketi hazırtayanlar ya maddenin başlığıni okumamışlar ya da Türkiye'de konuşulan bazı "anadiriere ucundan kıyısından res- miyet kazandırmak için bir formül bulduklarını san- mışlar ama düşünceîerini tam ifade edememişler! Anayasanın 4. maddesi her ne kadar 3. madde- deki hükümlerin değiştirilemeyeceğini ve değiştiril- Karmaşamesinin tekl'rf bile edilemeyeceğini vurguluyorsa da resmen "Resmi dili Türkçedir" olunca ne olacak? Amerika Birieşik Devletleri Kongre raporunda sö- zü edilen Türkiye'deki "Müslüman Azınlıklar"a ana- dillerinde eğitim hakkı mı tanınacak? örneğin Kürt- çe... Tamam, Lozan'ı deldiler diyelim... Peki, hangi Kürtçe ile? Edebiyatçı Hüseyin Kılıç'ın yaptığı bir çalışma var... Kılıç, yabancı dillerden devşirilen köksüz, kı- sır, üretimsiz, öz kaynaklanna yabancı dilsel olu- şumlara dilbiliminde "karmaşa" adının verildiğini söylüyor ve tarihin gördüğü en görkemii karmaşa- lardan birinin Osmanlıca olduğunu belirtiyor... Or- nek olarak incelediği Osmanlıca üç metindeki 251 sözcüğün yüzde 48.2'sinin Arapça, yüzde 27.1 'inin Türkçe, yüzde 23.5'inin Farsça, kalanının Grekçe gi- bi dillerden oluştuğunu açıklıyor ve ardından sözü Kürtçeye getiriyor: "Auguste Jaba, Çarlık Rusyası'nın Erzurum kon- solosudur. Molla Mahmut Bayezidi'den ders ala- rak Kürtçe öğrenir ve ulaşabildiği her kaynaktan ya- rarlanarak Kürtçe bir sözlüğe esas olabilecek gereç- leri toplar ve onları 1860 yılında, 'Recucill de Noti- ces Recits Kourdes' adıyla Petersburg'dayayımlar. 1879'da Petersburg Bilimler Akademisi'nin isteği üzerıne Ferdinand Justi, Jaba'nın yapıtını değer- lendirerek "Dictionnaire Kurde-Farançois" adıyla 8 bin 388 sözcükten oluşan bir sözlük yayımlar. Ken- dilerini Kürdolojı'nin kurucusu ilan edenlerin de ya- rarlandıklan 8 bin 388 sözcüğün kimliği ise şöyle- dir. Türkçe yüzde 36.72 Farçsa yüzde 26.59, Arap- çayüzde 23.84, Pehlevice yüzde 4.41, Ermenice yüz- de 2.62, Urartu dili yüzde 1.29, Çerkesçe yüzde 0.72, Gürcüce yüzde 0.23, bilinmeyen yüzde 3.58" $E$SİZSEDASIZ(!) NURÎKVRTCEBE Yüksek YerilimHattı erdincutku I yahoo.com Bıze ulusal yüz endeksı değıl. ulusal vüzsüzlük endeksı lazım! Muzeleri temiz tutma işguzarlığı!ı Istanbul'da bir gün, AKM Müdüru Bülent Bilgin, yanında Kültür Bakan- lığı Müsteşar Yardımcısı Kemal Fahir Genç ve DÖSİM Merkez Müdür Ve- kili Asım Cebeci olduğu halde DÖ- SİM'in Cağaloğlu'ndaki kitap satış mağazasına geliyor. Karahisari Kuran'ının satış durumu- nu sorup mevcudunun kaimadığını öğrendikten sonra Bülent Bilgin bir arkadaşı için Kuran ayrılmasını isti- yor. 30 yıldır Kültür Bakanlığı'nda, 15 yıldır da Cağaloğlu mağazasında so- rumlu olarak çalışan Hakkı Beyoğlu, kimseye bir ayrıcalık yapamayacağı- nı, yeni sipariş geldiğinde 250 milyon lira karşılığı satın alabileceğini söylü- yor... Müsteşar Yardımcısı, öteki müş- teriler ve satış görevlileri arasında Hak- kı Beyoğlu'nu terbiyesizlik yap- i makla suçlayıp, "Nasıl ayıramaz-' sın... Bunun hesabını vereceksin..." diyerek yanındakilerle birlikte mağa- zayı terkediyor... Bir hafta sonra Hakkı Beyoğlu'nun tayini çıkıyor. Beyoğlu yeni görev ye- rine gitmeden önce izin almak isteyin- ce Cebeci, "Emekli olursan izin veri- rim, yoksa vermem" diyor... Beyoğlu, dahafazla sorun çıkmaması için emek- liliğini istiyor... Yerine AKM Müdürü Bü- lent Bilgin vekâleten atanıyor... Bilgin'in ilk işi Cağaloğlu'nda birik- miş paralarla Istanbul'daki müzelerin temizlik işini taşerona vermek oluyor... Şu işe bakın ki büyük işleri ya tek başına ya da bir ortakla AKM'nin te- mizliğini yapan şirket alıyor... STK'lerde unuttuğumuz bir şey var? DENİZ BANOĞLU Istanbut'da, Izmir'de, Anka- ra'da, Kayseri'de, Adana'da, Antalya'da, Denizli'de...Tür- kiye'nin neredeyse hemen her büyük ilinde ve kentin- de, peş peşe sempozyum- lar, konferanslar, çalıştaylar, kongreler düzenleniyor. fop- lantılann konusu ortak: Sivil Toplum Kuruluşlan... 1980'li yıllar sonrasında pek bir gündemde olan, biraz HA- BİTAT (Insan Yerleşimleri Kon- feransı) ile canlanan, az biraz kendi insanımızın biraz daha bilinçlenmesiyle uyanışa ge- çen, ama belki de daha çok AB'nin Türkiye programında önemli maddelerden biri ol- ması nedeniyle, Sivil Toplum Kuruluşlan epeydir Türki- ye'nin tartışmalar gündemin- de yerlni aldı. Bu toplantılarda STK'lerin önemi, demokratik toplumlar için olmazsa olmazlıgı, yeni- den yaptlanmasının gerekli- liği, devletle, kendi yandaş kuruluşları ile iletişimi, ilişki- leri, gönüllülük, katılımcılık, etik ilkeleri, maddi kaynak sı- kıntılan.. kısacası STK'lerde dogrudan ya da dolaylı ilinti- si olan her konu masaya ya- tınlıyor. Toplantılann sonunda, ka- tılımcı uzmanlann, bilim adamlarının, siyasilerin, aka- demisyenlerin bildirileri ki- taplaştınlıyor, dosyalanıyor, kalın kalın ciltler oluşturulu- yor, konuyla yakından ilgile- nenlere gönderiliyor. Sonra yeniden bir sayfa açı- lıyor... Ve yine birbirinden ha- bersiz sayısız kurum ve ku- ruluş, birbirinden habersiz ama çoğu ortak konularda yeni toplantılar düzenliyor... Ve bu böylece sürüp gidiyor. Böylesi düzenlemeler fay- dasız ya da yararsız mı olu- yor? Kuşkusuz dogrudan ha- yır demek olası değil. En azın- dan STK'lerin sürekli gün- demde kalmasını sağlıyor. Tabii bu arada kökü dışa- nda, ama misyonu içeride ku- ruluşlar da Türkiye'de de- mokratik yapının nasıl işledi- ğini, STK-demokrasi ilişkisi- nin ne düzeyde olduğunu, bu toplantılar sonunda aldıkları verilerin ışığında, ülkelerine rapor ediyorlar. Ikincisi ise biraz da Türk in- sanının yapısından kaynakla- nan ve değiştirilmesi olduk- ça güç bir yerieşik olgu. Çün- kü bizim insanımtz; özellikle de eğitimli ve aydın olduğu- nu varsaydığımız insanımız, asla kişisel hırslarından, kıs- kançlıklarından arınmayı be- ceremiyor. Özgüveni, güçlü düşünme yeteneği ve isten- ci ile ilkel ve kimi zaman bel- ki de insancıl hırslarının üs- tesinden gelemiyor. Böyle olunca da benzer ve ortak hedeflerde birleştiği, fikirda- şı STK'lere karşı bile cephe alabiliyor. Kişisel ve ben mer- keziyetçi olma ihtirası, üret- me ve yaratma yerine onu sürekli yıkıcı eleştiriye yön- lendiriyor. Sonuçta, aynı he- def ve amaçta gönül birliği yapması gereken STK'ler ye- rine, sözde örgüt içinde ça- lışıyor görünen, ama kişisel hırsların egemen oldğuu bi- reylerden oluşan sözde STK'ler çoğalıp duruyor. Dü- zenlenen STK toplantıların- da ele alınan konuların ciddi- liği ve önemi böylece de bi- raz havada kalıyor. STK'lerde insan faktörün- deki bu öznel yanlışlıkların üstesinden gelemezsektop- luma örnek olması gereken STK'lerin, halk gözündeki gü- venilirliğini de yitirmiş oluruz. T.C. ÜSKÜDAR 4. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN MENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI DosyaNo: 2001/455 T. Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins, miktar ve kıymetleri yazılı mallar satışa çıkanlmıştır. Birinci arttırma, 18.06.2001 günü saat 10.00-10. 10'da Kazun Karabekir mahallesi Eşref Bitlis Cad. Şirin Sk. N.l ÜMRANÎYE adresıne yapılacak ve o gûnü kıymetlerinin % 75'ine istekli bulun- madığı takdirde 19.06.2001 günü aynı yer ve aynı saatte 2. arttırma yapılarak satılacağı, şu kadar ki, arttırma bedelmin rnalm tahmin edilen kıymetinin yüzde kırkını bulmasını ve satış isteyenın alaca- ğına rüçhanı olan alacaklınm toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylann paylaştırma masraflanm geçme- sınin şart olduğu, K.D.V.'nin alıcıya ait olacağı ve satış şartname- sinin icra dosyasında görülebileceği, masrafi verildiği takdirde şartnamenin bir ömeğinın isteyene gönderilebi leceği, fazla bilgi almak ısteyenlerin yukanda yazıh dosya numarası ile dairemize basvurmalan rica olunur. 30.05.2001 Mıhunmen Cinsi Mahiyeti ve öaemli nitelikleri 4 m2 hah Gümüşsuyu muhtehf renklerde 3 m2'Uk Gümüşsuyu halı muhtehfrenklerde 6m2'lâı.nı*tetifrenkvedesendehah (seri sonuhahlan) 6 m2 boyunda Güraû^suyu muhtelıfrenkte halı 3x50 ebadında muhtelif renk ve desende halı 2 m'lik halı yolluk muhtelif ve desende 8 m2 ebadında muhtelif renkli halı 3x50 Gümüşsuyu hah muhtelif renklerde 6 m2,'lik Gümüşsuyu muhtelif renklerde Basın: 31942 Kıym«i(lira) 98O.0OO.OOO.- 420.0OO.OOO.- 2.800.000.000.- l JSO.000.000.- 440.00O.0O0.- S40.000.000.- 200.000,000.- 320.000.000.- 240.000.000.- Adedi 28 14 70 32 22 28 2 16 12 KİM KİME DUM DUMA BEMÇ AK behicakia turk.net ÇtZGİLİK KÂMİL MASARACl HARBl SEMtH POROY semihporoy<hyahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 7 Haziran SU BISIKLETI 19O9'M SUSUA/, F&AHSA'NIN LYOM Tİ YAKlNLAeiNDA, İLK SU S(SİtH£T/ PeiUBMPİ- *AA4f>HtSOCVCL£ v (AKIPiBOSlKL) AOI VEftiLBM SlSİKlET, tKİ YANIUA M0N~ TE BOllAAiS t'Çİ 8OŞ StLİNDİ&ljEfi. YAfl- MIYLA SU ÜSTüNOe KALABİL.İYOe./Pe- BAĞLAATTIU OCAN A pe , YÖN pe Kuq.uk SİUMPİfZ.L£&YU= BlBLlKTe BL.U K.İLO AGlfİJ-IĞIMC>AKİ B.U S/S//ZL6T/, 1tO SAN T'M > ANKARA 4. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Dosya No: 2000/3492 Alacakh: Pamukbank T. A.Ş. Borçlu: Mahmut Koçkaya, Anafartalar Cad. No: 70 Ulus-Ankara Borç Miktan. 515.036.737.- TL. Faiz ve masraf hariç Müstenidatr. Ilamsız Yukanda yazıh borçlunun adresi meçhul kaldığından işbu ödeme icra emrinin tebliğ tarihinden itibaren borç \e takip masraflanm 7 gün içinde ödemeniz, borcun tamamına veya bir kısmına veya alacaklanm takibat icrası hakkma dair bir itırazınız varsa senet altındaki imza size ait değilse yine bu 7 gün içinde aynca ve açıkça bildirmeniz, aksi halde ıcra takibinde bu senedin sızden sadır olmuş sayılaca- ğına, imzayı reddettiğiniz takdirde mercii önünde yapılacak duruşmada hazır bulunmanız, buna uymazsanız vaki itirazmızm muvakka- ten kaldınlacağını senet ve borca itirazınızı yaalı veya sözlü olarak icra dairesine 7 gün içinde bildirmediğtniz takdirde aynı müddet içinde İİK-'nun 74. maddesi gereğince mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunursanız hapısle cezalandınlacağınız, borç ödenmez veya itiraz ettiğiniz takdirde ıtirazla birlikte tebliğ gıderlerini ödemeniz. aksı takdirde itiraz etmiş sayılmayacağınız kanu- ni 7 günlük müddete 15 gün ilave ile 22 gün içeristnde yukanda yazıh hususlann yerine getirilmestne daır ıhtan ödeme emri yerine ka- im olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 02.05.2001 Basın: 31856 DÜZ ÇİZGt > ÜMtT ZtLELt KörveDuyarsızBir ToptamL Lise edebiyat kitaplannın birinde hiç unutmadığım, beynime adeta nakşedilmiş bir yazı vardı: - Bakmak ve Görmek! Çok etkilenmiştim. O güne dek bilmediğim, ayırt edemediğim yaşamsal bir farkı açıklıyor, bakmanın görmek demek olmadığını anlatıyordu!.. Uzun yıllar sonra konuşmacı olarak katıldığım bir paneldeTürk halktnın duyarsızlığı, unutkanlığı ve kolay idare edi- lebilirliğinden söz ederken özellikle bir cümlenin al-' tını çizmiş, kuvvetle vurgulamıştım; \ -Bizbakar körbirtoplumuz!.. ' Bir toplum nasıl olur da körleşir?.. Nasıl olur da gözlerinin önünde söylenen yalanları, yapılan al- çaklıklan, ihanetleri, işlenen cinayetleri göremez?.., Çok basit; eğer 65-70 milyonluk bir ülkede ortala-1 ma 3 milyon gazete, o da okuyucuya rüşvet vere-' rek satılıyorsa, halkın yalnızca yüzde 6.3'ü kitap okuyorsa, "okumuş insan" oranı ilkokul mezuniye- tiyle eşdeğer tutuluyorsa o toplum bakar ama gö- remez! Acı ama gerçek! Böylesine körleşmiş bir toplum, doğası gereğî' duyarsızdır. Sonunda mutlaka ama mutlaka sonsuz, acılar çekeceği olaylara bile büyük bir vurdumduy- mazlıkla bakar. Sadece bakar, göremez!.. Bu tür, mazoşist toplumlar, kendilerini daha rahat kandıra-'- bilmek için atasözleri, deyımler bile icat ederler. "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın", "Pişmiş aşım, ağnsız baştm", "Ge/en ağam, giden pa- şam..." Ama o bin yaşayan yılan eninde sonunda doku-> nur!.. Dokunmakla da kalmaz ezer, yok eder, köle-' leştirır!.. Ortada ne pişmiş aş ne ağnsız baş kalır. Ge-,; len ağanın da giden paşanın da bu anlamda hiçbir, farkı yoktur. Duyarsız ve kör bir toplumda düşünce-( lerin iğdiş edilmesi, milliyetçilik adına, Tanrı adına irv t sanların acımasızca sömürülmesi vakayı adiyeden-, dir!.. Ne yazık ki toplumun büyük bölümü bu duru-" mun farkında bile değildir. Farkında olanların büyük bölümü ise sinmiş ya da satın alınmıştır. Geriye ka-- lanlar da zaten bu sistemi sürdürenlerdirL - Dehşet verici ama gerçek!.. t • • • K Okumayan, körleşmiş ve duyarsız toplumlar ay-' nı zamanda korkak ve unutkandır!.. Bir kısırdöngüdür bu. Okumayan, araştırmayan.^ hakkını aramayan toplumlar körleşir. Körleşen top- lumlar duyarsızdır. Duyarsız toplumlar ise korkaklık ve unutkanlığı bir yaşam biçimi olarak benimser. Böyle bir toplumda alın teri ve emek alıklık, onur ve erdem modası geçmiş, içi boş kavramlar olarak al- gılanır!.. önemli olan, moda olan en çabuk şekilde köşeyi dönmek, yükselen değerlere ve Yeni Dünya Düzeni'ne adapte olmaktır. Bu düzenin satılık kalem- şoıiarının görevi, işte bu aşağılık sistemi bıkmadan usanmadan halka dayatmaktır. Uyanık, ne istediğıni bilen, çağdaş toplumlardaya- v tacak yeri bile olmayan bu güruh, ne yazık ki kör- leşmiş duyarsız ve korkak toplumlarda kuruldukla- n köşelerde halkı zehirleme görevini başarıyla sür- • dürürler. Çünkü efendilerin köleleri eğitmek ve ola- sı başkaldırılan engellemek için ruhu satın alınmış • uşaklara thtiyaci vardıri.. Peki, Türk halkı böyle bir yaşama layık mı? Yani-' tı yine Türk halkı verecek. ı Vermek zorunda. Seçmek zorunda. Çünkü; > - Her halk layık olduğu biçimde yönetilir!.. • • • Bu yazı, dört yıl önce, 25 Eylül 1997'de yazıldı!.. Küreselleşmenin ne olduğunun su yüzüne çıktı- ğı, Yeni Dünya Düzeni'nin insanlığa aslında nasıl bir kölelikdüzeni dayattığının anlaşılmaya başlandığı za- manlardı... Amatoplumyalnızca "bakıyor", yöneten-' ler ise o saflarda yerini altyorduL Dört yıl sonra bu-' gün o yazıdaki tüm öngörüler ne yazık ki gerçekleş-' ti, neredeyse sömürgeleştik!.. Gelinen noktada, ya \ bakmayı sürdürecek ve köle olmaya evet diyecegiz ya da gerçekleri görecek, ona göre tavır alacağız... I Bir tarafta küresel eiendilerden icazetli, sağda ve sol- da iki "işbiıiikçt oluşum", diğer tarafta bu ülkenin aydınlık insanlarının kurmaya çalıştığı "yurtsever oluşum...." , - Bu korkanm, "Nasıl yönetilmeye layık olduğu- muz" konusunda kendimizin verebileceği son ka-, rar olacaktır!.. SON DAKİKA: Olması gereken sonunda oldu ve "birilerinin" çok korktuğu hiç hazetmediği, gitme- sini istediği Sadettin Tantan'ın ayağı kaydınldı!. Yu- kanda okuduğunuz yazı aslında tamda bu tür du- rumlan anlatıyor. Iyi yönetilmeye layık toplumlar tepkisini bu gibi durumiarda gösterir. Kör, duyarsız, korkak ve unutkan toplumlar ise yalnızca susar ve siner. ' E posta: uzileli(a superonline.com t B U L M A C A SEDAT raŞAYAN SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 1/ Yeni oynan- maya başlayan tiyatro oyunu- nun ilk temsili. 2/ "Beyaz gıy- me toz ohır/Si- yah giyme — olur" (Türkü)... Müzikte bir se- sin yarım ton kalınlaştınlaca- ğını gösteren işaret. 3/ Vila- yet... Hıristiyan tapınağı. 4/ Yerdekı ka- nn yüzünde buz tutmuş olan tabaka... İşaret. 5/ Yumurta biçiminde olan... Bazı ilkellerin, nesnelerde bulunduk- 4 larına inandıkları do- 5 ğaüstü güç. 6/ Önce- den verilen güvencepa- rası... Dişköklerinikap- layan sert madde. 7/"- 8 - kapıh bir hand&Gı- 9 | dıyorum gündüz gece" (Aşık Veysel)... Tarla sınırı. 8/ Büyük Okyanus"ta, Fransa'ya ait bir ada... Bir cetvel türii. 9/ Bir cins ko- kulu sandal ağacı. YUKAR1DAN AŞAĞIYA: 1/ Ruh hastası. 2/ Eski bır sanat yapıtmın çizilerek ya da boyanarak yapılmış kopyası... "Behiç —": Çize- rimiz. 3/ Sulak yer... Güzel koku. 4/ Saçı dökülmüş olan kimse... Bir tür geçirimsiz toprak. 5/ Örtaoyunun- da çoğu kez aptal uşak rolünü oynayan komik... Kent devletı. 6/ Ciddi olmayan. ciddi işlerle uğraşmayan... Parola. 7/ Bir tembıh sözü... Gözleri görmeyen. 8/ Don Kişot'un atının adı. 9/ "Fena Halde —": Attilâ tlhan'm romanı... İlave.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle