Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1HAZİRAN 2001 PERŞEMBE CUMHUBİYET SAYFA
17
Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 9?Etektronik posta: demzsoiti@cutntiuriy8t.com.tr
- Tantan görevden alınmış...
"Operasyon/an durdurma
ooerasvonu!"
Dava bitd
Yurtdışındaki
bankaiardan
Unibank'tan aldığt 40
milyon dolar kredi
borcunu ödemediği için
UM Denizcilik'in
patronu armatör Uğur
Mengenecioğlu'nun
gemileri
haczedilerek
satılıyordu... B»r
kamu kurumu
olan DlTAŞ'a da
yüklüce borcu bulunan
Mengenecioğlu'nun
elde kalan
gemilerinden Göktürk
de Çanakkale
Boğazı'ndan çıkarken
durdurulmuş ve
Gökçeada'da
demirlenmişti ki, gemi
güya demir tarayıp Türk
karasulanndan çıkmış
ve Yunanistan'a
kaçınlmıştı... Savcıhk
bilirkişi raporu ile
Çanakkale'den hareket
ettirdiği gemiyi
Yunanistan'a
kaçırmaktan yargılanan
Mengenecioğlu'nun
davası geçenlerde
sonuçlandı... Dava, af
kapsamına girdi...
Mengenecioğlu'ndan
sonra Türkiye'deki
işadamlanna kredi
açmayı durduran
Unibank gibi tüm
alacaklılara da avucunu
yalamak kaldıl
ürkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 3. mad-
desinin birinci paragrafında "Türkiye Dev-
leti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün-
dür. Dili Türkçedir" yazıyor... Koca koca
işadamlannın hazırtattığı raporla ortaya atılan ana-
yasa değişikliği paketinde "Dili Türkçedir" tümce-
sinin, "Resmi dili Türkçedir" yapılması isteniyor... Ni-
ye isteniyor anlamak olası degil...
Çünkü maddenin başlığında aynen, "Devletin bü-
tünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti"
yazıyor. Bu demektir ki anayasada "Dili Türkçedir"
denirken "resmi dil"den söz edildiği madde başlı-
ğında özellikle açıklanıyor... Paketi hazırtayanlar ya
maddenin başlığıni okumamışlar ya da Türkiye'de
konuşulan bazı "anadiriere ucundan kıyısından res-
miyet kazandırmak için bir formül bulduklarını san-
mışlar ama düşünceîerini tam ifade edememişler!
Anayasanın 4. maddesi her ne kadar 3. madde-
deki hükümlerin değiştirilemeyeceğini ve değiştiril-
Karmaşamesinin tekl'rf bile edilemeyeceğini vurguluyorsa da
resmen "Resmi dili Türkçedir" olunca ne olacak?
Amerika Birieşik Devletleri Kongre raporunda sö-
zü edilen Türkiye'deki "Müslüman Azınlıklar"a ana-
dillerinde eğitim hakkı mı tanınacak? örneğin Kürt-
çe... Tamam, Lozan'ı deldiler diyelim... Peki, hangi
Kürtçe ile?
Edebiyatçı Hüseyin Kılıç'ın yaptığı bir çalışma
var... Kılıç, yabancı dillerden devşirilen köksüz, kı-
sır, üretimsiz, öz kaynaklanna yabancı dilsel olu-
şumlara dilbiliminde "karmaşa" adının verildiğini
söylüyor ve tarihin gördüğü en görkemii karmaşa-
lardan birinin Osmanlıca olduğunu belirtiyor... Or-
nek olarak incelediği Osmanlıca üç metindeki 251
sözcüğün yüzde 48.2'sinin Arapça, yüzde 27.1 'inin
Türkçe, yüzde 23.5'inin Farsça, kalanının Grekçe gi-
bi dillerden oluştuğunu açıklıyor ve ardından sözü
Kürtçeye getiriyor:
"Auguste Jaba, Çarlık Rusyası'nın Erzurum kon-
solosudur. Molla Mahmut Bayezidi'den ders ala-
rak Kürtçe öğrenir ve ulaşabildiği her kaynaktan ya-
rarlanarak Kürtçe bir sözlüğe esas olabilecek gereç-
leri toplar ve onları 1860 yılında, 'Recucill de Noti-
ces Recits Kourdes' adıyla Petersburg'dayayımlar.
1879'da Petersburg Bilimler Akademisi'nin isteği
üzerıne Ferdinand Justi, Jaba'nın yapıtını değer-
lendirerek "Dictionnaire Kurde-Farançois" adıyla 8
bin 388 sözcükten oluşan bir sözlük yayımlar. Ken-
dilerini Kürdolojı'nin kurucusu ilan edenlerin de ya-
rarlandıklan 8 bin 388 sözcüğün kimliği ise şöyle-
dir. Türkçe yüzde 36.72 Farçsa yüzde 26.59, Arap-
çayüzde 23.84, Pehlevice yüzde 4.41, Ermenice yüz-
de 2.62, Urartu dili yüzde 1.29, Çerkesçe yüzde
0.72, Gürcüce yüzde 0.23, bilinmeyen yüzde 3.58"
$E$SİZSEDASIZ(!) NURÎKVRTCEBE
Yüksek YerilimHattı
erdincutku I yahoo.com
Bıze ulusal yüz endeksı değıl.
ulusal vüzsüzlük endeksı lazım!
Muzeleri temiz tutma işguzarlığı!ı
Istanbul'da bir gün, AKM Müdüru
Bülent Bilgin, yanında Kültür Bakan-
lığı Müsteşar Yardımcısı Kemal Fahir
Genç ve DÖSİM Merkez Müdür Ve-
kili Asım Cebeci olduğu halde DÖ-
SİM'in Cağaloğlu'ndaki kitap satış
mağazasına geliyor.
Karahisari Kuran'ının satış durumu-
nu sorup mevcudunun kaimadığını
öğrendikten sonra Bülent Bilgin bir
arkadaşı için Kuran ayrılmasını isti-
yor. 30 yıldır Kültür Bakanlığı'nda, 15
yıldır da Cağaloğlu mağazasında so-
rumlu olarak çalışan Hakkı Beyoğlu,
kimseye bir ayrıcalık yapamayacağı-
nı, yeni sipariş geldiğinde 250 milyon
lira karşılığı satın alabileceğini söylü-
yor... Müsteşar Yardımcısı, öteki müş-
teriler ve satış görevlileri arasında Hak-
kı Beyoğlu'nu terbiyesizlik yap- i
makla suçlayıp, "Nasıl ayıramaz-'
sın... Bunun hesabını vereceksin..."
diyerek yanındakilerle birlikte mağa-
zayı terkediyor...
Bir hafta sonra Hakkı Beyoğlu'nun
tayini çıkıyor. Beyoğlu yeni görev ye-
rine gitmeden önce izin almak isteyin-
ce Cebeci, "Emekli olursan izin veri-
rim, yoksa vermem" diyor... Beyoğlu,
dahafazla sorun çıkmaması için emek-
liliğini istiyor... Yerine AKM Müdürü Bü-
lent Bilgin vekâleten atanıyor...
Bilgin'in ilk işi Cağaloğlu'nda birik-
miş paralarla Istanbul'daki müzelerin
temizlik işini taşerona vermek oluyor...
Şu işe bakın ki büyük işleri ya tek
başına ya da bir ortakla AKM'nin te-
mizliğini yapan şirket alıyor...
STK'lerde unuttuğumuz
bir şey var?
DENİZ BANOĞLU
Istanbut'da, Izmir'de, Anka-
ra'da, Kayseri'de, Adana'da,
Antalya'da, Denizli'de...Tür-
kiye'nin neredeyse hemen
her büyük ilinde ve kentin-
de, peş peşe sempozyum-
lar, konferanslar, çalıştaylar,
kongreler düzenleniyor. fop-
lantılann konusu ortak: Sivil
Toplum Kuruluşlan...
1980'li yıllar sonrasında pek
bir gündemde olan, biraz HA-
BİTAT (Insan Yerleşimleri Kon-
feransı) ile canlanan, az biraz
kendi insanımızın biraz daha
bilinçlenmesiyle uyanışa ge-
çen, ama belki de daha çok
AB'nin Türkiye programında
önemli maddelerden biri ol-
ması nedeniyle, Sivil Toplum
Kuruluşlan epeydir Türki-
ye'nin tartışmalar gündemin-
de yerlni aldı.
Bu toplantılarda STK'lerin
önemi, demokratik toplumlar
için olmazsa olmazlıgı, yeni-
den yaptlanmasının gerekli-
liği, devletle, kendi yandaş
kuruluşları ile iletişimi, ilişki-
leri, gönüllülük, katılımcılık,
etik ilkeleri, maddi kaynak sı-
kıntılan.. kısacası STK'lerde
dogrudan ya da dolaylı ilinti-
si olan her konu masaya ya-
tınlıyor.
Toplantılann sonunda, ka-
tılımcı uzmanlann, bilim
adamlarının, siyasilerin, aka-
demisyenlerin bildirileri ki-
taplaştınlıyor, dosyalanıyor,
kalın kalın ciltler oluşturulu-
yor, konuyla yakından ilgile-
nenlere gönderiliyor.
Sonra yeniden bir sayfa açı-
lıyor... Ve yine birbirinden ha-
bersiz sayısız kurum ve ku-
ruluş, birbirinden habersiz
ama çoğu ortak konularda
yeni toplantılar düzenliyor... Ve
bu böylece sürüp gidiyor.
Böylesi düzenlemeler fay-
dasız ya da yararsız mı olu-
yor? Kuşkusuz dogrudan ha-
yır demek olası değil. En azın-
dan STK'lerin sürekli gün-
demde kalmasını sağlıyor.
Tabii bu arada kökü dışa-
nda, ama misyonu içeride ku-
ruluşlar da Türkiye'de de-
mokratik yapının nasıl işledi-
ğini, STK-demokrasi ilişkisi-
nin ne düzeyde olduğunu, bu
toplantılar sonunda aldıkları
verilerin ışığında, ülkelerine
rapor ediyorlar.
Ikincisi ise biraz da Türk in-
sanının yapısından kaynakla-
nan ve değiştirilmesi olduk-
ça güç bir yerieşik olgu. Çün-
kü bizim insanımtz; özellikle
de eğitimli ve aydın olduğu-
nu varsaydığımız insanımız,
asla kişisel hırslarından, kıs-
kançlıklarından arınmayı be-
ceremiyor. Özgüveni, güçlü
düşünme yeteneği ve isten-
ci ile ilkel ve kimi zaman bel-
ki de insancıl hırslarının üs-
tesinden gelemiyor. Böyle
olunca da benzer ve ortak
hedeflerde birleştiği, fikirda-
şı STK'lere karşı bile cephe
alabiliyor. Kişisel ve ben mer-
keziyetçi olma ihtirası, üret-
me ve yaratma yerine onu
sürekli yıkıcı eleştiriye yön-
lendiriyor. Sonuçta, aynı he-
def ve amaçta gönül birliği
yapması gereken STK'ler ye-
rine, sözde örgüt içinde ça-
lışıyor görünen, ama kişisel
hırsların egemen oldğuu bi-
reylerden oluşan sözde
STK'ler çoğalıp duruyor. Dü-
zenlenen STK toplantıların-
da ele alınan konuların ciddi-
liği ve önemi böylece de bi-
raz havada kalıyor.
STK'lerde insan faktörün-
deki bu öznel yanlışlıkların
üstesinden gelemezsektop-
luma örnek olması gereken
STK'lerin, halk gözündeki gü-
venilirliğini de yitirmiş oluruz.
T.C.
ÜSKÜDAR 4. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
MENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI
DosyaNo: 2001/455 T.
Bir borçtan dolayı hacizli ve aşağıda cins, miktar ve kıymetleri
yazılı mallar satışa çıkanlmıştır.
Birinci arttırma, 18.06.2001 günü saat 10.00-10. 10'da Kazun
Karabekir mahallesi Eşref Bitlis Cad. Şirin Sk. N.l ÜMRANÎYE
adresıne yapılacak ve o gûnü kıymetlerinin % 75'ine istekli bulun-
madığı takdirde 19.06.2001 günü aynı yer ve aynı saatte 2. arttırma
yapılarak satılacağı, şu kadar ki, arttırma bedelmin rnalm tahmin
edilen kıymetinin yüzde kırkını bulmasını ve satış isteyenın alaca-
ğına rüçhanı olan alacaklınm toplamından fazla olması ve bundan
başka paraya çevirme ve paylann paylaştırma masraflanm geçme-
sınin şart olduğu, K.D.V.'nin alıcıya ait olacağı ve satış şartname-
sinin icra dosyasında görülebileceği, masrafi verildiği takdirde
şartnamenin bir ömeğinın isteyene gönderilebi leceği, fazla bilgi
almak ısteyenlerin yukanda yazıh dosya numarası ile dairemize
basvurmalan rica olunur. 30.05.2001
Mıhunmen
Cinsi Mahiyeti ve öaemli nitelikleri
4 m2 hah Gümüşsuyu muhtehf renklerde
3 m2'Uk Gümüşsuyu halı muhtehfrenklerde
6m2'lâı.nı*tetifrenkvedesendehah (seri sonuhahlan)
6 m2 boyunda Güraû^suyu muhtelıfrenkte halı
3x50 ebadında muhtelif renk ve desende halı
2 m'lik halı yolluk muhtelif ve desende
8 m2 ebadında muhtelif renkli halı
3x50 Gümüşsuyu hah muhtelif renklerde
6 m2,'lik Gümüşsuyu muhtelif renklerde
Basın: 31942
Kıym«i(lira)
98O.0OO.OOO.-
420.0OO.OOO.-
2.800.000.000.-
l JSO.000.000.-
440.00O.0O0.-
S40.000.000.-
200.000,000.-
320.000.000.-
240.000.000.-
Adedi
28
14
70
32
22
28
2
16
12
KİM KİME DUM DUMA BEMÇ AK behicakia turk.net
ÇtZGİLİK KÂMİL MASARACl
HARBl SEMtH POROY semihporoy<hyahoo.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 7 Haziran
SU BISIKLETI
19O9'M SUSUA/, F&AHSA'NIN LYOM
Tİ YAKlNLAeiNDA, İLK SU S(SİtH£T/
PeiUBMPİ- *AA4f>HtSOCVCL£
v
(AKIPiBOSlKL)
AOI VEftiLBM SlSİKlET, tKİ YANIUA M0N~
TE BOllAAiS t'Çİ 8OŞ StLİNDİ&ljEfi. YAfl-
MIYLA SU ÜSTüNOe KALABİL.İYOe./Pe-
BAĞLAATTIU OCAN A
pe
, YÖN
pe Kuq.uk
SİUMPİfZ.L£&YU= BlBLlKTe BL.U K.İLO
AGlfİJ-IĞIMC>AKİ B.U S/S//ZL6T/, 1tO SAN
T'M >
ANKARA 4. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
Dosya No: 2000/3492
Alacakh: Pamukbank T. A.Ş. Borçlu: Mahmut Koçkaya, Anafartalar Cad. No: 70 Ulus-Ankara Borç Miktan. 515.036.737.- TL. Faiz
ve masraf hariç Müstenidatr. Ilamsız
Yukanda yazıh borçlunun adresi meçhul kaldığından işbu ödeme icra emrinin tebliğ tarihinden itibaren borç \e takip masraflanm 7
gün içinde ödemeniz, borcun tamamına veya bir kısmına veya alacaklanm takibat icrası hakkma dair bir itırazınız varsa senet altındaki
imza size ait değilse yine bu 7 gün içinde aynca ve açıkça bildirmeniz, aksi halde ıcra takibinde bu senedin sızden sadır olmuş sayılaca-
ğına, imzayı reddettiğiniz takdirde mercii önünde yapılacak duruşmada hazır bulunmanız, buna uymazsanız vaki itirazmızm muvakka-
ten kaldınlacağını senet ve borca itirazınızı yaalı veya sözlü olarak icra dairesine 7 gün içinde bildirmediğtniz takdirde aynı müddet
içinde İİK-'nun 74. maddesi gereğince mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunursanız hapısle cezalandınlacağınız,
borç ödenmez veya itiraz ettiğiniz takdirde ıtirazla birlikte tebliğ gıderlerini ödemeniz. aksı takdirde itiraz etmiş sayılmayacağınız kanu-
ni 7 günlük müddete 15 gün ilave ile 22 gün içeristnde yukanda yazıh hususlann yerine getirilmestne daır ıhtan ödeme emri yerine ka-
im olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 02.05.2001 Basın: 31856
DÜZ ÇİZGt >
ÜMtT ZtLELt
KörveDuyarsızBir ToptamL
Lise edebiyat kitaplannın birinde hiç unutmadığım,
beynime adeta nakşedilmiş bir yazı vardı:
- Bakmak ve Görmek!
Çok etkilenmiştim. O güne dek bilmediğim, ayırt
edemediğim yaşamsal bir farkı açıklıyor, bakmanın
görmek demek olmadığını anlatıyordu!.. Uzun yıllar
sonra konuşmacı olarak katıldığım bir paneldeTürk
halktnın duyarsızlığı, unutkanlığı ve kolay idare edi-
lebilirliğinden söz ederken özellikle bir cümlenin al-'
tını çizmiş, kuvvetle vurgulamıştım; \
-Bizbakar körbirtoplumuz!.. '
Bir toplum nasıl olur da körleşir?.. Nasıl olur da
gözlerinin önünde söylenen yalanları, yapılan al-
çaklıklan, ihanetleri, işlenen cinayetleri göremez?..,
Çok basit; eğer 65-70 milyonluk bir ülkede ortala-1
ma 3 milyon gazete, o da okuyucuya rüşvet vere-'
rek satılıyorsa, halkın yalnızca yüzde 6.3'ü kitap
okuyorsa, "okumuş insan" oranı ilkokul mezuniye-
tiyle eşdeğer tutuluyorsa o toplum bakar ama gö-
remez!
Acı ama gerçek!
Böylesine körleşmiş bir toplum, doğası gereğî'
duyarsızdır. Sonunda mutlaka ama mutlaka sonsuz,
acılar çekeceği olaylara bile büyük bir vurdumduy-
mazlıkla bakar. Sadece bakar, göremez!.. Bu tür,
mazoşist toplumlar, kendilerini daha rahat kandıra-'-
bilmek için atasözleri, deyımler bile icat ederler.
"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın", "Pişmiş
aşım, ağnsız baştm", "Ge/en ağam, giden pa-
şam..."
Ama o bin yaşayan yılan eninde sonunda doku->
nur!.. Dokunmakla da kalmaz ezer, yok eder, köle-'
leştirır!.. Ortada ne pişmiş aş ne ağnsız baş kalır. Ge-,;
len ağanın da giden paşanın da bu anlamda hiçbir,
farkı yoktur. Duyarsız ve kör bir toplumda düşünce-(
lerin iğdiş edilmesi, milliyetçilik adına, Tanrı adına irv t
sanların acımasızca sömürülmesi vakayı adiyeden-,
dir!.. Ne yazık ki toplumun büyük bölümü bu duru-"
mun farkında bile değildir. Farkında olanların büyük
bölümü ise sinmiş ya da satın alınmıştır. Geriye ka--
lanlar da zaten bu sistemi sürdürenlerdirL
- Dehşet verici ama gerçek!.. t
• • •
K
Okumayan, körleşmiş ve duyarsız toplumlar ay-'
nı zamanda korkak ve unutkandır!..
Bir kısırdöngüdür bu. Okumayan, araştırmayan.^
hakkını aramayan toplumlar körleşir. Körleşen top-
lumlar duyarsızdır. Duyarsız toplumlar ise korkaklık
ve unutkanlığı bir yaşam biçimi olarak benimser.
Böyle bir toplumda alın teri ve emek alıklık, onur ve
erdem modası geçmiş, içi boş kavramlar olarak al-
gılanır!.. önemli olan, moda olan en çabuk şekilde
köşeyi dönmek, yükselen değerlere ve Yeni Dünya
Düzeni'ne adapte olmaktır. Bu düzenin satılık kalem-
şoıiarının görevi, işte bu aşağılık sistemi bıkmadan
usanmadan halka dayatmaktır.
Uyanık, ne istediğıni bilen, çağdaş toplumlardaya-
v
tacak yeri bile olmayan bu güruh, ne yazık ki kör-
leşmiş duyarsız ve korkak toplumlarda kuruldukla-
n köşelerde halkı zehirleme görevini başarıyla sür- •
dürürler. Çünkü efendilerin köleleri eğitmek ve ola-
sı başkaldırılan engellemek için ruhu satın alınmış •
uşaklara thtiyaci vardıri..
Peki, Türk halkı böyle bir yaşama layık mı? Yani-'
tı yine Türk halkı verecek. ı
Vermek zorunda. Seçmek zorunda. Çünkü; >
- Her halk layık olduğu biçimde yönetilir!..
• • •
Bu yazı, dört yıl önce, 25 Eylül 1997'de yazıldı!..
Küreselleşmenin ne olduğunun su yüzüne çıktı-
ğı, Yeni Dünya Düzeni'nin insanlığa aslında nasıl bir
kölelikdüzeni dayattığının anlaşılmaya başlandığı za-
manlardı... Amatoplumyalnızca "bakıyor", yöneten-'
ler ise o saflarda yerini altyorduL Dört yıl sonra bu-'
gün o yazıdaki tüm öngörüler ne yazık ki gerçekleş-'
ti, neredeyse sömürgeleştik!.. Gelinen noktada, ya \
bakmayı sürdürecek ve köle olmaya evet diyecegiz
ya da gerçekleri görecek, ona göre tavır alacağız... I
Bir tarafta küresel eiendilerden icazetli, sağda ve sol-
da iki "işbiıiikçt oluşum", diğer tarafta bu ülkenin
aydınlık insanlarının kurmaya çalıştığı "yurtsever
oluşum...." ,
- Bu korkanm, "Nasıl yönetilmeye layık olduğu-
muz" konusunda kendimizin verebileceği son ka-,
rar olacaktır!..
SON DAKİKA: Olması gereken sonunda oldu ve
"birilerinin" çok korktuğu hiç hazetmediği, gitme-
sini istediği Sadettin Tantan'ın ayağı kaydınldı!. Yu-
kanda okuduğunuz yazı aslında tamda bu tür du-
rumlan anlatıyor. Iyi yönetilmeye layık toplumlar
tepkisini bu gibi durumiarda gösterir. Kör, duyarsız,
korkak ve unutkan toplumlar ise yalnızca susar ve
siner. '
E posta: uzileli(a superonline.com t
B U L M A C A SEDAT raŞAYAN
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5
1/ Yeni oynan-
maya başlayan
tiyatro oyunu-
nun ilk temsili.
2/ "Beyaz gıy-
me toz ohır/Si-
yah giyme —
olur" (Türkü)...
Müzikte bir se-
sin yarım ton
kalınlaştınlaca-
ğını gösteren
işaret. 3/ Vila-
yet... Hıristiyan
tapınağı. 4/ Yerdekı ka-
nn yüzünde buz tutmuş
olan tabaka... İşaret. 5/
Yumurta biçiminde
olan... Bazı ilkellerin,
nesnelerde bulunduk- 4
larına inandıkları do- 5
ğaüstü güç. 6/ Önce-
den verilen güvencepa-
rası... Dişköklerinikap-
layan sert madde. 7/"- 8
- kapıh bir hand&Gı- 9 |
dıyorum gündüz gece"
(Aşık Veysel)... Tarla sınırı. 8/ Büyük Okyanus"ta,
Fransa'ya ait bir ada... Bir cetvel türii. 9/ Bir cins ko-
kulu sandal ağacı.
YUKAR1DAN AŞAĞIYA:
1/ Ruh hastası. 2/ Eski bır sanat yapıtmın çizilerek ya
da boyanarak yapılmış kopyası... "Behiç —": Çize-
rimiz. 3/ Sulak yer... Güzel koku. 4/ Saçı dökülmüş
olan kimse... Bir tür geçirimsiz toprak. 5/ Örtaoyunun-
da çoğu kez aptal uşak rolünü oynayan komik... Kent
devletı. 6/ Ciddi olmayan. ciddi işlerle uğraşmayan...
Parola. 7/ Bir tembıh sözü... Gözleri görmeyen. 8/
Don Kişot'un atının adı. 9/ "Fena Halde —": Attilâ
tlhan'm romanı... İlave.