Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
S&YFA CUMHURİYET 30 HAZİRAN 2001 CUMAR1
8 HABERLER
Telekom
Yıllık kâr
700 milyon
dolar
# Haber-Sen Merkez Yönetim
Kurulu Üyesi Abdullah Kahraman,
bugün tüm sektörlerin altyapısını
gerçekleştiren Telekom'a sahip
Oİmanın askeri ve ekonomik
anlamda kayıtsız şartsız denetim
anlamına geleceğine işaret ederken
"Esas kavga, probletnsiz hale
getirilen altyapının kimlere
kuilandınlacaği ve Telekom'u elde
edeceklerin sağlayacağı denetim
gûcünden kaynaklanıyor" diye
konuştu.
ANKARA (Cumhumet Bürosu) -
Yönetimi konusunda yaşanan
tartışmayla Devlet Bakanı Kemal
Derviş'i istifa noktasına getiren
Türic Telekom, sahip olduğu
teknolojik varlıklanyla kendi
coğrafyasında birinci sırada.
dünyada da ilk 15
kuruluş arasında yer
ahyor. Yıllık kân 700
milyon dolara ulaşan
Türic Telekom da
özellikle satış
işlemlerinin gündeme
gelmesinden bu yana
altyapıya büyük
kaynaklann aynlması
dikkat çekiyor. Haber-
Sen Merkez Yönetim
Kuruiu Üyesi Abdullah
Kahraman. bugün tüm
sektörlerin altyapısını
gerçekleştiren Telekom'a
sahip olmanın askeri ve
ekonomik anlamda
kayıtsız şartsız denetim
anlamına geleceğine
işaret ederken "Esas
kavga, probkmsiz haJe
getirilen altyapının
konlere kullandıniacağı
ve Telekom'u elde
edeceiderin sağlayacağı
denetinıgûcünden
kaynaklanıyor" diye
konuştu. Kahraman,
Telekom'u
bilmeyenlerden bir
yönetim
oluşturulduğunu
belirterek "Kendilerini
seçenierin yönetkisi
otacaklar" dedi.
Yılhk kân 700 milyon dolara ulaşan
Türk Telekom'da yaklaşık 75 bin
kişi çahşıyor. Telekom'un. toplam
telefon abone sayısı 20 milyon 669
bin kişiye, kablolu TV abone sayısı
1 milyon 300 bin kişiye, kontörlü
telefon sayısı da 98 bine ulaşıyor.
Telekom, 43 milyon lokal şebekenin
yanı sıra 5 bin 191 adet TV
vericisine sahip bulunuyor
Telekom'un toplam malvarhğı ise 1
katrilyon 88 trilyon liraya vanyor.
Haber-Sen Merkez Yönetim Kurulu
üyesi Abdullah Kahraman, özellikle
Telekom'un yasası çıktıktan sonra
dünyada telekom şirketlerinin para
etmediği iddialannın dile
getirildiğine işaret etti. "Fakat
sadece yönetimi üzerinde kopanlan
kavgayı gördüğünüzde bu işin bu
kadar basit olmadığını
anlıyorsunuz" dıyen Kahraman,
Türk Telekom*un büyiiklük
açısından dünyanın ilk 15 firması
arasmda yer aîdığını, kendi
bölgesinde de en büyük telekom
kuruluşu olduğunu bildirdi.
Yönetim kurulu
Alptürk
yine başkan
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Telekom Genel Müdürü
tbrahim Hakkı Alptürk. yapılan
genel kurulun ardmdan
oîuşturulan yeni yönetimde de
yönetim kurulu başkanlığına
seçildi. Başkanvekilliğine ise
Ercüment Ozçelik getirildi.
Telekom Yönetim Kurulu
Başkaniığı'na Nihat Özdemir'iri
getirileceği savları
gerçekleşmedi. Telekom'un dün
yapılan ilk yeni yönetim kurulu
toplantısında da yönetim kurulu
başkanlığına yine Alptürk
seçildi. Başkanvekili ise yine
MHP'nin listesinden yönetime
giren Özçelik oldu. Nihat
özdemir. Zaya Öztoprak, Murat
Sezginer, Devrim Çorbacıoğlu ile
Emin Murat Esin yönetim
kurulu üyesi olurlarken Telekom
Denetim Kurulu Başkaniığı'na
Safih Yıbnaz, üyeliklere de
Hande Aşçıh ıle İbrahim
Sankoç getirildi.
Bağımsız Sosyal Bilimciler-İktisat Grubu'nun, Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı değerlendirme:
1MF kredflerî şantaj aracıBANUSALMAN
ANKARA - Akademisyenlerin oluş-
turduğu Bağımsız Sosyal Bilimciler-flc-
tisat Grubu, finansal kesımin krizden çı-
kışı üzerine kurulan Güçlü Ekonomiye
Geçiş Prograrm 'run (GEGP) kalkınmayı
tamamen göz ardı ettiğini ortaya koydu.
Grubun çalışmasında, programla ağır
toplumsal sonuçlann oluşacağı uyansı
yapıldı. Türkiye'yi taşeron bir ülke ola-
rak gelişmiş ülkelerin çıkarlan doğrultu-
sunda yapılandıracak olan programın, ye-
ni bunahmlar için de zemini hazır ruttu-
ğu saptandı.
Uygulanan programı "dış yardımlara
muhtaç kahıunasının teminau" olarak ni-
telendiren grup, ülkenın şoklara karşı sa-
vunmasız bıralaldığına dikkat çekti. Çok
uluslu şîrketler ve "küreselleşmeci yerfi
burjuvazinin" çıkarlanna göre oîuşturu-
lan programın aynen uygulanması için,
j Akademisyenlerin oluşturduğu Bağımsız Sosyal Bilimciler-İktisat Grubu'nun çalışmasında
Türkiye'yi taşeron bir ülke olarak gelişmiş ülkelerin çıkarlan doğrultusunda yapılandıracak olan
programın, yeni bunahmlar için de zemini hazır tuttuğu saptandı.
IMF kredilerinin "şantaj aracı" olarak
kullaruldığı vurgulandı.
Korkut Boratav. Nazif Ekzen, Yakup
Kepenek, Aziz Konukman, Ahmet Köse,
Oğiız Oyan, Cem SomeL, Sinan Sönmez,
Fikret Şenses, Oktar TüreJ, İşaya Üşür,
Galip Yalman, Erol Taymaz. Erinç Yel-
dan, Bağımsız Sosyal Bilimciler ve Ikti-
sat Grubu olarak ve çeşitli ünıversıteler-
deki akademisyenlerin de görüşlerini ala-
rak "Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı
Üzerine Değertendirmeter" çalışmasını
hazırladı.
Çahşmanın Türk Mühendis ve Mimar
Odalan Bırliğı'nce (TMMOB) kıtap ola-
rak yayımlanması bekleniyor.
43 sayfalık çalışmanın sunuş ve sonuç
bölümünde, uygulamadaki programın
neyı öngördüğü ve Türkiye'nin geleceği
açısından yaratacağı sonuçlar şöyle orta-
ya konuldu:
- GEGP'vi hazırlavanlar, programın
sektirmeden uygulanmasını sağlamak
için, IMF'nin kredilerini şantaj aracı
olarak kullanmaktadırlar.
- GEGP, sürdürülemez iç borç dinami-
ğinde kısa vadeli spekülatif sermaye ha-
reketlerinin olumsuz etkilerini görmez-
den gelmektedir. 32 sayılı karar doğrul-
tusundakı ısrar. 2000-2001 'de yaşanan
bunahmı yaratan şartlan sürdürerek bu-
nalımın tekrarlanması için zemini hazır
tutmaktadır.
- Programda amaçlandığı belirtilen
istikrarlı ve sürdürülebilir büyümenin
gerektirdiği tasarruf ve yatırım hedef-
lerinden bahsedilmemektedir. Uzun
dönemli pcrspektif bölümünde tasar-
ruf, kavram olarak dahi geçmemekte-
dir. Bu bölümde yatınm kelimesi 3 kez,
\alnızca yabancı sermaye yatırımları
bağlamında telafuz edilmektedir.
- Iktisat politikasını özerk kurullara ve
kurumlara terk etmenin kalkınmanın ge-
rektirdiğı eşgüdümü ve planlamayı im-
kânsız kılacağı açıktır.
- GEGP, 20 yıldır süren ama sonuç
vermeyen yabancı sermayeye güven ve
avantaj sağlama çabalarına devam et-
mekten öte bir tedbir öngörmemekte-
dir. Dolayısıvla programın 2002 yıiı
için tahmin ettiği 1.6 milyar dolarlık
doğrudan yabancı yatırım beklenfisi-
nin neye dayandığı belli değildir.
Tanmda
özeileştirme
sonucu, doğrudan
gelir desteği ve tüm
diğer desteklerin
kaldınlması
politikalanvla var
oiandan daha ağır
malrvetler
varatılacak...
Tarıında aldatmacalar geçidiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı Üze-
rine Değerlendirme çahşması, tanmda
devreye sokulan çok boyutlu politikalar-
la bu alanda zar zor tutunan kitlelerin, 2-
3 yıl gibi kısa bir zamanda hiçbir önlem
alınamadan tanm dışına göçmeye zor-
lanmalanna yol açacağına dikkat çekti.
Böyle birdurumun yalnızca ekonomik
maliyetinin bile tanma yapılan mevcut
destekleme maliyetlerinin üzerine çıka-
bileceği uyansı yapılırken "Toplumsal
ve siyasal malhederi hesaplamak kuşku-
suzdaha güçtür, ancakTürkiye'nin gide-
rek daha zor yönetiür bir toplumsal do-
kuya sahip oiacağı öngörülebilir" denil-
di."
Bağımsız Sosyal Bilimciler-İktisat
Grubu'nun çalışmasında, tanm sektö-
ründe yaratacağı sonuçlar aynntılanyla
ortaya konuluyor. Bu saptamalar özetle
şöyle:
- Tarım Satış Kooperatif ve Birlikle-
ri'nin sınai tesislerinin elden çıkarıi-
ması, niyet mektuplarının örtük he-
defleri arasındadır. İthaldeki koruma
oranlannın da 2000'de tahıllarda yüz-
de 45"lik düzeyinden 2002'de yüzde 5'e
çekilerek anlamsızlaşhnlması, iç pa-
zara giriş serbestisinin fazla gecikme-
den yürürlüğe konulacağının göster-
gesidir.
- Tanm Satış Kooperatif ve Birlikle-
ri'ne ilişkin çıkanlan yasayla oîuşturulan
yeniden yapılandırma kurulu, birliklerin
yeniden yapılandırma sürecine Dünya
Bankası'nın daha dolaysız müdahaleler-
de bulunmasının bir aracı olarak oluştu-
rulmuştur.
- Gelişmiş ülkelerde tarıma yapılan
destekJer tarımsal katma değerin top-
bağunlılık ilişkilerine uygun bir çerçeve
hazırlanabilmesı öngörülmüştür.
- Şekerkamışından şeker elde etmek
daha düşük maliyetli olmasına karşın
gelişmiş ülkeler ve rropikal iklim dışı-
daki tüm ülkeler, kendi besin güvenlik-
leri için "şeker pancan" üretimini sür-
dürmektedir. Türkiye'deki gelir düze-
yine kıyasla şeker tüketimi çok yük-
sektir. Dünya toplam şeker tüketimin-
ISağımsız Sosyal Bilimciler-İktisat Grubu'nun çalışmasında, tanm
sektöründe, "Şeker ve Tekel yasaları, tanmsal mekanizmalann
özelleştirme ve tasfiyesi, doğrudan gelir desteği sistemiyle diğer tüm
desteklerin kaldınlması ve söz konusu bu desteğin de göstermelik
olarak bir süre uygulandıktan sonra kaldınlacak olmasının" yaratacağı
sonuçlar aynntılanyla ortaya konuluyor.
lamı ya da yarısına eşittir. Türkiye'de
ise tanmsal desteklerin tarımsal kat-
ma değere oranı 2000 yılında Türki-
ye'de yalnızca yüzde 5 dolayındadır.
- Şeker Yasası'yla oluşturulan kuru-
lun, yabancılann sektöre girmesiyle da-
ha fazla olmak üzere tahkım kurulu gibi
çahşması düşünühnüştür. Bu kurulun gö-
rev, yetki ve görev süresinın 31 Aralık
2004'te yeniden belirleneceği belirtilerek
Dünya ficaret Örgütü çerçevesinde yeni
de 8.. üretiminde 11. sırada olan Tür-
kiye'de şeker üretiminin geriletilmesi
ve ithalata bağırnh kılınması önemsiz
bir olgu değildir. Dünyada şeker arzı,
talcbi aşmaktadır.
- Şeker Fabnkaları Anonim Şirketi'ne
ait 27 fabrika gözden çıkanlırken, tekno-
lojik olarak yenilenmesi gereken. özel-
likle Doğu Anadolu'daki 8 fabrika arsa
fiyatına tasfiye edilecektir. Şeker fabri-
kalannın özelleştırilmesı, 4 alkol, 6 ma-
kine, 1 tohum işleme, 2 tanmsal işletme
ve 1 araştırma enstitüsünün de yok edil-
mesi anlamına gelecektir.
- 350 bin şeker pancan üreticisini il-
gilendiren bu üretim, 14 milyon tona
varan taşımacılık rakamıyla da kara-
yolu taşımacılığına, ekilen pancarın
yüzde 25'i düzeyindeki posanın bedel-
siz verilmesi yoluyla ha.vvancıhğa yap-
tığı katkı, pancar iiretinıindeki gerile-
menin ulusal ekonomi açısından tela-
fisi olanaksız kayıplar yaratacağı dik-
kate ahnmamaktadır.
- Pancar üreticilerinın >üzde 9O'ı 20
dönümün altında. ortalaması da 10 dö-
nüm düzeyinde toprak işlemektedir. Ya-
nı yeni doğrudan gelir desteği modeliy-
le dekar başına 10 milyon liradan verile-
cek yıllık destek 100 milyon lirayı biraz
aşabilecektir.
- Ege tütün baş fiyatının 1996'daki
kilogram başına 4.11 dolardan 2000
yılında 1.88 dolara indiği dikkate alı-
nırsa, üreticiyi sıkıntüı günler bekle-
mektedir.
- Türkiye'de tütün ve ürünlerinde dev-
let tekeline son veren düzenleme, özel
tekeller oluşmasını adeta teşvik edicidir.
Küçük üretici ve ithalatçılann piyasaya
girişleri yasa hükmüyle yasaklanmış du-
rumdadır.
- GEGP, sanayi yatınmlannın yaba
şîrketler tarafından yapılmasmı, banka
hk sistemımizde kamu bankalannm t
fiye edilerek bunlann yerini yabancı bi
kalann almasını, tanmımızda üretim;
pısının başka ülkelerdeki ürün fiyatlan
ürün fazlalan tarafından belirlenmes
öngörmektedir.
- Türkiye'nin yatırım için tasarr
kaynağı olarak yabancı sermaye
muhtaç olup olmadığı tartışılabil
Ulusal gelir içinde yüzde 20-22 olan t
sarruf oranı, zaruri olmayan tüketiı
kısarak arttırılabilir. Bütün soru
GEGP ve ardındaki zihniyet ile me
faat odaklarının istikrarsız dış finan
man kaynaklarından kaçınmayı, z.
ruri olmayan ve lüks tüketim ithalal
nı kısarak dışarıdan alınan borçlaı
üretim ve döviz kazanma potansiyel
ni arttıran yatırımlarda kullanma d
siplinini kabul etmesidir.
Ek niyet mektubundan
Zamlann
nedeni
işçi ücretleri
ANKAR.A (Cumhuriyet Bürosu) i
Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı
Kemal Derviş, istifa tehdidındc bulun-
duğu Telekom sorunundaki çözümün aı*
dından. "Telekom'da geünen nokta tafr
min edicL Bir sıkınn du\ muy«rum" de*
di. Derviş, dolar üzerindeki baskıyı azalt-
mak içinttırizmdenve yurtdışındaki iş-
çilerden gelecek gelire güvendiklerini de
söyledi. Bakan Derviş'in imzası ile
IMF'ye gönderilen ek niyet mektubun-
daise yapılan zamlann gerekçesi olarak
toplusözleşmeier ve hububat alım fiyat-
lannın gösterildiği bildirildi.
Derviş'in, daha önce iptal ettiğini açık-
ladığı yurtdışı gezisi de bügün başladı.
Program çerçevesinde 30 Haziran-2
Temmuz tarihleri arasında Isviçre'de ya-
pılacak "Düma Ekonomik Forumu"na
katılacak olan Derviş, 3 Temmuz'da da
ABD'ye geçecek. Burada, IMF, Dünya
Bankası ve ABD Hazine'si yetkilileriyle
görüşecek olan Derviş"in gezisindeki son
durak tngiltere olacak. Derviş'in yeni
programmda daha önce gitmeyi planla-
dığı Avusturya, Lüksemburg ve Brüksel
gezileri yer almadı.
Devlet Bakanı Kemal Derviş, dün
sürpriz bir şekilde Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği'ni ziyaret etti.
TOBB'nin yeni başkanı Rifat Hisarak-
hoğhı ve bazı yönetim kurulu üyelerinin
yer aldığı görüşme sonrası bir açıkiama
yapan Bakan Derviş, IMF'nin kredi için
koşul olarak gösterdiği "yeniden düzen-
leme yasalanrun" çoğunun Meclis'ten
geçtiğini söyledi. Döviz üzerindeki bas-
kıyı, turizm ve yurtdışındaki işçilerden
gelecek gelirle azaltmayı düşündükleri-
ni belirten Derviş, Dünya Bankası'nın 5
Temmuz'da vereceği 1.1 milyar dolarlık
kredinin, 200 miryon dolannuı Exim-
bank'a aktanlacağına dikkat çekti. Ban-
kadan gelecek kredinin doğrudan bütçe-
ye aktanlacağını da kaydeden Derviş,
programın başansının ihracatçılara bağ-
lı olduğunu söyledi. Derviş, "Yatmmcı-
lan Türkhe'ye çekmek için çahşacağız.
Türkiye'de bir ka> nak sıkintısı var" diye
konuştu. TOBB Başkanı Rıfat Hisarcık-
lıoğlu da Derviş'in yurtdışı gezisi sonra-
sında, üretim sektörünün sorunlannı çöz-
mek için ortak bir çalışma başlatacalda-
nnı söyledi. TOBB'den Eximbank'a ak-
tanlacak 100 milyon dolann, pazartesi
günü bankayayatınlacağmı söyîeyenHi-
sarcıklıoğlu. KOBİ'lerin buradan kulla-
nabileceği kredi üst limitinin 200 bin do-
larolarak belirlendiğini ifade etti. Görüş-
mede Bakan Derviş'in, Telekom'un ye-
ni yönetim kurulu ile ilgili olarak, "T«&-
lekom'da gclinen aşama tatmin edki,
memnuuum'* dediğı öğrenildi.
Kâmu miidahalesi yok edüiyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
-Bağımsız Sosyal Bilimciler-İktisat
Grubu, uygulanan programın, kurul-
lar ve özelleştirme pohtikasıyla ka-
munun ekonomiyemüdahale araçla-
nnın yok edildığıne dikkat çekti. Ba-
ğımsız Sosyal Bilimciler-İktisat
Grubu. yaşanan bunalımlann gerçek
nedenlenni şöyle ortaya koyuyorlar:
- Para konvertibilitesi (32 sayüı
karar) ile ekonominin sıcak para
bareketlerine açılmasının kurda
ve faizde yol açtığı istikrarsızlık.
- Sanayıleşme pohtikasızlığı ve it-
halat kontrolsüzlüğü.
- Türkiye'nin sanayileşmesinin
vasıfsız işgiicüne dayanan mallar-
da tıkanmış olması, cari işlemler
dengesinin düzeltilmesinin büyü-
meyi durdurma ve ücretleri dü-
şürmeye mahkûm kılınması.
- Devletın dış ödeme bunalımın-
da özel kesimin bıriken borçlann
tasfiyesi üzerinde özel kreditörlerle
anlaşmalanna veya icra-iflas huku-
kuna göre sorunun çözülmesine ara-
cı olnîak yerine. millet adına IMF'ye
başvurarak ağır siyasi tavizler karşı-
lığında kredi bulup borç servisinin
aksamamasını amaçlaması.
Grubun çalışmasında, özetle
programın kamu maliyesi ve banka-
cılık kesimine yönelik politikalan
şöyle değerlendinlıyor:
- Kurul sistemiyle kamunun
elindeki ekonomiye müdahale im-
kânı veren bütün iktisat politika-
sı araçları tasfiye edilmektedir.
Sayıları hızla artan kurullar, mü-
dahalenin yönünii uluslararası
ekonomik bütünleşme lehine de-
ğiştirmeye hizmet eden birimler
olarak idari ve maii sistem içinde
yerlerini almışlardır.
- Kamu bankalan çekıldiğinde.
mali sıstemın genye kalan kısmı re-
el sektöre fınansman sağlamakta ye-
tersiz olacaktır. Bu kaynak açığımn
yabancı bankalarca bağımsız olarak
veya ortaklıklar halinde karşılanma-
sı muhtemeldir.
- Net iç borçlann ulusal gelir
içindeki payının ancak 2003'te
yüzde 41.5'e düşürülebilmesi he-
defleniyor. Çöken programının
uygulamaya konulduğu 1999'da
bu oran yüzde 40.9'du.
- Finansal krizin en önemli göster-
gelerinden kabul edilen \e >üzde 60
sının kritik eşik olarak nitelendınle-
bilecek kısa vadeli dış borç stokunun
Merkez Bankası rezervlerine oranı.
yüzde 100'den başlayarak Aralık
2000'de yüzde 145"e >ükselmiştır.
Yurtdışına aktanm
- Türkiye'je giren yabancı fon-
larm 1990- 1999 döneminde yûz-
de 34'fi ülkedeki yerleşiklerce ka-
yıtlı olarak yurtdışına transfer
edildi. Türkiye'ye giren yabancı
sermayenin 3'tc l"i dışarıya ser-
maye kaçınlmasına yararken bu-
gün ödenmeye çalışüan dış borçla-
nn bir kısmıyla sermaye kaçıran-
ların faaliy ctlerinin fonlandığı gö-
rülmektedir. Devletin, TL kurlan
isrikrarıom, faiz hadleri ve mali
kunımlann bilanço yapısını koru-
mak için spekülatif para hareket-
lerini denetlemesi acil bir gerekli-
liktir. Program, bunu görmezden
gelmekte, gelecekte benzer mali
bunalımlara yol açabilecek şart-
lar ve zemini muhafaza efmekte-
dir.
- Sermaye hareket serbestisinde
ısrar edıhyorsa, bunun cari işlemler
ve ithalat üzerindeki etkisı kontrol
edilmelı, yabancı sermaye gınşlen-
nın olabıldiğınce kalkınrna ihtıyaç-
lan doğrultusunda kullanılması ge-
rekır. Bu yapılmadığında ithalatı
azaltmanın tek yolu, ulusal geliri
azaltmak olmaktadır.
- Reel döviz kuru ve reel ücret
maliyetlerini düşük tutan politi-
kaların, ihracat gelirlerini görü-
nünde artırsada ülke dışına reel
kaynak transferi anlamına geldi-
ği unutulmamalıdır.
- Vergı yenne borçlanmayla. har-
cama politikası bankacılık kesımı-
nin spekülatif finansman kararlanna
terk edildi. Bankalar, yurtdışından
borçlanmayla devlete borç verirken
açık pozisyonlan arttı ve kamu ma-
liyesi gıderek bankalann yurtdışın-
dan getirdiğı sıcak parayla finanse
edilmeye başlandı. Merkez Bankası
para piyasalan üzerindeki denetimı-
ni yitirdi. Bu mekanızma bankacılık
sistemınin Hazıne ve Merkez Ban-
kası karşısında pazarlık gücünü ar-
tırdı.
- Program, stratejik bir tercih
olarak, sağlanacak dış kaynağı
doğrudan doğruya bankacılık sis-
temine aktarmayı amaçlamakta-
dır. Kamu ve fon bankalarına
programa göre yapılan aktanm
ulusal gelirin 4'te l'ine ulaşmak-
tadır.
- Deutche Bank'ın yorumuna gö-
re özel bankalann Mart 2001 sonun-
da 6.2 milyar dolar düzeyindeki açık
pozisyonlan takas operasyonuyla
5.3 milyar dolar azalmıştır. Takas
operasyonunda 1 milyon 160 bin lı-
rada sabitlenen dolar kurunun yük-
selışıvle 1 nulyon 260 bin lıra esas
almırsa 480 trilyon lira aktanldığı
görülüyor. Ek bütçede reel ekono-
miye yalnızca 508 trilyon lira akta-
nlırken, 480 trilyon lirahnın gizil
olarak bu kesime aktanlmış olması
programın tercihini ortaya koymak-
tadır.
- Hazine verilerine göre, hâkü-
metin bütçe gelirleri aylık 3-5 mil-
yar dolar arasında seyretmekte,
ancak bu aylık 4-8 milyar dolara
ulaşan borç servisine yetmemek-
tedir.