Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 MAYIS 2001 PERŞEMBE
OLAYLAR V E G O R U Ş L E R olay.gorus(acumhuriyet.com.tr
Ulusal îlaç Politikası Nerede?
Dr.ABRızaUÇER
% laç Endüstrisi tşverenleri Sen-
I
dikası. Türk Eczacıları Birli-
ği ve eczacı odalan yaşadığı-
mız son ekonomik bunalımın
(krizin) ardından dışalımh (it-
hal) ilaçlann bulunmasında
zorluklar olduğunu. ilaç sıkıntısınm
ciddi boyutlara ulaştığını, özellikle
de böbrek ve kanser hastalannın ilaç
sorunu yaşadıklannı açıkladılar.
ilaç endüstnsi yetkililerine göre
Sağlık Bakanlığf run ilaç dışahmın-
da belirlediği 820 bin liralık kur ger-
çeklen yansıtmamakta, bakanlık fi-
yat ayarlamasında yavaş kalmakta ve
bulunamayan ilaçlar hızla artmakta-
dır. Eczacı odalannın yöneticileri
de ilaç krizinde sosyal güvenlik ku-
rumlarının eczanelere ödemeleri ge-
ciktirmesi ve özellikle ithal ilaçlar-
da depolann vadeli satışlan keserek
peşin satış koşulunu uygulamalan-
nın eczacılan ilaç satamaz duruma
soktuğunu belirtmektedir.
Sağhk Bakanı Dr. Osman Dur-
muş ise "ilaç yokiuğanun basırun
abarüh haberlerinden kaynaklandr-
ğuu. üretim potansiyelinin ortalama
gereksinime, dışatamın ise talebe gö-
re ayariandığuıT ifade etmektedır.
İlaç pazanndaki son gelişmeler ne-
deniyle ithalatçı fırmalann talebin dı-
şına çıkarak stok yapmaya ve kota
uygulamaya zorlandığını, basının
vurguncuya yardım ettiğini öne sür-
mektedir. Bakan Durmuş, ilacın in-
ternet dahil her yerden temin edile-
bildiğini, şu anda hangi ilaçın nere-
de, ne kadar var olduğunun bilindi-
ğini belirtmekte ve ilaç bulamayan-
lann il sağlık müdürlüklerine baş\w-
malannı önermektedir.
Sağhk Bakanhğı ile ilaç endüst-
risi işverenleri ve eczacı odalannın
ilaç ile ilgili son süreçte birbirleri-
ne taban tabana zıt açıklamalar yap-
malannınnedeni nedir? Burada açık
olan husus taraflar arasında bir çı-
kar uyuşmazlığı olması ve pazarlık
koşuUannınbu uyuşmazük gerekçe-
si ile belirlenmeye çahşılmasıdır.
İlaç ithalatçısı fırmalar, artan döviz
kuru nedeniyle acilen zam istemek-
tedir. Eczacılar da ödemelerin gecik-
mesi ve ithal ilaçta yaşanan kıtlığın
vadeli satışı olanaksızlaştırması ile
ortaya çıkan sorunlann ivedilikle
çözülmesini talep etmektedir. Sos-
yal güvenlik kurumlan artan ilaç
harcamalannın altından kalkmakta
zorlanmaktadır. Sağlık Bakanlığı bu
koşullarda denge kurmakta güçlük
çekmektedir. Bakan Osman Dur-
muş'un ilaç endüstrisi ve eczacılar-
dan gelen baskıya dayanması güç-
tür ve olasılıkla ilaca yeniden zam
yapılacaktır. BÖylece sosyal güven-
lik kurumlan ve diğer resmi kurum-
lann toplam ilaç harcamalan daha
da artmış olacaktır.
tlaçta yaşanan bunahmm ardın-
dan çözüm için uzun soluklu ulusal
ilaç poBtika ve stratejilerinin oluştu-
rulması gereği bir kez daha unutu-
lacak ve yeni bunahmlar ile benzer
tardşma sûreçleri yaşanacakür.
Ülkemizde ve dünyada ilaç harca-
malan hızlı bir artış eğilimi göster-
mektedır. ABD, Kanada, Almanya,
Fransa, ltalya, Ingiltere, Ispanya, Ja-
ponya, Brezilya, Meksika, Avustral-
ya, Yeni Zelanda ve Arjantin'i içe-
ren ve dünya ilaç tüketiminin bü-
yük bölümünü oluşturan 13 ülkede
perakende satış üzerinden gerçekle-
şen ilaç tüketimi Şubat 2000 ile Ocak
200 l'i kapsayan biryıl içinde 222.9
milyaT ABD Dolan'dır (1).
Dünya ilaç endüstrisi 1980'lerin or-
tasından günümüze kadar çok hızlı
bir biçimde kârlılığını arttınrken hız-
lı bir şirket birleşmesi süreciyle de
tekelleşme ivmesini hızlandırmış-
tır. Amerikan İlaç Araştırma ve Üre-
ticileri Bırliği (PhRMA) verilerine
göre dünya ilaç endüstrisinde 1985-
1999 yıllan arasında 34 şirket evli-
liği gerçekleşmiştir.
Birleşen şirketler kısa sürede baş-
ka şirketlerle de birleşerek büyüme-
sini hızlandırmıştır (2). Dünya ilaç
endüstrisindeki hızlı tekelleşme sü-
reci, ulusal sağlık harcamalanmız
içerisinde ilaç harcamalannın art-
masına yol açan önemli etkenlerden
biridir. Uluslararası ilaç pazarlama-
sı listatistikleri (IMS) verilerine gö-
re Türkiye pazannda perakende sa-
tışlara göre en büyük 10 ilaç şirke-
tinden 5'i ulusötesi ilaç şirketleridir.
Tüketici fiyatlanyla 1988 yılında
941 milyon ABD Doları olan ilaç tü-
ketimimiz, 1999 yılında 3.9 milyar
ABD Dolan'na yükselmiştir (3).
Son on yılda ilaç tüketimimiz ABD
Dolan bazında yaklaşık olarak 4 kat
artmıştır.
İlaç endüstrisinde hammadde üre-
timimiz 1995 yılında 12.6 bin ton
iken 1999 yılında 5.5 bin tona geri-
lemiştir. ilaç Endüstrisi Işverenleri
Sendikası hammadde üretimimiz-
deki bu gerilemede Hindistan ve Çin
firmalannın, devletlerinin desteği
ile bu pazarlarda normal koşullarda
üretim maliyetini bile karşılamayan,
çok düşük fiyatlar vermelerine ve
gümrük birliği nedeniyle mevcut
fonlann da kaldınlmasına bağla-
maktadır.
Ulusal ilaç tüketimimiz dolar ba-
zında çığ gibi büyürken seksenli yıl-
lardaküreselleşme sürecinin ıvme ka-
zanmasına koşut (paralel) olarak uy-
^
gulanan dışa açılma politikalanyla
dış ticaret rejimi serbestleştirilnıiş-
tir. Bu değişim. ilaçta yerli hammad-
de üretimini geriletmiş ve dışa ba-
ğımlılığımızı arttırmıştır. Ulusal ilaç
politikasızlığımız nedeniyle ham-
madde üretimimizdeki çöküşü or-
tadan kaldıracak somut adımlar atı-
lamamıştır. Yakın bir gelecekte Tür-
kiye, ilaç hammaddesi üretemez du-
ruma gelecektir.
İlaç endüstrisinde dışsatımın dışa-
lımı karşılama oranı 1988 yılında
yüzde 21.4 iken 1999 yılında bu oran
yüzde 9.6'ya gerilemiştir. Mamul
ilaç dışalımı 1988 yılında 45 milyon
ABD Dolan iken 1999 yılında 12 kat
artarak 552.3 milyon ABD Dola-
n'na yükselmiştir. Hammadde üre-
timimizdeki gerilemeye ve ulusal
ilaç pazanmızın ulusötesi ilaç şirket-
lerinin egemenliği altına girmesine
koşut olarak toplam dışalım içinde
hammadde dışâlımırun mamul ilaç
dışalımına oranı da hızla değişmek-
tedir. İlaç dışahmımızın 1988 yılın-
da yüzde 16'sı mamul ilaç iken bu
oran 1999 yılında yüzde 41 'e yük-
selmiştir.
Böylesine olumsuz koşullarda ül-
kemizin en büyük sosyal güvenlik
kurumu olan ve ülke nüfusunun ya-
nsından fazlasını kapsayan Sosyal
Sigortalar Kurumu (SSK) 1998 yı-
lında ABD Dolan bazında toplam
ilaç tüketiminin ancak beşte birini
gerçekleştirmiştir. Ülkemizde 1998
yılında tüketici fiyatlanyla kişi ba-
şına ilaç tüketimi 54.1 ABD Dolan
iken aynı yıl SSK'de kişi başma ilaç
tüketimi 19.45 ABD Dolan'dır, ya-
ni kurumun kişi başına ilaç tüketi-
mi ülke ortalamasının üçte biridir.
SSK'nin toplu alım gücünü kullana-
rak eşdeğer ilaçlar arasında en ucuz
olanı tercih etmesi ve pazarlık gücü
ile fiyat kırması nedeniyle ^
tiği bu başan, kurumun pârçaîana-
rak özelleştirilmesi ve bireysel sigor-
tacıhğın yaygınlaştınlması ile orta-
dan kalkacak ve ilaç harcamaları
katlanarak artacaktır.
Küreselleşmenin dayattığı bu aç-
maza karşı ulusal çıkarlanmızı gö-
zetecek, ilaç üretimini özendirecek,
teknolojik yatınmlan ve araştırma-
geliştirme etkinliklerini destekleye-
cek, ulusötesi şirketlerin baskılan-
na karşı ulusal pazanmızı koruyacak
ilaç politikalannın oluşturulması ge-
rekrnektedir.
Ulusal ilaç tüketimimizle yakın-
dan ilişkisi olan Sosyal Sigortalar Ku-
rumu'nun tasfiyesinin engellenme-
si de ulusal çıkarlanmız açısından zo-
runludur. Aksi takdirde geçiştirilen
her kriz sonucunda sorunlar daha da
artacak ve yeni krizler kaçınılmaz ha-
le gelecektir. tlaç gibi stratejik öne-
mi olan bir konuda ulusal ilaç poli-
tika ve stratejilerinin oluşturulması
ve yaşama geçirilmesi için başta
Sağlık Bakanlığı, üniversiteler, alan-
daki meslek kuruluşlan ve sendika-
lar olmak üzere ilgili tüm kurum ve
kuruluşlann altyapı, insan kaynak-
lan, araştırma-geliştirme gibi temel
konulafda önceliklerini belirleyerek
somut adımlar atması gerekmekte-
dır.
(1) IMS lnternet Home Page, He-
alth/WorldDrug Monitory/January
2001.
(2) Amerikan îlaç Araştırma ve
Üreücileri Birliği: PhRMA lnter-
net Home Page, Pharmaceutical In-
dustry Profile 2000.
(3) îlaç Endüstrisi îşverenleri Sen-
dikası lstatistikleri 2000.
Diyeiim, 14 Mayıs 1972
günündeyiz. CHP Kurul-
tayı toplanmış. Ortanın
Solu eyleminin lideri Bü-
lent Ecevrt genel baş-
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Partilerde Kölelik Düzenisavaşımının öncüsü... Ku-
rultay başkanlık divanı, Ismet Pa-
şa yandaşlarının elinde... Bülent
Ecevit'in aday olarak konuşması
engelleniyor. 'Gündemde sizin ko-
nuşmanız yazılı değil" diyorlar. Ne
kadar uğraşsa, dıdinse, Ecevit'e
söz hakkı tanınmıyor!..
Pazargünkü DSP Kurultayı'nda,
yukanda anlattığım durum aynen
yaşandı. 014 Mayıs 1972 günü Is-
met Paşa ve yandaşlan Bülent Ece-
vit'in adayltğını birtakım nedenlerle
engelleselerdi, Bülent Bey, genel
başkan seçilebilir miydi? Ismet Pa-
şa, tarihsel kişıliğıne yakışan bir dav-
ranışla genç rakibinın yolunu kes-
medi. Hatta kendisine karşı bu çı-
kışı demokratik bir girişim saydı...
Dr. Sema Pişkinsüt başanlı bir
milletvekili... Ecevitçiler, onu millet-
vekili yapmışlar. Belki de Rahşan
Hanm seçmişrjr! İki dönem Meclis'te
yarariı konuşmalar yapan Pişkin-
süt, İnsan Haklan Komisyonu Baş-
kanı olarak da işkenceci tutumla
yakından uğraş verdi, bir bir işken-
cecileri teşhir etti..
DSP, Ecevrt ailesinin özel mülkü
mü? Küçük birodada kurmuşlar bu
partiyi, el ele büyütmüş bu günlere
getirmişler. iyi de bu, DSP'yi kendi
mülMeri sayma hakkını verir mi on-
lara?..
DSP'nin 6. Olağan Kurultayı'nda
yaşananlar içler acısıdır! Yetmiş al-
tı yaşındaki liderin, kendi partisin-
den bir insanın yolunu kesmesini
içine sindırmemesi, yandaşlannın
"Hain dışan" diye bağırmalan kar-
ştsında sesini çıkarmaması, Pişkin-
süt'ün ve oğlunun tartaklanmasına
sessiz kalması, bir zamanlar 'umut'
sayılan bir insanın nerden nereye
getdiginin kanrb değü mtdir? Ecevit'e
yakışan, karşısına aday
olarak çıkarılan kişıye
her türlü konuşma olae
nağını tanımaktı. O kişi,
gelip elini sıktığında te-
şekkür etmek, ona ba-
şanlar ditemekti. Neydi
Rahşan Hanım'ın, elini
sıkan Pişkinsüt'e o ba-
kışı!..
"Millet seninle gurur duyuyor"
çığlıklannı duyunca gittim Susur-
luk'lara!.. En ağır suçlamalar aftın-
dakilere, katillere, soyguncularada
böyle bagırdılaıi Seninle gururduyu-
yoruz, seninle övünüyoruz! Ya, sa-
lonu doiduran yüzlerce delegeyte
dışandaki binlerceyandaşf.. Hepsi
sorumluluk sahibi birer yurttaş de-
ğiller mi? Sorsanrz, demokrasi de de-
mokrasi diyeceklerdir. Ama Ecevit-
ler'e gösterdikleri bağlılık bir çeşit kö-
le sayılma durumu değilse nedir?
Türkiye'de birtakım liderlere bu kul
köle olma alışkanlığı sürdürdükçe,
ne demokrasiden, ne birey özgür-
lügünden ne de insan onurundan
söz edılebiliıi
Yazık, geçip gitmiş yanm yüzyı-
la!.. "Demokrasi diye diye" yitirdi-
ğimiz bunca degert) zamana!..
Tıkanan Siyaset, Tükenen Partiler...
Ertllğrul GÜNAY Eski CHP Genel Sekreteri
"Vferir zavaüı memleket«rir ne >arsa ma-
hnı, / Vartağııu, hayaünı, ümklini, havalinL,
/ Hemen yutun. düşünmevin haramını be-
lalini, / \lyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha
sizm!" (T- Fikret)
GERÇEKTEN OLMELERINI t
İSTİYORSANIZ, ^
UNUTUN GITSIN
İGünü
WAN
www.wan-press.org
D
enizbitti! OnyıBar'dır uygulanan
talan ekonomisidibe vurdu. Son
haftalarda yeniden tırmanan enf-
lasyon rakamlan, yükselen fa-
ız oranlan ve Türk Lirası'nın hızla değer
yitirişi, bu dibe vuruşun. açıkçası bir ifla-
sın bilançosudur. Geldiğimiz nokta, Türki-
ye gibi bir ülkede kaynaklan doğru, akılh,
planlı ve verimli kullanmayı göz ardı eden
bir anlayışın varacağı kaçınılmaz sonuçtur.
Şimdi kitleler sokağ»çıkıyor. Sokağa çı-
kanlann başını da, yıllardır sokak eylem-
lerinden en çok yakınan toplum kesimlen
çekiyor: Esnaf ve sanatkârlar. Çünkü piya-
salardakı daralmanın, satın alma gücünün
dûşüşünün, yoksullaşmanın birinci elden
kendisini duyurduğu kesim küçük ve orta
üreticiler. Bu ekonomik kriz orta sınıflan
yok ediyor. Türkiye toplumunda ortadirek
bdveriyor!
Yıllardır adaletsizliğinden yakındığımız
getirdağıhmıtabiosu. son gelışmelerle da-
ha da adaletsiz duruma geldi. Türkiye ar-
tık yoksulluğun dayamlmaz ölçüierde kit-
ksebeştiği, varsüh^n da aşırı ölçüierde te-
kelkştiğibir eşitsizkkler ülkesklir. İkı ay bo-
yunca merakla beklenen 'ekonomik pn^-
ram'. bu sorunlara orta vadede bile herhan-
gi bir çözüm umudu vermiyor.
Bütiin bu olup bitenler karşısında en
umut kıncı olan sıyasetin durumudur. Eko-
nomik sorunlar toplumsal bır öfkeye. gıde-
rek patlamaya dönüşürken siyasal partiler
de, iktidar ya da muhalefette olduklanna ba-
kılmaksızın. kitkierin gözünde Türk Lira-
sı gibi hızla değer kaybetmektedir. Oysa
doğal olan, iktidar partileri yıpnüurken. en
azından muhalefet partılerinın yeniden bir
umudadönüşmesi, güç ve güven kazanma-
sıdır. Demokrasi için sağhklı olan, demok-
ratik rejimi sürekli ve kahcı kılan da bu-
dur. Ne var ki Türkiye'de böyle olmuyor.
Güvensizlik çemberi, iktidar ve muhalefet
partilerini birlikte kuşatıyor. Çünkü Türki-
ye'de partiler sistemi kendi iç kavgalan,
çelişkileri, tartışmalan ne olursa olsun, top-
lumun gözünde aynı olumsuzluğun parça-
lannı oluşturan bir bütun olarak görünüyor-
lar. Bu görüntü, partilerin büyük ölçüde
halka kapah yapısından kaynaklanıyor.
Gerçekten Türkiye'de siyasal partiler sis-
temi, -bırakınız geniş seçmen toplulukla-
nnın bilgi ve denetimine açıklığı- kendi
üyelennın denetiminden bile yoksundur.
Türkiye'de siyasetin hukuku oluşmamışür.
Partiler. genel merkezlerinı ele geçiren kad-
rolann çıkar hesaplarına göre tepeden ın-
me, keyfi, buyurgan anlayışlarla yönetilir-
ler. O nedenle de yönetimler kolay kolay
değişmez, değiştirilemez.
Bugünkü görünümüyle siyasal partiler ül-
kemizde demokratik siyasal yaşamın vaz-
geçilmez öğeleri (unsurlan) gibi değil. en-
geÛeri gibi işlev görmektedir. Liderler 'şef,
yönetimler 'pofit-büro', kademeler 'kapı-
kuh' anlayışlanyla donatılmıştır. Hukuku
oluşamayan Türkhe siyasetinin ahlakı (eti-
ği) da oluşamamıştır. Bizım siyaset dünya-
mızda para kuUanmamn önünde hiçbir sı-
nır ve yaptırım yoktur. Oysa dünyanın her
yanında demokrasi ile yönetilen ülkelerde
bu konutitizlikle kurallara bağlanmakta, bu
kurallar görülen aksaklıklara göre zaman
PENCERE
50 Bin Lira...
ıçindd geliştirilmektedir. ••
Üstelık Türkiye'de, iç hukuku ohışmamış
ve ahlak değerleri oturmamış bir yapı için-
de. milletvekili seçimlerinden başlayarak
birçok demokratik görev noktasına, aday-
lar kapah kapılar arkasında atanmaktadır.
Demokrasinin temeli olan seçimlerde halk
eüdn, belırleyici. seçici konumda değildir.
Zorunlu bir onaylayıcı, yetkileri sırurlı bir
ikincisecmen(eskı deyimle müntehib-i sa-
ni) derecesındedir. Bu sistemle belirlenen
milletvekilleri, milletin vekili değil, parti-
nin, daha da ötesı, liderin atadığı memur-
lar gibidir. O nedenle de, yüzleri halka de-
ğil, genel merkeze ve genel başkana dönük-
tür.
Türkiye'nin siyasal sistemi halk'sızdır; o
nedenle de hak'sızdır. Siyaset, Türkiye'de
devletı yönetmek. toplumun gelişmesini
ve bıreyın erginleşip özgürleşmesini sağ-
lamaya yönelik bır kamu hizmetı olmak
yerine, kamu olanaklannı yağmalamaya
dönük bir çıkar örgütlenmesi görüntüsüne
dönüşmüştür.
Bu görüntü, bugün Türkiye'de siyasetin
bütün taraflanru kuşatan güven eksikliği-
nin temel nedenidir. Kamuoyu araştırma-
lannda kararlı biçimde ortaya çıkan ve seç-
menın yansını kapsayan 'hiçbiri' yanıu,
bugünkü siyaset anlayışının tıkandığını,
bugünkü parti yapılannın tükendiğini gös-
termektedir. (Bu tükeniş, bir bakıma yaşa-
dığımız ekonomik bunalımın da temel ne-
denidir. Çünkü siyasetin bu ölçüde etki-
sizleşmesi ve ülkenin yönetimsiz sürükle-
nişi, yıllardır üretmeden haksız kazanç el-
de etmeye alışmış çevrelerin iştahını yaba-
nıl (vahşı) boyutlara taşımıştır. Yoksa, 17
Ağustos depremınden sonra ekonominin
t
re-
d' olarak büyük zarar gördüğü ortamda bi-
le yaşanrnayan bugünkü kaosu başka tür-
lü açıklamak olanaklı değildir).
Türki>e, bu sivasalpartiler sistemhie yo-
luna devam edemez. Yolsuzluğun, adalet-
sizhğın, verimsizliğin, üretimsizliğın, ka-
yırmarun ve savurganlığın temelini bu sağ-
hksız yapılar oluşturmaktadır. Kendisiohnn-
suzluklan besleyen bir yapının olumsuz-
luklarla savaşması, onlan aşması, hele yeo-
mesi beklenemez. Bugünkü siyasal partiler
sistemi I ürkiye'şi yönetememekte, halkıu
güvenini geliştircmemekte, partiler bu ya-
pılanyla demokratik \-asama güç katmak
yerine ayak bağlan ohışturmaktadır.
Şimdi her şeye yeniden bakmamız gere-
ken bir noktadayız. Türkiye bu ekonomik
bunahmdan elbette derin acılar ve aynı za-
manda unutulmaz derslerle çıkacakür. Bu
bunalımın ardmdan hiçbir şey olmamış gi-
bi yolumuza devam edemeyiz. Türkiye,
yönetim anlayışını değiştirecektir.
Demokratik sistemlerde halkvn yöneti-
me kanhmının ana araçlan siyasalpartiler-
dir. L lkemizde de siyasal partiler kapab,
hukuksuz, keyfi yapılar yerine saydam, de-
mokratik, hukuka bağh, halkm kaohmma
ve denetimine açık>«nive çağdaş örgötien-
metere dönüşmekzorundadır. İçinde buhın-
duğumuzkrizi demokratik rejim içinde sağ-,
Ukla aşabilmenin, esenliğe ulaşabihnenin
birinci koşulu budur.
Bu zorunluluğu kavrayan ve bu doğnM
tuda adımlar atan siyasal akımlar ancak, ge-
leceğin Türkiyesi'nde anlam ve önem ta-
şıyabilır. Eskiyapüarda ayakdireyenler^-' ••
ter iktidarda olsunlar. ıster muhalefttte, fa- '
reB köyün ka>*alcılanna dönüşen söîhe ön-
derterinin arkasında masaldakı hazin son-.
lanna doğru yol almaktan kurtulamazlar.
Babam arada bir r'nin üstüne kasten basarak
yüksek sesle söyterdi:
- Parrra, parrra, parrra!..
Yaşamında ne parası oldu, ne pulu, ne evi, ne
bankada hesabı!.. O kuşak cephelerden cephe-
lere koşarak Cumhuriyet'i kurmuştu. Malda değil,
kendi canında bile gözü olmayanlann özverisiyle
kuruldu bu devlet; ama, şimdi halimize bir bakın!..
Ülkede "parrra" egemenleşti..
Emek değil..
1 Mayıs bu yıl çiçekler, türküler, gülücükler, se-
lamlar, dostluklarla anıldı...
Ama geç mi kalındı?.. :.
• " *
Cumhuriyet'e zam yapmak kaçınılmaz oldu, bir
ayda yüzde 10, iki ayda yüzde 20 enflasyonla al-
lak bullak olan piyasada iğneden ipliğe her şeye
zam yapıldı. Türkiye'nin en pahalı gazetesi" Cum-
huriyet 350 bin liradan -50 bin lira artışla- 400 bi-
ne çıkacak...
50 bin liralık zamma iki türlü bakılabilir; birinci-
si tepkiyi dile getirir:
- Çok oldunuz ama, bu ülkede 40-50 sayfalık
gazeteler 250 bine satılıyor, siz 20 sayfasınız!..
Yada:
- 50 bin lira para mı ?.. Şu gazeteyi yuvartak ra-
kam 500 bin yapsanıza!..
50 bin liranın bir dargelirli yurttaş için ne demek
olduğunu çok iyi biliyoruz; çünkü "çalışanlann ga-
zetesi" olan Cumhuriyet'te çalışanlann ücretteri,
50 bin liranın degerini insana duyumsatacak dü-
zeydedir.
•
Edebiyatımızın boynu bükük şairierinden llhan
Demiraslan'ın paraya il'ışkin bir şiiri var
Bu paradır, anlıyor musun,
Arada geçer elime.
Et alınm, ekmek alınm,
Evime.
Bu paradır işte, yüzü tatlı,
Dünya dediğin üstünde dunır.
Bir gece sayılır eline
İnsan orospu olur.
Bu paradır, bonj değil.
Gün kazanılır, gün biter.
Peynir gemisi bunla yünır.
Düdük bununla öter. • ,
Bu paradır işte, kokla bunu ^
Her işin başı budur.
Seni katil etti bu.
Beni memur.
İşin en kötüsü, insanın bir gün yataktan kalkıp
etindeki paranın degerini yan yarıya yitirdiğini sa-
bahın köründe görmesidir.
Türkiye'de son yaşanan dram bu!..
•
Biliyoruz Cumhuriyet bu ülkenin en pahalı ga-
zetesi; ama, bizim ne tarikatımız var..
Ne bankamız..
Okurdan başka desteğimiz yok..
Cumhuriyet'i öteki gazetelerden ayıran ve de-
ğeriendiren nedir
BağımstzlıkL
Kimileri "Bağımstzlığın modası geçti" deseler de
bız inanmıyoruz; 'insanda, gazetede, devlette'
bağımsızlık bizim şianmızdır.
Cumhuriyet bu şiann gazetesi!..
YENtDEN MÜDAFAA-t HUKUK
Prof. Dr. ÇETİN YETKİN'İN YÖNETİMİNDE
1 Mayıs 2001'de sayı 33-2 çıktı - 140 sayfa...
Prof. Dr. Çelia YETKİN: "Taklitlerinden Sakınınız"
•
Dr. A. Alptr AKÇAM: Kûreselle^n Solumuz
MHtafa ASOCLU: TûtVıye Nam tlkenm Çok Yakın Tanhı
Mttn AVDOĞAN: ABD vc ÂB Stmtcjik Ortık' nı. Tebdk mi?
Enı» BARK1N: 1W. Şubal'ın 28'ı
Mehnet BAŞARAN: Çağcıl Eğıtım Atılırnı
Osrnı» BOLULU: Ömrû Kıs», Tartışması Uzun Bır Eğitiın Dizgesi: Köy
Ensütülen
Aydcnir CEYLAN: Ben Bu Hökümen Çok Be|enıyorum
' Pref. Dr. Öntr DEMİRCAN: Yabancıdılle EJıtım
Prof. Dr. Cihın DURA: Atatûrk'ün Ekonomı Politikası ve Kavnaklann Dağıtımı
Yolsuzluklann "Sıyasetçı-BûrokTat" Boyutu
AliDÎNDAR: lnam;\e Yaşam
Dr. N. HABUMtTOĞLl): TC Devleti ve Drç Tûrkler SCMejisi -
"Mıllı Meıkezler" Olnudan Asla!
Doç. Dr. Ctm tLNEM: Şıırlet \e Gerçeklerle 2000li Yıllar
Tujı İZBEK: Gıntlı Türklerden Kemal Paşa"ya Mânıler
Prof. Dr. Erol MAISİSAU: Kıızm Siyasal Faturası 4
YekU Göıgör ÖZDEV: Gençlığe Seslenış
özg«rÖZTtRK:3l ManOUyıve Bugünkü 31 Marlçılar
VıraJ SAVAŞ: Uusumımın Dûşmanlannı Bılelım
Meanıet SAYDHR: Rıfat llgu 90 Yaşında
Of»z U\ AN Hıç Yaşanmamıs Özgürlûğe *Lğıt
Hirriyet YAŞAR: Gaffar Okkan'ı Kımın ÖldûrdüSûnü Bılıyortım
YATAĞANOĞLU ALİMCA>: Dogal Somn; Se\T'mış. Lozan Değılmış -
Prof Dr Emre Kongar'a Eleştın
Pref. Dr. Çrti» YETKlN-. Tûrkıye'mn Varlığma Ağır SaMın Yolsuzluk
TihsM YtCEL: Marş Tutkusu
•
AYIN DOSYASI: Türkiye'de Petrol Açmazı - Belgeler ve Degerlendımeler -
Haçrlayan lfıırÖZE>
MısUfa ATAGW: Enerjı KüynaUanmız \t Petrol
Yrd. Doç. Dr. Ntcdtt EKİNCl: Petrolüıi Dunyadakı ve Bızdekı Oytüsü
Dr. l ı ı u GfjVEN: Kurtuluşumuz Petrolde
•
Habtr-Yonnr.
Y. Midafa*-i Hykık: Endüsm Bölgelen Hakkında karnıc Tasansı
Mtti» AYDOĞAN: K.ema! Demş'm Faalıyetlen
ÖzdHaber:
Banş YETKlN: Türkiye'nin Dövız Kapısı Antalya Koç" ı Teslim
ŞüritriyU: Ntbi DADALOĞLU, nkret DtKME^, \li YtJCE.
Çbgikriyle: Hiknet AKSOY, Ertaı BAYSAL. SınöerERDOĞA.N
Adres:
KışlaMah 34 Sok Demırhan I; Merkezi No: 4/14
ANTALYA
Td-0(242) 244 50 29 Faks-0(242) 248 25 60
www.yenidnmh.cjb.Mt
EHBIİİ: mûdafaaıhukuk a superonlıne com
SİNCAN ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞrNDEN
Sayı: 2001/99
Sincan Asliye Hukuk Hâkimliği'nin 15.3.I0O1 tarihı
ve 2001/99 E. 2001/161 K. sayüı karan ile, g«ldisi Niğ-
de Meıiez-Yeşilgölcük Mahallesı, hane no: 47 olan ay-
nı yer cilt: 111 'de Karsak soyadlı Kerim kızı Gül-
süm'den olma, 10.11.1950 doğumlu Siyibe'ıin adnun
Seybe olarak düzeltilmesine karar verilnıiştiı
llan olunur 26.4.2001 Basm: 24006