19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 NİSAN 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA K Û L J T İ J J R [email protected] 15 "W" TT İran'da anneler çocuklannın artık doktor değil sinemacı olmasını istiyor J^aşaıunış gerçek bir masal BURCUGÜNÜŞEN Ilk uzun metrajh filmi 'Sarhoş AtiarZama- m'yla 2000 Cannes Film Festivali'nde Altın JKamera, FIBRESCI, Genç Smema ödülleri- TU alan BahmanGhobadl perşernbe günü Be- yoğlu Alkazar Cafe'de Türkiye basınıyla ta- jııştı. Cuma günü Diyarbakır'a giden Ghoba- <ii, burada yapılan filmin galasıı\a katıldı. " 1969 yılında lran Kürdistanı'nda doğan Gho- badi'nin 1995-1999 yıllan arasında çektiği ©n kısa metrajlı fılmi, ulusal ve uluslararası festivallerde pek çok ödül aldı. 1999'da Iran- lı yönetmen Abbas Kiarostami'nin 'The Wind V/ifl Carry Us' adlı filminde baş asistan ola- rak çalıştı. Samira Makhmalbaf ın 'Takhte Siah' (Karatahta) adlı filminde başrolde oy- nadı. Bir Amerikan şirketi olan Miramax ye- ni projesinin dağıtımına talip oldu. Türki- ye 'den Belge Fihn de yeni projesine katılma- yı düşünüyor. Bir yanda mayınlar, pusular, diğeT yanda açlık ve ölümle baş başa ka"lan bir halkın ço- cuklannın öyküsünü anlatan 'Sarhoş Atlar Zamanı' bu yıl tran adına En lyi Yabancı Film Oscan'na aday gösterildi. Filminde bölgede yaşayan ve oyuncu olma- yan çocuklan oynatan Ghobadi, iki ayda bir sınıra onlan görmeye gidiyor. Madi şu anda 18 yaşında ve hâlâ hasta. İtalya ve îsveç'ten iki ekip doktor bölgeye gelip onu tedavi ede- cekler. Eyüp ise evden kaçmış, bulunamıyor. Çocuklar 'yeniden yaşadılar' Ghobadi, filminin Yılmaz Gûney filmleri- ne benzetılmesi konusunda Yılmaz Güney'i çok iyi tanımadığını. yalnızca 'YoF filmini iz- leyip çok beğendiğini belirtiyor. En sevdiği i- ki yönetmenin Emir Kusturica ve Angelopo- ulos olduğunu söylüyor. Ghobadi, bundan sonraki filminde de amatör oyuncularla çalı- şacak. Kürt köylerinde gezen yedi yöresel mü- zisyenin öyküsünü anlatacağı filmde, sekiz bin kişilik bir fıgüran kadrosuyla Halepçe kat- liamı canlandınlacak. - Böylesi bir çaresiznge itilmiş insanlann öy- küsfinü bu kadar yahn bir dille anlatabihneyi neye bağhyorusunuz? L GHOBADİ - Gerçek yaşamda kendileri bu kadar yalınlar. O bölgede çok doğal bir dav- ranış ve yaşayış bıçimidir o ve biz onlan yan- sıttık. Hiçbir abartı söz konusu olmadı bura- da. - Çocuk oyunculan yönermek oldukça zor olsa gerek Onlann bu kadar doğal davranma- lannı nasıl sağladınız? T-^ tran'da yılda altmış-yetmiş lkuzun metrajlı filmi 'Sarhoş Atlar Zamanı'yla Cannes Film Festivali'nde çeşitli ödüller alan Banman Ghobadi, yeni filminde de amatör oyuncularla çalışacak. Kürt köylerinde gezen yedi yöresel müzisyenin öyküsünü anlatacağı filmde, sekiz bin kişilik bir figüran kadrosuyla Halepçe katliamı canlandınlacak. arasında film üretiliyor ve bunlann birkaç ta- nesinde mutlaka çocuklar var. Öyle bir şey oluşmuş orada. Bu çok zor değildi, çünkü ço- cuklar 'oynamadılar'. Çocuklar 'yeniden ya- şadılar'. Yani kendisinden alıp yeniden ken- disine veriyorum. Filmde biliyorsunuz aynı sahneden birkaç çekim yapılır, en iyisi sonra montajda seçilir. Ben genelde çok az çekim yapıyorum. Ve çoğunlukla da birinci çekimim en beğendiğim çekim oluyor. Çünkü en doğal yakaladığım an ilki oluyor. -Fttmin sonunda bir beürsizlik var. Böyle bir sonu tercih etmenizin nedeni neydi? GHOBADt - Kesin bir sonuç verdiğiniz za- man olanlar ve o insanlar unutuluyor. Böyle bir sonu onlar unutulmasın diye yeğledim. Sonuçta siz sürekli onlan düşüneceksiniz. Eyüp katınnı satabildi mi, Irak'a geçebildi mi? Mayına rru basıyorlar, pusuya mı düşü- yorlar, kurtlar mı yer çocuklan orada? Film- de Madi'nin ameliyat olsa bile ancak beş ay yaşayacağını öğreniyoruz. Şunu düşünmek zorunda kalmanızı istedim: 'Bundan sonra Eyûp'e ne olacak?' Tekrar pusu, tekrar may ın, tekrar kaçakçıhk ve tekrar tehlike. Ve bu bir kısır döngü. Emine'nin defterlerine ne ola- cak? Rojin ne olacak? Oranuı sağlık durum- lanyla kim ügilenecek? Sonuca bağlamıyo- rum ki seyirci bunlan düşünsün. 'İran devieti bir sinetna okulu açacak' - Son dönem tran filmJerinde masahmsi bir tarzgöze çarpıyor. Sizin fîlminizse bir belgesel havasmda~. GHOBADt-Burada da kesinlikle bir öykü, bir masal var. Ama masal o kadar güçlü ve o kadar doğru ki gerçek gibi görüyorsunuz ve gerçek de. Bunlar zaten yaşanmış şeylerdir. A- ma tüm planlar, çekim yerleri yeniden düzen- lendi. Pazar yeri, evler vb.. Ama gerçeğin üze- rinden yapıldı. Aslında tüm kareler önceden hesaplandı. Hatta arkadan birisi geçerken de oradan geçmesi gerektiği için geçiyor. Hiçbir şey tesadüf değil, bunlan tek tek planlayıp öyle çekthn. - Son dönem tran sinemasında, Kürt sine- macüann yeri nedir? GHOBADt - Yüz yıl sonra maalesef ilk Kürtyönetmen benim. Benim fılmimden son- ra birçok genç, ordan burdan borç alarak handycam aldı. Ülkeyi dolaşıp film çekmeye başladılar ve bu beni çok sevindiriyor. Uma- nm lran devieti de bunu ciddiye alıp orada bir sinema okulu açacak. Eskiden İran'da anne- ler çocuklannı severken doktor olsun diye dua ederlerdi. Şimdi ise sinemacı olsun isti- yorlar. Ünlü viyolonselci Yo-Yo Ma, 26 ve 27 Nisan tarihlerinde lstanbul'da Keşif serüvenini sürdürüyor Kültür Servisi - Ünlü viyolonselci Yo-Yo Ma, Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı ve Iş Sanat'ın ışbırliğıyle 26 ve 27 Nisan tarihlerinde îş Sanat Konser Salonu'nda iki konser ver- meküzere Türkiye'ye geliyor. Sanat- çı, konserlerinde Bach'ın en ünlü vi- yolonsel süitlerinin yanı sıra Kodaly, GeorgeCrumb. BrightSheng. David Wilde gibi 20. yüzyıl bestecilerinin eserlerini de seslendirecek. 2000 yılının En lyi Film Müziği Oscan'nı alan 'Kaplan ve Ejder- ha'nın kompozisyonlannın önemli bölümünün altında imzası olan Yo- Yo Ma, Adnan Saygun'un eseri üze- rine çalışıyor ve tpek Yolu projesın- de Türk müzikçileriyle buluşmayı planlıyor. lstanbul'da sadece viyolon- sel sesiyle izleyicinin karşısına çıka- cağını belirten Yo-Yo Ma, bunun iz- leyicilerle kendisi için bir tür keşif serüveni olacağım belirtiyor. Iş Sanat Konser Salonu'ndaki iki resitalinin ortak ana teması ise müziğin zaman ve farklı coğrafyalardaki yolculugu. Orkestra solistliğinin yanı sıra tüm dünyada sürekli olarak resital ve oda müziği konserleri veren Yo-Yo Ma, dünyaca ünlü birçok sanatçıyla ortak çahşmalar yaptı. Farkh mûzikal gelenekkr Yo-Yo Ma, 20. yüzyılm az bilinen eserlerini seslendirmesinin yanı sıra, yeni konçerto ve resital parçalan ıs- marlayarak viyolonsel repertuvannı genişletme çaİışmalan yapıyor. Yo- Yo Ma'nın 13'üGrammyOdülüalan 50 albümlük diskografisi kapsamın- da Bobby McFerrin ile "Hush", Mark O'Connor ve Edgar Meyer ile "Applachia Waltz" ve "Piazzola: So- ul of the Tango" gibi hiçbir kategori- ye uymayan, ancak çok başanlı ol- muş müzik kayıtlan da bulunuyor. Son albümlerinin tamamı billboard listelerinde uzun süre ilk 15'te kalan Yo-Yo Ma, klasik müzik dünyasında kayıtlan en çok satan sanatçılar ara- smda yer alıyor. Çok renkli bir kariyere imza atan Yo-Yo Ma, dinleyicilerle kurduğu ile- tişimi çeşitlendirmeyi sanatsal geli- şiminin ana ilkesi olarak kabul edi- yor. Müzik öğrencileri ve genç din- leyicilerle bir araya gelmek; Batı mü- zik geleneklerinin dışına çıkarak farklı müzikal geleneklerden beslenmek Yo-Yo Ma'nın en önemli özellikleri ara- sında yer alıyor. 1998 yıhnda 17. Uluslararası tstan- bul Film Festi- vali kapsamın- da gösterilen ve sanat- çının J.S. Bach'ın altı vi- yolonsel süitini, her biri- ni değişik bir yönetmen ile birlikte çalışarak seslendirdi ği "Yo- Yo Ma: Bach'tan Esinlenmeler" adlı altı filmlik seri, iki Em- my ödülü alrruş ve yoğun ilgiy- le karşılan- mıştı. t VVilson ve Glass, 1974'ten sonra ilk büyük ortak çahşmalannı yapryorlar. Guillem ise La Scala Baksi'nde konuk balerin olarak yer ahyor. 20 gün sürecek olan 'Lincoln Center Festival 2001de ilginç etkinlikler yer alıyor Wilson ile Glass'ın ortak projesiKültür Servisi-103 etkinliğin su- nulacağı ve 10-29 Temrrjuz tarih- leri arasuıda gerçekleşecek olan 'Lincoln Center Festi- val2001'in önemli etkınlik- leri arasında Robert VVilson tarafindan yönetilen. Phi- lip Glass'ın operası 'Whi- te Raven'm Amerıka prö- miyeri ve Harokl Pinter'ın tüm oyunlarını kapsayan gösteriler yer alıyor. Rüya benzen imgelemler yoluyla Afrika çölleri, Hindistan dağlan, Bre- zilyaormanlannda Tann'nın semalan- na, denizin derinliklerine ve efsanevi mekânlara yapılan yolculuklar şeklınde gelişen 'White Raven'. deniz yoluyla Af- rika-Hindistan rotasım keşfeden gemici Vasco de Gama'nın maceralanndan esın- lenilen epik bir fantastik öykü ve Portekp hükümeti tarafindan kâşiflerin anısına yapı- lacak kutlamalara denk bir tarihe geldiği için festival için özellikle seçilmiş. 'Whhe Raven' Glass ve Wilson'ın 1974'teki 'Eins- tein on the Beach'ten bu yana Lincohı Cen- ter'da gerçekleştirecekleri ilk büyük ortak çalışma. Geleneksel olarak her yıl Amerikalı bir besteciyi onurlandıran festival, bu yıl Phi- lip Glass'ı üç bölümden oluşan ve bugü- ne kadar olan müzik geçmişini ve eserle- • Robert Wilson'ınyönettiği Philip Glass'ın operası 'White Raven' festivalin en önemli etkinliklerinden. La Scala Balesi, Sylvie Guillem'in yer aldığı 'Giselle'in prömiyerini yapacak. rini kapsayan bir bölümle onurlandıracak. Londra'daki The Royal Court ve Almeida Ti- yatrosu; Dublin'deki The Gate Tiyatrosu Pin- ter'ın 9 oyununu 28 performansla sergileyecek. Oyun yazan, festivali 1984 tarihli çalışması 'One fon the Road'la açacak ve ilk oyunu olan 1958 tarihli, Almeida yapımı 'The Room'u yö- netecek, aynca en yeni oyunu olan 1999 tarihli 'Cetebration'ı sunacak. Pinter tarafindan yazı- lan ve uyarlanan 8 film de festival boyunca Wal- ter Reade Tiyatrosu'nda gösterilecek. Müzik ustalanndan Benjamin Bagb\, yönet- men Ping Jong'un önayak olması üzerine 'Ed- da:VıkingTaksofLast,RevengeandFamfly'nın New York prömiyerine katüacak. Snorri Stur- luson'ın 1200'lerde bestelenmiş 'Prose Ed- da'smdan uyarlanan yapıtta, olaylar Hristiyan- lıktan önceki zamanlarda, Edda efsanesindeki kahramanlann ve Tannlann öyküleriyle müzik- ler eşliğinde gelişiyor. Müziklerden en dikkate değer olanı ise Wagner'in 'RingCyde'ı. La ScalaBalesi, ikincı New York çıkışını Ales- sandra Ferri'nin başbalennliğınde Roland Pe- tit'nin ateşli 'Cannen'iyle ve yakuz koreogra- fisini yapmakla kabnayıp aynı zamanda baş- rollerden birinde dans edecek olan konuk bale- rin SylvieGuillem' in yer aldığı *Gisefle'in Ame- rika prömiyeriyle açacak. Festivalde sunulacak dans gösterileri arasın- da NachoDuato'nun Madrid asıllı CompalaNa- donal de Danza'sı ile 'Bach Multiphciry'sinin prömiyeri ve Tricia Brown ile yenilikçi caz sa- natçısı Dave Douglas ortak çalışması olan 'El Trüogy'nin New York prömiyeri de yer alacak. Brown aynı zamanda, Italyan besteci Salvatore Sciarrino'nun iki perdelik 'Luci Mie Tradhri- d'sinin (My Treacherous Eyes) prömiyerini ve New Juillard Ensemble tarafindan Sciarri- no'nun oda müziği anlayışının sunulacağı iki günlük özel bölümü yönetecek. Festival aynca, HeinerGoebbeb1 in Ortadoğu şarkısı, Japon ibadet müziği, Afrika yerli mü- ziği ve günümüzün elektronik melodilerinden seçmeleri karma bir şekilde kapsayan müzikli tiyatro örneği 'Black on White'ı ve mini bir di- zi biçiminde sunulacak olan Afrika müziğinden örneklerini de içerecek. 1999'daki Lincohı Cen- ter Festivali'nde sunulan ve 19 saatlik 16. yüz- yıl Çin opera başyapıtlanndan 'The Peony Pa- vflkm'nun fihn versiyonunun prömiyeri 7 ve 8 Temmuz'da açılacak festivalden önce yapıla- cak. New York Vldeo Festivali, 6. sezonunu 13- 19 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirecek. Bu yıl festival tarihinde bir ilk de gerçekleşe- cek ve 19 Temmuz saat 20.00'de Chânnel 13, Lincohı Center'dan canlı yayın yapacak. KUŞBAKIŞI MEMETBAYDUR Joltn Lewis New York kentinden bir yakın dostum tetefon et- ti: John Levvis ölmüş. Son yanm yüzyılm caz ve klasik müziğiyle yürekten ilgilenen hemen herke- sin üzüleceği bir haber bu. John Aaron Levvis sek- sen bir yaştnda öldü. Besteci, piyanist, yorumcu, caz aydınıydı. Çoğumuz onu ünlü Modern Jazz Quartet'in kurucusu, lideri olaraktanınz. Levvis bi- rinci sınıf bir Bach yorumcusu, olağanüstü bir bes- teci, ünlü bir eğitmen ve cazın çehresini değişti- ren be-bop akımının yaratıcılanndan biriydi. Bes- teci olarak önemli ilk yaprtı, 1947 yılında Dizzy Gillespie tarafindan Carnegie Hall'da çalınan "Trompet ve Orkestra İçin Toccata" adlı işiydi. Üniversitede hem antropoloji hem de müzik eği- timi almıştı. Cazın içinden çıkmış gerçek entelek- tüellerin başındaydı. Dizzy'nin yanı sıra Lester Yo- ung, Chariie Parker, Miles Davis gibi önemli ve değerli caz yaratıklarıyla da çalıştı. öte yandan Manhattan okulunda ses derslerine katılıp Scho- la Cantorum koro grubuyla çalıştı. Piyano ve mü- zik kuramı alanında uzmanlaştı. Sonra 1952 yılında efsanevi vibrafoncu Milt Jackson ile birlikte ünlü Modern Jazz ûuartet'i kur- du. Dörtlünün ilk yıllannda basta Ray Brown. da- vulda Kenny Clarke vardı. Kısa bir zaman sonra bu grup kırk küsur yıllık son halini aldı. Basta Percy He- ath,davulda olağanüstü birtını üstadı olan, eşi ben- zen az rastlanır Connie Kay. Modern Jazz Ouartet, kimi eleştirmenlerin, kimi caz amatörlerinin ve mili- tanlannın, zaman zaman ise Milt Jackson'ın ho- murdanmalanna rağmen yıllarca, büyuk bir ustalık- latam da John Levvis'in istediği muzıği kotardı. Caz ile klasik müzik arasında, son derece kendıne özgü bir yöntemle gidip gelen; akla, bikjiye dayalı, duy- gusal olmadan romantik, yüzlerce yıllık müzik biri- kimini doğaçlamaya, dingin bir tavırla taşıyan ola- ğanüstü bir müzik yarattılar. Blues kalıplannı yadsı- mayan, ama Johann Sebastian Bach'tan Stravins- ki'ye kadar bütün "çağdaşlan" içinde banndı ran kendine özgü bir oda müziği. Salt bu açıdan bakıl- dığı zaman bile John Levvis'in ve MJÛ'nun müziği hem caz militanlan için, hem de klasik miyoplan için evrensel bir ders niteliğindedir. Kurulduktan birkaç yıl sonra Modem Jazz Quar- tet, cazın anavatanı olan gece kulüplerinde çalışma- yı bıraktı. Yalnızca konser salonlannda, üniversite- lerde, festivallerde ve plak stüdyolannda çalmaya başladılar. Ellili yıllarda Amerika'nın ortalannda bir yerde çaldıklan bir gece kulübünde John Levvis, "müşterileri" şu anonsla karşılıyordu: "Hoş geldi- niz efendim. Biz, Modern Jazz Ouartet, bu ak- sam sizlere ilk gürültüye kadar çalacağız." Bu- nun içinde maganda bağırtısı değil, ilk çatal-bıçak gürültüsü de vardı. Cazın kaldıracağı bir tavır değildi bu. MJQ yenip ıçilerek müzik çalınan mekânlardan bir daha geri dönmemek üzere koptu. Bundan sonrası gerçek bir caz söylencesinin doğuşudur. Burada iki Türki- yeli insanın katkısını da anmamtz gerekiyor. Yapım- cı olarak gerçek bir caz beyefendisi, aristokratı olan Nasuhi Ertegün ile ünlü elektronik müzik besteci- miz llhan Mimaroğlu. John Levvis'in onlarca pla- ğında bu ikılinin emeği, inancı, müzik zevki vardtr. Yüzyıllık caz tarihinin en önemli üç beş ekibinden biri olan bu dörtlüye sonuna kadar destek olmuş- lardır. John Levvis, caza ya da iyi, sıkı müziğe önemli kat- kılan olan büyük mü büyük bir sanatçıydı. "Mese- teyi" anlamayan zıpır eleştirmenlere kulak asmadan etli yıl kervdi bildiğini okudu, çaldı duraklamadan. Mi- nimal zannedilir bir yaklaşımı vardı piyanoya. Oysa son derece karmaşık armonilerden süzülmüş bir ustalıkla çaldı ve besteledı hep. Piyanoda bir John Levvis solosu daha bırincı cümlede çalanın kimliği- ni ortaya koyar. Bu cümleyi kaç piyanist için yaza- bilirsiniz? Onun çalışındaki duruluğu, dürüstlüğü ve son derece karmaşık yapıyı, ritim duygusunu, ya- zınsal derinliği anlamak için son yıllarda çaldığı Bach'lara dikkatli bakmak gerekir. Caz dünyası, daha doğrusu müzik dünyası John Lewis'e çok şey borçludur. Böyle bir dünya olma- dığını biliyorum, ama bu cümleyi gülümseyerekoku- yacak iki avuç insanın varlığı avutuyor beni yine de. Bach yorumlarından sonra yaptığı iki plağın adı ge- liyor aklıma: Evrim. Evrim 2. John Lewıs giderayak bize müzik aracılığıyla evrimin, evrilmenin, ırkçı-mil- liyetçi bir maymunluga takılmadan yaşamanın gü- zelliğini anlatıyordu sanki. Sakince. Dinleyicisi kadar kalıcı bir müzik. Uluslararası iletişim sempozyumu • Kültür Servisi - Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi tarafindan düzenlenen 'Medyanın Manipülasyon Gücü' başlıklı uluslararası sempozyum. 11-13 Nisan tarihleri arasında Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nin Yunus Emre Kampusu'nda gerçekleştirilecek. Sempozyuma Türk bilim adamlanmn yanı sıra ABD, Ingiltere ve Kanada'dan da bilim adamlan ve uzmanlar bildirileriyle katılacak. 11 Nisan'da rektör Prof. Dr. Engin Ataç ve İletişim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sezen Ünlü'nün konuşmalanyla açılacak. BerUn Fılarmoni ktanbul'öa * I Kültür Servisi - Berlin Filarmoni Orkestrası'nın her yıl 1 Mayıs günü Avrupa'nın Önemli kültür başkentlerinde verdiği Avrupa Konserlen'nin 1 l'incisi bu yıl lstanbul'da gerçekleşecek. 1991 yıhndan bu yana DaimlerChrysler sponsorluğu ile gerçekleştirilen ve her yıl bütün Avrupa'da canlı olarak yayımlanan konser îstanbul Kültür ve Sanat Vakfi'nın işbirliğı ile 1 Mayıs tarihinde Aya Irini'de gerçekleşecek. Etkinlik kapsammda yer alan "Türkiye ve Avrupa" konulu seminer 30 Nisan tarihinde lstanbul'da gerçekleşecek. Seminere Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Dışişleri Bakaru Ismaıl Cem'in yanı sıra Avrupa Komisyonu üyesi Günther Verheugen de katılacak. BUGÜN • SVVTTCH'te 'Yeni Caz Festivali 2001' kapsamında saat 18.00'de Switch'de R. BölükbaşL, M. Yalay, S. Madetı Trio dınlenebilır. (263 08 64) • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ KONSER SALONU'nda 16.00-20.00 saatleri arasında 'Emeğe Saygı' prograrruyla Şükran Kurdakul un 75. yaşı kutlanacak. (251 56 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle