Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURfYET 8 NİSAN 2001 PAZAR
12 PAZAR KONUĞU
RaufDenktaş, Rum tarafının AB 'nin askeri gücünü arkasına almaya çahştığını söyledi
Kıbns'takrizsenaryosuoynanıyor
Ekonomik
durum bizi
hırpaladı
- Kıbrts 'ın ekonomik durumu ne ola-
cak?
- Sizde olanlann küçük bir öraeğini
burada yaşadık. Büyük bir savurganlık,
büyük bir hortumlama gördük. Oy ka-
zanmak için rüşvet anlamında büyûk pa-
ralar dağıtıldı. Bütün bunlar bizi hırpa-
ladı. Popülist yaklaşımlar, sorumsuz
davramşlar birikmiş, bu sonucu vermiş-
tir. Bu sonucun gelmekte olduğunu gö-
rûp sesimizi yûkselttiğimizde yönetim-
dekiİer, "Buırfarşovyapıyorlar"diyebil-
mişlerdir. Her şey batınca bunun şov ol-
madığı görûldü. Türkiye'de sarsıntı ya-
şanıp Türkiye'den gelen yardımlar yüz-
de 40 azahnca büsbütün büyûk bir zor-
luk içine giriyoruz. Hükümetin bütün
bunlara rağmen yapabileceği işler, ala-
bileceği önlemler vardır. Araa koalis-
yonda da büyük çatlak bulunuyor. Hem
"Bız uyum içindeyiz'' diyorlar hem de
gereken kararlıhğı gösteremiyorlar.
Biz de büyük zorluk içindeyiz. Ama
zorluklar arttıkça bizim de kârarlılığı-
mız artmalıdır. Çünkü elimizden özgür-
lüğümüz, devletimiz alınırsa bunu hiç-
bir biçimde geri alamayız. Burası, Girit
örneği Yunanistan'ın malı olur. Biz o gü-
nü görmektense ölümü görmeyi tercih
ederiz.
- Peki, bir hükümet değişiktiği müm-
kün mü?
- Son günlerdeki haberlere göre rnüm-
kün olabilir. Hükümetin istifası her taraf-
ta konusuluyor. Ben bunlardan mümkün
olduğunca uzak durmaya çalıştım.
"Denktaş hükümetin düşmesini istiyor"
diyerek bu yapay uyumu sürdürmek is-
teyen hevesliler de var. Onun için fazla
ses çıkarmıyorum.
Türkiye
engellenmek
isteniyor
- Türkiye'nin AB üyeliğine gelirsek,
Kıbns sorunu çözülmeden Türkiye'nin
AB üyeliğinin mümkün olamayacağı
görüşügüçkazamyor. Sizbugörüşeka-
tılıyor musunuz?
- Bu görüş çok yanlış. Türkiye'nin AB
üyeliğini zoriaştırmak, hatta engellemek
isteyenler bunu da engel olarak kullaru-
yorlar. Bakın, Türkiye, Kıbns sorununu
yaratan taraf değildir. Türkiye, banş ol-
sun, diye Kıbns'tadır.
Banştan, uziaşmadan kaçan taraf,
Denktaş aleyhine ne söylenirse söylen-
sin, hep Rumlar olmuştur. Rumlan meş-
ru Kıbns hükümeti kabul etaediğimiz
sürece hep haksız oluyoruz.
Bakınız, Türkiye'nin önüne Errneni
meselesini de çıkardılar. Çünkü ileride
ayn parlamentolar Türkiye'nin üyeliği-
ni oylayacaklardır. Ama bu parlamento-
lar bugünden Ermeni soykırunı karan
aldı. Türkiye'nin üyelik anlaşması da bu
parlamentolara geldiğüıde, "Biz soyta-
nm karan aldık. Ama Türkiye bunu hâ-
lâ ne kabul etti ne de tazminat ödedi O
zaman nasıl AB üyesi olur?" diyecekler.
Ama Rumlann bunca yıldır yaptıklan
hep mubah görülecektir.
- Bütün dunyanın Güney Kıbns't
meşru Kıbns Hükümeti kabul etmesin-
de Türkiye'nin desuçuyokmu?
- 1964'te BM Banş Gücü'nüadaya
göndermek içinABD, Ingiltere, ortaklık
hükümetiyle anlasma güvencesi verdüer.
Bizi ikna edemeyince Ankara'ya gittiler.
Ankara rezervini koyarak kabul etti. Ya-
rri tek bir Makarios hükümeti değil, ba-
nş gücü ortaklık hükümetiyle bu aniaş-
mayı yapacaktı. Ama bunu çok iyi kul-
landılar. sonradan. Biz hükümette ortak
olduğumuzu sonradan görüşmelerde
dünyaya anlatamadık. Ya da anlamak is-
temediler. Amerikahlar, Yunan lobisi,
îngilizler, buradaki kendi üsleri için hiç
anlamak istemediler.
PORTRE / RAUF DENKTAŞ
IFYLA TÂVSIANOĞIU ^uzey ^l
^rıs
'ta, Girne 'nin batısına doğru gidiyoruz. KKTC Cumhurbaşkanı RaufDenktaş 'ın Yılanlı Ada'dakievinde
* öğle yemeğine davetliyiz. Yol denize doğru sapıyor. Biraz gittikten sonra askeri bölgeye girdiğimizi anlıyoruz. tki askerin
beklediği noktada ağır, demir kol kalhyor. Karşımızda deniz. Biraz ileride iki katlı, beyaz, sade görünüşlü bir ev var. Bahçesinde renk renk çiçek...
Bahçeden geçip içeri giriyoruz. Denktaş, sırtında mavi bir tişört, altında sporpantolon, bizi bekliyor. Günlük bütün gazeteleri okumuş, televizyon
kanallarını izlemiş. "Türkiye'denyeni ne
haber var " diye soruyor. Biz ona bildiğimiz
son gelişmeleri anlatıyor, sonra da "Sizden
yeni ne haberler var? Ne olacak Türkiye ve
KKTC'nin hali" diye soruyoruz. Gülüyor.
Hiçbir zaman umudunu yitirmiyor. Günün
birinde Türkiye ve KKTC'nin sırt sırta
vererek önemli adımlar atacaklanna
inanıyor. Kıbns sorununda mevcut
parametrelerin hemen hemen tümden
değişmiş olmasına karşın akılcı politikalarla
bir şeyler yapılabileceğini söylüyor. Ama her
zamanki gibi, "Türkiye 'siz hiçbir şey olmaz "
görüşünüyineliyor.
KKTC Cumhurbaşkanı RaufDenktaş, 27 Ocak 1924'te Bafkasabasında
doğdu. tlkokul öğrenimini Istanbul ve Kıbns 'ta yapü. 1941 'de Lefkoşa-
Ingitiz Okulu 'ndan mezun oldu, 1944-47 arasında Ingiltere 'de hukuk eğitimi
gördü. 1947'de Kıbns'a döndü ve avukatlık yapmaya başladu 1949'dan
1958'e kadar savcüıkyapü. 1960'ta Türk CemaatMeclisi Başkanlığı iletcra
Komitesi Başkanlığı 'na seçildi 1960-1963 arası TMTadına Nacak
gazetesiniçıkardu 28Şubat 1964'teBM'deyaptığı konuşma nedeniyle
Makarios tarafindan istenmeyen kişi ilan edildi ve Kıbns 'a girmesi
yasaklandi. 1973'te Kıbns Cumhurbaşkanı Muavini ve Türk Yönetimi
Başkanı oldu. 15Kasım 1983 "te Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nin ilan
edilmesiyle Cumhuriyet Kurucu Meclisi 'ni kurdu. 1985 Anayasası 'na göre
cumhurbaşkanhğı için bağımsız olarak adaylığını koydu.
- Kıbns Ha aracıh göruşmeler kesildi Yakut gelecekte sizce
ne olacak?
- Görüşmelerden kaçmak doğru değil, diye eleştirenler var.
Önce, bunu söyleyenlerin, bilmedikleri ya da takdir etmedüde-
ri bir husus var. Dolaylı görüşmeler bir uzlaşma ve anlaşma so-
nucu gündeme gelmişti. Amacı da (Rum lider) Klerides'le gö-
rüşemediğimiz için bu görüşmeye bir zemin hazırlamaktı.
- Klerides 'le neden görüşemiyordunuz?
- Çünkü, AB kendisine yeşil ışık yaktıktan sonra büsbütün
şımarrruştı ve Kıbns Türklerinden "işgal altında yaşayan vatan-
daşlanmız" diye konuşmaya başlamıştı. AB'ye devamlı suret-
te, "Kıbns sorunu 1974'te başladL Kıbns Türideri azrahkar"
gibi hıkâyeler anlatıyordu. Ona defalarca,
tt
Yapma, etme" diye
başvurduk, dinlemedi. Büyük bir hızla da bu temayı işlemeye
devam etti. AB'ye tek yanlı başvurusu, Yunanistan'a üsler ver-
miş olması, bizi bütün dünyaya azınlık olarak takdim etmesi,
federasyon istemediğini açıkça söylemesi gibi konular karşısın-
da yüz yüze görüşmenin hiçbir anlamı yoktur. Böylece, dolay-
lı göruşmeler yüz yüze görüşebileceğimiz zemini hazırlamak
içindi. önkoşulsuz, her konuyu masaya getirme hakkımız ta-
nınmıştı, BM Güvenlik Konseyi kararlanna atıf yapılmayacak-
tı ve bize cemaat, bunlara toplumlararası göruşmeler denmeye-
cekti. Toplumlararası göruşmeler bitmiştir. Biz artık devletten
devlete konfederasyon konuşacağız, dedik. Tüm bu şartlanmız
kabul edildi ve biz gittik. Ama beşinci tur görüşmelere geldi-
ğimizde gördük ki sonuç görüşmelerine başlamaya hazırmışız
gibi ortaya bir çerçeve kondu. Bu çerçevenin içinde önkoşul ola-
rak AB'ye gitmek vardı. Oysa AB'ye bizim statümüz belirlen-
dikten sonra gidilebilir ve konuşu-
labilir, iki tarafin ayn referandu-
muyla karar verilebilir, diye eski-
den alınmış birkarar vardı. O da bir
tarafa atıldı.
Rumlann hedefl
- Yani Rumlar için bütün hedef
ABüyeliğimi?
- Evet. Daha önemlisi, AB norm-
lannı dikkate alıp alınacak kararla-
nn ileride Avrupa Birliği Adalet Di-
vanı'nda (ABAD) geri çevrilmeye-
ceği göz önünde bulundurularak
görüşün, deniyor ki bunun anlamı
şudur: AB normlan geçerlidir. Bu-
na göre nüfus mübadelesi anlam-
sızdır. Buna göre global mal mülk
değişimi diye bir şey olamaz. Buna
göre bütün Rum göçmenlerin geri
gelme haklan tanınmış olur. Böyle-
ce de Klerides'in dediği gibi Yu-
nanlılık zafere ulaşır. Onkoşullar
konmuştur. BM Güvenlik Konseyi
karanna, bize cemaat olarak atıf var.
Dolayısıyla anlaştığımız şartlar ortadan kalkmıştır. Biz bunugö-
rünce kendisine (BM Genel Sekreteri Kofi Annan) 12 Eylül'de
yaptığı açıklamayı hatırlattık. "Bununiçindeoda var" dedi. Var
ama bunu değiştirmiş, Klerides'le konuşmuş, Klerides iki gün
toplantıya gelmemiş. Ondan sonra da, "Genel Sekreter bia tat-
min etti. Tamamdır. Bu, korktuğumuz şey değfl" diyerek görüş-
melere geldi. Öngörülen şudur: Federasyon adı altında bir üni-
ter devlete gidiş ve bizim şimdiye kadar savunduğumuz her ko-
nunun ortadan kalkışıdır. Kendisine (Annan) bu değerlendirme-
yi derhal orada yaptım. "Aftmcı tur görüşmeferin Ocak sonun-
da devam eönesini öngöriiyorum" dedığınde. "Ben önce hükü-
metim ve Türk hükümetiyle görüşeceğûn. Ancak ondan sonra
cevap verebüirim" dedim. Bugüne kadar sözünü tuttu. Herhan-
gi bir tarih için görüşme çağnsı yapmadı. Zemin hazırlamak için
başlatdmış olan görüşme süreci kendi kendini yok etmiştir. Biz
görüşmelerden kaçmadık. En önemli nokta da, Genel Sekre-
ter'in, "Bu paketin içinde aruk yeni bir şey getiremezsiniz*
1
de-
mesidir. Egemenliğimiz yok, KKTC yok. 8 Kasım'da AB Tür-
kiye'ye, "Kıbns meseksinin BM Genel Sekreteri'nin öngördü-
ğü biçimde haUedflmesi için vartbma ohın" kriterini getirirken
aynı gün, aynı saatlerde Genel Sekreter bize demin anlattıkla-
nmı kabul ettirmeye çalışıyordu. Bunlar bu kadar içli dışlılar.
BM Genel Sekreteri'nin Kıbns Özel Temsilcisi Alvan> DeSoto
açıkça, "Biz bu işi AB'yle istişare ederek yürütuj'onız" diyebi-
liyor. Bize söylenen şudur:
"Meşru Kıbns Hükümeti (Rum Yönetimi) tam üyelik için ge-
çerti bir başvunı yapnuşor. Süreç devam etmektedir. Bu sürece
katdmanızı istiyonız. Ama kanlmazsaıuz da Helsinki kararlan
çerçevesinde 2004 yıhnda karar vereceğiz.'*
Ama Ingiltere Dışişleri Bakanı'nın geçen gün söylediği gibi
Kıbns'uı AB'ye gkmesi için Kıbns sorununun halledilmesi
önkoşul değildir.
- Yani burada Türkiye'nin içinde bulunduğu zor koşullar-
danyararlanarak Kıbns 'a çözümde bir dayatma mı isteniyor?
- Evet, öyle. Ben halkıma açıkça söylüyorum. Biz buna bo-
yun eğersek ve bu yolda gidersek, AB'yi hedef olarak görür-
sek, Türkiye henüz AB'ye girmeden Kıbns'ın şu ya da bu şe-
kilde girmesine razı olursak bütün Rumlann AB nonnlan al-
tında tacizin, tahrikin devam etmesi, hatta "evimden çık" diye
kavgalann başlamasma yol açılacaktır.
Bana göre Kıbns meselesinde Girit meselesinin son sayfası
yazılmaktadn". Bizim için en büyük güven kaynağı bugünkü
Türk hükümetinin Kıbns meselesinde bizi desteklemesidir.
- Batdı büyük ülkeler ve Kıbnslı Rumlar, "tlle de Kıbns 'a
bir çözüm bulunsun " diye tuttururlarken biryandan da Kıb-
ns adasının artık stratejik öneminin kalmadığını iddia ediyor-
lar. Kıbns 'ın stratejik önemikalmadıysa o zaman neden bu ka-
dar ısrarhlar vebuiş için bu kadar parayı döküyorlar?
- Pek çok kişinin bihnediği bir nokta var. Yunanlılar ve Rum-
lar için, "Helen adası, büyük ada" dedikleri bu adaya sahip çık-
mak artık bir milli kültür meselesidir; 125 yıldır devam eden
bir hedeftir. Kıbns Türk'ünü de kendilerini bu hedeften alıko-
yan yabancı bir faktör olarak görmektedirler. Bizi buradan bu-
nun için çıkartmaya çalışhlar. Bu ada Türkiye için stratejik ola-
rak önemli mi, stratejik açıdan Türkiye'nin buraya ihtiyacı var
mı, yok mu karannı dış dünya veremez. Bu karan Türkiye ve-
rir. Türkiye'ye Kıbns'ın karşılığında uçâkgemisi verilecekmiş.
Kıbns düşman elindeyse uçak gemisi de limandan çıkamaz. Bu
şekilde Yunan adalan zinciri tamamlanmış olur.
Petrol hatlarının dnemi
- Tam şimdi bu sırada bu konunun üzerine sizce neden bu
kadar düşüyorlar?
- lskenderun'a gelecek petrol hatlan burasının önemini bir o
kadar daha arttınyor. Türkiye'nin de değerini yükseltiyor. Do-
layısıyla bu durumu nötralize etmek için bir an önce Kıbns'ı
Ingiliz'in egemen üsleri, Yunanistan'ın egemen üsleri de dahil
olmak üzere Kıbns sabit uçak gemisi olarak Türkiye'nin kar-
şısında duracak. Onlann da hesabı bu.
Bundan birkaç yıl önce, "Şeriatcüar Türldye'yi akh, Kıbns'ı
da alacak. Hınstijanhğın doğum yerlerinden birisi olan Kıbns
adası da şeriatçuann elinde Avrupa'yı saracak" fobısını yarat-
tılar. Bunun üzerinde epeyce uğraştılar. Türkiye şeriatçılann eh-
ne düşmeyince -ki zaten böyle bir şey yok- bu sefer, "Kıbns'm
stratejik önemiyoktur" görüşünü dallandırmaya başladılar. Pe-
ki, Kıbns'ın stratejik önemi yoksa o zaman adada iki devletli
birhal çaresine niye karşı geliyorsunuz? "Biz Türklerle bir ara-
da \-aşa>acağız. Türideri de idare etme hakkımız vanbr" diyor-
lar. Kışı başına tek oy suretiyle bizi ille azınlık durumuna dü-
şünnek istiyorlar. Bunu da kendilerinde hak olarak görüyorlar.
Dünyaya, Klerides'in bana ve Richard Hoibrook'a söylediği
gerçeği söylemiyorlar.
Klerldes'ln yalanı
- Nedir o gerçek?
- Klerides şöyle demişti: "Ben, Kıbns Türiderinin hüküme-
ti obnadığnn gerçeğini butyonım. Onlan temsü etmediğimin bi-
Bncindevim. Ama bütün dünya bana Kıbns hükümeti dediğine
göre onlara azmhknr, deme hakkım var."
Tekrar soruyorum Klerides'e: Neden bu yalanın arkasına sak-
lanıyorsun? Hangi yasaya, hangi anlaşmaya göre Türklerin de,
bütün Kıbns'ın da hükümetiyim, diyebiliyorsun? Bunu da bü-
tün dünyaya kabul ettiriyorsun? AB ülkelerinden her gelene ben
soruyorum: "Siz, Kıbns ekonomik ve siyasi açıdan hazırdır, di-
yorsunuz. Bana bir AB üyesi ülke gösterin ki halkının dörtte bi-
ri başka dinden oiduğu için 38 yıldır ambargo arbnda yaşabnr.
Sizin kriterlerinizbu mu? Türkiye'ye,insan haklan, diyorsunuz.
Bunlardan insan haklanyönünde hesap sormak aklımza gelmi-
yor mu?"
- Peki, AB bağlamındaki Kıbns senaryosu sizce nedir?
- Onlann senaryolannı söyleyeyim. "Kıbns"ı AB'ye aldır-
maktır. Şimdi AB'nin askeri kanadına da aday olarak girdiler.
Bunun anlamı Avrupa ordusuyla Türk ordusunu Kıbns'ta kar-
şı karşıya getirmektır. Bütün inançlan, Avnıpa ordusunun ken-
dilerine yarduncı olması, Türkiye'nin zorlanması, kendilerinin
de o askeri güçle egemenliklerini Kuzey'e yaymalandrr. Senar-
yo budur. Bu, bir kriz senaryosudur. Bu kriz de, bu yörede çok
büyük bir felaket yaratacaktır.
Tek çaremiz bunlan anlanncaya kadar sabırlı ohnak, ayakta
durmak ve boyun eğmemektir.
- Kıbns 'ta iki taraf arasındayeniden sıcak bir çattşma çıka-
cağı ve bunun üzerine de Dayton tipi bir anlasmanın dayatt-
lacağı da söyleniyor. Bunu nasd değeriendiriyorsunuz?
- Onu AB'ye tam üye olduklan gün yapacaklar. Çünkü
AB 'nin tam olarak arkalannda olduğuna inanmalan lazım. Da-
ha erken de yapabilirler. Muazzam şekilde silahlanıyorlar. A-
ma sanıyorum, Türkiye'nin yakrnlığı ve kolordunun burada bu-
lunması şimdilik onlan bu yönde temkinli davranmaya sevke-
diyor. Ama AB'ye üye olduklan anda ve o günlerde Türkiye
ekonomik krizden çıkamamışsa ellerinden geleni artlanna koy-
mayacaklardrr. tçimizde de bizi üçe, dörde böhneye uğraşıyor-
lar. AB'nin, Amerika'nın, Ingilizin, Rumun parası ve tahrikle-
ri var. Bizde bunlann adamlan yetişmiştir. Bunlar, federasyon,
diye yürüyorlar. Ama federasyonun Rumun açısından ne anla-
ma geldiğini düşünmüyorlar. Rum, federasyonu sözde istiyor.
Gazetelerinde kamuoyu yoklamalan sonuçlan açıklandı. Hal-
kın sadece yüzde 27'si federasyon istiyor. Ama bu da Alman-
ya tipi bir federasyon.
- Yani insanlann istedikleriyerlere serbestçe gidebüecekle-
ri birfederasyon mu?
- Evet. Yani bizim göçmenler 27 yüda ikinci kez ada sathına
yeniden dağılacaklar, Rumlardatekrar içimize girecekler. Rum,
Kıbns'ı almak için en büyük kozunu AB yoluyla oynamaya baş-
lamıştır. AB bu nedenle bizim için büyük tehlike arzetmekte-
dir. Bu nedenle biz, statümüz belirlenmeden, egemenliğimiz ka-
bul edilmeden AB'yi görüşmeyiz, konuşmayız, demeye devam
etmeliyiz.
Federasyon fconusu
Federasyon sözünün aldatmaca ol-
duğunu, Rumun federasyon isteme-
diğini anlatabilmeliyiz. Ben 11 yıl
Kipriyanu'yla federasyon konuştum.
O 11 yılın sonunda bana, "Ben fede-
rasyona hiçbir zaman inanmadun.
Ben.Makarios'unvasryetiniyerinege-
tirdim" dedi. Makarios'un vasiyeti
Kıbns Cumhuriyeti unvanını konı-
mak, kesinlikle bundan ödün verme-
mektir. Çünkü bu, ENOSlS'e en ya-
kın noktadır. Onun ardından Vasiüu
geldi. Vasiliu sözde bambaşkaydı.
Türklere haklannı verecek medeni
bir adamdı. Ama beş yılı da onunla
kaybettik. Öğrendik ki Kipriyanu'ya,
"Ben senin milli davanın izinden gi-
deceğinı" diye mektup yollamış.
Şimdi Klerides daha namuslu dav-
randı. "Ben fıldrler dmsi filan iste-
mem" diye açıkça söyledi. Bizimle
konuşmadı ve bugüne kadar geldik.
Ben soruyorum: Bu dünya hangi hakka dayanarak Türk ve Rum
bir arada yaşayacak, diyor? Biz, "Yan yana, eşit şaıHarda, iyi
komşuluk yaparak yaşanz" diyoruz. Hatta, yine fedakârlık ya-
parak, Kıbns'ın, AB'de, BM'de tek bir Kıbns olarak konuşa-
bihnesi, hareket edebilmesi için içte Rumlarla, iki devlet ara-
suıda bir anlaşma da yapanz, diyonız. "Hayır, iki devlet kabul
etmeyiz" diyorlar. Sen iki devlet kabul etmezsen ben de bir dev-
let kabul etmem. Ben herkese, "Madem bir devlet görüvorsu-
nuz o hatde bizi birkştirmek için ne uğraşıyorsunuz" diye soru-
yorum. Herhalde ortada iki devlet var ki bırleştırmeye uğraşı-
yorsunuz. Zaten de öyle. Ben onlardan fazla bir şey istemiyo-
rum. Her ikisine de aynı muameleyi yapsuılar. Biz belki ezile-
ceğiz. ABD gibi bir ülke Yunan lobisini memnun etmek için bu
tezi destekliyor. Ingiltere, üslerini korumak için bu yolda de-
vam ediyor. Ruslar zaten kavganın devam etmesi siyasetini gü-
düyorlar. Çin olaylan uzaktan izliyor. Rumlar da bundan yarar-
lanarak Kıbns'a sahip çıkacak, öyle mi? Bizim halk buna bo-
yun eğmiyor. Ama boyun eğdirmek için içimizde muazzam bir
faaliyet var. Halkımız yavaş yavaş oynanan oyunu görünce bu-
nun karşı tepkisini göstermeye başladı.
- Demin, Kıbns'ta Almanya tipi birfederasyon istendiğini
söylediniz. Almanya'dan kaynaklanan bir haber var. AB'nin
Genişleme Sorumlusu Verheugen 'in Rum Yönetimi'ne en h-
sa zamanda KKTC'yi tanımazlarsa AB üyeliği hayallerini
unutmalangerektiğini söylediği duyumlan almtyor. Böyle bir
duyumu siz de aldınız mı?
- Bu bize gelmedi. Ama Rum basınına bakarsanız, Türklerin
haklannı vermeden, mesele hallolmadan üyeliğe giremezsiniz,
diyorlarmış. Onlara öyle diyorlar, bize de, girerler, diyorlar.
Yanlış yoldalar.
- Türkiye çok ciddi bir ekonomik kriz içinde. Adeta köşeye
ktsünlnuş durumda. Bundanyararlanmak için öncelikleAn-
kara'nın önüne Kıbns faturasının konulacağı söyleniyor. Siz
ne düsünüyorsunuz?
- Zaten koydular. Ama Türkiye ne kadar sıkışnnlmış olursa
biz de o derece karşı tarafi sıkıştırmalıyız. Dimdik duvar gibi
durmalı, hiçbir gedik vermemeliyiz. Türkiye, bizi koruduğunu,
dimdik arkamızda durduğunu dünyaya daima gösterdi. Bu sı-
kışık durumundabile gösteriyor. OnlarTürkiye üzerindeki bas-
kıyı arttırabilir. Baskıyı artnrdıkça da bizim görevimiz burada
daha dik durmak, daha kararh ohnaktır. Başka çaremiz yok.