23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 ARALIK 2001 CUMARTESİ olay.gorus</' cumhuriyet.com.tr OLAYLAK VE GORUŞLER •• •* AÇI MUMTAZ SOYSAL YILBAŞINDAN sonra uygulanacak asgari ücret geçen gün saptandı: Brüt 222 milyon 750 bin, net 163 milyon 563 bin 537 lira. Çalışma Genel Müdürü ve Asgari Ücret Tespit Komisyonu Başkanı, "önceki tespit tarihi olan 1 Ağustos 'tan bu yana tüketim ürünlerindeki fiyat artış oranı yaklaşıkyüzde 25.3'tü; biz yüzde 33.9 zam verdik" diyor. Devlet Istatistik Enstitüsü'nün aynı döneme ilişkin geçim endeksinı 255 milyon lira olarak saptamış oluşundan ve şimdiki rakamın bunun 42 milyon lira altına düştüğünden söz yok. Daha önceki bütün asgari ücret hesaplamalarının böyle düşük tutuluşundan ve o rakamları esas alan artış sözlerinin yanlış oluşundan da. Devlet, vatandaşlarına seslenirken hiç olmazsa kendi organlarından tek ses çıkmasını gözetmek zorunda değil midir? ma, asıl sorulacak soru şudur: 222, hatta 255 milyon liranın brütüyle bile geçinmek mümkün değilken bir de bu rakamlardan vergi alıp kesinti yapmanın ınsafa sığar yanı var mı? Iki çocuklu bir "küçük aile", ayda 163 milyon liranın neresini nereye harcayarak geçinecek? Kenarsemtlerin birinde başını soktuğu iki göz evin kirasına mı? Kendi gecekondusunda oturduğunu düşünseniz bile, yakıtına, suyuna, elektriğine, tüpgazına mı? Yemeğe ve üstbaş alımına mı? Uzaklardaki işyerine gitmek için bineceği taşıtlara mı? Çocuklardan birinin okul giderine, öbürünün bakımına mı? özde kamu hizmeti olması gereken bütün bunları ticarileştirip piyasa mekanizmalarına bırakanın da devlet olduğunu düşünürseniz. "Şu ortamda iş bulduğuna şükredip otursun" demenin insafsızlığa hakaret eklemekten başka anlamı olamaz. Hele, ortamın sorumlusuysanız. tanley Fischer'den sonra IMF'nin başına, şimdiye kadarki politikaları değiştirecek "sosyal" tutumlu bir kişinin değil de Ann Krueger gibi yine "ticarileştirıciliği"y\e bilinen birinin getirildiği şu aşamada, Türkiye'yi yönetenler için, politikacılar ve bürokratlar olarak, artık o kuruluşa "yeter" deme zamanı gelmiştir. Sonra geç olabilir. Putin Rusya'sının ve hatta elin Afrika'sındaki Botsvvana'nın yaptığı gibi IMF'yle Dünya Bankası'na, "Çekilin gidin; belimizi kendi ortak aklımızla doğrultacağız!" demeye cüret edilemese bile, "Reçetenizesosyalboyut ekleyeceğiz" sözü etmek de mi büyük cesaret ister? Karadeniz'in Geleceği Oktay SONMEZ aradeniz, işte bereketi böylesine bol r doğa zenginliğiydi. Bir kitap müzayedesinde sayfalarını şöylesine bir kanştırdığım ve Osmanlı devrinde tstanbul'da Boğaz'da yaşamış bir Ermeni vatandaşın (ismi aklımda kalmadı, kitabı da zaten bir başkası aldı) yazdığı kitapta gözüme ilişmişti. Sadece Istanbul kıyılannda, Boğaz'da, Adalar ve civannda yaşayan 130 çeşit balık türünden söz ediliyordu. 1960 incelemelerine göre artık bu bol çeşitten sadece beş çeşit balık kalmış görünüyor bu sularda. Bütün balık türlerindeki toplam av miktan on yıl öncesine göre 1/7'ye düşmüş, bazı türler ise artık kaybolmuştur. Karadeniz, Türkiye'nin toplam balık üretinıinin yüzde 88'ini vermektedir. Bunun en büyük miktarını hamsi oluşturmaktadır. lstavrit yüzde 11, mezgit yüzde 6 ve palamut bu miktarın yüzde 3'ü oranındadır. Büyük miktar olan hamsi avının 1988'de 295 bin ton iken 1989'da 271 bin ton, 1996'da97 bin tona düşmesi çok kötü bir sinyaldir. Hamsi avcılığında en küçük av boyunun 90 mm. olması çok önemli. Daha küçüklerinin avlanmasını mutlaka durdurmak gerekiyor. Çağlar boyu bütün balık türlerine yataklık etmiş, çoğalma ortamı olagelmiş Karadeniz'le ilişkili Azak Denizi'nde durum daha da olümsuzdur. 1930'larda siyah havyann ve lezzetli fümelerin ünlü mersinbaDenizci, Yazar lığı 7300 ton/yıl olduğu halde bu miktar 1961 'de sadece 500 tondu. Çeşitli yunuslar ve fok balığı gibi deniz memelilerinden ba/ı türler tamamı ile yok olmuşlardı. Sadece özet olarak sunduğumuz Karadeniz'in diplerinde ve artık "•öliim çizgisi/oxyline"nin de üzerinde saptanan bu çeşitli ve kesin felaketler yetmiyormuş gibi şimdı de bir başka öldürücü canavarla karşı karşıyayız. Karadeniz kıyılarında yaşayan ve yaşamları çağlar boyu bu denize bağlı değişik uluslardan 200 milyona yakın insanın belki yüzde 9095 'inden fazlası da ne türlü bir doğa felaketi ile birlikte yatıp kalktığının bilincinde değil. Bu iki yüz milyonun içinde biz de vanz. 1980 yılı başlarında bu konularda en kapsamlı ve sürekli çalışmalan yapan Rus deniz biyolojisi bilginlerinin araştırmalan esnasında bulduklan bu yeni canavann adı "Mnemiopsis Leidyi". Görünüşü ile hiç de dikkat çekici olmayan, denizanası gibi saydam ve küçücük bir çan şeklindeki canlı ilk kez Karadeniz'in kuzeybatı kıyılarında görüldü. Ruslar da, bütün Karadeniz'le haşır neşir olmuş insanlar gibi bu arkadaşı tanımıyorlardı. Birkaç ay süren araştırmalardan sonra davetsiz misaf irin ABD'nin Atlantik kıyılanndaki nehir ağızlarının sakinlerinden olduğu ve Amerika'dan Karadeniz limanlanna gelen bir yük gemisinin oralarda ballast tanklarına alınmış sulann denize basılması ile buralara yerleştiği anlaşıldı. 1980 sonbaharında özellikle 1987/88 yılları içinde bu canlı, bilim dünyasında bugüne kadar hiç tespit edilmemiş ve görülmemiş boyutlarda yok edici birbiyolojik patlamaya neden oldu. Mnemiopsis birdenbire zapt edilemez bir şekilde bütün Karadeniz'i işgal etti. Bu yayılmayı durdurabilecek, ona karşı herhangi bir düşman organizma ya da deniz canlısı da bilinmiyordu. özellikle balık larvalarını, yeni yumurtadan çıkmış balık yumurtalarını ve planktonları büyük bir açlık ve oburlukla yok ederek besleniyordu. Azak Denizi'nde Mnemiopsis, 1989/91 mıkroskobik deniz hayvanlarını yani zooplanktonların neredeyse tamamını tüketmişti. Bu sessiz ve yarı saydam canavar o sırada Karadeniz'de 700 milyon tonluk bir katil kütle haline gelmişti ve bu gerçek bir felaketti. Doğrudan balık nesline ve kaynaklara yönelmiş böylesine bir kıyım o zamana kadar ne insanlardan ne de çekirge sürüleri ya da benzeri hayvanlardan görülmemişti ve bu felaketin sadece görünen tarafıydı. Bu sessiz yarı saydam canavarın daha bilmediğimiz ve görünmeyen başka ne türlü yok ediciliği olabilir, o da henüz anlaşılmış değil. Bu arada henüz izah edilmemiş beklenmedik bir şey oldu: Mnemiopsis, Karadeniz'in nispeten yüzeyde yaşayan bölümündeki tek hücreli hayvan ve bitkileri, balıkların ve diğer deniz canlılannın gıdası olan unsurlann neredeyse tamamını yiyip bitirdi ve tüm Mnemiopsis biyolojik kütlesi "biomass"ın derinlere doğru indiği saptandı. Şimdı neredeyse, "ölüm çizgisi''ne yakın bir yerlerdeki derin su balıklarının gıdası olan organizmalan yemeye başladı. Bilındığı gibi Amerikalı bazı uzman ekipler Karadeniz'de araştırmalar yapmaktalar ve yaptıkları bir inceleme gezisinde zehirli ve içinde hayat barındırmayan tabakanın üst sının olan bu çizginin sadece son yirmi yılda otuz metre yükseldiğini saptadılar. Diğer taraftan Karadeniz'deki çalışmalanna yetmiş beş yıl öncesinden başlamış Rus denizbilimciler bu çizginin bazı nedenlerle yükselip alçaldığını belirtmekteler. Bundan hareketle Karadeniz'de kıyısı olan ülke halklarının, yani iki yüz milyon insanın tek tek ve hep birlikteki etkın gayretleriyle bu çizgiyi en azından aşağılara indirmeyi başarmalannı mümkün görenler de var. Karadeniz'in balık stoldanndaki düşüşün etrafında yaşayan insana bağlı temel nedenleri aşırı avlanma ve kirletmedir. Diğer bir neden de balıkçıhk teknolojisinin yeni buluşlarla aşın güçlenmesidir. Balık avlama araçlanndaki artış kesinlikle sınırlanmalıdır. Av gücü fazlası okyanuslardaki açık deniz balıkçılığına yönlendirilmelidir. (Prof. Bayranı öztürk). Şimdilik kısmen de olsa bu olumsuzlukla savaşma için bazı önlemler düşünülmektedir. Karadeniz'deki balık stoklanna dahil birçok tür göçmen karakterlidir. Bu nedenle Karadeniz'de kıyısı olan diğer ülkelerle işbirliği kaçınılmazdır. 1995 Bükreş Anlaşması bunun başlangıcı niteliğindedir. Diğer taraftan Tarım Bakanlığı 'nın Japonlar ile birlikte uygulamaya koyduğu "restocking" kalkan balığı stok arttınlması özenle teşvik edilmelidir (1). İstanbul Üniversitesi'nin ilgili bölümlerinin keza başlattığı siyah havyann kaynağı mersinbalığı (sturgeon) türünün geliştirilmesi desteklenmeli (2) ekonomiye ve gelecek kuşakların refahına hizmet eden bu projeler için her şey devletten heklenmeyerek sivil örgütler de aksiyona geçirilmelidir. Zaten yönetimlerimizin vurgunlarla, hortumlarla uğraşmaktan aman bulup ne zaman bu işlere bakabilecekleri ayn bir sorun olmakta devam edecek gibi görünüyor. Nükleer atık yüklü gemilerin, her gün ortalama 222 geminin geçiş yaptığı, yoğun bir kaza potansiyelinin kesin bir gerçek olduğu Boğaz'dan geçmelerinin yakın olduğu günleri yaşıyoruz. Nasıl olsa bir sürü laf çalkantılarından sonra "gemi" bile olmayan bir garip "yüzer şey" sağlam dayanaklan olan tüm karşı fikirlere, uyanlara rağmen boğazlardan geçti. Şimdi umanz bunu daha başka gariplikler izlemez. Bu kez de nükleer atık taşıyan gemilerin geçişleri de özel bir izinle, serbest bırakılmaz, Türk boğazlarından geçişin, isteyenin istediği şekilde yapacağı bir geçiş olmamasını ve bunun disipline edilmesini Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kontrolüne bırakan ilgili anlaşma bu tür emsal göstermelerle giderek hükümsüzleşmez. Bütün bu anlatmaya çahştıklarımız ve anladıklarımızın bir özetini yaparak yazımıza son vereceğiz. Karadeniz'de ölen ya da öldürülmüş olan aslında denizin kendisi değil, yaşamı ona dayalı insan unsunı. Karadeniz'de geleceğimiz ölüyor. Gelecekteki insan ve diğer canlıların kuşakları şimdiden yaşama haklarını yitiriyor. Bir şeyler yapmak lazım. Hem de hemen başlayarak ve başlamış olan coşkulu dinamik bilim âdamlannııza da gerçekten destek olarak. Çoğu zaman ve özellikle bizde bu türlü olumsuzluklarla savaşmak ve kazanmak bir avuç bilinçli, ilkeli ve idealist insanlann eseri olmuyor mu? (1) Yumurtadan cldı'i'dılmış küçük kalkan vavnılan toplamp nehır agızlunnduki korııma alanlarında özenle büyütülüp (ekrar açık dogal ortamlanna bıraktlmakta ve hatta bu arada ozellıklc kalkan avı yasaklanmaktadır. (2) Mersmbalıklan yumurtada üretilip Sapanca dakı özel kurııma alanında belırli bir hoyuta kadar büyütülüp üzerlerıne marka takılarak (tagging) Sakarya ağzında denize bınıkılıvor ve markalı halıklunn bıiyünıesı, lıareketlerı takip edılıyor. (Pro/. Bayranı öztürk). Asgari Cüret PENCERE Efendim Nerede? Ben Nerede?.. •• A Ülkemizde Akdenız uygarlığına ilişkin kitaplarıyla tanınan Edgar Morin'in Le Monde'da ilginç bir konuşması yayımlandı; Fransız düşünür, Islam dünyasında tek laik ülkenin Türkiye olduğunu önemle vurguluyor. Laiklık ne demek?.. Demokrasinin 'olmazsa olmaz' koşuludur laiklik!.. Niçin?.. Çünkü laiklik devriminin gerçekleşmediği toplumda 'yurttaş' yoktur. Avrupa Fransız devrimiyle bu kavrama ulaştı, 'ulus devlet' kurulmadan 'demokras/'olanaksızdı; kişı kendisinı kıliseye bağlı sayıyor, 'kul' bilinci ağır basıyordu; ümmetin kulu oimaktan çıkarak ulusun yurttaşı kimliğine kavuşmadan insan haklarını benimsemek olası değildi. 1923 Devrimi, demokrasinin altyapısını oluşturmak için gerekli bu temeli attı. Türkiye'de siyasal Islamcılık, demokrasi düşmanlığı demektir. Avrupa nerede?.. Biz neredeyiz?.. 'Avrupa Birliği' bugün 'ulus devlet' mozayiğinden oluşuyor... Fransa AB'nin üyesidir; ama, bağımsız bir devlettir; bağımsız iradesiyle AB'ye üye olmuştur; ulus devletler topluluğunun bir üyesidir. Ya Türkiye?.. AB'nin üyesi değildir; ama, Avrupa Gümrük Birliği'ne üye olmak çelişkisi içindedir; AB'ye üyeliği de kuşkuludur; AB'nin taşeronluğunu üstlenenlerin şamar oğlanına dönüşmüştür; 'Avrupa Ordusu'na ilişkin konumu da ilginçtir. • JürgenHabernasAlmanya'nınünlüfıkiradamları arasında başta gelen bıridir; şöyle yazıyor: "Yurttaşlardan oluşan ulus, ortak köken, dil ve tarihle biçimlenen 'politika öncesi kader toplumu' ile karıştınlmamalıdır. Demokratik ulus devlet, elde ettiğı 'yurttaşlık' statüsüyle tümüyle yepyeni, yani soyut olan ve yasayla ortaya konulan birdayanışma sergilemeyi başarmıştır. Ortak dil ve yaşam biçimi bu oluşum sürecini kolaylaştırmış olsa da, demokrasi ve ulus devletin yan yana gelişmiş olduğu olgusundan yola çıkarak halkın cumhuriyetten önce geldiği, öncelik taşıdığı sonucu çıkarılamaz." Habernas ulusal kimliğin ve demokrasi bilincinin nasıl oluştuğunu vurguluyor: "Bu kimlik biçimlenmesi, varlığını sancılı birsoyutlama sürecıne borçludur ki, bu süreçte yerel ve feodal (hanedena ilişkin) sadakat ortadan kalkarak yerini aynı ulustan olmak bıçiminde tezahüreden 'demokratik bir yurttaş bilinci'neto/rafcmıştır." (Deutschland dergisi, Avrupa'nın Geleceği sayısı) • Peki, Avrupa'da 18'inci yüzyıldan bu yana ulus devlet bilinciyle eşzamanlı gelişen yurttaş kimliği, Avrupa Birliği kapsamında yerini nasıl bir kişiliğe bırakacak... Yeni sorun bu!.. Çoğu düşünür sorunun yanıtını arıyor; Jürgen Habernas pusulayı saptıyor: "Avrupalı ulus devletin kazanımlannı ulusalsınırlann ötesine taşıyarak bambaşka bir formatta korumak..." • Avrupa tarıhsel aşamada bu noktaya gelmişken, Türkiye demokrasi savaşımı örtüsü altında, Islamcılığı Osmanh'dan da geri biçimiyle iktidara getirmek isteyenlerin kavga alanına dönüştürüldü. Batı'da çoktan aşılmış bu davayı Islamcılar Avrupa mahkemelerine taşımak yöntemlerini bile kullanıyorlar... Nedenirki?.. j Efendim nerede?.. Ben nerede?.. S Turkiye Gazeteciler Cemıyetı'nın yayınladığı günlük Bizim Gazete Cllke somnlarına ılışkın rapoıiarıyla, araştırmalanyla, köşe yazılarıyla, tarafsız haberlenyle sivıl toplumlann gazetesi. Düzenlı okumak için abone olun. Tel: 0.212.51108 75 Tasarruf Sahiplerine Duyuru 1 Türkiye Garanti Bankası A.Ş. B Tipi Yabancı Menkul Kıymetler Fonu, Türkiye Garanti Bankası A.Ş. B Tipi Tahvil ve Bono Fonu ve Türkiye Garanti Bankası A.Ş. B Tipi Değişken Fon Yatırımcılarına Duyurudur Turkiye Garanti Bankası A.!}. B Tıpı Yabancı Menkul Kıymetler Fonu'nun A Tipi Yabancı Menkul Kıymetler Fonu'na donuşturulmesı ve Turkiye Garanti Bankası A.Ş. B Tipi Yabancı Menkul Kıymetler Fonu, Turkiye Garanti Bankası A.Ş. B Tipi Tahvil ve Bono Funu ve Turkiye Garanti Bankası A.Ş. B Tipi Degi^keıı Fon'un ılcrı fiyatlama ııygıılamasına grçmrsı Sermaye Pıyasası Kurulıı tarafınclan 14/12/2001 tarıh ve KYD/721 sayılı ızın yazısı ılc uygun hulunmu^, soz konusu ışlemler ılc ılgılı ı<;tuzuk deftışıklıklerı 26/12/2001 tarıhınde Istanbul Tıcaret Sıcılı Memurlugu'na tescıl edılmiş ve 26/12/2001 tarıhınde Turkıye Tıcaret Sıcıli Gazetesuıde ılan ıcın basvuııılmıı^tuı. Soz konusu degişıklikler 31/12/2001 taıihinden ıtibaren yururluge pırecektir. A) Türkiye Garanti Rankası A.Ş. B Tipi Yahancı Menkul Kıymetler Fonu'nun A Tipi Y.ıbancı Menkul Kıymetler Fonu'na dönüşümü ile ilgili bilgiler: nonuşum sonrasında fon porttoy degerınm aylık agırlıklı ortalama ba/cla en a/ %25'ı, devamlı olarak mev/uata göre<>zelleştirme kapsamına alınan Kamu Iktısadı Icşcbhuslerı dahıl lurkıye'de kurulmu^ ortaklıkların hısse senetlerıne yatırılacaktır. Gelır Vergısı Kanunu'nun 94. maddesı 6/a bendi uyarınca B tipi yatırım fonları %10 oranında portfoy i^letmeciliği ka/.anı,ları uzerinden gelir vergisi tevkifatına tabı iken A tıpı yatırım fonlarıııda soz konusu ka/aıujar uzerinden gelir vergısı tevkifatı yapılınamakıadır. B) Her üç fonun ılcrı fiyatlama uygııl.ıııuısıııa ge<;mesinc ilişkin bilgiler: Yapılan degı^ıklıkler ile so/ konusu ronlarııı .ılıın satım csasları aşağıdakı ^ekılde değıştırılmıştır. Genel Esaslar Katılma belgesı satın alınması veya tona ıadesınde, Kurucu'nun ızalınaırıede ilan ettığı katılma belgesinın alım satımının yapılacagı yerlere başvurularak alım satım talimatı veıilır. Bunun clıjiıul.ı Kurucu'nun veya fon katılma belgesı alım satım aracılık sozlejmesı ımzaladıgı Aracı Kurıılu^ların telefon ve ınterııet bankaulıgı ile A7M sıstcmlerı aracılığıyla da katılma belgesı alım satım talimatı verılebılır. Kurucu'nun kendi adına yapacagı ışlemleı de dalııl alınan tum katılma belgesi alım satım talimatlanna alım ve satım talımatları için ayrı ayrı olmak uzere muteselsıl sıra nıımarası verilır vc ıslemlcr bu oıuelık sırasına gore gerçekleştırılir. Alım Talımatları Yatırımcıların İMKB'dc ılgılı pıyasanın açık oldugu gunlerde saat 12.00 yc kadar verdıklcrı katılma belgesı alım talımatları talımatın verılmesinı takip eden ılk hesaplamada bulunacak pay fıyatı uzerinden yerıne getirilir. IMKB'de ilgili pıyasanın aı,ık oldııgu gunlerde saat 12.00'den sonra ıletıleıı ı.ılıın,ııl.ıı ılk pay fiyatı lifsaplaıııasından sonra verılmıs olarak k.ılıul edılır ve ı/leyen hesaplamada bulunan pay fıyatı u/erınden yerıne getırılır. IMKB'de ılgılı pıyasanın kapalı olduğu gunlerde ıletılcn talımatlar ılk hesaplamada bulunacak pay tıyatı uzerinden gerçeklejtırılır. \ Alım bcdcllcrinin Tahsil Esaslan Alım talimatınm verılmesı sırasında, talep edılen katılma belgesi bedelının Kurucu tarafından tahsil edılınesı esastır. Alım 1.ılıın.ıtl.ıı ı pay sayısı ya da tutar olarak verılebılır. Kurucu, talımatın pay sayısı olarak verılmesı halınde, alı$ ısjemıne uygulanacak fıyatın kesın olarak bıhnmemesı nedenıyle, katılma belgesı bcdellerını cn son ılan edılen satış tıyatına %10 ılave marı uygulayarak tahsil edebılır. Ayrıca, katılma belgesı bedellerını ıjlem gunu tahsil etmek uzere en son ılan edilen fiyata mai] uygulanmak suretıyle bulunan turaıa eş deger kıymetı teminat olarak kabul edebılır. Talinuıtın tutar olarak verılmesı halmdc ıse belırtılen tutar rahsıl edılerek, bu tutara deıık gelen pay sayısı fon fıyatı aı,ıklandıktan sonra hesaplanır. Alım talimatınm karş,ılığında tahsil edılen tutar o gun ıçın yatınmcı adına nemalandırılmak suretıyle yukarıda belırlenen esaslar <,ercevesınde, katılma belgesı alımında kullanılır. Satım Talimatları Yatırımcılaıın IMKB'de ilgili piyasanın açık oldııgu gunlerde saat 12.00'ye kadar verdıklerı katılma belgesı satım talımatları talımatın verılmesıni lakıp eden ılk hesaplamada bulunacak pay fıyatı uzerinden yerıne gctırılır. IMKB'de ılgılı pıyasanın açık olduğu gunlerde saat 12.00'den sonra ıletılcn talımatlar ılk fıyat hesaplanmasından sonra verılmıs olarak kabul edılır ve ızleyen hesaplamada bulunan pay fiyatı u/erınden yerıne getirilir. IMKB'de ilgili piyasanın kapalı olduğu gunlerde ıletıleıı talımatlar ılk hesaplamada bulunacak pay fıyatı u/erınden gcn,ekleitırılır. Satım Bedellerinin Ödeııme F.sasları a) B Tipi Uegijken Fon ve B Tipi Tahvil ve Bono Fonu'nda Katılma belgesı bedellerı; ıade talimatınm, IMKB'de ılgılı pıyasanın açık olduğu gunlerde saat 12.00'ye kadar verilmesi halinde, talımatın verılmesinı takıp eden hirınci ışlem gununde, ıade talimatınm IMKB'de ılgılı pıyasanın açık olduğu gıınlerde saat 12.00'den sonra veya tatıl gıınıınde verilmesi halınde ıse, talımatın verılmesinı takıp eden ıkıncı ışlem gununde, yatırımcılara odenır. b) A Tipi Yabancı Menkul Kıymetler Fonu'nda Katılma belgesı bedelleri; iade talimatınııı, IMKB'de ilgili pıyasanın açık olduğu gunlerde saat 12.00'ye kadar verılmesı halınde, talımatın verılmesinı takıp eden dordıınuı ışlem gununde, ıade talimatınm tMKB'de ılgılı pıyasanın açık olduğu gunlerde saat 12.00'den sonra veya tatıl guııuııde verılmesı halınde ıse, talımatın verılmesinı takıp eden beşıncı ışlem gununde, yatırımcılara odenır. Not: lMKB'nın ılgılı pıyasası B I'ıpı Değişken Fon ve B Tıpı Tahvil ve Bono Fonu ıçın İMKB Iahvıl ve Bono l'ıyasası, A lıpı Yabancı Menkul Kıymetler Fonu içinsc IMKB Hisse Senetleri Piyasası'dır. Yeni Yıla Doğru... Nevzat Çağlar TÜFEKÇÎ MilasBel. Basm ve Halkla Üişkiler Müdürü Y eni bir yıla, 2002'ye gırmek ü/.ereyken bir kez daha bclirtclim; Cumhuriyet, Türkiye'de zor koşullaraltında gerçekleşti. Batılı emperyalist ve onların ışbırlikçısi ülkelenn işgalinden kurtanlıp bağımsızlığına kavuşturuldu. Mustafa Kemal ve ona inanmış miicadele arkadaşları; bugünün Türkiye Cumhuriyeti'nin mimarlarıdır ve bugün bu ülkeyı bizlere armağan eden onlardır... ()nlanıı anılan önünde saygıyla eğiliyor, onlara sevgi, şükran ve minnet duygulanmızı sunuyomz. Onların bıze mıras bıraktıkları "Türkiye C"umhuriyeti"ni yaşatmak, her lürkiye Cunıhuriyeti yurttaşının temel görevi elbet. Bi/ bu cumhuriyeti hazır bulmadık, milyonlarca iıibanın kanıcanı pahasına bu cumhuriyet kuruldu... 1950'den beri, özellikle 80'li yıllardan sonra gelişen şeriat özlemcisi güçler (parlamento icinden ve dışından olmak uzere) laik cumhuriyetimizi yıkmak için ellerinden ne geldiyse yaptılar. Hulunduklan "demok ti Garanti ratik ortamlan" kendileri için bir sıçrama tahtası, bir manevra aracı/alanı olarak kullanmak istedıler. Laık Türkiye'yi bir Iran'a, bir Taliban Afganistanrna ya da bir başka Arap ülkesine benzetmek için calıştılar. çaba gösterdiler. Ama C"umhuriyet, insanlardakı cıımhuriyet bilıncıyle, sıvıl toplum örgütleriyle, siyasi partileriyle ve başka biçimlcrde kurumlaştığı için, bu emellerine kavuşamadılar. Türkiye halkı hıçbirdunımda, laik cumhurıyetin yıkılıp yerine başka bir yönetim biçiminin kurulmasına izin vermeyecektir. Bu bilinç, yanı cumhuriyet bilınci insanlarımızın zihinlerine, belleklerıne lyice yerleşmiş ve kazınmıştır. Önderlerimizin öngördiiğü gibi, Türkiye'nin yönelinı biçinıi "LaikC'umhuriyeftir ve sonsuza değin devam edecektir. Bizlerbu cumhuriyeti Atatürk'ten miras aldık, en lyı şekilde gelecek kuşaklara (nesillere) aktarmak da bugün bızlerin en temel ve en başta gelen görevimizdir. Türkiye Cumhuriyeti laiklıı, laik kalacaktır... Yazma Semineri Felsefeye Giriş/Felsefe Yazın İlijkisi Semineri Senaryo Yazım Teknikleri Semineri ile yaşamınızdaki sıradanlıktan sı/rılıp kendınızı gclıştırmck, kuramsal ve uygulamalı çalışmalarla duşuncelcrınızı güzel bir dılle yazıya dökebllmek istlyorsanız, Emin Özdemir, Mehmet Eroğlu, Ahmet İnam, Ali Cengizkan Yıldırım Doğan ile birlikte yazı dünyasında coşkulu bir serüvene hazırsanız, seminerlerimizin yeni dönemi 11 Ocak 2 0 0 2 d e başhyor. Ayrıntılı bilgiyi Vakfımızdan edinebilirsiniz. Son başvuru tarihi: 10 Ocak 2002'dir Parıs Caddesı NO 14 Kavakhdere06b40ANKARA Tel (0 312) 417 77 20 (Pbx) Faks (0 312) 417 57 46 Eposta umag@ıımag org tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle