08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15ARALIK 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET HABERLER Anlaşmazlığa neden olan yeni tanımı 'çağdaş toplumun zorunluluğu' diye niteledi SAYFA Türk'ün 312 gerekçesi • Bakan Türk, kabineye sunduğu gerekçede, "ifade özgürlüğü" ile toplumsal savunmayı tehdit eden "somut tehlike" arasında duyarlı bir denge kurulduğunu söyledi. san için uzun bir gerekçe kaleme aldı. Bakan Türk, gerekçede "kanunauymamayatahrik" konusunda vergi suçunu da kapsayan yeni bir yorum da getirdi. Yargıtay içtihatlarına temel olabilecek yorumda, "Türkiye'de herkesin vergi kaçırdığııu, sadece saf insanlann tam vergi ödediklerinl, kaçınııa hareketlerini destekler şckilde açıklamak veya suçlulan mağdur gibi göstermek, dolayısıyla kanunlara uymanıayatahriksuçunuoluşturabilir. Bunun için maddi unsurlann alenen icrası gerekmektedir" denildı. Adalet Bakanı'nın 312'nin yeni tanımıyla ilgili gerekçeleri şöyle: Toplumsal savunmanın sağlanmasının yanında ifade özgürlüğünün güçlendirilmesi de amaçlanmaktadır. Kın ve düşmanlığa alenen tahrik, aslında bir tehlike suçudur. Tehlıke suçlan, ifade özgürlüğüniin kullanılması bakımından etrafında duraksamalara, yanlış anlaşılmalara elverişli bir alan yaratırlar. Teknolojinin insan yaşamına bu derece egemen olduğu bir dönemde bireyler, tehlikelerle çevrilmiş olarak yaşadıklan için tehlike suçlarına yer vermek zorunlu olmaktadır. Çağdaş toplum çoğulcudur. Bütünleşme derecesi ne kadar yüksek olursa, demokratik özgürlükler de toplumda POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA John Tırman Nerede? Usame bin Ladin'in kasedi yayımlandı... Ben, kaset yayımlanırken kendi kendime şu soruya sordum: "Acaba ABD 'deki siyasal Islamı destekleyenler 11 Eylül 2001 'den sonra ne düşünüyorlar?" Bilmem John Tirman adını duydunuz mu? John Tirman, 'Dünya Barışı İçin Wiston Vakfı' yönetıcisıdir. 1997 yılında ABD'nin etkin gazetelerinden VVashington Post'ta Turkiye'deki radikal dincileri savunan yazılarıyla dikkat çekmiştir... O tarihte New York Times ve VVashington Post gazeteleri, Turkiye'deki şeriatçı yapılanmayı şöyle yorumlamışlardır: "Türkiye'de askerler şeriatı abartıyorlar..." Başbakanlık konutunda tarikat şeyhleri ve şıhları için 'iftar sofrası' kurulmasını da hoşgörüyle karşılayan ABD basını peki şimdi neler yazıyor? Afganistan operasyonundan sonra sıranın Irak'a geleceğını yazıyor... Usame bin Ladın ve Molla Ömer'i hallettikten sonra Saddam Hüseyin'ın de beli kırılacak!.. Ben bugünlerde hem New York Times hem de VVashington Post gazetelerinde 'Dunya Barışı İçin Wiston Vakfı' yöneticisi John Tirman'ın yazıiarını arıyorum... Tirman, Usame bin Ladin, Molla ömer için ne düşünüyor? Meraklarım arasında Tirman'ın vakfı bugünlerde ne yapıyor? Bildiğim kadarıyla Tirman'ın başında olduğu vakfın amaçlarından bırisi de şuydu: "Demokrasinin ve askerlerden arındınlmış bölgelerin çoğalması ve desteklenmesi..." John Tirman ayrıca Pakistan, Afganistan, Iran, Cezayir, Türkiye, Endonezya, Mısır, Sudan, Suudi Arabıstan gıbı ülkelerdekı 'Islamcı siyasal oluşum' öncülerine dolar karşılığı danışmanlık hizmeti veriyordu... John Tirman'ın Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra Islam ülkelerindeki 'köktendincilerle çok sıkı' ilişkiler kurduğu doğru mudur? Evet doğrudur!.. John Tirman, üniversitelerde iletişim bilimciliği yaparken, New York Times gazetesinde 'enerji politikalan üzerine' yazılarda yazdı; ABD Taleban ilişkilerine övguler duzdü... Amerikan komandoları Afganistan'da ToraBora dağlarındakı mağaralarda Usame bin Ladin'i henüzaramıyordu... Öykümüz 199495 yıllarını kapsıyor... Aynı yıl bir ABD şirketi Afganistan'a telefon altyapısı için kolları sıvamıştı.!.. Türkiye'ye bakınca, işin rengi daha değişikti... Necmettin Erbakan Başbakan, Tansu Çiller Başbakan yardımcısı olmuşlardı, ikı yıl sonra... Bir de baktık John Tirman, Kuzey Irak'ta yaşayan Şeyh Osman'la ilgileniyor, Erbakan'ı alkışlıyor, Nurcuları göklere çıkarıyordu... Nurcuların gazeteleri John Tirman'ın yazılarına yer venrken Türk Sılahlı Kuvvetleri aleyhine haberler gözden kaçmıyordu... Hedef Tuğgeneral Doğu Silahçıoğlu'ydu... Bir haber başlığı: "Kışlada cami yıktırılıyor..." Fethullah Hoca'yı leylekler ABD'ye uçurmamıştı!.. Medyamız Fethullah'ı sırtında taşıyor, sarıp sarmalayıp toz kondurmuyordu... Eh, ABD'de yaşayan John Tirman da oldukça keyifliydi... Yeşil dolarlan saya saya bitiremiyordu... Ben o yıllar John Tirman'ı anlatan yazılar yazdım... Önceki gün Usame bin Ladin'in kasedini izlerken Tirman birden aklıma geldi... YıM997'ydı... Üç önemlı ısım Türkıye'den ABD'ye gitti... 28 Mart 1997'de "John Tirman kim?" başlıklı yazımda şöyle diyordum: "Bir ayakları ABD 'de, öteki ayakları Israıl'de olan ve Moon tahkatıyla sıkı ilişkide bulunan bu köşedönücüler bildiğim kadarıyla Başbakanlık Tanıtma Fonu'ndan kaptıkları 3 milyon dolarla Amerika'da tanıtım yaptılar, kimi yazar ve vakıflarla ilişkiye girdiler... Başkent Ankara 'daki söylentilere göre 3 milyon dolar yetmedi ve 2 milyon dolar daha on gün önce ABD'ye göndehldı..." Aradan neredeyse beş yıl geçti... Kımse bana "yazdıkların yalan" diye bir açıklamayapmadı... Hemalde ABD'de bir hayli John Tirman vardııi.Türkiye'de de sayıları bir hayli fazladır!.. Diyeceğim şu: "5 milyon dolar kimlere niçin dağıtıldı, 'Türkiye'de askerler şeriatı bahane edip darbe yapıp demokrasiyi yıkacaklar' diye yazı yazanlarbu işten ne kazandı?' hikmet.cetinkayacı cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 BİJLE1NTSAR1OĞLU ANKARA Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, koalisyonda anlaşmazlığa neden olan Türk Ceza Yasası'nın 312. madde değişikliği ile getirilen yeni tanımı "çağdaşçoğulcu toplumun zorunluluğu" olarak savundu. Bakan Türk tarafından kabineye sunulan gerekçede, " ifade özgürlügü" ile toplumsal savunmayı tehdit eden "somut tehlike" arasında duyarlı bir denge kunılduğu kaydedildi. Adalet Bakanı Hikmet Samı Türk, tartışma yaratan ta DYP'den yeni çağrı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DYP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Ekinci, partisine büyük bir ilgi olduğunu belirterek merkez sağda bulunan siyasilere kendilerine katılmalan için çağnda bulundu. Dcvlet Bakanı Kenıal Derviş'in "teknisyeıı başbakan" olduğunu savunan Ekinci, AKP tarafından yaptırılan ve DYP'nin ikinci parti olarak gösterildiği ankete de tepki göslerdi. Ekinci, Recep Tayyip Erdoğan'ı da ima yoluyla, "Erbakan Hoca'nın gemisini batıranlar, milletı kayığa bindirmek istiyorlar" dedi. aynı oranda geniş olarak kullanılabilir. Demokratik ceza hukuku şu yolu uygulamaktadır: Soyut tehlikeyi değil, somut tehİikeyi suç haline getirmek ve değişik maksatlarla yapılan açıklamalan, gerçek unsurlan itibarıyla belirlenmiş bir tehlikeyi ortaya çıkarmaları halinde cezalandırmak. Yani, tahriki cezalandırmak için bunun somut bir tehlikeye meydan verecek nitelikte olup olmadığına bakınak. "Kamu düzenini bozma olasıhğı" ibaresi, fiili somut tehlike suçu haline getirmiştır. içlşleri Bakanı Yücelen: ÇİZMEDEN YUKAR1 MUSA KART Polisin maaşı iyüeştirilecek • Maliye Bakanı Sümer Oral ile görüşen lçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen, polislerin maaşlannın düzenlenmesini istedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)lçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen, Maliye Bakanı Sümer Oral ile polislerin maaşlarını görüştü. Yücelen, 31 Aralık'a kadar kullanılacak yetki yasası kapsamında hazırlanacak karamamede, durumun düzeleceğine inandığını söyledi. Yücelen, gazetecilerin, "Görüşmede, polislerin vc ıııülki idare amirlerinin maaşlaruun düzenlenmesi konusunda bir sonuca vardınız mı" sorusu üzerine, Bakanlar Kurulu'nun 31 Aralık tarihine kadar "eşit işe eşit ücret" prensıbi çerçevesinde, kamu kuruluşlannda çalışanların ücretlerinde kademeli olarak beş yıla yayılan iyileştırme yetkisinin bulunduğunu anımsattı. Maliye Bakanı Oral'ın, dertlerıni bildiğini vc komisyonda da ona göre davranacağını söylediğini anlatan Yücelen, sözlerini şöyle sürdürdü: u Ben hem ıııülki idareden henı de eınniyet teşkilatıııdan sorumlu bakan olarak, TBMM Bütçe Komisyonu'ndadaçok net konuştum. Bugün polis teşkilanmızm gö/ü kıılağı Ankara'da. 31 Aralık'a kadar kullanılacak yetkide, sürckli açılan makasuı birazcık kapanması, kendi durumlarının biraz iyileştirilmesi yönünde talcpleri var. Mülki idare amirlerimizin geleneksel devlet terbiyesi içerisinde bu tür istekleri olmuyor ama onlan da aynı şekilde anbyoruz. Bakanımız bir kere daha söyledi. Eğer 31 Aralık'a kadar yapılacak düzenlemeyle bu makas kapanmaz ise bunun nıüstakil bir kanunla yapüması gerektigini, TBMM'de bulunan siyasi partilerin ve milletvekillerinin polisimize yapılacak iyileştirmede bizimle beraber davranacaklannı, kamuoyıınun da destegi olduğunu ifade ettim." Bir başka gazetecinin "ABD, Bin Ladin'in 11 Eylül saldırılanna katıldığina dair bir bant yayımladı. Bu çerçcvede saldırı olasıngma karşı tedbirler alındı mı" sorusuna Yücelen, "Türkiye olarak biz her türlü senaryoya ve her türlü olabilecek olaylara karşı tedbir alıyoruz" yanıtını verdi. YÖK, Cumhurbaşkanı Sezer'in seçimine sunulacak olan üç kişilik Istanbul Üniversitesi rektör adayları listesinde öğretim üyelerinin tercihlerini dikkate almadı. • •• Sezer'den 2002 bütçesine onay • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmct Necdet Sezer, yaklaşık 98 katrilyon lıralık 2002 bütçesini onayladı. l'aiz dışı giderlerin 55.3 katrilyon lira olduğu bütçede, gelirlcr 71.2 katrilyon lira olarak öngörülüyor. Bütçe açığının ise 26.9 katrilyon lira olması bcklenirken faizdışı fazla 15.9 katrilyon lira olarak planlandı. Sezcr, 2000 Mali Yılı Kesin Hesap Kanunu'nu da onayladı. Borçlanma Yasası istifa getirdi (Cumhuriyet Bürosu) Hazine Müsteşarhğı Kamu Fiııansmanı Cîenel Müdür Yardımcısı Ali thsan Gelberi, 10 saytalık bir raporla, borçlanma politikası ve Borçlanma Yasası'yla ilgili umudunun kalmadığını belirterek görevinden istifa etti. Gelberi'nin, TBMM'de Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Yasa Tasansf nda yapılacak düzenlemeyle iç ve dış borçlann tek çatı altında izlenmesıni istediği öğrenildi. • ANKARA [email protected] Türktş'i kabulünde demeç vermediği ancak kaygılara katıldığı bildirildi Meral söyledi Sezer onayladı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Türklş Başkanlar Kurulu ile görüşmesi sırasında. Konfederasyon Başkanı Bayram Meral'in dile getirdiği görüşlere katıldığını bildirdı. Sezer, basına yansıdığı gibi "birdemcciolmadıgınr vurguladı. C'umhurbaşkanlığı Dışişleri Başdanışmanı Tacan lldem, Türktş Başkanı Bayram Meral'in ilcttiği kaygılara Sezer'in de katıldığını bildirdi. Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü ve Dışişleri Başdanışmanı Tacan lldem, dün düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin çeşitli konulara ilişkin sorularuıı yanıtladı. lldem, Sezer'in "zorunhT olarak onayladığı DGM Yasası ile ilgili bir soru üzerine Cumhurbaşkanı'nın yasa hakkında değerlendirme yapmak için 60 günlük bir süresi olduğunu dile getirdi. lldem, Türktş Başkanı Meral'in, Sezer ile yaptığı görüşmelerden sonra yaptığı açıklamalann doğru olduğunu söyledi. Sezer'in programı elverdiği ölçüde sivil toplum örgütlenni kabul ettiğini belirten lldem, "Sayın Cumhurbaşkanınuz, dile getirilen görüşleri haklı bulduğunu beyan etmiştir. Ancak, basında yansıdığı gibi Sayın Cumhurbaşkammızın bir konuşması, bir demeci obnanuşür" diye konuştu. lldem, Türklş Başkanı Meral'in basına yaptığı açıklamalann da görüşmenin havasını tamamen yansıttığını söyledi. lldem, Sezer' in çıkan haberleri neden tekzip etmediğinin sorubnası üzerine, şöyle konuştu: u Sayın Cumhurbaşkanınıız, basında yer alan haberleri tckzip etme gibi bir uygulamayı pek tercih etmemektedir. Sunun alünı çizmek istiyomm, Sayın Meral'in, size göriişmeıün içcriğini naklediş biçimine harhangi bir itirazı yoktur." • •• Grevdekî işçilere ziyaret • Istanbul I laber Servisi Emeğin Partisi Istanbul İl Başkanı Memet Kılınçaslan ve ilçe yöneticileri, dün dircnişlerinin 116. gününde olan Aktif Dağıtım işçilerini ziyaret etti. Perpa'daki işyeri önünde direnişlerini sürdüren 164 işçiye 2 milyar 500 milyonluk yardım yapan Kılınçaslan, "Onlar, sendikasız bir işçi sınıfı istiyor. Bir ülkede sendıkal hak yoksa, o ülkede demokrasıden bahsedilemez" dedı. .11, Cumhurbaşkanı Sezer. IRMIKI AYDIN ENGtN aenginfodoruk.net.tr Filistin devletine dönüşmenin eşiğinden dönme olasılığı ile baş başa... 72 yaşın ve benzersiz deneyım zenginliğinın onasağladığı uzlaşabilme, çözüm üretebilme, merdivenleri basamak basamak çıkabilme yetisinin ve bilgeliğinin bağnazlıklardan fışkıran terörün acımasız darbeleriyle ezildiğinı, işlevsizleştiğini gözlüyor. Belki de odanın bir köşesinde, 1994'te Izak Rabin ve Şimon Peres'le birlıkte aldığı Nobel Banş ödülü'nün heykelciği duruyordur ve o, gözlerı heykele ilıştıkçe kederle gülümsüyordur. Orada, Ramallah'ta düşmanlıkları, çok derin, kanla sulanmış düşmanlıkları dostluğa, en azından birbirine katlanabilmeye dönüştürmenin ne kadar zor, ne kadar kırılgan olduğunun simgesine dönüşmüş bir "anıt" gıbı, iki azgtn terör gücünün arasına sıkışmış kalmış... Filistin halkı birtragedyayaşıyor. Doğru. Bir Filistinli, Yaser Arafat da kendi kişiseltragedyasını yaşıyor. Bir tiyatro ustası çıkıp o tragedyayı yazabilseydı, adını "Filistin'de Arafat Olmak" koyardı... 'Türkmenler göz ardı ediliyor' • İstanbul Haber Servisi Afganıstan Türkmenleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı M. lbrahim Malıdum, dün düzenlediği basın toplantısında Bonn'da gerçekleştirilen toplantılarda Afganistan'da oluşturulan geçici hükümctte Türkmenlennin göz ardı edilmesini eleştırerek Türkmenlerin hükümette mutlaka yer almalan gerektiğini söyledi. Malıdum, "8 milyona yakın Afganistan Türklerinin kaderı, Türkiye'yebağlıdır" dedı. Adını ilk kez ne zaman duymuştum acaba? llkokulda? Ortaokul, lise? Binlerce Yahudıyı toplama kamplarında, gaz odalarında, fırınlarda yok eden ya da yok edilişlerinı izleyen Batı'nın suçunun diyeti olarak ortaya attığı o büyük yalanı duyduğunda 19 yaşındaydı: Topraksız halka, halksıztopraklan verin!.. Atalarının binlerce yıldır yaşadığı topraklarda bir Israil devleti kurulduğunda o 19 yaşında bir delikanlıydı. Adı Yaser Arafat'tı. Şimdi 72 yaşında. ••• "Halklann kardeşliği" yürek ısıtan bir düştür. Çoğu kez bir düş olarak kalır. Milliyetçilik, ırkçılık, etnikbağlar ve ille de bağnazlık (=fanatızm) salt politikacıları değil, bazen halkları da kör eder. Demagogların (=halk dalkavuklarının, laf ebelerının) sürüklediği, sürüyedönuştürdüğü halklar, nerede, ne zaman biriktirdikleri bilinmez bir kinle bırbırinı boğazlar; kan göllerinde yıkanır. Gün olur Balkanlar'dır, gün olur Kafkaslar, Orta Asya, Kuzey Af Filistin'de Arafat Olmak rika, Kara Afrika, Ortadoğu... Ortadoğu!.. 19 yaşında bir delikanlıyken atalarının üç bin yıldır yaşadığı topraklardan kovulan kardeşlerıni gördü. Ürdün'de, Suriye'de "mülteci kamplan "nda geleceksiz, eğitimsız ve çoğu kez aç büyüyen halkının çocuklarını tanıdı. Topraklarında direnenlerın ya da mülteci kamplarına sığınanların tepesine ölüm yağdıran Israil uçaklarını da gordü. En çok da ihaneti gördü. Petrol zengini Arap şeyhlerinın, iktidar illetinden yürekleri soğumuş Arap diktatörlerin ve politikacıların Filistin halkına sınırsız destek sözü verip arkadan çelmelediklerine çok tanık, hep tanık oldu. Yenılgılerle büyüdü, olgunlaştı. Yüksek teknolojiyle donanmış Israil askeri gücünün ve politik, moral, finansal desteğiyle Israil'i daha da guçlü kılan ABD'nin karşısında yılıp sinmek ve örgütlenip savaşmak seçenekleri ara ••• sına sıkıştı. Savaşmayı seçtı. Terorizm ile ulusal kurtuluşsavaşı arasındakı bıçak sırtı düzlemde yaşadı. Terorizmin tuzaklarına düştüğü de oldu; bir ulusal kurtuluş savaşının önderı olma onurunu da yaşadı. Bazen ıkisini bir arada yaşadı. El Fetih örgütunün savaşçılarından ve Filistin'in kadın ve erkek aydınlarından politıkacılar üretmeye yöneldi. Başardı ve başaramadı. Adının çağrıştırdığı korku ve saygı; nefret ve beğenı hep atbaşı gittiler. Yeryüzünde çok az, belki de hiçbır toplum önderinin biriktirebileceği kadar büyük deneyimlerle zenginleşti. Kör haklı bile olsa kör bir öfkeyle kimlığinin derinliklerınde sadece saldırmayı ve öldürmeyi siniştirmiş bir halkı bir ulusa dönüştürmeye ve bir "deWef"in çatısı altında buluşturmaya yöneldi. Başanyordu. Soke söke başarıyordu. Ramak kalmıştı. Şimdi yaşamının belki de en zorlu dönemecinde. Tunus'ta, Sudan'dasürgünde yaşarken karşılaşmadığı kadar zor bir dönemeçte. 72 yıllık bir yaşamı, bu yaşamın son elli yılını belirleyen görkemli bir inançla ve inatla yürüttüğü siyasal mücadeleyı bırden bir "hıç"e dönüştürebilecek kadar zorlu bir dönemeçte. Yahudi bağnazlığı ve ırkçılığı ve milıtarizmı ile Filistinli Arap bağnazlığı ve terör tapıncı arasına sıkıştı kaldı. Şimdi orada, Ramallah'ta, çalışma odasının penceresinden bıle görünen, 200 metre öteye mevzilenmiş, namlulannı ona çevırmiş Israil tanklarının açıktehdidi altında... Şimdi orada, Ramallah'ta sıkışıp kalmış, Islam Konferansı'na katılmak üzere yola çıkma olanağından bile yoksun... Şimdi orada, Hamas'ın ve ırili ufaklı yuzlerce kökten dinci Filistinli örgütün katlanılmaz basıncı altında... Israil'in ölümcül askeri terörü ile Hamas ve benzerlerinin çılgın terorizmi arasında sıkışıp kalmış, Hikmet ÇETİNKAYA TROYA'dan İYONYA'ya Mitolojîk Aşklar Cografyası Bir ayda 2. Basım G ü n i z i [V Y a y ı n c ı l ı k Tel: 0 2 1 2 5 1 2 4 2 19 FakS: 5 1 2 11 7 2
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle